Seçim bitti, CHP'de çalkantı sürüyor. Yaptıkları pazarlık sonucunda CHP listelerinden seçime girerek önemli sayıda milletvekili çıkartmayı başaran Altılı Masa'nın sağ partileri ise durumlarından memnun görünüyor.
\nİYİ Parti ile Demokrat Parti'nin durumlarını ayrıca ele almak gerekiyor. Geriye kalan üç partiden DEVA Partisi, kurulduğu dönemde, ilk seçimde AKP'nin 2002'de yaptığı gibi bir patlama yaratabileceğini düşünüyordu. Ali Babacan'ın genel başkanlığında girilecek ilk seçimde AKP'ye oy veren merkez sağ seçmenin oyunun alınabileceği hesaplanıyordu. Bu nedenle seçime mutlaka tek başına ve kendi listesiyle gireceği söyleniyordu.
\nBugün AKP'ye geri dönerek ekonominin başına geçen Mehmet Şimşek'in uluslararası şirketlerle yaptığı sözleşme nedeniyle parti kurucusu olmadığı söyleniyordu. Seçim öncesi Şimşek'in sürpriz biçimde aralarına katılabileceği konuşuluyordu. Gelecek Partisi ve Saadet Partisi'nin ısrarına rağmen ittifaktaki üç sağ partinin ortak listeyle seçime girmesine karşı çıkan da DEVA Partisi'ydi…
\nGelecek Partisi'nin özellikle belli bölgelerde oy patlaması yapabileceği, Konya başta olmak üzere birçok kentte AKP'yi geriletebileceği söyleniyordu.
\nSaadet Partisi'nin oy oranını iyiden iyiye yükselttiği, bu seçimde şaşırtıcı sonuçlar alabileceği belirtiliyordu.
\nTek liste nedeniyle bu partilerin oy oranını görebilmek bile mümkün olmadı. Üstelik bu üç parti, bugün hâlâ TBMM'de ortak bir grup kurmayı da başaramadı. En basit konularda bile bu partilerin yürüttüğü müzakerelerin ucu bucağı görünmüyor.
\nAncak ne kapsamlı bir özeleştiri duymak mümkün oldu bu partilerden ne de başarısızlığı kabul eden bir yönetici istifa etti. Başarıyı sadece TBMM'de temsil edilmek olarak gören, seçim yenilgisinin faturasını da sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nun ödemesine razı olan yapılar var karşımızda. Üstelik yerel seçim için de ittifaka hazır ve iştahlılar…
\nCHP'li İlhan Cihaner, parti içerisinde önemli bir isim. Uzun zamandır CHP'nin sol siyaset yapması gerektiğini, partinin ısrarla sağa itildiğini ve bu tabloda başarı kazanmasının olanaksız olduğunu savunuyor. İttifaklar kurulurken ilkelere özen gösterilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Son seçimin \"hezimet\" sayılması gerektiğini savunuyor. Sol siyasette ısrar edilerek yeni seçmen kazanılmasının önemine işaret ediyor.
\nAncak belli ki CHP'ye genlerine kadar işlemiş bir sağ bilinç aşılanmış. İsmi sosyal demokrat olsa da içerisinde sosyalist soldan sosyal demokrata kadar soldan gelen insanlar bulunsa da tüzüğü, kullandığı kavramlar sola içkin olsa da mevcut haliyle CHP'nin aslında sağ bir partiden farkı yok …
\nTürkiye'de sol-sağ oy dengesi uzun bir zamandır yüzde 35'e yüzde 65 şeklinde… Ancak bunun bozulduğu istisnai seçimler var.
\nBu seçimlere bakıldığında demokratik ortamın alanının genişlediği, CHP'nin ve diğer sosyal demokrat-sol partilerin daha sol siyasetle seçmene yöneldiği dönemlere denk geldiğini görüyoruz.
\nAncak CHP'deki genel merkez danışman kadrolarının önemli bir bölümünde sağdan gelen isimler oturuyor. \"CHP zihniyeti\" adını verdikleri kavramla mücadeleye hayatlarını adamış, kendilerini buradan kurmuş insanlar. AKP karşıtlığı sayesinde partide önemli koltuklara oturan bu isimlerin ittifaklarla ilgili önerileri dışında AKP'den yeni ne söyledikleri tartışılır.
\nElbette sosyal demokrat bir parti de stratejik ortaklıklar kurabilir. Mansur Yavaş örneğinde olduğu gibi belli bölgelerdeki seçimlerde sonuç almaya odaklanabilir.
\nAncak bunun bir parti politikası olarak kararlılıkla uygulanması sizi artık sol bir parti olmaktan çıkartır. Hele ki tarihiniz boyunca sol ittifaklardan korkmuş, sol ittifaklara mesafelenmişseniz artık sizin soldan solcuların sizden beklentisi kalmaz. Ancak görünen o ki tüm yenilgilere rağmen CHP'de sol hâlâ bir seçenek değil ve yakın zamanda da olması kolay görünmüyor. Ve CHP'den nedense ayrılmak istemeyen sağcılar, seçim yenilgisini de halen daha da sağda aday bulunamamasına bağlıyorlar.
\nCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iletişim ekibi ve \"yakın danışmanları\" yıllardır gazeteciler tarafından eleştiriliyor.
\nİktidar partisinin alışkanlıklarının CHP'de de sürdürülmesi, kimi isimlerin Kılıçdaroğlu ile doğrudan iletişim kurabilmesine karşılık partide yıllardır çalışan muhabirlerin bu olanaktan yoksun olması, olmadık isimlerle CHP liderinin yan yana getirilmesi eleştirilerin nedenlerinden biri…
\nKılıçdaroğlu'nun seçimden sonra genel başkanlıktan istifa etmemesi ve pozisyonunda ısrarcı olmasında da bu ekibin etkili olduğu konuşuluyor.
\nAncak bu ekip gibi önce kendini sorgulaması gereken, kendini \"kanaat önderi\" olarak gören isimler var. Sosyal medyada etkileşiminin verdiği şehvetle seçimden önce yazdıklarını, söylediklerini tamamen unutan isimler bunlar. Seçimden önce bugün söylediklerinin tam aksini söylememiş gibi rahatlar. Seçimden sonra yeniden bir pozisyon alma çabasına giriştikleri, yarın kazanacağını düşündükleri isimlere göz kırptıkları ortada.
\nGazeteciler elbette ana muhalefet partisi liderini sert biçimde eleştirebilir, yerden yere de vurabilir. Ancak bu söylem biçimini bütün siyasiler için kullandıkları müddetçe…
\nBu isimlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a soru sorma olanakları bulunmadığı açık. Ancak Erdoğan'ı sert eleştirdikleri sırada bile aynı ifadeleri kullanamadıkları da öyle.
\nBu tablo, iktidarın medya stratejisini bir biçimiyle ana muhalefet partisine uyarlamaya çalışan isimlerin eseri. Bu sistem, gazetecilikte 90'lı yıllardan bu yana devam eden köşe yazarı egemenliğini günümüze de bir biçimiyle taşıyor.
\nBuna rağmen vazgeçilmiyor. Değişmesi gereken CHP liderinin değişmesini isteyenler, bulundukları yerden milim kıpırdamıyor. Zira bu tür bir muhalefet dertsiz, tasasız ve konforlu.
\nFaili meçhullere dönüp bakmayan, cezasızlık kültürünü önemsemeyen, işkenceyle derdi olmayan, sadece ana muhalefet partisinin dizaynı, sadece Erdoğan karşıtlığı ile uğraşıp prim yapan ve alıcısı da çok olan bir biçim bu. Ve bu durumu meslek edinen kanallardaki çok iyi haberciler de bu ortamda sadece yorumculuğa sıkıştırılıyor. Haber yok, sınır yok, ölçü yok…
\n\nAKP'de seçimin hemen ardından parti genelinde ferah bir ortam oluştu. Gerçekten kaybetmekten korkan, \"Cumhurbaşkanlığı'nı kaybetmesek de Meclis'i kesik kaybettik\" diye bakan önemli bir kesim rahat bir nefes aldı.
\nAncak son günlerde parti içinde iki ayrı konuda tartışmalar yaşandı. İlk tartışma bakanlık koltuğundan kalkan, milletvekili seçilen kimi isimlerin komisyon başkanı yapılmak istenmesiyle yaşandı. Bazı eski bakanlar, komisyon başkanlığı yapmak istemediklerini açık biçimde partiye iletti. Bu isimlerden bazılarının ısrar edilmesi üzerine tepki gösterdiği de iddia ediliyor.
\nAncak müzakereler sonucunda sıkıntı çözüldü. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan beklediği işareti alamayan, milletvekili seçilmiş olsa da Meclis'te değil Saray'da çalışmak isteyen eski bakanların bir bölümü mutsuz.
\nİkinci tartışma yakında başlayacak olan il ve ilçe kongreleri konusunda yaşanıyor. Gelecek ay başlayacak kongrelerin ardından sonbaharda AKP kongresi gerçekleştirilecek.
\nSeçimden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, hangi ilde ne kadar oy alındığı, ne kadar oy kaybedildiğine yönelik kapsamlı bir sunum yapıldı. Ancak Erdoğan'dan bununla yetinilmemesi, bu sonuçların daha detaylı analiz edilmesi talimatı geldi. AKP'de bu çalışmalar ayrıntılı biçimde yürütülüyor.
\nİlk tespitlerden biri aday listelerine gösterilen tepkinin bazı bölgelerde oy kaybına neden olduğu yönünde. Listeleri beğenmeyen, aday gösterilmeyen, vekilliği sona eren isimlerin seçim sürecinde çalışmamasının ve çevrelerinin tepkili olmasının buna yol açtığı değerlendirmesi yapıldı.
\nBir diğer tespit, bazı teşkilatların seçim kampanyası performanslarının çok düşük olduğu yönünde. Bu teşkilatlarda yenilenmeye gidilmesi gerektiği, kadroların yorgun olduğu tespitleri yapılıyor.
\nAKP'de şimdi il ve ilçe kongreleri başlayacak. Erdoğan'ın, seçim kazanılmış olsa bile partinin oyunun yüzde 35'e inmesinin başarı sayılamayacağı değerlendirmesini yaptığı ve bazı teşkilatlar için değişim talimatı verdiği belirtiliyor. Bu değişimin genel merkeze kadar uzanıp uzanmayacağı temel soru. Zira kulislerde bakanlar kurulunu ve meclis yönetimini değiştiren Erdoğan'ın, parti yönetimini de önemli ölçüde değiştireceği konuşuluyor. Faturanın önemli kısmı da seçimle doğrudan ilgili kadrolara kesilecek gibi görünüyor.
\nKulislerde, Erdoğan'ın muhalefete oy veren seçmene de \"seçimi kazandığı halde yeterli görmeyerek kadroları değiştiriyor\" mesajını ulaştırmak istediği yorumları yapılıyor. Çok da haksız değiller. Değişim genel başkanla, birkaç isimle sınırlı kaldığında yapı değişmiş olmuyor. AKP'de ise özellikle teşkilatlardaki değişim her seçim sonrası aralıksız devam ediyor. Üstelik bunu yerel seçim öncesi dinamik biçimde yapıyorlar.
\nTürkiye'de uzun süredir örtülü bir sansür yöntemi kararlılıkla uygulanıyor. İktidara yakın herhangi bir isim, hoşuna gitmeyen bir haber için anında \"erişim engeli\" kararı çıkartabiliyor. Bu karar çıktıktan sonra sitelerin yapacağı çok daha fazla bir şey yok. Zaten haber siteleri yapmazsa haberlerin erişimi ilgili kurum tarafından yapılıyor.
\nAncak erişime engellenen haberler komik. Hakimliklerin bu kararları nasıl verdiğinin, neden verdiğinin araştırılması gerekiyor.
\nMisal, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı'ndaki önemli bir isim, hakkında yazılan ve tamamı dava dilekçelerine dayandırılan haberlerle ilgili olarak toplu erişim engelleme kararı çıkarttı. Hakim, içeriğe bile bakmadan erişim engeli kararını verdi. Öyle ki listede bu ismin geçmişteki akademik çalışmalarına atıf yapılan siteler bile var. İsminin geçtiği neresi varsa erişim engeli talep edildiğinden gözden kaçmış olmalı!
\nBu örnekle sınırlı değil. Doğanın kirletilmesinden boşaltılan bir köyün yağmalandığının savcılık tarafından tespit edilmesine, ihale yolsuzluğundan taciz ve istismar haberlerine kadar tüm haberler için rutin biçimde bu kararlar veriliyor. Bu kararların bir kişinin itibarının gerçeğe aykırı biçimde sarsıldığı hallerde verilmesi gerekiyor. Kamu yararının söz konusu olduğu, kimseye itibar suikastinin yapılmadığı, belgeye dayalı haberler için bu kararların verilmesinin anlamı, sansür… Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Adalet Bakanlığı, her yıl hakimlere ne kadar eğitim verildiğini raporluyor. Gerçekten eğitim veriliyorsa bu kararlar nasıl çıkıyor yok eğitim veriliyor ve bu düzenin sürmesi isteniyorsa ifade özgürlüğü iddiasındaki o raporlar nasıl yazılıyor?
\n\nHaftanın kitabı: Hendek\nBir siyasetçinin, belediye başkanlığı gibi önemli koltukta oturan bir ismin birkaç saniyelik bir görüntünün esiri olması ve bütün hayatını buna göre yeniden şekillendirmesi mümkün mü? \nHerman Koch'un Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırılan romanı \"Hendek\" bu soru üzerinden ilerleyen, korku ve kaygıların esiri olunduğunda insanın başına nelerin gelebileceğini mizahi dille anlatan bir roman. \nİlk baskısı 2022'de yayımlanan, Türkçe'ye Lale Şimşek Çalışkan tarafından çevrilen romanda paranoyayı da ihaneti de sadakati de görmek mümkün. Ve roman akıp giderken kaygı ve korkuların mı yoksa yaşananların mı gerçek olduğu sorusu da birlikte ilerliyor. Koch'un, derinliği de ihmal etmeyen yaratıcı ve mizahi üslubu insan hayatını alt üst edebilecek soruların kapısını aralıyor. Orada bırakmadan bazı yanıtlar da öneriyor. \nSiyasetin yaşamımızın her anını bir biçimde etkilediği ve insanların bundan kaçtığı bir dönemde siyaseti de temel alan bir roman okumak kötü bir fikir gibi görünebilir. Ancak roman, okumaya başladığınız anda gündelik tartışmalardan bu yolla uzaklaşmanın daha iyi olacağını hemen hissettiriyor. \n\n | \n
\n Gökçer Tahincioğlu kimdir? \nGökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı. \nHaber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü. \nBu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. \nİlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor. \n | \n
Burdur
Hava Durumu
Burdur
Namaz Vakitleri
İmsak
03:42
Güneş
05:30
Öğle
13:05
İkindi
16:58
Akşam
20:30
Yatsı
22:10
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Hentbol Federasyonu ve Alanya Belediyesi’nin iş birliği ile düzenlenen Alanya Hentbol Şöleni Uluslararası Plaj Hentbolu Turnuvası 16 takımın katılımıyla 13-15 Haziran tarihleri arasında Galip Dere Plajı’nda gerçekleştirildi.
Konyaaltı Belediyesi’nin birimler arası düzenlediği futbol turnuvasında 16 takım 212 personel mücadele ederken, turnuvada derece yapan takımlara ödül verildi.
Isparta Belediyesi Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü bu yazın da okulların kapanmasıyla birlikte çeşitli yaş gruplarına yönelik ücretsiz futbol, güreş ve bocce kursları düzenleyecek. Kurs başvuruları 22 Haziran 2023 tarihinde sona erecek.
Döşemealtı Belediyesi’nin Avrupa Birliği “Eco Farm Kindergartens” (Ekolojik Çiftlik Kreşleri) projesine seçilen ve 2. kez Yeşil Bayrak Ödülü alan Ekolojik Kreş’te karne heyecanı yaşandı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, 23-24-25 Haziran’da Elmalı İlçesi Tekke Mahallesi’nde gerçekleştirilecek Abdal Musa Anma Etkinlikleri için hazırlıklarını tamamlıyor.
Döşemealtı Belediye Başkanı Turgay Genç tarafından ilçedeki işsizlik oranının düşmesi amacıyla kurulan Kariyer Ofisi istihdam sağlamaya devam ediyor.
Manavgat Belediyesi, yaz aylarının gelmesiyle birlikte, muhtemel yangınların önüne geçmek amacıyla imar ve kadastro yollarındaki şarampoller ve boş kamu alanlarında yaptığı kuru ot temizliği çalışmalarını hızlandırdı.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesinin (ALKÜ) her yıl mezuniyet töreni öncesi geleneksel hale getirdiği Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreni, Rektör Prof. Dr. Ekrem Kalan ve ALKÜ Ailesinin katılımıyla gerçekleştirildi.
2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı’nın son gününde Hamit Özçelik İlkokulu’nu ziyaret eden Başkan Yücel, öğrencilere karnelerini dağıtıp, çeşitli hediyeler verdi.