özümleme uyumsama / Bilişsel Gelişim – Piaget - Gelişim Psikolojisi - KPSS Konular

Özümleme Uyumsama

özümleme uyumsama

Piaget’e göre Bilişsel Gelişimin Temel Kavramları

piaget uyumsama özümleme uyumsama nedir özümseme

Piaget’e göre Bilişsel Gelişimin Temel Kavramları


Şema: Bireyin çevresindekileri tanımak için zihninde oluşturduğu algı çerçevesidir. Şema, yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Örgütlenmiş davranış ve düşünce kalıplarıdır. En temel zihinsel yapıdır. Bilginin yerleştirileceği çerçevedir. Bireyin öğrenme aracıdır. Bebeğin doğduğunda ilk şeması reflekslerdir. Bunlar emme, yakalama gibi basit şemalardır. Daha sonra görme, işitme, tutma, vurma, ve itme şemalarını gelişir.
Özümleme Dengesizlik “Uyma” Dengele(n)me >Şema
Özümleme: Mevcut olan bilişsel yapılarda (şemalarda) çevreye uyumu sağlayan bilişsel süreçtir. Çocuğun karşılaştığı bir durumu ya da bilgiyi kendisinde daha önce varolan bilişsel yapı içine alma sürecidir. Karşılaştığı durumu anlamlandırma.
Dengesizlik: Yeni durumu açıkladığımız şemalar bu duruma uygun değilse kişinin içine düştüğü durum.
Uyma/Uyumsama/Düzenleme: Yeni şemaların oluşturulması ya da daha önceki şemaların kapsamının değiştirilmesidir. Ya da mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme sürecidir. Eylem söz konusu. İlk defa kaplan gören bir çocuğun zihnindeki şemayı, hızlı koşan, dört ayaklı, yırtıcı bir hayvan şeklinde geliştirerek kaplanı öğrenmesi. 3 yaşındaki Ali, dedesinin çiftliğine ziyarete gider. O zamana kadar tek tanıdığı hayvan köpektir. Çiftlikteki koyunları gördüğünde, “aaa köpek” diye bağırır. Dedesi, gördüklerinin köpek olmadığını, koyun olduğunu anlatır. Ahmet, koyun ile köpek arasındaki farkı anlar yeni bir şema geliştirir. Nesnel gerçeğin içselleştirilmesi, uymadır. 6 aylık bir bebek önceden haberi olmadan rastgele beşiğinin üzerindeki çubuğu çekmiş ve müzik çalmıştır, bu durum çocuğun hoşuna gitmiştir. 1,5 yaşına gelen bebek artık bu çubuğu bilerek çekmiştir bu durum da uyumsama’dır.
Dengeleme: Özümleme ve uyumsama süreçlerin birbiriyle etkileşimi sonucu dengeleme olur. Birey yeni karşılaştığı bir bilgi ya da durumla, kendisinde önceden var olan bilgi ve deneyimleri arasında ilişki kurarak denge durumuna ulaşır/öğrenir. Kişinin kurduğu daha üst düzey bir denge. Özümleme ve uymanın bir sonucudur. Dengeleme biraz daha geneldir. İçine düştüğümüz yeni durum, günlük hayatta kullanma, değişmeler. Daha önceleri tabure kullanarak keklere ulaşan bir çocuk o gün tabureyi bulamamıştır, fakat bir boş kutu bulup aynı iş için kullanmış ve keklere ulaşmayı başarması gibi.
Bu sürecin oluşmasını sağlayan insanın 2 temel öğesi vardır.
1.Adaptasyon (uyum): Hepimiz çevreye uyum sağlama çabasıyla dünyaya geliriz. Özümleme, dengesizlik, uyma/dengeleme/uyumsama, dengelemesürecini kapsar.
2.Örgütleme: Kazandığımız şemaları birbiriyle tutarlı olacak şekilde zihnimize yerleştirme. Taş denilince canlı varlıklar içine almayız. Piaget’e göre, süreçleri sistematik ve tutarlı bütünlükler haline getirerek birleştirme eğilimidir.
Örnek: Hayatında ilk defa kaplan gören bir çocuk onu zihnindeki mevcut şemasındaki kedi olarak tanımlar (özümleme). Daha sonra yeni yaşantı ve etkileşimle (kaplanın büyük olduğu, daha hızlı koştuğu vb.) birlikte yeni bir kaplan şeması oluşturur (uyma/uyumsama).
Birey karşılaştığı yeni bilginin oluşturduğu dengesizliğini gidermek için öğrenme sürecine girer.Bilgileri, olayları ve süreçleri sistematik ve tutarlı hale getirmek için birleştirme eğitimi örgütleme şeklinde gerçekleşir. Piaget, bilişsel gelişimi biyolojik ilkelere göre açıklamıştır. Bireyi bilgi kazanma sürecinde aktif olarak kabul etmiştir. Zihin gelişimini etkileyen faktörler: Olgunlaşma, yaşantı, kültürel aktarım, dengelenme.

Piaget[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’e Göre Bilişsel Gelişim Süreci 4 Öğeyle Gerçekleşir


1.Olgunlaşma: Olgunlaşma bilişsel gelişimi etkiler. Yani bilişsel gelişim kalıtımsal olarak programlanmıştır. Biyolojik bir kavramdır. Yaşa bağlı değişmelerle ortaya çıkar. Piaget’e göre olgunlaşma önce fiziksel büyüme ile ilgilidir. Fiziksel büyüme de zihinsel gelişimi sağlar. Örneğin; okuma – yazma davranışının kazanılması için önce belirli bir yaşa ulaşmak gerekmektedir. Yani organizma boy ve kilo olarak fiziksel büyümesini tamamlamak zorundadır. Yaklaşık 6. ve 7. yaşlarda da zihinsel (zeka) faaliyetleri gelişerek okuma – yazma davranışları öğrenilme düzeyine ulaşılır.
2.Yaşantı: Zihin gelişimi kişinin geçirdiği yaşantı zenginliği ile ilişkilidir. Yaşantı zihinsel gelişimi artırır. Çocuklar yaşantıları ve çevreyle etkileşimleri sonucunda gelişirler. Örneğin; çocuğun arılara ilişkin bir şema geliştirebilmesi için arıları görmesi gerekir. Anne, baba ve öğretmenlerin çocuklara zengin etkileşimli ortamlar hazırlamaları gerekmektedir. Bilişsel gelişim için olgunlaşma tek başına yeterli değil.
3.Kültürel Aktarım: Bizim içinde yetiştiğimiz kültür, bilişsel yeteneklerimiz etkiler.
4.Dengeleme: Herkesin kurduğu denge farklı olabilir. Bireysel farklılıklar olabilir.
Biliş: Bilgiyi nasıl organize edeceğimizi, düzenleyeceğimizi, biçimini nasıl değiştireceğimizi gösteren eyleme denir.
Piaget, zihin gelişiminde “olgunlaşmaya” önem verir.

PİAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİMİNDE TEMEL KAVRAMLAR

1-) Zekâ: Çevreye uyum sağlayabilme yeteneğidir.

2-) Şema: Çevreyle etkileşim sonucu oluşan, yeni gelen bilgilerin yerleştirileceği bir zihinsel çerçeve veya kalıptır. Bu şemalar örgütlenmiş davranış ve düşünce kalıplarıdır. İnsanların sahip oldukları ilk şemalar emme ve yakalama refleksleridir. Bu şemaları insan doğuştan getirir. Çeşitli yaşantıları sonucunda insanlar yeni şemalar edinir ve bu durum insanın tüm hayatı boyunca devam eder.

3-) Uyum sağlama (Adaptasyon): Bireyin çevresiyle etkileşerek, çevresine ve çevresindeki değişikliklere uyum sağlamasıdır. Bu iki türlü gerçekleşir: Özümleme ve uyumsama

Özümleme (asimilasyon): Bireyin yeni karşılaştığı durumları önceden var olan şemaların içerisine yerleştirmesi ve açıklamasıdır. Birey yeni karşılaştığı bu durumları daha önceki benzer şemalara yerleştirerek bir genelleme yaparak açıklamaya çalışır. Yani özümleme şema içinde bir değişikliğe neden olmaz. Bu nedenle şemanın ürettiği şemaya ait davranış ve düşüncede değişiklik de olmaz. Mesela; Hayatında ilk kez leopar gören bir çocuk daha önce edindiği kedi şemasına leoparı yerleştirerek, leoparı kedi olarak tanımlayacaktır ve kedilere yaptıklarını (sevme, dokunma gibi) yapmaya çalışacaktır.

2013 KPSS: Televizyon kumandasını mikrofon olarak kullanan Defne’nin davranışı özümlemedir.

Günlük yaşantımızda ilk kez karşılaştığımız şeyleri, bilinen şeylere benzeterek açıklama davranışımız bu özümleme davranışına örnektir. Mesela; kedinin dört ayaklı bir hayvan olduğunu bilen yani kedi ile ilgili bir şemaya sahip olan bir çocuk, ilk defa gördüğü bütün dört ayaklı hayvanlara (köpek, at, aslan, leopar) kedi der (genelleme), yani özümler.

Uyumsama (Akodomasyon/yerleştirme): Mevcut şemayı yeni durumlara göre yeniden biçimlendirme süreci veya yeni şemaların oluşturulması sürecidir. Uyumsama da yeni şemalar oluşturulur veya daha önceki şemaların kapsamı ve nitelikleri değiştirilir.

Uyumsama, karşılaşılan bir durumda eski şema işe yaramadığında ortaya çıkmaktadır ve böylece yeni şemalar zorunlu olarak oluşturulmaktadır. Mesela; köpeklere kedilere davrandığı gibi davranan çocuk,  köpeğe yemesi için süt verir, ancak onun havladığını, kemik yediğini görünce (ayırt etme) köpeği kedi şemasından çıkarır, ayrı bir köpek şeması oluşturur.

Uyarı: Özümleme bir nevi genelleme (davranışçı kuramcılara göre) iken Uyumsama ayırt etme (davranışçı kuramcılara göre) dir.  Mesela; zebrayı çizgili eşek olarak algılamak özümleme (bir nevi genelleme), iken zebra ile eşek arasındaki farklılıkları fark edip ayrı bir şema kurmak uyumsama (bir nevi ayırt etme) dır.

 

 


4-) Dengeleme: Birey, karşılaştığı yeni bir durum dengesini bozduğunda özümleme veya uyumsama yaparak yeni duruma uyum sağlayıp tekrar dengesini bulur. Özümleme ve uyumsama ile bu yeni durum açıklanamıyorsa yok sayma (görmezden gelme) ile denge durumu sağlanır. Çocuk için yeni olan her şey dengeyi bozar, özümleme ve uyumsama ile denge yeniden sağlanır.

5-) Örgütleme: Zihindeki düşünce ve bilgi parçacıklarını sistematik ve tutarlı hale getirmek için birleştirme/ilişkilendirme eğilimidir. Birey birbirinden bağımsız olarak öğrendiği bilgileri, birbirleriyle ilişkilendirip yeni bir bilgiye ulaşır. Mesela; küçük bir çocuk önceleri sadece araba şemasına sahipken, deneyimleri sonrasında kamyon, otobüs, tren, traktör, dozer, tır, uçak gördükçe bunları kendi içinde gruplara ayırarak organize eder; iş araçları (dozer, traktör), yük taşıtları (kamyon, tır), toplu taşıma araçları (otobüs, uçak, tren) gibi gruplara ayırır.

Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı İle İlgili Temel Kavramlar nelerdir? Şema, adaptasyon, dengeleme, örgütleme kavramları açıklaması.

Piaget

Piaget’in Zihinsel (Bilişsel) Gelişim Kuramı

Piaget, zihinsel gelişimle sistemli ve bilimsel olarak ilgilenen ilk araştırmacılardandır. Piaget bilişsel gelişimin beynin ve sinir sisteminin olgunlaşması ve bireyin çevreye uyum sağlaması sonunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Piaget, zekayı, çevreye uyum sağlama becerisi olarak tanımlar ve ona göre “zeki insan”, içinde yaşadığı çevreye en iyi uyum sağlayan insandır.

Piaget çocuklar üzerinde yaptığı araştırmalar sonrasında çocukların yetişkinlerden farklı, kendilerine özgü bir bilişsel yapı içinde olduklarını gözlemlemiş ve kuramını oluşturmuştur. Piaget bu görüşünü ifade ettiği zamanlarda, çocukların minyatür yetişkinler olduğu düşünülmekte, onlardan yetişkinlerin yapabildiği her şeyi yapmaları beklenmekteydi.

Piaget’in bilişsel gelişim kuramın en önemli kavramları, şema, uyum sağlama (adaptasyon), özümseme (asimilasyon), uyum kurma (akomodasyon), dengeleme ve örgütlemedir. Bu kavramlar aşağıda özetlenmiştir.

Piaget’in Zihinsel Gelişim Kuramı’nın Temel Kavramları

Şema

Şemalar en temel zihinsel yapılardır. Şema, çevreyle etkileşim sonucunda oluşan, organize olmuş, kolaylıkla tekrar edilebilen davranış ve düşünce kalıbı olarak tanımlanabilir. Şemalar balık tutmak gibi davranışsal veya balık tutmayı bilmek gibi bilişsel olabilir.

Bebeklerin doğuştan sahip oldukları emme ve yakalama refleksleri ilk şemalarıdır. Bebekler bu şemalarını kullanarak yeni şemalar oluştururlar. Bebek bu şemayı kullanarak annesinin memesini, biberonu, emziği, kendi parmağını emer. Bu deneyimleri sonrasında farklı şemalar geliştirir, onlara verdiği tepkileri değiştirir. Bebeklerin yaşam deneyimleri artıkça refleks düzeyindeki basit şemaların yerini karmaşık şemalar alır. Örneğin; yeni doğan bir çocuk acıktığında annesinin parmağını uzun süre emerken, üç aylık bir çocuk süt gelmediğini fark ettiğinde parmağını ağzından çıkararak yeni bir şey arar.

Şema bir çerçevedir, şema bilgisayarda kayıtlı bir dosyaya benzetilebilir. Birey deneyimler kazandıkça şemalarının içine yeni bilgiler eklenir. Şema içindeki bilgiler birbiri ile tutarlı bir bütün oluşturur. Örneğin; küçük bir çocuk için “top” şeması, yuvarlak olan ve zıplayan nesneleri içerir, futbol topu, basketbol topu, pinpon topu hepsi bu şema içindedir. “Top” şemasına sahip bir çocuk ilk kez yumurta gördüğünde ona da “top” der ve zıplaması için yere atar. Yumurta kırıldığında çocuk şaşırır, şemaya uygun olmayan bir durumla karşılaşmış olur. Bu yeni durumu çözmek için özümseme ya da uyma yaparak yeni duruma uyum sağlar.

Adaptasyon (Uyum Sağlama)

Adaptasyon veya uyum sağlama, organizmanın içinde yaşadığı ortamla daha etkin ve olumlu bir ilişkiye girmesi yani o ortama ayak uydurması, uyum sağlamasıdır. Adaptasyon süreci birbirini tamamlayan iki farklı süreç olan; özümleme (asimilasyon veya özümseme) ve uyma (akomodasyon) süreçlerinden oluşur.

• Özümleme (Asimilasyon ya da Özümseme)

Özümleme (asimilasyon ya da özümseme), bir nesnenin veya bir olgunun var olan zihinsel şema / kategoriler içerisine yerleştirilmesi bu yolla sınıflanması ve daha sonra da kullanılması olarak tanımlanır.

Her çocuk yeni bir nesneyle karşılaştığında ve onu kullanmaya başladığında, (bir gıdanın sindiriminde olduğu gibi) o nesneyi özümler, yani sindirip kendinden bir parça haline getirir. Çocuk yeni bir nesne ya da durumla karşılaştığında bu nesne ya da durumu daha önce kendisinde var olan şemalarla anlamaya, açıklamaya çalışır. Yukarıdaki örnekte kırılan yumurtayı gören çocuk, yumurtaya “kırılan top” diyerek onu top şeması içine aldığında özümseme yapmış olur.

Kedinin dört ayaklı bir hayvan olduğunu bilen yani kedi ile ilgili bir şemaya sahip olan bir çocuk ilk defa gördüğü bütün dört ayaklı hayvanlara (köpek, at gibi) kedi der, yani özümler. Kısacası onları da eski şemalarının içine yerleştirerek sindirmeye, anlamlandırmaya çalışır.

Günlük yaşamda ilk kez karşılaşılan şeyleri, bilinen bir şeye benzeterek açıklama davranışı özümseme örneğidir. İlk kez künefe yiyen birisi, künefeyi “peynirli kadayıf diye özümser. Künefeyi kadayıf şeması içine alır. İlk karşılaştığında devekuşuna iri tavuk, kaplana büyük kedi demek de özümsemedir. Özümseme şema içinde bir değişikliğe neden olmadığı için şemanın ürettiği davranış veya düşüncede değişiklik olmaz. Kaplan’a büyük kedi diyen çocuk, kediye yaptıklarını kaplana da (sevme dokunma) yapmaya çalışır.

• Uyma (Uyum Kurma / Akomodasyon)

Uyma (uyumsama, uyum kurma ya da akomodasyon), veya bir başka deyişle kendine uydurma; deneyimler sonrasında yeni şemalar yaratarak ya da önceden var olan şemaların kapsam ve niteliklerini değiştirerek, yeni edinilen deneyimlerin gereklerine uygun davranmaktır. Bir başka ifadeyle uyma, karşılaşılan bir olayda eski şemalar işe yaramadığında, yeni duruma uygun şemalar yaratmaktır.

Yukarıdaki örnekteki çocuk yumurtayı “top” şemasından çıkararak, yumurta diye, “yuvarlak ama zıplamayan, kırılan” şeklinde yeni bir şema oluşturur. Yukarıdaki diğer örnekte köpeklere kediye davrandığı gibi davranan çocuk, köpeğe yemesi için süt verir, onun havladığını, kemik yediğini görünce kedi şeması içinden çıkarır, ayrı bir köpek şemasını oluşturur. Benzer yaşantıları at için de yapar. Kedi, köpek ve at için ayrı şemaları olan çocuk kedi, köpek ve ata farklı şekilde davranır.

Dengeleme

Piaget’e göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç dengelemedir. Piaget‘e göre insan nasıl ki her dengesini kaybedip düştüğünde ayağa kalkıp yeniden denge kurmak istiyorsa, zihinsel açıdan da dengede olmak ister. Yani bilgilerinin birbiri ile tutarlı olmasını, aralarında çelişki olmamasını ister. Dengelenme ile, çocuğun yeni karşılaştığı bir durumla, kendisinde önceden var olan bilgi ve deneyimleri arasında denge kurmak için yaptığı zihinsel işlemler kast edilmektedir Çocuk, karşılaştığı yeni bir durum dengesini bozduğunda özümseme ya da uyumsama yaparak yeni duruma uyum sağlayarak tekrar dengesini bulur.

Örgütleme (Organizasyon)

Piaget, zihindeki düşünce ya da bilgi parçalarının birbirinden bağımsız halde bırakılmayarak çocuk tarafından sürekli olarak ilişkilendirilmeye, bütünleştirilmeye çalışıldığını varsayar. Piaget bu mekanizmaya örgütleme demektedir. Örgütleme yoluyla çocuk giderek daha üst düzeyde, daha dengeli zihinsel yapılar kurar. Örneğin; bir çocuk dedesini tanıyabilir ve onun babasının babası olduğunu öğrenebilir.

Bu bilgiden bağımsız olarak, amcasını tanıdığında ve onun babasının kardeşi olduğunu öğrendiğinde, bir başkası demese dahi amcasının dedesinin oğlu olduğunu anlaması mümkündür. Çocuk birbirinden bağımsız olarak öğrendiği bilgileri, birbirlerinden bağımsız bütünler olarak bırakmadan, onları birbirleri ile ilişkilendirip yeni bir bilgiyle ulaşır. Küçük bir çocuk önceleri sadece araba şemasına sahipken, deneyimleri sonrasında kamyon, otobüs, tren, minibüs, dozer, traktör ve tır gördükçe bunları kendi içinde gruplara ayırarak organize eder; yük taşıtları, toplu taşıma araçları, iş araçları gibi çeşitli gruplara ayırır.

Piaget, adaptasyon (uyum sağlama) ve örgütlemenin doğuştan getirildiğini ve tüm yaşam boyunca işlev gördüklerini belirterek bu iki kavrama değişmez işlevler adını verir.

ANABİLGİ

Kavram Açıklaması


Jean Piaget'ye Göre Oyun


İsviçreli psikolog Piaget, 20. Yüzyılın en ses getiren kuramlarından biri olan Bilişsel Gelişim Kuramı’nı ortaya atmıştır. “Bilgi nasıl gelişir ve değişir?” sorusuna cevap arayan Piaget, kuramını kendi üç çocuğunu gözlemleyerek şekillendirmiştir. Piaget’yegöre çocuk, aktif öğrenendir. Doğuştan meraklı ve ilgilidir. Kendisine aktarılan bilginin pasif alıcısı değildir. Aktif bir şekilde, insanlarla ve nesnelerle iletişim kurarak bilgiyi kendi kendine edinir. Piaget’e göre bilişsel gelişim özümleme ve uyumsama işlemlerine bağlıdır. Piaget, çocukların oyununu ciddiye alan ve gelişime olan etkisine vurgu yapan ilk kuramcılardandır. 1962 yılında yazdığı, “Oyun, Düşler ve Taklit” isimli çalışması oyun ve bilişsel gelişim arasındaki ilişkiyi titizlikle analiz etmektedir. Piaget’nin kuramında oyun, çocuğun sadece bilişsel gelişimini yansıtmaz, onu aynı zamanda destekler. Çocuklar oyun sırasında yeni beceriler kazanmaz, ancak varolan becerilerini tekrarlar ve pekiştirirler. Bu tekrar ve pekiştirme süreci çok önemlidir, çünkü bu süreç olmazsa edinilen beceriler kaybedilebilir. Piaget’yegöreoyun “kendi içinde bir bütündür, doğaçlamadır, eğlenceli bir etkinliktir, belli bir sıra ve mantık gerektirmez, çatışmalardan uzak, özgür bir ortamdır, içten güdümlüdür”. Oyun, çevredeki nesneleri ve olayları keşfetme, araştırma ve deneme etkinliğidir. Piaget, bilişsel gelişimde olduğu gibi, oyun gelişimini de belirli evreler altında sunmuştur:

  • Alıştırma oyunu (Duyusal-motor Oyun): Bu oyun evresi yaşamın ilk iki yılında baskındır. Oyun önce bedenini, sonra da dış dünyayı keşif niteliğindedir. Refleksler ve taklitler çok önemlidir. İlk bir ay refleks aşaması dönemidir. Özellikle emme refleksi çok güçlüdür. Birinci ve dördüncü aylar arasında birincil döngüsel tepkiler görülür. Bu evrede, çocuk, önce bedeniyle ayağını sallamak, elini sallamak gibi hareketleri şans eseri yapar. Bundan haz duyan çocuk bu hareketleri tekrar eder. Dördüncü ve sekizinci aylar arası ise ikincil döngüsel tepkiler dönemidir. Bebek bu dönemde nesnelere odaklanır. Nesneleri kontrol etmeye ve hareketleri isteyerek tekrar etmeye başlar. Örneğin bir nesneden dokunarak, ya da sallayarak ses çıkarmışsa, aynı sesin tekrar çıkmasını ister ve hareketi tekrarlar. Bu durum çocuğa haz verir. Bir sonraki aşama ikincil döngüsel tepkilerin koordinasyonu ve amaca yönelik davranışlar aşamasıdır. Sekizinci ve onikinci aylar arasında görülür. Bu dönemde bebekler amaçlı davranış sergilerler. Bebek bir oyuncağı elde etmek için önce, önündeki engeli eliyle iter, sonra yanındaki başka bir oyuncağı alır ve onun sapıyla elde etmek istediği oyuncağa ulaşır. Bu planlı bir davranıştır. Oniki ve onsekizinci aylar arasında üçüncül döngüsel tepkiler, yenilik ve merak aşaması görülür. En büyük yenilik çocuğun yürümeye başlamasıdır. Çevresindeki herşeyi merak eder ve oraya yönlenir. Deneme yanılma yoluyla yeni davranışlar sergilemeye çalışır. Örneğin “çekme” davranışının sonuçlarını, annesinin saçını çekerek, kapının kolunu çekerek ve oyuncağın ipini çekerek öğrenir. Nesnelerin düşmesini ilginç bulan çocuklar, bu dönemde sık sık ellerinden oyuncakları ve diğer nesneleri düşürürler. Bunun sonucunda bardağın düştüğünde kırıldığını, topun düştüğünde ise zıpladığını öğrenir. Onsekiz ve yirmidördüncü aylar arası ise zihinsel birleştirmeler ve problem çözme dönemidir. Artık bebek aynı renkteki topları eşleştirebilir. Aynı türdeki nesnelerin en büyüğünü ve en küçüğünü bulabilir. Bu dönemde ertelenmiş taklit görülür. Model yanında olmasa bile çocuk onun davranışlarını taklit edebilir. Çocuk bu dönemde sahip olduğu becerileri yeni durumlarda kullanmaya başlar. 
  • Sembolik oyun: İki ve yedi yaşları arasında baskındır, okul öncesi yıllarının en temel oyun şeklidir. Bu oyunda düşünce, imge, ses ve semboller, çevredeki nesne ve olayları anlamak için kullanılır. Çocuk bu oyunda yaratıcılığını sergiler, kendini başkalarının yerine koyar ve çevresindeki kişileri, hayvanları, nesneleri ve olayları özgürce taklit eder. Böylelikle olayları anlayışı, algılayışı ve uygulayışı değişir ve gelişir. Yaşadığı ya da tanık olduğu bazı oyunları, oyun sırasında canlandırır. Bunu yaparken gerçeğe uyma zorunluluğu olmadığı için, senaryoda değişiklikler yapabilir. Çocuk, nesnelere farklı anlamlar yükler. Örneğin; tencere kapağını direksiyon simidi olarak kullanabilir, süpürge sapını at yapabilir. Bu dönemde sıklıkla hayalî bir arkadaş edinme yaşanır. Çocuğun dil becerileri geliştikçe oyunu da gelişir ve gerçeğe daha uygun hâle gelir. Ayrıca çocuğun sembolleştirme becerisi geliştikçe, çeşitli malzemelerle yeni şeyler üretmeye başlar. Örneğin, oyununda legolarla yaptığı bir telefonu, gerçek bir telefon şeklinde kullanabilir. 
  • Kurallı oyun: Yedi yaşından sonra görülen, oynayanın belli kurallara uymak zorunda olduğu oyundur. Rekabete dayanır. İki ya da daha fazla oyuncuyu gerektiren bu oyunu oynamak için, çocuğun, egosentrik (benmerkezli) düşünce yapısından kurtulmuş olması, aynı zamanda iş birliği yapma, sıra bekleme, paylaşma gibi bazı sosyal becerilere de sahip olması gerekir. Bu dönemde çocukta mantıksal düşünme başlamıştır. 

Kaynak: Erden, F.(2016). Oyun Kuramları. Ören, M. (Ed.). Çocuk Ve Oyun içinde (Ünite 2). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.


Hata Bildir


Kavram Hiyerarşisi


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır