nesike kurbanı nasıl kesilir / Akika Nedir? - İslamiyet Haberleri

Nesike Kurbanı Nasıl Kesilir

nesike kurbanı nasıl kesilir

AKİKA KURBANI

GİRİŞ

1. AKİKA KURBANINA İLİŞKİN HÜKÜMLER

2. YENİ DOGAN ÇOCUK İÇİN YAPILACAK İŞLEMLER

GİRİŞ

"akika" kelimesi "akka" fiilinden gelmekte olup bunun muzarisi "yeikku" ve "yeukku" şeklinde olabilmektedir.

Sözlükte bu kelime yeni dOğan çocuğun başında bulunan saçlar için kullanılır. Fıkıh terminolojisinde ise saçını tıraş etme esnasında kesilen kurban için kullanılır. Bu, bir şeye sebebinin ismini vermek türünden bir mecazdır. Ayrıca bunun kesildiği yer yarıldığı ve kesildiği için Arapçada bu anlama gelen "akika" kelimesi kullanılmıştır.

Alimlerin sözlerinden ve rivayetlerden anlaşıldığına göre buna "akika" adını vermek mekruh değildir. Ancak Ebu Davud'un rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine bu konuda soru soran kişiye "Allah ukuk'u sevmez!" buyurmuş, ravı de "Hz. Peygamber (s.a.v.) sanki bu kurbana su ismin verilmesinden hoşlanmadı" demiştir. (Ebu Davud, Dehaya, )

İbn Ebi'd-Oem'in şu ifadesi de bununla uyumludur: "Alimlerimiz buna nesıke veya zebıha adını vermekten hoşlanırlar, akıka adını vermekten hoşlanmazlar. Bu tıpkı yatsı namazına ateme demek gibidir. "

Akika kurbanının vakti çocuğun bütününün anasının bedeninden çıkmasıyla girmiş olur. Bundan önce kesilen kurban akika olarak sayılmaz, et için kesilmiş kabul edilir.

Akika kurbanı kesmek, birazdan zikredilecek rivayetler sebebiyle müekked sünnettir.

İmam Şafii şöyle demiştir: "Akika kurbanı konusunda iki kişi ifrata sapmıştır. Hasan-ı Basrı bunun bid'at olduğunu söylemiş, Leys [bin Sa'd] ise bunun farz olduğunu söylemiştir."

Davud ez-Zahirı, İmam Şafii'den sonra yaşamış ve bu konuda Leys'in görüşünü benimsemiştir.

Bu görüşte olanlara karşı ileri sürülecek delil Ebu Davud'da yer alan şu hadistir: Çocuğu için kurban kesmek isteyen bunu yapsın. (Ebu Davud, Dehaya, )

Ayrıca bu, tıpkı normal kurban gibi herhangi bir suça karşılık olmaksızın ve adakta bulunmaksızın akıtılan bir kan olduğu için vacip değildir.

Bunun aklı gerekçesi nimete ve nesebin yayılmasına karşı sevincini göstermektir.

Bunun müstehaplığı konusunda temel deliller şu hadislerdir:

> Çocuk, kendisi için kesilecek akika kurbanı karşılığında rehindir. Bu kurban doğumunun yedinci günü kesilir, çocuğun saçı tıraş edilir ve kendisine isim verilir. (Tirmizi, Edahi, )

Bir başka rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.) doğumunun yedinci gününde çocuğa isim verilmesini, tıraş edilmesini ve kurbanın kesilmesini emretmiştir. (Tirmizi, Edeb, )

Her iki hadisi de Tirmizi rivayet etmiş ilk hadisin hasen-sahih, ikincisinin hasen olduğunu söylemiştir.

Hadiste geçen "akika kurbanı karşılığında rehindir" ifadesinin anlamına ilişkin görüşlerden birine göre bu ifade "kendisi için akika kurbanı kesilmedikçe yaşıtlarının gelişip serpildiği gibi gelişemez" anlamına gelir. Hattabı şöyle demiştir: "Bu konuda en güzel görüş Ahmed bin Hanbel'in görüşüdür. O şöyle demiştir: Çocuk için kurban kesilmediğinde bu çocuk kıyamet gününde ana-babasına şe faat edemez. Bunu Hallmı, Ahmed bin Hanbel'den önce yaşamış bir grup alimden de rivayet etmiştir."

1. AKİKA KURBANINA İLİŞKİN HÜKÜMLER

1. Erkek çocuk için iki koyun, kız çocuk için bir koyunun akika olarak kesilmesi sünnettir.

2. Kesilecek kurbanın yaşı, kusurlardan salim olması, kesen kişinin bundan yemesi ve tasadduk etmesi bakımından hükmü normal kurbanın hükmü gibidir.

3. Akika kurbanının pişirilmesi sünnettir. Kemiği kırılmaz. Kurbanın, çocuğun doğumunun yedinci günü kesilmesi sünnettir.

Alt soyun fakir olması halinde onlara nafaka vermesi gerekli olan kişinin yeni doğan erkek çocuğu için birbirine denk iki koyun, kız çocuğu için bir koyun kurban etmesi sünnettir. Bunun deIili Hz. Aişe'den rivayet edilen şu hadistir: "Resulullah (s.a.v.) erkek çocuğu için iki koyun, kız çocuğu için bir koyun kurban etmemizi emretti. "(Tirmizi, Edahi, Tirmizi bu hadis hasen-sahihtir)

Akika kurbanında kız için erkeğin yarısı kadar kurban kesilmesinin sebebi bunun diyete benzetilmesidir. Çünkü bunun amacı canın baki kalmasını sağlamaktır.

Sünnetin aslı erkek çocuğu için bir kurban kesildiğinde de yerine gelmiş olur. Çünkü Ebu Davud'un sahih senetle rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için birer koç kurban etmiştir.

Deve veya sığırın yedide biri, bir koyun gibidir. Buna göre kişi yedi çocuk için bir deve veya sığır kesse yahut bir grup insan buna ortak olsa bu caiz olur. Bunların tümünün akika kurbanı kesmeyi istemesi ile bir kısmının bunu isteyip diğer bir kısmının et istemesi arasında fark yoktur. Bunu, Nevevi el--Mecmu'da söylemiştir.

İsnevl'nin belirttiği üzere çift cinsiyetli çocuk da bu konuda kız çocuğu gibi kabul edilir.

el--Mecmu'daki ifadeden anlaşılacağı üzere akika kurbanlarının sayısı çocukların sayısına göre artar.

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için akika kurbanı kesmiştir. Oysa siz çocuğun nafakasını kim temin etmekle yükümlü ise akika kurbanını da onun kesmesi gerektiğini söylemiştiniz.

Buna şöyle cevap verilir:

a) Hz. Peygamber (s.a.v.)'in akika kurbanı kestiğini söylerken kastedilen şeyonun bunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in babalarına [yani Hz. Ali'ye] emretmiş olduğudur.

b) Veya ona, kesilecek hayvanı vermiştir.

c) Yahut babalarının maddI durumunda sıkıntı olduğu için bu ikisi Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bakımındaydı.

Doğan çocuğun malına gelince; velinin onun malından çocuk için kurban kesmesi caiz değildir; çünkü akika bir teberrudur [bağıştır]. Velinin çocuğun malından bağışta bulunması yasaktır. Bunu yaparsa el-Mecmu'da alimlerimizden nakledildiğine göre bunu tazminle yükümlü olur.

Ezrai şöyle demiştir:

Alimlerin "çocuğun nafakasını temin etmekle yükümlü olan kişinin çocuk için akika kurbanı kesme si müstehaptır" şeklindeki mutlak ifadesinden anlaşıldığına göre annenin, zina sonucunda doğurduğu çocuğu için akika kurbanı kesmesi de müstehaptır. Oysa bu, utanç duyulacak şeyi arttırma anlamına geldiği için böyle bir şeyakla uzak düşmektedir.

Yine mutlak ifadeden şu da anlaşılmaktadır: "Kişinin cariyesi zina ederek doğum yap sa veya doğum yapan cariyenin kocası fakir olsa yahut akika kurbanı kesmeden önce ölse efendinin çocuk için akika kurbanı kesme si müstehap olur." Bu kastedilmemiştir.

Not:Çocuk doğduğu esnada velisi akika kurbanı kesemeyecek durumda olup çocuk yedi günlük olmadan önce kesme imkanı bulursa onun hakkında bu kurbanı kestirmesi müstehap olur. Çocuk yedi günü geçtikten sonra annesinin loğusalığının süresi -yani sonraki alimlerden birinin belirttiğine göre loğusalığın en uzun süresi [olan 60 gün]- devam ederken kesme imkanı bulursa bunu yapması gerekmez. Yedi günü geçip de loğusalık devam ederken kesme imkanı bulursa ne yapması gerektiği konusunda alimlerimizin tereddütleri söz konusudur. el-Envar'daki ifadeden velinin kurban kesmekle muhatap olduğu anlaşılmaktadır.

Kesme imkanı bulunan velinin bunu kesme imkanı, çocuk buluğa erinceye kadar ortadan kalkmaz. Buluğa ererse geçmiştekini telafi etmek adına kişinin kendisinin akika kurbanını kesme si sünnet olur. "Hz. Peygamber (s.a.v.), kendi akika kurbanını peygamber olduktan sonra kesmiştir" şeklindeki söz hakkında Nevevi el-Mecmu'da "batıl" demiştir.

Kişinin yedi günden önce ölen veya yedi günden sonra kişinin kesme imkanı bulduktan sonra ölen çocuk için akika kurbanı kesilmesi sünnettir.

Cinsi, yaşı, kusurdan salim olması, hangi hayvanın kesilmesinin daha faziletli olduğu, yenilmesi, hangi miktarının alınıp hangi miktarının saklanabileceği, tasadduk ve hediye edilmesi, tayin edildiğinde belirgin hale gelmesi ve satımının yasak olması gibi konular açısından akika kurbanı, sünnet olan kurban gibidir. Çünkü bu da kesilmesi dince teşvik edilmiş olan bir kurban olması bakımından [sünnet olan] kurbana benzemektedir.

Not:Nevevi benim yaptığım eklemeyi yapmış olsaydı daha iyi olurdu; böylece [akika ile sünnet kurbanın benzerliğinin] yalnızca zikredilenlerden ibaret olduğu vehmi söz konusu olmazdı.

Akika kurbanının sünnet kurbana benzediğine ilişkin hükümden Nevevi'nin şu şekilde zikrettiği husus istisna edilir: "Akika kurbanının pişirilmesi sünnettir." Nitekim diğer ziyafet yemeklerinde de böyledir. Bunun delili Beyhakl'nin Hz. Aişe'den bunun sünnet olduğuna dair yaptığı rivayettir.

çocuğun ahlakının tatlı / güzelolması konusunda bir tür hayra yorma gibi olsun diye akika kurbanı tatlı bir şeyle pişirilir. Sahih hadiste belirtildiğine göre Resulullah (s.a.v.) tatlı ve balı severdi.(Buhari, Et'ime, ; Müs!im, Talak, )

Not:Alimlerin ifadesinin zahirinden anlaşıldığına göre akika kurbanı adanmış olsa bile bunu pişirmek sünnettir. Zerkeşi bu durumda etin çiğ olarak tasadduk edilmesi gerektiğini söylemiş olsa bile Hocamız Zekeriya el-Ensarı'nin de belirttiği üzere doğru olan yukarıdakidir; çünkü akikanın aksine kurban Allah'tan müminler için genel bir ziyafettir. Bu sebeple akika kurbanında kişi zengin bir kimseye etten herhangi bir şey temlik ettiğinde normal kurbanın aksine o şahıs buna sahip olur.

Eti ekşi bir şey ile pişirmekte bir sakınca yoktur; çünkü konuyla ilgili herhangi bir yasak söz konusu değildir.

Eti suyuyla birlikte pişirilmiş olarak fakirlere götürmek onları yemeğe çağırmaktan daha faziletli bir davranıştır.

Bir topluluğu akika kurbanından yemek üzere çağırmakta bir sakınca yoktur.

Koyunun bir bacağı istisna edilerek pişirilmez; çünkü bu çocuğun ebesine verilir. Zira Hz. Fatıma, Resulullah (s.a.v.)'ın emriyle böyle yapmıştır. Bunu, Hakim sahih senetle rivayet etmiştir. (Müstedrek, Zebaih, 4, )

Akika kurbanının [kesildikten sonra] kemiği kırılmaz. Yani imkan ölçüsünde kemiğini kırmamak sünnettir. Tersine her bir kemik mafsaldan koparılır. Böylece çocuğun organlarının kusurlardan salim olması konusunda bu hareket hayra yorulur. Şayet kişi kemiği kırarsa bu da mekruh olmaz; çünkü bu konuyla ilgili doğrudan bir yasak bulunmamakta olup bu yalnızca daha iyi olana aykırı bir davranıştır.

Not:Zerkeşi şöyle demiştir: "Kişi, çocuk için bir devenin yedide birini kesse kemiği kırmayı terk etmenin müstehap olması hayvanın yedide birine mi yoksa devenin bütün kemiklerine mi ilişir? ilki akla daha yakın durmaktadır. Çünkü akika oarak kesilen kısım hayvanın yedide birine tekabül etmektedir."

Bu görüş kabul edilemez; çünkü Hocamız Zekeriya el-Ensarı'nin belirttiğine göre akla daha yakın olan şudur: Şayet hayvanın kemiğini kırmaksızın taksim etmek mümkün olursa kemiği kırmayı terk etmenin müstehap olması bütün hayvana ilişir. Çünkü hayvanın her bir parçasında akikanın bir hissesi bulunmaktadır.

Akika kurbanının çocuğun doğumunun yedinci gününde kesilmesi sünnettir. el-Mecmu'da belirtildiğine göre çocuğun dOğduğu gün de bu yedi gün içinde hesap edilir. Kadın geceleyin doğum yapmışsa onu takip eden gün hesaba katılır.

Hayvanı kesen kişinin besmele çektikten sonra şöyle demesi sünnettir: (Allahümme minke ve ileyke akikatü fülan". Bunun delili Beyhakl'nin has en senetle rivayet ettiği hadistir. (Beyhaki, Dehaya, 9, )

çocuğun başına bu kurbanın kanını sürmek mekruhtur; çünkü bu cahiliye fiilidir. Haram olmamasının sebebi el-Mecmu'da belirtildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen şu hadistir:

> Çocukla birlikte [kişinin üzerinde] akika kurbanı [kesme sorumluluğu] bulunmaktadır. Şu halde onun üzerine kan akıtın ve ondan eziyeti giderin. (Buhari, Akika, ; Ebu Davud, Dehaya, )

Hasan-ı Basrı ve Katade bu hadise dayanarak bunu yapmanın müstehap olduğunu, daha sonra kanın yıkanacağını söylemiştir.

el-Mecmu'da sahih kabul edilen görüşe göre çocuğun başına safran ve haluf adı verilen güzel kokunun sürülmesi sünnettir.

2. YENİ DOGAN ÇOCUK İÇİN YAPILACAK İŞLEMLER

1. çocuğa doğumunun yedinci günü isim verilmesi,

2. Akika kurbanının kesilmesinden sonra saçlarının tıraş edil-

mesi,

3. Saçlan ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi,

4. Doğduğunda kulağına ezan okunması ve bir kuru hurmayla tahnlk yapılması sünnettir.

Konunun başında geçen hadis sebebiyle çocuğun adının doğumunun yedinci gününde konulması sünnettir. Bundan önce adının konulmasında bir sakınca yoktur.

Nevevi, el-Ezkar adlı eserinde sünnet olanın yedinci gün veya doğduğu gün isim vermek olduğunu söylemiş, bunların her biri için sahih hadislerden delil getirmiştir.

Buhari çocuğun doğduğu günü isim verme ile ilgili rivayetleri "akika kurbanı kesmeyecek olan kişi" olarak yorumlamış, yedinci gün isim verme ile ilgili rivayetleri ise bunu kesmeyi isteyen kişiye hamletmiştir.

Buhari'yi şerheden İbn Hacer şöyle demiştir: "Bu güzel bir uzlaştırma olup bunu başkasında görmedim. "(İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 9, )

Henüz adı konulmadan önce çocuk ölse ona ad konulması müstehap olur. Hatta düşüğe isim konulması bile sünnettir. Şayet onun erkek mi kız mı olduğu bilinmese her ikisine de uygun olan Harice, Talha, Hind gibi isimler verilir.

çocuğa güzel bir isim verilmesi sünnettir. Çünkü hadiste şöyle buyrulmuştur:

> Kıyamet gününde isimlerinizle ve babalarınızzn isimleriyle çağrı lacakszn ız. Şu halde isimlerinizigüzel koyun. (Ebu Davud, Edeb, )

En faziletli [erkek] isimler[i] Abdullah ve Abdurrahman'dır. Çünkü Müslim'de yer alan hadiste Hz. Peygamber (s.a.y.) şöyle buyurmuştur:

> Allah'ın en sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahmandır.(Müslim, Adab, )

Ebu Davud'da şu ifadeler de yer almaktadır:

> En doğru isimler Haris ve Hemmim'dır. En çirkin isimler Harb ve Mürre'dir.(Ebu Davud, Edeb, )

"Şeytan", "zalim", "şihab (alev)", "himar (eşek)", "küleyb (köpek yavrusu)" gibi çirkin isimler koymak mekruhtur. Yine çoğunlukla nefyedilmesi (olumsuzlanması) uğursuzluk olarak görülen "necıh [başarılı]" ve "bereket" gibi isimler koymak da mekruhtur. Bunun deIili şu hadistir:

> çocuğuna Eflah (kurtulmuş), Necih (başarılı), Yesar (kolaylık), Rebah (kazançlı) gibi isimler koymayın. Zira [çocuğu sormak için] "o burada mı?" diye sorarsın da cevap olarak "yok" derler.(Müslim, Adab, )

Kötü isimlerin ve "yok" denildiğinde uğursuzluk olarak görülecek isimlerin değiştirilmesi sünnettir. Çünkü Müslim' de yer alan rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.) ["isyan eden" anlamına gelen] Asiye ismine sahip kadının ismini değiştirip ona "Sen, Cemılesin" buyurmuştur. (Müslim, Adab, )

Buhari ve Müslim'de belirtildiğine göre Zeyneb binti Cahş'ın adı ["iyi kimse" anlamına gelen] Berre idi. İnsanlar ["o, bu ismi kullanmakla] kendini [yüceltip] temize çıkarmak istiyor" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) ona "Zeynep" adını verdi.(Buhari, Edeb, ; Müslim, Adab, )

"Sittünnas" (insanların efendisi), "sittül ulema" (alimlerin efendisi), "sittül kudat (kadıların efendisi), "sittül arab" (arapların efendisi) şeklinde isimler takmak şiddetli derecede mekruhtur; çünkü bunlar yalandır. "Sitte" kelimesi sayılar içinde "altı" sayısını ifade eder. Halk bununla "seyyide [efendi]" demeyi kasteder.

"Melikler meliki", "şahlar şahı" gibi isimler takmak mekruhtur; çünkü melikler meliki Allah'tır.

Ezrai'nin Kadı Ebu't-Tayyib'ten naklettiğine göre "kadi'l-kudat (kadılar kadısı / baş kadı)" adını takmak haramdır. "Hakimler hakimi" bundan da ötedir.

Halimi'nin Minhac adlı eserinde Resulullah (s.a.v.)'tan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

> [Hastaları tedavi eden kişiye] "tabib" demeyin, "Refık" deyin; çünkü "Tabib" Allah 'tır. (Ebu Davud, Tereccül, )

Tedavi eden kişiye refik adı verilmiştir; çünkü o hastaya yumuşak davranmaktadır. Tabibe gelince o hastalığın ve devanın hakikatini bilen, sıhhat ve şifa vermeye güç yetirebilendir. Allah'tan başka bu özellikte bir varlık yoktur.

Meleklerin ve peygamberlerin isimini vermekte, Yasin, Taha gibi isimler vermekte bir sakınca yoktur. İmam Malik ise buna muhalif görüş belirtmiştir. Kurtubi'nin tefsirinde "es-Selam el-Mü'min el-Müheymin" [el-Haşr, 23] ayetinin tefsirinde İbn Abbas'tan şu söz nakledilmiştir:

Kıyamet günü olduğunda Allah ehl-i tevhidi ateşten çıkanr. Ateşten ilk çıkacak kişi, adı bir peygamberin adıyla uyumlu olan kişidir. Nihayet orada adı peygamber adıyla aynı olan hiç kimse kalmayınca Allah şöyle buyurur: "Siz Müslümanlarsınız, ben ise selamım. Siz müminsiniz ben de müminim." Sonra Allah bu iki ismin bereketiyle oradakileri çıkanr.

İbn Seb'in'in Hasais adlı kitabında İbn Abbas'tan şu nakledilmiştir:

Kıyamet günü olduğunda bir çağrıcı şöyle çağırır: İsmi Muhammed olanlar ayağa kalksın ve Allah'ın peygamberi Muhammed'e duyulan saygı gereğince cennete girsin.

Haris bin Üsame'nin Müsned'inde belirtildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

> Kimin üç çocuğu olur da bunlardan birini Muhammed diye isimlendirmezse cahillik etmiş olur.

İmam Malik de şöyle demiştir: Medinelilerin şöyle dediğini işittim: "Bir ev halkı içinde Muhammed adında biri varsa onlara hayırlı rızık verilir."

İbn Reşıd şöyle demiştir: Medineliler bunu tecrübeyle bilmiş OLabilecekleri gibi onlarda bu konuya ilişkin bir rivayet de bulunuyor olabilir.

Abdünnebi [peygamberin kulu / kölesi] diye isim verildiğinde bununla yalnızca isim verme kastedilip peygamber kastedilmemişse caiz olabilir. Alimlerin çoğu ise kulluğun hakikati konusunda peygamberi Allah'a ortak koşmuş olmaktan ve hakiki kulluğun kastedildiğini düşünme tehlikesinden dolayı bunu yasak kabul etmişlerdir. Nitekim Abdülkabe [Kabe'nin kulu], Abdüluzza gibi isimler koymak da caiz değildir.

Denildiğine göre bir adam Haris'in yanında şahitlik etti. Haris ona "senin adın ne?" diye sordu. Adam "Cibril" diye cevap verince Haris şöyle dedi: "O kadar insan ismi arasında bula bula meleklerden birinin adını mı buldun!" Bunun üzerine adam da şöyle cevap verdi: "Sen o kadar isim arasında bula bula şeytan ın adını mı buldun?" Çünkü şeytanın adı haris idi.

Bir kimseye sevmediği bir Iakap takmak -bu özellik kendisinde oIsa bile- haramdır.

MeseIa "kör gözIü", "gece körü" gibi IakapIar böyledir. O şahsı sadece bu özelliğiyle tanıyan kimseye tanıtmak amacıyIa bu şekilde söylemek caizdir.

GüzeI IakapIar yasaklanmış değildir. Hz. Ebubekir' e "atlk", Hz. Ömer'e "faruk", Hz. Hamza'ya "eseduIlah", Halid bin Velid' e "Seyfullah" gibi IakapIar takıImıştır. Cahiliye döneminde de İsIam döneminde de insanIar öteden beri güzeI IakapIarla birbirini çağırırlar.

Zemahşerı şöyle demiştir: Ancak insanların zamanımızda lakap konusunda işi abartmaları bundan istisna edilir. Öyle ki onlar düşük seviyeli kimseleri bile yüce lakaplarla anmaktadırlar, Diyelim ki onlar bu konuda mazur, peki dinle uzaktan yakından alakası olmayan bir kimseye ["Şemseddin, Necmeddin, vb.] "fülanüddin" diye lakap takmanın ne anlamı olabilir? Allah'a yemin ederim ki bu yutulacak bir şey değildir.

Lakabın anIamı, ismin kendisiyle çağrıIdığı kişinin ismi oImaktır. Bu, isim verilen kişinin aIçaklık veya yüceliğini gösterir. Bunun amacı tanınmayı sağIamaktır. BunIar içinden çirkin oIanIar yasaklanır.

Çocukları oImasa bile fazilet ehli kimselerin erkek oIsun kadın oIsun [faIanın babası, faIanın annesi vb. şeklinde] künye ile anıIması sünnettir.

"Ebu'l-Kasım" künyesine gelince bunu kullanmak haramdır. Ben bu konuda kitabın baş kısmında açıklama yaptım.

Kafir bir kimseye künye venilmez. Ravdatü't-talibin'de "fasık" ve "bidatçı"ya da verilmez; çünkü künye vermek kişiye şeref kazandırmak içindir. Oysa bunlar bu şerefe layık değildir. Hatta ismini açıkça zikretmek veya onu tarif etmekten dolayı bir fitne korkusu olmadıkça onlara sert davranmamız emredilmiştir. Nitekim ayette "Ebu Leheb'in iki eli kurusun" [Tebbet, 1] denilmiştir. Onun adı Abdüluzza idi.

Küçük çocuğa ["falanın babası" vb. şeklinde] künye vermekte bir sakınca yoktur.

Birden fazla çocuğu olan kişinin, en büyük çocuğunun adıyla künyelenmesi sünnettir.

Bir kimsenin çocuğunun, öğrencisinin ve kölesinin o şahsın ismi ile isimlendirilmemesi sünnettir.

Edebe uygun olan davranış bir kimsenin mektup vb. şeylerde kendi künyesini zikretmemesidir. Ancak başka türlü tanınmıyorsa veya adından daha meşhursa o zaman zikreder.

çocuğun doğumunun yedinci gününde başının tümünü tıraş etmek -yukarıda belirttiğimiz deliller sebebiyle- sünnettir. Bu, -tıpkı hacda olduğU gibi- akika kurbanını kestikten sonradır. Bu konuda çocuğun erkek ya da kız olması arasında fark yoktur.

Bazıları ise kız çocuğunda bunu yapmayı mekruh görmüşlerdir.

Not:Nevevi saç tıraşının yedinci gün olmasından söz etmemiştir. eşŞerhu'l-kebir'de bunun o gün olması tekgörüş olarak belirtilmiştir. Bu sebeple ben Nevevi'nin sözünü açıklarken bunu ekledim.

Nevevi'nin tıpkı isimlendirme konusunda olduğu gibi bu konuda da "o günde" demesi gerekirdi.

Başın bir kısmını tıraş etmek veya saç ın bir kısmını kısaltmak yetmez.

Çocuğun başında saç yoksa usturayı onun başında gezdirmenin müstehap olup olmadığı konusunda iki ihtimal söz konusudur.

çocuğun saçları ağırlığınca altın veya gümüş sadaka vermek sünnettir.

el-Mecmu'da şöyle denilmiştir: "Şayet altın veremezse gümüş vermesi sünnettir."

Ravdatü't-talibin'de ise şöyle denilmiştir: "Şayet altın vermesi kolayolmazsa gümüş verir."

Bu, üstünlük derecesini açıklamaktadır. Bu konuda temel delil şudur: Resulullah (s.a.v.), Hz. Fatıma'ya şu emri vermişti:

> Hüseyin 'in saçının ağırlığını ölç ve onun ağırlığınca gümüş ver. Ebeye de akika kurbanının bacağını ver. (Müstedrek, Marifetü's-sahabe, 3, Hakim, bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir. )

Altın gümüşe, kız da erkeğe kıyas edilmiştir.

Altının tasadduk edilebileceği her ne kadar kıyasla sabit olmuş olsa da onun daha faziletli olduğu konusunda kuşku yoktur. Hadis "o esnada gümüş paradan sadaka vermek kolayolduğundan gümüş para zikredilmiştir" şeklinde yorumlanır. Alimlerin belirtilen ibareleri, hangisinin daha faziletli olduğunu beyan etmekle ilgilidir.

Not: çocuğun saçına yukarıda belirtilen işlemi yapmayanın Zerkeşi'nin de belirttiği üzere bunu -şayet çocuğun saçları duruyorsa- buluğdan sonra yapması gerekir. Aksi taktirde tıraş ettiği zamandaki ağırlığınca tasaddukta bulunur. Şayet bunu bilmiyorsa ihtiyata göre hareket eder ve en çok ne kadar olabilirse o kadar tas addukta bulunur.

İhya'da [İmam Gazali şöyle demiştir: "çocuğun kulağına altından küpe takmak için kulağını delme ruhsatına ilişkin herhangi bir şey bilmiyorum. Bu, acı verici bir yaralamadır. Böyle bir işlem kısası gerektirir. Şu halde kan aldırma, hacamat, sünnet vb. önemli bir ihtiyaç olmadıkça çocuğa böyle şeyler yapılmasının caiz olmaması gerekir. Takılarla süslenme önemli bir şey değildir. Bu sebeple mutad olsa bile bunu yapmak haramdır. Bunu engellemek vaciptir. Bunun için birine ücret ödemek sahih değildir. Alınan ücret de haramdır."

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Buhari' de belirtildiğine göre [Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün kadınlara sadaka vermeleri konusunda vaaz ettiğinde] kadınlar küpe ve yüzüklerini Bilal'in kucağına atıyorlardı. (Buhari, İlim, 98)

Buna şöyle cevap verilir: Resulullah (s.a.v.) küpe takmaya onay vermiş olup kulağı yarmaya onay vermemiştir.

Hanbelilere göre kız çocuklarının kulağını onları süslemek için delmek caizdir, erkek çocukları için bunu yapmak mekruhtur. Hanefılere göre kız çocuğunun kulaklarını deldirmekte bir sakınca yoktur; çünkü insanlar bunu cahiliye öneminde yapıyorlardı ve Hz. Peygamber (s.a.v.) onların bu hareketlerine bir tepki göstermemişti.

Hasen bin İshak bin Raheveyh şöyle demiştir: Ebu İshak, kulakları delik olarak doğdu. Dedem, Fadl bin Musa'ya giderek ona bunu sordu. O şöyle dedi: "Senin oğlun ya hayırda ya da şerde baş olacak."

Çocuk doğduğunda sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunması sünnettir. Çünkü İbnü's-Sünnl'nin rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

> Kimin çacuğu olur da sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa ona [cinlerden] ümmü sıbyan zarar veremez.(İbnü's-Sünnı, Amelü'l-yevm ve'l-leyle, )

Bu, cinlerden insanların peşine düşen bir cindir.

Bunu yapmakla çocuğun dünyaya geldikten sonra kulağına ilk çalan şey tevhid olmuş olur.

Nitekim kişi dünyadan ayrılırken de tevhid kelimesi kendisine telkin edilir. Yine böyle yapılarak şeytan ondan kovulmuş olur. Zira hadiste de yer aldığına göre şeytan ezan sesini duyduğunda arkasını döner. (Buhari, Sehv, ; Müs!im, Mesacid, )

çocuğun sağ kulağına şunu söylemek de sünnettir: "İnni uizuha bike ve zürriyyeteha mine'ş-şeytani'r-racım"

Alimlerin ifadesininin zahirinden anlaşıldığına göre doğan çocuk erkek bile olsa kişi [Kur'an'da Hz. Meryem ile ilgili zikredilen yukarıdaki] ifadeyi söyler. Bu, ayeti okuyarak tilavette bulunmak ve ayette yer alan müennes zamiri ile ["can" anlamına gelen] "neseme" kelimesini kastetmek suretiyle olur.

İbn Rezın'in Müsned'inde yer aldığına göre Hz. Peygamber (s.a.v.) yeni doğan çocuğun sağ kulağına ihlas suresini okumuştur.

Yeni dOğan çocuk erkek olsun kız olsun kuru bir hurmayı çiğneyip onun üst damağına sürerek çocuğun ağzını açması ve midesine bundan bir şey gitmesini sağlamak sünnettir.

Şayet kuru hurma yoksa tatlı bir şeyle bunu yapar. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) İbn Ebı Talha'nın oğlu doğunca ona birkaç hurmayla böyle yaptı. Çocuk bunları çiğnedi, ağzını açtı sonra dışarı püskürttü, sonra yalanmaya başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ensarın sevdiği, hurmadır" buyurdu ve ona Abdullah adını verdi. (Müslim, Adab, )

Yaş hurma da kuru hurma gibidir.

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir:

Çocuğun damağına [hurma vb. tatlı şeyleri] sürecek olan kişinin hayır ehlinden olması gerekir. Şayet bir erkek yoksa sali ha bir kadın bunu yapar.

Babayı şu şekilde tebrik etmek sünnettir: "Allah sana verdiği bu hibeyi sana mübarek kılsın. Sen de bunu hibe edene şükret. Bu çocuk yetişsin, sen de onun hayrından nasipdar ol. "

Babanın da kendisini tebrik eden kimseye şu veya benzer bir şekilde cevap vermesi sünnettir: "Allah senin için de ve sana da mübarek kılsın, sana sevabını bolca akıtsın. "

Not:İbn Süraka şöyle demiştir: Sünnet olan kurbanların en güçlüsü hedy kurbanlarıdır. Sonra kurban bayramında kesilen kurban, sonra akika, sonra atire sonra fera' gelir.

Alire, Recep ayının ilk on gününde kestikleri bir kurban olup buna "Recebiyye" adı da verilir.

Fera' deve ilk olarak doğum yaptığında annesinin bereketli olması ve nesiinin çok olması için ilk yavrusunu boğazlarlar, onu mülk edinmezlerdi.

Atire ve fera' kurbanlarını kesmek mekruhtur. Çünkü Buharl'de yer alan hadiste "fera' ve atire yoktur" buyrulmuştur. (Buhari, Akika, )

Son Hükümler

Her kişinin zaman zaman yağ sürünmesi sünnettir. Burada "zaman zaman" ile kastedilen ilkinin kurumasından sonradır.

Kişinin her bir gözüne üç defa olmak üzere tek sayıda sürme çekmesi, kasıklarını tıraş etmesi, tırnaklarını kesmesi, koltuk altı tüylerini yolması sünnettir. Koltuk altı tüylerini tıraş etmek, kasık tüylerini yolmak da caizdir. Kişi böyle yaptığında sünnetin aslına uymuş olur.

Nevevi, Tehzib adlı eserinde şöyle demiştir: "Erkek için sünnet olan kasık tüylerini tıraş etmesi kadının yolmasıdır." Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin belirttiği üzere çift cinsiyetli şahıs da kadın gibidir.

Arapçada "-el-anetu-" "ane" cinsel organ ve makat etrafında çıkan tüylerdir.

Tırnakları kesme şekli şudur: Kişi sağ elinin işaret parmağından başlar; çünkü bu en şerefli parmaktır, ayrıca teşehhüd okurken bu parmakla tevhide işaret edilir. Sonra orta parmağın tırnağı kesilir. Çünkü orta parmak kendi şekliyle yere avuç açık bir şekilde konulduğunda bu parmak işaret parmağının sağ tarafında kalmaktadır. Sonra serçe parmağının tırnağı, sonra yüzük parmağın tırnağı kesilir. Sonra baş parmağın tırnağı kesilir. Daha sonra sağ ayağın serçe parmağının tırnağı kesilir. Sonra sırayla kesilmeye devam edilerek sol ayağın serçe parmağının tırnağı ile bitirilir.

Kişinin dudağın sınırını açık olarak gösterecek şekilde bıyıklarını kısaltması sünnettir. Kişi bıyıklarını kökünden kesmez. Nevevi, el-Mecmu'da şöyle demiştir: "Hadiste yer alan bıyığı kazımakla ilgili ifade bıyığın dudak çevresine gelen kısmının kazınmasıdır. " (Buhari, Libas, ; Müslim, Taharet, )

Bu sayılanların ihtiyaç anından sonraya geciktirilmesi mekruhtur. Kırk günden daha uzun süreli geciktirmek ise daha şiddetli mekruhtur.

Kişi parmaklarının dış kısmındaki boğumları abdest dışında bile olsa yıkar. Bunlar parmakların mafsallarıdır. Bunun sünnet olması konuyla ilgili rivayetlere tabi olma sebebiyledir.

Kişinin kulak kıvrımlarını ve kulak deliğini yıkaması, kulak içinde bulunan kiri silmek suretiyle gidermesi sünnettir. Bunu Nevevi, el-Mecmu'da söylemiştir.

Burnun içini yıkamak da sünnettir.

Yukarıda söylenenlerin tümünde sağdan başlamak sünnettir.

Kişinin ağaran tüylerini kızıl veya sarı renk ile boyaması sünnet olup siyah ile boyaması haramdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) "[Saç ve sakalınızı] siyah ile boyamaktan kaçının.

Ancak kafirlerle cihad eden kişi hariç olup onun bunu yapmasında bir sakınca yoktur.

Bir özür olmadıkça erkeğin ellerini ve ayaklarını kına vb. şeylerle boyaması haramdır.

Kadına gelince onun bunu yapması mutlak olarak sünnettir. Çift cinsiyetli şahıs da ihtiyaten bu konuda erkek gibi kabul edilir.

Saçları ayırmak, su, yağ vb. şeylerle taramak, sakalları taramak sünnettir. Çünkü Ebu Davud'un hasen senetle rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Saçı bulunan saçına baksın".(Ebu Davud, Tereccül, )

Saçın yalnızca bir kısmını kazıtmak mutlak olarak mekruhtur. Bir görüşe göre saçların muhtelif yerlerinden bazı bölümleri kazıtmak mekruhtur. Saçın bütününü kazıtmaya gelince, temizlik amacıyla bunu yapmakta bir sakınca yoktur. Saçını yağlayarak tarayacak ve bakacak olan kişinin de saçını uzatmasında bir sakınca yoktur. Kadına gelince, bir zaruret olmadıkça saçını kazıtması mekruhtur.

Sakal çıkmaya yeni başladığnda sakalsız kalmayı tercih ederek sakalları yolmak mekruhtur.

Beyaz tüyleri yolmak, yaşlı görünmek amacıyla kibrit vb. maddeler kullanarak saçı sakalı ağartmak, alt dudağın iki kenarındaki tüyleri yolmak veya zühd sahibi imiş gibi görünmek için dağıtmak, süslenmek ve gösteriş amacıyla bunları kıvrım kıvrım yapmak, kendini beğenmişlik içinde saç ve sakalının siyahlarına ve beyazlarına bakmak, şakaklardan sarkan tüyleri sakalın iki tarafına doğru uzatmak ve bunları kısaltmak mekruhtur.

Bıyığın iki tarafını bırakmakta bir sakınca yoktur. Zerkeşi şöyle demiştir: İmam Ahmed bin Hanbel'in Müsned'indeki şu rivayet bunu reddetmektedir: "Bıyıklarınızın [iki kenarındaki} uçlarım kısaltın, Yahudilere benzemeyin."(Müsned, 5, )

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

YİYECEKLER: GİRİŞ

Yeni doğan çocuğun başındaki tüyüne (Akîka) denir. Böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk`a şükür yerine geçmek üzere kesilen kurbana da "Akîka" adı verilmiştir. Bunun müslümanlarca asıl adı "Nesîke"dir.

Akîka, bizce mubah ve güzeldir. Üç İmama göre ise sünnettir. Zahiriyye meshebinde vaciptir.

Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden büluğ çağına erinceye kadar kesilebilir. Fakat yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Çocuğun yedinci doğum günü adı konulur ve başının saçları kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilir. Aynı günde bu kurban kesilir; çünkü böyle yapılması üç İmama göre müstahabdır.

Kurbana elverişli olan hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuk için bu kurban kesilebileceği gibi, kız çocuk için de kesilir. Bunlardan her biri için bir koyun kesilmesi yeterli olur. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi gereğini söyleyenler de vardır.

Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selametine bir hayır dileği olsun diye, kırılmayıp yalnız ek yerlerinden ayrılır ve öylece pişirilir. Bunu yapmak müstahabdır. Diğer bir bakımdan da, çocuğun mütevazi olmasına ve kötü huylardan korunmuş olmasına bir işaret olsun diye kemiklerin kırılması müstahab görülmüştür.

Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına da yedirebilir, sadaka da verebilir.

Akika Nedir?

Yeni doğan çocuğun başındaki saça Arapça'da akīka denir. Akīka kurbanı kesildiği gün çocuğun saçı traş edildiği için kurbana da akîka adı verilmiştir. İslâm öncesi dönemde Araplar arasında akîka kurbanı kesmek âdetti. İslâmiyet bu âdeti meşrulaştırmış, fakat çocuğun başına kan sürülmesini menetmiştir. Bununla ilgili hadislere dayanan âlimlerin çoğuna göre akîka kanını çocuğun başına sürmek mekruhtur. Hz. Peygamber, Câhiliye devrinde yalnız erkek çocukları için kesilen akîka kurbanını kız çocuklarına da teşmil etmiş, ayrıca, "ana babaya karşı gelmek" anlamındaki ukuk ile aynı kökten gelen akîka kelimesinden hoşlanmadığını belirterek, bir şükür ifadesi olarak kesilen bu kurban için, "itaat ve ibadet" anlamına gelen nüsük kökünden türetilmiş nesîke tâbirini kullanmayı tercih etmiştir (bk. el-Muvaṭṭaʾ, "ʿAḳīḳa", 1; Müsned, II, ; Nesâî, "ʿAḳīḳa", 1). Bununla birlikte bazı hadislerde akîka kelimesinin kullanılmış olması, muhataplara bildikleri kelimelerle hitap etme gayesine bağlanmış veya bu kelimeyi kullanmanın da câiz olduğu şeklinde yorumlanmıştır.

Konuyla ilgili hadislerin muhtelif rivayetleri sebebiyle akîka kurbanının dinî hükmü üzerinde fıkıh âlimleri ihtilâf etmişlerdir. Mâlik b. Enes, Ahmed b. Hanbel ve Şâfiî'ye göre akîka kurbanı kesmek sünnet, Zâhirî mezhebine göre vâciptir. Ebû Hanîfe'ye göre ise mubahtır. Kaynaklarda Hanefîler'e göre akîkanın mendup olduğu da zikredilmektedir.

Fukahanın çoğunluğuna göre akîka kurbanı koyundan olabileceği gibi sığır ve deveden de kesilebilir. İmam Mâlik'e göre ise koyun kesilmesi efdaldir. Kurban edilecek hayvanda bulunması gereken vasıflar bakımından akîka da kurban bayramında kesilen normal kurban gibidir. Eti hakkındaki hüküm de aynıdır.

Akîka kurbanının çocuğun doğumunun yedinci günü kesilmesi müstehaptır. Aynı gün saçları traş edilerek çocuğa isim konması ve kesilen saçların ağırlığınca gümüş veya altının sadaka olarak verilmesi de müstehaptır. Konuyla ilgili hadislerin hepsinde gümüş zikredilmekte, fukahanın altın da tasadduk edilebileceği şeklindeki görüşleri ise kıyasa dayanmaktadır. Kurban yedinci gün kesilmezse, Hz. Âişe'nin belirttiğine göre, on dördüncü veya yirmi birinci günlerde kesilebileceği gibi daha önce veya sonra kesilmesi de câizdir. Hanbelîler'e göre akîka kurbanı kesmek, fıtır sadakasında olduğu gibi babanın görevidir; başkası kesemez. Ancak onun ölümü veya kesmekten kaçınması halinde başkası tarafından kesilebilir. Şâfiîler'e göre ise bu görev, çocuğun nafakasını temin etmekle mükellef olan kimseye aittir. Bu hususta rivayet edilen bir hadisten anlaşıldığına göre baba, anne veya bir başkası da kesebilir.

Hz. Âişe'den gelen bir rivayete dayanan Şâfiî ve Hanbelîler'e göre, çocuğun sağlık ve esenliği için bir uğur sayılarak akîkanın kemiklerinin kırılmadan mafsallarından ayrılması gerekir. Mâlikîler'e göre ise çocuğun beşerî hırslarının kırılmasına vesile olması için, ayrıca Câhiliye devrindeki uygulamanın aksini yapmak maksadıyla akîkanın kemikleri kırılmalıdır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Nafile Kurban - Akika

Akika Kurban覺 Nedir?


     Akika Kurban覺: Yeni do?an 癟ocuklar i癟in Allah’a ?羹k羹r olarak kesilen kurbana verilen isimdir. Akika ismi ise; yeni do?an 癟ocu?un ba?覺ndaki t羹ylere verilen isimdir. Kesilen bu kurbana “Akika – Nesike kurban覺” da denmektedir. As覺l maksat ise, 癟ocuklar anne babaya; Allah’覺n verdi?i birer l羹tuftur. Bu kurbanlar da o l羹tfa kar?覺 birer ?羹k羹rd羹r.

Akika Kurban覺 Kestirmenin H羹km羹


     Hanef簾 mezhebinde m羹stehab, di?er mezheplerde s羹nnettir. ?ocu?un do?du?u g羹nden 簾tib璽ren kesilebilir. Yedinci g羹n羹 kesmek daha faz簾letlidir.

Ka癟 Adet Kesilmelidir?


Kurban olmaya elveri?li bir hayvan, akikaya da yeterli olur. Erkek ve k覺z 癟ocuk i癟in birer kurban kesilmesi k璽f簾dir. Baz覺 璽limler erkek 癟ocuk i癟in iki kurban kesilir demi?lerdir.

Akika Kurban覺 Nas覺l Kesilir?


     Ak簾ka kurban覺 kesilirken 癟ocu?un anas覺 y璽hut babas覺 “Y璽 Rabbi, bu benim 癟ocu?umun akikas覺d覺r. Onu hidayete (do?ru yola) ilet.” diye du璽 eder. Vaktiyle akika kurban覺 kesilmemi? olan kimse kendi n璽m覺na bir kurban kesebilir.A?a?覺daki: “Ki?i kendisi i癟in kurban kesebilir mi?” bahsinde okuyunuz.
     Ak簾ka kurban覺n覺n etinden s璽hibi yiyebilir, ba?kalar覺na yedirebilir ve etin bir k覺sm覺n覺, tamam覺n覺 veya kurban覺n kendisini ba?覺?layabilir. ?ocuklar All璽h’覺n l羹tfudur. Bu kurbanlar da o l羹tfa kar?覺 birer ?羹k羹rd羹r

Ki?i Kendisi 襤癟in Ak簾ka Kurban覺 Kesebilir mi?


     Vaktiyle Ak簾ka kurban覺 kesilmemi? olan kimse kendi nam覺na bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allahu Te璽l璽’n覺n emri ile peygamberli?ini ilan etmesinden sonra kendileri i癟in ve do?duklar覺nda iki torunu i癟in Ak簾ka kesmi?lerdir. 

Kaynak : Fazilet Takvimi

Afrika Kurban Ba?覺?覺 Ne Kadar?


     Kurban bedeli € olup, b繹lge ?artlar覺na ba?l覺 olarak zaman zaman de?i?mektedir. Kurban bedelini web sitemiz 羹zerinden farkl覺 繹deme y繹ntemleriyle ( SEPA/ Kredi Kart覺/  PayPal/ H覺zl覺 Havale (Sofort羹berweisung) vb. g繹nderebilirsiniz.

Sorular覺n覺z 襤癟in Bizimle 襤leti?ime Ge癟ebilirsiniz : 

Kurban覺m Ne Zaman Kesilir ?


     襤LA Europe derne?imiz kurbanlar覺n覺z覺 g羹n i癟inde Afrika'daki ihtiya癟 sahibi 羹lkelerde kestirerek, bilgisini taraf覺n覺za ula?t覺r覺yoruz. Acil kurbanlar覺n覺z覺, ayn覺 g羹n i癟inde kesebiliriz.

Afrika’da Kurban Organizasyonlar覺


     Kurban ibadeti i癟in kurbanlar覺n kesimleriyle alakal覺 襤slami hassasiyetler vard覺r. Kayd覺n yap覺lmas覺ndan kurban覺n kesildi bilgisinin kurban sahibine ula?t覺r覺lmas覺na kadar her ayr覺nt覺 derne?imizin ve partner derneklerimizin uzun y覺llara dayanan tecr羹beli uzman ekibi taraf覺ndan ger癟ekle?tirilmektedir. Afrika’n覺n farkl覺 羹lkelerinde vacip kurbanlar覺n覺z ve y覺l boyunca nafile kurbanlar覺n覺z (adak, akika, ?羹k羹r, ?ifa gibi)  b繹lgedeki daimi temsilcilerimiz yoluyla 繹zenle kesilmektedir.

Kurban覺n覺z覺 Afrika’da Kestirebilirsiniz


襤LA  Europe derne?imiz vesilesi ile akika kurbanlar覺n覺z覺 y覺l覺n g羹n羹 Afrika’ya g繹nderebilirsiniz. G繹ndermi? oldu?unuz kurbanlar覺n覺z覺 襤slami hassasiyetlere dikkat ederek 繹zenle kesip, ihtiya癟 sahiplerine ula?t覺r覺yoruz. 

S襤ZDEN GELEN YORUMLAR

S覺rala:

Hatice3 y覺l 繹nce

Akika kurban覺 kestirmek i癟in internette ara?t覺r覺rken ila derne?ini g繹rd羹m. Sitesini biraz inceledikten sonra tam da arad覺?覺m kurum oldu?unu farkettim. Kurban覺m覺 ba?覺?lad覺m ve 癟ok k覺sa bir s羹rede videosu geldi ???? iyiki tan覺m覺?覺m sizi ?仆?仆?仆

3

Yorumlar覺n覺z Bizim 襤癟in K覺ymetli

??/a> $??/a>

襤stedi?iniz ba?覺?覺 sepete ekleyip, hepsini tek seferde 繹deyebilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır