pamuk prenses yedi cüceler masalı dinle / One moment, please

Pamuk Prenses Yedi Cüceler Masalı Dinle

pamuk prenses yedi cüceler masalı dinle

Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, her yerde karların olduğu

güzel mi güzel bir kış günüymüş. Uzak diyarların birinde bir kraliçe varmış ve bu kraliçe

sarayının camından dışarıda yağan karı izler, bir yandan da elindeki nakış işini işlermiş.

Kraliçe karın güzelliğine öyle bir dalmış ki bir anda iğne eline batmış ve üç damla kan

bembeyaz kumaşın üzerine damlamış. Bu görüntü üzerine Kraliçe, içinden geçen dileği sesli

olarak dile getirmiş:

Kraliçe: ‘Ey güzel Allah’ım. Sen bana bir kız çocuğu nasip et. Bu kız çocuğu o kadar güzel

bir kız çocuğu olsun ki teni bu dışarıda yağan karlar kadar ak, yanakları da bu kan gibi al

olsun. Saçları upuzun ve kömür gibi kapkara olsun. Ona bir bakan bir daha baksın.’

Kraliçenin bu içen duasından sonra aradan aylar geçmiş, mevsim değişmiş, her yer çiçek

açmış. Bir gün Kraliçe hamile olduğunu öğrenmiş ve dünyalar onun olmuş. Hemen krala ve

bütün saraya haber verilmiş, kraliçe adına kutlamalar düzenlenmiş. Zaman su gibi akıp

geçiyormuş ve nihayet 9 ayın sonunda Kraliçe, dünyalar güzeli bir kız çocuğu dünyaya

getirmiş. Bu güzel kız çocuğuna herkes ‘Pamuk Prenses’ adını koymuş. Fakat doğumun

hemen ardından Kraliçe ölmüş ve bu güzel kız daha doğduğu gibi annesiz kalmış.

Kral, Pamuk Prenses iki yaşına geldiğinde tekrar evlenme kararı almış. Kralın yeni evlendiği

Kraliçe de çok ama çok güzel bir kadınmış fakat biraz kibirliymiş. O kadar kibirliymiş ki

kendisinden daha güzel birinin olma ihtimali bile onu deli ediyormuş. Sadece kendini beğenen

ve dünyanın en güzeli olarak kendisini gören Kraliçe’nin sihirli bir aynası da varmış. Kraliçe

her gün bu aynasının karşısına geçermiş.

Kraliçe: ‘Ayna, ayna, söyle bana; benden daha güzeli var mı bu kocaman dünyada?’

Ayna: ‘Yok kraliçem. En güzel sizsiniz.’

Kraliçe her gün bu yanıtı alır ve mutlu bir şekilde güne başlarmış.

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalamış derken Pamuk Prenses büyümüş ve 14

yaşında güzel ve genç bir kız olmuş. Pamuk Prenses o kadar güzel bir kız olmuş ki, ona bir

bakan bir daha bakıyormuş. Onu bir gören unutamıyormuş.

Pamuk Prenses ’in 14 yaşına geldiği ve genç kız olduğu gün, kraliçe her gün olduğu gibi yine

aynasının karşısına geçmiş:

Kraliçe: ‘Ayna, ayna; söyle bana; benden daha güzeli var mı bu kocaman dünyada?’

Ayna: ‘Siz de güzelsiniz Kraliçem fakat Pamuk Prenses sizden daha güzel’ demiş.

Kraliçe aynanın bu sözleri karşısında adeta çılgına dönmüş. Dünyada kimse ondan daha güzel

olamazmış. Hemen sarayın avcısını yanına çağırmış:

Kraliçe: ‘Pamuk prensesi bir ormana götüreceksin. Onu hemen orada öldüreceksin ve kalbini

de söküp bana getireceksin.’

Avcı, Kraliçe’den aldığı bu talimatlar ile Pamuk Prensesi önce ormana götürmüş, ardından

cebinden bıçağını çıkarmış. Tam Pamuk Prensesi öldüreceği sırada genç kızın ağlamasına ve

üzülmesine dayanamamış. Pamuk Prensesi öldürmeden özgür bırakmış. ‘Nasılsa bu koca

ormanda bir kurt onu öldürür’ diye düşünmüş içinden.

Avcı, Kraliçe’ye götürmek için de ormandaki bir yaban domuzunu vurup, onun kalbini

sökmüş. Kraliçeye domuzun kalbini götürmüş ve Kraliçe bu kalbi Pamuk prensesin kalbi

zannederek çok mutlu olmuş.

Pamuk prenses ise avcının elinden kurtulduktan sonra ormanda uzun bir süre sığınacak bir yer

aramış. Hava kararmasına yakın, Pamuk prenses dağların ardında şirin mi şirin bir ev bulmuş

ve evin kapısını çalmış. Sıcak bir yer bulduğu için çok mutluymuş. Fakat kapıyı çalmasına

rağmen kimse açmayınca Pamuk prenses dayanamamış ve içeri girmiş.

Evin içinde küçük mü küçük yedi tane yatak ve yedi tane sandalye varmış. Pamuk Prenses ‘bu

kadar küçük yatakta kim yatabilir ki?’ diye geçirmiş içinden. Ama o kadar yorgunmuş ki

dayanamamış ve yataklardan birine uzanmış. Uzandığı gibi de uyuyakalmış.

Gece olunca evin sahipleri olan yedi tane cüce eve gelmişler. Bu cüceler büyük bir madende

çalışan ve bu küçük evde yaşayan cüceler imiş. Cüceler, Pamuk prensesi uyurken görmüşler

ve güzelliğine adeta vurulmuşlar. Bu güzel kızın kim olduğunu sormuşlar ama daha önce hiç

bu kadar güzel bir kıza rastlamamışlar. Cücelerden biri hemen konuşmuş:

Cüce: ‘Arkadaşlar, ne kadar da güzel uyuyor baksanız ya. Bu güzel kızı rahatsız etmeyelim,

uyusun. Yarın olunca dinleriz hikâyesini.’

Diğer cüceler de arkadaşına hak vermişler.

Sabah olduğunda Pamuk prenses uyanmış ve etrafında dolanan yedi tane cüceyi görünce önce

çok korkmuş. Sonra onların çok şirin olduğunu ve onlardan zarar gelmeyeceğini anlayınca

onlarla konuşmaya ve dertleşmeye başlamış. Onlara Kraliçeden ve ona zarar vermek

istediğinden bahsetmiş. Cüceler hemen duruma el koymuş:

Cüce: ‘O zaman burada bizimle kal. Bizden sana zarar gelmez. Sen ev işlerinde yardım

edersin bize. Birlikte yaşar gideriz’ demiş.

O günden sonra pamuk prenses ve yedi cüceler mutlu mesut yaşamaya başlamışlar. Ta ki kötü

kalpli Kraliçe aynasından Pamuk prensesin yaşadığını öğrenene kadar.

Kraliçe Pamuk prensesin yaşadığını öğrendiğinde deliye dönmüş. Hemen bir plan yapmış. Bu

sefer Pamuk prensesi kendi eliyle öldürecekmiş. Kötü kalpli Kraliçe büyücü kadına bir zehir

yaptırmış. Bu zehiri elmanın içine koymuş. Kendisi de yaşlı bir kadın kılığına girmiş.

Aynadan öğrendiği cücelerin evine doğru yola koyulmuş.

Cücelerin evden çıktığı bir vakitte, eve doğru yaklaşmış. Ve bağırmaya başlamış:

Kraliçe: ‘Güzel kızım, bak senin kadar güzel elmalarım var. Al bir tane sana da vereyim’

demiş.

Pamuk prenses kadının sepetindeki elmaları görünce ağzı sulanmış. O kadar güzel

görünüyorlarmış ki. ‘Yaşlı bir kadından bana ne zarar gelebilir’ diye düşünmüş içinden.

Elmadan bir tane almış ve ısırdığı gibi olduğu yerde bayılmış kalmış.

Kötü kalpli kraliçe yaptığından çok memnunmuş. Pamuk Prenses’ten tamamen kurtulduğu

için çok sevinçli bir şekilde saraya geri dönmüş.

Akşam eve gelen cüceler, Pamuk prensesi hareketsiz bir şekilde yerde yatarken görmüşler.

Hepsi Pamuk prensesi uyandırmaya çalışmış ama nafile. O sırada ısırdığı elmayı görmüşler ve

bu elmanın zehirli olduğunu anlamışlar. Cüceler Pamuk prensesin öldüğünü düşünmüşler ve

çok ama çok üzülmüşler. Pamuk prenses o kadar güzelmiş ki ona camdan bir tabutun içine

koymuşlar. Camdan tabutu da dağın tepesinde bir ağacın dibine yerleştirmişler.

Günler geçmiş, Kraliçe her gün aynaya sormaya devam etmiş.

Kraliçe: ‘Ayna, ayna; söyle bana; var mı benden daha güzel şu dünyada?’

Ayna: ‘Vardı Kraliçem adı da Pamuk prensesti. Ama o sonsuz bir uykuya daldı. Bu sebeple

en güzel sizsiniz’ demiş.

Aradan geçen aylardan sonra, günlerden bir gün, cücelerin evinin oradan bir prens ve kafilesi

geçiyormuş. Prens o sırada manzaraya bakmak istemiş ve atı ile dağın en tepesine çıkmış. Bir

de ne görsün! Camdan bir tabutun içinde güzeller güzeli bir kız uyumuyor mu? Prens daha

gördüğü gibi âşık olmuş bu kıza. Hemen kim olduğunu, neden camdan bir tabutun içinde

uyuduğunu sormuş, öğrenmiş. Cüceleri bulmuş ve hikâyeyi anlattırmış. Pamuk prensesin

öldüğüne inanmayan Prens, günlerce onun başında beklemiş. Ama her şey nafileymiş. En

sonunda onu saraya götürmek için cücelerden izin istemiş. Cüceler de izin vermiş. Prensin

adamları tabutu kucaklamışlar ve taşımaya başlamışlar. O sırada birinin ayağı kaymış ve tabut

düşmüş. Düşmesi ile kırılıp paramparça olması da bir olmuş.

Ama o da ne! Pamuk prensesin boğazından kocaman bir parça elma fırlamış ve kenara

düşmüş. Aynı anda da Pamuk prenses gözlerini açmış ve ilk anda karşısında prensi görmüş.

Prense daha ilk görüşte âşık olan Pamuk prensesin uyanması cüceleri de prensi de çok

sevindirmiş. Prens vakit kaybetmeden Pamuk prensese evlenme teklif etmiş ve Pamuk

prenses de kabul etmiş. Hemen prensin sarayına doğru yola çıkmışlar. Cüceleri de yanına alan

prens onlara sarayda güzel işler bulmuş. Prens ayrıca Pamuk prensese kötülük eden kötü

kalpli kraliçeyi de bularak cezalandırmış.

Hiç vakit kaybetmeden büyük bir düğün organize edilmiş. Üç gün üç gece süren muhteşem

bir düğünle Pamuk prenses ve prens evlenmiş. Cüceler de onların bu mutluluğuna şahit

olmuş.

Pamuk prenses ve yakışıklı prens bir ömür mutlu bir şekilde yaşamışlar. Gökten üç elma

düşmüş, üçü de iyi kalpli insanların olmuş…

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Kitabı Satın Al!

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe ” teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa.”

Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş. Kral zaman içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel bir kadınmış ama cok iyi kalpli değilmiş. Bütün gün aynanın karşısına geçip, “Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel ” diye sorarmış. Ayna da şöyle cevap verirmiş; “Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem.”

Günlerden bir gün ayna kraliçenin bu sorusuna farklı bir yanıt vermiş; “Bunu nasıl söyleyeceğim bilemem ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem.” Bunun üzerine çok sinirlenen kraliçe hemen bir avcı bulmuş ve ona “Pamuk Prensesi alıp ormana götür ve bana onun yüreğini getir,” diye emretmiş. Adamcağız Pamuk Prensesi ormana götürmüş ama öldürmeye kıyamamış. Durumu anlayan Pamuk Prenses “beni burada bırak. Bir daha asla geri dönmem merak etme” diyerek avcıya yalvarmış. Avcı da merhamete gelmiş ve onu orada bırakıp bir ceylanın yüreğini kraliçeye götürmüş.

Pamuk Prenses ormanda saatlerce yol almış. Tam kaybolduğunu düşünürken küçük bir kulübe görmüş. Kapıyı çaldığı halde kimse açmayınca da içeri girmiş. Ne ilginç bir evmiş bu böyle. Masada yedi küçük tabak ve yedi küçük bardak duruyormuş. Zavallı Pamuk Prenses çok aç olduğu için hemen bir şeyler yemiş. Sonra da üst kata çıkmış. Bir kaç saat sonra Pamuk Prenses öfkeli seslerle uyandırılmış. “Bizim evimizde ne arıyorsun sen?” Pamuk Prenses işçi giysileriyle evin içinde dolaşıp duran yedi küçük adama bakmış. Başına gelenleri onlara anlatmış. “Gördüğünüz gibi,” demiş “gidebileceğim hiçbir yer yok “Hayır var” diye bağırmış yedi cüceler hep bir ağızdan. “Burada kalabilirsin! Ama biz yokken kapıyı hiç bir yabancıya açmamalısın.”

Böylece Pamuk Prenses cücelerin evinde yaşamaya başlamış. Eskisinden çok farklı bir hayatı varmış artık. Uzun günler boyunca konuşacak birini özlüyormuş. Bir sabah yaşlı bir kadın kapıyı çalmış. Elindeki sepette bir sürü ilginç şey varmış. Pamuk Prenses açık pencereden uzanarak kadınla konuşmaktan kendini alamamış.

Pamuk Prenses o yaşlı kadının aslında kılık değiştirmiş olan kraliçe olduğunu anlamamış. Meğer kraliçe aylarca aynaya bakmadıktan sonra bir gün bakmayı denemiş de ayna ona, “bunu nasıl söyleyeceğimi bilemem, ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem,” deyivermiş. Kraliçe bunun üzerine öfkeyle yollara düşüp Pamuk Prenses’in gizlendiği yeri bulmuş.

“Kapıyı yabancılara açmaman akıllıca,” demiş kraliçe. “Ama lütfen şu elmayı bir iyi niyet belirtisi olarak kabul et.” Böyle bir şeyi reddetmek ayıp olacağı için Pamuk Prenses elmayı almış ve kadın gidince kocaman bir ısırık almış. Cüceler işten eve döndüklerinde Pamuk Prenses’i yerde cansız yatar bulmuşlar. Elma hala elinde duruyormuş. Cüceler ağlayarak, “Bu kraliçenin işi!” demişler. Büyük bir kederle Pamuk Prenses’in cansız bedenini taşıyıp camdan bir tabuta koymuşlar.

Bir sabah oralardan geçmekte olan bir prens tabutu ve içindeki güzel kızı görmüş. Görür görmez de aşık olmuş. “Onu saraya götürmeliyim” demiş. “Bir prensese böylesi yakışır.” Cüceler karşı çıkmamışlar. Prense tabutu taşımasında yardım etmişler. Ama tam bu sırada Pamuk Prensesin boğazındaki elma parçası çıkmış. Pamuk Prenses yattığı yerden doğrulup gülümsemiş. Pamuk Prenses ve prens çok mutlu bir hayat sürmüşler. Kötü kalpli kraliçe ise öfkesinden çok kısa bir süre sonra ölmüş.

Bu kitabı monash.pw sitesinden satın alabilirsiniz!

internet kitapçınız monash.pw'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde büyük ve şirin bir ülkede, güzelliği dillere destan olan bir kraliçe varmış. Tek isteği bir kız çocuğunun olması olan kraliçe, sonunda isteğine kavuşmuş. Kral ve kraliçenin tatlı mı tatlı, güzel mi güzel bir kızları olmuş.

Ancak kraliçe güzel kızına doyamadan, doğumundan kısa bir süre sonra, amansız bir hastalık sonucu bu dünyadan göçüp gitmiş. Kraliçenin son dileği ise; canından çok sevdikleri kızına ”Pamuk Prenses” isminin konmasıymış.

Kral, biricik kızlarını çok seviyor. Onun üzülmesini hiç istemiyormuş. Kral gibi diğer saray çalışanları da o güzeller güzeli kızı çok seviyordu.

Günler bu şekilde geçip giderken Kral kızıyla ilgilenebilecek ve ona annelik edecek birisi olması gerektiğine karar verince, evlenme için bir arayış içerisine girmişti.

Derken kızına bakabileceğini düşündüğü bir kadın ile çok geçmeden evlenmiş. Yeni kraliçe güzel olmasına, çok güzelmiş ama kalbi kötülüklerle doluymuş.

Büyücülük yapan ve onu tanıyan kişiler tarafından sevilmeyen kraliçe’nin nasıl biri biri olduğunu bilmeyen kral ise çok mutluymuş. Zaten kralı da, yaptığı büyülerle kendisine aşık etmişti.

Kötü kraliçe, her gün gizlice sihirli aynasının karşısına geçerek, hep aynı soruyu sorarmış.

Sihirli aynam söyle bana! Benden güzeli var mı dünyada?”

“Hayır yok kraliçem!” Ayna her gün bu cevabı veriyormuş kraliçeye.

Günler ayları aylar yılları kovalamış, Prenses güzeller güzeli bir genç kız olmuştu. Onun sevgi ve iyilik dolu yüreği sayesinde onu tanıyan herkes onu seviyor. Güzelliği karşısında ona hayran kalıyorlardı.

Kraliçe bir gün yine aynanın karşısına geçerek “Sihirli aynam söyle bana! Benden güzeli var mı dünyada?” demiş. Ama Sihirli ayna bu sefer kötü kalpli kraliçenin sorusuna farklı bir cevap vermiş

“Siz güzelsiniz kraliçem ama Prenses sizden çok daha güzel.” Demiş.

Aldığı cevap karşısında öfkeden deliye dönen kraliçe, hemen kendisine sadık olan bir kısım askere emir vermiş.

“Kimse anlamadan bir yolunu bulup, Pamuk Prenses‘i ormana götürecek orada öldüreceksiniz! Demiş.

Askerler bir bahane uydurarak, ormandaki güzellikleri gösterme bahanesiyle iyi yürekli Prensesi, ormana götürmüşler. Ama herkes gibi kraliçeye sadık olan askerler de o iyi yürekli prensesi çok seviyorlardı. O yüzden ona bir türlü kıyamamışlar.

Askerler ona olup, biteni anlattıktan sonra saraya geri dönmemesi konusunda iyice uyarmışlar ve onu orada bırakıp, saraya dönmüşler.

Prenses hiçbir yeri bilmediği için, nereye gittiğini bilmeden ormanın derinliklerine doğru yürümüş. Bir süre sonra, şirin ama küçücük bir evle karşılaşmış.

Kapısı açık olan evin içine girmiş. Sadece ev değilmiş küçük olan, içinde bulunan her şey de ufacıkmış. Prenses şaşkın şaşkın dolaşmış evin içinde, etrafta da kimseleri göremeyince, o kadar çok yorulmuştu ki gördüğü bir yatağa kıvrılıp uyuyuvermiş.

O ev yedi cücelerin eviymiş. Cüceler eve girdiklerinde evde birilerinin olduğunu hemen anlamışlardı. Hemen etrafa bakınmaya başlamışlar. Yatak odasına girdiklerinde, yataklarında güzeller güzeli bir kızın uyuduğunu görünce merakla ses çıkarmadan öylece bakmışlar.

Bir kaç dakika sonra uyanan Prenses, onları görünce şaşkınlığı bir kat daha artmış. Çünkü etrafındaki adamlarda tıpkı ev gibi küçücükmüş.

Cücelerden biri “Biz misafir sevmeyiz.” demiş.

Bir diğeri “Kimsin sen? Ne arıyorsun burada?”

Bir başka Cüce ” Hele bir susun, üstüne gitmeyin kızın.” demiş sonrada “Kimsin, ne için burada yatıyorsun.” diye sormuş.

Prenses başından geçenleri bir bir anlatmış cücelere, anlatılanları dikkatle dinleyen cüceler; “Biz tam yedi cüceyiz ve bundan böyle hepimiz, seni korumakla görevliyiz.” diye bağırmışlar.

Bu arada, Prenses’in öldüğünü sanan kraliçe, Sihirli aynanın karşısına geçerek sormuş aynaya, tekrar aynı cevabı alınca, çılgına dönmüş kraliçe “Onun işini kendim halletmem lazımdı. Askerlere güvenmemeliydim.” demiş

Hemen bir cadı kılığına girerek, kısa bir sürede bulmuş cücelerin evini, kapıyı çalan kraliçe, kapıyı açan Prensesi görünce sevinçle bir bardak su istemiş.

İyi niyeti prenses hemen bir bardak su getirerek cadıya vermiş. Cadı ise karşılığında da, kıpkırmızı bir elma vererek oradan uzaklaşmış.

O yaşlı kadından hiç şüphelenmeyen Prenses, sadece o elmadan bir ısırık almıştı ki, kendini bir anda yerde bulmuş.

Akşam eve gelen cüceler, prensesi yerde yatarken bulunca, çok üzülmüşler onu uyandırmak için günlerce çaresizce dualar etmişler. Her ne yapmışlarsa, bir türlü uyandırmayı başaramamışlar.

Bir süre sonra oralardan geçmekte olan bir prens, cücelerin ağlama sesini duyunca merakla yedi cücelerin evine girmiş. Cüceler yatakta uzanan prensesi ve onun hikayesini prense anlatmışlar. Prens yatakta yatan prensesin güzelliğini görünce, bir anda ona aşık olmuştu. Bir an dayanamayarak prensesin yanağına bir öpücük kondurmuş.

Bu öpücük bozuvermiş, kötü kalpli kraliçenin büyüsünü. Hepsi çok sevinmiş ve bu mutluluk bir ömür sürmüş. Kötülük bir daha hiç ortaya çıkmamış….

EN GÜZEL GRİMM MASALLARI İÇİN BİZİ TAKİP ETMEYE DEVAM EDİNİZ.

5 yaş hikaye dinle7 yaş dini hikayelerBaba Masallarıçocuk hikayeleriçoçuk hikayeleri diniçoçuk hikayeleri kısaÇocuk masalıÇocuk masallarıçoçuk masalları kısaçocuklar içinçoçuklara masal dinledini çoçuk hikayeleri kısadini çoçuk masalları dinledini masal kitabıdini masallardini masallar 3 yaşdini masallar 4 yaş okueğitici çocuk masallarıeğitici dini masallarEğitici Dini masallar Okueğitici hikayelereğitici masaleğitici masal kitabıeğitici masallareğitici türkçe masallaren güzel masallargüzel dini masallargüzel masalHikayelerhikayeler masallaribretlik bir hikayeibretlik dini hikayeleribretlik hikayeleribretlik hikayeler diniibretlik kıssaibretlik kıssalarislamkısa hikayelerkısa hikayeleriKısa masallarkıssakıssalarküçük kardeşimmasa lMasalmasal babaMasal dinlemasal dinle kısamasal dinle uzunmasal dinlemekmasal dünyasıMasal okumasal okumamasal sesli dinlemasal ve öyküMasallarmasallardamüslümanokul öncesi eğitici hikayeleroruçöyküöykü masallarıöykülerperi masalıperi masallarıramazansesli çoçuk masalları kısasesli hikayelersesli kitapsesli masal dinlesihirlitekne orucutürk masalıTürk masallarıtürk masalları dinletürk masalları masallartürkçe çocuk masallarıtürkçe hikayelertürkçe masallarturkce peri masallariturkish fairy talesuyku masalıuyku masallarıuzun masal dinleuzun masal dinle bebek masallarıyeni dini hikaye

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır