östrojen nasıl düşürülür / Melek Vuslat Özdoğan

Östrojen Nasıl Düşürülür

östrojen nasıl düşürülür

Östrojen Nedir? 

Sağlıklı bir yaşam için hormon dengesi çok önemlidir. Hormonlar dengede olduğunda vücudumuz olması gerektiği gibi çalışır ancak bu denge bozulduğunda bazı sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Östrojen kadınlık hormonu olarak da bilinir; ancak erkeklerde de bulunur. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek östrojen seviyelerine sahiplerdir. Bu nedenle dengesi çok önemlidir. 

Östrojen; kadınlarda adet döngüsünü düzenlemekle beraber üreme sistemini, idrar yolunu, kalp ve kan damarlarını, kemikleri, göğüsleri, deri, saç, mukoza zarlarını, pelvik kasları ve beyni etkileyebilen bir hormondur. Bunun yanı sıra östrojen; vücut ısısının düzenlenmesinde ve endofrin üretiminde rol oynar bu nedenle mental sağlıkla da ilişkilidir.

 

Östrojen Sevi̇yesi̇ İle İli̇şki̇li̇ Problemler

Kadınlarda Östrojen Fazlalığı Belirtileri; 

  • Şişkinlik hissi
  • Memelerde büyüme ve hassasiyet
  • Cinsel isteğin azalması
  • Adet döngüsünde bozulma
  • Menstrüasyon öncesi sendromda (PMS) artış
  • Ruh hali değişiklikleri
  • Baş ağrısı sayısında ve düzeyinde artış
  • Kilo alımı
  • Saç dökülmesi
  • Uyku problemi
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Eller ve ayaklarda soğukluk

 

Kadınlarda Östrojen Eksikliği Belirtileri; 

  • Vajinal yağlanma eksikliği 
  • İdrar yolu enfeksiyonlarının sıklığında artış
  • Adet döngüsünde bozulmalar
  • Ruh hali değişiklikleri
  • Sıcak basmaları
  • Memelerde hassasiyet
  • Migren ataklarının veya baş ağrılarının artışı
  • Depresif ruh hali, depresyon
  • Kronik yorgunluk ve halsizlik

 

Diyet ve Östrojen İlişkisi 

Düşük östrojen seviyeleri de insan sağlığını yakından etkiler ancak toplumda daha sık rastlanan hormon bozukluğu östrojen baskınlığıdır (östrojen fazlalığı). Yapılan araştırmalara göre östrojen seviyelerindeki fazlalık; yumurtalık kanseri, meme kanseri ve Polikistik Over Sendromu (PCOS) ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan bazı güncel araştırmalar ise beslenme şeklinin östrojen seviyeleri üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Bazı diyet modelleri östrojen seviyelerini düşürürken bazı diyet modelleri ise yükseltmektedir.

 

Yüksek Östrojen Seviyesi ve Beslenme

 

Östrojen seviyelerini arttıran besinler; 

  • Yüksek miktarda kırmızı et tüketimi 
  • İşlenmiş gıdalar (paket ürünler, çikolata, cips vb.)
  • Tatlılar (rafine şeker ile tatlandırılmış hazır kek, pasta vb. )
  • Süt ürünleri 
  • Rafine tahıllar (beyaz un, beyaz ekmek vb.)

 

Östrojen Seviyelerini Düzenleyen Beslenme Modeli:  Akdeniz Diyeti

Akdeniz diyeti, sağlıklı östrojen seviyelerini desteklemektedir. Taze meyve, sebzelerden ve kuru baklagillerden zengin, sağlıklı yağlar tüketilen ve kırmızı et, hayvansal yağlar ve işlenmiş gıda tüketimi düşük seviyelerde olan Akdeniz diyeti; hormon dengesini düzenlemektedir.

  • Bunun yanı sıra Akdeniz diyeti, lif açısından zengindir ve fitoöstrojenler bakımından da yüksek olabilir. Fitoöstrojenler; bitkisel kaynaklı östrojenlerdir ve östrojen ile aynı görevi görmektedir. Ancak bazı çalışmalar göstermiştir ki; fitoöstrojenler, östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojen emilimini engeller ve yüksek östrojen seviyesine sahip bireylerde koruyucu etki sağlar ve hormon dengesini düzenler.

 

Bunun yanı sıra tam tahıllar, kolesterol emilimini düşürme etkisine sahip liften zengindir. Kolesterol östrojenin öncüsü olduğunu düşünürsek tam tahıllı besinleri tercih etmek kan östrojen seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir. Aynı zamanda yüksek lifli beslenme, kolonda östrojen emilimini azaltır. Bu nedenle yüksek lif içeren Akdeniz diyetinin; meme kanseri, yumurtalık kanseri ve PCOS riskini azalttığı düşünülmektedir.

 

Östrojen Seviyelerini Düşürmek İçin Tavsiyeler:

  • Kırmızı eti ve işlenmiş et ürünlerini (salam, sosis, sucuk vb.) sınırlandırın.
  • İdeal kilonuzun üzerindeyseniz diyetisyen yardımı ile kilo verin.
  • Rafine karbonhidratlardan ve işlenmiş gıdalardan uzak durun (pasta, abur cubur, şekerleme, beyaz un, beyaz ekmek vb.).
  • Düzenli egzersiz yapın.
  • Alkol tüketimini azaltın.
  • Taze meyve ve sebzeleri bol tüketin.
  • Tam tahıllı ürünler tercih edin.
  • Haftada 2 gün kurubaklagil tüketin.
  • Bitkisel yağlar tercih edin (zeytinyağı, fındık yağı vb.).
  • Süt ve süt ürünlerini az yağlı veya yağsız tercih edin.
  • Sert kabuklu yemişleri ara öğünlerde tüketin (ceviz, fındık, badem vb.).

 

Östrojen Seviyelerini Düzenlemek İçin Örnek 

 

Sağlıklı Beslenme Menüsü

  Kahvaltı: 

  • 1 Fincan Yeşil Çay / Çay (şekersiz )
  • 1 adet haşlanmış yumurta
  • 2-3 ince dilim beyaz peynir veya 3-4 yemek kaşığı lor peyniri 
  • 5-6 adet zeytin veya 2 adet bütün ceviz
  • Bol söğüş sebze ve yeşillik 
  • 1 ince dilim tam buğday ekmeği 

Kahvaltı (Alternati̇f):

  • 4 yemek kaşığı yulaf ezmesi 
  • 3-4 adet gün kurusu/kuru erik/hurma
  • 1 yemek kaşığı keten tohumu/chia tohumu 
  • 1 su bardağı laktozsuz süt veya 4 yemek kaşığı yoğurt 

 

Öğle Yemeği̇:   

  • 1 küçük kase çorba veya 3-4 yemek kaşığı bulgur pilavı 
  • 6-8 yemek kaşığı sebze yemeği
  • 4 yemek kaşığı yoğurt 
  • Bol salata (bol sirke, limon ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile)

 

Ara Öğün: 

  • 1 porsiyon meyve (1 orta boy armut/1 adet yeşil elma/2 adet kivi/1 adet muz)
  • 15-20 adet çiğ badem/fındık 

 

Akşam Yemeği̇:

  • 150 gr balık veya et (fırın /haşlama /ızgara)
  • Fırında bolca sebze (kabak, patlıcan,havuç vs.)
  • 1 ince dilim tam buğday ekmeği 

 

Ara Öğün:

  • 1 kase yoğurt veya 1 su bardağı kefir 
  • 1 porsiyon meyve 

 

Yeterli su içtiğinizden emin olunuz (en az 2.5 litre) 

Haftalık 200-300 dk fiziksel aktivite yapmaya çalışınız. 

 

Not:Yukarıdaki menü örnek bir menüdür. Bireyin boy, kilo, yaş ve fiziksel aktivite düzeyine göre günlük ihtiyaçları değişebilir.

Vücudunuzda Östrojen Dominansı Olduğunu Öğrendiyseniz, Bunları Da Bilmenizde Fayda Var...

Vücutta bir dengenin bozulması, değişik sistemlerde bulgu verebilir. Bugün östrojen ve progesteron arasındaki dengenin bozulması ve vücutta daha fazla östrojen bulunmasının oluşturduğu bulgulardan bazılarını sayacağım. Bakalım bunlardan 4-5 tanesi sizde bir arada mı?

  • Kilo vermede güçlük, çabuk kilo alma
  • Şişme ve vücutta su tutulması
  • Otoimmün hastalıklar, örnepğin Hashimato tiroiditi
  • Memelerde büyüme ve hassasiyet
  • Pap smearin normal olmaması, ağır kanamalar ya da postmenopozal kanamalar, myomlar, endometriozis ve ağrılı regl dönemi
  • Duygusal dalgalanmalar, premenstrüel sendrom, depresyon, gerginlik, olur olmaz ağlama eğilimi, kaygı
  • Sık sık migren ve diğer baş ağrıları
  • Yüze ateş basması ya da rozasea
  • Safra kesesi problemleri

Eğer size de, bu birbirinden bağımsız sistemlerde, aynı anda böyle şikayetler ve hatta hastalık teşhisleri varsa, vücudunuzda progesteron tarafından karşılanamayacak miktarda östrojen olduğunu, yani östrojen dominansı olup olmadığını araştırmak gerekebilir. Ve ondan sonra tabii ki, doğal yöntemlerle bu durumdan kurtulmak için çaba sarfetmek gerekecek.

Östrojen dominansıyla ilgili bulguların yaygın olduğunu, bazen istemediğimiz hastalıklarla da sonuçlandığına ilişkin bilgilerimiz var. Biz östrojenle progesteronun etkilerinin, ateşle buz gibi olduğunu biliyoruz. O zaman, madem ki östrojen fazla, progesteron az, dışarıdan progesteron verelim, olmaz mı? Tabii ki olur, çok da iyi olur, hatta vücutta üretilen progesterona benzer  hormon kremleri, fitilleri var, onlar da kullanılabilir. Fakat maalesef, yine belirtmeliyim ki, fonksiyonel tıp vücuda bir biyolojik sistemler bütünü olarak bakar. Dışarıdan tek bir ilaç, destek vb. verilerek, bütün sistemi iyileştirmek mümkün değil. Hatta öncelikle terapötik yaşam tarzı değişikliklerini uygular, vücutta eksik olan besin maddelerini tamamlarsak, ilaç kullanmamıza da gerek kalmayabilir. Ancak bu iş, uzun soluklu bir iştir, şalteri açtım-kapattım gibi kolayca, anında düzelmez, haftalar, aylar sürebilir düzelmeden söz edebilmek için.

Klasik bilgilerimiz bize, östrojen ve progesteron hormonlarının salgılanması için, beyinden östrojen ve progesteron salgılayan dokulara bir uyarı gelmesi gerektiğini söyler, benzer şekilde de bu hormonların etkisiyle, beyinden uyarıcının salgılanıp salgılanmayacağına ilişkin bir bilgi geri döner, vücudun dengesini koruyabilmek için. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi, bu olay sadece beyin ve opverler arasında gerçekleşen bir oplay değildir; bu dengeyi böbrek üstü bezleri, tiroid bezi, karaciğer ve barsağın fonksiyonları ve sağlığı temelden etkiler. Vücudumuzda insülin direnci ve enflamasyon varlığı, östrojen dominansıyla sonuçlanabilir. Sıkıntılarımızın yoğun olduğu dönemlerdeki, adet düzenindeki değişikliklerden de anımsayacağınzı gibi, yönetmeyi beceremediğimiz stres de bu hormon sistemini gerinden etkiler. Bu yüzden ben size, tek bir ilaç ya da belli besin maddelerini alırsak, bu iş çözülür diyemeyeceğim.

Bunun yerine size öncelikle çevresel toksinlerden uzak durmanızı önereceğim. Sağlığı en az olumsuz etkileyecek kozmetik maddelerinden, evde kullanılan temizlik malzemelerin, antibakteriyel sabunlardan, plastik şişelerden, teflon tavalara, sebze meyevelerin üzerindeki pestisitlere kadar sakınmamız gereken hormon bozucuları hatırlatmak istiyorum. Bununla birlikte, konumuz östrojen yüksekliği olduğundan özellikle hayvancılıkta kullanılan hormonlar nedeniyle, vücudumuza hiç farketmeden hormon aldığımızı bilmenizi isterim. Bu nedenle kırmızı et ve süt ürünlerinden mümkün olduğu kadar sakınalım, varsa kaynağını bildiğiniz, otlakta beslenen, hormon verilmemiş, aynı zamanda yapay yemlerle beslenmemiş (GDO’lu) hayvanların etleri nadiren tercih edilebilir. Pekala küçük balıklar, organik tavuk, hindi, ördek etleri tercih edilebilir. Bu bağlamda, hayvansal protein kaynaklarını, tabağımıza çeşni gibi koymakta fayda var, gerisi tamamen sebze olmalı, yüzde 25’e yüzde 75 gibi bir oran düşünülebilir. ayrıca düşük yağlı beslenmenin kan östrojen seviyelerini düşürdüğünü bilmeliyiz. Eğer böyle yaparsak, yeterince diyet lifi de almız mümkün olabilir, bu da östrojen metabolizması için çok gerekli (seks hormon bağlayan globulin seviyesi SHBG bitkisel beslenenlerde artar- bu ise serbest östrojenin düşük olmasına yol açar), hem kabızlığın önlenmesi ve bu şekilde barsaktan atılacak östrojenlerin tekrar geri alınmaması ve basraktan karaciğere tekrar dönmemesi, hem de fazla kilolardan kurtulmak, hem de barsak sağlığımızı düzenlemek anlamında. Barsakta yaşayan bazı bakterilerin olumlu, bazılarının da olumsuz etkisi oluyor östrojen metabolizmasına, biz bu yaptığımızla iyi huyluları beslemiş oluyoruz, bu da ek bir fayda. Biliyorsunuz yağ dokusu da hormonal olarak aktif ve östrojen üreten bir yapıda. Günde 35-45 gram diyet lifi alabilmemiz gerek; bir referans olarak 1 bardak brokoli + 1 bardak yeşil mercimek 22 gram diyet lifi içeriyor, demek ki bunun gibi günde 2 porsiyon tüketmemiz gerek. Tabi bunlar hep aynı yiyecekler olmayacak, çeşitli renk ve çeşitteki sebze ve meyvelerden, östrojen metabolizması için gerekli antioksidanları almamız gerekiyor.

Bir yandan da östrojeni metabolize eden karaciğer fonksiyonlarını desteklemek gerek. Öncelikle kilo vermek çok önemli, obezite kendi başına enflamasyona sebep olur.  Rafine karbonhidratlar, şekerler, paketli ürünlerden, trans yağlardan uzaklaşarak, alkolik olmayan karaciğer sorunlarını ortadan kaldırmak, çeşitli ilaçlarla buradaki enzim sistemlerini zorlamamak gerek.

Stres yönetimi çok önemli bir konu; östrojen dominansı sorunu yaşayan kadınların bir bölümünde çocukluk çağı travmaları, özellikle cinsel tacizler yer alıyor. Her ne yöntemle olursa olsun, bu konuların da ele alınıp, yönetilebilecek formata taşınması gerekiyor, profesyonel destek de gerekebilir. Bununla birlikte, kişinin stres durumu kortizol seviyelerinin yükselmesiyle seyrediyor. Bu kortizolü oluşturabilmelk için, vücut östrojen ve progesteronun da hammaddesi olan kolesterolü kullanıyor, bizim hormonlara kolesterol kalmıyor ve hormon dengesi bozuluyor. Dolayısıyla kortizol seviyelerini kontrol altına alabilmek için meditasyon, farkındalık egzersizleri, dua vb ne yöntem biliyorsak kullanmamız gerek. Yeterli uyku da hormonal dengenin çok önemli bir unsuru tabii ki.

Egzersiz de çok önemli; benim önerim gün içinde kıpır kıpır olmanız, canınızı acıtacak, sizi mutsuz edecek kadar yoran egzersizlerden kaçınmalı. Yürüyüş, yüzme, dans gibi solunumu hızlandıran bir egzersizden günde yarım saat, haftada 2-3 de kas çalışması öneriyorum. Her gün esneme hareketleri yapmak da gerek.

Ayrıca progesteronu artıran yiyeceklerden B vitamini kaynakları ( tavuk, hindi, somon, avokado, nohut, koyu yeşil yapraklı sebzeler, tohumlar (ayçekirdeği, susam) ve kuruyemişleri ve hormon içermeyen organik et tüketmek mümkün. B vitamni için dışardan metil B vitamini formlarıyla desteklemek mümkün.

SHBG (seks hormon bağlayıcı globulin) i artırmak için, bitki ağırlıklı, düşük yağlı bir beslenme tercih edilmeli. Keten tohumu gibi fitoöstrojenler, serbest östrojeni bağlayacak olan SHBG düzeyini arttırarak olumlu etki gösterirler. Hipotiroidi varsa tedavi edilmeli. Obezite tedavi edilmeli. İnsülin direncine yönelik olara tarçın ve krom kullanılabilir. D vitamini eksikliği olup olmadığı mutlaka kontrol edilmeli.

Östrojenin uzaklaştırılmasını artırıcı DIM kullanılabilir.

Mide asiditesi ve protein sindirimi araştırılmalı. Barsak florasının düzenlenmesi şart, geçirgen bağırsak varsa tedavi edilecek.  Öncelikle bir eliminasyon diyeti uygulamakta fayda var. Yeterli diyet lifiyle barsak boşalma süresini kısaltmak gerekiyor. Magnezyum sitratın etkisi burada göz önüne alınmalı. Lactobacillus acidophilus ve Bifidobacterium lactis içeren probiyotikler iyi gelecektir. Karaciğer östrojen metabolizmasını etkilememesi için, karaciğer enzim sistemlerini kullanan ilaçlar ve kötü östrojen kaynaklarından (hayvanlara verilen hormonlar, ksenoöstrojen denilen, östrojen gibi davrananan hormon bozucular)  ve alkolden kaçınmak gerek.   

Vücuttaki iltihabı gidermek gerek. bunun için destek olarak omega3 yağları, kurkumin ile desteklenebilir. Kortizol yanıtını düzenlemek için çay ve kahveden uzak durmak da iyi gelecektir.

Dr. Ferda Ayhan Yalçın

Kadınların otonom sistemini etkileyen hormonlar

Hormon ve otonom sinir sistemi yakın ilişki içindeler ve beraber çalışırlar. Bu ilişki, kadınların her ay yaşadığı adet döngüsünde de belirgindir. Ancak kadınlardaki hormon değişiklikleri sadece adet kanamasının 3-5 günü ile sınırlı değil. Adet döngüsü bir adet kanamasından bir adet kanamasına kadar geçen 28 günü kapsar. Kadınlardaki bu hormon değişiklikleri migren, bağışıklık sistemi, sinir sistemi, mide bağırsak faaliyetleri gibi geniş bir yelpazeyi etkileyebilir. Kadınların iki adet kanaması arasındaki günlerinde yani 4 haftalık süreçte salgılanan hormonları tüm hayatı etkisi altına alır. Bu dönemde günlere göre doğal olarak salgılanan östrojen, progesteron ve testosteron gibi hormonlar, psikolojik durumunuzu, enerji düzeyinizi, romantik hayatınızı, içe veya dışa dönük olmanızı, tatlı ihtiyacınızı, beslenme şeklinizi ve kilonuzu etkiler.


İlk hafta: Östrojen enerjinizi artırır

Adet kanamanızın başladığı ilk gün ile başlayan bu süreç 7 gün sürer. Bu süreçte kadınlık hormonu östrojen en alttaki dip seviyesinden yavaşça artmaya başlar.

Neler hissedersiniz? 

Adet kanamasının başladığı ilk günlerindeki ağrılı ve yorgun hissettiğiniz dönemin ardından östrojen sizde doping etkisi yapar. Vücut fazla ödemden kurtulur, hafifler ve daha dinç hale gelir. Östrojen enerji düzeyini artırır ve iyimserlik moduna geçersiniz. Bu haftada insan ilişkilerinizde daha başarılı olma şansınız var. İştahınız kontrol altındadır, diyete uymakta zorlanmazsınız. Diyet yapanlar daha kolay kilo verdikleri ve oldukça motive oldukları bir dönemden geçer. Östrojen düzeyi arttıkça daha sosyal olursunuz, ev dışına çıkmak insanların arasına karışmak istersiniz, alışverişten zevk alır, hesap kitap gibi matematiksel aktivite gerektiren işler ile uğraşmak istemezsiniz.

İkinci hafta: Testosteronla özgüveniniz yükselir, hafızanız keskinleşir

Adetin 8. günü ile başlayan ve yaklaşık 14. gününde sona eren ovulasyon döneminde östrojen iyice artar ve en üst seviyesine ulaşır. Bununla birlikte erkeklik hormonu testosteron da artar. Her erkekte hem erkeklik hormonu testosteron hem de kadınlık hormonu östrojen normal olarak salgılandığı gibi, her kadında da hem östrojen hem de testosteron doğal olarak bulunur. Kadınlardaki testosteron düzeyi erkeklerin yüzde 5’i kadardır.

Neler hissedersiniz? 

Bu haftada daha pozitif, konuşkan ve kendinize daha güvenli olursunuz. Hafızanız daha keskindir. Beyninizden düşünceler hızlı akar. Romantik hisleriniz artar. Testosteron etkisi ile cinsel isteğiniz artar. Ayrıca bu süreçte yumurtlamanın da etkisiyle daha rahat hamile kalabilirsiniz. Çocuk yapmak istemiyorsanız korunmalısınız. Psikolojik olarak kendinizi iyi hissetmediğiniz bir dönemdeyseniz, anksiyeteniz artabilir, küçük meseleleri büyütme eğilimine girebilirsiniz.

Üçüncü hafta: Progesteron, yorgunluk ve uykuya eğilime neden olur

Kadınların hormonsal değişiminin yaşandığı bir diğer süreç ise her iki adet kanaması arası 28 gün olan kadınlarda âdetin 15‘inci ile 22‘inci günleri arasında gerçekleşir. Bu hafta boyunca östrojen ile testosteron düşer. Östrojende bu haftanın sonunda artış yaşanır. En önemlisi adet döngüsünün bu ikinci yarısında progesteron hormonunun salgılanıp pik yapması. Progesteron hormonunun görevi, cinsel ilişki sonucu döllenme olursa kadın rahmini ve cinsel organlarını gebeliğe hazırlamak. Gebelik gerçekleşirse progesteron düzeyi artar, gebelik gerçekleşmezse progesteron düzeyi düşer.

Neler hissedersiniz? 

Üçüncü haftanın başlarında da cinsel ilişki ile hamile kalma riski vardır. Bu dönemin sonlarına doğru yorgunluk, uykuya eğilim ve kendini sosyal yaşamın gerektirdiği aktivitelerden geri çekme eğilimi yaşayabilirsiniz. Sabahları vücut sıcaklığınız yarım derece yükselir.

Dördüncü hafta: Bu hafta diyet yapmayın

Adetin döngüsünün son haftasında ise östrojen ve progesteronda düşme yaşanır. Vücutta ödem, su toplaması, memelerde şişkinlik, baş ağrısı, gaz ve hazımsızlık bu dönemdeki olağan belirtiler arasında yer alır. Bu hafta diyet yapanların en sevmediği dönemdir. Son haftada genellikle kilo veremezler.

Neler hissedersiniz?

Ertesi gün yorgunluğa neden olabilecek uykusuzluk sorunu yaşayabilirsiniz. PMS diye kısaltılan Pre-Menstrual Sendrom bu haftada görülür. Adet kanaması sökene dek PMS belirtileriniz devam edebilir. Hormon dengesizlikleri, polikistik over sendromu gibi sorunlarınız varsa adet kanamanızın olması gereken gün ileriye atabilir ve gecikebilir, bu da bazı sorunları daha uzun süre yaşamanıza neden olur.


Beyin hücrelerinden cilt sağlığına kadar birçok faydası var

Yumurtalık ve rahminizi ameliyat ile aldırdığınızda veya menopoza girdiğinizde östrojen, progesteron ve testosteronun ahenkli çalışması ile organize olan bu döngüyü yaşamazsınız. Bazı kadınların “Menopoza girdim, artık kurtuldum” demelerine karşılık, kadınlık hormonlarının kemiklerin güçlü kalması, cildin elastikiyetini koruması, saçların canlılığını koruması, kadın cinsel organlarının yeterli nemi ve kayganlığı koruması, beyin hücrelerinin Alzheimer hastalığı ve bunamadan korunması gibi birçok pozitif sağlık etkileri bulunur. Ayrıca östrojen hormonunun beyin kan akımını artırıcı, iltihabı önleyici, beyindeki sinir hücrelerini koruyucu ve besleyici etkileri de mevcut. Menopozda östrojen seviyesinin azalması hafıza sorunlarına, duygusal dengesizliklere, sıcak basmasına ve daha birçok sorunlara yol açar.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Östrojen Hormonunu Bitkisel Tedavi ile Nasıl Dengelenir? Östrojen Hormonu Nedir, Nasıl Artar?

Her şeyden önce 'östrojen hormonu nedir' sorusu cevaplanmalı ve bu hormon hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Östrojen, temel cinsiyet hormonlarından biridir. Hem kadın, hem de erkek vücudu östrojen üretmekte olup, kadınların vücudunda bu hormon daha fazla üretilmektedir. Bu nedenle de kadınlık hormonu olarak da bilinmektedir. Östrojen hormonu kadınlarda ergenlik ile birlikte, yumurtalıklar tarafından salgılanmaya başlayan bir hormondur. Östrojen hormonu, kadınların ergenliğe geçmeleri için gerekli olan hormonlardan biridir. Östrojen hormonu, özellikle kadınlar için önemlidir.

ÖSTROJEN HORMONU NEDİR?

Üreme işlevinden de sorumlu olan östrojen hormonu, ergenlik ile birlikte salgılanmaya başlayıp, kadınların vücutsal yapılarında birtakım değişikliklere yol açmaktadır. Hayatın bu dönemine ergenlik denmektedir. Östrojen hormonu; kadınsal vücut yapısının oluşmasında, kasık ve koltuk altlarında tüy oluşumunun meydana gelmesinde, göğüslerin büyümesi ve gelişmesi ile ve adet görmenin başlamasında rol almaktadır.

ÖSTROJEN HORMONU GÖREVLERİ

Yukarıda östrojen hormonu görevlerine kısaca değinilmiş olsa da, bunu daha detaylı açıklamak gerekmektedir. Östrojen hormonu, ergenlik dönemine giriş ile beraber fiziksel değişikliklerin gerçekleşmesinde rol oynamaktadır. Bu değişiklikler kısaca:

  • Göğüslerin büyüyerek şekil alması,
  • Kasıkların ve koltuk altı tüylerinin ortaya çıkması,
  • Adet görmenin başlaması,
  • Adet döngüsünün kontrol edilerek düzenli olmasının sağlanması,
  • Kadınlara özgü kalça yapısının oluşması

Kadınlara özgü vücut yapısının ortaya çıkmasını sağlamak dışında, östrojen hormonunun son derece önemli farklı görevleri de bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak hamile bir kadında östrojen hormonu, rahim de bulunan kasların kasılmasını ve gevşemesini kontrol ederek bebeğin doğumuna yardımcı olmaktadır. Ayıca östrojen hormonu, özellikle üremeye hazırlık döneminde önemli görevler taşımaktadır. Östrojen hormonu, rahim iç zarının gebeliğe hazırlanmasını da sağlamaktadır.

ÖSTROJEN HORMONU NASIL ARTAR?

Östrojen hormonunun ne kadar önemli bir işleve sahip olduğu ortadadır. Peki bir kadın da östrojen hormonu düşük ise ne olur? Östrojen hormonu nasıl artar? Bu sorunun da cevabı oldukça önem arz etmektedir. Östrojen hormonu nasıl artar sorusunu cevaplamadan evvel, östrojen hormonunun düşük olduğunu gösteren belirtileri sıralamakta fayda vardır: Kadınlarda östrojen hormonu düşüklüğünü gösteren belirtiler:

  • Sık sık sıcak basması ya da uyku sorunu,
  • Ruh halinde sık sık meydana gelen ani değişiklikler,
  • Uzun süreli sebepsiz depresyon,
  • Cinsel fonksiyonlarda değişiklikler,
  • Cinsel istekte azalma,
  • Adet döngüsünün bozulması,
  • Göğüslerde hassasiyet,
  • Değişen kolesterol seviyeleri

Eğer siz de yukarıda sayılan belirtilerden birkaçını düzenli olarak yaşıyorsanız, bir doktora gitmenizde ve östrojen hormonu seviyenizi ölçtürmenizde fayda bulunmaktadır. Peki düşük östrojen hormonu nasıl yükseltilir? Östrojen hormonu düşük olan kadınların öncelikle bunu tespit etmek için bir endokronoloji doktoruna başvurması gerekmektedir. Doktor tarafından yapılacak olan kan testleri ile östrojen hormonu seviyesi ortaya çıkarılarak, eğer ki bir östrojen hormonunda bir düşüklük varsa, ilaç tedavisine başlanmaktadır.

Doktorun verdiği ilaç tedavisine ek olarak, östrojen hormonunu doğal yollardan da arttırmanın birkaç yolu bulunmaktadır. Bazı gıdalar vücuttaki östrojen hormonun seviyesini etkileyebilecek fitoöstrojenler içermektedirler. Bu gıdaların tüketimine ağırlık vererek de, östrojen hormonu seviyesi yükseltilebilmektedir. Bu gıdalar: Kuş üzümü, kuru üzüm, kuru kayısı, hurma, erik, şeftali, portakal, çilek, elma, tam tahıllı besinler, kırmızı yonca otu, yulaf, havuç, bezelye, patates, brokoli, ıspanak, sarımsak, tofu ve tüm soya besinleridir.

Yukarıda sayılan gıdaların haricinde östrojen hormonunu yükseltecek başka yöntemler de bulunmaktadır. Örneğin stres ve endişe hormonları dengesizleştirmektedir. Bu nedenle stresi azaltmak önem arz etmektedir. Ayrıca östrojen hormonu seviyesini düşürebilecek aşırı egzersiz rutinlerinden de uzak durmak gerekmektedir. Bir diğer önemli husus ise sigaradır. Sigara kullanımı östrojen hormonunu etkilemektedir. Bu nedenle östrojen hormonunu arttırmak isteyen kadınlar, sigaradan uzak durmalıdır.

ÖSTROJEN HORMONU FAZLALIĞI BELİRTİLERİ

Östrojen hormonu düşebileceği gibi, zaman zaman da artmaktadır. Peki östrojen hormonu fazlalığı belirtileri nelerdir? Östrojen hormonunun fazla salgılanması neden olur? Östrojen hormonu fazlalığına yol açan pek çok neden vardır. Östrojen hormonu doğal yollarla yükselebileceği gibi, bu duruma yol açabilecek ilaçların kullanılmasından sonra da yükselebilir. Ayrıca östrojen hormonu bazı hastalıklar nedeni ile de yükselebilmektedir. Kadınlarda salgılanan östrojen hormonunun fazla salgılanması şu nedenlerle olmaktadır:

  • Ergenlik,
  • Gebelik,
  • Aşırı kilo alma,
  • Obezite,
  • Diyabet,
  • Hipertansiyon,
  • Yumurtalık veya adrenal bez tümörleri,
  • Steroidler ve ampisilinler gibi östrojen içeren ilaçlar

Peki östrojen hormonu fazlalığı belirtileri nelerdir? . Östrojen hormonu fazlalığında görülen belirtilerin başında adet düzensizlikleri gelmektedir.Bu belirtileri bilmenin bir avantajı da, yeni ergenliğe girmiş yahut gebe değilseniz, vücudunuzda normal bir durum olmadığını anlamanızı sağlamasına yardımcı olmasıdır Aşağıdaki belirtileri düzenli olarak yaşıyorsanız, bir doktora başvurmanızda fayda bulunmaktadır. Östrojen hormonu fazlalığı belirtileri şunlardır:

  • Şişkinlik hissi,
  • Göğüslerde büyüme ve aşırı hassasiyet,
  • Göğüslerde oluşan fibrokistler,
  • Cinsel isteğin azalması,
  • Adet döngüsünde bozulma,
  • Adet öncesi sendromda (PMS) artış,
  • Ani ruh hali değişiklikleri,
  • Baş ağrısı ve düzeyinde artış,
  • Kilo alımı,
  • Saç dökülmesi,
  • Uyku problemi,
  • Yorgunluk ve halsizlik,
  • Zihinsel becerilerde azalma,
  • Hafıza problemleri,
  • El ve ayaklarda soğukluk,
  • Anksiyete ve panik atak

Östrojen hormonu fazlalığı tedavisinde de yine öncelikli olarak bir doktora başvurmak gerekmektedir. Doktorun verdiği ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Doktorun yazdığı ilaçlara ek olarak, bireyin kendi kendine de uygulayabileceği bazı yöntemler bulunmaktadır. Bunların başında yemek düzenini değiştirmek gelmektedir. Az yağlı, yüksek lifli besinler tüketilmelidir. Zira kilo vermek östrojen hormonu seviyesini düşürmeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca soya sütü yüksek oranda östrojen içerdiğinden, kişi soya sütünden mutlaka kaçınmalıdır. Yeme düzenini değiştirmeye ek olarak kişinin uyku saatlerini düzenlemesinde ve arttırmasında da fayda bulunmaktadır.

ÖSTROJEN HORMONU NASIL DENGELENİR?

Östrojen hormonunun normal sınırları içinde kalması, bireyin sağlığı açısından önemlidir. Zira östrojen hormonunun dengeli bir şekilde işlemesi, vücut açısından önemlidir. Peki östrojen hormonu nasıl dengelenir? Bunun için iki farklı yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki doktor kontrolü altında yapılacak olan hormonal tedavi yöntemleridir. Doktorun gözetiminde yapılacak olan tedavi, kişinin östrojen hormonu dengesinin kısa bir süre içerisinde sağlıklı bir noktaya ulaşmasına olanak vermektedir. İkinci yöntem ise, kişinin hayatına özen göstermesi ile olmaktadır. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme ile beraber, kişi stresten de uzak durmalıdır. Ayrıca düzenli egzersiz yapmak ve sigara ile alkolden de uzak durmak östrojen hormonunu dengelemesinde önemlidir.

ÖSTROJEN HORMONU NASIL ÖLÇÜLÜR?

Östrojen hormonun evde ölçülebilecek bir hormon değildir. Bu hormonun değerini kendi kendine ölçemezsiniz. O halde östrojen hormonun nasıl ölçülür? Östrojen hormonu, uzman doktorlar tarafından, bir hormon testi ile ölçülmektedir. Östrojen hormonu testi, kan veya idrardaki bulunan seviyenin belirlenmesi ile yapılmaktadır. Test için genellikle kan alınması yolu tercih edilmektedir. Lakin bazen 24 saatlik idrar toplanmak sureti ile de bu test yapılabilmektedir. Bu testle ölçülen üç çeşit östrojen hormonu vardır. Bu hormonlar; Östron, östradiol ve Östriol hormonlarıdır.

ÖSTROJEN HORMONUNU DENGELEYEN BİTKİLER

Aslında östrojen hormonunu dengeleyen bitkileri yukarıda kısaca anlatmıştık. Lakin tekrar değinmek gerekirse; östrojen hormonu düşün olan bir kadının, bu hormonu dengelemek için şu bitkileri ağırlıklı olarak kullanmasında fayda vardır:

  • Keten tohumu,
  • Kırmızı yonca otu,
  • Kuşkonmaz,
  • Siyah ve yeşil çay,
  • Melekotu

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır