"Otizm bir yelpaze ve otizimli profesör Temple, bu yelpazede bir yerde. Bu noktada olması onun otizmli çocuklar, onların aileleri ve tüm insanlık için olaÄanüstü bir ilham kaynaÄı olmasını mümkün kılmıÅtır."
TIME DERGÄ°SÄ°
Hayatımız boyunca ilham alacaÄımız birçok insanla tanıÅmıÅızdır. Belki de önemli iÅ adamları, yazarlar ve giriÅimciler bize ilham vermiÅtir. Fakat bu sefer ilham almamız gereken kiÅi, herkesin Åansızlık olarak düÅündüÄü ve hayatı boyunca hiçbir baÅarıya ulaÅamayıp hayatını sadece baÅkalarının yardımıyla sürdürebileceÄini düÅündüÄümüz otizm hastası Temple Grandin. Åimdi, Colaroda Devlet Ãniversitesi'nde profesör olan Temple Grandin'den ilham alma vakti.
Eda Demir
OTÄ°ZMÄ°N SIRLARI NÄ°HAYET POZÄ°TÄ°F BÄ°LÄ°MÄ°N ARAÅTIRMALARINA TESLÄ°M OLDU. Otizmden bahsederken, kesinlikle eksiklikler üzerinde çalıÅmayı aklınızdan çıkarın demiyorum. Ancak eksik olan Åeylere odaklanma öyle aÅırı ve otomatik bir tepki ki, insanlar güçlü yanları gözden kaçırıyor. Uzmanlar bile neyi daha iyiye çevirebileceklerini deÄil de, neyin yanlıŠolduÄunu düÅünmekten kendilerini alamıyorlarken, her gün otizmle muhatap olan ailelerden farklı düÅünmelerini nasıl bekleyebiliriz ki? Nöroanatomi kader deÄil. Genetik de öyle. Ä°kisi de kim olacaÄınızı belirlemiyor. Ama kim olabileceÄinizi belirliyorlar. Kim olmayı baÅarabileceÄinizi açıklıyorlar.
16 Mayıs tarihinde, Grandin, Duke Üniversitesi'nden İnsani Edebiyat fahri doktorasını aldı. Grandin, diğer insanların duygusal ilişkileri olduğunu ama kendisinin bunun bir parçası olmadığını ifade etmiştir. Grandin bu yüzden ne evli ne de çocuk sahibidir.
Hayvan bilimi ve refahı ve otizm hakları çalışmaları ötesinde, binicilik, bilimkurgu, film ve biyokimyayla ilgilenir. O başkaları ile sosyalleşmeyi "sıkıcı" olarak açıklar ve duygusal sorunlar ve ilişkilerle ilgilenmez. Otizmin hayatının her yönünü etkilediğini söyler. Onun otobiyografisi de dikkat çekmiştir. O duyusal entegrasyon bozukluğunu ortadan kaldırmak için rahat giysiler giymek zorunda ve aşırı duyusallığını önlemek için bunu yaşam tarzı yapmıştır. Düzenli olarak anti-depresanlar alır, 18 yaşındayken icat ettiği sıkma kutusunu (kucaklama makinesi) 2 yıl öce kırdı ve artık insanlara sarılmaya ihtiyacı olduğunu söyledi.