öğretmen öğrenciyi dersten atabilir mi / Öğretmenlerin okulda öğrencilere yaklaşımı nasıl olmalıdır? | Sorularla İslamiyet

Öğretmen Öğrenciyi Dersten Atabilir Mi

öğretmen öğrenciyi dersten atabilir mi

Yücel ÖNDER

Yanlış anlaşılmasın, bu yazı ne dersten öğrenci atan öğretmen arkadaşlarımıza dönük bir tehdittir ne de dersten öğrenci atılmasına göz yuman idarecilere. Bu yazı insanımızın eğitime tarih boyunca hiç duymadığı kadar ihtiyacı olmasından dolayı sadece bir hatırlatmadır.


Sürekli okul ziyaretleri yapıyoruz. Gün içinde üyelerimizin, temsilcilerimizin, başka sendikalara üye arkadaşlarımızın, sendikasız öğretmenlerin, idarecilerin, hizmetli memurların ve eğitim kolunda çalışan diğer arkadaşlarımızın çok sayıda sorusuna, sorununa, derdine tasasına, feryadına figanına, eleştirisine, serzenişine şahit oluyoruz. Telefonlarımız susmuyor; mesaj üstüne mesaj, eposta üstüne eposta alıyoruz. Bazen öyle sorularla karşılaşıyoruz ki çok bilinen, klişe bir durum bazı iş yerlerimizde bilinmeyebiliyor. İşte bunlardan biri de öğrenciyi dersten atmanın suç olup olmadığı…


Geçen hafta iş yeri ziyaretim bittikten sonra okuldan çıkarken bir öğretmen; arkamdan seslendi, döndüm baktım, tanıdığım biri değil. Bana bu soruyu sordu, ayaküstü izah ettim, teşekkür etti gitti. Ancak düşündüm ki öğrencinin eğitim hakkı ve öğretmenlerimizin tutumu noktasında açıklayıcı bir haber dosyası hazırlamam şart! 13 alt başlığımız var, ilkini okudunuz bile.


Türk Ceza Kanunu


Öğrenciyi dersten atmak, eğitim hakkının engellenmesidir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’ nun ‘‘Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi’’ başlıklı maddesinde;


‘‘Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;


a)Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,


b)Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına,


c)Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olunması hâlinde fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ şeklinde tanımlanıyor ki oldukça ağır bir hükümdür.


Öğrenciyi dersten atmak aynı zamanda öğrenciye devletin sunduğu kamu imkânından da mahrum bırakmaktır. Bu durum Türk Ceza Kanunu’ nun ‘‘Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi’’ başlıklı maddesinde;


‘‘Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;


a) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine,


b)Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına, engel olunması hâlinde fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ denilmektedir ki biraz önce söylediğimiz gibi dersten öğrenci çıkarmak aynı zamanda onun kamu hizmeti almasına engel olmaktır. Bu durum TCK’ da tanımlı suçlardandır.


Bitmedi, Türk Ceza Kanunu eğitim hakkına ‘‘Ortak hüküm’’ başlıklı maddesinde daha ağır bir hüküm getiriyor. Şöyle ki:


‘‘Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu görevinin sağladığı nüfûz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.’’ Yani yukarıdaki cezalar iki katına çıkartılır, deniyor.


İlköğretim Kurumları Yönetmeliği


Benzer hükümler, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ nde de var ama sadece İKY’ den örnek vermek istiyorum. Çünkü zorunlu eğitimle ilgili maddelerin tümü İKY’ de mevcut. Eğitim ve öğretim, kayıt, ders gibi temel hakların hepsi yönetmelikte tanımlanmış.


Özellikle ‘‘Devam, devamsızlığın izlenmesi ve izin verme’’ başlıklı maddenin 3. fıkrasında ‘‘İlköğretim kurumlarında öğrencilerin okula devamları zorunludur.’’ deniliyor. Bunun haricinde yönetmelikte eğitim zorunluluğu bildiren ‘‘zorunlu eğitim ve mecburî ilköğretim çağı’’ şeklinde dokuzar cümle tespit ettim. Yani okula gelmesi zorunlu olan çocuğun dersten atılması, maddeyle çelişiyor. Dolayısıyla öğrenciyi dersten atmak, her şeyden önce ilk ve ortaokulların yönetmeliği olan İKY’ ye aykırı davranmaktır. Sadece İKY’ ye değil yönetmeliğin ‘‘Dayanak’’ başlıklı 3. maddesinde zikredilen kanunlara da aykırı davranılmış olur.


Öğretmenlerin eğitim görevlerinin tanımladığı madde şu şekilde: ‘‘Okul öncesi ve ilköğretim kurumu öğretmenleri, kendilerine verilen grup/sınıf/şubede eğitim ve öğretim faaliyetlerini eğitim ve öğretim programında belirtilen esaslara göre planlamak ve uygulamak, ders dışında okuldaki eğitim ve öğretim işlerine etkin bir biçimde katılmak ve bu konularda mevzuatta belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.’’ Maddenin 6. fıkrasında öğretmenlerin görev tanımı daraltılarak netleştirilmiştir: ‘‘Eğitim, öğretim ve yönetim.’’


Anayasası


maddeden oluşuyor. Genel esasların tanımlandığı ilk bölümden sonra ikinci bölümde temel haklara ilişkin maddeler yer alıyor. Üçüncü bölümde ise sosyal ve ekonomik haklar tanımlanmış.


Anayasanın maddesinde ‘‘Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.’’ deniliyor. Maddenin devamında ‘‘İlköğretim kız ve erkek vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.’’ Maddenin sonlarına doğru ilginç bir hükme yer verilmiş: ‘‘Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim ve öğretim, araştırma ve incelemeyle ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne surette olursa olsun engellenemez.’’ Yani öğrenciyi dersten atmanın doğru olmadığı Anayasası’ nda da yer alıyor.


İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (BM)


Eğitimin insanın kişiliğini geliştirmek ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmek amacını taşıması gerektiğini belirten İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ nin maddesinde ‘‘Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur.’’ denilmektedir.


Öğrenciyi dersten atmak kamu hizmetinden faydalanmasına da engel olmaktır. Bildirgenin maddesinde ‘‘Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır.’’ deniliyor. Öğrenci dersten atılarak söz konusu eşitlik bozularak bildirgeye aykırı davranılmış oluyor.


Bildirgenin 2. maddesinde ‘‘Herkes bu bildirgeyle ilan olunan bütün haklardan yararlanabilir.’’ hükmü getirilerek temel insan hakları sağlama alınmıştır. Benzer hüküm maddede geçiyor: Herkesin bu bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal düzene hakkı vardır.’’


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Avrupa Konseyi)


Sözleşmenin 2. maddesinde çok net bir ifadeye yer veriliyor: ‘‘Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz.’’ Sözleşmenin ruhunda ve ek protokollerinde de sürekli olarak insan hakları tanımlanarak insan haklarına vurgu yapılıyor. Eğitim de en temel insan haklarından biri olarak sayılıyor.


Kadınlara Ayrımcılığın Tasfiyesi Sözleşmesi (BM)


Dersten atılan öğrenci kız da olabilir. Belki size zorlama bir yorum olarak gelebilir ancak bu sözleşme tam da konuya parmak basıyor. Sözleşmenin 2. maddesinde ‘‘Taraf devletler kadınlara karşı ayrımcılığın her biçimini yasaklayıp her türlü vasıtayla ve hiç vakit kaybetmeden kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etme politikası izlemeyi kabul ederler.’’ deniliyor.


‘‘Eğitim hakkı’’ başlıklı maddede kadına karşı eğitim ayrımcılığı üzerine 8 fıkra bulunuyor. Madde çok uzun olduğu için alıntılamadan giriş kısmını eklemek istiyorum: ‘‘Taraf devletler eğitim alanında kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olmalarını sağlamak için kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etmek üzere gerekli her türlü tedbiri ve kadınlarla özellikle erkeklerin eşitliğine dayanan tedbirleri alır.’’


Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme (UNESCO)


UNESCO, ülkemizin de imza koyduğu tarihli Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşmesi’ nin amacını ilk maddede ‘‘herhangi bir kişiyi ya da grubu eğitime erişiminden mahrum bırakmamak’’ şeklinde tanımlamıştır. Sözleşmenin 3. maddesinde öyle bir hüküm var ki sadece ‘‘öğrenciyi dersten atmak’’ ifadesine yer verilmemiş. Madde şöyle: ‘‘Bu sözleşmenin anlamı çerçevesinde ayrımcılığı ortadan kaldırmak ya da önlemek için taraf devletler eğitimde ayrımcılık içeren her türlü idarî talimatı kaldırmayı ve idarî uygulamaya son vermeyi taahhüt ederler.’’ Benzer hüküm ilk maddenin (d) bendinde geçiyor. Ayrımcılık ‘‘Herhangi bir kişi ya da grubu, insan onuruyla bağdaşmayan koşullara maruz bırakmak üzere yapılan herhangi bir dışlama, dışarıda bırakma, sınırlama’’ şeklinde tanımlanıyor.


Ayrımcılığın öğrenciyi dışarıda bırakmak ve sınırlandırmaksa sözleşmeye imza atan taraf devletlere 3. maddede bir görev veriliyor: ‘‘Ayrımcılığı ortadan kaldırmak ya da önlemek İçin taraf devletler ayrıca;


(a)Eğitimde ayrımcılık içeren her türlü yasa hükmünü ve idarî talimatı kaldırmayı ve idarî uygulamaya son vermeyi,


(b) Öğrencilerin eğitim kurumlarına alınmasında hiçbir ayrım yapılmamasını, bunu gerektiğinde yasalarla güvence altına almayı taahhüt ederler.’’


Sözleşmenin 4. maddesinde ‘‘Bu sözleşmeye taraf devletler, eğitim konusunda fırsat ve muamele eşitliğini geliştirmeye ve özellikle ilköğretimi ücretsiz ve zorunlu, ortaöğretimi değişik biçimleriyle genellikle herkesin yararlanabileceği erişebileceği şekilde gerçekleştirmeye ve kanunla öngörülmüş okula gitme yükümlülüğüne herkesçe uyulmasını temin etmeyi taahhüt ederler.’’ deniliyor.


Son madde ise sözleşmeye imza atan devletlere uyarı niteliğinde: ‘‘Taraf devletler, bu sözleşmeyi uygularken eğitimde fırsat ve muamele eşitliğini güvence altına almaya yönelik alınacak önlemleri saptamak amacıyla BM tarafından benimsenen tavsiyelere en büyük özeni göstermeyi taahhüt ederler.’’


Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (BM)


’ da imzalanıyor, bizde yürürlüğe ’ da giriyor. Sözleşmenin maddesinde ‘‘Bu sözleşmeye taraf devletler, herkesin eğitim görme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.’’ deniliyor.


Maddenin 2. fıkrasında ‘‘Bu sözleşmeye taraf devletler, bu hakkın tam olarak gerçekleştirilmesi amacı ile aşağıdaki hususları kabul ederler:


(a) İlköğretim herkes için zorunlu ve parasız olacaktır.


(b)Teknik ve meslekî eğitim de dâhil olmak üzere orta öğretimin çeşitli biçimlerinin, her türlü uygun yöntemle ve özellikle parasız eğitimin tedricen yaygınlaştırılması yoluyla herkes için açık ve ulaşılabilir olması sağlanacaktır.’’ hükümleri getiriliyor. Ayrıca maddenin diğer fıkraları ve takip eden maddelerde de aynı minvâlde hükümler bulunuyor. Özellikle maddede ‘‘zorunlu ve parasız eğitim’’ ifadesine tekrar yer veriliyor. Hepsini uzun uzun alıntılamıyorum.


Sözleşmenin sonlarına doğru; uygulanması noktasında belirlenen yöntemlerde de sözleşme hükümlerinin kesin olarak geçerli olacağı, kısmen bile olsa uygulanmayan bir hükmünün bulunmaması gerektiği ve taraf olan devletlerin vatandaşları için kesinlikle geçerli olduğu belirtiliyor. Özellikle 2. maddede ‘‘Sözleşmeye taraf devletler, belirtilen insan haklarını hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulamayı taahhüt ederler.’’ deniliyor.


Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (BM)


’ da kabul ediliyor. 18 yaşını doldurmamış herkes çocuk olarak kabul ediliyor. ( sayılı Çocuk Koruma Kanunu’ nun 3. maddesinde de aynı tanım yapılmıştır.)


Taraf devletler için önsözünde ‘‘Bu metinlerde yer alan hak ve özgürlüklerden herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin yararlanma hakkına sahip olduklarını benimsediklerini ve ilan ettiklerini kabul ederler.’’ hükmü peşinen getiriliyor. Arka arkasına benzer ifadelere yer veriliyor. İşte 2. madde: ‘‘Taraf devletler, bu sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa hiçbir ayrım gözetilmeksizin tanır ve taahhüt ederler.’’ Benzer ifade 4. maddede geçiyor: ‘‘Taraf devletler, bu sözleşmede tanınan hakların uygulanması amacıyla gereken her türlü yasal, idarî ve diğer önlemleri alacaklardır.’’


Sözleşmenin maddesinde ‘‘Taraf devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerine tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle: a) İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler. b) Ortaöğretim sistemlerinin genel olduğu kadar meslekî nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik edecek ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlayacak ve gerekli durumlarda malî yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar.’’ deniliyor.


Maddenin 2. fıkrasında ‘‘Taraf devletler, okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanmasını amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.’’ hükmü getirilerek öğrenciyi dersten atmanın ceza olarak görülmesinin yanlış olduğuna dikkat çekiliyor.


Maddenin 3. fıkrasında ‘‘Taraf devletler eğitim alanında, özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler.’’ deniliyor ki eğitimin önemine ve uluslararası eğitim işbirliğine önem verilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.


Sözleşmenin maddesinde eğitimin hangi amaçlara yönelik olması gerektiği açıklanıyor. Maddeyi aynen alıntılamıyorum. Sözleşmenin tamamında çocukların hak ve özgürlüklerine vurgu yapılıyor.Eğitim hakkı başta olmak üzere diğer hakların çocuğa sunulmasında imza koyan taraf devletlere zorunluluk getiriliyor.


Çocuk Hakları Sözleşmesi (UNICEF)


Karıştırılmasın; yukarıda aynı adı taşıyan sözleşme, BM’ ye ait. Bu sözleşme tarihli ancak özü ve ruhu itibarıyla benzer maddelerden oluşuyor. Sözleşmede 10 ilke bulunuyor. Madde madde değil de ilke ilke ele alınmış konular ve en uzun ilke, eğitime ayrılmış.


Eğitimi konu eden 7. ilkede diyor ki: ‘‘Çocuk, hiç olmazsa ilköğretim derecesinde ücretsiz ve zorunlu bir eğitim almağa hak kazanmalıdır. Çocuğa, genel kültürünü ilerletecek yeteneklerini, şahsî muhakemesini, ahlakî ve sosyal sorumluluğunu geliştirecek ve topluma faydalı bir üye olmasını sağlayacak eşit imkânlar esasına dayanan bir eğitim verilmelidir.’’ İlkenin devamında eğitimin yol gösterici işlevine vurgu yapılarak ‘‘Toplum ve resmî makamlar bu haklardan istifadeyi geliştirmeye gayret sarf etmelidirler.’’ deniliyor. Benzer uyarı ilkede de yer alıyor: ‘‘Çocuk; ayrıcalıkların, küçük düşürücü durumların gerektirdiği muamelelere karşı korunmalıdır.’’ Buna yakın cümlelere 1. ilkede de rastlıyoruz, uyarı niteliğinde: ‘‘Çocuk, bu bildirgede yer alan haklardan istifade etmelidir. Her çocuk, bu bildirgedeki haklara istisnasız sahip olmalıdır.’’


Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi (UNICEF)


Çocuk haklarına dair temel metinlerdendir. Metnin çocuk dilinde yazılmış bir versiyonu da bulunuyor. Size bu beyannameden maddeler alıntılıyorum. maddede ‘‘Bütün çocukların eğitim hakları güvence altına alınır.’’ deniliyor. maddede ‘‘Eğitimimi eksiksiz yapabilmem için desteklenir ve korunurum. İlköğretim herkes için parasızdır. Kız olsun, erkek olsun her çocuk için zorunludur.’’ deniliyor. Yani öğrenciyi her ne sebep olursa olsun dersten atmanın eğitimine engel teşkil edeceğini düşünerek daha dikkatli hareket etmeliyiz.


Her uluslararası metinde olduğu gibi sözleşme hükümleri ilk ya da son maddelerde güvenceye alınıyor. İşte 2. madde ‘‘Bu sözleşmedeki bütün haklar çocuklar içindir. Beyaz çocuk, kara çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Bu haklara sahip olmak için çocuk olmak yeterlidir.’’


Sonuç ve Değerlendirme


Yazı çok uzun oldu farkındayım, giriş kısmında da belirttiğim gibi hazırladığım bu haber dosyası hem idareciler hem de öğretmen arkadaşlarımın nezninde asla bir uyarı, tehdit falan değildir. Tamamen hatırlatmadır ve yol gösterici bir metindir.


Eğitim Bilimleri’ nde ‘‘time out’’ yani ara verme denilen bir uygulama var. Eğitim ve öğretime hazırbulunuşluğu düşük olan öğrencinin bir süre dışarıya çıkarılmasını öngörüyor. Ancak time out/ara verme, rehberlik içeren bir süreçtir. Öğrencinin başıboş bırakılması anlamına gelmez. O yüzden öğrenciyi dersten atmanın time out/ara vermeyle açıklanması mümkün değildir.


Her öğrenci birbirine benzemez. Kimisi çalışkandır, kimisi değildir. İflah olmaz, denilen türde de çok öğrenci vardır eğitim kurumlarımızda. Böyle öğrencileri dersten atarak suç işlemiş olmanın yanında çözümün gerçekleşmeyeceğinden de şüpheniz olmasın. Çünkü eğitim süreci boyunca hiçbir suç, benim düşüncem, ceza ile ortadan kalkmaz. Dersten atmak çözüm değildir, öğrenciyi dersten atarak çözüm bulunmaz. Öğrencinin bu yönde davranış geliştirmesi ve öğretmen arkadaşımızın da rehber olması gerekir.


Öğrencimiz yine de istenilen düzeye ulaşmıyorsa dersten atıp maşa varken elimizi ateşe sokmak yerine İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ nin 8. bölümü uygulamaya konulabilir. ‘‘Öğrencilerin olumsuz davranışları ve uygulanacak yaptırımlar’’ başlıklı 54, ‘‘Yaptırım gerektiren davranışlar’’ başlıklı 55, ‘‘Yaptırım takdirinde dikkat edilecek hususlar’’ başlıklı maddeler; öğretmen arkadaşlarımızın yasal uygulama haklarının olduğu hükümleri içeriyor.


Hem iç hukukumuzda hem de uluslararası metinlerde yer alan maddeleri masaya yatırdık. Görüyoruz ki eğitim-öğretim faaliyetleri ilköğretim için parasız ve zorunlu. Çocuğun eğitim hakkı ise her ne sebep altında olursa olsun engellenemez. Dolayısıyla öğrenciyi dersten atmak, hem iç hukukumuza hem de uluslararası sözleşmelere göre suçtur.


Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı

ÖĞRENCININ ÖĞRETMENI TARAFINDAN DERSTEN ATILMASININ HUKUKI BOYUTU NEDIR (SUÇ MU )?

Öğrencinin Öğretmeni Tarafından Dersten Atılmasının Hukuki Boyutu Nedir (Suç mu )?


Bir öğretmenin öğrencisini dersten çıkarmasının hukuki boyutunu kanun maddeleri ile açıklamaya çalışacağım.

Türk Ceza Kanunun Maddesine bakacak olursak;

Eğitim Ve Öğretim Hakkının Engellenmesi

(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;

a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,

b) Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına,

c) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,

engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Türk Ceza Kanunun Maddesine dayanarak söylüyorum ; öğrencinin dersten atılması suç teşkil monash.pwa cezasının ağır olduğunu görüyoruz.


Türk Ceza Kanunun Maddesine bakar isek;

Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi

(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;

a) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine,

b) Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına,

engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına

Türk Ceza Kanunun da açıkça &#;kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına engel olunması hâlinde,fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına &#; denmiştir yani bu da suç teşkil ettiğinin bir göstergesi diyebiliriz.


Avrupa İnsan Hakları  Sözleşmesi  2. Maddesi

Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir.

Öğretmenin sizi dersten atması eğitim hakkından yoksun bırakması demektir bu da demek oluyor ki böyle bir durumda kişiyi eğitim hakkından yoksun bırakmıştır öyleyse bu  kişi suç işlemiş olur.

Öğretmenlerin okulda öğrencilere yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Değerli kardeşimiz,

KUTSAL öğretmenlik mesleğinin en zor tarafı, sınıf yönetimidir. Öğretmen merkezli eski eğitimde sınıfta disiplini ve sessizliği sağlama “sınıf yönetimi” olarak algılanıyordu. Eğer bir sınıfta öğretmen anlatıyor, öğrenciler de sessizce dinliyorsa; öğretmen sınıf yönetiminde başarılı sayılırdı. Sınıfta disiplini sağlamak için öğretmenler çoğu zaman ceza ve dayak yöntemine başvuruyorlar, aileler de buna onay veriyorlardı.

Öğrenci merkezli yeni anlayışta sınıf yönetimi dendiğinde pozitif disiplin anlaşılmaktadır. Pozitif disiplinin amacı, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı, saldırgan, iç denetimden yoksun, özgüven duygusu gelişmemiş, başarısızlığın suçunu başkalarına yükleyen, sorumluluktan kaçan, kurallara uymayan, ev ödevlerini yapmayan, yalan söyleyen, sınıfta ders dinlemeyen, okulu sevmeyen, hatalı anne baba tutumlarından dolayı çeşitli uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuklara rehberlik yapmaktır.

Sınıf yönetimi sağduyu, bilgi ve sabır isteyen bir iştir. Pek çok anne baba ve öğretmen disiplin sorununu yalnız engelleyici, kontrol edilemeyen taşkın ve zarar veren davranışlardan ibaret sanmaktadır. Oysa aşırı çekingen, utangaç, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı davranışlar da disiplin sorunudur. Disiplin sorunu kabul edilen davranış yalnızca öğrencilerle ilgili bir sorun olmayıp anne baba, öğretmen gibi yetişkinlerin de sıkça yaptığı yanlışlar yüzünden ortaya çıkan bir sorundur.

Pedagoji bilen tecrübeli bir öğretmen yeni girdiği sınıfta, çocukları gözlemleyerek, bir hafta içinde aileleri hakkında bilgi sahibi olabilir. Ancak tecrübeye dayalı bu bilgi ile yetinmemeli, başta problemli öğrenciler olmak üzere her öğrencinin ailesi ile görüşerek onları yakından tanımalıdır.

Tecrübeli ve sınıf yönetiminde başarılı öğretmenler de ara sıra sınıf içinde uygunsuz davranışlarla karşı karşıya gelebilir. Uygunsuz davranışlar, kabul edilebilir sosyal davranış normlarına uymayan hareketlerdir. Bunlar, sınıfta bulunan diğer öğrenciler üzerinde fiziksel ya da psikolojik zararlara yol açar. Bazı durumlarda bu davranışlar öğretim programının uygulanmasını kesintiye uğratan grupça uygunsuz davranışlara da dönüşebilir.

İster yalnızca bir öğrencinin dersi dinlememe, etkinliklere katılmama, başka bir şeyle uğraşma gibi bireysel uygunsuz davranışı olsun, ister bir grup öğrencinin grupça yaptığı uygunsuz davranış olsun, bunlar dersin hedeflerinin gerçekleşmesini engelleyen istenmeyen davranışlardır. Bu tür davranışları gösterenler, daha çok düşük okul başarısı olan, psikolojik bazı sorunlar yaşayan, genellikle alt sosyoekonomik düzey ve düzensiz bir aile disiplininden gelen çocuklardır.

BAŞARILI ÖĞRETMENİN ÖZELLİKLERİ

— Öğrencilerine karşı arkadaşça tutumlar geliştirir: Eğer öğretmenle öğrenciler arasında güvene dayanan bir ilişki varsa, sınıf yönetimi kolaylaşır. Öğrenciler sevdikleri öğretmenle işbirliği yaparlar. Öğretmenini seven bir öğrenci onun dersini de severek çalışır.

— Disiplin sorunu yaratan öğrencilere karşı bile olumlu tavır geliştirir: En yaramaz öğrenciler bile kendilerine değer veren öğretmenlerin sözlerini dinler ve onlara saygı duyarlar.

— Sınıf yönetimi konusunda mantıklı ve iyimser bir yaklaşım geliştirir: Etkili öğretmenler, sınıf yönetiminde ara sıra sorunlar yaşasalar bile, örnek kişilikleri ve iyimser yaklaşımları sayesinde uzun dönemde öğrencilerine olumlu davranışlar kazandırırlar.

— Uygun davranışa ilgi gösterir ve sınıfta iyi niyet oluşturur: Davranışı kontrol etmenin en iyi yolu, öğrencinin olumsuz davranışlarına değil olumlu davranışlarına ilgi göstermektir.

— Öğrencilerini yöneticilere, anne ve babalara şikayet etmez: Sınıfta düzeni sağlamak öncelikle öğretmenin sorumluluğudur. Öğretmen bazen sınıf düzenini bozan öğrencileri yöneticilere ve anne babalara şikayet etme eğilimindedir. Bu durum, öğretmenin yetersizliğinin bir sonucudur. Zaten öğrenciler, yöneticiler ve anne babalar bu tip öğretmenlere karşı olumlu duygular taşımazlar.

— Belli öğrencilere özel ilgi göstermekten sakınır: Başarılı öğrenci kadar başarısız öğrencinin de öğretmen üzerinde hakkı vardır. Bazı öğretmenler çabuk anlayan, saygılı ve çalışkan öğrencilere sınıf içinde fazla ilgi göstererek onları şımartma eğilimindedir. Öğretmenin bu tutumu yavaş anlayan, okul başarısı düşük öğrencilerin adalet duygularını zedeler.

— Kesintiye yol açan öğretim tekniklerini değiştirir: Sınıf yönetiminde öğretim tekniğinin payı büyüktür. Yanlış öğretim teknikleri öğrencilerin sıkılmasına ve istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir. Öğrencilerin derse ilgi göstermediğini gören bir öğretmen, öğrencileri suçlama yerine, öğrencilerin görüşünü alarak tekniğini değiştirmelidir.

— Sınıf kuralları oluştururken öğrencinin katılımını sağlar: Okul yönetimi ve öğretmen tarafından dikte edilen kurallar öğrencilerin karşı koymasına yol açar. Öğrenci, belirlenmesinde katkıda bulunduğu kuralları benimser, onlara uymaya özen gösterir.

— Sınıf kurallarının nedenlerini açıklar: Öğrenciler, nasıl davranmaları gerektiğini bilmekten öte niçin böyle davranmaları gerektiğini bilmek isterler.

— Olabildiğince az kural koyar ve kuralın amacını açıklar: Kuralların çok ve anlaşılmaz olması karışıklık yaratır. Fazla sayıda kural, bazılarının göz ardı edilmesine neden olur.

— Öğrencinin kişiliği üzerine değil, kabul edilmeyen davranışı üzerinde durur: Öğrenci istenmeyen bir davranış gösterdiğinde, öğretmen davranışın değil de öğrencinin kişiliği üzerine odaklanırsa “öğretmen beni sevmiyor, öğretmen bana taktı” duygusu uyandırır.

— İstenmeyen davranışın olumsuz sonuçlarını açıklar: Öğrencilere istenmeyen davranışlar sonucunda oluşacak bireysel zararlar, düzensizlikler ve başarısızlıklar abartılmadan, tehdit içermeden, kısa ve açık bir dille anlatılmalıdır.

— İlgi çekmeye yönelik küçük yaramazlıkları göz ardı eder: Söz almadan konuşma, arkadaşlarının sözünü kesme gibi küçük uygunsuz davranışlar genellikle ilgi çekmek için yapılır. Öğrencinin bu tür davranışlarına ilgi gösterilmediği zaman azalır.

— Disiplini sağlamak için bağırıp çağırmaz: Öğretmen sınıfta disiplin sağlamak için "Kes Sesini!", "Konuşma!", "Otur Yerine!", "Dön Önüne!" “Yeter artık!” gibi zaman kaybettiren ve saygınlığına gölge düşüren hitaplar kullanmamalıdır.

— Öğrencileri not ve ceza ile tehdit etmez: Tehdit ve gözdağı öğrencilerde inatlaşma, düşmanlık ve direnme duygularını harekete geçirir . Öğretmen tehdit ettiğinde öğrenciler öğretmenin ortamı kontrol edemediğini anlar.

— Öğrencilerle asla alay etmez: Bir öğretmenin öğrencilerle alay etmesi, öğrenciler tarafından kişisel statülerine saldırı olarak görülür, düşmanlığa ve asiliğe yol açar. Öğretmeni adil olmayan biri olarak görürler ve uygunsuz davranışların sorumluluğunu üstlenmek istenmezler.

— Olumsuz eleştiriden kaçınır: Olumsuz eleştiriler öğrencilerin kendilerini kötü hissetmelerine ve motivasyonlarının kırılmasına yol açar.

— Vücut dilini iyi kullanır: Öğretmen ders anlatırken öğrencilerin gürültü çıkarması ve birbirleriyle konuşması sık rastlanan bir durumdur. Bazen öğrenciler öğretmeni kızdırmak için gürültü yapar veya konu dışı şeyler sorarak dersi sabote ederler. Öğretmenin kızması, bağırıp çağırması bir işe yaramaz. Çünkü amaçları öğretmeni kızdırmaktır. Bu durumda en etkili yol susmaktır. Öğretmenin susması beklemedikleri bir tepki olduğu için öğrenciler de susacaktır.

— Öğrencileri etiketlemez: Öğretmenler bazen "aptal", "tembel", “yaramaz”, “geveze” gibi terimlerle öğrencileri etiketleme yoluna giderler. Bu adlandırmaları kullanan öğretmenler, öğrencinin benlik kavramını olumsuz etkilemektedir.

— Ciddi ve uygunsuz bir davranışı, bire bir görüşme yoluyla düzeltmeye çalışır: Öğrenciyi küçük düşürecek ciddi bir olumsuz davranışı diğer öğrencilerin önünde dile getirme durumunda, öğrenci savunmaya geçebilir. Öğretmen öğrenci ile özel olarak bire bir konuşursa öğrenci davranışlarını değerlendirmede daha objektif olur, öğretmenin önerilerine olumlu yanıtlar verir.

— Öğrenciyi cezalandırmaktan kaçınır: Öğrenciler ceza veren veya disiplin kuruluna gönderen öğretmene düşmanlık besler, bu da öğretmen-öğrenci ilişkilerini zedeler, öğretmenin sınıf yönetimini güçleştirir..

— Öğrencilerin duygularını ve tepkilerini dile getirmesine izin verir: Öğrenci kimi zaman haksızlığa uğradığını veya ihmal edildiğini düşünerek tepkide bulunabilir. “Öğretmenim, bu yaptığınız haksızlık!” diye bağırabilir. Öğrencilerin olumlu tepkileri kadar olumsuz tepkilerini de dile getirmelerine izin vermelisiniz. Öğrenci haklı ise özür dilemek, gönlünü almak sizi küçültmez, aksine adil davrandığınız için öğrencinin gözünde büyürsünüz.

— Normal yollardan sorunu çözemiyorsa uzman personelden yardım ister: Öğretmen, sınıfta sürekli olarak dersi kesintiye uğratan öğrencilere, sınıf yönetimi ilkelerini uyguladıkları halde sorunla baş edemiyorlarsa, okul rehber öğretmeninden ya da bir psikologdan yardım alabilir.

— Ana babalarla, yöneticilerle, rehber öğretmenlerle işbirliği yapar: Gerekiyorsa sınıf düzenini sürekli bozan öğrenciler için ana babalarla, yöneticilerle, rehber öğretmenlerle işbirliği yaparak bu çocuklar için alternatif etkinlikler plânlar.

Aşırı disiplin yanlısı, örgütleme gücü yeterince gelişmemiş, olumlu davranışlar sergileyemeyen, olumsuz eleştirmekten hoşlanan öğretmenler sınıf yönetiminde sorunlarla sık karşılaşır, branşlarında bilgili olsalar dahi zevkli bir ders işleyemezler. Sınıf içinde sağlanan düzenle öğrencilerin öğrenmeleri yakından ilişkilidir. Sınıfta düzen ancak kurallar koyarak, yanlış davranışa tepki vererek, olumlu davranışı destekleyerek, öğrencilerin benlik duygularını koruyarak sağlanabilir. Bütün bunları yaparken öğrencilerin görüşü alınmalı, katkıda bulunmaları sağlanmalıdır.

(Ali Çankırılı, Zafer Dergisi, Sayı: , Kasım) 

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır