nuh tufanı ne zaman / Nuh Tufanı bilimsel olarak kanıtlandı

Nuh Tufanı Ne Zaman

nuh tufanı ne zaman

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

Nuh Tufanı Ne Zaman Oldu?

Nuh tufanı ne zaman koptu? Nuh tufanı neden oldu? İşte Nuh kavmini helak eden tufan...

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm-, gemiye binmeden önce kendisine öğretilen şu duâ vesîlesiyle selâmet içindeydi:

فَقُلِ الْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ. وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلاً مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ

“…«Bizi zâlim milletten kurtaran Allâh’a hamd olsun! Rabbim! Beni bereketli bir yere indir! Sen ağırlayıp ikrâm edenlerin en hayırlısısın.» de!” (el-Mü’minûn, 28-29)

NUH TUFAN'I NE ZAMAN OLDU?

Rivâyete göre tûfan, Receb ayının birinci gününde başladı ve gemi altı ay su üstünde sey­retti. Sonra Allâh Teâlâ yere ve göğe emretti:

وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءَكِ وَيَا سَمَاءُ أَقْلِعِي

“Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!..” (Hûd, 44)

Bu emr-i ilâhî üzerine sular çekildi ve gemi, 10 Muharrem Âşûra gününde Cûdî Dağı’na indi. Sonra Nûh -aleyhisselâm-’a Cenâb-ı Hak tarafından:

قِيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلاَمٍ مِنَّا وَبَرَكَاتٍ عَلَيْكَ وَعَلَى أُمَمٍ مِمَّنْ مَعَكَ وَأُمَمٌ سَنُمَتِّعُهُمْ ثُمَّ يَمَسُّهُمْ مِنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ

“«Ey Nûh! Sana ve seninle berâber olan ümmetlere bizden selâm ve bereket­lerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyâda) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azâbın dokunacağı ümmetler de olacaktır.» denildi.” (Hûd, 48)

Hazret-i Nûh -aleyhisselâm- ve mü’minler necât bulmuşlardı. Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

فَأَنجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ

“Biz Nûh’u ve berâberindekileri dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık!” (eş-Şuarâ, 119)

وَجَعَلْنَاهُمْ خَلاَئِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ

“...Onları ötekilerin yerine geçirdik, halîfeler yaptık! Âyetlerimizi yalanlayan­ları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu?!” (Yûnus, 73)

Dünyâda felâket, âhirette acıklı azâb...

Cenâb-ı Hak, zâlimlerin âkıbetini âyet-i kerîmede şu şekilde bildirir:

مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَاراً فَلَمْ يَجِدُوا لَهُمْ مِنْ دُونِ اللهِ أَنْصَاراً

“Onlar günahları yüzünden suda boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allâh’tan başka yardımcı bulamadılar.” (Nûh, 25)

SEFERE ÇIKARKEN OKUNAK DUÂ

Tefsîr-i Kurtubî’de Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anh-’den rivâyet edilir ki:

“Ümmetim gemiye bindiklerinde, besmele çekerek;

بِسْمِ اللهِ مَجْريهَا وَمُرْسيهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ

“…O’nun yürümesi ve durması Allâh’ın adıyladır. Rabbim bağışlar ve merha­met eder.”(Hûd, 41) âyeti ile beraber,

وَمَا قَدَرُوا اللهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَاْلأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ

“Onlar, Allâh’ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyâmet günü bütün yeryüzü O’nun tasarrufundadır. Gökler, O’nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşrik­lerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.”(ez-Zümer, 67) âyetini okur­larsa, boğulmaktan emîn olurlar.” (Kurtubî, IX, 37)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yolculuğa çıkarken hayvanı üzerine binip iyice yerleşince üç kere tekbir getirir ve:

سُبْحَانَ الَّذِى سَخَّرَ لَنَا هذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ. وَاِنَّا اِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ

“Bunu bizim hizmetimize veren Allâh’ı tesbîh ve takdîs ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.” (ez-Zuhruf, 13-14) âyetlerini okur, sonra da şöyle duâ ederdi:

اَللّهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ فِي سَفَرِنَا هذَا الْبِرَّ وَالتَّقْوَى وَمِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضَى. اَللّهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا سَفَرَنَا هذَا وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ. اَللّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فِي السَّفَرِ وَالْخَلِيفَةُ فِي الأَهْلِ. اَللّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ وَكَآبَةِ الْمَنْظَرِ وَسُوءِ الْمُنْقَلَبِ فِي الْمَالِ وَالأَهْلِ

“Ey Allâhım! Biz, bu yolculuğumuzda Sen’den iyilik ve takvâ, bir de bizi râzı olacağın amellere muvaffak kılmanı dileriz. Ey Allâh’ım! Bu yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağı yakın et! Ey Allâh’ım! Seferde yardımcım, geride kalan çoluk çocuğumun koruyucusu Sen’sin. Ey Allâh’ım! Yolculuğun zorluklarından, üzücü şeylerle karşılaşmaktan ve dönüşte malımızda, çoluk çocuğumuzda kötü hâller görmekten Sana sığınırım.”

Efendimiz yolculuktan döndüğünde de aynı sözleri söyler ve şu cümleleri ilâve ederdi:

 آيِبُونَ تَائِبُونَ عَابِدُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ

“Biz yolculuktan dönen, tevbe eden, kulluk yapan ve Rabbimiz’e hamd eden kişileriz.” (Müslim, Hac, 425; Ebû Dâvûd, Cihâd, 72)

NÛH ALEYHİSSELÂM'IN OĞLU SÂM

Âlimlere göre tûfân, umûmîdir. Yeryüzünün her tarafını su kaplamıştır. Nişâncızâde Muhyiddîn Mehmed, Mir’ât-ı Kâinât adlı kitabında şöyle der:

“Gemi oturunca, seksen kişi «Medînetü’s-Semânîn» şehrini kurdular. Bu şehre «Sûk-i Semânîn» de denmektedir.”

İnsanlığın ikinci defa çoğalması, işte bu seksen kişiden olmuştur. Nûh -aleyhisselâm-’ın büyük oğlu Sâm, zekî, akıllı ve sâlih bir zât idi. Babasından sonra o vekîl oldu. Hazret-i Nûh’un hayır duâlarına mazhar oldu. Sâlih insanlar da ekseriyetle O’nun neslinden gelmiştir. Araplar ve Farslar onun sülâlesinden çoğalmıştır.

Diğer oğlu Hâm’dan Hind, Habeş ve Afrikalılar; Yâfes’ten Rus, Slav ve Türk soylarının çoğaldığı tahmin edilmektedir. Asyalılar ve -Bering Boğazı’ndan geçtiği tahmin edilen- Amerikalılar’ın yerlileri (Kızılderililer) de ondan çoğal­mıştır.

RESÛLULLAH'I TESELLİ EDEN KISSA

Fakat zaman geçince, dînî hakîkatler yine unutuldu. İnsanlar, yıldızlara, Güneş’e ve heykellere tapar oldular.

Müfessir Fahreddîn er-Râzî’nin beyânına göre, Kur’ân-ı Kerîm’de Nûh -aleyhisselâm-’ın, kavminin içinde 950 sene çileli ve muzdarip bir hâlde bulunduğunun bildirilme­si, Rasûlullâh’ı tesellî içindi. Nûh -aleyhisselâm-, binbir çile ve ıztırâba uzun müddet katlanıp sab­retmesiyle ümmete mükemmel bir örnek olmuştur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebîler Silsilesi 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                
kaynağı değiştir]

Orta ve Güney Amerika Kızılderililerinin temel benzerlikleri olan tufan efsaneleri vardır.

Orta Amerika Mayaları, büyük bir yağmur yılanının dünyayı sağanak yağmurlarla yok ettiğine inanıyorlardı.

Meksika'nın Chimalpopoca versiyonuna göre, dağlar bir tufan tarafından sular altında kaldı. Tanrı Tezcatlipoca, Nata'yı uyardı, daha sonra kendisi ve karısı Nena'nın sular çekilene kadar sığındıkları bir ağaç gövdesini oydu.

Ayrıca Maya mitolojisinde (Meksika ve Orta Amerika) evrensel bir tufandan veya haiyococab'dan (= “dünyanın üzerindeki su”) bahsedilir. Katolik Piskopos Las Casas, Guatemala Kızılderililerinin tufanı “Butic” adlandırdıklarını yazdı. “Bu kelime 'çok suların tufanı' ve nihai yargı anlamına gelir. Başka bir “Butic”in, başka bir tufanın ve başka bir yargının geleceğine inanıyorlar, fakat bir su tufanı değil, ateşten olan biri gelecek.”

Aztek mitolojisi dört eski çağdan söz eder ve ilk çağda yeryüzünde devler yaşardı. (Bu, Kutsal Kitap'ta Başlangıç 6:4'te bahsedilen devler olan Nefilim'i anımsatır.) Ayrıca, "yukarıdaki sular ve aşağıdaki sular karıştıklarını ufku bulanıklaştırdığını ve her şey zamansız ölçülemez bir okyanus olduğunu" diyen ilkel bir Tufan efsanesi vardır. Yağmur tanrısı Tlaloc için yeteri kadar yağmur almak kolay değildi, sadece “akan gözyaşlarından yağmurun taklit edildiği kurban edilmiş insanların kanına karşı; bu, yağmuru başlatıyordu.”[17].

Başka bir efsaneye göre, dördüncü çağda hüküm süren su tanrıçası Chalchiuhtlicue'nin evreni bir tufan tarafından yok edildi ve insanlar balıklaşarak kurtuldu.

İnka mitolojisinde de Tufan efsaneleri vardır. İngiliz yazar Harold Osborne şunları yazdı: “Tufan öyküsü, Güney Amerika mitolojisinin en yaygın özelliğidir ... Tufan hikayeleri, yayla halkları arasında olduğu kadar tropik ovaların kabileleri arasında da oldukça yaygındır. Tufan genellikle yaratılışla ve Yaratıcı Tanrı'nın bir tezahürü [görünüşü] ile ilişkilendirilir. ... Bazen Tufan, mevcut insanlığın yok edildiği, yeni bir neslin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan ilahi bir yargı olarak görülüyor."

Peru'daki Chincha'da, konuşan bir lamanın bir dağda güvenli hale getirdiği biri dışında, beş günlük bir tufanda tüm insanların telef olduğu bir efsaneye sahiptir.

Peru ve Bolivya'daki Aimará birbirlerine, tanrı Viracocha'nın Titicaca Gölü'nden çıktığını ve dünyayı ve olağanüstü uzun boylu, güçlü adamları yarattığını söyler. Bu ilk nesil Viracocha'yı kızdırdı, bu yüzden onu bir tufanda yok etti.

Brezilya'nın Tupinamba Kızılderilileri, kanolarda veya uzun ağaçların tepelerinde hayatta kalanlar dışında, tüm insanların büyük bir tufanda boğulduğu bir zamandan bahseder.

Brezilya'daki Kaşinahua, Guyana'daki Makuşi, Orta Amerika'daki Karayibleri ve Tierra del Fuego'daki (Güney Amerika) Ona ve Yahgan, tufan efsanesi olan birçok kabile arasında yer alıyor.

Güney Pasifik[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır