Nesir; kısaca serbest ve ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak tüm şiir türlerini kapsamaktadır. Nesir ise edebiyatın şiir dışında kalan tüm biçimlerini kapsamaktadır. Yani tiyatro, roman, deneme ve öykü gibi.
Nesir, edebiyatta düzyazı sanatı. Dil kurallarından başka hiçbir ölçüye bağlı olmayan düz ve tabu anlatma yolu.
Seydi Ali Reisin Miratül-Memalik adlı gezi yazısı ve Kitabül Muhit adlı coğrafya kitabı ( yüzyıl) Sehi Beyin Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi ( yüzyıl) Aşıkpaşazadenin Tevarih-i Al-i Osman (Osmanlı Tarihi adlı eseri ( yüzyıl) Mercimek Ahmedin Kabusname tercümesi ( yüzyıl)
Edebî nesir, çok daha titiz bir dikkatle kaleme alınmış, alelâdelikten uzak, belli bir bilgi, fikir, duygu, yorum derinliğine sahip, okuyucuya estetik haz verebilen ve edebîlik özelliğine sahip nesirdir.
Dilde biri nazım (şiir), diğeri nesir (düzyazı) olmak üzere iki anlatım yolu vardır. Duygu, düşünce, hayal ve istekleri ölçülü ve uyaklı olarak dizelerle anlatma yoluna nazım denir. Nazmın doğuşu, nesirden ve yazının bulunuşundan önce, sözlü edebiyat dönemindedir.
Mensur, ölçülü bir yazı türü olan nazımın karşıtıdır. Bir düşünceyi dil kurallarına uygun biçimde yazma metodu olan nesir, düşüncelerin iletimine daha elverişlidir. Ama nazıma göre çok geç oluşmuş, ancak matbaanın bulunuşundan sonra gelişmiştir.
Nazım nedir? Nazım edebî metinlerde geçen bir monash.pwım,düzyazı demektir. Nesir nedir? Yine edebî metinlerde geçen bir monash.pw,şiir demektir(şiir şeklinde yazıdır).
Düzyazı yani Nesir (Özet) Düzyazı (nesir), dil kurallarından başka hiçbir kurala bağlı olmayan, konuşma diline yakın olan doğal anlatım yoludur. Terim olarak önceleri düzyazı yerine inşâ, düz yazı yazarına münşî denirdi.
Nesir kısaca serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini kapsar yani roman, öykü, tiyatro, deneme gibi.
Özellikle amacınız, dilin kullanım biçimi ve ortaya konan metnin niteliğini belirleyecektir. Buna göre Cumhuriyet dönemi Türk nesrini; edebî nesir, bilimsel nesir, didaktik nesir ve günlük nesir olarak tasnif edebiliriz.
Düz Yazı (Nesir) Türleri. Duygu ve düşüncelerin, uyak ve ahenk olmadan cümlelerle anlatıldığı yazılardır. > Olay, düşünce (fikir) ve bildirme yazıları olmak üzere üçe ayrılır.
Türk inşa sanatının en önemli isimlerinden biri olan Nergisi, Türkçede Sinan Paşa ile başlayan sanatlı nesir üslubunu zirveye ulaştırmıştır.
*Tarihi olaylar, gezi izlenimleri, toplumsal sorunlar, bireysel duygular gibi konuların da işlendiği olur. Not: Divan nesrinde iyi nesir yazarına Münşi, iyi nesir yazılarına İnşa, nesir yazılarının bir eserde toplanmasına Münşeat denir.
Halk Edebiyatında Nesir: Ağızdan ağıza veya nesilden nesile sözlü olarak ak-tarılagelmiştir. Masallar, efsaneler, menkıbeler, hikâyeler, mizahî fıkralar, halk nesrinin belli başlı türlerini teşkil eder. Halk nesrinin temel özelliği, tamamıyla halk dili ile ifade edilmiş olmasıdır.
Divan edebiyatında eserler manzum ve nesir olarak ikiye ayrılır. Gazel, tahmis, lugaz ve kaside, manzum eserler arasında yer alır. Nesir ise düz yazı demektir ve mensur adıyla da bilinir. En çok kaleme alınan nesir türlerinin başında siyasetnameler ve mesneviler gelir.
Nazım şekillerinde ölçü olarak kullanılan parçaya nazım denir. Şiir dizelerden oluşur. Dizelerin kuruluşu, kümelenişi nazım birimini meydana getirir. Türk şiirinde; halk şiirinde ayrı, divan şiirinde ayrı nazım birimleri kullanılmıştır.
Farklı dönemlerde inşa edilen yapıların bir araya gelmesiyle oluşan yapı topluluğudur. Külliye ya da yerleşke ise topluluktaki yapıların birlikte yapıldığı yapı topluluğudur. Kayserideki Hunad Hatun Camii manzumeye örnek gösterilebilir.
Mensur en kısa anlamı ile; duygu, düşünce ve hayallerin dilbilgisi kurallarına uygun olarak anlatıldığı düzyazı yani nesir türüne verilen addır. Düz yazı ile kaleme alınmış eserlere mensur eser denilir.
“Mensure” olarak da bilinir. “Mensur şiir” düz yazı ile şiirsel, şairane söyleyişin amaçlandığı bir düz yazı türüdür. Mensur şiirler başlıkları olan, bağımsız, kısa ve yoğun yazılardır. Mensur şiir, şiirdeki arayıştan doğmuştur; ama öncelikle düz yazıdır.
Tanzimattan sonra ortaya çıkan manzume türü kafiyeli ve redifli, şiir biçiminde hikâye yazmak amacını güder. Bu tür için ilk adımları Recaizade Ekrem yazmıştır; Baba, Hasta gibi önemli manzum hikâyeleri bulunur. Bu tür Servet-i Fünun döneminde yaygınlaşmaya başlamıştır.
Nazım birimi, nazım şekillerinde ölçü olarak kullanılan parçaya denir. Şiir mısralardan oluşur. Mısraların kuruluşu, kümelenişi nazım birimini meydana getirir. Türk şiirinde; halk şiirinde ayrı, divan şiirinde ayrı nazım birimleri kullanılmıştır.
Romantik Dramın Özellikleri: Nazım (dizeler halinde) ya da nesir (düz yazı) biçiminde yazılabilir. Klasik tiyatronun “olayda, zamanda ve mekanda birlik” kuralına uyma zorunluluğu yoktur. Kahramanlar her tabakadan seçilebilir. Acı veren olaylar sahnede gösterilebilir.
Maybe you are interested in:
30 ağustos zafer bayramı nedir?
Related searches
Nesir nedir, nesir ne demek sorusunun en basit yanıtı düzyazı sanatıdır oluyor. Peki nesir bu kadar basit midir? Nesir denildiğinde ilk akla gelen kavramlardan olan nazım nedir, nazım ve nesir arasındaki fark nedir? Nesir denildiğinde ilk akla gelen şeylerden bir başkası da edebiyatta nesir örnekleri oluyor. Peki nesir örnekleri nelerdir? Mensur farkı nedir? Nesir ile tüm bu sorular sizin de aklınıza takılıyorsa yanıtı yazımızda!
Nesir düzyazı sanatıdır. Türkçedeki herhangi bir dil kuralına asla bağlı olmadan yani hiçbir ölçüye, kalıba takılmadan düz yazı yazma sanatıdır. Nesirdeki amaç düşünceleri veya duyguları açık, doğru bir şekilde ifade etmektir. Bir başka edebiyat terimi olarak nazım ise musarra (aynı kafiyede olan) bir beyitle başlayan kıtaya verilen isimdir. İkisi arasındaki en belirgin fark nazım genel olarak tüm şiir türlerini kapsarken, nesir ise edebiyatın şiir dışında kalan tüm biçimlerini kapsar. Yani tiyatro, roman, deneme ve öykü gibi türleri kapsar. Mensur ile nesir arasında ise bir fark yoktur çünkü nesir ve mensur aslında aynı anlamdadır.
Edebiyatımızda önemli bir yeri olan nesir yazı türünün birçok örneği de bulunmaktadır. Peki nesir örnekleri nelerdir? Seydi Ali Reis'in yüzyılda yazdığı Mir'atü'l-Memalik adlı gezi yazısı ve Kitabü'l Muhit adlı coğrafya kitabı, Sehi Bey'in Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi, Aşıkpaşazade'nin Tevarih-i Al-i Osman'ı ve Mercimek Ahmed'in Kabusname tercümesi edebiyatımızdaki düz yazı örneklerindendir.
Kayıtsız Üye
Nazım Ve Nesir Arasında ki Fark Nedir konusu hakkında yardımcı olur musunuz Bunu Bana Acil Yanıtlayaın
Hoca
Nazım Ve Nesir Arasındaki Fark
NESİR NEDİR?
Duygu, düşünce ve hayallerin dilgilgisi kurallarına uygun cümleler içinde anlatılması şeklindeki edebi eser. Edebiyatın iki anlatım yolundan biridir. Diğeri nazımdır. Nesirde aklın kontrolü altında duygu, düşünce ve hayallere yer verilir. Nazımdan daha geç doğmuştur. Düşüncelerin fadesi için nazımdan çok daha zengin imkanlara sahiptir. Hikaye, roman, tiyatro, masal, hatırat, makale, sohbet, deneme, gezi yazısı, biyografi gibi edebiyat türlerinde hep nesir kullanılır. Nesrin en küçük birimi tek başına bir anlam ifade eden cümledir. Nesir, kullanılan üslûba göre sade nesir, orta nesir ve süslü nesir olmak üzere çeşitlere ayrılır.
NAZIM NEDİR?
Dizelerden oluşan vezinli ve kafiyeli anlatım şekli. Kelime, "dizmek, ipliğe inci dizmek" anlamlarını taşır. Nazımda sadece anlam değil, seslerin musikisi de önemlidir. Akılda kolay kaldığı için ezberlenmesi istenen bilgilerin çoğu bu yolla ifade edilir. En küçük birim dizedir (mısra). Ayrıca beyit, kıta, bend gibi nazım birimleri de vardır. Şiirler de nazım şeklinde yazılır, ancak her nazım, şiir değildir.
< Nazım dili, Nesir dili
Osmanlıcanın, kendi içinde yukarıda gördüğümüz şekilde üç devreye ayrılan uzun tarihi boyunca, nazım ve nesir sahasındaki görünüşü birbirinden farklı olmuştur Bu fark, bir yabancı unsurlar, bir de cümle yapısı bakımından nazım ve nesir dili arasında görülen ayrılıktır Şiirin, bilhassa divan şiirinin muhteva ve şekil bakımından muayyen Ölçülere bağlı bulunması nazım diline de tesir etmiş ve Osmanlıcada umumiyetle tek bir çeşit nazım dili oluşmuştur
Buna karşılık Osmanlıca içinde ilmi ve didaktik eserlerde ayrı edebi eserlerde ayrı bir nesir dili kullanılmıştır ilmî nesir dili bir dereceye kadar sade ve basit bir dil, edebî nesir dili ise çok aşırı ve sunî bir şekilde yabancı unsurlarla dolu, secili ve kelime gurubu silsilelerinden örülmüş bir dildi Bu iki çeşit nesir dili Osmanlıcada daima yan yana yürümüştür Burada şu noktayı belirtelim ki adî nesirde edebî nesre göre bir sadelik ve basitlik vardı, yoksa umumî olarak o da yabancı unsurlarla dolu karışık bir dil, bir Osmanlıca idi İşte umumiyetle bir çeşit olan nazım dili ile iki çeşit olan nesir dili yabancı unsurlar ve cümle yapısı bakımından Osmanlıca içinde farklı bir durumda bulunmuşlardır
Yabancı unsurlar bakımından Osmanlıcanın ilk devresinde nazım ve nesir dili aşağı yukarı birbirine yakındır yabancı unsurlar her ikisinde de çoğalmıştır Daha çok nazım dilinde görülen terkipler, eski basitliğini muhafaza etmekle beraber bu devirde henüz fazla zincirleme hâlinde değildir Umumiyetle nesir dili, nazım diline göre daha sade bir durumdadır Fakat nazım dili pek değişmediği hâlde nesir dili gittikçe ağırlaşmaktadır devrenin sonlarında bu gidiş hızlanmış ve nesir dili nazım diline göre çok ağır bir dil hâline gelmiştir
Osmanlıcanın en koyu devri olan ikinci devrede ise bu koyuluk hem nazımda, hem nesirde görülür Fakat nesirde çok aşırı bir durumdadır Nazım dili ise eskiye göre o kadar ağırlaşmamış ve nesir dilinin yanında oldukça sade kalmıştır Nazım dilinde eski basit terkipler yerini üçüzlü dördüzlü ve daha geniş zincirleme terkiplere bırakmış nesirde ise ağırlık ve koyuluk içinden çıkılmaz bir hâle gelmiş, bilhassa edebî nesir Türkçe olmaktan büsbütün çıkmıştır Üçüncü devrede ise nazım ve nesir dili birbirine yine yakındır ve her ikisinde de nisbî bir sadeliğe gidiş vardır
Bu gidiş devre boyunca nesirde daha süratli olmuş, nazımda ise, koyu Osmanlıca devrinde divan şiirinde de tek tük olarak görülebilen sade örnekler gittikçe artmakla beraber, bol yabancı unsurlu ve terkipli dilden kurtulmak daha güç olmuştur Devre bittikten sonra sonra da Osmanlıcanın Türkiye Türkçesi içine taşmaları daha çok nazım dilinde olmuş ve daha sonra tarihî hatıra olarak verilen tek tük Osmanlıca örnekler de hep nazım sahasında kalmıştır Bu arada Türkçenin yakasını en geç bırakan eski dilin resmî muhaberede ve mevzuatta kullanılan köhne nesir dili olduğunu da unutmamak lâzımdır Türkçe bugün bile yakasını bu kırtasiye dilinden tamamıyla kurtaramamıştır Fakat bu, adî nesrin her devirde ağır olan çok hususî bir koludur ve umumî nesir diline ayak uyduramamasının fazla bir kıymeti yoktur
Osmanlıcanın nazım ve nesir dili asıl, yabancı unsurlar bakımından değil, cümle yapısı bakımından birbirinden çok farklı bir durumdadır Divan şiirinde mânânın bir beyitte tamamlanması, bir beyit dışına taşmaması kaidesi Türk cümlesinin yapısı için çok hayırlı olmuştur Zira mânânın bir beyitle tamamlanması demek, bir beytin hiç değilse bir cümle olması, bir cümlenin en çok bir beyit uzunluğunda bulunması demektir Gerçekten divan şiirinde her beyit en çok bir cümleden, birçok defa da birden fazla cümleden müteşekkil olmuştur Bu suretle Osmanlı şiirinde cümleler daima kısa, unsurları sade ve yerli yerinde Türk cümleleri olarak kalmış, nazım dilinde Türkçe cümle yapısı Türkçenin bütün tarihi boyunca hiç değişmemiş bulunan normal karakterlerini muhafaza etmiştir
Osmanlıcanın bütün tarihi boyunca şiirde Türk cümlesi karşımıza daima sağlam olarak çıkar Buna karşılık Osmanlı nesrinde Türk cümlesi tam bir perişanlık içindedir Bu bakımdan nazım dilinin daima Türkçe kalabilmiş olmasına karşılık nesir dili çok az Türkçe olabilmiştir Çünkü nesirde şiirdeki gibi belirli bir ölçüye sığmak mecburiyeti yoktur Nesir, cümle unsurlarının tam bir serbestliğe kavuştuğu sahadır Cümlenin bir bütün teşkil eden yapısını bozmadan o unsurları istenildiği kadar genişletmek mümkündür İşte cümle unsurlarının nesir dilindeki bu serbestliği Osmanlıcada tam bir başıboşluk hâline gelmiştir
Yani, nesir dilindeki serbestlik istismar edilerek, bilhassa gerundium ve edat guruplarında olmak üzere, cümle unsurlarının çerçevesi de, sayısı da gelişigüzel bir şekilde genişletilmiş, bu yüzden uzun uzun cümleler içinde cümle unsurları, aralarında çok defa yanlış bağlar kurulmuş olarak bir araya getirilmiştir Bu suretle Türk cümlesinin sağlam yapısı Osmanlı nesrinde umumiyetle bozulmuş ve cümleler çok defa büyük bir kelime yığınından ibaret kalmıştır Cümle unsurları genişledikçe, cümle uzadıkça hâkim olmak güçleşir, Cümle büyüyünce hâkimiyeti elden kaçırmamak için dili iyi bilmek, onun kaidelerini iyice hazmetmiş olmak, onun yapısını teşkil eden örgü karşısında tam bir hassasiyete sahip bulunmak lâzımdır Üç dilli bir dil olan Osmanlıcada ise yazıcılar maalesef Türkçeyi incitmeyecek bir nesir diline sahip olamamışlardır
Bunda Osmanlıcanın karışık dil olmasının çok büyük bir rolü vardır Bu karışık dilin öğretimi sırasında esas emek ve dikkat daima Arapça ve Farsça üzerinde toplanarak Türkçe ihmal edildiği gibi, yazı yazarken de Arapça ve Farsça terkipler yapmak hevesi Türkçeye itina etmeğe vakit bırakmamıştır Bu hususla, Türkçeye çevrilirken cümle unsurları Türk cümlesine uygun bir sıraya konmadan yerli yerinde bırakılan Arapça ve Farsçadan yapılmış tercümel
erin de çok tesiri olduğunu unutmamak lâzımdır Hülâsa, Osmanlıcanın nesir sahasında Türkçe, bünyesine aykırı bir yapıya sahip cümlelerle bozuk düzen bir yazı dili manzarası göstermiştir Bu bozuk düzenliği en çok Osmanlıcanın ikinci devresinde görüyoruz ilk devrede tercüme tesiri çok hissedilmekle beraber Eski Anadolu Türkçesinden devralınan nesir dilinde cümle yapısı oldukça sağlamdır Fakat ikinci devrede bu yapının Türkçe olan tarafı kalmamıştır denilebilir
Cümle yapısındaki bozukluğun nisbeti ise yabancı unsurların derecesi ile cümle uzunluğuna göre değişik olmuştur Yabancı unsurları fazla ve cümleleri uzun olan yazılarda bozukluk çok olmuş, oldukça sade ve kısa cümleli olan yazılarda ise daha az olmuştur, Osmanlıcanın son devrine gelince, bu devrede nesir dilinin kısa zamanda Türkçe cümle yapısına kavuştuğunu görmekteyiz Tanzimatla beraber nesirde artık Türk cümlesi sağlam bir yapıya sahip olmuştur
Bu devir cümleleri, eskisi kadar olmamakla beraber, yine bir hayli uzun olmuşlar, fakat yapılan Türkçeye aykırı düşmemiştir, Arada sırada bozuk cümlelere rastlanmakla beraber umumî olarak nesir dilinde cümle yapısının büyük bir selâmetle çıktığı açıkça görülmektedir Bu devrede nazım dilinde ise cümleler eskisinden daha fazla uzun olmak yoluna girmişlerdir
Yeni edebiyatla beraber mânânın bir beyitte tamamlanması mecburiyeti ortadan kalkınca bir cümle icabında bir kaç mısra içine yayılmış, böylece bilhassa devrenin sonlarına doğru uzun nazım cümleleri ortaya çıkmıştır böylece cümlelerde nadir olarak bazen yapı sakatlıkları görülmekle beraber, Osmanlıcanın bu son devresinde de, cümleler biraz uzadığı hâlde umumî olarak nazım dilinin cümle yapısı her zamanki gibi sağlam kalmış böylece Osmanlıcanın ömrü tamamlandığı zaman Türk cümlesi hem nazım dilinde, hem nesir dilinde Türkiye Türkçesine sağlam bir yapı ile girmiştir >
nazım nedir, nazım nesir , nazım nesir nedir
Bu kategoride yer alan Münafıkla ilgili çok ünlü hadis başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.