osmanlıda eşe güzel sözler / Osmanlica guzel sozler ve Turkce anlamlari | ihvan forum – Özgür Düşünce ve Paylaşım Platformu!

Osmanlıda Eşe Güzel Sözler

osmanlıda eşe güzel sözler

Sevgilinin anlamasada hoşuna gidecek bir hadisedir. Ah birde anlasa dersiniz bazen.

edebiyat bir kardeşimden beklenilen bir hareket olabilir.*

-erkek:ey dilber-i rânâ ey tesadûf-ü müstesnâ bir zerre-i pare görünce perişan oluyor şuh-u ahvâlim revnâk-ı aşk-ı fahm-ım.
-kızın aklından geçen`: hassiktir ne diyor acaba?
-kız: oy aşkım çok incesin..
-erkek:devr-i dil-âram senle geçen süre şerbet-i manend abâd ruhuma şevk-i sürurlu kisves-i meşkin..
+kızın aklından geçen: hassiktir iyice boka saracağız şimdi ne dicem ben yaa ????!'@@*?!1?
+kız: aşkım çok güzel şeyler söylüyorsun nerden buluyorsun bunları aşkım yaaaaaaaaaa sen varya sen.. *
-erkeğin aklından geçen: sende bir şeyler söylesene be amk iki saattir burada vecizeler parçalıyorum.
-erkek:senin için buluyorum yavrum.

dest-ini ver dest-ime mehtabı seyreyleyelim..
cilveni dök şevkime, derdimi abâd edeyim..

bu gün yine bir lahza cennet gözüktü sanki dilber dudağınızdan, ah ruh-i muazzamım bir nebzeyi varsan geçmez o anki meşkin şarab-ı başımızdan.. *

Osmanlıca küfretsen gene anlamıyacak rahat olabilirsin.

bu gün o kadar makber-i aşiyanısınız ki,
cehl-i mürekkebi olan cemali selasenizin sevda-ül kalbimde açtığı heyezanlar,
gönlümün ab-ı hayatını icra-yı meşk eyleyen bülbüllerin kanat çırpışı gibi,
müzeyyanat-ı şahanenizin müberrih bir müstebbisi olan zat-ı alinizin
sergüzeşti latifelerini o kadar cezbetti ki anlatamayacağım.

yerine göre romantik olabilendir. mamafih, erişir menzil-i maksuda, aheste giden.

ehli keyf-e keyif verir kahvenin kaynaması ,
eşşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması.

“Aşiyân-i mürg-i dil, zülf-i perişânundadur, Kande olsam ey peri, gönlüm senün yanundadur.”

Osmanlıca farsça güzel sözler

FARSÇA KISA ŞİİRLER

ياد دارى كه وقت آمدنت
همه خندان شدند تو گريان
آبچنان زى كه وقت رفتن تو
همه گريان شودن تو خندان

Yâdında mı doğduğun zamanlar;
Sen, ağlar idin; gülerdi âlem.
Bir öyle ömür geçir ki olsun,
Mevtin sana hande, halka mâtem

(Hatırlar mısın; sen doğduğunda sen ağlıyordun; fakat herkes gülüyordu. Öyle bir ömür sür (hayat geçir) ki, ölümünde herkes ağlasın, bir tek sen gül!)

نه زنده ام از هجر تو اي شوح نه مرده
فرياد از اين نو وجود عدم آلود

«Ne zinde em ez hicr-i tu ey şûh ne mürde
Feryâd ez în nev vücûdî-i adem âlûd» (Yavuz Sultan Selim)

(Hasretinden ne diriyim ey şuh, ne de ölü;
Bu yokluk dolu yeni var oluştan feryâd!)

هر روز خوش است منزلي بسپردن
چون آب روان و فراغ از افسردن
دي رفت و حديث دي چودي هم بگذشت
امروز حديث تازه بايد گردن

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
(Dün, dündü cancağızım,) Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım (Mevlânâ)

با عشق نشین که گوهر کان تواست
انکس راجو که تا ابد ان تواست
انرا بمخوان جان که غم جان تواست
بر خویش حرام کن اگر نان تواست

Aşk’la beraber ol, birlikte yaşa
Çünkü aşk, canın cevheri, özü, mayasıdır.
Gelip geçici sevdaların peşinde koşma,
Sonsuza kadar senin olacak dostu ara. (Mevlânâ)

ای دل تونه اى زر ازهستى آگاه
بنشين و مكن هرزهدر آيى هر گاه
هر جا كه رسى اول منزل آنست
راهيست بسى در از و عمر ى كوتاه

Ey gönül! Sen varlık sırrını bilmiyorsun;
Otur ve sürekli saçmalayıp durma.
Vardığın yer, ilk menzil orasıdır;
Çok uzun bir yol; fakat ömür kısa.

گرچه ابر کرم از چشمه حيوان بارد
بس ببارد به سر و لوُ لوُ و مرجان چه کنم
نيست بر لوح بصر غير خط زنگاری
چون نبينم رخ تو يوسف کنعان چه کنم

(Her ne kadar cömertlik bulutu, âb-ı hayât pınarından yağsa da,
Başa yağmaktadır, inciyi mercânı nedeyim?
Göz levhâsında pas rengi yazıdan başkası yoktur;
Senin yüzünü görmezsem, Yusuf'u, Kenân'ı neyleyim?)

هر جان عزيز كوشناسي رهست
داند كه هر آنچه آيد از كار كه است
برزادۀ چرخ و چرخ چون جرم نهي
كاين چرخ زكر ديدن خود بي كنه است

Gerçeği bilen, bu yolu tanıyan her aziz can bilir ki, başına ne gelirse gelsin hep O’ndan gelmektedir. O’nun takdir tezgahından çıkmaktadır. Dünyadan ve hadiselerden niçin şikayet ediyor ve dünyayı suçluyorsun? Bu dünya kendi dönmesinden sorumlu değildir. (Mevlana)

من بنده قرآنم اگرجان دارم
من خاك ره محمد مختارم
گر نقل كند جزاين كس از گفتارم
بيزارم از او وز اسنسخان بيزارم

Yâlnız Allah kelâmı Kur’an’ın kuluyum ben, ömrüm olduğu kadar,
Muhammed-i Muhtar’ın yolunun toprağıyım, sözün özü bu kadar.
Eğer birisi benden, buna aykırı bir söz naklederse bir zaman
Davacıyım o sözden ve onu söyleyenden. Bu günden haşr’e kadar… (Mevlânâ)

نزدي موسي نام جوبش شود عصا است
نزدي حق نام عصاي موسي شود اژدها است

Bize göre her şeyin adı görünüşe tâbidir. Fakat Hüda’ya göre her şeyin adı iç yüzündeki hakikate tâbidir. “Musa’ya göre sopasının adı asa, Yaradan'a göre o sopanın adı ejderha.”

هركجا آب روان سبزه شود
هركجا اشك روان رحمت بود

Her nerede akarsu olursa, yeşillik olur Her nerede gözyaşı olursa, rahmet olur

«Yusuf-ı güm-geşte bâz âyed be-Ken’ân gam ne-hor
Külbe-i ahzân şeved rûzî gülistân gam ne-hor» (Hâfız-i Şirâzî)

(Kaybolan Yusuf, Kenân’a yine gelir, gâm yeme; Hüzünler kulübesi, birgün yine gülistân olur, gâm yeme.)

«Nerdübanhâyist pinhân der cihân
Pâye pâye tâ anân-ı âsümân
Her güruh râ nerdübânî diger est
Her reviş râ âsümânî diger est
Her yek-i ez hâl-i diger bî-haber
Mülk bâ pehnâ vü bî-pâyân ü ser» (Mevlana, Mesnevi, V/)

(Yeryüzünde gizli merdivenler vardır,
Basamak basamak göğe yükselen merdivenler.
Her topluluğun başka bir merdiveni vardır,
Her yolculuğun eriştiği gök başkadır.
Yolculukların biri diğerinden habersiz.
Bir ülke ki ne başı ne sonu bulunmaktadır. )

«Dil bedest âver ki hacc-ı ekberest
Ez hezârân Kâbe yek dil bihterest
Kâbe bünyâd-ı Halil-i âzerest
Dil nazargâh-ı celil-i ekberest.»

Bir gönül yapmak, Hacc-ı Ekber'dir (En büyük hacdır.). Binlerce Kâbe yapmaktan bir gönül almak daha iyidir. Kâbe, Hz. İbrâhim’in binâsıdır; Gönül ise Yüce Allah’ın nazargâhı)

«Hin merâ mürde mebîn ger zindei
Der kef-i şâhim niger ger bendei»

(Eğer kalp gözün açıksa beni ruhsuz ceset gibi görme. Eğer bende isen şahımızın keremine bak)

«Bâz küştem z`ânci güftem z`anki nist
Der-suhan ma`ni vü der-ma`ni sühan» (Hâkim Senâî)

(Şimdiye kadar söylediğim sözlerden vazgeçtim. Çünkü kalpte parlayan ince manaları anlatmaya yeteri kadar söz bulmak mümkün olmadığı gibi, o maksatla söylenen sözlerde de mânâ yoktur.)

«Dâne pusîde mûr kani` şüd
Ki o zi sünbül ser sebz-i mâ nebûd âgâh»

(Karıncanın kuru dane ile yetinmesinin sebebi, benim yeşil başağımdan habersiz olmasıdır.)

«Takdîr cuz rızâ-yı tu kârî ne-miküned
Peyveste tâ’at-ı tu edâ mîküned kazâ.»

(Kader, senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor. Kâzâ ise dâimâ sana boyun eğmeye devâm ediyor.)

Be-neşinem o ser be pîş-i pâyet
Ben hizem o cân konem fedâyet

Ayakların yorgun başım için yastık olsun Senin gibi can yoldaşı için bin can feda olsun

 

Osmanlıca En Güzel Aşk Sözleri

Osmanlı-Aşk-Sözleri

Osmanlıca Aşk Sözleri ve Anlamlarından oluşan muhteşem aşk sözlerini sayfamızda derledik. Osmanlı döneminde yaşanan aşklar ve mesajlaşma yöntemleri çok ince detaylara sahip. Örneğin mendil düşürme gibi. Sayfamızda değendiğiniz Osmanlıca Aşk Sözleri&#;ni diler sosyal medya hesaplarınız dan yada sevgilinize ileti olarak gönderip paylaşabilirsiniz.

En Güzel Osmanlıca Aşk Sözleri

(Lale bağ kenarında utangaç dursa şaşılır mı? Çünkü o lale bahçesine benzeyen yüzünün güzelliği yanında senin bir düşkünündür. )

Gün doğmadan meşime-i şebten neler doğar.
(Gün dogmadan Rabbinin rahmetinden neler doğar.)

Cihanda &#;âşık-ı mehcur&#; sanma rahat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur. Şeyhülislam Yahya
(Dünyada &#;aşktan uzak kalan&#; sanma rahat olur neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur.)

Ceb bi bağ kenârında dursa lâle hacil
Ki lâlezâr-ı cemâlinde hûr u zarındır.

Şeb-i yeldayı müneccim muvakkit ne bilir? Müptelâyı gâma sor geceler kaç saat.
(Gecenin uzunluğunu takvim yapanlar ve yıldız ilmi ile uğraşanlar ne bilsin gam çekene sor gecenin kaç saat olduğunu.)

Görmemek yeğdir görüp divane olmaktan seni. Bursalı Cenanî
(Seni görüp divane olmaktan seni görmemek daha iyidir.)

Ne beyan-i hale cu&#;ret ne figana takatim monash.pw reca yi vasla gayret ne firaha kudretim var.
(Ne halimi anlatmaya nede bağırmaya takatim var. Ne kavuşma isteğine gayret ne ayrılığa gücüm var.)

Ey dilberi ranâ! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahzâ-i kalpten sarsıldım&#; Niyetim acizane-i taciz etmek değildir… Bilâkis efkâr-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir.. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet zevc-i izdivacınıza talibim&#;

&#;Sitem hep âşinâlardan gelür bîgâneden gelmez&#;&#; Nabî
(Sitem/dert hep tanıdıktan/dosttan gelir yabancıdan/düşmandan gelmez.)

Arz-ı hâl etmeye cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam.
(Gülün çevresini saran dikenler gibi yâre giden bütün yolları kesildi. Bir defasında yâri tenha buldun o seferde kendini kaybettin.)

Gönülde bir gamım var ki pinhan eylemek olmaz,
Bu hem bir gam ki el ta‘nından efgan eylemek olmaz. Fuzulî
(Gönülde bir derdim var ki gizlemek olmaz bu öyle bir dert ki en şiddetlisinden figan etmek olmaz.)

&#;Benim tek hîç kim zâr ü perişân olmasın yâ Rab Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasın yâ Rab&#;&#;
(Ey Rabbim! Hiç kimse benim gibi inlemesin ve perişan olmasın. Aşk derdinin ve ayrılık yarasının esiri olmasın.)

Merhaba, Fotoğraf çekmeye olan ilgimden dolayı her fotoğrafı güzel bir sözle tanımlamayı seviyorum. Bu sebeple itibari ile çok güzel sözler sitesinde içerik yazıyor ve fotoğraflarla güzel sözleri bir araya getiriyoruz.

Osmanlıca g&#;zel anlamlı kelimeler ve anlamları - Osmanlıca g&#;zel anlamlı kelimeler

Haberin Devamı

Osmanlıca dilinde güzel anlamlı birçok kelime bulunmaktadır. Bunlardan en çok merak edilenleri ve araştırılanları Şaheste, maypeyker, dilber, müessir, pare kelimeleri olarak özetlenebilir.

Osmanlıca Güzel Anlamlı Kelimeler ve Anlamları

Osmanlıca içerisinde estetik yazılışı ve okunuşları ile kullanabileceğiniz güzel anlamlı kelimelerden bazıları şunlardır.

Efsun: Sihirli, büyülü
Yekpare: Bir bütün
İhlas: Samimi olmak
Kadem: Bahçe
Aşkar: Kan kırmızısı
Müptela-i Aşk: Aşka düşen berduş
Yaren: Sadık dost
Letafet: Hoş ve güzel
Aşk-ı Feveran: İçinden aşkı taşıyan kimse
Hüzn-ü Baran. Yüreğe dokunan yağmur tanesi
Şahika: Tepe noktası, zirve
Mukaddes: Oldukça kutsal, yüksek önem taşıyan
İnayet-i ruhaniyet: Maneviyata yüksek inanç
Mevcudiyet: Varlık; var olma durumu
Tafsilat: Ayrıntılı
Mest-i Zevk: Keyiften başı dönmek
Muvaffakiyet: Kesin başarı
Yadigar: Miras
Münasip: Uygunluk
Tezahür: Etki

olarak örnekler verilebilmektedir.

Osmanlıca Güzel Anlamlı Kelimeler

Osmanlıcadan ve Arapçadan son derece fazla etkilenmiş olan günümüz Türkçesi birçok güzel kelimeyi de içermektedir. Mübre kelimesi buna örnek olarak gösterilebilir. Özellikle aşk ve sevgiliye hitap ederken kullanılacak kelimelerin başında gelen Mübre, 'unutulması imkansız' anlamı taşımaktadır. 'Didar' Osmanlıcada çok sık kullanılan kelimelerden birisi olmakla beraber, sevgilinin ve aşkın çehresi olarak ifade edilebilir.

Devran-ı derbest ise 'aşktan baş döndüren kişi' olarak tanımlama yapılabilir. Bununla beraber canpare; çok sevilen, yekpare ise 'en değerli' kıymet sahibi kimse olarak özetlenebilir.
Hoşdil güzel sözlü ve hoş sözler söyleyen kimse iken Ildız ve Sitare ise gökteki yıldızları ifade etmek için kullanılır. Çehre-i Mehlika, ay yüzlü kadın anlamına gelirken Velinimet ise çok büyük bir şansı ifade eder.

Rivayet-i Tarumar yıkılmış olanın yayılması, Mehpare ise güzel olan kadın anlamı taşımaktadır. Aşk-ı beis yanlış aşka düşen ve acısını çeken kimse olmakla beraber, Arz-u Hal: Muhabbet kurup hal hatır danışma anlamları taşırken, Sevda-i Derun ise çok derin sevdaya düşme durumlarını tanımlamaktadır.

Osmanlıca Güzel Tamlamalar

Osmanlıca kelimeler dışında tamlamalar da çok merak edilmekle beraber, günlük kullandığımız ve güzel anlama sahip olan kelimelerden ilki 'Sene-i tevellüd' olarak tanımlanabilir. Bu yaş günü olarak tanımlanırken, 'İzdivac-ı sene-i devriye' ise evlilik yıl dönümü olarak açıklanabilir. Letafet-i Harika dünya güzeli, eşi benzeri görülmemiş birisi olarak açıklanabilir

'Yekpare-i güzar' tamlaması tasavvufta da çok kullanılan bir tamlama olmakla beraber, Osmanlıcada sevgilinin geçtiği yolları tanımlamak için kullanılmaktadır. 'Sultan-ul eşkıya'; eşkıyaların sultanı olarak özetlense de 'en meşhur serseri' 'olarak özetlenebilir. 'Lalezar-ı Süheyl' Lale ile olan geçmiş, lale ile kurulan bağ olarak özetlenebilirken, gül cemal; güzel yüz, 'Efkar-ı Gam' ise üzüntüden harap olma durumunu anlatmaktadır.

Gül-i Zar güllerle kaplı bahçe anlamı taşırken, Ruh-i Mücerret, varlığı bilinen ancak duyular ile algılanmayan 'şey' olarak özetlenebilir. Sevda-i Müşerref, kıymet verilen ve el üstünde tutulan kimse olarak özetlenebilirken, Ahval-i Pür-i Giryan ise sevgilisine ulaşamayan ya da sevgilisinden ayrılmış kimse olarak açıklanır. Gonca-ı Ruhsar ise yüzünde güller açan kadın anlamı taşımaktadır. Osmanlıca Farsça ve Arapçadan etkilenmiş olan diller arasında bulunduğundan tamlamalarda iki dilden de kelimeler görülür.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır