Bu hastalık, genelde 55 yaş civarında görülmektedir, fakat nadir de olsa erken yaşlarda da görülebilmektedir. Ancak 20 ile 40 yaşları arasında görülme sıklığı, parkinsonlu hastalarının tümüne bakıldığında sadece % 5 ila 10 oranında olarak bildiriliyor. Erkekler de kadınlara oranla daha sık görülüyor.
Sık görülen belirtileri; ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama ve uyuşukluk, donuk bir yüz ifadesi, monoton konuşma, ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü, halsizlik, yorgunluktur. Hastalık yavaş ilerler ve kişinin yaşam kalitesini düşürür. Titreme Parkinsonlu hastalarının yaklaşık olarak %80’inde görülür. Ellerin dışında kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabilir.
Tedavide kullanılan ilaçlar kadar fizyoterapi, psikoterapi, dengeli beslenme ve düzenli yaşam da önemlidir.
Beslenme önerileri
SONRAKİ YAZIÖNCEKİ YAZI
Parkinson hastalığında beslenme nasıl olmalı?
Parkinson hastalığında dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar.
Koku duyusu kaybı, kabızlık, uyku bozuklukları, hareketlerin azalması, güçleşmesi, yavaşlaması ve kas sertliğinin artması, İstirahat halinde ortaya çıkan, tutulan tarafın hareketi ile geçici de olsa kaybolan, yavaş hızda bir el titremesi de görülüyor. hareketlerde yavaşlama gibi hastalığın motor belirtileri yıllarca önce başlamaktadır. Bu nedenle hastalığın erken döneminde beliren bu motor-olmayan belirtilerin mümkün olduğunca erken tanınmasının hastalığın ilerlemesini durdurulabilmesi açısından önemlidir.
Parkinson hastaları, hastalığın belirtileri ile birlikte ilaç kullanıma bağlı sindirim problemleri ile de karşılaşıyor. Kabızlık ve protein alımına bağlı problemler bu sorunların başında yer alıyor. Bu nedenle Parkinson hastalarının beslenmesi önem kazanıyor.
Levodopanın besinlerle alınması sonucu emilimi azalabilmekte ya da gecikmektedir (8). Parkinson hastaları için önerilen, tüm öğünlerde karbonhidrat/protein oranının 5/1 olduğu dengeli bir diyet (diyet proteininin miktarı 0.8 g/kg/gün) programının uygulanmasıdır.
Diyet enerjisi:
Hastaların vücut ağırlık kaybını önlemek için enerji alımı yeterli düzeyde olmalıdır. Fakat şişmanlıktan sakınılmalı; aşırı enerji tüketilmesi engellenmelidir. Diyetisyen ve/veya beslenme ve diyet uzmanları tarafından hastanın vücut ağırlığı ve beslenme durumu izlenmelidir.
Diyet proteini:
Levodopanın etkisini engellememek için, yüksek miktarda protein alımından sakınılmalıdır. Öğünün protein içeriği oldukça önemlidir. Yüksek biyolojik değerli protein tüketiliyorsa günlük protein gereksinimi 0.6 g/vücut ağırlığı (kg); karışık proteinli diyet tüketiliyorsa 0.8-1.0 g/ vücut ağırlığı (kg) olmalıdır.
Öğün düzeni ve şekli: Az az, sık sık beslenme (en az günde 6 öğün) önerilmektedir. Besinler kolay tüketilebilecek şekilde yumuşak-yarı katı ve/veya püre şeklinde hazırlanmalıdır.
Diyet posası ve sıvı tüketimi: Konstipasyondan sakınmak için yeterli miktarda sıvı alınmalı (2-2.5 L/gün), diyetin posa içeriği ortalama 25 g/gün kadar olmalıdır. Kuru baklagiller , sebze – meyve tüketilebilir. Parkinson hastalarında bakla kullanımı sınırlandırılmalıdır. Dopamin içeriğinden dolayı ilaçlar ile yan etkiye girerek zehirlenmeye sebep olabilir.
Vitamin kullanımı: B12 vitamini levo-dopa kullanımı ile beraber düşmesine sebep olur. Bu nedenle Parkinson hastalarının belli aralıklarla kan B12 ve folik asit ayrıca homosistein düzeyleri ölçülmelidir.
B12 vitamin takviyesini ayda bir kez kalçadan iğne ile yapmak daha verimlidir. Çünkü ağızdan alınan preparatlarda emilim problemi yaşanabilir. Daha da önemlisi b vitamin kompleksleri levo-dopa içeren ilaçların etkinliğini azaltır.
Çalışmalar Co ezim Q 10 ve mavimsi (yaban mersini, siyah üzüm gibi) renkli meyvelerin hücre yaşlanması açısında faydalı olduğunu destekler.
Parkinson hastaları, hastalığın belirtileri ile birlikte ilaç kullanıma bağlı sindirim problemleri ile de karşılaşıyor. Kabızlık ve protein alımına bağlı problemler bu sorunların başında yer alıyor. Bu nedenle Parkinson hastalarının özel diyetlerine dikkat etmeleri büyük önem taşıyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek İnce Günal, Parkinson hastalığında etkili bir tedavinin en önemli faktörlerinden biri olan beslenme hakkında bilgi veriyor!
Parkinson hastalığının erken dönemlerinden itibaren hastalarımız kabızlıktan yakınırlar. Bu hastalık bağırsak kontrolünden sorumlu olan otonomik sinir sistemini de etkilediği için kabızlık oldukça sıktır. Bazı kişilerde ise kabızlık Parkinson bulguları olan titreme ve yavaşlıktan önce başlayabilir. Bu nedenle dışkı sıklığını ayarlamak ve dışkının sertleşmesini engellemek için belli beslenme kurallarına uymak gerekir. Günaşırı tuvalete çıkmak ve yarı katı – şekilli bir dışkılama normal olarak kabul edilir.
En az 10 bardak su (çay- limonata- soda dahil) içmek gerekir. Özellikle levodopa içeren ilaçlar bir bardak su ile içilirler. Fiziksel egzersiz örneğin yürüyüş önemlidir. Günde 30 – 45 dk yürüyüş yapmak kabızlığı kontrol eder. Lifli gıdalar tüketilmelidir. Beyaz ekmek yerine tahıllı ekmek yenmeli. Sebze yemekleri her öğüne dağıtılmalıdır. Meyve suyu değil meyvenin kendisini tüketin. Pirinç, makarna ve patates tüketimini sınırlandırın. Hamurişi gıdalardan uzak durun. 1 – 2 bardak bitki çayı için.
Parkinson hastalığı neden olur? Belirtileri, teşhisi ve evreleri
Levo-dopa sindirim sisteminden emilirken eğer proteinler ile karşılaşırsa emilemiyor ve etkisiz hale geliyor. Bu nedenle levodopa preparatı kullanan hastalarımızın aşağıdaki kurallara dikkat etmesi önemlidir:
Doktorunuz ilaçlardan aldığı verimi arttırmak için size “Parkinson diyeti” önerebilir. Bu diyetin amacı sabah ve öğlen öğünlerinde protein içeren gıdaları tüketmemektir. Et, süt, yumurta, ayran, yoğurt ve sütlü tatlılar akşam öğünlerine kaydırılır. Bu uygulamanın amacı levodopa içeren ilaçlardan faydalanımı arttırmaktır.
B12 vitamini levo-dopa kullanımı ile beraber düşmeye meyil eder. B12 düşmesiyle unutkanlıkta önemli olan HOMOSİSTEİN denilen maddenin artması ilişkilidir. Bu nedenle hastalarımızın belli aralıklarla kan B12 ve folik asit ayrıca homosistein düzeylerini ölçeriz.
B12 vitamin takviyesini ayda bir kez kalçadan iğne ile yapmak daha verimlidir. Çünkü ağızdan alınan preparatlarda emilim problemi yaşanabilir. Daha da önemlisi B VİTAMİN KOMPLEKSLERİ LEVO-DOPA İÇEREN İLAÇLARIN ETKİNLİĞİNİ AZALTIR.
Çalışmalar Co ezim Q 10 ve mavimsi ( yaban mersini, siyah üzüm gibi) renkli meyvelerin hücre yaşlanması açısında faydalı olduğunu destekler.
Parkinson hastalığı ve beslenme! Hastalara öneriler ve uyarılar
Yeşil bakla dopamin içerir ve levo-dopa kullanan hastalarda büyük porsiyon ve yoğurt konmadan yenirse zehirlenme benzeri bulgu yapar. İlaç olarak kullanımı zor olan bakla pratikte tedaviye olumlu etki göstermez.
Yukarıda bahsedilen levo-dopa içeren ilaçlar ile beraber alınan fazla miktardaki bakla aynen zehirlenme bulgularına benzeyen şikayetlere yol açar. Bu nedenle Parkinson hastalarının baklayı tüketirken çok dikkatli ve bilinçli olmaları gerekir. Bakla yaprağının 40 gramında 130 mg saf levo-dopa vardır.
Bakla neye iyi gelir? Nasıl yenmeli? Faydaları ve zararları
PARKİNSONİLAÇLARIİLE BİRLİKTE BİLİNÇSİZCE YENİLEN BAKLA HASTALARIMIZI ACİL SERVİSLERE GİDECEK DURUMA GETİREBİLMEKTEDİR. Acil hekimleri detaylı bir sorgulama ile sorunu tespit edebilirler. Benim hastalarıma önerim bu sebzeyi yerken porsiyonları çok küçük tutmaktır. Baklanın hastalığınıza sağlayacağı fayda sizin ilaçlarınızdan daha mucizevi bir fayda değildir.