nazım hikmet yeşil elmalar / Yeşil Elmalar - NHKSAM

Nazım Hikmet Yeşil Elmalar

nazım hikmet yeşil elmalar

Romanlar 2 – Yeşil Elmalar

Ayşe'den Gelen Mektup

Halit Cemil odasına girdiği vakit, dışarda akşam oluyordu. Odanın içi alacakaranlık. Eşyalar mavi renkli bir camın arkasındaymışlar gibi görünüyorlar.
Halit Cemil içeri girerken ardına kadar açık bıraktığı oda kapısını kapamaya gitti. Kapıyı kapadı ve orada yerde bir mektup zarfı ilişti gözüne. Bunu birisi kapının altından odaya atmış olacak.
Eğildi. Mektubu aldı. Zarfın üstünde iki kelime var. "Halit Cemil'e"...
Halit Cemil kendi isminin bu kadar ince, güzel ve acayip bir yazıyla yazılışını ilk defa görüyor.
Lambayı yakmak istemedi. Pencerenin önüne gitti. Zarfı açtı. İstanbul akşamlarının boyalı alacakaranlığında mektubu okumaya başladı :
"Cemil,
"Sana yazdıklarımı belki büyük bir güçlükle anlayacaksın, fakat ne kadar güç olursa olsun, anladıktan sonra inanmanı isterim...
"Halit,
"Sana bu satırları, neden ve nasıl yazdığımı da bilemiyorum. Kulağıma fısıldıyorlar bu sözleri. Arkamda boylu boyunca durmuş simsiyah bir gölge var. 'Nasıl olsa hep öleceksiniz,' diyor bana. Ve onun eli boğazıma sarılmadan önce söyleyeceklerimi söylemeliyim. Çünkü biliyorum ki, Cemil, belki bir saat sonra konuşamaz, duyamaz, ağlayamaz olacağım.
"İnsanlar benim güzel olduğumu o kadar çok tekrarladılar ki, ben de buna inanmaya başladım. Fakat hiçbir insan bir defa olsun bana : 'Ne kadar mesutsun!' demedi. Güzellikle saadet bir arada bulunamaz, diye bir beylik söz vardır. Bu ukalalık benim şahsımda bir hakikat olmuş.
"İşte bunun içindir ki, senin yatağında, senin yanı başına uzandığım, senin olduğum zaman bile senin değildim.
"Sana çok fenalık ettim, Cemil! Şimdi de bu satırları okurken ıstırap duyuyorsun. Fakat ne yapayım? Elimde değil.
"Büyük bir telaş ve heyecan içindeyim sanma! Hiçbir vakit bu kadar durgun, böyle soğukkanlı olmadım. Çünkü ne yapacağımı, ne yapmak lazım geldiğini çok iyi biliyorum. Fakat eskiden, şimdi çok geride kalan günlerde dehşetli ıstırap çektim. Hiçbir insanın benim kadar acı duyduğunu sanmıyorum.
"Cemil, ben çocukken en sevgili oyunum, bir tasta sabunu köpürtüp havalara ışıltılı, renk renk sabun köpüğü yuvarlakları uçurtmaktı. Fakat her seferinde bu yavarlakların en biçimsizleri tavana kadar yükselirlerken, en büyüğü, en pırıltılısı, en güzeli yarı yolda hepsinden önce sönüverirdi. Ve ben ağlardım... Şimdi de öyle. Şimdi de en ışıltılı, en renkli, en güzel yuvarlağım hepsinden önce yarı yolda sönüverdiği için ağlamak ihtiyacı var içimde.
" 'Karım ol, Ayşe!' diye fısıldadındı. Ben bu fısıltıyı yüreğimde götürüyorum. Öyle şaşırdım ki yolumu. Sen kimsin, bilmiyorum. Seni sevebilirdim. Fakat... Bu fakatın sonunu anlıyorsun, değil mi? Şimdi hiç olmazsa bir tek insanın kendisini bir an olsun bahtiyar ettiğimi hatırlamasını istiyorum. Anlıyor musun, Cemil?
"Bu mektubumu kimseye gösterme, hele Nuri'nin haberi olmasın! Söz veriyorsun, değil mi?
"Allahaısmarladık Halit Cemil. Beni, bir ölü, bir eski sevgili gibi düşün istersen. Allahaısmarladık.
Ayşe"

Halit Cemil son satırları okuduğu vakit, dışarda akşamın alacalığı iyiden iyiye kararmıştı. Oda boş, oda koyu bir gölge yığınıdır...
Halit Cemil bu boş, koyu bir gölge yığını olan odanın içinde bir hayalet gibi tek başına...

Yeşil Elmalar Yapı Kredi Yayınları

Yazar Hakkında

Lakabı `Güzel Yüzlü Şair` veya `Mavi Gözlü Dev`dir. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim adını da kullandığı olmuştur. Hatta İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır.

Türkiye`de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyıl`ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova`da bulunmaktadır. Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.

Eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye`deki yaşamının bir kısmını hapiste geçirmiş daha sonra Moskova`ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.

Nazım Hikmet,1938`de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye`de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965`te şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır.

Üslubu ve Başarıları;

İlk şiirlerini hece ölçüsü ile yazmaya başlamasına rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı. Şiirsel gelişimi arttıkça hece ölçüsü ile yetinmemeye ve şiiri için yeni formlar aramaya başladı. Sovyetler Birliği`nde yaşadığı ilk yıllar olan 1922-1925 arası bu arayış doruğa çıktı. O dönemdeki birçok şairden farklıydı.

Hece ölçüsünden ayrılarak Türkçenin vokal özellikleri ile harmoni oluşturan serbest ölçüyü benimsedi. Mayakovski ve gelecekçilik taraftarı genç Sovyet şairlerinden esinlendi. Şiirlerinden birçoğu Fuat Saka, Volkan Konak, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü ve Zülfü Livaneli gibi sanatçılar tarafından bestelendi. Ünal Büyükgönenç tarafından özgün bir şekilde yorumlanmış olan küçük bir kısmı ise 1979`da `Güzel Günler Göreceğiz` ismiyle kaset olarak çıktı. Birkaç şiiri ise Yunan besteci Manos Loïzos tarafından bestelendi. Ayrıca bazı şiirleri Yeni Türkü`nün eski üyesi Selim Atakan ve Cem Karaca(Çok Yorgunum) tarafından bestelenmiştir. Ayrıca Fuat Saka`nın da biri Demir Gökgöl ile olmak üzere iki adet Nazım Hikmet şiirlerinin bestelendiği şarkıları ıçeren albümü vardır.

Ailesi;

Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg konsolosluğu yapmış olan Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım`dır. Annesi Celile Hanım, piyano çalan, ressam denilebilecek ölçüde iyi resim yapan, Fransızca bilen bir kadındır. Celile Hanım, bir dilci ve eğitimci de olan Hasan Enver Paşa`nın kızıdır. Hasan Enver Paşa, Polonya`dan 1848 Ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu`na göç eden ve Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celalettin Paşa adını alan Konstantin Borzecki`nin (Lehçe: Konstanty Borzę cki, d. 1826 - ö. 1876) oğludur. Mustafa Celaleddin Paşa Osmanlı Ordusu`nda subay olarak görev yapmış ve Türk tarihi üzerine önemli bir eser olan `Les Turcs anciens et modernes` (Eski ve yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Celile Hanım`ın annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa`nın (Karl Detroit) kızı olan Leyla Hanım`dır. Celile Hanım`ın kız kardeşi Münevver Hanım, şair Oktay Rifat`ın annesidir.

Babası Hikmet Bey, Selanik`te, Hariciye Nezareti`nde (Dışişleri Bakanlığı) çalışan bir memurdur. Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas valilikleri yapmış olan Nazım Paşa`nın oğludur. Mevlevi tarikatından olan Nazım Paşa aynı zamanda bir özgürlükçüdür. Kendisi Selanik`in son valisidir. Hikmet Bey henüz Nazım`ın çocukluğunda memuriyetten ayrılır ve ailece Halep`e, Nazım`ın dedesinin yanına giderler. Orada yeni bir iş ve hayat kurmaya çalışırlar. Başarısız olunca İstanbul`a gelirler. Hikmet Bey`in İstanbul`daki iş kurma denemeleri de iflasla neticelenir ve hiç hoşlanmadığı memuriyet hayatına geri döner. Fransızca bildiği için yeniden Hariciye`ye atanır.

Yaşamı;

Selanik`te doğdu. Aslen 20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi.

İlk şiiri ‘Feryad-ı Vatan’`ı 1913`te yazar. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi`nde ortaokula başlar. 1917`de Heybeliada Bahriye Mektebi`ne girer. Sonrasında Kurtuluş Savaşı dolayısıyla Anadolu`ya geçer; fakat sağlık sorunları yaşaması nedeniyle bahriyeden ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazörü`nde güverte subayıdır.

Bolu`ya öğretmen olarak atanır. Daha sonra Batum üzerinden Moskova`ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okur. 1921`de gittiği Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık olur ve komünizm ile tanışır. 1924`te Moskova’da yayınlanan ilk şiir kitabı ’28 Kanunisani’ sahnelenir. O yıl Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisi’nde çalışmaya başlar, ne var ki dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince tekrar Sovyetler Birliği’ne gider. 1928’de af kanunundan yararlanır ve Türkiye`ye döner. Bu defa Resimli Ay dergisinde çalışmaya başlar. 1938’de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. 12 sene süren tutukluluktan sonra askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle 1950 yılında Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği`ne giden Nazım, 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca Türkiye vatandaşlığından çıkarılmasının ardından, büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki) `nın memleketi olan Polonya`nın vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını alır. 3 Haziran 1963 tarihine gelindiğinde ise, Nazım Hikmet geçirdiği bir kalp krizi neticesinde hayata gözlerini yummuştur. 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye vatandaşlığı iade edilmiştir.

Yeşil Elmalar

October 9, 2021
Kitap iki romandan oluşuyor.

Yeşil Elmalar, eğer kitabın kapağında yazar ismi olarak Nazım Hikmet’in adı yazmasa, yazarını asla tahmin edemeyeceğiniz bir roman. Romanın fantastik bir kurgusu var; İstanbul’dan Guyana’ya, oradan Yeni Gine’ye uzanan karmakarışık bir olay örgüsü kurgulamış Nazım. Roman karakterleri Nazım Hikmet’in şiir külliyatında pek de ilgi göstermediği İstanbullulardan ve tarihi bir kişilik olan Kraliçe Emma’dan oluşuyor. Kurgu, 1970’lerin fotoroman kurgularına benziyor. İmkansız denecek tesadüfler, gerçeküstü olaylar, gerisi berisi fazla sorgulanmamak üzere heyecanlı sahneler, vs.. Nazım’ın Türkçe diline olağanüstü hakimiyeti, sade ancak müthiş çarpıcı benzetmeler, betimlemeler romanı okunur kılsa da, bu tip kurgulara ilgi duymayan okurlar, romanı benim gibi çocukça ve “ucuz” bulabilirler.

Yaşamak Hakkı ise ilkinden çok daha farklı. Güçlü karakterler, çok iyi tasarlanmış sahneler, sarsıcı fikirler ile tam istim üstünde ilerlerken, Nazım’ın tutuklanarak cezaevine konması nedeniyle romanın yarım kaldığını öğreniyoruz. Böylece bir edebiyat şaheseri olmaya aday roman, ikinci bölümünde tamamlanamadan, yarıda kalıyor.

Nazım’ın şahane Türkçesine hayran olmamak elde değil.

Yeşil Elmalar

Yeşil Elmalar - Nazım Hikmet

Kitap Türü:Yerli Romanlar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Yeşil Elmalar Özet

Kitap iki kitaptan oluşmaktadır. İlk kısım Yeşil Elmalar, ikinci kısım ise Yaşamak Hakkı adındaki eseridir. Yaşamak Hakkı kitabı Nazım Hikmet'in hapse girmesi sebebiyle yarım kalmıştır.

Yeşil Elmalar

Halit Cemil bir akşam otururken, oturduğu apartmana bir kadın gelir, kadının güzelliği aklını başından alan Halit Cemil onunla konuşmak isteği ile dolar. Kadın adının Ayşe olduğunu ve o apartmanda oturan kardeşi Nuri'yi görmeye geldiğini söyler. Halit Cemil ise onu Nuri'ye götürebileceğini söyleyerek hem de Ayşe ile konuşmaya çalışarak Nuri'nin dairesine doğru çıkarlar. Yukarıya çıktıkları vakit Nuri'nin her zamanki gibi sarhoş olduğunu görürler. Daireden çıktıkları zaman Ayşe' de Halit Cemil' den etkilendiğini anlar ve Halit Cemil'in evine giderler o gece beraber olan Ayşe ve Halit Cemil birbirlerine aşık olurlar ancak Ayşe evlidir. Sabah Ayşe gittikten sonra Halit Cemil gezmek için boğaza gider. Orada kendisine tıpatıp benzeyen biri ile tanışır. Onun adı Göksel'dir. Çok zengin olan göksel Halit Cemil ile tanışmak istediğini söyler. Bunu kabul eden Halit Cemil ile Göksel bir hotele giderler orada Göksel kendisine elli bin para teklif ederek on gün kendisinin yerine geçmesini teklif eder. Halit Cemil bunu kabul eder ancak Göksel'in planları farklıdır. Karısı olan Ayşe'yi Halit Cemil'in evinden çıkarken görmüş, şimdi ise Halit Cemil'i öldürebilmek için uğraşmaktadır. Böylece hem kendi düşmanları yok olacak hem de Halit Cemil'den kurtulacaktır. Ancak işler istediği gibi gitmez ilk gece Göksel'in evine giden Halit Cemil önce hayatının aşkı olan Ayşe'nin ondan sonra ise kadim dostu olan Nuri'nin suikastlerine uğrar ve o geceden sonra vazgeçer.

Halit Cemil sabah kendi evinde uyanır. Göksel'in verdiği yapılacaklar listesini ve kıyafetleri Nuri aldığı için eski eve geri dönemez kendisinde sadece Göksel'den kalan bin sterlin İngiliz parası vardır. Onu Göksel'e vermenin yollarını aramaya başlayan Halit Cemil daha fazla İstanbul'da durmak istemeyerek tayinini doğuda bir şehre ister. O akşam eve döndüğünde Ayşe'nin kendisine yazmış olduğu intihar mektubunu bulur. Ancak elinden bir şey gelmez Göksel'in paltosunun cebinde küçük bir defter bulur. Bu defter Göksel'in sırlarını açığa çıkaracaktır. Halit Cemil hemen okumaya başlar.

Göksel; Osmanlı zamanında güçlü bir paşa olan Seyfullah Paşa'nın oğludur ancak devletin çökmesi ile öldürülmemek için Fransa'ya kaçarlar çok zengin olan Seyfullah Paşa orada bulduğu Lusi adındaki genç bir kadınla evlenir. Göksel ve evlerindeki hizmetkârın oğlu olan Hüseyin de zamanla çok iyi iki arkadaşa dönüşür. Göksel harp okulunda eğitimine devam eder. Babası gittikçe yaşlanır ve olan servetini kaybetmeye başlar. Göksel üvey annesi Lusi ile birlikte olmuştur. Onları yatakta basan babası Seyfullah Paşa ondan Göksel'i öldürmeye, buna gücü yetmeyince evden göndermeye kalkar bunun olmasını istemeyen Lusi Seyfullah Paşa ile kavga eder ve Paşa, Lusi'yi öldürür. İçeriye babasını sakinleştirmek için giren Hüseyin ve Göksel'in yanında babası da vefat edince evdeki diğer hizmetkârlar polise haber verir ve suç Göksel ile Hüseyin'in üstüne kalır. İki farklı yere sürgüne gönderilirler ancak ikinci sürgün yerleri olan Güryan hayatlarının değiştiği yerdir. Orada Ayşe ve Nuri'nin babası olan Muhtar ile karşılaşırlar. Muhtar: "buradan altın adasına kaçalım, orada milyoner olup İstanbul'a döneriz." Der. İlk başta kabul etmek istemeyen Göksel ve Ali sonradan kabul eder ve kaçarlar. Milyoner olduktan sonra Muhtar'ı orada bırakarak İstanbul'a kaçarlar. Göksel Ayşe'yi bularak ona babasının orada kendiliğinden öldüğünü söyleyerek Ayşe ile evlenir. Ayşe ise bu gerçekleri öğrendiğinden beri Göksel'i öldürmek peşindedir.

Ayşe intiharın eşiğinden Göksel'in tuttuğu bir adam yüzünden kurtulur ve bir geneleve hapis edilir. Göksel'in öldüğünü düşünen Ayşe'nin yanına aniden gelen Göksel'i Ayşe öldürmeye çalışsa da başaramaz ancak oradan kaçıp Halit Cemil'i bulmayı başarır. İkisinin de cebinde para yoktur. Oradan gitmek isterler ancak bir yolunu bulamayacaklarını düşünürken Ayşe parmağında bulunan zümrüt yüzüğü satarak Yeni Gine' ye, Göksel'in babasını bıraktığı yere, babasını bulmaya gitmeye karar verirler. Oraya gittikten sonra altın adalarını bulurlar ancak kafa kesen yamyamların ellerine düşerler. Oraların en zengin, en güzel ve en iyi sihirbazı sayılan Kraliçe Emma Halit Cemil'i sever ve ona aşk hapı içirir. Halit Cemil aşk hapının etkisi ile Emma'nın sözünden çıkmaz, adeta onun kölesi olmuştur gittikçe sağlığı da bozulan Halit Cemil Ayşe'den yardım ister. Ayşe ise Halit Cemil'in diğer beş karısından biri olan Tolaman'ın eski eşini bulmak için Tolaman ile dost olur ve bir gece başka bir kabileye kaçarlar. Ayşe eğer Emma'dan daha iyi bir sihirbaz olduğunu ispatlayabilirse Halit Cemil'i kurtarıp, babasını bulup buradan gideceğini düşünür. Yolda diğer kabilenin üç çocuğun kafasını kesişini gördüklerinde Tolaman oradan kaçar ancak Ayşe orada kalır ve o çocukları kurtarmak için onlara doğru koşmaya başlar. Ancak kabile reisi Ayşe'nin üstüne gelmeye başlayınca, kabile reisi Ayşe'yi kovalamaya başlar ve Ayşe bayılır. Ayıldığında ise kabile reisinin babası olduğunu görür babasına her şeyi anlatır. Babası ise küçük bir oyun ile Ayşe'nin, Emma'dan daha üstün bir sihirbaz olduğunu kabileye kanıtlar. Emma' ya bunu gösterdikleri vakit Emma, Halit Cemil'i de alarak oradan kaçar. Yeni kraliçe ilan edilen Ayşe babasını da alarak Halit Cemil'in peşine düşer. Halit Cemil'i denizlerde yakalayan Ayşe onu oradan alır ancak geminin kaptanı olan kişi'yi Emma kandırır ve kaptanı da alarak oradan kaçar. Muhtar, Ayşe ve Halit Cemil hep beraber İstanbul'a dönerler. İstanbul'a döndüklerinde ise kardeşi Nuri'nin, Göksel'in ve Ali'nin (İstanbul’a döndüklerinde Hüseyin adını Ali olarak değiştirmiştir.) Öldüklerini görürler. Ayşe ve Halit Cemil evlenir. Doğacak çocuklarının adını Nuri koyarlar.

Yaşamak Hakkı

Don Pavlo Arveles, her cumartesi günü yaptığı gibi evden çıkmış, sokakları gezip, yaşamak hakkının ne olduğunu, her insan da nasıl değiştiğini düşünmektedir. Yürürken en yakın arkadaşı olan Don Karlos'u görür. Don Karlos; hayatta iyi insanların yaşamak hakkının bulunduğunu ve o insanları bulabilmek için dünya turuna çıkmak isteyen bir kişidir sonunda bunun için gerekli parayı bulmuş ve gideceğini haber vermek için en yakın arkadaşının Pavlo Arveles'in yanına gelmiştir. Birlikte Pavlo Arveles'in evine gittiklerinde kızı Don Konçito ve damadı Don Pedro'nun da orada bulunduğunu görürler. Yemeğe geçecekleri sırada uzun zamandır görüşmediği oğlu Don Antoniyo gelmiştir. İlk başlarda dost gibi görünse de damadı Don Pedro'yu o sırada İspanya' da çıkan darbe sonucunda siyasi görüş farklılıkları sebebiyle Pedro'yu yakalamak ister ancak Pavlo Arveles buna izin vermez ilk önce Pedro'yu ardından ise Antoniyo' yu serbest bırakır.

İkinci kısım

Don Rodrigo, Danimarka'lı bir Yahudi kızı ve Çekoslovakyalı kadın bir kafede faşizm hakkında sohbet ederler. Bu sırada çok farklı düşüncelere sahip olan Don Luis onlara rakamlardan, faşizmin İspanya'ya gelip gelmeme ihtimallerinden bahsederken İspanya'da olan darbe onları susturur ve kaçmak için yol aramalarına neden olur.

Kitap Nazım Hikmet'in hapse girmesi sebebiyle burada yarım olarak kalıyor ve ikinci kitap olan Yaşamak Hakkı burada son buluyor.

Değerlendirme

Kitabın ilk kısmı olan Yeşil Elmalar insanı içine çeken, sürükleyici bir romandır. İkinci kısım ise daha çok siyasi görüşlerin belirtildiği akıcı bir dille yazılmış eserdir. Bir Şair olmasına rağmen romanı da bu kadar akıcı ve iyi bir şekilde yazabilmiştir.

Editör: Senanur KARAKUZULU

Yeşil Elmalar Soruları ve Cevapları

Yeşil Elmalar kimin eseri?

Nazım Hikmet

Yeşil Elmalar türü nedir?

Yerli Romanlar

Yeşil Elmalar kaç sayfa?

270

Yeşil Elmalar Yorumları

ilk kez nazım hikmet kitabı okudum çok güzeldi

13-04-2020 19:25

şiir kitabı mı yoksa roman mı? nazım hikmetin romanı yok diye biliyorum ama buraya roman olarak girilmiş

22-04-2022 13:41

her yönü ile çok güzel bir kitap

26-02-2023 23:19

Büyük İnsanlıkKafatasıYeşil ElmalarPiraye'ye MektuplarBenerci Kendini Niçin ÖldürdüMemleketimden İnsan ManzaralarıNe Güzel Şey Hatırlamak Senien iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar100 temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki Kız1984Hayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır