kaynağı değiştir]
Kur’an-ı Kerim’deki, “Peygamber, müminlere kendi öz canlarından daha yakındır. Eşleri ise, onların anneleridir” (Ahzab, 6) ayeti, Peygamberimizin (S.A.V.) eşlerinin müminlere kendi öz anneleri gibi saygıya ve hürmete değer olduğunu bildirmektedir. Bundan dolayı Hz. Aişe annemizin Peygamber Efendimizle (S.A.V.) evliliği hakkındaki spekülasyonlara objektif kriterlere dayanarak, saygı ve hürmet çerçevesinde açıklık getirme niyetindeyiz.
Hz. Aişe’nin (R.A.) evliliği hakkındaki rivayetlerin hiçbirisi mütevatir derecesinde olmayıp ahad haber türünden rivayetlerdir. Yani bu rivayetleri kesin bilgi gibi kabul edip hüküm vermek hata olur. Hz. Aişe’nin çocuk yaşta evlendiği yönünde fikir beyan edenlerin bu yöndeki bilgileri mutlak doğru kabul etmelerinden kaynaklanan Peygamber Efendimize (S.A.V.) iftiraya kadar varan bu süreç işlemiştir. O halde eldeki verilerin Kur’an-ı Kerim’e uygunluğu, mütevatir hadislerle mukayesesi ve diğer faktörleri göz önünde bulundurarak çıkarım elde edilmelidir.
Hz. Aişe validemizin Peygamber Efendimizle (S.A.V.) çocuk yaşta evlendiğini iddia edenler olduğu gibi bunun tam aksi delillerin var olduğunu ve yetişkin bir genç kızken evlendiğini iddia edenler de vardır. Objektif olarak baktığımız zaman, mezkûr evliliğin çocuk yaşta değil, genç bir kızken gerçekleştiğini görmekteyiz. Şöyle ki:
1-Bilindiği gibi cahiliye döneminde Araplarda, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme âdeti vardı. Kız çocuklarını toprağa gömme âdeti, büluğ (ergenlik) yaşına kadarki süreyi kapsamaktaydı. Eğer bir kız çocuğu ergenlik dönemine kadar gömülmemiş ve bu süreci atlatmışsa ergenlik döneminin başlangıcında Daru’n-Nedve’de tören düzenlenirdi. Bu bir nevi gömülme sürecini atlattığı ve büyüdüğünün ilanıydı. Yani kız çocukları aslında büluğ/ergenlik çağıyla birlikte hayata başlamış oluyordu. Diri diri gömülmekten kurtulmuş, hayata yeni başlamış, hayatın başında bir kız çocuğu bu andan itibaren yaş almaya başlıyordu. Yani bir kız çocuğu diri diri gömülmeyi ergenlikle birlikte atlatmışsa yeni yaşı sıfırdan başlıyordu. Şöyle ki: Eğer bir kız çocuğu için 9 yaşında deniliyorsa en aşağı 10 yaşında ergenliğe girdiği kabul edilse bile bu 10+9=19 yaşında demektir.
2-Hz. Aişe annemiz, Peygamber Efendimizle (S.A.V.) nişanlanmadan önce Cübeyr bin Mut’im adında birisiyle nişanlıydı. Eğer Hz. Aişe, yaşlarında nişanlanmış, 9 yaşında evlenmiş olsaydı, ilgili kişiyle yaşlarında nişanlanması gerekir ki, bu akla ve mantığa aykırıdır. Bu evliliğin genç bir kızken gerçekleştiğini söylemek akla ve mantığa daha uygundur.
3-Buhari’de geçen Hz. Aişe’nin Mekke dönemiyle ilgili yaptığı açıklama da yaşını tespit bakımından önemlidir. Hz. Aişe, “Ben Mekke’de henüz oynayan bir çocuk idim, ‘Kıyamet onların azap ile vadettikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür’ (Kamer, 46) ayeti inmişti” demektedir. Bu ayetin risaletin dördüncü yılında nazil olduğu bilinmektedir. Hz. Aişe o dönemi ve ayeti tafsilatıyla bilmektedir. O halde risaletten önce doğmuştur ve o günlerde , hicret esnasında da yaşında, evlendiğinde yaşında olduğu görülmektedir.
4-Hz. Aişe’nin ablası Esma’nın yaşı üzerinden yapılan hesaplamada bu sonucu vermektedir. Esma’nın Aişe’den 10 yaş büyük olduğu bilinmektedir. Esma, Hicri 73’de yaşında vefat etti. Buna göre Esma, hicrette 27, Aişe 17 yaşındaydı. Hz. Aişe ile Peygamberimiz (S.A.V.), hicrettin ikinci yılında (İbn Hacer, el-İsâbe) evlendiğine göre, evlilik vuku bulduğunda Hz. Aişe en az 19 yaşında olmalıdır.
5-Ahmed bin Hanbel’deki bir rivayette Hz. Aişe’nin hicret esnasında küçük yaşta olmadığını göstermektedir. İbni Hanbel’in bildirdiği rivayet şöyledir: “Aişe şöyle dedi: Ben kendimi bildim bileli (aklım kesti keseli) ebeveynlerimi dindar olarak gördüm. Hz. Peygamber hemen her gün sabah veya akşam vakitlerinde bize uğrardı. Müslümanlar sıkıntılı günler yaşayınca Ebubekir de Habeşistan’a hicret için yola çıktı…” (İbni Hanbel, Müsned).
Bilindiği gibi Hz. Ebubekir, Habeşistan’a hicret için yola çıkmış ancak İbn Duğeyne ile karşılaştıktan sonra Mekke’ye geri dönmüştür. Habeşistan’a hicret, risaletin 5’inci yılında cereyan etmiştir. Eğer, hicrette Hz. Aişe’nin yaşında olduğunu kabul edersek, Habeşistan hicreti esnasında daha doğmadığını kabul etmiş oluruz. Bu da yukarıdaki ifadeyle çelişir. Buna göre Hz. Aişe, Habeşistan’a hicret sırasında , Medine’ye hicret esnasında , evlendiğinde ise yaşlarında olmalıdır.
6-Erken dönem kaynaklarından İbni İshak’ın “Sire”sinde ve İbni Hişam’ın “es-Siretü’n-Nebeviyye”sinde İslâm’a girenlerin listesini açıklarken Hz. Aişe’nin adını Habeşistan’a hicretten önce Müslüman olanlar arasında zikretmektedir. Eğer iddia edildiği gibi Hz. Aişe Medine’ye hicret esnasında 8 yaşında olsa Habeşistan’a hicret esnasında henüz doğmamış olması gerekir. Bu sırada Müslüman olanlar arasında adı zikredildiğine göre risaletten önce doğmuştur ve Medine hicreti esnasında yetişkin genç kızdır.
7-Resulü Ekrem’in, Hz. Hatice annemizin vefatı üzerine, çocuklarına bakacak kimsesi kalmadığı için evin sorumluluğunu alabilecek genç ve olgun birisiyle evlenmesi akla ve mantığa uygundur. Zira Peygamberimiz (S.A.V.) bu süreçte İslâm devletinin kuruluşunu gerçekleştirmektedir. Çok yoğun bir tempoda tebliğ ve devlet çalışmalarının olduğu bu ortam, daha henüz çocuk yaşta birisiyle değil, olgun ve yetişmiş birisiyle evlenmeyi icap ettirir. Bu bakımdan, Hz. Aişe evin sorumluğunu alabilecek yani rüşd çağına ermiş genç bir kız olduğu esnada evlenmesi daha mantıklıdır.
8-Hz. Aişe’nin ilmî yetkinliği ve özellikle hadis rivayetleri bilinmektedir. Yine bilinmektedir ki Hz. Aişe (R.A.), Peygamber Efendimizle (S.A.V.) dokuz yıl evli kalmıştır. Eğer Hz. Aişe, 9 yaşında daha çocukken evlenmiş olsa 9 ile 18 yaş arası dönemde ilmi yetkinliğe ulaşması mümkün müdür veyahut yüzlerce hadis-i şerifi nasıl hafızasında tutmuş ve rivayet etmiştir?
Demek ki 9 yaşında değil 19 yaşında evlenmiş ve 28 yaşına kadar Peygamberimizle (S.A.V.) birlikte yaşamıştır. Bu yaş aralığı ilmi yetkinliğe ulaşmada daha verimlidir. Bazı kişiler yaş aralığının hadis ezberi ve ilim öğrenmek için daha uygun olduğunu iddia edebilir. Unutulmamalıdır ki Hz. Aişe validemiz, sadece hadis rivayet etmemiş, Peygamber Efendimizden (S.A.V.) hadis rivayetlerinde çok bilgece ve akıllı sorular sormuştur. Hz. Aişe rivayetli hadislere bakıldığında bu daha da iyi anlaşılacaktır. Bu tür bilge ve akıllıca sorular ancak olgun bir yaşta mümkün olabilir. Bu da Hz. Aişe’nin Resul-ü Ekrem’le olgun ve yetişmiş bir yaşta evlendiğini gösterir.
9-Araplar, rakamları söylerken ilk rakamı hazfederek yani düşürerek söylerler. Bir Arap, 7’sinde diyorsa aslında 17’sinde aynı şekilde 9’unda diyorsa 19’unda demek istemektedir. Aynı durum Anadolu’da da vakidir. Mesela, ihtiyarlara yaşı sorulduğu zaman ilk rakamı hazfederek, düşürerek söyler. doğumlu bir ihtiyara tevellüt kaç denilirse der. Yaşı müsait olanlar bunu defalarca tecrübe etmiştir.
Müşrikler, asla Peygamber Efendimizin (S.A.V.) küçük bir çocukla evlendiğini iddia etmemişlerdir. Eğer, örfe aykırı bir evlilik gerçekleşmiş olsaydı bunu mutlaka aleyhte kullanırlardı.
Gerek Kur’an-ı Kerim’deki ipuçları, gerek hadis kitaplarındaki farklı rivayetler, gerek erken dönem siyer kaynakları, gerekse tarihi veriler Hz. Aişe validemizin çocuk yaşta değil, genç bir kız iken evlendiğini göstermektedir.