peygamber efendimizin doğum yeri ve zamanı / Peygamber Efendimizin doğum tarihi ne zamandır? | Sorularla İslamiyet

Peygamber Efendimizin Doğum Yeri Ve Zamanı

peygamber efendimizin doğum yeri ve zamanı

Son Güncellenme:


Hz. Muhammed, 35 yaşından sonra inzivaya çekilmek için sık sık Nur Dağına giderdi. İlk vahiy, yılında, bu dağdaki Hira Mağarasında nazil olmuştur. 40 yaşında peygamberliğini ilan eden Hz. Muhammed, birçok zorlukla karşılaşmış olmasına rağmen vefatına kadar İslamiyet'in yayılması için mücadele etmiştir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed Kaç Yaşında Vefat Ermiştir?

Peygamberimiz Hz. Muhammed 63 yaşında vefat etmiştir. O gün başta Mekke'deki Müslümanlar olmak üzere tüm İslam alemi yas tutmuştur. Ancak ölüm tüm insanlar gibi peygamberler için de haktır. Bu nedenle peygamber efendimiz, bir bebek dünyaya geldiğinde ağlamamızı, biri öldüğünde ise tebessüm etmemizi öğütlemiştir. Çünkü İslam inancına göre ölüm, Allah'a kavuşmak ve ebedi yurdumuz olan ahirete intikal etmek demektir.

Necip Fazıl Kısakürek buna istinaden ''hiç güzel olmasaydı, ölür müydü peygamber'' dizelerini yazmıştır. Kuran'ı Kerim'de yer alan Ankebut Suresinde de ''her nefis ölümü tadacaktır'' yazılıdır. Hz. Muhammed, kendisinden mucize ve keramet bekleyen Mekkeli müşriklere ''ben de sizin gibi bir beşerim'' buyurmuştur.

Hz. Muhammed 63 yıllık hayatı boyunca bir kere yalan söylememiş ve İslamiyet'in yayılması için son nefesine kadar mücadele etmiştir. Onun vefatının ardından sırasıyla Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali halife olmuştur.

Hz. Muhammed Hangi Tarihte Vefat Etmiştir?

Hz. Muhammed, 8 Haziran tarihinde vefat etmiştir. Peygamberimizin ölüm sebebine dair birçok farklı görüş vardır. Necip Fazıl Kısakürek'in kaleme aldığı İman ve İslam kitabında, Hz. Muhammed'in Yahudiler tarafından zehirlendiği iddia edilmiştir. Bu iddia birçok İslam tarihçisi tarafından da desteklenir.

Peygamber efendimiz vefatından kısa bir süre önce sıtma hastalığına yakalanmıştır. Birçok kaynakta Hz. Muhammed'in ölüm nedeni olarak sıtma hastalığına bağlı olarak gelişen organ yetmezliği gösterilir.

Miladi takvime göre Peygamberimizin doğum günü tarihi hangi gün? Peygamber efendimizin doğum günü ne zaman?

Peygamberimizin doğum günü hakkında aramalar hız kazandı. Peygamber efendimiz monash.pwed, yılında Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi dünyaya teşrif etti. Peki Peygamber efendimizin doğum günü ne zaman? Hazreti Muhammed miladi takvime göre hangi ayda doğmuştur? İşte Miladi takvime göre peygamberimizin doğum günü tarihi

Peygamber efendimizin doğum günü, içerisinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde gündeme geldi. İşte, kutlu doğum haftası tarihi

PEYGAMBER EFENDİMİZİN DOĞUM GÜNÜ NE ZAMAN?

Rasulullah aleyhissalatü vesselam efendimiz, Fil yılında, Rebiülevvel ayının on ikisinde Pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir.

MİLADİ TAKVİME GÖRE PEYGAMBERİMİZİN DOĞUM GÜNÜ TARİHİ

Mısırlı astronomi bilgini Mahmut Paşa el-Felekî'nin çıkarımlarına göre yaptığı hesaplamalarında Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in doğum tarihi miladî takvime göre, yılının Nisan ayının yirmisi olarak hesaplanmıştır.

Hz. Muhammed'in doğumunu anmak için düzenlenen törenler, tarihte ilk kez Mısır'da Fatımiler döneminde başladı. Çok geçmeden Eyyubiler tarafından da benimsenen kutlama programlarında çeşitli törenler ve şenlikler yapılmıştır.

Mevlid-i Nebi Haftası, eski adıyla Kutlu Doğum Haftası, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yılında başlatılan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklenerek sadece Türkiye'de resmiyet kazandırılarak her yıl peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in anlatılmasının amaçlandığı ve yılları arasında doğum gününün miladi takvime göre 20 Nisan kabul edilerek kutlandığı ifade edilen bir etkinlik haftasıdır. Etkinlik önceleri Nisan ayının tarihleri arasında yapılmaktaydı.

yılında Kutlu Doğum Haftası'nın adı Siret Haftası olarak değiştirilmiştir.

tarihli ve sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Kutlu Doğum Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasını Kutlama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"le haftanın ismi "Mevlid-i Nebi Haftası" olarak ve kutlama tarihleri de hicrî takvime göre Rebiülevvel ayının 12'nci günü başlayacak şekilde değiştirilmiştir.


Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesi yakınında bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvime göre 20 Nisan tarihine rastlamaktadır. O gün henüz güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. Âdem aleyhisselâmdan beri babadan evlâda intikal edegelen nûr asıl sâhibine ulaştı.

O’nun doğumunu annesi hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: “Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm, gelip kanadı ile beni sığadı. O andan sonra bendeki korku ve ürpertiden eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse şerbet gördüm. O şerbeti bana verdiler. O anda çok susamış idim. Verilen şerbeti içtim. Baldan tatlı ve soğuk idi. İçer içmez susuzluğum gitti. Sonra büyük bir nûr gördüm, Evim o kadar nûrlandı ki, o nûrdan başka bir şey görmüyordum. O sırada çok hâtun gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibi parlıyordu. Etrafımı sarıp, bana hizmet eden bu hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. Yine o sırada beyaz, uzun ve gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. Dediler ki: O’nu insanların gözünden örtün. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı. Gümüş ibrikler tutarak havada duruyorlardı. Bana korku gelip terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu. O halde iken gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya kadar bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem (bayrak) dikildi. Onların biri meşrik (doğu), biri mağrip (batı) biri de Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda çok sayıda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. O anda gökten bir parça beyaz bulut indi. O’nu kapladı. Bir ses işittim; “Onu mağripden meşrıka kadar her yerde gezdirin. Tâ ki cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsünler.” diyordu. Sonra o bulut gözden kayboldu ve Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. Yine o sırada yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik, birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde de bir ipek vardı. İbrikten sanki misk damlıyordu. Muhammed’i o leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ve ipeğe sardılar. Sonra mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve gözden kayboldular.”

Muhammed aleyhisselâmın doğduğu sırada hazret-i Âmine’nin yanında Abdurrahman bin Avf’ın annesi Şifâ Hâtun, Osman bin Ebü’l-Âs’ın annesi Fâtımâ Hâtun ve Peygamberimizin halası Safiyye Hâtun vardı. Bunlar da gördükleri nûru ve diğer hâdiseleri haber verdiler. Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: “Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz ettiğini işittim. Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” diye söylendi. Sonra bir nûr çıkıp o kadar ışık verdi ki, doğudan batıya kadar her yer göründü” Bundan başka birçok hâdiseye şâhit olan Şifâ Hâtun; “Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden biri de ben oldum.” dedi.

Safiyye Hâtun da şöyle anlatmıştır: “Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada her tarafı bir nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp açık bir dille “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah” dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış olarak gönderdik.” denildi. O sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş görüldü. O’nu kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm, mühürün üzerinde (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu, kulağımı mübârek ağzına yaklaştırdım; “Ümmetî, Ümmetî” (Ümmetim, ümmetim) diyordu”

Resûl-i ekrem efendimizin doğduğunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib bu müjdeyi alınca çok sevinip O’nu görmeye giti ve; “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. Sonra da O’nun doğumunu kutlamak için doğumun yedinci gününde Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. Ayrıca şehrin her mahallesinde develer keserek insan ve hayvanların istifâde etmesi için bıraktı. Ziyâfet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere Muhammed ismini verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere; “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.” cevabını verdi. Annesi de Ahmed ismini koydu.

Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada ve doğduktan sonra pekçok hâdise meydana geldi.

Muhammed aleyhisselâmın dünyâya geldiği gece bir yıldız doğdu. Bunu gören Yahûdî bilginleri Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar. Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır: “Ben sekiz yaşında idim. Bir sabah vakti Yahûdînin biri, hey Yahûdîler! diye çığlık atarak koşuyordu. Yahûdîler ne var, ne yırtınıyorsun diyerek yanına toplanınca şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi”

Muhammed aleyhisselâm doğduğu gece Kâbe’deki putlar yüz üstü yere yıkıldı. Urvetübni Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. Yılda bir defâ onu tavâf ederler, develer kesip şarap içerlerdi. Yine öyle bir günde putun yanına vardıklarında onu yüzüstü yere yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. Bu hal üç defâ tekrarlandı. Bunun üzerine etrâfına iyice destek verip diktikleri sırada şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların korkudan kalbleri titredi.” Bu hâdise tam Muhammed aleyhisselâmın doğduğu geceye rastlıyordu.

Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının sarayının on dört kulesi (burcu) yıkıldı. O gece gürültüyle ve dehşetle uyanan Kisrâ ve halkı yine kendilerinden bâzı ileri gelenlerin gördükleri korkunç rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.

Yine o gece Mecûsîlerin yâni ateşe tapanların bin yıldan beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları âniden söndü. Ateşin söndüğü târihi not ettiler. Kisrânın sarayından burçların yıkıldığı geceye isâbet ediyordu.

O zaman insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü de yine o gece bir anda suyu çekilip, kuruyuverdi.

Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vâdisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başladı.

Muhammed aleyhisselâmın doğduğu geceden îtibâren şeytan artık Kureyş kâhinlerine vukû bulacak hâdiselerden haber veremez oldu. Kehânet sona erdi

Muhammed aleyhisselâmın doğduğu gece ve daha sonra o zamâna kadar görülmemiş bu hâdiselerden başka pekçok hâdise vukû buldu, bunların hepsi son Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâyı teşrif ettiğine işâret olmuştur.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır