öleceksek niye yaşıyoruz / bir gün öleceksek niye yaşıyoruz sorunsalı - uludağ sözlük

Öleceksek Niye Yaşıyoruz

öleceksek niye yaşıyoruz

İnsanlığın yüzyıllardır tartışılan büyük sorusu: Neden yaşıyoruz?

Hyatın anlamı

Neden buradayız? Yüzyıllardır insanlığın aklını meşgul etmiş, üzerinde düşünen herkesin akıl sağlığını zorlamış, iki kelimelik büyük soru. Profesör ve yazar Steve Stewart-Williams’ın evrim kuramı ve evrimci psikoloji tarafından ortaya atılan böylesi temel bir felsefi soruya yanıt bulmaya çalıştığı, etkileyici ve ilgi uyandırıcı yazısını sizler için derledik. Yeni Zelandalı profesör, Swansea Üniversitesi Psikoloji kürsüsünde dersler veriyor. Ayrıca profesörün Darwin, God and the Meaning of Life (Darwin, Tanrı ve Yaşamın Anlamı) isimli bir kitabı var.

Neden buradayız? Bu soruyu İngiliz natüralist Charles Darwin ’da sordu ve verdiği cevabı bir cümleyle özetleyebiliriz: Buradayız, çünkü evrildik.

hayatın anlamı

&#;Yani bunun bütün cevabı bu mu? Ama bu tatmin edici bir cevap değil ki!” dediğinizi duyar gibiyim. Evrime tamamen inanan insanlar bile bunu böyle derin bir soru için tatmin edici bulmaz. Çünkü bu sorunun arkasında aslında başka bir soru var:

Hangi amaç için buradayız?

Evrim teorisi bu soruyu da yanıtlıyor; ama isterseniz önce insanlığın yüzyıllar boyunca bu soruya verdiği birkaç ilginç cevabı dinleyelim:

İlk olarak dini çevrelere göz atacağız. Dinin bu soruya pek çok cevabı var. Örneğin, batı dinlerine göre varoluşun amacı:

  • Tanrı’ya hizmet etmek ve boyun eğmek (İslam sözcüğünün kelime anlamı da boyun eğiş ve teslimiyettir.)
  • Cennete girebilmek için iyi bir kul olmak, kötülük yapmamak
  • Gezegene, bitki örtüsüne, hayvanlara duyarlı olmak

Doğu dinleri ise biraz daha farklı yanıtlar sunuyor:

  • Reenkarnasyon ve karma döngüsünü kırmak
  • Aydınlanmayı gerçekleştirmek

Biraz da dinden ayrılmış, seküler cevaplara bakalım. Herhangi bir inanç sisteminin etkisinden bağımsız olarak karşımıza çıkan bazı cevaplar:

  • Dalai Lama:&#;Hayatın amacı mutlu olmaktır. &#;
  • Ralph Waldo Emerson:&#;Hayatın amacı mutlu olmak değildir. Hayatın amacı yararlı olmak, onurlu olmak, merhametli olmak, yaşamış ve gerçekten iyi yaşamış olarak bir fark yaratmaktır.”
  • Kurt Vonnegut:&#;Burada baş ettiğimiz şey her neyse, bununla ilgili birbirimize yardımcı olmak için varız.”
  • Nelson Henderson: &#;Hayatın gerçek anlamı, büyüyüp ağaç olduğunda gölgesinde başkalarının oturacağı fidanlar dikmektir.”
  • H. L. Mencken:&#;Bu hayata hiçbir şeyiniz olmadan gelirsiniz. Ve hayatın amacı bu hiçlikten bir şeyler yaratmaktır.”
  • Monty Python:&#;Bu hiç de öyle özel bir şey değil. Diğer insanlara karşı nazik olun, fazla yağ yemekten kaçının, iyi kitaplar okuyun, biraz gezintiye çıkın ve bütün milletlerden, bütün mezheplerden insanlarla birlikte, uyum içinde yaşamaya çalışın.”

Diğer bir seküler yaklaşım da şu şekilde: Hayatın amacı daha önce kimsenin yaratmadığı bir şeyler yaratmak ve böylece var olmamış -ve siz olmasaydınız var olmayacak- bir şeyi var etmektir.

Şimdi dikkatimizi yeniden, evrim teorisinin sağladığı cevaplara çevirelim:

Evrim ve Hayatın Anlamı

Evrim teorisine göre hayatın amacının hayatta kalmak ve üremek olduğunu savunmayacağım. Evrim teorisi bize sadece nereden geldiğimizi söyler. Evrim teorisini okuyarak neden bugün burada olduğumuzu; neden dinozorların ya da mamutların değil de bizim yeryüzünde olduğumuzu anlayabiliriz. Bununla birlikte evrim ne için ya da hangi amaçla burada olduğumuzu söylemez. Burada ne yapmamız gerektiğini söylemez.

Bunu daha iyi açıklayabilmek için biraz arka plandaki yaklaşımlara göz atmakta fayda var: Burada teleolojik yaklaşım ve tarihsel yaklaşım ayrımı yapacağız. Teleolojik yaklaşım, organizmanın mevcut tasarımının bir amaca yönelik hizmet ettiğini ve bu amaca en iyi şekilde hizmet edebilmek için -süreç içinde- mükemmelleştiğini savunur. Mesela zürafaların daha yükseklerdeki yaprakları yiyebilmek için uzun boyunlu olduğunu, bu amaç için bu şekilde evrildiğini söyler. Darwin’e göre bu yanlış bir tespittir; hatta yanlış bir tespit olmaktan da öte, tümüyle yanlış bir yaklaşım tarzıdır. Biyolojiyi sorgularken böyle bir yaklaşım takınırsak yanlış çıkarımlar yaparız.

Zürafalar yüksekteki yaprakları yiyebilmek gibi bir amacı gerçekleştirmek için uzun boyunlu değillerdir. Zürafalar uzun boyunludur, çünkü uzun boyunlu zürafaların kısa boyunlu türdeşlerine göre daha yükseklerdeki yaprakları yiyebilme ve böylece hayatta kalıp üreme şansları daha yüksek olmuştur. Dolayısıyla uzun boyunlu zürafaların genlerinin gelecek nesillere aktarılması daha olası olmuş; kısa boyunlu zürafaların nesli tükenirken uzun boyunlu zürafaların nesli güçlenmiştir.

zurafa evrimi

Kısacası teleoloji, yaşamı ve evreni amaçlarla temellendirirken tarihsel/evrimsel yaklaşım geçmişe ve buna bağlı gelişmiş adaptasyonlara odaklanır. Nereye varmak istediğimi artık söyleyebilirim. O zaman sorumuzu tekrar alalım:

Neden buradayız?

Cennete gitmek, birbirimize yardım etmek ya da genlerimizi aktarmak&#; Bunların hepsi teleolojik yanıtlardır. Bir amaç olduğunu öne süren yanıtlar.

Evrimsel açıdan bunların tümü yanlış cevaplar. Hatta bu yaklaşım tümüyle yanlış. Darwin bize biyolojik dünyada organizmaların mevcut tasarımının altında bir öngörü ya da geleceğe yönelik bir amaç aramamız gerekmediğini gösterdi. Böyle yaparak “Neden buradayız?” sorusuna teleolojik bir cevap vermek için bir sebep olmadığını; bunun sadece tarihsel/evrimsel bir açıklaması olduğunu ortaya koydu.

Dünyada bir sebep ya da bir amaç için bulunmuyoruz. Tabi ki hepimizin hayatımızı duygusal anlamda daha tatminkâr ve anlamlı yapabilmek için belirlediği küçük amaçları var. Ama eğer yaşamlarımızın potansiyel olarak duygusal anlamda daha tatmin edici olup olamayacağından ziyade hayatın nihai bir amacı olup olmadığını sorguluyorsak, Darwin itibariyle durum bu: Hayatın nihai bir amacı ya da sebebi olduğunu savunmak için hiçbir sebep yok.

İç karartıcı bir sonuç değil mi? Gerçekten de kulağa biraz iç karartıcı geliyor. Özellikle yaşamın daha kapsamlı bir amaca yönelik olduğuna inanmış olanlar için. Ne var ki bu sonuç, ilk bakışta birazcık kasvetli görünse de aslında öyle olmak zorunda değil.

Belirtmek gerekir ki, hayatın nihai olarak bir amaç taşımadığı sonucu ile bireyin kendi yaşamını değersiz, amaçsız ve anlamsız görmesi arasında fark vardır. Biri soyut ve felsefi bir sonuçken öbürü depresyon belirtisidir. Bununla birlikte pek çok insan, bir yandan hayatın nihai olarak bir amacı olmadığına inanırken bir yandan da son derece mutlu hayatlar yaşayabilir –en azından bu fikre alıştıktan sonra. Hatta bazıları bu durumdan tuhaf bir keyif alır ve hayatın hiçbir amacı olmadığı gerçeğini eğlenceli bulur: “Büyük bir kozmik şaka!”

varolus

Bu konu aslında varoluşçu düşünürlerin uzun yıllardır üstünde durdukları bir konu ve sonunda vardıkları nokta, benim vardığım noktayla aynı: Hayat nihayetinde amaçsızdır.

Ama bu karanlık gözüken sonucun içinde aslında bir ışık var: Eğer hayatın kendisinin nihai bir amacı yoksa, kendimiz için kendi anlamlarımızı ve amaçlarımızı seçmekte özgürüz demektir; hem birey olarak hem de tür olarak. Ve izninizle son sözcüklerimi Amerikalı yazar ve düşünür E. D. Klemke’ye bırakıyorum:

&#;Objektif bir anlam – yani, kâinatın içinde ya da harici faktörlere bağlı olan bir anlam – dürüstçe söylemek gerekirse bende hiçbir heyecan uyandırmazdı. Çünkü o amaç benim olmazdı. Bu nedenle ben evrenin bir amacı olmadığına memnunum; böyle bir düzende insanlık daha değerli. Yaşamda harici bir anlamın olmadığı gerçeğini gönüllü bir şekilde kabul ediyorum. Çünkü bu, beni kendi anlamlarımı oluşturmam için özgür bırakıyor.”  

hepimiz öleceksek bu kadar tantana neden

  • (bkz: hayatın tadını çıkarmak)

  • çünkü bir gün ölecek olduğumuz gerçeğini kimse kabullenmek istemiyor. hayatın yaşamanın ne olduğunu çığlıklar yükseldiği zaman bir cenazede bir hastane koridorunda bir mezarlıkta anlarsın. sevdiğiniz insanlar dahi olsa üç beş gün, beş on sene ah vah tüh der geri gündelik yaşamına dönersin..
    peki ya mezarda??
    amelinden başka hiçbir şey götüremezsin.
    ha birde kırdığın kalpler, aldığın ahlar, kul hakları, ettiğin zulümler, merhametsizliğin, düşüncesizliğin, açtığın dil yaraları, kendi kul hakkın, malını nasıl kullandığın ve daha neler neler..
    işte hiç ölmeyecekmiş gibi çıkarılan tantana ölünce son bulmuyor.
    inanmayanları bilemem onların kendi tercihleri. herkes inancında hür ve özgür. ama merhamet, insanlık, güzel huy herkes için aynı..
    ne demiş yunus emre malda yalan mülkte yalan var birazda sen oyalan :)
    farkındalığı arttırırsak sanıyorum bişeyleri çözmeye başlarız belki

  • bi zahmet var olan nöronlarınızın hakkını verin. ot olmadığımıza göre bize bahşedilmiş iyi kötü tüm duygularla yaşayacağız bu hayatı. hissedebilmek güzel şey; sevinmek, üzülmek, hayal kırıklıkları, başarılar, başarısızlıklar bu liste uzar ve bize yaşadığımızı canlı olduğumuzu hissettirir. hepsi de gerekli hayat döngüsü içinde. özetle tantana iyidir.

  • hepimiz öleceğiz kardeşim.

    ama işin sırrı güzel bir ölümle ölebilmekte.

    kubbede hoş bir sâdâ bırakabilmekte..

  • insan doğasını bilmek lazım.

    en basitinden insan, hükmetmek ister.
    gücü yeten paraya ve dolayısıyla diğer insanlara, yetmeyen de kendinden zayıf gördüğü ilk insana.
    bu hükmetme ille olumsuz veya bilinçli anlamda değildir.
    bence biyolojik yönünü ayırsak, felsesi manada annelik-babalık kavramları bile buna dahildir.

    şöyle bir gerçekte vardır ki, beni hep kahreder.
    insanlar neden bu sömürgeci sistemi, bile isteye kabul ediyor? neden ömrünün yarısından fazlasını sadece bir ev-araba almak için harcıyor? uzun ve derin konular

    kimse demesin ne yapalım diye. ütopik gelebilir ama bu sistem kabul edilmeseydi, belki çok çok çok daha farklı bir dünyada yaşıyor olurduk.

  • gereksiz. ye ic sıç sikiş çoğal siktir git her canli gibi. ama iste her seye bir anlam, her gune bir bilgi, her seneye bir basari, her bahara bir aşk, her kasıma bir şiir, her kitaba bir yasanmislik, her asra bir savaş, her kalbe bir inanc, her inanca bir tanri, her ülkeye bir sınırvs. vs..

    oysa cok basitti yasam. tum anlamlardan öteydi ve anlamsizdi.

    ye
    ıc
    sıç
    sikiş
    çoğal
    öl

    bok vardı anlamı arayacak merak edecek. *

  • yaşamak en büyük çaba

  • yaşıyoruz be kardeşim!!!!

  • çünkü farkına varamadığımız bir programın basit parçalarıyız .

  • bir kere hak vermişler, onu da nasıl yaşamak istersen yaşa

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır