O Ses Türkiye Yldzlar Gecesi'nde yarmaya damga vuran yarmaclar sahne ald. Acun Ilcal'nn sunduu ve iitme engelli çocuklar için yaplan özel bölüm canl olarak ekrana geldi.
O Ses Türkiye Yldzlar Gecesi, on yln iz brakan yarmaclarn biraraya geldi. Gruplar halinde sahne alan yarmaclar, SMS oylamalar sonucunda grup birincisi olmak için performans sergiledi.
O Ses Türkiye'ye geçtiimiz sezonlarda damga vuran Ayda Mosharraf, Ferat Üngür, Dodan Özerden, Mustafa Bozkurt, Toprak Kardeler Ouz Berkay Fidan ve Hasan Doru'nun aralarnda bulunduu çok sayda yarmac, Hadise, Murat Boz, Seda Sayan ve Beyazt Öztürk'ün oluan jürinin karsna çkt.
Canl yaynda yaplan sms oylamasnn sonuçlarna göre ise finale Ferat Üngür, Dodan Özerden, Mustafa Bozkurt ve Hasan Doru kald. Son sms oylamasnn sonucuna göre ise O Ses Türkiye Yldzlar Gecesi'nde 10 yln ampiyonu Ferat Üngür oldu.
Ferat Üngür ampiyonluk kupasn Murat Boz'un elinden ald.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Tv 8 ekranlarında yayınlanan ve seyircinin heyecanla takip ettiği O Ses Türkiye tüm hızıyla yayınına devam ederken dün gece ekrana gelen ve işitme engelliler yararına düzenlenen son 10 yılın şampiyonunun belirleneceği yarışma büyük heyecana sahne oldu. Yarışmada son on yılın birincileri sahne alırken birinci seyircinin sms’leri ile belirlendi. Gecede adeta yıldızlar gecesi yaşanırken seyirci ve stüdyoyu dolduranlarda keyifli anlar yaşadı. Tv 8 ekranlarında sık sık düzenlenmeye başlayan yardım programlarıyla seyirciden tam destek alırken dün gecenin galibi O Ses Türkiye birincisi Ferat Üngür oldu. İşte detaylar!
Tv 8 ekranlarının başarılı programlarından O Ses Türkiye dün gece İşitme Engelliler Yararına Düzenlenen Özel programla seyirci karşısına çıktı. Program yarışmacıları O Ses Türkiye Yarışmasının son 10 yılında birinciliği elde eden yarışmacılardan oluşurken yarışmada heyecan fırtınası esti. Yarışmacıların gruplar halinde sahne aldığı ve seyircinin sms’leri ile belirlenecek grup birincisinin finale kalacağı yarışma sonrası adaylar performanslarıyla göz doldurdu. Sahne alan şarkıcıların performanslarının ardından grup birincileri belirlendi ve ardından birinciler arasında yeniden bir eleme yapıldı. Finale kalan Ferat üngür, Dodan Özerden, Mustafa Bozkurt ve Hasan Dğru arasında yapılan son sms oylamasında ise son on yılın şampiyonu Ferat Üngür oldu. senesinin O Ses Türkiye birincisi Ferat Üngür böylece O Ses Türkiye’de son on yılın en iyi şarkıcısı seçildi.
Tv 8 ekranlarında dün gece ekranlara gelen ve son on yılın şampiyonunun belirleneceği yarışmada kazanan Ferat Üngür oldu. Son on yılın şampiyonu seçilen Ferat üngür yarışma sonrası kupasını daha önce de takımında yer aldığı Murat Boz’un elinden aldı. Ferat Üngür senesinde seslendirdiği Zülfü Kaküllerin Anber Misali adlı şarkıyla jüri üyelerinin tamamını döndürmüş ve şarkıcı Murat Boz’u seçerek onun takımında yer almıştı. Diyarbakır doğumlu olan ve Adıyaman Üniversitesi Müzikoloji Bölümü mezunu olan şarkıcı katıldığı O Ses Türkiye’de senesinde birinci olmuştu halen değişik yerlerde sahne alan şarkıcı seyircinin de en çok beğendiği şarkıcılar arasında yer alıyor.
Yazar Hakkındaİşitme engelli bireyler işitme cihazı yardımıyla ses duyar. Çocukların bu şekilde dinleme becerileri gelişir. Dinleme becerileri sonucunda çocuk ses çıkarmaya başlayacaktır. Aile kesinlikle cihazı düzenli olarak kullanmalı, çocuk çıkardığında çocuğun ilgisinin yönü değiştirilerek cihaz mutlaka tekrar takılmalıdır. Aksi taktirde ses çıkarma davranışı azalacaktır.
Cihaz takmak istemeyen çocuklar olabilir. Aile çocuğun işitme cihazı olmadan bir şansı olmadığını kavramalı ve her ne olursa olsun cihaz sürekli takılmalıdır.
Konuşmalarda işaretlere yer vermeyin. Bunu yapmazsanız konuşma yerine işaretleri tercih edecektir. Ayrıca işitme engelli çocuğa kesinlikle ayrıcalıklı, kardeşlerinden farklı davranmayın.
Aile mutlaka ev içerisinde çocukla etkinlikler yapmalı, oyunlar oynamalıdır. Oyun ortamları oluşturun , onunla sakin ve anlaşılır bir biçimde, ses tonunuzu çok iyi ayarlayarak konuşun ve sizinle konuşması için yönlendirin . Bunu yaparken yapmacık bir konuşma şeklinden uzak durun. Çocukla sürekli bir etkileşim içinde olmak gerekir. Örneğin anne çamaşır asarken, yemek yaparken bile işim var otur demek yerine yaptığı işin dilini çocuğa vermelidir.
Çocuğun uydurduğu kelimeleri kullanmayın .Doğrusunu öğretmeye çalışın .Armut yerine aymut diyorsa evet armut diyerek düzeltin.
Soru-cevap şeklinde çalışmalar yapın bu çocuğunuzun sıra alma davranışını kazanmasına yardımcı olacaktır. Çocuk soruya cevap veremediğinde hemen yanıtı vermeyin. Cevap vermesi için çocuğa süre tanıyın.
Çocuğunuzun çıkardığı seslere dikkat edin .Bu sesler iletişim kurma ve konuşma çabalarıdır.Çıkardığı sesleri cevaplayın.
Çocuğunuzla cümle kurarak konuşun,tek kelimelik ifadelerden kaçının.
Çocuğun dil gelişiminin erken dönemlerinde tek kelimelik konuşmalar tek düze melodik olmayan bir konuşmanın gelişmesine neden olur.Öğretmek istediğiniz kelimeyi cümle içinde vurgulayın .Ne güzel kedi .Kediyi gördün mü?
Yaşanan deneyimler çok önemlidir.Çocuğunuza çeşitli deneyimler yaşatın ve bunlara ait yeni kelimeler öğretin bunları deftere çizmesini sağlayın hayvanat bahçesine götürebilirsiniz .
Çocuğunuza konuşmasıyla model olacak arkadaşlar edinmesini sağlayın.Çocuklar arkadaşlarıyla iletişim kurmaya daha hevesli olur.
İşitme özrü zihinsel,sosyal ve ruhsal gelişimi olumsuz monash.pw nedenle çocuğunuzu işiten çocuklarla kıyaslamayın.Öz güven çok önemlidir.Çocuğunuzun öz güvenini arttırmak için elinizden gelen her şeyi yapımonash.pw tonunuzla ve dokunarak olumlu mesajlar verin.Çocuğunuza karşı sabırlı olun .
Çocuğunuza güvenin ve çocuğunuzun konuşabileceğine inanın .
İşitme engelli çocukların eğitiminde kullanılmakta olan çeşitli yaklaşımlar, işaret desteği alan ve işaret desteği almayan yöntemler olarak başlıca iki ana bölüm içinde yer almakta ve yine kendi aralarında farklılıklar göstermektedir. Bu yöntemler aşağıdaki şekilde özetlenebilir. (Tüfekçioğlu, )
İşaret Kullanan Yöntemler
Sözlü Dil Kullanan Yöntemler
Günümüzde gerek yenidoğan işitme taramalarının giderek yaygınlaşıyor olması, gerekse işitme engelli çocukların erken yaşta uygun şekilde cihazlandırılmaları, bu çocukların “sağır ve dilsiz” olarak nitelendirilen, toplumsal hayata katılmaları neredeyse imkansız, sadece kendi aralarında iletişim kurabilen bireyler yerine toplumsal hayata gerek sosyal gerek duygusal olarak entegre olabilen, içinde bulunduğu çevreye uyum sağlayabilen ve en önemlisi sözel iletişim kurabilen bireyler olabilmelerine olanak sağlamaktadır.
İşitme engelli çocuklar, her ne kadar uygun şekilde cihazlandırıldıklarında işitme seviyeleri daha iyi duruma gelse de işitmeleri normal işiten bireylerden farklı olacaktır. İşitme, konuşma becerisinin ön şartı olduğundan, işitmenin normalden farklı olması konuşma becerilerinin de farklı ve yavaş gelişmesi anlamına gelmektedir. Bu yüzden işitme engelli çocuklar, erken yaşta tanılanıp cihazlandırıldıktan sonra bir işitme konuşma eğitim programına devam etmelidirler. (Tüfekçioğlu, )
Vygotsky’e göre çocuğun yüksek düzey bilişsel işlevleri, çevresindeki önemli kişilerle kurduğu kültürel etkileşimle başlar. Çocuk, kendisine göre daha çok bilgisi, deneyimleri ve yetenekleri olan yetişkinlerin yardımı ile düşüncelerini nasıl işlemleyeceğini, yapacağı işlerin kültürel açıdan kabul edilebilir olup olmadığını ve bunların nasıl yapılması gerektiğini öğrenir. Çocuk ve yetişkinin bu etkinlik ve etkileşimleri Yakınsal Gelişim Alanı (Zone of Proximal Development) olarak tanımlanan bölgede gerçekleşir. Vygotsky, yetişkinin ve çevrenin bilgisi yani çocuğun potansiyel gelişimi ile çocuğun gelişim düzeyi arasındaki mesafeyi tanımlamak için kullandığı Yakınsal Gelişim Alanı kavramı ile çocuğun öğrenebilme kapasitesine ve bu kapasitenin kullanılabilir hale gelmesi için çevreyle olan ile etkileşimin önemine vurgu yapmıştır. Buradan yola çıkılarak, bir yüksek düzey bilişsel işlev olan dil kullanım becerisinin çocuğun çevreyle olan etkileşiminin sonucunda geliştiğini söyleyebiliriz (Maviş, ).
Doğal İşitsel Sözel yaklaşıma göre de çocuk dili çevresindeki yetişkinlerle anlamlı ilişkiler kurarak edinir (Turan, ). Dil edinme yetileri normal işiten çocuklardan farklı olmayan işitme engelli çocuklar da dili onlara iletişime girmeleri için fırsatlar yaratılması ile edinmektedirler. Yani işitme engelli çocukların “doğal” yoldan konuşmayı edinmesi temel alınmıştır. Doğal işitsel-Sözel Yaklaşım terimi içinde "Doğal" sözcüğünün kullanılmasını Clark şu sözleri ile açıklamıştır: "Sözlü dilini yeterli düzeyde geliştirmiş olan yaklaşık tüm işitme engelli genç bireylerin ortak özelliği, çok az bir işitme kalıntısını dahi tam kapasitede kullanmayı, normal bir konuşma hızında sunulan normal, doğal dil ile sarıldıkları bir ortam içinde öğrenmiş olmalarıdır." (Clark, , akt. Tüfekçioğlu, ).
İşitme engelli çocukların eğitimi alanında uzun yıllar çalışmış olan Clark, Doğal işitsel-Sözel Yaklaşımı yorumlarken kimi zaman "doğal " sözcüğü yerine doğal iletişimi vurgulamak amacıyla "etkileşimci" terimini dahi kullanmakta ve bu yöntemi kastederek "Etkileşimci İşitsel Sözel Yaşam Biçimi" terimini kullanabilmektedir. Bu terimle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: " bu sözcükler işitme engelli çocuklarla yapılacak bir çalışmadaki yöntemi değil, onlar için bir yaşam biçimini betimlemektedir." (Clark, , akt. Tüfekçioğlu, ).
Doğal İşitsel Sözel yaklaşımda işitme engelli çocuklar erken dönemde teşhis edilip cihazlandırıldıktan sonra ailelerin de katılımını içeren ve normal işiten çocuğun konuşma dilini edinirken izlediği süreci takip eden eğitimler düzenlenir. Aile ve çocuğun eğitim süresince etkileşimi gözlenir ve evde bu etkileşimi nasıl daha verimli bir hale getirecekleri örneklerle açıklanır (Clark, ).
Normal işiten çocuklar gibi işitme engelli çocukların da çevresel sesleri işiterek konuşma becerisini edineceğini öneren Doğal İşitsel Sözel yaklaşımda işitmenin öğrenilmesi yaklaşımın önemli bir kısmını oluşturur. Eğitimler aileler ile birlikte yürütüldüğü için aileler çocuklarının dinleme becerilerinin gelişmesi için 3 noktaya önem vermelidirler.
Doğal işitsel sözel yaklaşımda çocuğun işitme potansiyelinin tümünü kullanması esastır ve aile öncelikle çocuğun potansiyelin farkına vardırılmalıdır. Ailelerin çocuklarının gerçekten işitebiliyor olduğunu kavramaları zaman alıcı olabilir. Özellikle çocuğun yeni cihazlandırıldığı dönemde ailelerin bunu kavraması çok zor olabilir. Böyle durumlarda bakıcı- çocuk ilişkilerinin olduğu video kayıtlarının profesyoneller tarafından değerlendirilmesi faydalı olacaktır, ailelerin kaçırdıkları bazı ipuçları bu şekilde yakalanabilir. Bu da ailenin inancını ve motivasyonunu artıracaktır (Clark, ).
Ailelerin çocuklarının işitebiliyor olduğunu kavraması için bir kaç örnek durumun onlarla paylaşılması faydalı olacaktır.
Çocuğun dinleme becerilerinin gelişebilmesi için ortak ilgi oluşturma ve sıra alma becerilerinin gelişmiş olması unutulmamalıdır. Bu konuda alan çalışanlarına önemli bir görev düşmektedir, çünkü çocuk çocuğun dinleme becerilerinin birden gelişmeyeceğini bunun zaman alan bir süreç olduğunu, ailenin davranış biçimlerini her daim kontrol altında tutmaları gerektiğini onlara aktaracak olan kişiler bunlardır (Clark, ).
Günümüz dünyasının gürültülü olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Biz yetişkinler bu gürültü ile nasıl başa çıkacağımızı öğrenmiş oluyoruz ve neyi dinleyip neyi dinlememiz gerektiğini öğreniyoruz. Ancak çocuklar için durum farklı, işitme engelli olsun olmasın, çocuklar neyi dinlemeleri gerektiğini öğrenmeledirler. Bu yüzden özellikle erken dönemdeki eğitimlerde ve evde aile içi iletişimde gürültüsüz dinleme ortamlarının yaratılması çocukların işitmelerini iyileştirmede büyük önem taşıyor. Ortamın gürültüden arıldırılmasının mümkün olmadığı durumlarda ise FM sistemlerinin kullanılması gerekmektedir. Mümkün olan her durumda hem işitme cihazlı hem de implantlı çocuklarda FM sistemlerinin kullanılması çocuğun işitme kalitesinin artmasına büyük katkı sağlayacaktır. Konuşma sırasında sıra almada deneyimsiz dinleyicinin dinleme becerilerinin gelişmesi için önemlidir. Çocuklar için aynı anda konuşan iki kişinin yanında bulunmak fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilir, çünkü çocuk kimi takip edeceğini şaşıracaktır (Clark, ).
Çocukların çevresel seslere karşı farkındalık geliştirmesi önemli bir etkendir. Çocuk nelerin ses çıkardığının yanında nelerin ses çıkarmadığını da öğrenmelidir. Böylece, günlük hayattaki seslere de normal tepkiler verebilmeyi öğrenir. Çevresel seslere farkındalık geliştirmek için aileler, “Bunu duydun mu?”, “O ses de neydi?” gibi cümleleri günlük oyun rutinlerine eklemeleri önemlidir. Bunun yanında aile bireylerinin işitme engelli çocuğa yüksek sesle konuşması hatta bazı durumlarda bağırarak konuşmasının çocuğun gelişimine bir katkı sağlamayacağı gibi zararı olacakır, çünkü çocuk normal konuşma seslerini dinlemeyi öğrenmek yerine yükses sesleri dinlemeyi öğrenecektir. Çocuğun çevre seslerini öğrenmesi için ses çıkaran oyuncakaların kullanılması gibi bir zorunluluk yoktur, eğer çocuğun sevdiği bir takım sesli oyuncaklar varsa bunlar tabi ki oyunlarda kulanılmalıdır ancak çocuğun dil gelişimi için böyle bir zorunluluk yoktur, çünkü hayat zaten pek çok ses içermektedir. Müzik aktiviteleri tüm çocuklar gibi işitme engelli çocuklara büyük fayda sağalayacaktır. Şarkı söylemek, müzikle dans etmek ya da basit enstrümanlar çalmak dinleme becerilerini ve ritm duygularını geliştirecektir (Clark, ).
Doğal işitsel sözel yaklaşıma göre,
Ekleyen:
SILA ÇEBİ