odaklanmayi arttiran ilaclar / Tytde odaklanmak icin dikkat arttırıcı ilaç | DonanımHaber Forum

Odaklanmayi Arttiran Ilaclar

odaklanmayi arttiran ilaclar

Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

1 - Önceliklerinizi belirleyin

Yapmak istediğimiz çok şey var, zaman ise sınırlı. Zihnimizde aynı anda pek çok şey koştururken, sorumluluklar ve zorunluluklarımız ile tek bir konuya odaklanmak kolay olmuyor. İlk adım olarak yapmak istediklerinizi bir liste haline getirin. Daha sonra bu listede 5 maddeyi seçin ve aralarında sıralama yapın. Bu şekilde kendinize bir yol haritası çıkartmış olacaksınız. Bir madde bitmeden diğerine de geçmemek için bu plana sadık kalmalısınız.


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

2 - Nefesinizi kontrol edin

Nefes alıp vermek hayati bir fonksiyonumuz. Gün içinde nasıl nefes alıp vermemiz gerektiğini unutuyoruz. Heyecan, stres, beslenme, iş yoğunluğu gibi her şey nefesimizi etkiliyor. Odaklanmak istediğimiz konuyu önümüze aldığımız zaman nefes alıp vermemizi kontrol etmeliyiz. Hatta daha işe başlamadan önce burundan nefes alıp, vermeye çalışın. Sayarak nefes alın ve aynı sayıda da nefesinizi verin. Bu şekilde sakinlik ve dinginlik ile konsantrasyon sağlamanız daha kolay olacaktır.

Mutlaka okuyun: Sağlıklı nefes hakkında bilmeniz gerekenler


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

3 - Tek bir iş yapın

Bir basketbolcuyu hayal edin. Tam topu aldı ve potaya atacak. Topu atarken odağının yüzde yüz topta ve potada olması gerekiyor. İşte hayatta başarılı olanlar bunu sağlayabilenler oluyor. Kısaca seçtiğiniz iş o anda yaptığınız tek iş olmalı. Okurken ders çalışırım, televizyon seyrederken arkadaşlarımın mesajlarını okurum, kitap okurken televizyon açık olabilir diye düşünen çok insan var, ama bu insanların yaptıkları işte etkin olmaları ve başarıları tartışmaya açıktır.


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

4 - Olumsuz bilgileri temizleyin

Yapmanız gereken işle ilgili zihninizi temiz tutun. Bitirmek istediğiniz, yapmak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz konulara başlamadan önce aklınızda olumsuz ne kadar bilgi varsa hepsini temizleyin. Amacınıza odaklanın ve olumsuz kalıplarınızı bir kenara bırakmaya çalışın. Ne düşünüyorsanız zihniniz o bilgileri büyütüyor. Bu yüzden odaklanmak için seçtiğiniz konu öncesinde bir temizliğe girin ve zihninizi berraklaştırın.


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

5 - Çevrenizi düzenleyin

Zihin temizliğinden sonra sıra çevre temizliğine geliyor. Çalışma ortamınızı kendi zevkinize ve kendi kullanımınıza göre düzenleyin. Önceliğiniz derli toplu ve düzenli olmasıdır, ancak ortamınız sizin odaklanmanıza yardım edeceği için bu düzeni siz sağlamalısınız. Işığınız, ekranlarınız, kullanacağınız ekipmanı yerleştirin ve bu düzeni devam ettirin. Arada molalar verin ve fazla ekipman varsa kaldırın. Çevrenizde görme alanınızda sizi rahat ettiren, motive eden eşyalara yer verin.


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

6 - Hafif ve sağlıklı beslenin

Konumuz odaklanmak olabilir ama odaklanmak için ise zihnimiz önemli. Zihnimizin de beslenmemizden ne kadar etkilendiğini artık hepimiz biliyoruz. Hafif ve sağlıklı yiyecekler tercih edin. Öğün atlamadan, aç kalmadan zihninizi berrak tutacak besinler tüketmelisiniz. Bol su içmeye özen gösterin. Sizi rahatlatan bitki çaylarından destek alın.

Mutlaka okuyun: Konsantrasyon artıran 6 yiyecek


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

7 - Çalışma sürenizi önceden belirleyin

Bir konu üzerinde çalışmak için ayıracağınız zamanı en iyi siz belirleyebilirsiniz. Seçtiğiniz konu üzerinde çalışacağınız verimli zamanı en sağlıklı olarak siz belirleyebilirsiniz. Çalışacağınız süre içinde kendinize dinlenmek için vereceğiniz mola süresini ayarlamalısınız. Konu üzerinde çalışmaya başlamadan önce ne kadar süre ile konsantre olabileceğinizi ve bu konuda çalışabileceğinizi siz belirleyebilirsiniz. Çalışma süreniz ve arada vereceğiniz molalarla veriminizi artıracak ve odaklanma sürenizi siz belirleyebileceksiniz.

Hep hatırlayalım; neye odaklanırsak o büyüyor, gelişiyor. Odağınızda kalın!

Bonus: Negatif düşünceyi önlemenin 9 yolu


Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi
Konsantrasyon arttırıcı 7 uzman önerisi

İngiltere ve ABD’de yapılan araştırmalara göre üniversite öğrencileri arasında ilaç kullanımında artan bir eğilim göze çarpmış. ABD’de 2008 yılında, 1800 üniversite öğrencisiyle yapılan bir araştırmada reçetesiz stimulan kullanımının %34’ü bulduğu gözlenmiş (DeSantis, Webb & Noar, 2008). Yine aynı yılda Nature Dergisi tarafından yapılan ankette, her 5 kişiden birinin odaklanma, hafıza ve konsantrasyonu arttırmak için ilaç kullandığı ortaya çıkmış. İlaç kullanımının en yaygın olarak 18-25 yaş arasında ve öğrencilerde görüldüğü eklenmiş (Maher, 2008). Geçen yıllar boyunca da bu oranın arttığı tahmin ediliyor. Bunun sebebi ise, artan rekabetçilik ve öğrencilerin internet üzerinden tek bir tıkla bu ilaçları sipariş etme imkanlarının olması.

Öğrenciler ağırlıklı olarak DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) tanısı almış kişilere reçeteli olarak tedavi amaçlı verilen psikostimülan ilaçları ve modafinil gibi narkolepsi tanısı almış kişilere verilen ilacı kullanıyorlar. İlaçların temel olarak Merkezi Sinir Sistemi üzerinde uyarıcı bir etkisi var. Böylece kişi saatler boyunca masa başında dikkati dağılmadan çalışabiliyor. Bu sebeple, öğrenciler bu ilaçları ağırlıklı olarak sınav öncesi dönemlerde ve bir proje üzerinde çalışırken kullanmayı tercih ediyorlar. Öğrencilerin pek çoğu bu ilaçlarla üniversite yıllarında tanışmış. Arkadaş çevresinde bu ilaçların yaygın kullanımı nedeniyle, onlar da bir noktada bu ilaçları kullanma kararı almışlar. Öğrencilerin yorumları, ilaçların ders çalışma ve üretkenliğini arttırdığı, yorgunluğu azalttığı yönünde. Buradan yola çıkarak, bu ilaçları kullanmak kulağa hoş geliyor. Peki, bu ilaçları reçetesiz olarak almanın zararları da olabilir mi?

Bu ilaçların beyin üzerindeki etkilerini inceleyen Cambridge Üniversitesi Klinik Nöropsikoloji Profesörü Barbara Sahakian, gençlerin beyinlerinin halen gelişmekte olduğu söylüyor ve ekliyor: “Eğer ciddi bir DEHB probleminiz varsa Ritalin almak sizi daha işlevsel kılabilir; ancak DEHB tanısı olmayan, genç bir bireyseniz bu ilacın beyninizde ne gibi etkileri olabileceğini tam olarak bilemiyoruz” (Sahakian, B. & Morein-Zamir, S., 2007). Buna ek olarak, bu ilaçları reçetesiz alan öğrencilerin bazıları iştahta azalma ve mide rahatsızlıkları gibi şikayetlerde bulunmuş, ancak bu konuda bilimsel bir veri henüz yok. Akademik performansı arttırmak amaçlı, ilaçları reçetesiz olarak kullanma sorunu sadece medikal bir sorun değil. Aynı zamanda bu durumun etik olup olmadığı konusu da tartışılıyor.

Cakic’e göre (2009) akademik performansı reçetesiz ilaçlar kullanarak arttırmak bazı noktalardan dolayı etik değil. Bunlar, ilaç kullanımın haksız rekabet oluşturması, ilaç kullanmayanlar üzerinde dolaylı yoldan ilaç kullanımı hakkında bir baskı oluşturulması (ilaç kullananlarla eşit düzeyde rekabet edebilmek için) ve tedavi amaçlı olmayan kullanım gibi noktalar. Bazı üniversitelerin etik kurullarında da bu konuya yer verilmiş. Örneğin, Duke Üniversitesi’nin akademik dürüstlük ilkelerinde “ders çalışmaya yardımı olacak ilaçların reçetesiz kullanımı yoluyla haksız avantaj elde etmek” akademik dürüstlük ilkelerine aykırı olarak görülmüş. Üniversitenin Öğrenci İşleri Dekanı Sue Wasiolek, bu maddenin öğrencilerin isteğiyle koyulduğunu söylüyor (Cadwalladr, 2015).

Burada sağlıklı bir karar verebilmek için duruma genel bir bakıştan ziyade spesifik vaka örneklerini inceleyerek karar vermek gerekiyor. Mesela kapasitesi/bilgisi eşit olan 2 öğrenci olsun. Bunlardan bir tanesi eğer dikkat/odaklanamama gibi problemler yüzünden potansiyelini tam olarak gösteremiyorsa ve ilaç kullanımı da bu alanlardaki işlevselliğini arttırıyorsa durum eşitlenmiş oluyor. Sonuçta sınavlarda amaç kapasiteyi/öğrenilen bilgiyi ölçmek ise nörolojik bir sıkıntısı olan kişinin sorunu çözümlenerek ona diğer insanlarla, potansiyeli göstermek konusunda, eşit olanak tanınmış olur.

Diğer yandan, normal şartlarda kapasitesi başkaları kadar iyi olmayan biri, doğal koşullarda (ilaçsız) elde edebileceği başarıdan daha yüksek bir başarı elde ederse (ilaçlar sayesinde) bu diğer insanlara haksızlık olur. Çünkü eşit koşullarda yarışılmamıştır. Mesela spor branşlarında doping cezası buna benzetilebilir.

Bu yüzden ilacın reçeteli ve doktor kontrolünde kullanımı etik; fakat reçetesiz/keyfi kullanımının etik olmadığı düşünülebilir. Peki ilaç herkese verilseydi o zaman nasıl bir karara varılabilirdi? İlacın herkese verildiği durumda, eğer ilaç herkeste eşit ölçüde bir performans artışı sağlarsa, yine durum adil sayılabilir. Sonuçta baseline (ölçüm öncesi) durumunda kişiler farklı kapasitelere sahip olduğu için ilaç müdahalesi sonrası durumda da farklı sonuçlar elde etmiş olurlar. Son (ilaç sonrası yapılan ölçüm) durumdaki fark da ilacın etkisi diye değil, zaten bu insanların kapasiteleri en başından beri farklıydı diye açıklanabilir.

 

*Bu yazı Uzm. Klinik Psikolog Buğu Subaşıtarafından hazırlanmıştır.

 

Kaynaklar

Cadwalladr, C. (2015). Students used to take drugs to get high. Now they take them to get higher grades. The Observer. Retrieved from http://www.theguardian.com/society/2015/feb/15/students-smart-drugs-higher-grades-adderall-modafinil

Cakic, V. (2009). Smart drugs for cognitive enhancement: ethical and pragmatic considerations in the era of cosmetic neurology. Journal of medical ethics35(10), 611-615.

DeSantis, A. D., Webb, E. M., & Noar, S. M. (2008). Illicit use of prescription ADHD medications on a college campus: a multimethodological approach.Journal of American college health57(3), 315-324.

Maher, B. (2008). Poll results: look who’s doping. Nature452, 674-675.

Sahakian, B., & Morein-Zamir, S. (2007). Professor’s little helper. Nature, 450(7173), 1157-1159.

“Konsantrasyon Artırıcı İlaçlar, Zarar Veriyor”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Sınav stresi ve kaygısının bulaşıcı olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özellikle anne ve babaları uyarıyor. Anne ve babanın endişesinin bulaşıcı olduğunu ve çocuğa yansıdığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konsantrasyon artırması amacıyla bu dönemde kullanılan bazı ilaçların çok ciddi zararları olduğuna dikkat çekiyor.

Üsküdar ÜniversitesiKurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 20 Haziran’da gerçekleştirilen LGS, bu hafta sonu gerçekleştirilecek YKS sınavları nedeniyle birçok ailede sınav kaygısı ve stresinin yaşandığını söyledi. Bu dönemde hem gençlerin ve çocukların hem de ebeveynlerin sınav kaygısı ve stres yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu anda birçok ailede benzer duygular yaşanıyor.  LGS’ye 1 milyon 800 bin çocuk girdi. Hafta sonunda gerçekleşecek YKS’ye de 2,5 milyonun üzerinde aday girecek. Türkiye’nin neredeyse yarıya yakınını ilgilendiren bir konu. Bu döneme ilişkin geçmiş senelerde yapılan araştırmalar ve istatistikler var. Türkiye’de sınav dönemlerinde intihar olaylarında artış olabiliyor. Bu sadece bize özgü değil.  Dünyada da sınavla ilgili böyle durumlar yaşanabiliyor. Bu durum, sınavda başarılı olup olmamanın öğrencinin hayatında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

Bilinçsiz ilaç kullanımı zarar veriyor

Sınav döneminde bazı genç ve çocukların konsantrasyonu sağlamak için metamfetamin içeren ilaçlar kullandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Maalesef bu dönemde bilinçsiz kullanımlar olabiliyor. Maalesef diyoruz çünkü hiperaktivite sorunu, dikkat eksikliği sorunu olmayan çocuğa bu ilacı vermek doping demektir. Çünkü bu ilaçlar kimyasal silahtır. Yerinde ve zamanında kullanılıyorsa işe yarıyor. İlaç kişiyi o ilaca bağımlı hale getiriyor. O ilaç olmadan sınava giremiyor, ders çalışamıyor, konsantre olamıyor” dedi.

Birkaç soru için hayatını karartmayın

Bilinçsiz kullanılan her ilacın mutlaka yan etkisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yan etkisi olmayan tek ilaç, alınmayan ilaçtır. Her ilacın vücutta mutlaka olumsuz etkisi var. Yerinde, zamanında, dozunda alınırsa yan etkisinden çok etkisi ön plana çıkıyor ve o risk faydalı olarak kabul ediliyor. İlaç hekim kontrolünde değil, anne baba tarafından birkaç soru fazla çözsün diye veriliyorsa çok zararlıdır. Çocuk sınavda birkaç soru fazla çözebilir ama orta ve uzun vadede çok büyük zarara uğrar. Çocuk bir süre sonra sınava giremez, ders çalışamaz hale geliyor. Çocuk bir süre sonra ilaç almam lazım zihnim almıyor demeye başlıyor. Bu bir nevi beyne rüşvet vermek gibidir. İlacı alınca dikkati artıyor. İlacı almadığı zaman öğrenme hızı, anlama, algılama hızı yavaşlıyor. Bu nedenle bu tür ilaçlar hekimler tarafından beynin ön bölgesinde dopamin eksikliği olan bireylere veriliyor” diye konuştu.

Bu ilaçlar gerçekten ihtiyaç varsa kullanılmalı

Bu ilaçların kullanımından önce beyinde dopamin eksikliği olup olmadığına ilişkin ölçümler yapıldığını, Amerika’da FDA’nın 2013 yılında bunu onayladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Beyinde deta beta dalgaları oranı yüksek olan kişilerde dikkat eksikliği hiperaktivite konusunda biyolojik belirteç olarak gösterdi. Bu kişilerde kullanmayı tavsiye ediyor. Onun dışındakiler ancak hekim kontrolünde kullanabilir. Bu nedenle biz çocuğumuza akademik başarıyı hedeflerken, onun hayatında bir maddeye muhtaç şekilde yaşamasına izin vermeyelim. Yani akademik başarısını kimyasallara bağlamayalım. Bu çok önemli bir mesele” uyarısında bulundu.

İlaçların çok ciddi yan etkisi var

Metamfetamin, metilfenidat etken maddeli ilaçların kırmızı reçete ile satıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu ilaçları akademik başarı için kullanan çocuklarda şizofrenik tepkiler ortaya çıkabiliyor. Metilfenidat hekimlerin kullandığı ilaçtır. Yasal olan Metamfetamindir. Bunu araştırmak ayırt etmek gerekiyor. Metilfenidat daha kontrol edilebilir bir ilaç türüdür. Piyasada satılan, dozu ayarlanabilen gerekirse kan tahlili ile takibi yapılabilir. Mesela bazı kişileri zayıflatıyor. Bazı kişilerde kalp ritmini bozuyor. Onun için metilfenidat kullanan ilaçları kişinin belli aralıklarla EKG çektirmesi lazım. Troid bezini bozuyor ve guatr yapabiliyor” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikiyatrik vakaların artmasının sebeplerinden birisinin de bu kimyasalların çok kullanılması olduğunu kaydetti.

Anne ve babanın kaygısı, çocuğa bulaşıyor

Anne ve babanın kaygısının bulaşıcı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğu çabasının ve gayretinin desteklenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:“Anne ve babanın endişesi yüksekse bu bulaşıcıdır, çocuğa da bulaşır. Anne-baba ‘Kazanmasan da olur’ dediği an çocukta sorumluluk duygusu var ise ‘Kazanmama ihtimalim de var’ diye düşünüyor. ‘Eyvah ben mahvoldum’ diye kaygılanır. Eğer sorumluluk duygusu az ise onda bazı negatif motivasyon gerekebilir. Tembelliğinin sonuçları ile yüzleştirmek gerekebilir. Ama bu sınav günü değil, daha önceden yapılmalıdır. Sınav heyecanı olan gençlere özellikle ‘Kazanamazsan ne olacak?’ demek yerine ‘Sen daha önce kaç defa sınava girdin. Hepsinde başarılı oldun. İyi notlar aldın ve gözlemliyoruz çalıştın. Biz senin yanındayız. İnşallah senin için hayırlısı ne ise o olsun’ deyip çocuğa kabullenici davranmak gerekir. Çabasını gayretini desteklemek gerekir.

Sınava yanlış anlamlar yüklenmemeli

Anne babada yüksek motivasyon var. ‘Sen kazanırsın, sen aslansın, sen kaplansın. Benim kahramanımsın’ denildiğinde çocuğa fazla yüksek motivasyon yüklendiği zaman da çocukta ‘Kazanamazsam annem babam mahvolacak, perişan olacaklar. Onları çok üzeceğim’ diyerek aşırı bir suçluluk duygusu geliştiriyor. Bu kez kaygı daha da artıyor. Bu nedenle anne baba sınava yanlış anlamlar yüklememeli. Sınav sanki çocuğun değerlilik ölçüsü gibi görülüyor. Hâlbuki sınav, insanın hayat yolunda ilerlerken önüne çıkan basamaklardan bir tanesidir. Başaramazsa bu basamağı daha sonra aşabilir. A planı olmadıysa B planı vardır. Bu şekilde alternatifli olarak çocuğa düşündürtmek gerekiyor. Sınav stresini aşmayı öğrenmek, kişinin bütün stresleri aşmayı öğrenmesinin anahtarıdır. Performans anksiyetesi deniyor buna. Kişinin performansı yüksek olduğu zaman böyle durumlarda kaygı da yükseliyor. Stres yönetimi yapabilen kişiler, başka engellerle karşılaştığı zaman stres altında soğukkanlı kalmayı başarabiliyor. Bunlar da bu yaşlarda öğreniliyor. Anne baba önce kendi streslerini kontrol etsin” tavsiyesinde bulundu.

Sınava girecek adaylar bu tavsiyelere kulak verin

İçinde sevgi olan bir disiplinin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öncelikle pandemi ile ilgili kaygıların alınan önlemler nedeniyle azalabileceğini belirterek “LGS sınavlarında gereken önlemler alındı. Sınav saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygulandı. Aynı tedbirler YKS’de de olacak. Böyle durumlarda kamu otoritesine güvenmek lazım. Adayların maske takmaları, fiziksel mesafe kurallarına uymaları önemli” diye konuştu.

Sınav danışmanlarından destek alınmalı

Pandemi döneminin bir avantajının ders çalışmak için sınırsız bir zaman ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, önerilerini şöyle sıraladı:“Gençler daha çok çalışabilecekleri bir zaman buldular. Büyük kısım bunu fırsat olarak değerlendirdi. Dikkatlerini toplamayı başardılar. Bu nedenle sınavdan bir gün önce kâğıt kalemi bırakmak önemli. Bir hafta içinde de zaten yeni konu öğrenilmez. Sadece pekiştirmeler yapılır, tekrarlamalar yapılır. Bunları yapsınlar. Muhakkak danışman hocalarından sınav danışmanlarından destek alsınlar. Sınava başlar, en zor soru gelir. Öğrencilerin en çok yaptığı hata budur. Birdenbire hiç bilmediği bir soru gelince ‘Eyvah ben yapamayacağım, bu çok zor bir sınav’ diye panik yaparsa bildiklerini de yapamaz hale gelir. Böyle durumlarda kişi önem ve öncelik belirleyecek. Takıldığı soruyu işaretlesin, hepsini bitirdikten sonra kalan zamanda o soruya geri dönsün.

Sınavda önemli olan soğukkanlı kalma becerisidir. Sınavda soğukkanlı kalanlar, istediği sonuca ulaşır. Sınav kayık kullanmaya benzer. Panik yaparsanız devrilirsiniz. Soğukkanlı kürek çekerseniz sonucu alırsınız. Bunun öğrenilmesi gerekiyor.”Adayların sonuç odaklı değil, süreç odaklı düşünmelerini de tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kaç puan alacağı kontrol edemeyeceği bir şeydir. Ama bunun olması için elinden gelen gayreti göstermek kontrol edebileceği bir şeydir. Gayret, çaba ve davranışlarımız bizim sorumluluğumuzdadır. Sonuç bizim sorumluluğumuzda değildir” dedi.

Anne ve babaların da çocuklarına güven vermelerini ve telkinde bulunmalarını tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailelerin çocuğa ‘Sen elinden geleni yaptın, sonuç istediğin gibi olmayabilir. İnşallah istediğin gibi olur ama olmazsa da B planı yaparız’ şeklinde konuşması gerekir” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)

Odaklanma Sorunu Yaşayan Kişilerin Hayatını Kolaylaştıracak Beslenme Önerileri

Odaklanma sorunu, yalnızca çocukları değil yetişkinleri de etkileyebilen önemli bir problemdir. Özellikle günümüzün dijital dünyası, tek bir şeye yönelerek konsantre olmayı neredeyse imkânsız kılmaktadır. Bu problemi yaşayan kişiler aynı anda birden fazla işi yapabilseler de odaklanma zorluğunun kişilerin hayatlarında yaratabileceği zorluklar daha fazladır. Odaklanma sorunu, kişinin yaşamında yaratabileceği zorlukların yanı sıra zihinsel süreçleri de olumsuz etkiler ve hatta IQ seviyesinin düşmesine sebebiyet verebilir. Bu nedenle bu problemi ortadan kaldırmak için uygulanabilecek yöntemler denenmeli ve gerekirse bir uzmandan yardım alınmalıdır. Bu bilgiler bir kenara dursun; başta sağlıklı beslenme olmak üzere bazı yiyeceklerin konsantrasyon; yani odaklanma yeteneğini arttırdığı bilinmektedir. Eğer siz de odaklanmakta zorluk çektiğinizi düşünüyorsanız beslenmenizde yapacağınız bazı değişiklikler, bu problemi ortadan kaldırmanıza yardımcı olabilir. İşte odaklanma sorunu yaşayan kişilerin hayatını kolaylaştıracak bazı beslenme önerileri.

 

Aç kalmayın!

Dengeli beslenme sadece fiziksel sağlığımızı değil zihinsel sağlığımızı da etkiler. Çok fazla acıktığınızda herhangi bir şeye odaklanmanın ne kadar zor olduğunu şöyle bir düşünecek olursanız; bu söylediğimize hak verebilirsiniz! Bu nedenle gün içerisinde kendinizi çok fazla aç bırakmamalı ve 3 ana- 3 ara öğün şeklinde beslenmeye özen göstermelisiniz. Unutmayın; açlık konsantrasyonu yok eder! Odaklanma sorununuzun en büyük nedeni belki de yeteri kadar beslenmiyor olmanızdır.

 

Karbonhidrat tüketimini sınırlandırın!

Rafine edilmiş yani işlenmiş karbonhidratlar, kan şekeri dengenizle oynadığı için bu besinleri fazla tükettiğinizde halsizlik, uyku hali, ağırlık gibi şikayetler yaşayabilirsiniz. Eğer siz de bu belirtileri yaşadığınızı; yani karbonhidratlara karşı hassas olduğunuzu düşünüyorsanız karbonhidrat tüketimini sınırlandırmanın zamanı gelmiş demektir. Çok fazla karbonhidrat tüketmek yerine başta ekmek olmak üzere işlenmiş karbonhidratları beslenmenizden uzaklaştırabilir; bunun yerine daha fazla protein ve sebze tüketebilirsiniz.

 

Şekerden uzak durun!

Rafine şeker tüketildiği anda kişiye enerji verse de bir süre sonra insanı fiziksel ve zihinsel olarak yorgunluk içerisine sokabilir. Çünkü tıpkı rafine karbonhidrat tüketiminde olduğu gibi kan şekeri dengesinde ani yükselmelere ve düşüşlere sebebiyet verir. Oysa odaklanma sorununu ortadan kaldırmak için sizin ihtiyacınız olan şey zinde bir zihindir. Bu nedenle gün içinde enerjiye ihtiyaç duyduğunuz anlarda rafine şeker tüketmek yerine, kan şekerinde ani değişimlere neden olmayacak ve doğal şeker içeren besinlerden (meyveler, kuruyemişler gibi) yararlanabilirsiniz.

 

B vitaminleri alın!

B vitaminleri hafıza ve konsantrasyonu güçlendirirken zihinde oluşabilecek hasarların da engellenmesine yardımcı olur. Ayrıca eksikliği durumunda dikkat dağınıklığı, hafıza problemleri gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle beslenmenize B vitamini içeren besinleri eklemeyi unutmayın! Siz de odaklanma sorununu ortadan kaldırmak için fındık, ceviz, fasulye, bezelye, süt, yeşil yapraklı sebzeler, avokado, yağsız et gibi B vitamini içeren gıdalar tüketebilirsiniz.

 

Demir içeren besinleri ihmal etmeyin!

Demir eksikliğinin belirgin sonuçlarından biri hafıza ve konsantrasyon problemleridir. Bu nedenle odaklanma problemi yaşadığınızı düşünüyorsanız demir oranınızı kontrol ettirebilirsiniz. Demir eksikliğine karşı ise deniz ürünleri, brokoli gibi demir bakımından zengin yiyecekler tüketebilir veya doktorunuzun önerisi ile demir içeren takviyeler kullanabilirsiniz.

 

Omega-3 önemli!

Araştırmalar, Omega-3 zengini olan balık yağının, çocuklardaki öğrenme bozukluğu, egzama ve iletişim problemleri gibi durumlarda olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Çünkü Omega-3 yağ asidinin hafıza ve konsantrasyonu geliştirme özelliği vardır. Bu nedenle siz de beslenme bu faydalı yağı eklemek için düzenli olarak balık tüketerek odaklanma yeteneğinizi arttırabilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır