pazarcık kebabı / Topalca Döner ve Kebap Salonu - Pazarcık / Kahramanmaraş - 0 (531) 341 48 ** | Birmilyonnokta

Pazarcık Kebabı

pazarcık kebabı

Çakı Kebap

HAKKIMIZDA

Pazarcık kuşbaşı kebap satış işleri, adana kebap nerede yenir, en yakın restaurant, dürüm servisi, kebap çeşitleri satışı, kebap salonu, en yakın dürümcü, adana kebabı satışı,tavuk sarma, ciğer kavurma hizmetleri ile Pazarcık bölgesinde hizmet vermekteyiz.Şık bir yemek daveti, aile bireyleri ya da arkadaş grubu ile yapılacak bir etkinliğin ilk adresi restaurant olmaktadır. Restoranımız sahip olduğu imkanlar ve sunduğu avantajlar ile vazgeçilmez bir tercih oluşturmaktadır. Şık iç tasarımımız ve hijyene verdiğimiz önem ile üst bir kaliteyi yansıtmaktayız. Menüde yerel mutfak seçeneğinin yanı sıra vegan ve vejetaryen dostu seçeneklerimiz de bulunmaktadır. İş toplantıları gibi resmi davetlere uygun olmasının yanı sıra aile ve arkadaş grubu ile de gidilebilecek bir iç tasarım vardır. Türk mutfağının zengin çeşitliği menüye yansımıştır. Öğlen ve akşam yemeği öğün çeşitliliği de vardır. Bu çeşitlilik karşılığında da siz müşterilerimiz için oldukça uygun bir fiyatlandırma oluşturulmuştur.

Pazarcık Havadis Gazetesi’nde yaklaşık 3 ay kadar önce “Pazarcık’ta İz Bırakmış Şahsiyetler ve Manevi Değerlerimiz” anı, resim, isim ve röportajdan oluşan bir yazı dizisi başlattık. İlçemizin en eski tarihinden bugüne kadar aile ve sülale isimlerini belirttik, Kahramanımız Karayılan’ı (Molla Mehmet’i) anlattık, İlçemizin yetiştirdiği bir Değer olan TBMM eski Başkanı Ferruh Bozbeyli’yi, bazı eski Belediye Başkanlarını ve vefat etmiş bazı Hemşehrilerimizi yazı dizisinde hatırladık, Ressam Memik Kibarkaya ve eski Şoförler Cemiyeti Başkanı Ahmet Baran ile röportaj yaptık, geçmişten günümüze alim ve hocalarımızı, şoför esnafımızı, fırıncı ve pastaneci esnafını, terzi ve berber esnafını isimleri ve resimleriyle anlatmaya ve hatırlatmaya çalıştık. Peki, bu yazı dizisinden muradımız nedir? Bu soruya şöyle cevap vereyim, “nüfus olarak büyüyen Pazarcık’ta elbette yeni hocalar, yeni âlimler, esnaf, yeni insanlar yetişiyor. Bu kişiler geçmişteki insanları ve meslektaşlarını bilsin ve gerektiğinde örnek alsın ve Pazarcıklı gençler de büyüklerini, okumuş yazmış Abilerini, belirli bir başarıyı yakalamış Hemşehrilerini örnek alsın istedim. Ve genel olarak da Pazarcık tarihine bir katkı sağlayalım diye düşündüm. İleriki yıllarda Pazarcık’la ilgili kitap yazacaklara bir belge olsun istedim. Unutmayalım ki, “söz uçar, yazı kalır.” Yarın birgün Bizler de bu Dünya’dan Ahiret’e gideceğiz. Gitmeden bir şeyler yazarsak bunlar birer tarihi vesika olarak elbette unutulmaz ve yararlanıcılar için bir değer ifade eder.”
Yazı dizisinin bu haftaki bölümünde “Pazarcık’ta Geçmişten Günümüze Kebapçı ve Lokantacı Esnafı” hakkında isimler verip, anılar anlatıp, resimler yaylaşacağız. Bu yazı dizisine geçmeden önce geçen hafta Berber ve Terzi Esnafı anlatırken isimlerini unuttuklarım olmuş. Onları da bu yazıda ekleyeceğim. Benim ilk ve ortaokul yıllarımda yani 1980’den önce Berberlik mesleğini icra eden Berber Mehmet Güleşçi, daha sonra Belediye’de görev alarak oradan emekli olmuştur. Terzi Erol Erkaşka, Terzi Emre Çamsarı, Berber Yaşar Kırsoy (Japon Yaşar), Berber Salih Kırsoy. Allah cümlesine selamet versin.
Evet, geçen haftadan bu isimleri de ilave ettikten sonra, şimdi bu sayımızda “Geçmişten Günümüze Pazarcık’ta Kebapçı ve Lokantacı Esnafının isimlerine yer verelim.

Pazarcık’ta Kebapçı esnafı denildiğinde benim aklıma en eskilerden yenilere doğru şu isimler gelmektedir:

Şaban Cevher ve Kebapçı Mehmet Arık ve aklıma gelmeyen diğer Kebapçı esnafımız. Yaşayanlara Allah selamet versin, Ahirete irtihal edenlere Rabbim rahmet eylesin.

Pazarcık’ta Lokantacı esnafı denildiğinde benim aklıma en eskilerden yenilere doğru şu isimler gelmektedir:

Yaşayanlara Allah selamet versin, Ahirete irtihal edenlere Rabbim rahmet eylesin.

Kebapçı ve Lokantacı esnafımızın isimlerini hatırlayabildiğim kadarıyla yukarıda sıraladım. Şimdi de çocukluğumuzda kebapçı ve lokantacı esnaflarıyla ilgili anılarımızda neler kalmış, onları yazmaya çalışalım.

Çocukluğumdan hatırladığım Kebapçı Paşa oldukça yaşlı bir kebapçıydı. Hükümet Konağının yanında bir tahta baraka içerisinde kebapçılık yapardı. Kebapçı Karga Mustafa da Hükümet Konağının öbür yanında yine tahta baraka içerisinde, çeşmenin yanında kebapçı dükkanı işletirdi. İki oğlu da kendisine yardım ederdi. Karga Mustafa’nın kavurması meşhurdu. Et dikeleri oldukça küçük idi. (Bizim memlekette kebap şişlerine dizilen ete kuşbaşı demezler, “dike et” derler). Kasaplar esnafının bulunduğu alan içerisindeki kebapçı da (Urfalı Kebapçı) memleketimizin en eski kebapçıları arasında yer alır.

Yukarıda kavurmadan bahsettim. Pazarcık’ta kebaplar meşhur ve lezzetli olduğu kadar kavurma da meşhur ve lezzetlidir. Ben Pazarcık dışında (Ankara’da) yaşadığım için her daim memleketimde olamıyorum. Ancak, memleketimde olduğum vakitler, kebapçıda kebap yediğim kadar kavurma da yerim. Kavurmalar lezzetli oluyor ve ben seviyorum.

Pazarcık kebaplarının lezzetinden bahsetmişken bir gözlemimi de burada anlatmak istiyorum. Müfettişlik mesleğinden dolayı Ülkemizin neredeyse 81 vilayetini gezdim ve bu gezdiğim yerlerde de kebap yedim. Ancak hiçbirisini de memleketim Pazarcık’taki ocak başı kebapları kadar lezzetli bulmadım. Gerçekten de memleketimizin kebapçılarının özenle hazırlayıp da pişirdikleri ve içerisine kattıkları baharatla sundukları kebapların lezzeti hiçbir yerde yok. Pazarcık kebapçıları maşallah 10 numaradır. (Övünmek gibi olmasın, ama gerçek budur). Mesela, Gaziantep’de isim yapmış bir Usta var. İsmini vermeyeyim. Ben o kebapçıda da kebap yedim. Ancak, memleketim Pazarcık’ın kebaplarıyla o Ustanın kebapları asla boy ölçüşemez. Bir kere Pazarcık kebaplarının lezzeti ustalık yanında, Pazarcık’ta yetişen keçi ve koyun gibi hayvanların tabi ortamda, yemyeşil dağlarda organik bir şekilde beslenmesinden kaynaklanır. Ahırda bol küspe verilerek beslenmiş keçi ve

koyun eti ile Pazarcık’ın yemyeşil dağında, ovasında tabi bir şekilde beslenen keçi ve koyun eti bir olur mu? Olmaz elbette.

Kebapçıları anlattığımız bu yazı dizisinde Kebapçı Veli’yi de ayrıca hatırlatmak isterim. Kendisi Pazarcık Ulu Camiin yanında bir dükkânda kebapçılık yapardı. Oldukça meşhur bir kebapçı esnafı idi. Kebapları oldukça lezzetliydi. Yiğit lakabıyla anılır derler, Kebapçı Veli Usta memlekette “Kedi Veli” olarak bilinirdi. Kebapçı Veli Usta elim bir trafik kazasında eşiyle birlikte vefat etti. Allah (cc) her ikisine de rahmet eylesin.

Pazarcık’ta en eski hatırladığım lokanta Muharrem Usta’nın ve Kalender Usta’nın lokantalarıydı. Her ikisi de asfaltın (Kahramanmaraş gidiş istikametine göre) sağ yanındaydı. Muharrem Usta’nın Lokantası Aksu Sinemasının yanındaydı. Kalender Usta’nın lokantası da Fırıncı Hamo’nun fırınının yanında idi. Bu iki lokantada da lezzetli sulu yemekler pişirilir ve sunulurdu. Eskilerden bir de Lokantacı Avni Usta’nın Boğaziçi Lokantası vardı. Bu Lokanta da yine yolun sağındaydı. PTT’nin karşısında bir yerde olduğunu hatırlıyorum. Lokantacı Avni Usta bize akraba olduğu için yaz tatillerinde bu lokantada çok kısa süreli çalıştığımı hatırlıyorum. Ancak, ben de esnaf olacak bir kabiliyet olmadığı için kısa süre içerisinde işten çıkarıldığımı ya da kendiliğimden işten ayrıldığımı düşünüyorum. Lokantada çalıştığım yıllar elbette 14 ya da 15 yaşlarındaydım. Elimizden süpürge düşmezdi. Dakika başı lokantayı süpürürdük.

Bu arada şu hususu altını çizerek belirtmek istiyorum: “Şahsım olarak ne ticarete, ne de esnaflığa yatkın değilim. Çocukluğum ilk yıllarından itibaren şiir yazmaya, okumaya ilgim fazlaydı. İyi ki, şiire ve okumaya kabiliyetim varmış. Rabbime şükürler olsun. Eğer ben esnaf olsaymışım hep zarar edermişim. Çünkü şahsi yapımda paraya ilgi ve kazanç hırsı yok. Elhamdülillah.”

Lokantacı esnafı hakkında biraz daha bilgi ve anı paylaşmak gerekirse, Menzil Lokantası da oldukça eski bir lokantadır. Menzil Lokantası eskiden Pazarcık Asfaltının (Malatya istikametine giderken) sağ tarafındaydı. Şimdi yolun diğer cihetinde hizmet vermektedir. Menzil Lokantası aynı zamanda Merkez Lokantası olarak da bilinmektedir. Büyükpınar’da kamyoncuların mola yerindeki lokanta da çok eskiden beri mevcuttur. Bu lokantayı çok eskilerden beri Yaşar Erözdemir çalıştırmaktadır. Bu lokantanın işletmecisinin bir vakitler İsmail Taşkınsu (Bülbül) olduğunu hatırlıyorum.

Evet, Pazarcık İlçemizin tarihiyle ilgili bir yazı dizisini daha sonlandırmak üzereyiz. Bu yazı dizisinde de isim ve anıları hatırlamamıza yardımcı olan Almanya’da ikamet eden Pazarcık Sevdalısı Hemşehrimiz Hacı Gögremiş’e teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.

Bu arada Almanya dedim de aklıma geldi. Geçen hafta Terzi ve Berber Esnafını anlatırken de fark ettim, Lokantacı ve Kebapçı Esnafını anlatırken de fark ettim. Pazarcık’ta geçmiş yıllarda terzilik, berberlik, kebapçılık ve lokantacılık mesleğini icra eden birçok Hemşehrimiz yurtdışına göç etmiş. Yurtdışına göç eden esnafımızın bir kısmı Pazarcık’taki aynı mesleğini orada da devam ettirirken birçoğu yurtdışında başka işlerle iştigal etmektedir.

Yazımın en sonunda Pazarcık yöresel yemeklerini kendi çocukluğumdan bizzat Rahmetli Annemin elinden yediğim yemeklerden başlayıp anlatacağım: “İçli köfte, Kısır köfte, Mercimek köfte, Yarımca (içerisine pişmiş soğanlı çökelek konan yuvarlak bir hamur ortadan ikiye yarım şekilde katlandığı için yarımca denilir), Tarhana çorbası, Eşkili çorba, Eşkiliya sulusu, Eşkili köfte, Sini kömbe, Çiğ köfte, Bezdirme (çiğ köftenin tava içerisinde yağda kızartılması), Domatesli pilav, Dövme pilavı, Katma (Dövmenin

pişirilerek soğuk yoğurda katılmasıyla hazırlanır), Kelle-paça, Lahmacun, Dolma, Tava ve diğer yöresel yemeklerimiz.”

Memleketimin yemekleri içerisinde özellikle yarımcayı çok severim. Rahmetli Annem bu yemeği çocukken bize çok hazırladı. Allah razı olsun. Yattığı yer Nur olsun. Annemin yemekleri çok lezzetliydi. Bunu yalnız ben söylesem, “her çocuk Annesini yemeklerini elbette sever” diye düşünürsünüz. Komşularımız ve Akrabalarımızdan da duydum. Velhasıl, Annem güzel yemek yapardı. Ve en güzel hazırladığı yemek de yarımca idi. Yarımca nasıl yapılır? Onu da kısaca anlatayım: “Çökelekler yeşil soğanla birlikte bir tava içerisinde kavrulur ve bu kavrulmuş çökelek ve soğan, yarımca haline getirilmiş bir hamur içerisine konulduktan sonra sac üzerinde pişirilir ki, maşallah, lezzeti ağızlara layık. Allah herkese nasip eylesin. Bize de nasip eylesin.”

Haftaya hangi mesleği ve hangi esnaflarımızı tanıtacağız? Şu an karar vermiş değilim. Hayırlısı olsun.

Mesleğini hakkıyla yerine getiren ve doğruluk-dürüstlük içerisinde çalışan herkese selam ve saygılarımı sunuyorum.

Ahmet SANDAL

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır