Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
“Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ramazan ayının 15’inde Cuma günü kuşluk vaktinde bir sayha (gökten bir ses) olur. Bu olay Ramazan’ın ilk gününün cumaya denk geldiği ayda olur. Uyuyanı uyandıran bir hidde (çöküş, yıkılış) olur. Cuma gününün gecesinde esir kadınlar odalarından çıkar, hür olurlar. O sene depremler ve nezlenin çok olduğu bir senedir.
Ramazan ayı o senenin Cuma gecesine denk geldiğinde, sizler Ramazan’ın 15’inde Cuma günü sabah namazını kıldığınızda evinize girin, pencerelerinizi kapatın, bedeninizi koruyun, kulaklarınızı kapayın, Sayha (gökten gelen sesi) duyduğunuzda Allah’a secde edin ve şöyle deyin: Subhanel Kuddüs, Subhanel Kuddüs, Rabunal Kuddüs (Ey Rabbimiz Sen Kusursuzsun , Sen Yücesin). Kim böyle yaparsa kurtulur, kim yapmazsa helak olur.” (Nuaym bin Hammad, Fiten, s)
“Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ramazan ayında bir ses olur. Dediler ki Ya Rasulallah! Başında mı, ortasında mı, sonunda mı olur? Buyurdu ki: Ayın ortasında olur. Ramazan’ın 15’i Cuma günü gece yarısında bu ses olur. Yetmiş bin kişi (yani,birçok kişi) bayılır (şoka girer), bir çok bakirenin bakireliği gider, bir çok kişi kör olur.
Dediler ki, Ya Rasulallah! Bundan kim kurtulur? Buyurdu ki: Evinde kalan, secde yaparak Allah’a sığınan ve O’nun büyüklüğünü söyleyen kurtulur. Bu sesi diğer bir ses takip eder. İlk ses Cebrail’in sesi, ikinci ses ise şeytanların sesidir. Ramazan’da ses, Şevval’de kargaşa, Zilkade’de kabileler ayrışır, Zilhicce’de hacılara saldırı olur.
Muharrem ayının başında belalar olur sonunda da ümmetimin Mehdi ile Fereci (kurtuluşu) olur.” (Taberani,Mucemül Kebir, Cild,s)
“Mehdi’nin çıkışından önce doğudan bir kuyruklu yıldız doğar. Işığı yeryüzündeki insanları aynı dolunayın aydınlatması gibi aydınlatır. Kıvrılıp iki tarafı birleşecek şekilde sanki de tekrar geri döner.” (Mucemu’l Ehadis-i İmam Mehdi, cild:1, s)
Yukarıdaki ilk iki hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (sav) ilk gününün ve 15 gününün salı gününe denk geleceği bir Ramazan ayından bahsediyor. Bu Ramazan ayında bazı alametler olacağı ve bunların da Hz Mehdi’nin çıkış alametlerinden olduğunu anlıyoruz.
Bu seneki Ramazan ayı 13 Nisan’da başlayacak.
Çok enteresan bir şekilde 13 Nisan Ramazan’ın ilk günü salı gününe denk geliyor ve Ramazan’ın 15 günü yine 27 Nisan salı gününe denk geliyor. Hadiste gökten gelecek bir sesten bahsediyor. Bu ses gökyüzünde oluşacak bir alamet olabilir veya uydudan, televizyon ve internet aracılığıyla söylenecek dünya çapında büyük bir olay olabilir tam olarak mahiyetini Allah bilir.
3. hadiste Hz. Mehdi’nin çıkışından önce görülecek olan bir kuyruklu yıldızdan bahsediliyor. Bu kuyruklu yıldızın parlaklığı, dünyadan görülecek olması ve yörüngesinde tekrar geri dönmesi Gökbilimcilerin gözlemlediği Nisan ayının ortalarında görülecek olan ATLAS KUYRUKLUYILDIZA tamamen benzemektedir.
Yine geçen hafta NASA’nın bildirdiği göre, Nisan ayının ortalarında 4 km. büyüklüğünde dev bir meteor dünyaya yaklaşmakta. Ayrıca çarpma ihtimalinin olduğu da belirtildi.
Peygamberimiz (sav)’in bahsettiği hadislerdeki alametlerin ne olduğunu tahakkuk ettiği zaman net anlamış olacağız.
Bütün bu harika olayların günümüzde görülmesi Ahir zamanın yaşanmakta olduğumu bizlere göstermektedir. Dünyamızın içerisinden geçtiği zorlu süreçlerden sonra karanlığı delen aydınlık bir dönemi göreceğimizi Allah’ın bizlere Kur’an’da vaadettiklerinden anlıyoruz.
“Andolsun gökyüzüne ve Tarık (gece çakıp görünen)e! O, gece çakıp görünen nedir bilir misin? Karanlığı delen yıldızdır.”Tarık suresi [] Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.
Değerli kardeşimiz,
- Sorudaki hadis, verilen kaynakta geçmektedir. (bk. Nuaym b. Hammad, el-Fiten, 1/54/h. no: 85)
- Taberani ve Bezzar’ın yaptığı rivayete göre, bu “Batı ordusu” Mısır ordusudur.
Rivayete göre, Amr b. el-Hamik şöyle demiştir: "Ben Resulullah’ın 'Öyle bir fitne olacak ki ondan en fazla korunan/veya oradaki insanların en hayırlısı olan Batı ordusudur.' dediğini işittiğim için ben Mısır’a yerleştim.”(Taberani/el-Evsat, 8/; Bezzar, Müsned, 6/)
- Hâkim de bu hadisi -kendi senediyle- rivayet etmiş ve “sahih” olduğunu bildirmiş, Zehebi de bunu onaylamıştır. (bk. Müstedrek/Telhis, 4/)
- Bazı Arap araştırmacılarının, bu hadisle bugünkü Mısır ordusunun kastedildiğini ifade etmelerinin ve güncel olaylardaki konumuna dikkat çekmelerinin isabetli olmadığı kanaatindeyiz.
- Kaynaklarda bu hadis rivayetinde yer alan fitnenin ne olduğu konusunda da bir açıklamaya rastlayamadık.
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Fiten ve melâhim*le ilgili rivayetlerin herhangi bir değerlendirmeye tâbi tutulmadan bir araya getirildiği eser kendi alanında kaleme alınmış ilk kitap olup Nuaym'ın talebelerinden Abdurrahman b. Hâtim el-Murâdî tarafından rivayet edilmiştir. Eserde konular sistematik açıdan iyi sayılmayacak bir şekilde ve zaman zaman tekrarlanmak suretiyle işlenmiştir. Kitap on bölümden (cüz) meydana gelmektedir. Birinci bölümde Hz. Peygamber'den sonra meydana gelecek fitne*lerle bunların tarihleri; ikinci bölümde fitne anında yapılması gereken şeyler, bazı sahâbîlerin gördükleri fitnelerden sonra duydukları pişmanlık, halifelik ve halifeler; üçüncü bölümde Emevîler ve Abbâsîler dönemindeki fitneler, Abdullah b. Zübeyr fitnesi ve bunların mücadelesi; dördüncü bölümde Şam'da meydana gelecek olaylara dair haberler; beşinci bölümde Mehdî'nin ismi, nesebi, özellikleri, ortaya çıkışı ve ömrü; altıncı bölümde İstanbul'un fethi; yedinci ve sekizinci bölümlerde deccâl, Hz. Îsâ, Ye'cûc ve Me'cûc; dokuzuncu ve onuncu bölümlerde dâbbetü'l-arz ve diğer bazı kıyamet alâmetleriyle Habeşliler ve özellikle Türkler hakkındaki olumsuz rivayetler zikredilmektedir.
Eser, ihtiva ettiği rivayetler bakımından bir hadis kitabı olmaktan çok bir tarih kitabı mahiyeti taşımaktadır. Nitekim bazı muhaddislerin Nuaym b. Hammâd hakkındaki değerlendirmeleri de bunu doğrular niteliktedir. Ebû Arûbe, Nuaym'ın durumunun "biraz karanlık" olduğunu söylemekte, Nesâî de onun rivayetlerinin hüccet kabul edilemeyeceğini bildirmektedir. Zehebî, Nuaym'ın bir "ilim deryası" olduğunu kabul etmekle birlikte rivayetlerini benimseyemediğini belirtmekte ve eserinde pek çok münker ve kabul edilmesi imkânsız rivayet bulunduğunu kaydetmektedir (Aʿlâmü'n-nübelâʾ, X, , ). Kurtubalı muhaddis Mesleme b. Kāsım da bu görüşe katılmaktadır (İbn Hacer, X, ).
el-Fiten ve'l-melâḥim'de Hz. Peygamber'e nisbet edilen rivayetlerin sayısı pek az olup gayb ile ilgili konularda bile sahâbe ve tâbiînin görüşleri nakledilmiştir (s. , ). Nitekim Abbâsî döneminin sonu ve Türkler'in ortaya çıkışıyla ilgili rivayetlerin derlendiği bir yerde (s. ) zikredilen on sekiz haberden sadece dördü, Mehdî'nin ortaya çıkışıyla ilgili konuda da (s. ) yirmi iki haberden sadece ikisi Hz. Peygamber'e nisbet edilmiş, diğerleri sahâbe, tabiîn ve daha sonraki dönem âlimlerinin sözleri olarak yer almıştır.
Kütüb-i Sitte müelliflerinin kendisinden pek az rivayette bulunduğu Nuaym b. Hammâd'ın asırlar boyunca ilgisiz kalınan bu eseri Süheyl Zekkâr tarafından yayımlanmıştır (Dımaşk ; Beyrut /). Çalışmasında eserin British Museum ve Âtıf Efendi Kütüphanesi'ndeki nüshalarını esas alan nâşirin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki nüshayı (nr. ) görmediği anlaşılmaktadır. İbn Tâvûs, İmâmiyye Şîası'nın Mehdî'si hakkında kaleme aldığı el-Melâḥim ve'l-fiten fî ẓuhûri'l-ġāʾibi'l-muntaẓar (Beyrut /) adlı eserinde Nuaym b. Hammâd'ın kitabını özetlemiştir.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi