nisab miktarı / Nisap Miktarı Nedir

Nisab Miktarı

nisab miktarı

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
  • 27
  • 28
  • 29

Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?

Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sınırı olan ”nisap” Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslam toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.

Havaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?

Havaic-i asliyye, temel ihtiyaçlar demektir. Fıkhi değerlendirmelerde temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar havaic-i asliye olarak ifade edilir. İslam'da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslam bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.

Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi? 

Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi? Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya ticari amaçla alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekâtının verilmesi gerekir.

Kalp hastalarının dilaltı hapı kullanması orucu bozar mı?

Bazı kalp rahatsızlıklarında dilaltına konulan ilaç, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu ilaç, ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dilaltı hapı kullanmak orucu bozmaz.

Her gün hap kullanmak zorunda olan hastaların oruç tutmaları gerekir mi?

Hastalık, Ramazan'da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Âyet-i Kerime' de ”Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar” buyrulmuştur (Bakara, 2/). Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Zira dinimizde hiç kimse, gücünün üstünde bir sorumlulukla yükümlü tutulmamıştır.

sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.

Nisap nedir, ne anlama gelir? Nisap miktarı nasıl hesaplanır?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Nisap, sadaka-i fıtır, kurban dağıtımı, zekât ve benzeri ibadetler için hesaplanmış olan bir zenginlik ölçütü olmaktadır. Nisap kelimesini minimum olan bir zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlamak mümkündür. Nisap sınırının üstünde kazancı bulunan bireyler sadaka ya da zekât alamaz. Bununla birlikte, sadaka vermek veya kurban kesmek ile yükümlü olan bireyler olmaktadırlar. Nisap kelimesinin ne anlama geldiğini, nisap miktarının nasıl hesaplanabildiğini v bu konu hakkında olan bilgileri derledik.

Haberin Devamı

Nisap, sadaka-i fıtır, zekât ve kurban gibi ibadetler kapsamında konulmuş olan bir zenginlik ölçüsünü ifade eder. Nisap kelimesini, asgari olan zenginlik ölçüsü biçiminde de tanımlamak mümkündür. Borcundan ve asli olan gereksinimlerinden fazla bir şekilde bu kadar mala sahip olmuş bulunan kişiler dini açıdan zengin kabul edilir. Böyle bir şahıs, zekât ya da sadaka alamayacağı gibi ayrıca sadaka-i fıtır vermek ile ve kurban kesmek ile de yükümlü olmaktadır. Borçtan ve asli olan gereksinimlerinden daha fazla olan bu malın artıcı şekilde olması ve üstünden de bir yıl geçmesi durumunda zekâtının verilmesi gerekmektedir.

Zekat Nedir?

 Zekât, İslam'ın beş şartından bir tanesidir. Terim olarak bakıldığında ise şeriatta "asli gereksinimler" haricinde nisap miktarı herhangi bir mala sahip olan ve bu nedenle zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliğinden dolayı bir tam sene geçmesi durumunda dinî yükümlülükler gereği zekât olarak vermesi gerekli olan miktarın adıdır.

Haberin Devamı

Nisap işleminin Önemi Nedir?

 İslam dini içerisinde belirli miktarlar kapsamında zenginliğe sahip olan kişiler maddi olarak zor durumda bulunan kişilere yardım etmesi gerekir. Kimlerin nasıl bir şekilde yardım edeceği konusu ise nisap hesaplamaları aracılığı ile belli olmaktadır. Bu sebepten dolayı nisap hesaplamalarını hayata geçirmek ve doğru biçimde yapmak büyük bir önem arz etmektedir.

Nisap Hesaplama işlemi Nasıl Yapılır?

 Zenginliğin minimum sınırı olan “nisap” Hz. Peygamber tarafından belirlenmiş olan bir kavramdır. Bu asgari kapsamında, o dönemde yer alan İslam toplumunun ortalama olan hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermiştir. Nisap hesaplama işlemlerinin nasıl bir şekilde yapılacağı konusunda Kur’an-ı Kerim içerisinde ayrıntıları ile beraber verilmiştir. Bireylerin, temel olan ihtiyaçları haricinde sahip oldukları tüm varlıkların zekâtının verilmesi gerekir. Bu ölçü ise Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre şu şekilde belirtilmiştir:

Altında 20 miskal

Devede 5

Koyunda ve keçide 40

Sığırda ise 30 adettir.

Haberin Devamı

Bu oranlar kapsamında verilecek olan zekâtlar kabul olmaktadır. Günümüzdeki nisap miktarı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 20 miskal altın şeklinde belirlenmiştir. Yirmi miskal olan altının Türkiye içerisindeki değeri ise gram olan altına denk gelmektedir. Böyle bir zenginliğe sahip olan kişiler minimum zenginlik seviyesini aşmış sayılır.

Nisap İşleminin Belirlenmesi Nasıl Olur?

 Nisap miktarının belirlenmesi hususunda kullanılacak olan bu malların, o dönem içerisinde en yaygın olan bir zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üstünden belirlenmesi, ekonomik ve sosyal koşulların fazla değişmemiş olduğu ileriki dönemler içinde de aynen korunmuştur.

Haberin Devamı

Sığır ve Mandanın Nisap Miktarları Aynı mıdır?

 Zekât verme açısından bakıldığı sürece, sığır ile mandanın arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca bunlar bir cins olarak sayılır. Bir kimsenin 20 tane inek ve 10 tane mandası var ise, 30 tane sığırlık zekât nisabına sahip olmuş olarak kabul edilir.

Nisap Miktarına Erişmeden Zekât Verilir mi?

 Fakir ve miskin olan, temel gereksinimleri dışında kalan herhangi bir mal üzerinden nisap miktarına sahip olamayan kimselere denir. Ancak temel olan ihtiyaçları haricinde, ister artıcı ya da nâmî nitelikte olsun ister olmasın, herhangi bir mal üzerinden nisap miktarına sahip olmuş kimse fakir ya da miskin kapsamı içinde olmadığından dolayı ona zekât verilmez.

Nisap Miktarı Nedir

Nisap Miktarı Nedir, Nasıl Hesaplanır?

Nisap denilen zekâtın asgari miktarı, 20 miskal yani 96 gram altın veya muadili nakit veya ticari maldır. Zekât ödemeyi veya udhiyyah yapmayı gerektiren asgari servet miktarına sahip olan kişi zengin olarak tanımlanır. Zengin olduktan sonra tam bir (kameri) yıl geçtiğinde, zekât vermek farz olur. Dinimizde eşlerin zekât malları ayrı ayrı hesaplanmıştır.

Alacaklar zekât nisabına dâhildir. Bunları topladıktan sonra geçmiş yılların zekâtını da vermesi gerekir. Alacakların zekâtını da tahsil etmeden vermek caizdir. Borçların parasından veya mal varlığından düşülmesi, kalanının zekâtının ödenmesi gerekir.

Nisap hesabında, ev, arsa, araç, demirbaş gibi ticaret amacı gütmeyen şeyler hesaba katılmaz. Alım satım amaçlı satın alınan malvarlığı, altın, gümüş ve her türlü paranın zekâtının verilmesi gerekir. Evlerde ve arabalarda zekât verilmez. Ancak araba, ev veya arsa alıp satanın (yani bunu iş olarak yapanın) zekâtını vermesi gerekir.

Zekâta tabi varlıklarda bir yıl içinde meydana gelen azalma ve artışlar dikkate alınmaz. Nisaba ulaştığı tarihten itibaren bir yıl geçtikten sonra, kalan nisaba ulaştığı takdirde kırkta birinin verilmesi gerekir. Zekât sadece kâr üzerine değil, paranın ve ticaret malının tamamı üzerinden verilmelidir.

Kaybedilen, gasp edilen veya gömüldüğü yer unutulan mallar ve reddedilen aidatlar nisap hesabına katılmaz. Yazılı delil veya iki şahit bulunan veya borçlular tarafından ikrar olunan alacaklar, müflis veya fakir tarafından tutulsa dahi nisaba dâhildir. Bunları alınca geçmiş yılların zekâtı da verilir.

Kadının altın ve gümüşten başka ziynet eşyasının zekâtı yoktur. Elmas, zümrüt vb. zekâtını vermek zorunda değildir. Şafii mezhebinde altın ve gümüş de olsa, ziynet eşyasının zekâtını vermesi gerekmez. (Hidaye)

Nisabın yıkılması, borçlanarak sıfıra inmesi veya sıfırın altına inmesi demektir.

Nisap ve Zekât Kavramları ile İlgili Bilinmesi Gerekenler

Zekâtını yanlış hesaplayıp, vadesinden önce bir altın yerine iki altın veren kimse, hatasını anlarsa, bu bir altını bir sonraki yılın zekâtından mahsup edebilir. Zekâtını vadesinden önce hesaplanandan az veren kimse, vakti geldiğinde zekâtını tamamlamalıdır.

Memur ve memurların alacakları maaş ve ücretler, onları almadan önce onların malı olmaz, çünkü bunlar birer hak olmakla birlikte, bir kimsenin hakkı olan mallar, onları ele geçirmeden önce kimsenin malı olmaz. Sendikalar veya sigorta şirketleri tarafından kendilerinden kesilen ve henüz teslim alınmayan paralar zekât hesabına dâhil edilmez.

Altın ve gümüş, saklanma amacı ne olursa olsun ticaret malı sayılır. Diğer para ve ticaret malları ile birlikte hesaplandığında, nisaba ulaşılırsa, zekât verilmesi gerekir.

Kadının fakir ve borçlu kocasına zekât vermesi caizdir. Kocası tarafından müeccel olmayan mehir (ertelenmiş mehir) olarak altın verilecek kadın, onu zekât nisabına dâhil etmelidir. Kadının altın ve gümüşten başka ziynet eşyası zekât değildir; pırlanta, zümrüt ve benzerlerinin zekâtını vermek zorunda değildir. Şafii mezhebinde kadının altın ve gümüş de olsa ziynet eşyasının zekâtı gerekmez.

Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaştığı zaman, o kameri tarihini yazmalıdır. Örneğin, 3 Receb'de nisaba ulaşmışsa, parası veya nisaba ulaşan ticari malları varsa, ertesi yıl 3 Receb'de zekât vermelidir. Zekât vermek için Ramazan'ın gelmesini beklemek gerekmez. Aynı şekilde zekâtı vaktinden önce vermekte de bir mahzur yoktur. Hatta sonraki birkaç yılın zekâtını da önceden vermek caizdir. Zekâtını yanlış hesaplayıp vadesinden önce bir altın yerine iki altın veren kimse, bir sonraki yılın zekâtından bir altın düşebilir.

Paylar

Paylar iki türdür: nama yazılı paylar ve hamiline yazılı paylar. Hamiline yazılı paylar devredilebilir. Yani döviz gibi defalarca el değiştirebilirler. Sahibinin istediği zaman satılabilir. Hamiline yazılı paylar, ticari mallar gibi, zekâtın hesaplandığı tarihteki piyasa değeri kadar nisaba dâhil edilmelidir. Nama yazılı hisse satın alan kimse, fabrikanın demirbaş ve demirbaşları dışındaki parasını, vadesi geldiğinde zekât nisabına dâhil etmelidir.

Eğer bir gölde balık yetiştiriliyorsa o balıklar satıldığında elde edilen para diğer zekât mallarıyla birlikte nisaba ulaştığı takdirde zekâtının verilmesi gerekir. Birkaç ineği olup çok süt satarsa, ineklerin zekâtı gerekmez. Ancak sütten kazanılan paranın vadesi geldiğinde zekât nisabına dâhil edilmesi gerekir.

Ramazan ayında düzenli oruç tutan veya oruç tutmayan bir Müslüman'ın dahi zekât vermesi gerekir. Nisap miktarı ve daha fazla borcu olmayan fakire zekât vermek mekruhtur. Zekât verirken, zekât verene zekât verdiğini açıklamak gerekmez. Bunun bir hediye olduğunu söylemek caizdir. Zekât, ticareti yapılan mallardan veya muadili altından verilir.

Zekâtın nisabı kesin değil midir?

Örneğin İslam'da bir adamın 29 ineği, 39 koyunu, 4 devesi ve 50 gram altını varsa zekât vermesi gerekmez. Ayrıca, yünlerinden faydalanmak, yük taşımak veya binmek için sayılanlardan başka hayvanları varsa, saima hayvanları (tarlalarda otlayan) olduğu için zekât vermesi gerekmez. Yılın yarısından fazlası, (deve ve sığır gibi farklı familyalardan üreme [veya süt] amaçlıdır ve bunlara saima hayvanları denir) nisabın hesabı sırasında birbirine veya diğer ticari mallara eklenmez. Bu kadar malı olduğu halde, İslâm farz kıldığı için zekât vermesi gerekmez. Bir başkasının ise bu kadar serveti olmayıp gram altını varsa, İslam'a göre zengin sayılır ve zekât vermesi gerekir.

Zekâtın, fıtr sadakasının, kurbanın ve malın kıymetinin altınla belirlendiğini dinimiz bildirmiştir. (Keşf-i Rumuz)

Nisap Nasıl Hesaplanır?

Nisap miktarı, devletçe kazanılan altın ve gümüş para çeşitlerinin değeri en düşük olanı ile hesaplanır. Para için kullanılmayan altın veya gümüş ile hesaplanmaz. Bu kural kıyamete kadar geçerlidir. Örneğin günümüzde en düşük değeri olan Aziz, Hamid [Türkiye'de kullanılıyor] gibi altınlar üzerinden hesaplanmaktadır. 20 miskal altın veya muadili ticaret malına sahip olan zengin sayılır. Tam bir kameri yıl geçtiyse, bunun zekâtını vermek gerekir. (Rad-ül Muhtar)

Koyun zekâtı kırkta birdir. Yani 40 koyunu olanın bunlardan birine zekât vermesi gerekir. Hiç kimsenin bunu otuzda bir veya ellide bir olarak değiştirme yetkisi yoktur. Fıtır sadakasında buğday, un, arpa, hurma veya kuru üzümden belli bir miktar verilir. Yani, onlar için öngörülen miktar standart olarak alınmalıdır. “Muz veya ceviz kadar“ şeklinde ölçeklendirilemez. Standart, İslam'ın öngördüğü şeydir. Meselâ, dinimizin “fıtr sadakası olarak gram arpa veya altın veya gümüş muadili verilmelidir” dediği gibi, bu hüküm kıyamete kadar geçerlidir.

İslam hukuku zamana göre değişmez. Yeni bir yüzyılın gelişiyle birlikte ona yeni bir yorum yapılamaz. Tefsir bir asrın ihtiyaçlarına göre yapılmaz. Şafii mezhebinde ıslak köpek bir yere dokunursa yedi defa su ile yıkamak gerekir. Yıkamalardan biri su-toprak karışımı ile yapılmalıdır. "Bugün sabun ve deterjan var. Toprak-su karışımı ile yıkamaya gerek yok" demek doğru değildir. Dinimizin emirlerini aynen emrettiği gibi yerine getirmeliyiz. Nisap miktarının hesaplanması da değişime uğramaz.

Alınacak maaş ve ücretler zekât nisabına dâhil midir?

Memur ve memurların alacakları maaş ve ücretler, alınmadan önce nisap hesabına dâhil edilmez.

Miras zekât nisabına dâhil edilmeli midir?

Evet, nisaba dâhil olması gerekir, ancak mirası alana kadar zekât vermeniz gerekmez. Aldığınız zaman önceki yıllar için zekât vermeniz gerekmez.

Altın diş zekâtın nisabına girer mi?

Evet, dâhildir.

Sonradan satmaya niyet edilen arsa zekât nisabına girer mi?

Hayır, dâhil değildir.

Karısına mehir borcu olan erkek, bu miktarı zekât nisabından mahsup eder mi?

Evet, zekât nisabından kesmesi gerekir. Alacaklı kim olursa olsun, borçları nisabından kesilir.

Krediler 25 veya 30 yılda taksitler halinde ödenir mi, zekât nisabından mahsup edilir mi?

Evet, 30 yıl içinde aylık taksitlerle ödense dahi tüm tutar kesilir.

Bugün zekâtımı vermem gereken gün. Hac için ödeyeceğim parayı 10 gün sonra zekât nisabından mahsup edebilir miyim?

Hayır, zekât nisabından mahsup edilmez.

Zekât hesabı yaparken ödeyeceğim kiradan düşmeli miyim?

Zaten vadesi gelen kira, zekât nisabından mahsup edilir, ancak sonraki ayların kirası mahsup edilmez.

Devre mülk zekât nisabına dâhil midir?

Hayır, dâhil değildir.

İki veya üç evi olup da kiraya vermişse zekât vermesi gerekir mi? Değilse zekât alınabilir mi?

Evler birden fazla da olsa zekât nisabına dâhil değildir. Ancak bunlar udhiyyah nisabına dâhildir. Uziyye nisabı olanın zekât alması haramdır. (Rad-ül Muhtar)

SON EKLENEN HABERLER

Zekâtta nisap miktarı ne kadardır?

Değerli kardeşimiz,

Bu durum zekât verilen mala ve zamana göre değişir. İhtiyaç ve borçalrının dışında nisab miktarı malı olan kimse, bunu altın değeri üzerinden hesaplayıp verebilir. Bu da her 80 gr'da 2 gr altın verilmek suretiyle olur.

Bir kimsenin zekâtla yükümlü olması için hür, ergin, Müslüman olması; borçlarının ve aslî ihtiyaçlarının dışında yıllanmış nisap miktarı mala sahip bulunması gerekir. Zekâta tabi olan nakit para ve malların çeşidine göre nisap miktarları da farklıdır.

Kendilerine zekât gereken mallar beş sınıftır. Nakitler; altın, gümüş ve nakit paralar bu sınıfa girer. Madenler ve defineler; ticaret malları; tarım ürünleri ve meyveler; çoğunluğa göre evcil sâime hayvanlar; Mâlikîlere göre ayrıca yılın yarıdan fazlasında ağılda beslenen hayvanlar.

Bu malların kişiyi zekât yükümlüsü kılan nisapları şöyledir:

a. Nakitler:Altın, gümüş ve nakit paralar. Altının nisabı, yirmi miskal veya yirmi dinar altındır. Dinar, miskal'in sikkeli (madrûb) hâli olup, şer'î ölçüye göre yaklaşık 4 gram, örfî ölçüye göre ise 4,8 gram altındır. Gümüşün nisabı dirhem gümüş olup; şer'î dirhem ölçüsüne göre gram, örfi ölçüye göre ise gram aşırlığındaki gümüştür. Altın veya gümüşün zekâta tabi olması için para, süs eşyası, kap-kacak şeklinde bulunmaları sonucu etkilemez. Kâğıt veya madeni paraların nisabı da altına göre hesaplanır. Çünkü muâmelelerde asıl olan altındır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) devrinde ve Mekke halkı arasında paranın esası altın idi. Diyet miktarında da altın ölçü alınır. Para mübâdelesi yapanlar, her beldede mahallî rayiç para için, altın fiyatlarına göre işlem yaparlar. Başka bir deyimle, değişik cins nakit paraların satın alma gücünü belirlerken daima altını dikkate alırlar (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, ; İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, II, ; el-Meydânî, el-Lübâb, I, vd.; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, ; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh, II, ).

Nakid nisaplarının dayandığı deliller: Hz. Ali'den Resulullah (s.a.s)'in şöyle dediği nakledilmiştir:

"Senin iki yüz dirhem gümüş paran olduğu ve üzerinden bir yıl geçtiği zaman, buna beş dirhem zekât gerekir. Yirmi dinara ulaşmadıkça, altına bir şey yoktur. Senin yirmi dinar altın paran olduğu ve üzerinden de bir yıl geçtiği zaman, buna yarım dinar zekât vardır." (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, IV,).

Ebû Said el-Hudrî şu hadisi nakletmiştir:

"Bess vesak (1 ton) hurmadan daha azında zekât yoktur. Beş ukiyye ( dirhem) gümüşten daha azında zekât yoktur. Beş deveden azında zekât yoktur." (eş-Şevkânî, a.g.e., IV, , ).

İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre, nisabı tamamlamak için altın veya gümüşten birisi diğerine eklenir. Meselâ; bir kimsenin yüz dirhem gümüşü ve kıymetçe yüz dirhem gümüşe denk olan beş miskal altını olsa, buna zekât gerekir. Bunlar tek cins gibi kabul edilir. Şâfiîlere göre ise bunlardan birisi diğerine eklenemez. Bunlar deve ve sığır gibi ayrı cinslerdir. Ancak günümüzde çeşitli dövizlerin birbirine eklenip zekâta tabi tutulmasında, ilk görüş daha uygundur.

b. Madenlerin ve definelerin zekât nisabı: Maden sözcüğü "adn" kökünden ism-i mekân olup sözlükte; kalıcı olarak yerleşme yeri demektir. Bir terim olarak; toprak dışında toprakta yaratılan ve kıymetli olup topraktan çıkan her şeyi içine alır. Altın, gümüş, bakır, demir, kurşun, kireç, alçı gibi. Ehl-i küfür tarafından toprağa yerleştirilen definelere "kenz" denir. Rikâz ise; maden ve kenzi kapsamına alan bir terimdir (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, ; İbnül-Esîr, en-Nihâye, III, 82; İbn Kudame, el-Muğnî, III, 23). Müslümanlara ait özellikler taşıyan define, "Lukâta" hükümlerine tabi olur.

Hanefîlere göre, ateşte eriyebilen madenlerle defineler beşte bir zekâta tabidir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"Maden ve definelerde (rikâz) beşte bir zekât vardır."(Buhârî, Musâkât, 3, Zekât, 66; Ebû Dâvud, Lukata, İmâre, 40, Diyât, 27; Müslim, Hudûd, 45, 46; Tirmizî, Ahkâm, 38; Mâlik, Muvatta', Zekât, 9) 

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri ise rikâzı yalnız define anlamında kabul ederek, madenlerin altın ve gümüş gibi kırkta bir zekâta tabi olduğunu söylerler (İbn Rüşd Bidâyetül-Müctehid, I, ; el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletüh, II, vd.).

Hanefilere göre maden ve definelerde nisap söz konusu olmaksızın, topraktan çıkan miktarın tamamına beşte bir zekât, ganîmet hükümlerine göre dağıtılır. Onlar, nisap aranmaması konusunda, rikâz (maden ve define) la ilgili hadislerin genel anlamına dayanırlar.

İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel ise, madenlerde de nisabı gerekli görür, nisap miktarına ulaşmayan kısmını zekâttan muaf sayarlar. Burada nisap, çıkan madenin kıymetinin para nisabı tutarı kadar olmasıdır. Dayandıkları delil; altın ve gümüş nisabıyla ilgili hadislerin genel anlamlarıdır (eş-Şevkânî, a.g.e., IV, , ; Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, Kahire t.s., I, ; el-Kardâvî, Fıkhu'z-Zekât, terc. İbrahim Sarmış, İstanbul , I, ).Mâlikîler dışında üç mezhebe göre, madenler özel mülkiyete konu olabilir. Mâlikîlere göre ise, sulh yoluyla İslâm devletine bağlanan ehl-i küfre ait madenler dışındaki tüm madenlerin mülkiyeti devlete ait olup, geliri zekâtın sarf yerlerine harcanır (ez-Zühaylî, a.g.e., II, , ).

c. Ticaret mallarının nisabı: Arz ve çoğulu urûz; altın, gümüş, madenî ve kâğıt para dışındaki her çeşit ticaret eşyasını kapsamına alır.Emtia, gayri menkuller, hayvan çeşitleri, tarım ürünleri, elbise, kumaş ve benzerlerinden, alıp satmak üzere, ticaret amacıyla elde bulunan mallar, urûz kabilindendir. Bu malların zekâta girmesi için yıllanma yanında, kıymetlerinin altın veya gümüş nisabı seviyesine ulaşması gerekir. Kıymet konusunda malın bulunduğu beldedeki rayiç fiyatlar esas alınır (ez-Zeylaî, Nasbu'r-Raye, II, ). Günümüzde, eldeki ticaret malı 20 miskal (96 gram) altın karşılığına kıymetçe ulaşmış olur ve diğer şartlarda bulunursa, kişi nisap miktarı mala sahip sayılır ve kırkta bir zekât vermesi gerekir. Gümüş, altına göre büyük bir satın alma gücü kaybına uğradığı için, ticaret mallarının nisabını belirlemede ölçü olma niteliğini kaybetmiştir. Ticaret mallarının zekâtı malın kendi cinsinden verilebileceği gibi, kıymet olarak bedeli de verilebilir (el-Kâsânî, a.g.e., II, 21; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 31).

d. Tarım ürünlerinin ve meyvelerin nisabı: Tarım ürünleri ve meyveler, yağmur suyu ile veya masraf yaparak sulama durumuna göre onda bir veya yirmide bir zekâta tâbidir. Bu zekâta "öşür" adı verilir. Ebû Hanîfe'ye göre tarım ürünlerinde nisap cereyan etmez. Topraktan insan emeği ile yetişip çıkan buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, patlıcan, şeker kamışı gibi öşür arazisi ürünlerine, az olsun çok olsun, öşür adıyla zekât gerekir. Delil, konu ile ilgili ayet ve hadislerin genel anlamıdır.

"Tarım ürünlerinden hasat zamanı (yoksulun) hakkını verin."(En'âm, 6/);

"Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın helâl ve temiz olanlarından Allah için harcayın." (Bakara, 2/).

Hadiste şöyle buyurulur:

"Toprağın çıkardığı şeylerde öşür vardır."(ez-Zeylaî, a.g.e., II, ).

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise, tarım ürünlerinin nisabı 1 tondur. 1 ton'a (5 vesak) ulaşmayan hububattan ve insanların ellerinde bozulmadan bir yıl kadar kalmayacak sebzelere öşür gerekmez. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbeliler de 5 vesak'ı tarım ürünleri için nisap miktarı olarak almışlardır. Ancak vesak miktarının hesaplanmasında mezhepler arasında görüş ayrılıkları olmuştur (el-Kâsânî, a.g.e., II, ; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, vd.; İbn Kudâme, a.g.e., II, ; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, II, 2 vd.; ez-Zühaylî, a.g.e., II, vd.). Bu nisabın delili Hz. Peygamber'in;

"Beş vesak (bir ton) tan daha az kuru hurmada zekât yoktur." (eş-Şevkânî, a.g.e., IV,, , ) hadisidir.

e. Hayvanların zekât nisabı:Deve, sığır ve koyun, zekâta tâbidir. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'in aksine, Ebû Hanife atlarda da zekâtı gerekli görür. Ticaret için elde bulunmadıkça, atlara zekât gerekmemesi prensibi fetvâya esas olmuştur.

Devenin zekât nisabı beştir. Hadiste şöyle buyurulur:

"Beş deveden azda zekât yoktur." (eş-Şevkânî, a.g.e., ,).

Beş deve olunca bir koyun, on devede iki, on beş devede ise üç koyun zekât verilir (el-Kâsânî, a.g.e., II, 31 vd.; İbnül-Hümâm, a.g.e., I, vd.; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, vd.).

Sığırın nisabı, Muaz b. Cebel (ö. 18/) den rivâyet edilen şu hadiste belirlenir:

"Hz. Muaz şöyle der: Nebî (s.a.s) beni Yemen'e gönderdi ve her otuz sığırdan iki yaşında dişi veya erkek bir sığır; kırk sığırdan üç yaşında dişi bir sığır ve her yüklü sığırdan da bir dinar para veya buna denk elbiseyi zekât almamı emretti."(Tirmizî, Humus, , II, ; İbn Mâce, Sünen, I, ). Bu duruma göre, otuz sığırdan daha azı zekâttan muaftır.

Koyun ve keçinin nisabı, kırktır. Daha azında zekât yoktur. Hz. Ebû Bekir'in mektubundan Enes (r.a)'in yaptığı şu rivâyet, delildir:

"Otlakta yayılan koyun ve keçilerde kırktan yüz yirmi ye kadar bir koyun-keçi zekât gerekir. Yüz yirmiden iki yüze kadar iki tane; iki yüz'en üç yüze kadar üç koyun-keçi zekât düşmektedir." (Tirmizî, Sünen, II, ; İbn Mâce, Sünen, I, , ).

Ticaret için elde bulunan atlara zekât gerektiği konusunda görüş ayrılığı yoktur. Ticaret için olmayan atlara gelince Ebû Hanîfe'ye göre, bunlarda da zekât gerekir. Sahibi serbesttir; dilerse, her bir at için bir dinar verir; dilerse ata değer biçerek, her iki yüz dirheme, ticaret mallarında olduğu gibi, beş dirhem verir. Hadiste şöyle buyurulur:

"Her sâime (yılın yarıdan çoğunda otlakta beslenen) at için bir dinâr veya on dirhem zekât vardır."(ez-Zeylaî, Nasbü'r-Râye, II, vd.; İbnül-Hümâm, a.g.e., I, ).

Hububât ve meyveler dışında nisabı tamamlamak için bir cins başka bir cinse eklenemez. Hayvanlar deve, sığır ve koyun olmak üzere üç cinstir. Bunlardan bir cins, diğerine eklenemez. Meyveler de başkasına eklenemez. Kuru hurma, kuru üzüme, fıstık veya fındığa ilâve edilemez Ancak ticaret malları nakit paralara, nakit paralar da ticaret eşyasına eklenerek nisap bulunur (İbn Kudâme, a.g.e., II, ).

(Şâmil İA)

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır