olimpiyatların ülkelere kazandırdıkları / Olimpiyatlarda Ülkemize En Çok Madalya Kazandıran 9 Sporcu

Olimpiyatların Ülkelere Kazandırdıkları

olimpiyatların ülkelere kazandırdıkları

Atatürk Dönemi Olimpiyat Oyunları

Atatürk Dönemi Olimpiyat Oyunları

PDF

Modern dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyat oyunlarının geçmişi antik Yunan medeniyetine kadar uzanmaktadır. İlk olimpiyatlar, eski Yunan’da Tanrı Zeus adına yapılan şenliklerdi. Modern anlamda bir olimpiyat oyunlarının yapılması fikri, ilk kez 1892’de Fransız Baron Pierre de Coubertin tarafından gündeme getirildi. Coubertin’in öncülüğünde 1894’te Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC (International Olympic Committee) kuruldu. Aynı yılın 23 Haziran’ında Paris’te toplanan IOC, ilk olimpiyat oyunlarının 1896’da Yunanistan’da yapılmasına karar verdi. Buna ilaveten olimpiyatlarda kadın sporcuların da yer alması, farklı branşların oyunlara dahil edilmesi ve oyunların dört yılda bir farklı bir ülkede yapılması planlandı.

Osmanlı Devleti’nin 1896’da Yunanistan’da yapılan ilk olimpiyatlara katılma teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı. Atina’ya giden Güreşçi Koç Mehmet’in oyunlara katılma müracaatı, Osmanlı Devleti’nin IOC’ye üye olmamasından dolayı kabul edilmedi. Osmanlı Devleti’nin olimpiyat oyunlarındaki ilk başarısı, modern olimpiyatların 10. yıl dönümünde 1906’da Atina’da düzenlenen oyunlarda geldi. Osmanlı Devleti adına yarışan Yorgo Albiranitis, IOC kurallarının uygulanmadığı oyunlarda 10 metrelik ipe tırmanma yarışında birincilik kazandı. 1908 Londra Olimpiyat Oyunları’nda Osmanlı Devleti’ni Galatasaray Lisesi öğrencisi Aleko Moulos temsil etti. 1912 Stockholm Olimpiyat Oyunları’nda Osmanlı Devleti, kendi imkânlarıyla oyunlara katılan Vahram Papazyan ve Mıgırdıç Mıgıryan tarafından ağırlık ve disk atma alanlarında temsil edildi.

1916’da Berlin’de yapılması planlanan olimpiyat oyunları, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle iptal edildi. IOC, 5-8 Nisan 1919’da yaptığı toplantıda savaşın sorumlusu olarak gördüğü Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti’nin 1920 Anvers Olimpiyat Oyunları’na çağrılmamasına karar verdi. Ayrıca bu ülkelerin Millî Olimpiyat Komitelerinin tanınmamasına ve IOC’deki temsilcilerinin üyeliklerinin düşürülmesine onay verdi. Fakat IOC, 2-6 Haziran 1921’de Londra’da yaptığı 19. IOC Kongresi’nde Bulgar ve Macar temsilcilerinin yanı sıra Türkiye temsilcisi Selim Sırrı Tarcan’ın da üyeliğinin kabulüne ve Osmanlı Devleti’nin 1924 Paris Olimpiyat Oyunları’na katılmasına karar verdi.

1924 Paris Olimpiyat Oyunları, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin geniş bir sporcu kitlesiyle katıldığı ilk olimpiyatlar oldu. Bu olimpiyatlar, aynı zamanda Türk sporcuların katıldığı ilk resmi oyunlar olacaktı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, başarıdan çok çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin sporda da var olduğunu kanıtlamak istiyordu. Paşa, olimpiyatların Türkiye’ye spordaki ufkunu zamanla genişletecek ve derinleştirecek değerli bir tecrübe kazandıracağını öngörüyordu. Olimpiyatlar, bu anlamda ilk uluslararası açılım olacaktı.

Mustafa Kemal Paşa Başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, olimpiyatlar öncesinde 16 Ocak 1924 tarihinde bir toplantı düzenledi. Toplantıda şu karara varıldı:

  • Türk gençleri arasındaki spor kuruluşlarının Avrupa sporcuları ile sıkı ilişkilerde bulunmaları ve spor çalışmalarının bilimsel kurallara göre düzenlenmesi için Avrupalı uzmanlardan faydalanması gereklidir.
  • 1924 Mayıs’ında Paris’te açılacak olimpiyat karşılaşmalarına Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı çağrılmıştır. Bu karşılaşmalara katılmakta Türkiye için yararlar vardır. Ülkemizde sporculuğun gelişmesi ve yayılması, her halde bu gibi uluslararası yarışmalara katılmakla mümkündür.
  • Türk gençlerini uluslararası yarışmalara katılabilecek biçimde yetiştirmek ve hazırlamak üzere gereken uzmanların Avrupa’dan getirilmesi ve adı geçen Olimpiyat Oyunlarına Türk sporcularının da katılabilmesinin sağlanması için acele sarf edilmesi gerekli görülen on yedi bin liranın beklenmeyen masraflar hesabından, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Genel Merkezine verilmesine karar verilmiştir.

Güreş millî takımını yönetmek üzere Macar Antrenör Raol Peter, futbol millî takımı çalışmaları için İskoç Antrenör Billy Hunter ve atletizm için de Amerikalı Tobin görevlendirildi. Türkiye Cumhuriyeti adına olimpiyatlarda 3 atlet, 3 bisikletçi, 1 eskrimci, 4 güreşçi ve 19 futbolcudan oluşan bir spor kafilesi mücadele etti. Türk sporcular, 1924 Paris Olimpiyatları’nda başarılı olamadı. Fakat Atatürk’ün de öngördüğü şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ni bütün dünyaya tanıtırken önemli bir sportif tecrübe de edindi. Türk sporcularını teselli eden Mustafa Kemal Paşa, iki yıl sonra yaptığı bir konuşmada tarihe geçecek şu sözleri söylüyordu: “Dünyada yenilmez kimse, yenilmez takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de doğaldır. Ancak bu üzüntü, insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen toparlanmalı ve kendini yeneni yenmek için, olanca gücüyle ve azimle daha çok çalışmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, 1928’de Amsterdam’da düzenlenen olimpiyat oyunlarına; atletizm, bisiklet, eskrim, futbol, halter ve güreş branşlarında 40 sporcuyla katıldı. Güreş branşında Tayyar Yalaz 4. olurken, Saim Arıkan 6., Nuri Boytorun ve Çoban Mehmet 7.’lik elde etti. Halterde yarışan Cemal Erçman da 8.’likle yetindi. Bu sporcular, Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpiyat Onur Kütüğüne adını yazdıran ilk sporcular olarak tarihe geçtiler.

1932’de Los Angeles’ta düzenlenen olimpiyatlara mesafenin uzaklığı ve ağır maliyet nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti katılamadı. İkinci Dünya Savaşı’nın arifesinde düzenlenen 1936 Berlin Olimpiyatları, Türk spor tarihi açısından bir dönüm noktası oldu. 1924 ve 1928 Olimpiyatları’na ülke prestiji için katılan Türk sporcuları, Berlin Olimpiyatları’na devlet desteğinde ve organize olarak hazırlandı. Mustafa Kemal Atatürk, Nazilerin gölgesinde düzenlenen ve devletlerin bir gövde gösterisine dönüşen Berlin Olimpiyatları’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin de varlığını hissettirmesini istiyordu. Bu bağlamda bazı branşlarda yabancı uzmanlar ülkeye getirildi ve azami oranda devlet desteği sağlandı.

Türkiye Cumhuriyeti, Berlin Olimpiyatları’na güreş, basketbol, binicilik, bisiklet, eskrim ve yelken branşında katıldı. Eskrim branşında mücadele eden Suat Fetgeri Aşeni ve Halet Çambel, Türkiye’yi olimpiyat oyunlarında temsil eden ilk kadın sporcular oldu. Türk Olimpiyat Komitesi tarafından başlangıçta olimpiyat dışı bırakılan futbol, sonradan oyunlara dahil edildi. Güreşçilerin eğitimi için Finlandiya’dan 8 kişilik bir eğitmen kadro İstanbul’a davet edildi. Türk spor kafilesi, Alman devlet adamlarının sıcak ilgi ve dostluğuyla karşılandı. Yapılan konuşmalarda karşılıklı olarak Türk-Alman dostluğu ve silah arkadaşlığına vurgu yapıldı. Oyunlarda mücadele eden Türk sporcular, Alman seyirciler tarafından büyük coşkuyla desteklendi.

1936 Olimpiyatları’na Katılan Türk Spor Kafilesi

BranşSporcuTeknik şefHakemAntrenörToplam
Güreş1813123
Basketbol10111
Yelken4116
Bisiklet5117
Futbol191121
Eskrim/Erkek617
Eskrim/Kadın213
Binicilik7119
Kafile Sorumlusu4
Toplam7183491

 

1 Ağustos 1936 tarihinde resmen açılan Berlin Olimpiyatları’nda Türk bayrağını 72 kiloda güreşen Nuri Boytorun taşıdı. Türk sporcuların olimpiyat oyunlarında favori oldukları alanlar güreş ve binicilik olarak gösteriliyordu. Türkiye, olimpiyat tarihindeki ilk madalyasını serbest güreş kategorisinde mücadele eden Mersinli Ahmet (Kireççi) ile kazandı. 79 kiloda güreşen Mersinli Ahmet, olimpiyat 3.sü olarak Türk spor tarihine geçti.

Türkiye, Berlin Olimpiyatları’nda en parlak zaferini grekoromen güreş kategorisinde mücadele eden Yaşar Erkan’la kazandı. Yaşar Erkan, 61 kilo müsabakalarında 1. olarak altın madalya elde etti. Türkiye, grekoromende takım halinde 3 puanla altıncı oldu. Yaşar Erkan, 20 Mayıs 1911 tarihinde Erzincan’a bağlı Refahiye ilçesinin İspigdi (Yuvadağı) köyünde doğdu. Dört yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç ederek Sultanahmet’e yerleşen Yaşar Erkan, 3 erkek ve 1 kız kardeşin en büyüğüydü. Babası Ali ve annesi Seher Hanım, çocuklarını güreş sporuna teşvik ettiler. Yaşar Erkan, 1934-1943 yılları arasında aktif güreş yaşamını sürdürdü. 1933, 1934, 1935 ve 1937 yıllarında Balkan şampiyonu oldu. Olimpiyat şampiyonu olduğunda 61 kilo ve 1.66 boyundaydı.

Yaşar Erkan’ın şampiyonluk haberini telefon başında bekleyen Mustafa Kemal Atatürk, kendisini “Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük bir iş yaptın. Çok yaşa Yaşar” sözleriyle onurlandırdı. Ardından Başbakan İsmet İnönü, Yaşar Erkan’ı şampiyonluğu için tebrik etti.  Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya, Spor Kurumu Başkanı Ali Hikmet Ayerdem‘e çektiği telgrafta; “Çocuklarımızın iyi metotlarla çalışarak spor alanında da tarihlerinin kendilerinden beklediği yüksek yeri alacaklarına imanımız vardır. Yaşar’ı tarafımdan kutlamanızı diler, size ve bütün gençlere sevgi ve saygılar sunarım” sözleriyle Yaşar Erkan’ın başarısını takdir etti. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Fetgeri de şunları kaydetti: “Çocuklarımız her türlü tecrübesizliklere, hele bir sürü haksızlıklara rağmen Cumhuriyet rejiminin, Büyük Önderimizin gençliğe hitabesinde işaret ettiği çok geniş manalı umdeleri düstur edinerek çalıştılar. Ve memleketin kendilerinden beklediği vazifelerinin ilk merhalesine bir adım attılar. Dünya birinciliğinin Türk gençliği için bir hayal olmadığını ispat eden bu çocuklar artık o merhaleye muhtelif cephelerden vasıl olmak yolunun açılmış bulunduğunu düşünerek çalışacaklardır. Ve böylece muhakkak ki, büyük ödevimize daha çok yaklaşmış olacağız.

Yaşar Erkan’ın başarısına geniş yer ayıran dönemin Türk basını, Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda yapılan madalya törenini şöyle betimliyordu: “Hoparlörler, 61 kiloda dünya birinciliğini ve altın madalyayı Türk Yaşar kazandı diye haber verdi. Bunun üzerine bando İstiklal marşımızın ilk nağmelerini stadın dört bir tarafına yayarken şanlı bayrağımız birincilik direğine yavaş yavaş çekildi. Yüz bin kişilik bir kalabalığın arasında elli altmış kişilik küçük bir kafilenin, Galatasaray izcilerinin, ciğerlerinin bütün kuvvetiyle “korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diye Milli marşımızı söylemeleri son derece müteheyyiç [heyecanlı] bir manzara idi. Bugün stada gelmiş olan bütün Berlin’deki Türkler, sevinçlerinden, heyecanlarından, iftiharlarından ağladılar. Stadı dolduran belki de Türk bayrağını hiç görmemiş olanlar da bulunan yüz binlerce insan şanlı bayrağımızı sürekli bir surette alkışladılar.

Yaşar Erkan’ın şampiyonluğunun ardından Son Posta gazetesi, Yaşar’a bir ev hediye edilmesi için kampanya başlatarak Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak bir maçın hasılatının bu yönde kullanılmasını teklif etti. Kamuoyunda oluşan büyük destekle birlikte Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ’a bir talimat vererek Yaşar’ı Sultanahmet’te bir evle ödüllendirdi.

Güreşte grekoromen dalında +87 kiloda Mehmet Çoban 4., 72 kiloda Nurettin Boytorun 6. ve 87 kiloda Mustafa Çakmak 8. olurken; serbest dalda mücadele eden 56 kiloda Ahmet Çakıryıldız 6. ve 72 kiloda Hüseyin Erçetin 7. Oldular. Adı geçen sporcular, adlarını Olimpiyat Onur Kütüğüne yazdırarak gelecek için ümit vaat etti.

Binicilikte “Uluslar Ödülü (Milletler Mükâfatı) yarışmasında Cevat Kula, Çapkın adlı atıyla 6. olurken, Üsteğmen Saim Polatkan Çakal ile 27. oldu. Bu sonuçla Cevat Kula, adını Olimpiyat Onur Kütüğüne yazdırmayı başardı.

Türk milli futbol takımı, ilk maçında Norveç millî takımına 4-0 yenilerek ilk turda elendi. Basketbolda, ilk maçında Amerika temsilcisi Şili’ye 30-16’lık skorla yenilen milli takım, ikinci maçında da Mısır’a 33-23 yenilerek olimpiyatlara veda etti. Yelkende olimpiyat yole sınıfında mücadele eden Türkiye, 25 ülke arasında sonuncu olurken, star sınıfında Behzat Baydar’la Harun Ülman, Marmara adlı tekneleriyle 38 puanla sekizinci oldu. Bu iki sporcu, adlarını Olimpiyat Onur Kütüğüne yazdırmayı başardı Türkiye, bu dalda genel sıralamada 11. oldu.

Bisiklet branşında mücadele Türk sporcularından Talat Tunçalp, 100 km’lik parkurda 10. olurken Orhan Suda da 18. oldu. İlk 35 km’yi 1. sırada giren Talat, 2 saat 33 dk. 6 sn’lik derecesiyle Türkiye rekoru kırdı. Yarışmayı 1. bitiren Fransız sporcuyla 10. bitiren Talat arasında yalnızca 1.5 saniyelik bir farkın oluşması, otoritelerce Türk sporcuların bisiklet branşında başarılı olduğu yönünde değerlendirildi. Bisiklet branşında mücadele eden Talat Tunçalp, adını Olimpiyat Onur Kütüğüne yazdıran başka bir sporcumuz oldu. Son olarak kılıç müsabakalarında Yugoslavya ve İsviçre’yi yenen milli takım, ABD ve Polonya’ya yenilerek elendi.

1936 Olimpiyatları Genel Sonuç Tablosu

Sıra

Ülke AltınGümüşBronzToplam
1Almanya32263088
2.Amerika24201256
3.Macaristan101516
4.İtalya89522
5.Finlandiya76619
6.Fransa76619
7.İsveç65920
8.Japonya64818
9.Hollanda64717
10.İngiltere47314
11.Avusturya46313
12.Çekoslovakya3508
13.Arjantin2237
14.Estonya2237
15.Mısır2125
16.İsviçre19515
17.Kanada1359
18.Norveç1326
19.Türkiye1012
20.Hindistan1001
21.Y. Zelanda1001
22.Polonya0336
23.Danimarka0235
24.Letonya0112
25.Yugoslavya0101
26.Romanya0101
27.G. Afrika0101
28.Meksika0033
29.Belçika0022
30.Avustralya0011
31.Filipinler0011
32.Portekiz0011

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk sporcularını olimpiyatlara teşvik etmesinin temel amacı, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş dünyaya tanıtmaktı. Osmanlı sonrasında demokratik ve laik değerleri kabul eden Türkiye’nin Batı Uygarlığı içinde yerini alması Atatürk için öncelikli hedefti. Atatürk’e göre, olimpiyat oyunları bir yumuşak güç ve propaganda aracı olarak uluslararası siyasette etkin olabilirdi. Nitekim sonraki yıllarda olimpiyat oyunları, çağdaş ve gelişmiş devletlerin güçlerini sergilediği bir siyaset/spor arenasına dönüşmüştür. 1924 Paris Olimpiyatları’na devlet desteğinde ve yabancı uzmanlarla hazırlanan Türk sporcuları, ilk madalyalarını 1936 Berlin Olimpiyatları’nda almış, bir sonraki 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nda tamamı güreşte olmak üzere 6 altın madalya alarak takım halinde olimpiyat 7. si olmuştur.

Celil BOZKURT

KAYNAKÇA

Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (BCA)

BCA, 30-18-1-1/8.46.5.

BCA, 180-9-0-0/3.18.1.

BCA, 30-18-1-2/65.48.12.

BCA, 30-18-1-2/66.56.10.

Cumhuriyet

Haber

ATABEYOĞLU, Cem, Kurucumuz Selim Sırrı Tarcan, Türk Milli Olimpiyat Komitesi Yayınları, İstanbul 2000.

Beynelmilel Olimpiyat Oyunları: Sekizinci Olimpiyatlara Türklerin iştiraki münasebetiyle, Matba-i Ebuzziya, İstanbul 1340.

İSTANBULLUOĞLU, Altuğ, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin 100. Yılı 1908-2008, İstanbul 2008.

GÜMÜŞ, Ali, Şampiyonlar Geçiyor, Türk Güreş Vakfı Yay., Lazer Ofset, [t.y]. Ankara.

GÜRER, Turgut, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, 4. Baskı, Gürer Yay., İstanbul 2007.

ÖĞRETİCİ, Hüdaver; Karcılılar, Ahmet, “Olimpiyatlar”, Spor Ansiklopedisi, 4. Cilt, Morpa Kültür Yay. TDŞ, İstanbul 2005, s.124-151.

SAN, Haluk, Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde Atatürk, Türk Spor Vakfı Yay., 1. Cilt, [y.y] 1981.

SWADDİNG, Judith, Antik Olimpiyat Oyunları, (Çeviren, Burçak Gürün), Homer Kitabevi, İstanbul 2000.

TARCAN, Selim Sırrı, Yeni ve Eski Olimpiyatlar, Ülkü Basımevi, İstanbul 1948.

ÜNVER, Fuat, Antik Çağdan Modern Olimpiyatlara Binicilik Sporu ve Türk Biniciliğinin Olimpik Gelişimi, [y.y], 2006.

YILDIZ, Doğan, Atatürk ve Spor, Telebasın, İstanbul 2008.

YILDIZ, Doğan, Çağlar Boyu Türklerde Spor, Telebasım, İstanbul 2002.

19/06/2023 tarihinde https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ataturk-donemi-olimpiyat-oyunlari/ adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı:2.805

Olimpiyatlar, ekonomiye 10 milyar $’lık katkı sağlar

İlk kez 1896 yılında Yunanistan’ın başkenti Atina’da yapılan Olimpiyat Oyunları 2004 yılında yine Atina’da yapılacak. Aradan geçen bir yüzyılda gelişen spor türleri gibi, olimpiyatların içeriği de değişti.

Uluslar arası Olimpiyat Komitesi, 1984 yılına kadar olimpiyatların yapılacağı ülke bulmakta zorlanıyor, hatta bazı ülkelere olimpiyatları o ülkede yapılması için baskı kuruyordu.

Ancak 1984 yılında Los Angeles’ta yapılan Olimpiyat Oyunları’yla birlikte bu organizasyon da farklı bir kimlik kazandı. O tarihe kadar hiçbir ülke olimpiyatların ekonomik boyutunu keşfetmemişti. Los Angeles Olimpiyat Oyunları’yla birlikte TV yayın hakları ve gelişen sponsorluklar, olimpiyat düzenlemenin ‘proje bazında’ karlı bir işe dönüştüğünü ortaya koydu.

Herkes onu istiyor
100 binden fazla ziyaretçiyi ve 10 binden fazla futbolcuyu ağırlayan olimpiyatlar yapıldığı ülkeye 10 milyar dolar hacminde (yaklaşık 6.8 katrilyon lira) bir iş yaratıyor.

Olimpiyat Oyunları’nın ekonomik boyutu bu rakamlara ulaşınca Japonya’dan Fransa’ya, Kanada’dan Çin’e kadar bütün ülkeler bu ranta yönelmeye başladı. İşte bu tarihten olimpiyatlara ev sahipliği yapmak isteyen ülkeler kıyasıya rekabete girişti.

Kısacası 1984 yılından sonra olimpiyat oyunlarının, sıradan bir spor faaliyetinin önüne geçtiği farkedildi. Organizasyonun yapıldığı ülkenin ekonomisine, yatırımlarına, ihracatına, turizmine, tanıtımına ve ülke imajına sağladığı katkılar spor organizasyonları boyutunu geride bıraktı.

Şansımız yüksek
1980 yılından sonra 2000 yılı hedef alınarak olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için başvuran İstanbul, 1996 Olimpiyat Oyunları’nı Seul’e, 2000 Olimpiyat Oyunlarını Sydney’e, 2004 Olimpiyat Oyunları’nı da Atina’ya kaptırdı. Bugün ise 2008 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmak için en büyük aday.

2008 Olimpiyat Oyunları’na aday olan 10 kent arasından sıyrılıp 5 finalist kent arasına kalan İstanbul’un olimpiyatlara ev sahipliği yapması için bütün altyapı hazır.

Paris, Pekin, Toronto ve Osaka ile yarışan İstanbul’un en büyük avantajı coğrafi konumu. Çünkü İstanbul, ulaşım açısından kıtaları birbirine bağlayan bir noktada ve özel bir konuma sahip.

2008 olimpiyatlarının İstanbul’da yapılması için yoğun bir çaba sarfeden milli Olimpiyat Komitesi, başta işadamları olmak üzere herkesi olimpiyatları sahiplenmeye çağırıyor. Çünkü olimpiyat oyunları sıradan bir organizasyon değil. Her olayın ekonomiye dayandığı günümüzde olimpiyat oyunlarının da tahmin edilemeyecek kadar ekonomik boyutları mevcut.

Önemli toplantı
Geçen hafta İstanbul’da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü başkanlığında bir toplantı yapıldı. Büyükşehir Belediye başkanı Ali Müfit Gürtuna, Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem, Milli Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri Togay Bayatlı, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu ile Gençlik ve Spor İl Müdürü Vedat Bayram gibi isimlerin katıldığı toplantıda son bir durum değerlendirmesi yapıldı.

20 Mart’ta İstanbul’a gelecek olan Uluslar arası Olimpiyat Komitesi için görücüye çıkacak olan İstanbul’da nelerin yapıldığı ve nelerin yapılacağı bu toplantıda son olarak ele alındı.

Ülkeye güveni artırıyor
1984 Los Angeles oyunlarından bu yana artan TV yayın hakları ve sporsorluk programı sayesinde olimpiyat düzenlemek artık proje bazında karlı bir iş haline geldi.

Üstelik olimpiyatlar sadece proje bazında değil, yapıldığı ülkenin sporu yanında ekonomisine, yatırımlarına, ihracatına, turizmine ve herşeyden önemlisi ülke imajına ve tanıtımına büyük katkılar sağlıyor.

1988 Seul Olimpiyatları’ndan üç ay önce ve üç ay sonra yapılan bir uluslar arası kamuoyu araştırmasında ‘Güney Kore mallarına ne kadar güveniyorsunuz?’ sorusuna verilen yanıtların, olimpiyat oyunlarından sonra yüzde 35 artış gösterdiği bilinen bir gerçek.

Aynı şekilde Kore’nin endüstri malları ihracatının olimpiyat oyunlarını organize ettikten sonra yüzde 28 artış göstermesi, olimpiyatların, düzenlenen ülkenin ihracatına olan katkısını da açıkça ortaya koyuyor.

Turizme etkisi
Güney Kore’nin turizm gelirlerinin ise olimpiyatlardan sonra yüzde 23 artış göstermesi dikkat çekiyor. Aynı şekilde fert başına milli gelirin iki yılda yüzde 60 arttığı göz önüne alınırsa olimpiyatların önemi daha iyi anlaşılıyor.

İşte bunun için olimpiyat oyunları tüm dünyada artık sadece bir spor organizasyonu olarak görülmüyor. Ekonomik boyutu da dikkate alınmalı. Bunun için de ülkeler, büyükşehirleri aracılığıyla olimpiyat oyunlarına evsahipliği yapabilmek için kıyasıya yarışıyor. Hatta devletler arasında çetin bir mücadele sürüyor.

Olimpiyat oyunlarının Türkiye’de yapılması, ekonomik getirisinin yanında Türkiye’nin imajı için de büyük önem taşıyor. Kendini uluslar arası platformlarda bir türlü anlatmayı başaramayan Türkiye için olimpiyatlar, iyi bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

10 milyar dolarlık katkı
Bugün bir olimpiyat oyunları düzenlemenin, evsahipliği yapan ülkenin ekonomisine en az 10 milyar dolarlık girdi sağladığı tahmin ediliyor. Bu nedenle de olimpiyat oyunlarının düzenlenmesi için ülkeler ve dolayısıyla oyunları düzenlemeye aday şehirler arasında müthiş bir rekabet yaşanıyor.

Olimpiyat Oyunları, organizasyonunun yapıldığı ülkeye, yaklaşık 100 bin ziyaretçi, 10 bin de sporcunun gelmesini sağlıyor. Bir yandan televizyon gelirleri ve bilet satışları, diğer yandan hem uluslar arası hem de yerli sponsorluklar 10 milyar dolarlık bir paranın ülke içinde dönmesini sağlıyor.

Büyük reklam fırsatı
Reklamını yapmak isteyen her üretici olimpiyat oyunlarına sponsor oluyor. Örneğin organizasyonun yapılacağı kente kadar verildikten sonraki ilk aşamada 700 milyon gözüyle TV gelirine kesin olarak bakılıyor. Uluslar arası sponsorluklardan ise 300 milyon dolar gelir sağlanıyor. Kısacası olimpiyatların hangi ilde yapılacağına dair kararın verildiği gün o ülkeye 1 milyar dolar nakit para girişi oluyor.

Bu tarihten sonra yedi yıl süresince sürekli artan gelirler mevcut. Örneğin NBC televizyonunun 2000, 2004, 2008 Yaz Oyunları ile 2002 ve 2006 Kış Oyunları için Uluslar arası Olimpiyat Komitesi ile imzaladığı anlaşmanın bedeli 3.5 milyar dolar.

Televizyon gelirleri organizasyonunu yapıldığı ilin coğrafi konumuna göre değişiyor. Saat farkından dolayı Sydney’e çok giden olmamış hatta televizyon şirketleri zarar etmişti. Ancak İstanbul’un bu konuda avantajlı olduğu ve gelen ziyaretçi sayısının 100 bini geçeceği tahmin ediliyor.

180 bin kişiye istihdam
Olimpiyat oyunları yapıldığı ülkeye sadece 10 milyar dolar katkı sağlamakla kalmıyor. Olimpiyatların yapılacağı 7 yıllık süreçte o ülke birçok insana iş imkanı sağlıyor.

Yapılan hazırlıklarla birlikte olimpiyatların Güney kore’de 1982-1988 yılları arasında 300 bin kişi/yıl olmak üzere istihdam yarattığı düşünülürse işin bu boyutunun da önemi ortaya çıkıyor. 2008 Olimpiyat oyunlarına İstanbul’un evsahipliği yapması halinde 7 yıl süresince 180 bin kişiye istihdam yaratılacağı belirtiliyor.

Kısacası olimpiyatlar ülkenin tanıtımı açısından önemli bir yer tutuyor. Reklamın saniyesinin milyarlarla hesap edildiği günümüzde 4 milyar insanın televizyondan Türkiye’nin adını duyacak olması da büyük bir fırsat. Ayrıca Türkiye’ye 7.5 yıl süresince her yıl 2.5 milyon ek turistin geleceği tahmin ediliyor.

İlk kez finaldeyiz
2000 ve 2004 olimpiyatlarına da aday olan İstanbul ilk kez 2008 olimpiyatları için finale kaldı. Aday olan 10 şehir arasından 5 finalist kent arasına giren İstanbul 23 Temmuz’da Moskova’da yapılacak oylamada Paris, Osaka, Toronto ve Pekin ile yarışacak.

Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem, İstanbul’un finale kalmasının bile bu anlamda önemli olduğuna dikkat çekiyor. Erdem, İstanbul’un sadece olimpiyat düzenleyebilme açısından bu illerle aynı düzeyde bir kent olmasının tasdik edilmesinin bile sevindirici olduğunu vurguluyor.

Bu arada eğer İstanbul olimpiyatlara evsahipliği şansını yakalayabilirse, 20 yılda yapılması planlanan altyapı çalışmalarının büyük bölümü 7 yılda yapılacak. İşsizlik azalacak. Hepsinden önemlisi şehir birçok spor kompleksine kavuşacak.

Milli Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri Togay Bayatlı, Türkiye’nin hazırlıkları ve İstanbul’un şansıyla ilgili olarak şunları söylüyor:

“Ben Osaka’ya gittim. Pekin’e de gideceğim. Bizim o illerden eksik bir yanımız yok. Bütün altyapı çalışmaları tamamlanmış. Ancak Türkiye’nin genel olarak imajını düzeltmesi lazım. Hangi ülke olursa olsun teknik yapı önemli olacak. Projelerin yapılabilirliği öne çıkacak. Bizde herşey hazır. Henüz kimsenin olimpiyat köyü yok. Bizde tesislerin yüzde 70’i hazır. Ancak rutin krizler ve sıkıntılar imajımızı zedeliyor. İstanbul 2008 yılı için güçlü bir il.”

Neler yapıldı?
Son 10 yıldır olimpiyatlara evsahipliği yapmak için yoğun bir çaba gösteren İstanbul’da 34 adet spor tesisinin birçoğu olimpiyatlara hazır. Ana arterler üzerinde ve birbirlerine en fazla 1 saat mesafede bulunan 9 alan ve 34 spor tesisini kapsayan, ‘Atatürk Olimpiyat Parkı ve Olimpik Köy’ün yüzde 25’i bitmiş durumda. Finale kalan bir diğer il olan Pekin’de ise spor tesislerinin yüzde 10’u bitmiş bulunuyor.

Olimpik Park’ın ilk adımı olan Atatürk Stadyumu, 52 bin 500’ü kapalı olmak üzere 80 bin kişilik kapasiteye sahip. Yaklaşık 50 bin metrekare kapalı alana sahip olan Atatürk Stadyumu’nda, dokuz kulvarlı ana atletizm pisti de bulunuyor.

Kısacası başında Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün bulunduğu İstanbul Olimpiyatlarını Hazırlama ve Düzenleme Kurulu (İHDK) 160 milyon doların üzerinde olan toplam harcamalarının yüzde 86’sını spor tesisi yatırımlarına yönlendirmiş bulunuyor. Halen spor tesisleri için yapılması düşünülen 1 milyar 772 milyon dolarlık yatırım miktarının 139 milyon dolarlık bölümü harcanmış durumda.

Tesisler hazır
İstanbul’da olimpiyat yapılır mı yapılmaz mı tartışmaları sürerken bu konuda da somut gelişmelerin olduğu görülüyor. Bu gelişmeler de İstanbul’da olimpiyatların hiç sorunsuz yapılabileceğini ortaya koyuyor.

Uluslar arası Olimpiyat Komitesi’ne bağlı 28 federasyonun 27 tanesi bugüne kadar yapılan ve yapılacak olan tesislerin onayını verdi. Voleybolunki ise önümüzdeki günlerde verilecek.

İstanbul bugün sahip olduğu spor tesisleriyle 2008 yılında olimpiyatlara evsahipliği yapabilecek durumda. Bu konudaki altyapı çalışmaları tamamlandı. Tek sorun ise insanların bu işe inanması.

İş dünyasının ilgisi yetersiz
Teknik altyapı olarak olimpiyatlara hazır olan İstanbul’un en büyük sorunu ilgisizlik. Olimpiyat organizasyonundan en karlı çıkacak kesim iş dünyası olmasına karşın, işadamlarının konuya ilgisizliği Milli Olimpiyat Komitesi’ni rahatsız ediyor.

Komite Başkanı Sinan Erdem, işadamlarının kendilerine bu organizasyonun dışında tuttuklarını söylüyor. İşadamlarının olimpiyatları sadece spor organizasyonu olarak gördüklerini belirten Erdem, 100 bin kişinin bu organizasyon için Türkiye’ye gelmesinin büyük bir ekonomik olay olduğunu hatırlatıyor.

Altı milyar insanın en az dört milyarının televizyondan Türkiye’yi izleyeceğini belirten Erdem, “Böyle bir platform başka bir organizasyonda olmaz. İnsanlarımızda hem bilgi yok hem de istek yok. Ayrıca umutsuzlar. Herkeste bir inançsızlık var” diyerek sitemlerini dile getiriyor.

Belediyenin faaliyetleri
İstanbul büyükşehir Belediyesi 2008 Olimpiyatlarında Spor Etkinlikleri A.Ş. aracılığı ile hazırlanıyor. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak faaliyetlerini yürüten Spor A.Ş., İstanbul’un sportif altyapısını hazırlayan çalışmalar yürütüyor.

Büyükşehir Belediyesi’nin olimpiyatlar için elinden gelen çalışmaya gösterdiğini belirten Spor A.Ş. Genel Müdürü Ayhan Bölükbaşı, İstanbul’daki spor tesislerine günün şartlarına uygun bakım ve onarım çalışmalarını yaptıklarını söylüyor. Bunun için belediyenin 3.8 trilyon liralık harcama yaptığını belirten Bölükbaşı, bu hafta içinde İstanbul’un bayraklarla donatılacağını ve bilboard’lara reklamlar verileceğini belirtiyor.

Ayrıca Büyükşehir belediyesi Ümraniye, Maltepe, Pendik, Alibeyköy, Tuzla, Kartal ve İkitelli’de büyük spor komplekslerinin inşası için yürüttüğü çalışmaları hızlandırdı. Bu komplekslerin bazıları tamamlandı, bazılarının ise ihalesi yapıldı. Kısa bir süre içerisinde de bu tesislerin bitirilmesi planlanıyor.
Olimpiyat Oyunlarının dünyanın en büyük organizasyonu olduğuna şüphe yoktur. Oyunları organize etmenin ülke ekonomisine, tanıtımına, ihracatına, yatırımlarına, turizmine, sporuna, ülkenin imaj ve saygınlığına katkı sağlayacağından emin olan kentler ve ülkeler arasında olimpiyat oyunlarını almak için yoğun bir mücadele devam etmektedir.Bu çalışmada olimpiyat oyunlarının ev sahibi ülke ve kentlere olan ekonomik etkileri araştırılmıştır. Araştırmada ev sahibi ülkelerin olimpiyatların öncesinde ve sonrasında, makro ekonomik değişmeler ele alınmış ve karşılaştırılmıştır. Ayrıca olimpiyatların ülke turizmine sağladığı katkılar da ekonomik gelişimin içinde ele alınmıştır.Bu çalışma ikincil araştırma tarzında yapılmıştır. Araştırma, 1992 Barselona, 1996 Atlanta, 2000 Sidney ve 2004 Atina Olimpiyatları'yla sınırlandırılmıştır. Gerekli bulgulara ulaşabilmek için öncelikle Uluslararası hakemli dergilerde yer alan konu ile ilgili makaleler ve araştırma raporları gözden geçirilmiştir. Bunun yanı sıra, ebscohost, proquest, science direct, emerald ve sport discuss veri tabanlarında tarama yapılmıştır. Ayrıca verilerin oluşturulmasında ev sahibi ülkelerin istatistik enstitüleri, milli olimpiyat komiteleri ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi resmi web sayfalarından yararlanılmıştır. Her ev sahibi ülke ve kent için ayrı ayrı elde edilen bulgular makro büyüklüklerine, televizyon yayın gelirlerine, sponsorluk ve bilet gelirlerine ve turizm gelirlerine göre sınıflandırılmış ve birbirleriyle karşılaştırılmıştır.Araştırma sonuçlarına göre Sidney ve Atina Olimpiyat Oyunları ev sahibi ülkelerin gayrisafi yurtiçi hâsılalarının artmasına katkıda bulunurken, Atlanta Olimpiyatları için aynı durum söz konusu değildir. Her ülke ve kent için aynı oranlarda olmasa da, oyunlar işsizlik oranlarının azalmasında rol oynamıştır. Bununla birlikte, istihdam oranlarındaki bu artışların genel anlamda hizmet ve inşaat sektörlerinde görülmüştür. Barselona ve Sidney Olimpiyatları'nda harcamalar bütçeyi aşmazken, Atina Olimpiyatları bütçe açığı bırakmıştır. Oyunların öncesi ve sonrasındaki, hatta olimpiyat yılındaki tüketimdeki artış ve azalmalarının gelir seviyeleriyle, yatırım ve harcamalarla doğrudan ilgili olduğu bulunmuştur.

 

There is no doubt that olimpic games are the most important organization in the world. There has still been a intense contestation between the countries and cities to be the host for olimpic games as they are sure that to be a host makes contribution to the economy, advertisement, export, investment, tourism, sport, image and prestige of them.In this research, the economic effects of olympic games on host countries and cities were investigated. The macroeconomical changes of host countries pre and post olimpic games were examined and compared. Furthermore, the contributions to tourism that take their source from olympic games were studied.This study is a secondary research method. The study is limited by 1992 Barcelona, 1996 Atlanta, 2000 Sydney and 2004 Athens Olympics. To reach necessary findings, firstly, articles and research reports on the subject were checked out in refereed international journals.. In addition, ebscohost, proquest, science direct, emerald and sport discuss databases were investigated. Furthermore, the researcher utilized from host countries? statistic institutes, national olympic committees and International Olimpic Committee?s official web sites to collect the data. Data gathered for four olympic games were classified and compared with each other in the context of macro economic variables, television rights, sponsorship, ticket and tourism revenues.According to the results of the research, while Sydney and Athens Olympic Games contributed to host countries? gross domestic products but the same result isn?t in question for Atlanta Olympic Games. Although they aren?t same for all the hosts, the games had a role to decrease unemployment rates. However, rises in employment rates were generally seen in service and construction sectors. While the expenditures for Barcelona and Sydney Olympic Games didn?t exceed the budget, Athens had a budget deficit. The increase and decrease in consumption pre and post olimpic games were directly relavant to income levels, investments and expenditures.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır