Otizmli çocuk sahibi anne ve babaların en çok merak ettiği şey otizm büyünce geçer mi?Otizm; beynin sağlıklı gelişimini engelleyen, doğumdan başlayarak bireyin tüm hayatını etkileyen nörobiyolojik bir bozukluktur. Genetik kökenli bir rahatsızlık olan otizm; bireyin sosyal becerilerindeki eksiklik, iletişim ve davranışlarındaki farklılıklar ile kendini belli eder.
Otizmin Tedavisi Var Mı? Otizmli Çocuğum Büyüyünce İyileşir Mi?
Türkiye’de her 64 çocuktan biri otizm spektrum bozukluğu ile savaşıyor. Son zamanlarda sıklıkla karşımıza çıkan “Otizmi yendi.” haberleri aslında gerçeği yansıtmıyor. Otizmi bağırsak hastalığı olarak gören uzmanlar, süt ve gluten içeren ürünlerin otizmli çocukları âdeta morfin gibi uyuşturduğunu belirtiyorlar. Özel eğitim ve biyomedikal tedavi yöntemleri ile otizmin yüzde yüz tedavi olabileceğini iddia ediyorlar. Peki bu teori gerçekten doğru mu? (Bkz:Doğru Beslenme ile Otizm İyileştirilebilir Mi?)
Hafif, orta ve ağır derecedeki belirtilerle ortaya çıkan otizmin en hafif versiyonu olan atipik otizm ile yüksek fonksiyonlu otizmin hafif şiddetli türü olarak kabul edilen asperger sendromunun belirtileri, yoğun eğitim ve tedavi ile büyük oranda kaybolabilir. Aslında hem atipik otizm hem de asperger sendromu tamamen yok olmaz, fakat çocukluktan başlayarak verilen yoğun davranış terapileri ile yetişkinlik döneminde, bu rahatsızlıklardan muzdarip olmayan sağlıklı bireylerden ayırt edilemez seviyeye ulaşabilirler. Otizm erken safhada disiplinler arası uzmanlıklardan yararlanarak teşhis edilirse, bireyin yaşama entegre olması ve dış dünyayla sağlıklı bir iletişim kurması sağlanabilir.
Otizm, her ne kadar sonradan tamamen iyileştirilemese de doğum öncesinde alınabilecek önlemlerle engellenebilir. Bunun için anne adaylarının katkı maddesi ve ağır metaller içeren besinlerden uzak durmaları, suni gıdaları beslenme programlarından tamamen çıkarmaları gerekiyor. Bir diğer yöntem ise, genetik analiz ve preimplantasyon genetik tanı yöntemi. Ebeveyn olmayı planlayan aileler, kendi aile öyküleri ile ilişkili genetik testler yaptırarak hem kendileri hem de doğacak çocukları için fiziksel ve ruhsal hastalıklara yatkınlıklarını öğrenebilirler. (Bkz:Genetik Testler ile Hangi Hastalıklar Öğrenilebilir?) Ardından tüp bebek tedavisi ile birlikte ilgili genetik testler yapılarak normal olan embriyolar seçilebilir. Preimplantasyon genetik tanı (PGD) teknolojisi sayesinde, genetik bozukluklar elenerek kişilerin sağlıklı çocuk sahibi olması mümkündür. İlgili tüm testler içine-posta adresimden ulaşabilirsiniz.
Otizm spektrum bozukluğu, hem genetik hem de çevresel faktörlerden kaynaklı bir hastalıktır. Otizmi tamamen ortadan kaldıran kesin bir tedavi yoktur. Fakat sosyalleştirme tedavileri ve özel eğitim ile otizmli çocukların dış dünyaya uyum becerileri geliştirilebilir. Davranış terapisi ile işlevsel bağımsızlık kazandırılabilir. Çevresel faktörler tespit edilerek DNA yapısını ve beyin fonksiyonlarını bozan etkenlere karşı önlem alınabilir. Nutrigenetik uzmanının otizmli çocuklar için kişiye özel hazırladığı gluten, kazein ve süt ürünlerinden uzak beslenme programı ile otizm semptomları azaltılabilir. Gerektiğinde medikal destek ile beraber ağır metallerin vücuttan uzaklaştırılma protokolleri de uygulanabilir.
Kendisi de otizmli bir birey olan Temple Grandin, çocukluktan itibaren aldığı yoğun eğitim sayesinde Colorado Eyalet Üniversitesi’nde profesörlük ünvanına kadar yükselmiştir. Otizmin sıkıntılarını yenme konusunda yaşadığı süreci ve özel eğitim programını anlattığı yazısını aşağıdan okuyabilirsiniz.
1. İyi öğretmenler başarı kazanmama yardım etti. Otizmi yenebildim, çünkü iyi öğretmenlerim vardı. 2.5 yaşında deneyimli öğretmenlerin olduğu iyi düzenlenmiş bir anaokuluna verildim. Erken yaştan itibaren bana doğru davranışlar öğretildi. Otistik çocukların gün boyunca yapılandırılmış bir düzene, disiplinli fakat nazik olmayı bilen öğretmenlere ihtiyacı vardır.
2. 5 ile 15 yaş arasında benim her günüm yapılandırılmıştı. Bu düzenin dışına çıkmama izin verilmiyordu. Haftanın beş günü 45 dakika bireysel konuşma terapim vardı. Annem bir dadı tuttu; o, ben ve kız kardeşimle birlikte günde 3-4 saat oyun oynuyorduk. Oyun oynarken sıra almayı öğretti. Yemek zamanları herkes bir arada yemek yiyorduk. Benim herhangi bir tuhaflık yapmaya iznim yoktu. Otistik davranışlara geri dönmeme izin verilen tek süre yemekten sonraki bir saatlik dinlenme zamanı idi. Anaokulu, konuşma terapisi, oyun faaliyeti ve kurallara uyulan yemekler haftada toplam 40 saat tutuyordu. Öyle ki, bu sürede beynim dış dünya ile bağlantı içinde oluyordu.
Otizm bulunan kişilerin çoğu görsel olarak düşünürler. Ben resimlerle düşünürüm. Kelimelerle düşünmem. Bütün düşüncelerim imgelemimde akan video bantları gibidir. Resimler benim birinci dilimdir, kelimeler ikinci dilimdir. İsimler öğrendiğim en kolay kelimelerdir, çünkü zihnimde kelimenin bir resmini yapabilirim. Yukarı veya aşağı gibi kelimeleri öğretmek için öğretmen bunları çocuğa göstererek vermelidir. Örneğin; uçağı masadan yukarı doğru kaldırırken yukarı demelidir.
Uzun sözle yönerge dizilerinden kaçınmalıdır. Otistik kişiler sekansları (birbirini takip eden adımlar) hatırlamakta güçlük çekerler. Eğer çocuk okuyabiliyorsa yönergeleri bir kağıda yazın. Ben sekansları hatırlayamam. Eğer benzincide yol soracaksam sadece üç aşamayı hatırlarım. Üçten çok adımın yazılı olması gerekir. Telefon numaralarını da hatırlamakta zorluk çekerim. Çünkü zihnimde bir resmini yapamam
3. Çoğu otistik çocuk resim, sanat ve bilgisayar programlamakta başarılıdır. Bu yetenek alanları teşvik edilmelidir. Çocuğun yeteneklerinin gelişmesine daha çok önem vermek gerekir diye düşünüyorum.
4. Pek çok otistik çocuk bir konu üzerinde takılır. Örneğin trenler, haritalar gibi. Bu takıntıları değerlendirmenin en iyi yolu bunları okul görevlerine motive etmek için kullanmaktır. Eğer çocuk trenleri seviyorsa okuma ve matematik öğretirken trenleri kullanınız. Tren hakkında bir kitap okuyunuz, trenlerle matematik problemleri kurunuz. Örneğin; Ankara’dan İstanbul’a bir trenin ne kadar zamanda gideceğini hesap ediniz.
5. Sayı kavramlarını öğretirken somut görsel yöntemler kullanın. Ailem sayıları öğrenmem için bana bir matematik oyuncağı verdiler. Bunda 1’den 10’a kadar sayılar için farklı renk ve büyüklükte bloklar vardı. Bununla toplama ve çıkarma yapmayı öğrendim. Bölmeleri öğrenmek için öğretmenimde dört parçaya ayrılan tahta bir elma ve ikiye ayrılan tahta bir armut vardı. Bunlarla çeyrek ve yarım kavramını öğrendim.
6. Sınıfımda en kötü el yazısı olan bendim. Pek çok otistik çocukta el hareketlerinin kontrolünde güçlük vardır. Düzgün el yazısı bazen çok zor gelir. Bu durum çocuk için bazen çok engelleyici olur. Engellenme duygusunu azaltmak için çocuğun yazmayı sevmesine yardım edin. Bırakın bilgisayarda (tablette) yazsın. Tuşlara basmak daha kolaydır
7. Bazı otistik çocuklar okumayı ses verme ile daha kolay öğrenir. Bazısı ise kelimenin bütününü ezberleyerek daha iyi öğrenir. Ben seslilerle öğrendim. Annem ses verme kurallarını öğretti ve sonra benim kelimeleri seslendirmemi istedi. Ekolalisi olan çocuklar daha çok resim kartları ve resimli kitaplar ile en iyi öğrenirler. Çünkü kelimenin bütünü resimlerle birlikte çağrılır.
8 . Çocukken okul zili gibi yüksek sesler kulaklarımı rahatsız ediyordu. Dişçinin siniri açık dişi delgi ile oyması gibi… Otistik çocukların kulaklarını rahatsız eden seslerden korunması gerekir. En çok sorun yaratan sesler; ders zilleri, mikrofon hoparlör cızırtıları, yazı tahtasına yazarken çıkan cızırtılar, skor levhasında elektrikli işaretlerin vızıltısı ve sandalyeler çekilirken çıkan gıcırtılardır. Bu tür sesler bazı malzemelerle kamufle edilebilirse çocuk bunlara daha iyi tahammül edebilir. Çekilirken gıcırdayan iskemleler ayaklara lastik makaralar geçirilirse veya halı konursa sessiz hale gelebilir. Çocuk belli bir odada korku duyabilir. Çünkü o odada birdenbire mikrofondan cızırtılı bir ses duymuş ve korkmuştur. Ürkütücü ses korkusu kötü davranışlara sebep olabilir.
9. Bazı otistikler ışık titreşimlerinden ve flüoresan ışıklardan rahatsız olurlar. 60 Hz elektrik titreşimlerini görebilirler. Bu sorundan kaçınmak için çocuğun sırasını pencereye yakın koymalı veya flüoresan ışıklar kullanmamalıdır ve daha az titreşim yapan ampuller konulmalıdır.
10. Bazı çocuklar ve yetişkinlerde şarkı söyleyebilme, konuşabilmeden daha iyidir. Kelimeler ve cümleler eğer şarkı ile onlara seslenirse daha iyi cevap verebilirler. Seslere karşı aşırı duyarlılığı olan bazı çocuklar, eğer öğretmen onlara fısıltı ile konuşursa daha iyi yanıt vereceklerdir.
11. Bazı konuşmayan çocuk ve yetişkinler görsel ve işitsel girdileri aynı anda işleme geçiremezler. Onlar tek kanallıdır. Aynı anda hem görüp hem de işitemezler. Onlara ya sadece görsel bir iş ya da sadece işitsel bir iş verilmelidir. Olgunlaşmamış sinir sistemleri eş zamanlı görsel ve işitsel girdileri işleme koyamamaktadır.
12. Konuşması olmayan büyük yaştaki çocuk ve yetişkin otizmlilerde sıklıkla dokunma en güvenilir duygudur. Onlar için dokunarak hissetmek genellikle daha kolaydır. Harfler, plastik harfleri hissetmeleri sağlanarak öğretilebilir. Günlük programlarını, programlanan faaliyetten birkaç dakika önce nesneleri (elleyip) hissederek öğrenebilirler. Örneğin yemekten 15 dakika önce çocuğun eline tutacağı bir kaşık verin. Arabaya binmeden bir kaç dakika önce eline bir oyuncak araba verin.
13. Otizmi olan bazı çocuklar ve yetişkinler eğer bilgisayarın klavyesi ekrana yakın konursa daha kolay öğrenebilirler. Bu kişinin ekran ile klavyeyi aynı anda görmesini sağlar. Bazı kişiler klavyedeki tuşa bastıktan sonra yukarı doğru ekrana baktıklarında hatırlamada güçlük çekebilir. (Dokunmatik ekranlarda klavye ile ekran aynı yerdedir.)
14. Konuşması olmayan çocuk ve yetişkin otizmliler, eğer yazılı kelime ile resmi flash kartta görürse kelime ile resim arasında daha kolay bağlantı kurabilirler. Bazıları satır üzerindeki resimleri anlamaz. Bu yüzden önceleri gerçek nesneler ve fotoğraflar ile çalışılması tavsiye edilir.
15. Bazı otistik kişiler konuşmanın iletişim için kullanıldığını bilmez. Eğer dil egzersizlerinde iletişim özendirilirse dil öğrenimi daha kolay olur. Eğer çocuk bardak isterse ona bardak verin ve eğer çocuk bardak istiyor ama (bardak yerine) tabak diyorsa ona tabak verin. Çocuğun kelimeleri söyleyince somut şeylerin olduğunu öğrenmeye ihtiyacı vardır. Eğer otistik kişi, yanlış kelime kullanması yanlış nesne ile sonuçlanırsa, kelimenin yanlış olduğunu daha kolay anlar.
16. Birçok otistik bilgisayar faresini kullanırken güçlük çeker. Tıklamak için ayrı düğmesi olan göstergeli sistemler deneyin. (Dokunmatik ekranlar gibi) Ellerinde motor kontrolü problemi olan otistikler, fareyi tıklatırken güçlük çekerler.
17. Konuşmayı anlamakta güçlüğü olan çocuklar, sert sessizleri ayrıştırmada zorlanırlar. Kaş’ın K’sı, Çat’ın Ç’si gibi. Konuşma öğretmenim, böyle sesleri duymayı öğrenmem için, sert sessizleri vurgulayarak, uzatarak bana yardımcı oldu.
18. Birçok aile bana, televizyondaki yazıların çocuklarının okumayı öğrenmesine yardım ettiğini bildirdi. Çocuk yazıları okuyabilir ve konuşma ile yazıları eşleyebilir. En sevilen programın baş yazıları ile kaydedilmesi uygun olur. Çünkü bu kayıt tekrar tekrar kullanılabilir.
Temple Grandin, Ph.D. Asist. Prof. Colorado S. University (Çeviren: Fatma Sayman)
Otizm spektrum bozukluğunda çok sık karşılaşılan karşılıklı sosyal iletişim, sözlü veya sözsüz iletişim becerilerinin gelişiminde ciddi ve yaygın bozulma; basmakalıp tekrarlı, takıntılı davranışlar; tipik olmayan uygunsuz sosyal davranış; ince veya kaba motor beceriler ve bilişsel becerilerin yetersiz gelişimi; dil ve konuşmada gecikmeler; tat, görme, ses, koku, ve dokunmaya karşı artan ya da azalan hassasiyetlerle belirti göstermektedir.
Otizmin karakteristik özellikleri kadar yoğun görülmemesi ya da çok hafif seyretmesi durumunda eski tanımı ile atipik otizm; yeni tanımı ile hafif otizm; resmi olmayan halk arasındaki tanımı ile yalancı otizm, silik otizm, geçici otizm veya yarı otistik adını alır.
İçindekiler
1994 yılında DSM-4 kitapçığıyla hayatımıza giren Atipik otizm, beş otizm spektrum bozukluğu(OSB, autism, autism spectrum disorder) ya da yaygın gelişimsel bozukluk tanısından birisiydi.
Atipik otizm; yüksek işlevli otizm olarak bilinen asperger sendromundan ve otizmin orta ya da ağır spektrumundan farklı olarak daha az belirti gösteren otizmin bir alt türüdür. Halk arasında silik otizm, yalancı otizm, geçici otizm, yarı otistik gibi tanımlar kullanılmaktadır.
Atipik tanımı 2013 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından yayınlanan DSM 5 kitapçığı ile kaldırılmıştır yerine hafif otizm tanısı kullanılabilir.
Nörogelişimsel bir farklılıktır, eğer erken çocuklukta ya da okul öncesi yaşlarda aileler ya da doktorlar tarafından tespit edilebilirse, yoğun aba davranış terapi eğitimleriyle birlikte uzman eğitimcilerin rehberliğinde ilaçsız tedavi edilebilir.
Bir başka ifadeyle çocuğun olumsuz davranışları kontrol altına alınabilir, böylelikle çocuğun ilerleyen yıllarda kendini sosyal hayattan izole etmesinin önüne geçilmiş olur.
Otizm 2013 yılından beri 3 kategoride incelenmektedir, çocuklar bu skalaya göre tanımlanır.
Atipik tanımı bu kategoriye dahildir, belirtiler çok hafif seyreder.
Günlük destek davranış kontrolü sağlanan kadar devam ettirilmek zorundadır.
Günlük destek şarttır, bu durumda bile tam davranış kontrolü sağlanamayabilir.
Dil ve konuşmada gecikmeler, sözlü ifade ve beden dili ifadesinde güçlükler, zaman planlaması güçlükleri, tat, ses, koku, görme ve dokunmaya karşı artan ya da azalan hassasiyetler, tekrarlayan takıntılı davranışlar, soyut kavramları anlamada zorluklar, kaygı, fiziksel koordinasyon problemleri ve kas yoğunluğunda düşüklük gibi sorunlar atipik otizm belirtileri olarak gösterilebilir.
Ancak bu atipik otizm belirtileri, otizm karakteristik özelliklerinin tümü kadar baskın ya da ağır değildir. Bu belirtilerin birçoğu belli belirsiz ve değişen yoğunluklarda olabilir.
Atipik otizm, genetik – çevresel – hormonal nedenlerine sıklıkla atıf yapılan nörogelişimsel bir farklılıktır. Nedenleri henüz tamamen kanıtlanmamıştır ayrıca çalışmalar devam ediyor ancak yine de bazı şüphe edilen konular maddeler halinde sıralanmıştır.
Otizmde konuşma yaşı hakkında şu söylenebilir ki; erken çocuklukta yani okul öncesi yaşlarda uygulanan ”uygulamalı davranıs analizi” ve ailelerin ortaklaşa çabalarıyla çok verimli sonuçlar alınabildiğini gösteren çalışmalar mevcuttur.
İletişim sadece sözlü konuşma değil aynı zamanda sözsüz konuşmayı da ifade etmektedir. Bu noktada mimikler ve davranışlar, otizmli çocuğun konuşmayı öğrenene kadar olan süre zarfında anlaşıldığını hissetmesi açısından önemlidir.
Bu aşama eğer aile ve çocuk için olumlu geçirilebilirse ayrıca ilave destek olarak uzman özel eğitimcilerden davranış ve dil konuşma terapileri alınabilirse Atipik belirtilerin çok hızlı azalabileceği biliniyor. Uzman desteği atipik belirtiler gösteren çocuklarda anahtar rol oynamaktadır.
Okula gidene kadar çocukta bu sorun tedavi edilmelidir çünkü akran zorbalığına maruz kalma, dışlanma veya kendini ifade edememe gibi olumsuz uyaranlar akademik başarıda olumsuz bir etki bırakmaktadır. Bu anlamda otizmde konusma konusu üzerinde durulması gereken hassas bir durumdur.
Otizmli çocuklarda konuşma ile ilgili ailelerin yaptığı genel bir hata şudur ki konuşmayı sadece dil konuşma terapistlerinin çözebileceğini düşünmektir halbuki çocuğun “yerinde oturabilme, dikkat odaklanma süresi, saldırganlık, ısırma, hiperaktivite, direnme ve çok ciddi davranış problemlerinin olduğu” durumlarda öncelikle bu belirtilerin azaltılması gerekmektedir.
Dil konuşma terapisi akademik çalışmayı olumsuz etkileyecek bu davranışlardan hafifletilmesinden sonra dil terapistleri eşliğinde devam ettirilmektedir. Ayrıca anlamlı anlamsız ses, harf, kelime tekrarı olarak tarif edilen ekolalinin “doğumdan konuşmayı öğrenene kadar” çocuğun sesleri tanıması açısından faydalı olmasına rağmen, ilerleyen yaşlarda bu devam ediyorsa müdahale faydalı olabilir.
Atipik otizmde beslenmenin beden ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri, bağırsak florası, ağır metal birikimi gibi konularla bağlantılı olabilir. Beslenme sadece katı gıda alımı değildir aynı zamanda soluduğumuz hava, içtiğimiz suda bulunan zararlı bileşenlere vurgu yapmak günümüzde önem kazanmıştır.
Genetik ve çevresel faktörlerin etkin olduğu düşünülen otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi konularda son zamanlarda yapılan çalışmalar sanayileşmenin ve şehirleşmenin getirdiği sorunlara vurgu yapmaktadır.
Hava, su ve toprak kirliliği, meyve sebze ilaçlamaları yani pestisitler konusu, yemekleri sarıp fırına attığımız alüminyum folyoların ısıl işlemlerde etkilenmesi gibi sorunlar aslında nasılda kendi kendimizi zehirliyor olabileceğimizi gözler önüne sermektedir.(Konuyla ilgili kaynağa alüminyum başlığındaki ingilizce kaynaktan ulaşabilirsiniz)
Yakın zamanda yapılan yeni bir çalışmada bağırsak florasının(İntestinal Gut Microbiome) ve geçirgenliğinin “Otizm spektrum bozukluğu, DEHB, öğrenme güçlüğü, diyabet, parkinson, şizofreni, majör depresif bozukluk, çölyak hastalığı” vs. hastalıklarıyla ilişkili olduğunu gösteriyor.(2) Horward Üniversitesinde yapılan bu çalışmada dikkat çekilen nokta bağırsak geçirgenliğine sebep olan sorunun ana kaynağının bakteri aşırı büyümesi ve glütenli beslenme sonucu açığa çıkan zonulin maddesidir.
Bu çalışmanın ifade ettiğine göre glütenli beslenmenin, ortaya çıkardığı zonulin maddesinden dolayı otizm spektrum bozukluğunu olumsuz etkilediğine atıf yapılmaktadır. Aynı çalışmada “bağırsak otoimmün bariyerinin” D vitamini sayesinde desteklendiği de vurgulanmaktadır. Kültürlü ve fermente(Ev yoğurdu, tarhana vs) ürünlerle beslenmenin önemine vurgu çok açıktır.
Birçok materyalden ya da besinden gelebilir. En iyi örnek dişleri yeni çıkan çocukların ”standart dışı oyuncaklar ile dişlerini kaşırken” metali, boya ya da başka yollarla ağızdan almaları.
Ayrıca Benzin, boya, eskimiş, çürümüş su şebekelerinden, yani çürümüş metal borulardan dolayı evlerimize, musluklarımıza su ile taşınarak ulaşan ağır metaller.
Amalgam diş dolgusu olarak kullanılmakta ve eğer bir damlası bile dolgu esnasında yanlış kullanılıp tükürükle vücuda alınırsa cıva birikimine yol açmaktadır. Birçok balıkta olmasına rağmen özellikle dip balıkları, deterjanlar, yumuşatıcılar vs.
Isıtılan alüminyum kaplar ya da folyolar ciddi oranda alüminyumu besinlere geçirmekte ve bu besinler aracılığıyla vücutta birikmektedir. (Aluminium in brain tissue in autism) ayrıca soya içeren bebek mamaları ve çayda içeriğinde bulunmaktadır.
Tarım ilacı olarak kullanıldığı biliniyor, sebze ve meyve iyi yıkanmadığı zaman besin yoluyla vücuda alınmaktadır.
Diyet tedavileri faydalı olabilmektedir, otistik çocuklarda genellikle sindirim sistemindeki sorunlardan dolayı bağırsak sorunları ve gıda alerjisi gibi sorunlar olabilmektedir bu noktada tıp doktorlarından destek almak mantıklı bir yaklaşım olabilir.
Atipik otizm diğer otizm çeşitlerinden daha hafif seyrettiğinden her yaşta ilerleme kaydedilebilecek bir otizm hastalığıdır. Fakat eğer okul öncesi yaşlarda tespit edilebilirse özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri atipik otizmin tedavisinde etkin görev üstlenebilmektedirler.
Son yapılan çalışmalarda her “44 çocukta 1’e düşen oranlarda” görüldüğü belirtilen otizmde; Yoğunlukla özel eğitim uzmanlarının uyguladığı ABA Davranış terapisi(Applied Behavior Analysis, UDA, Uygulamalı Davranış Analizi) ardından, dil terapistleri tarafından verilen eğitimler otizmin asıl ayrıştırıcı belirtilerinden olan konuşma için faydalıdır.
Okul öncesi yaşlarda yürütülen davranış terapileriyle ilaçsız davranış kontrolü sağlanabilmektedir, ayrıca bu çalışmaları destekleyici “duyu bütünleme, yüzme, spor, ergoterapi, dil konuşma terapisi” gibi çeşitli etkinlikler sonucunda çocukların, sosyal ve akademik yaşama hazırlıklarının tamamlanması amaçlanır sonrasında çocuklar “anaokulu ve ilkokul” düzeyinde akranlarıyla sosyal etkileşime hazır hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
ABA terapileri bu noktada otizmli bireyler için en eski, en kapsamlı ve kanıtlanmış tedavidir. ABA terapileri, diş fırçalama, otizmde tuvalet eğitimi, ayakkabı bağlama gibi günlük görevlerle ilgili belirli beceri ve davranışları öğretmeye odaklanan ödüllendirme temelli tam gün ya da çok yoğun uygulanabilen bir terapi eğitim sistemidir.
Pivotal yanıt terapisi, gelişim terapileri ABA terapisine ek olarak gösterilebilir.
Her otistik çocuk kendine özgü özellikler barındırdığından tedavi yöntemlerinin de kendine özgü olması gerekmektedir.
Atipik otizmde ilaç kullanımı söz konusu olduğunda genellikle anksiyete, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk için serotonin inhibitörleri verilmektedir. Amerikan ilaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan ilaçlar ve etken maddeleri şunlardır.
7 yaş üstü çocuklarda kullanımı FDA(amerikan ilaç dairesi) tarafından onaylanmıştır.
12 yaş ve üstü çocuklarda FDA onaylamıştır.
8 yaş üstü çocuklar için FDA tarafından onaylanmıştır.
6 yaş üstü çocuklar için FDA onaylıdır.
10 yaş üstü çocuklar için FDA onaylıdır.
Melatonin kesinliği henüz kanıtlanmamış bir tedavi yöntemidir amacı otizmde uyku problemlerini tedavi etmek üzerinedir.
Ağır metallerin vücuttan uzaklaştırılmasıyla ilgili tedavi yöntemleridir ve FDA bu yöntemin henüz desteklenmediği konusunda uyarı yapmaktadır.
Genel olarak otizm üzerine yapılan birçok test çeşidi bulunmaktadır.
Bir çeşit davranış testidir, beden hareketleri kullanımı, dil ve konuşma becerisi, uyum sağlama yeteneği, sosyal iletişim becerileri gözlemlenir.
18 Aya kadar çocuklara uygulanan bir testtir.
40 soruluk bir test çeşididir.
İki yaş altında ki çocuklara uygulanan bir çeşit dikkat ve oyun beceri testidir.
Otizmin 2 yaşına kadar ki bebeklerde teşhisi aile ve çocuğun geleceği, akademik başarısı ve sosyal hayatla uyumu açısından önem arz ediyor. Aşağıda sıraladığımız maddeler bebeklerde otizm belirtileri ile ilgili gerekli bilgiyi vererek, profesyonel desteğe ihtiyacınız olup olmadığını anlayabilmeniz için hazırlanmıştır.
Sınırlı göz kontağı kurmak ya da hiç kurmamak.
Seslere gülümsemelere hiç tepki vermemek.
Az babıldamak ya da hiç babıldamamak, ismine az veya hiç tepki vermemek.
Çok az kelime kullanmak ya da hiç kullanmamak.
Anlamlı kelime kullanmamak ya da çok az kullanmak, ikili kelime öbekleri kullanmamak.
Otizm zor bir yolculuk, çocuğu atipik otizmli olan annelere tavsiyemiz ise bu yolculukta profesyonel destek almaları, kendi sağlıklarını da bu esnada korumaları olabilir.
Bunun için her şeyden önce tıp doktorlarıyla ardından kesinlikle alanında uzman ve bu konuda kendini akademik olarak, geliştirmiş özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden destek almalarıdır.
Çünkü bireysel eğitim her yaşta çocuk için, aileler ve toplum sağlığı için gereklidir.
Derin Çocuk’tan Sevgilerle..
Sevgilerle …
İstanbul Bahçelievler ve İstanbul Bağcılar’ ilçelerinde bulunan Derin Çocuk ABA Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Fizik Tedavi Merkezlerimizi ziyaret edebilir, ücretsiz canlı destek talebinde bulunabilirsiniz…
Kaynak
Derincocuk Ana Sayfa
Otizmli bireyler yetişkin olunca ne oluyor?
Neden etrafımızda çok fazla yetişkin otizmli görmüyoruz…
Peki ya otizmli bireylerin ortalama ömrü ne kadar?
İşte bu yazıda bu sorulara cevap vermeye çalıştım.
2019 yılında otizmli yetişkinlerle ilgili 20 yıl süren çok önemli bir araştırmanın sonuçları yayınlandı. Bu araştırmada otizmli bireylerin ortalama bir ömrü var mı, eken ölümlerin olası sebepleri neler gibi sorulara yanıtlar arandı. Otizmli bireylerin erken ölme olasılığı genel popülasyondakilerin iki katından fazla çıktı. Ayrıca diyabet ve kanser gibi ölümcül olabilen bir dizi sağlık durumu için yüksek risk altında oldukları tespit edildi. 1998 ile 2018 arasında ölen otizmli bireylerin ortalama ölüm yaşı sadece 39'du.
Erken ölümün en büyük belirleyicileri elbette sağlıktı. Günlük Yaşam Aktiviteleri (ADL) ölçeğinde düşük puan alanlar genellikle daha erken öldü. Bu ölçek, birinin tuvalet yapma, yemek hazırlama, mali durumu yönetme, ev temizliği vb. gibi görevleri ne kadar bağımsız olarak tamamlayabileceğini ölçer. Düşük sosyal ve toplumsal etkileşim oranları da erken ölümlerin bir göstergesiydi.
Araştırmalar, otizmli bireylerin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik döneminde daha yüksek oranda sağlık sorunlarına sahip olduğunu ve bunun erken ölüm riskinin artmasına neden olabileceğini göstermiştir. 20 yıllık bir süre boyunca bireylerin %6,4'ü ortalama 39 yaşında öldü. Ölüm nedenleri arasında kronik durumlar (kanser ve kalp hastalığı gibi), kazalar (gıda ile boğulma ve kaza sonucu zehirlenme gibi) ve ilaç yan etkilerine bağlı sağlık komplikasyonları yer aldı. Yaş ve sağlık durumu kontrol edildikten sonra bile, mortalitenin önemli yordayıcıları, sosyal karşılıklılıktaki erken çocukluk seviyelerindeki bozulmalar ve çalışma periyodunun başlangıcında yüksek seviyelerde fonksiyonel bozulmalardı. Sonuçlar, otizm spektrum bozukluğu olan bireyler için sağlık hizmetlerine yeterli erişimin yanı sıra yaşam boyu sosyal katılım ve işlevsel kendi kendine yeterliliğin önemini ortaya koymaktadır.
Otizmli bireyler yetişkinliğe geçişte genellikle zorlanmaktadır. Liseden sonra özel eğitim hizmetleri sona erdiğinde, otizmli genç yetişkinler daha fazla hizmet almaya hak kazanamayabilir. İş bulma veya üniversiteye gitme zorluğu, birçoğunun yetişkinliğe kadar ebeveynleriyle birlikte yaşamaya devam ettiği anlamına gelir.
2015 yılında ABD’de yayınlanan bir raporda, otizmli yetişkinlerin %87'sinin, genel nüfusun %21'ine kıyasla, 20'li yaşlarının başlarında ebeveynleriyle birlikte yaşadığı tespit edildi. Yaklaşık dörtte biri sosyal olarak izole edildi, yani geçen yıl içinde arkadaşlarıyla hiç konuşmadılar veya etkinliklere davet edilmediler. Ne yazık ki, otizmi olan çok sayıda insan, ailelerinin dışında küçük veya hiç var olmayan destek sistemlerine sahiptir.
Ayrıca, otizmli genç yetişkinler için istihdam oranları düşüktür.
Sonuç olarak, çeşitli faktörler bazı otistik yetişkinlerin kendilerini desteklemelerini ve bağımsız yaşamalarını zorlaştırıyor. Ebeveynleri öldüğünde, bu onların yoksulluk, evsizlik veya erken ölümle mücadele etmesine neden olabilir.
Yeni çalışma, otizmde mortaliteyi öngören belirli faktörleri belirleyen ilk çalışmadır. Araştırmacılar, 20 yıllık bir süre boyunca Amerika Birleşik Devletleri'nde 406 otistik insanı takip etti. Çalışma sırasında ölen 26 kişinin, yaş veya sağlıktan bağımsız olarak, çalışmanın başlangıcında sosyal yetenek veya günlük yaşam becerileri ölçümlerinde düşük puanlara sahip olma eğiliminde olduğunu buldular.
Bulgular, otistik insanların sosyal ve günlük yaşam becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan stratejilerin, onların daha uzun yaşamalarına da yardımcı olabileceğini ima ediyor.
Wisconsin Üniversitesi'nin Madison'daki Waisman Merkezi'nde fahri sosyal hizmet profesörü olan baş araştırmacı Marsha Mailick , “ Amacımız , belki de eşitsizliği ele almanın bir yolu olarak hizmet sistemlerinin, doktorların ve ailelerin odaklanabileceği faktörleri belirlemekti” diyor .
İsveç ve Danimarka'daki otistik insanlar üzerinde yapılan araştırmalar da erken ölme eğiliminde olduklarını bulmuştur.
Araştırmaya dahil olmayan İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nde çocuk ve kadın sağlığı doçenti Tatja Hirvikoski , “Bu küresel bir sorun” diyor . Sağlık hizmetlerine erişim gibi “ölüm oranlarını etkileyebilecek ülkeye özgü koşullarla ilgili değil” diyor.
Ancak bazı uzmanlar, yeni çalışmanın kesin sonuçlar çıkarmak için çok küçük olduğunu söylüyor. Ve uzun ömür ile sosyal veya günlük yaşam becerileri arasındaki bağlantı dolaylı olabilir.
Oregon'daki Portland Eyalet Üniversitesi'nde sosyal hizmet profesörü Christina Nicolaidis , “Çok fazla çıkarım yapma konusunda gerçekten çok dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum” diyor .
Salt Lake City'deki Utah Üniversitesi'nde aile ve koruyucu tıp alanında doçent olan Kyle Jones , sosyal izolasyon ve yalnızlığın genel nüfustaki kötü sağlıkla bağlantılı olmasına rağmen, bu beceri setlerinden herhangi birinin neden uzun ömürlülüğü sınırlayabileceği açık değil, diyor. "Dikkat edilmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir şey."
Bağlantı dolaylı da olabilir: Bu sorunları olan otistik insanlar, ölüm riskini artıran kötü beslenme veya hareketsiz yaşam tarzı gibi diğer uyumsuz davranışlara sahip olabilir.
Berat Çelik
14.10.2021
Bunun için ABA terapi eğitimleri, dil konuşma terapileri, ergoterapi ve duyu bütünleme gibi çeşitli disiplinler bir araya getirilmektedir.
Konu hakkında daha detaylı bilgi vermeden önce otizm teşhisi konan her çocuğun kendine özgü yapılarının olduğunu ve bu nedenle uygulanan stratejilerin hepsinde aynı sonucu vermeyeceğinin bilinmesi gerekmektedir.
Her otistik bireyin iletişim kurmayı öğrenebilmesine rağmen bunun her zaman sözlü olmayabileceği, görselliği de kullanarak yaşamlarını iyi bir şekilde idame ettirebilen otistik bireylerin olduğunu unutmamak gerekir.
Duke Üniversitesi Otizm Merkezi Başkanı Geri Dawson ve Klinik Psikolog Lauren Elder tarafından kaleme alınan makalede Otizm teşhisi konan çocukların 4 yaşından sonra da konuşmayı öğrenebilecekleri ifade edilmektedir.
Çocuklar oyunlarla öğrenmektedirler ve bu dil öğrenimini de kapsamaktadır. Karşılıklı etkileşim halinde gerçekleştirilen oyun aktiviteleri siz ve çocuğunuzun iletişim kurabilmesi için keyifli fırsatlar sunacaktır. Çocuğunuzun keyif alacağı oyunlar geliştirerek sosyal iletişim fırsatları sunabilirsiniz. Örneğin şarkı söyleyip, tekerleme oynayabilirsiniz. Oyun sırasında çocuğunuzun karşısına geçerek göz seviyesinde pozisyon alın, bu pozisyon çocuğunuzun sizi görmesini ve duymasını kolaylaştıracaktır.
Çocuğunuzun çıkardığı sesleri ve oyun davranışlarını tekrar etmeniz onu daha fazla ses çıkarması ve iletişime geçmesi için cesaretlendirecektir. Çocuğunuzda bu sayede sizi taklit edecektir. Örneğin çocuğunuz, oyuncak arabasını sürdüğünde siz de aynısını yapın, veya arabasını bir yere çarpıştırdığında siz de aynısını yapın; ancak arabasını fırlattığında bunu tekrar etmeyin.
Hareketler ve göz teması dil için birer temeldir. İletişim kurarken hem vücudunuzu hem de sesinizi kullanın; ancak vucut ile ses birbirlerini eş zamanlı tamamlamalıdır. Örneğin elinizle işaret ederek bak demelisiniz veya evet derken kafanızı aşağı hareket ettirin. Çocuğunuzun hareketlerine alkışlayarak, el açarak veya kollarına uzanarak karşılık verin. Eğer bir oyuncağa bakıyorsa veya işaret ediyorsa hemen ona uzatın.
Acele etmeyin, çocuğunuzun konuşması için ona biraz süre tanıyın, hemen onu tamamlamak yerine umutlu bir şekilde bakarak motivasyonunu arttırın. Eğer herhangi bir ses çıkarır veya hareket yaparsa hemen karşılık verin. Bu, iletişim kurması için onu cesaretlendirecektir.
Ses, harf, kelime tekrarı olan ekolali çocuğun ilk yıllarında ebeveynlerini ve çevredeki sesleri tekrar etmesi için ve bu sesleri tanıması için çok iyi bir yoldur, ancak ilerleyen yaşlarda devam ederse müdahale edilmelidir
Bunu yapmanız çocuğunuzun sizi anlamasını kolaylaştıracak ve söylediklerinizi tekrar etmesine de yardımcı olacaktır. Eğer çocuğunuz hiç konuşmuyorsa, cümleler yerine sadece kelimelerle iletişim kurmaya çalışın. Çocuğunuz bazı kelimeleri konuşabiliyorsa kelime öbekleri ile konuşun, örneğin topu at, kapıyı aç vb.
Çocuğunuzun konsantrasyonunu bozmak yerine, onu kelimelerle takip edebilirsiniz. Örneğin oyuncak arabasını aldığında siz de araba diyerek onu kelimelerle destekleyin. Bu onun kelime-obje bağlantısını kurmasını sağlayacaktır ve ortak-dikkat kavramını geliştirmesine bu sayede ilerleyen yıllarda otizm konuşma problemlerini aşmasına ve akademik başarıya katkı sağlayacaktır.
Teknolojik yenilik ve görsel destek bazen konuşmanın önüne geçebilmektedir. Örneğin dokunmatik ekranlarda resimlere dokunarak kelime üreterek istek ve düşüncelerini ifade edebilecektir.
Bütün bunlara ek olarak eğer çocukta tipik otizm belirtileri olan
Gibi belirtiler varsa öncelikle çeşitli “davranış ve dikkat becerilerin” geliştirilmesi gerekebilir bunlarda kısaca
Kısaca konuşma ve akademik öğrenme için bu otizm belirtilerinin hafifletilmesi ardından dil konuşma terapisiyle çocuğun geliştirilmesi gerekmektedir. Çünkü yerinde duramayan, dikkat eksikliği olan, saldıran, hiperaktif davranışlar sergileyen, ısıran, nedensiz ya da ısrarla bağıran orta düzey otizmli bir çocuğun öncelikle ortak dikkat ve davranış becerilerinin geliştirilerek hafif atipik otizm belirtileri düzeyine getirilmesi gerekmektedir.
Detaylı bilgi ve destek için canlı destek alabilirsiniz.
Derin Çocuk’tan Sevgilerle…