Odtü Çevre Mühendisliği Ekşi
çevre mühendisliği
ülkemizde çevre mühendisliği okuyanların dışında herkesin yapabildiği bir meslektir. hiç abartmıyorum. maalesef durum budur.
bu bölümü okuyacak yahut okuyan arkadaşlara tavsiyem şudur. mezun olunca rahat rahat çalışıp az paramı kazanmak istiyorlar yoksa eşşek gibi çalışıp adamakıllı birşeyler mi? memuriyet hiçbir zaman benim seçeneklerim arasında olmadığı için bu konuya hiç değinmiyorum.
benim pek işte güçte gözüm yok diyorsanız kendinizi geliştirmenize gerek yok. çevre görevlisi olun 1500 tl maaş ile hiç yorulmadan günde bir iki atık formu vs. doldurarak hayatınız devam eder. bilgisayar ve tükenmez kalemden başka birşeye gerek bile duymazsınız.
ikincisi ise yandın. ya bir şekilde üniversitede kalacaksın ki o da çok kolay değil, ya da özel sektör. bir kere ingilizce bileceksin hem de öyle ilkokul seviyesi değil bayağı takılmadan sürekli ııı ıııı yapmadan konuşacak kadar. sonra autocad, netcad gibi programları öğreneceksin. hava, su, toprak ya da katı atık alanlarından birinde teorik olarak gerçekten kendini geliştireceksin. diyelim ki su alanında çalışmak istiyorsun. önceliğin büyük inşaat firmalarına başvurmak olsun. ne mutlu ki hala torpil yapılmayan firmalar var. onlardan birine brüt 3000 tl maaş ile iş başı yapıyorsun. bunun sebebi firmaların seni çok sevmesi saygı duyması değil ama. çmo nun belirttiği asgari ücretin altına düşerse projelere imza arttıramıyor sana. tabi projelerin vs. arttıkça senin yetkilerin de artacağı için maaşındaki artış da garanti oluyor.
ama düşündüm bir an sen yazmadıysan hala bu bölümü yazma bence de. hayır öğretmenlik falan hiç yazma. yaz iki yıllık inşaat teknikerliği daha çok kazanırsın. valla bak.başta belirtmek istiyorum, bir makine mühendisi daha doğrusu bir mühendis olarak yazıyorum bu yazıyı. ülkede eleştirilcek bir bu kalmıştı. öncelikle, uzmanlık alanına göre dallara ayrılmıştır mühendislik konuları. gerçek yaşamda ilgilendiği konuların, zorluğuna, bilgi birikimine bağlı olarak puanlandırılarak belli bir sıralamaya sokulmuştur bu dallar. evrensel mühendislik dalları içerisinde genel sıralama;
1- elektrik-elektronik mühendisliği
2- inşaat mühendisliği
3- makine mühendisliği
4- bilgisayar mühendisliği
5- jeoloji mühendisliği
6- çevre mühendisliği
7- gıda mühendisliği
8- maden mühendisliği
bu sıralama uluslararası araştırmalar tarafından üniversitelerin başarı sıralaması, bölümlerin tercih edilme oranları, istihdam durumlarına göre sıralanmıştır. bu sıralamaya dahil olan bir çok bölüm vardır. iş imkanları çoğaldıkça ana bölümlerin alt bölümleri ortaya çıkmıştır. yıllar içinde tabi bu liste değişebilir. bundan 10 yıl öncesine kadar ziraat mühendisliği dünyada ki bir çok ülkede bu lisetede ilk beşte iken artık üniversitelerden kaldırılan bir bölüm olmuştur.
bu genel bilgileri verdikten sonra, hiç bir mühendislik dalıyla ilgili; bu çöp toplar ancak, bu tornacı olacak, bu elektrikçi olacak, bu sıvacı olacak demek etik bir davranış değildir. senin evinde sıcak, güvende kalman için inşaat mühendisine ihtiyacın var, evinde teknolojiyi kullanman için elektrik-elektronik mühendisine ihtiyacın var, evde çamaşır yıkamak, yiyeceklerini saklamak için makine mühendisine ihtiyacın var, içtiğin suyun temiz bir şekilde evine gelmesini sağlamak aynı şekilde evinden çıkan atıkların evinden çıkarılıp arıtılması için çevre mühendisine ihtiyacın var. görüldüğü üzere, en özel alanın yani evinde yaşayabilmen için bile senin bu insanlara ihtiyacın var. bizim evimiz bu dünya, bu dünyayı sistemli olarak yürütmek için nelere ihtiyacımız olabileceğini bir düşünün.
ne okumuş olursak olalım, okuduğunun hakkını verirsen senin seviyene erişemeyen insanın sana bir şey deme hakkı yoktur. yukarıda yazılanları gördükten sonra,biz en saygın mesleğe sahip olsak bile bir çekememezlik yarışına giriliyor yazık.
edit: gelen mesajlar üzerine belirtmek isterim, fen bilimleri ile ilgili mühendislik dalları (matematik mühendisliği, fizik mühendisliği, kimya mühendisliği vb.) ayrı bir liste olarak yayınlanmıştır.hidrolik hidroloji su temini ve katı atık konularında uzman bir inşaat mühendisinin sikip atabileceği bir mühendisliktir.
dünya çevre günü'nde bir dileğim var. umarım birgün ülkemizde çevre mühendislerinin haklarını savunan bir örgütlenmeye sahip oluruz. çevre mühendisleri, bu ülkenin bir yandan en çok ihtiyacı olduğu fakat bir yandan da tek sahipsiz kalan mesleğidir.
aslında çok önemli bir meslek. özellikle bizim gibi inşaat ülkelerinde inşaatla bağlantılı şekilde çevre mühendisleri çalışsa bu kadar çarpık kentleşme olmazdı, önüne geçilebilirdi.
bana, iş imkanları kısıtlı; mezun olanlar asgari ücrete çalışıyor demeyin. "adam üniversitede kendini çok geliştirdi, üstüne birde 2 dil ekledi, seminerlere katıldı neler yapabileceğin farkına vardı ama genede mezun olduğunda iş bulamadı, şimdi polis olmak için uğraşıyor." diyin. bunu diyin ki bende tercih listeme eklemeyeyim.
istanbulda bir mühendislik diye çıktığımız yoldan çevre muhendisliğide güzel meslek olarak döndük. hayat senin ben aminakoyim. ygs-lys senin ben aminakoyayim.
edit: iyisiyle kötüsüyle artık okumaya başladık. şuan hazırlıktayım ve ileride 2000 tl maaşla çalışmaktan o kadar çok korkuyorum ki... okuyan ve yahut mezun olanların yardımına çok ihtiyacım var. beni iş hayatımda ileriye taşıyacak neler yapmam gerekir, kendimi nasıl geliştirebilirim, ne yönde ilerlemeliyim, şimdiden ilerisi için neler yapabilirim?? bilgilerinize ve tecrübelerinize sonuna kadar inanıyorum, bilgi ve tecrübe aktarımı yapacaklar lütfen mesaj atabilir mi?özetlemek gerekirse cahilin ancak scientific notationla gösterilebileceği ülkemde buna bok,çiçek,böcek mühendisliği denmesi normaldir.
elalemin ülkesinde çevre mühendisliği azdır, daha çok environmental science olarak bilinir. bazı yerlerde fakülte olmuşluğu da vardır. alt bölümler olarak okyanus mühendisliği, kıyı mühendisliği gibi bölümlere rastlarsınız. bilim dalı olarak en çok patent alınan, en çok makale yazılan dallardandır.
suya, havaya, toprağa, enerjiye dokunur ucu.
abartısız dünya üzerinde bulunan her sektörün çevre bilimiyle ilgisi bulunur.
yanından geçmek zorundadır.
2009 mezunu bir çevre mühendisi olarak bir denizcilik firmasında çalışıyorum.
doğrudan mesleğimle ilintili değil. ancak işimiz tankerler olduğundan kimyasalları tanıyorum, denizcilik sektöründeki bir çok hesaplama bana çocuk oyuncağı geliyor, her gün yenisi çıkan yönetmeliklerde gemi verimlilik katsayısı, kullanılacak yakıtların kükürt değerleri ve buna benzer bir çok konuda gelişmeler oluyor. kaptanlar ne yakıt kullanacağım diye sorduğunda biliyorum ki otoriteler hava kirliliğini önlemek adına kullanılacak yakıtı düşük kükürt içerikli yani low sulphur mgo olarak dayatıyor. çünkü sox 'ler önemli kirleticiler arasında. kaptan balast basabilir miyim dediğinde ilgili regülasyonları ve balast basmanın çevre açısından ne gibi sorunlara yol açabileceğini iyi biliyorum.
bunların yanında, kimya biliyorum, mikrobiyoloji biliyorum, statik, mukavemet, hidrolik, akışkanlar mekaniği, termodinamik biliyorum.
gıs uygulamalarıyla ilgili fikrim var. uydular aracılığıyla kirlilik tespiti veya bir tesisin kurulacağı alanın tespitinde izlenecek yol konusunda bilgim var.
arıtma tesislerinin üniteleri, fizikseli kimyasal, biyolojik arıtma üniteleri ve işleyişini biliyorum.
yurdum insanın çöplük dediği yere ben katı atık depolama tesisi diyorum.
o çöplük dediğin yerde çoğunun aklının alamayacağı mühendislik hesapları yatıyor.
sıkışmayı önlemek için methan çıkışları ve opsiyonel olarka bunların toplanıp yakılarak elektiriğe çevrilmesi. depolama tesisine getirilecek atıkların sularının yer altı suları ve buralardan içme sularına karışarak bulaşıcı hastalıklara yol açmaması için zemine serilen membran malzemeler. koku problemini ortadan kaldırmak için yapılan rüzgar yönü hesapları ve benzeri hassas işlerin döndüğünü nereden bilecek sivri zekalar.
fabrikanın bacasına filtre takacaklarmış dendiğinde ensesine şamar atasım geliyor insanların. o filtre dediğinde nano teknolojiler, porselenler, fiberler var. her türlü kirleticiyi absorbe edecek farklı çözeltiler kullanılıyor. olmadı colloid seviyesinde küçük parçacıkları tutmak için elektriklendirme yöntemi kullanıyorsunuz. scrubberlarla içerisinde farklı çözeltiler dozlanmış su püskürterek baca gazını çözdürüp çökertmeye çalışıyorsunuz. ama tabi filtre işte, baca filtresi. işte siz bu kafada olduğunuz için dilovasını bok götürüyor.
tıbbi atıklara ne olduğuyla ilgili daha önce hiç düşünmemiş milyonlarca insan arasında ben insineratör biliyorum. çimento fabrikalarının fırınlarının da gerekirse insineratör olarak görev yapabileceğini biliyorum. ülkemde onlarca ilden 1 tane atık yakma tesisine her gün atık taşındığını biliyorum. * iğne yaparken eldiven takmayan sivri zekanın nerden aklına gelecek tıbbi atık nereye gider.
satacak atığı kalmayan bazı kuzey avrupa ülkeleriyle kıyaslayınca ülkemin bu konuda ne denli geride kaldığı çok açık.
adamlar atık yakıp o elektrikle yaşarken biz doğalgaz alıp çevrim santrallerinde elektrik üretiyoruz.
adamlar yasalarında her çatının bilmem şukadarı photovoltaic olacak diye diretirken biz daha güneşten sıcak su elde edemedik çoğu bölgemizde.
adamlar nükleer santralleri çatır çatır kurar işletir, bizim ürettiğimiz elektriğin 500 katını üretirken, bizim çevreciler nükleere hayır diye naralar atıyor *.
adamlar super compact advanced treatment container üretiyorlar.
nedir yani ? nasa, göndereceği astronotlar için 1 lt su fırlattığında maliyeti binlerce dolar. yani? yanisi şu, adam suyu içiyor ve tabiki bir müddet sonra atıyor. aynı su 3 gün sonra kahvesinde. bu prosesi kim tasarlıyor? bilgisayar mühendisi mi ?
biz hala fosil yakıtlı termik santral kullanırken adamlar termik santral kaapsitesinde rüzgar gülleri inşa ediyorlar.
adamlar, halk evinin bakısını bilsin, çatısı günde kaç saat hangi güçte güneş alıyor öğrensin de makulse photovoltaic kursun diye project sunroof adında proje ortaya kouyor.*
adamlar ani petrol kirliliklerinde kullanmak için genetiği değiştirilmiş, petrol oburu bakteriler üretiyorlar.
şimdi kim keriz bilmiyorum. bizimle bok mühendisi diye dalga geçen mi yoksa çevre bilimleri şeyinde olmayan cahil halk ve baştan kokan vizyonsuz hükümetler mi ?kısa dönem asker olursa birliğin arıtma tesisinden sorumlu çavuş olma ihtimali yüksektir.(ressamın duvar boyaması-elektronik mühendisine tv kumandası zimmetlenmesi vs...) gördüm oradan biliyorum. ilk hafta muşambadan bir elbise giydirip beline kadar bokun için e soktular bebeyi...10 gün kendine gelemedi.aylar sonra askerlik bitmeden önce yanına gittiğimde bok deyince gülümsüyordu o kadar kanıksamıştı.
ha iyi de olmuştu terhis günü büyük puştluk yapmıştı bana.herneyse çok özele girdim.
sonuç olarak askerde boktan sorumlu olma ihtimali yüksektir.iş imkanı yok değildir ama kısıtlıdır. benimle beraber mezun olan makine mühendisleri arkadaşlarım hemen iş bulmuşken çevre mühendisi olan arkadaşlarım anca sertifika ve belge topladıktan sonra daha az maaşlı işler bulabilmiştir. çevre görevlisi belgesi sonucunda istihdam azalmıştır. bir fabrikada bir çevre mühendisi çalışacakken belgesi olan bir çevre mühendisi yanlış bilmiyorsam 15 fabrikayı denetleyebilmektedir. 15 çevre mühendisinin çalışacağı yerde 1 çevre mühendisi çalışır ayrıca danışmanlık şirketlerinden çok yüksek paralar da kazanamaz. tabi tecrübesi olan çevre mühendislerinin güzel yerlere gelebildiğini gördüğüm için durum çok da umutsuz değil diyebiliriz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.