osman zeki üngör istiklâl marşı şarkı sözleri / İstiklâl Marşı - Vikipedi

Osman Zeki Üngör Istiklâl Marşı Şarkı Sözleri

osman zeki üngör istiklâl marşı şarkı sözleri

kaynağı değiştir]

Ekrem Zeki Ün’ün yapıtlarının yayın ve seslendirme hakları ailesindedir. Ün’ün başlıca yapıtları şunlardır:

Orkestra Eserleri[değiştir

İstiklal Marşı sözleri neler? İstiklal Marşı’nın 10 kıtası ve İstiklal Marşı tarihçesi…

Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin milli marşı olarak 12 Mart 1921'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilen şiirin bestesi Osman Zeki Üngör'e aittir. Türk milleti için önemli tarih ve günlerde okunan İstiklal Marşı 10 kıtadan oluşmaktadır. Peki İstiklal Marşı sözleri neler? İstiklal Marşı şiir mi? İşte İstiklal Marşı 10 kıtası..

Yayınlanma: 00:02 - 23 Nisan 2020 Güncellenme:

İstiklal Marşı sözleri neler? İstiklal Marşı’nın 10 kıtası ve İstiklal Marşı tarihçesi…

Kurtuluş Savaşı başlarında, İstiklal Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkanını sağlamak amacıyla 1921’de düzenlenen güfte yarışmasıyla ortaya çıkan İstiklal Marşı Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşı olarak kabul edilmektedir. 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı’nın güftesi Mehmet Akif Ersoy’a ait olup bestesi Osman Zeki Üngör ve Edgar Manas tarafından yapılmıştır. İşte İstiklal Marşı 10 kıtasının sözleri…

İSTİKLAL MARŞI 

İstiklâl Marşı Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin millî marşı. Güftesi, Anadolu’da Millî Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiirdir. Şairin Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.

Şiir, 12 Mart 1921’de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir. Bestesi Osman Zeki Üngör’e aittir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır.

TARİHÇE

Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921’de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kâzım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. “Çanakkale Şehitlerine” ve “Bülbül” gibi şiirlerin sahibi Mehmet Âkif’in “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklâl Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara’daki Taceddin Dergahı’ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti. Şiirde, şair Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir. Hamdul­lah Suphi Bey, Âkif’in şiirinin önce cephede asker arasında okunma­sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yer aldı.

23 Nisan 100. Yıl Marşı sözleri neler? İşte 23 Nisan 100. Yıl Marşı...İlginizi Çekebilir23 Nisan 100. Yıl Marşı sözleri neler? İşte 23 Nisan 100. Yıl Marşı...

Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

Güfteye en sert eleştiri Kâzım Karabekir’den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 1922’de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey'e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiştir.

Ülke savaş içerisinde olduğu için, Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923’ün 12 Şubat’ında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne’de Ahmet Yekta Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunuyordu.

1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör’ün yakın dostu Cemal Reşit Rey’le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısrası ezgili okunduğunda “şafaklarda” sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir. 2013 yılında marşın bestesine okunma zorluğunu gidermek amacıyla çeşitli teknik düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal.

Mehmet Akif Ersoy

23 Nisan mesajları: En yeni, anlamlı 23 Nisan kutlama mesajları ve şiirleri...İlginizi Çekebilir23 Nisan mesajları: En yeni, anlamlı 23 Nisan kutlama mesajları ve şiirleri...

askerAtatürkBakanlar KuruluÇocukGülHürriyetkurbanKuzey Kıbrıs Türk CumhuriyetiMeclisMehmet Akif ErsoyMustafa KemalMustafa Kemal AtatürkşehitTBMMTürkiyeUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

kaynağı değiştir]

1910 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası, İstiklâl Marşı’nın bestecisi ve Orkestra şefi Osman Zeki Üngör’dür. 14 yaşındayken devlet bursuyla Paris’e gönderildi ve “Ecole Normale de Musique” adlı okulda altı yıl öğrenim gördü. Bu okulda Line Talluel, Marcel Chailley ve Jacqyes Thibaund ile keman, L. Laurant ve Alexander Cellier ile armoni çalıştı. Paris’teki son iki yılında ise Georges Dandolet’ten kompozisyon dersleri aldı. Paris’teki öğrenciliği sırasında bestecilik yapmaya başladı ve “La flüte dejâde” (1928) ve “Bitlis'in Şarkıları” (1928) gibi ses ve piyano için küçük yapıtlar gerçekleştirdi[1].

1930 yılında yurda dönen Ün, babasının müdürlük yaptığı Ankara Musıkî Öğretmen Okulu’nda keman öğretmeni oldu, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na kemancı olarak atandı. 1934’e kadar Ankara’da yaşadı ve keman için gerçekleştirilmiş ünlü yapıtları Türkiye'de ilk kez seslendiren konserler verdi[1]. Bu arada Kel Emin Türküsü (1932), Yosmanın Türküsü (1932), Yunus'un Mezarında (1933) ve Zile Türküsü (1933) gibi eserler verdi. Piyano ve flüt için bestelediği Yunus'un Mezarında en tanınmış eserlerinden ilk kaydı yapılan Türk eserlerinden biri oldu.

1934 yılında ilk Türk operası Özsoy Operası'nın sahnelenmesi sırasında yaşanan fikir ayrılıkları sonucu Ankara'daki görevinden ayrıldı[2];İstanbul’a yerleşerek öğretmenliğini İstanbul Muallim Mektebi’nde sürdürdü. Ayı yıl "Türk Dördülü" adını verdiği Birinci Yaylı Dördülü'nü yazdı. Türk müziği ile de ilgilenmeye başlayan besteci İkinci Yaylı Dördülü’nü makam ve usullerden yararlanarak 1935'te yazdı. Öğretmenliğinin yanı sıra Ferdi Ştatzer ve piyano sanatçısı Verda Kâzım eşliğinde pek çok resital veren sanatçı 1938’de Verda Kâzım ile evlendi.

1945 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda keman öğretmenliğine getirildi ve konservatuvar öğrenci orkestrasını yönetmeye başladı. Bir yandan da İstanbul Şehir Orkestrası'nı konuk şef olarak yönetti, Cemal Reşit Rey’in çalışmalarına destek oldu[3].

1952'de Yaylı Üçül'ü, 1954'te Obualı Dördül 'ü yazdı. Bestecinin senfonik orkestra için yapıtları 1955'ten sonra ortaya çıkmaya başladı. İlk konçerto çalışması, 1956’da yazdığı Korangle Konçertosu 'dur. Bunu eşine sunduğu Piyano, Timpani ve Yaylı Çalgılar İçin Konçerto 'su izledi. 1956'da ayrıca Yurdum başlıklı senfonik şiiri yazdı. 1960'ta koro için çokseslendirdiği türkülerle, ses ve piyano için yazdığı marşları bir araya getirerek Marşlar-Türküler başlığı altında yayımladı. 1962'de piyano için Doğaç, Güzelleme, Yiğitleme ve Köçekçe gibi parçalar yazdı.

1969’da Atatürk Eğitim Enstitüsü’ne atandı. 1975’te yaş sınırı nedeniyle ayrılıncaya kadar bu kurumda görev yaptı. 1971'de karma koro için Asya'dan Geliş, Aydın Türküsü ve Yunus Emre'nin sözlerine dayalı Ölüm İçin Ağıt 'ı besteledi. Aynı yıl Flüt ve Piyano için Sonat yazarak flütçü Nazım Acar'a sundu. 1973’te konservatuvar öğrencilerinden oluşan orkestraların seslendirmesi için Eğitim Senfonisi ’ni yazdı.

Emekli olduktan sonra 1976’da İkinci Piyano Konçertosu'nu besteledi. 1978'de yazdığı obua ve piyano için Sonatin'ini Ayser Vançin'e, obua ve klarnet için bestelediği Söyleşi'sini yine obuacı Ayser Vançin ve eşi klarnetçi Eric Schmid'e adadı.1979 yılında öğrencileri Cem Küçümen, Önder Arık ve Şadi Ensari'den oluşan İstanbul Gitar Üçlüsü'nün kurulmasına öncülük etti. 1981'de Atatürk'ün doğumunun 100. yıldönümü nedeniyle Atatürk'e Armağan adlı orkestra eserini tamamladı. 77 yaşında Dublin'de hayatını kaybetti.

Eğitimciliği[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır