peygamberlik ne zaman geldi / Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ve ilk Müslümanlar - Almanya Türk Federasyon

Peygamberlik Ne Zaman Geldi

peygamberlik ne zaman geldi

kaynağı değiştir]

Muhammed Medine'deyken, ashabı daha da güçlendi. Medine'deki kabileler arasında Medine Sözleşmesi'ni ilan etti ve İslam'ı yaymaya devam etti. Mekkeli paganları Bedir Savaşı ve Hendek Savaşı'nda yenerek (Uhud Savaşı'nda kimse üstünlük sağlamadı veya Müslümanlar yenildi) büyük başarılar kazandı. Ardından, Medine Sözleşmesi'ni bozan Nadiroğulları ve Kaynukaoğulları kabilelerini şehirden çıkardı.

Müslümanların, Muhammed komutasında Mekke'ye ilerleyişini gösteren bir betimleme. Peygamber Muhammed, burada binek hayvanın üzerinde İslami geleneğe uygun olarak, yüzü görülmeyecek şekilde çizilmiştir.

Mekke'nin Fethi (630)[değiştir

Muhammed'in Mekke dönemi

Arapça ''Muhammed'' yazısı
Mekke'nin 550 metre yükseklikten çekilen, Nur Dağı'nı da içeren bir fotoğrafı

İslam peygamberi Muhammed, 622 yılındaki hicrete kadar yaşamının ilk 52 yılında (570-622) Mekke'de yaşadı. Hayatının bu döneminde çobanlık ve yoğun olarak da ticaretle uğraştı. Peygamberlik ilanıyla peygamberlik görevi, Hatice bint Hüveylid ile evlenmesi[1] ve Hatice'nin ölümünden sonra Sevde bint Zem'a ile evlenmesi bu dönemde gerçekleşmiştir.

Muhammed'in babası Abdullah, Muhammed'in doğumuna yaklaşık altı ay kala öldü. Annesi de 577'de, Ebva adlı bir köyde, Muhammed daha 6 yaşındayken öldü ve oraya defnedildi. 6 yaşında öksüz kalan Muhammed'i, dedesi Abdülmuttalib himayesine aldı. 8 yaşında da dedesini kaybedince, evlendiği yaş olan 25'e kadar öz amcası Ebu Talib'in koruması ve gözetimi altında büyüdü. Küçük yaşlarda çobanlık yaptı, biraz daha büyüyünce ticaretle uğraşmaya başladı.[2] Muhammed, İslam inancına göre miladi 610 yılında, 40 yaşındayken, bir gece Hira Mağarası'nda vahiy almaya başladı. Akranlarından ve yakınlarından bazıları sözlerine saygı duyup onun takipçisi olurken; diğerleri, kabile liderleri ve bazı akrabaları da dahil, kabilesi olan Haşimoğulları'na karşı çıktı, alay etti ve en sonunda boykot etti. Muhammed ve takipçileri taciz edildi, saldırıya uğradı ve sürgüne zorlandı. Takipçileri, yani ilk Müslümanlar, işkence gördü ve öldürüldüler.[3] Birkaç suikast girişiminde bulunuldu.[4][5] Yapılan boykotlardan ötürü Haşimi kabilesinin lideri olan amcası ve koruyucusu Ebu Talib hastalanarak öldü. Muhammed de 622'de, diğer Müslümanlar ile birlikte yine bazı Müslümanların bulunduğu Medine'ye hicret etti.

Mekkeli Kureyşlilere karşı yapılan aralıklı birkaç savaştan ve imzalanan Hudeybiye Antlaşması'nın ihlal edilmesinden sonra Muhammed, 632 haziranında öldüğü Medine'ye dönmeden önce, büyük bir Müslüman ordusuyla birlikte Hicri 8. yılın Ramazan ayında, Miladi takvime göre 11 Ocak 630 tarihinde Mekke'yi fethetti. Muhammed, Mekke'ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve o zamanki Mekke lideri Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde, karşı konulmadıkça kimseye dokunulmayacağını ilan etti. Ardından, içerisinde yüzlerce put bulunan Kâbe'ye yöneldi ve tüm putları birer birer devirdi. Daha sonra da beraberindeki Müslümanlar ile birlikte Kâbe'yi tavaf etti.

Geçmiş[değiştir kaynağı değiştir]

Kur'an, Muhammed'in Mekke'deki yaşamının tek temel kaynağıdır.[89] Sonraki dönem, hicri 3. ve 4. yüzyıl yazarlarından kalan tarihi eserlerdir.[90] İslam inancı ve kaynakları, Muhammed'in hayatı boyunca bir ümmi, yani okuma yazma bilmeyen birisi olarak yaşamını sürdürdüğü için Kur'an'ın onun eseri olamayacağını, Allah'ın sözleri olduğunu söylemektedir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi'nde, dünyanın en eski Kur'an'ı olabileceği düşünülen bazı bölümler bulundu. Karbon 14 tarihleme metoduna tabi tutulan incelemeler, kitabın en az 1370 yıllık olduğunu gösterdi. Yani o sayfaların ya Peygamber Muhammed döneminde, ya da onun ölümünden kısa zaman sonra kaleme aldığı düşünülmektedir. British Library'deki uzmanlardan Dr. Muhammad Isa Waley, "heyecan verici bu keşfin Müslümanlar için çok büyük bir sevinç kaynağı olduğunu" söyledi.[91][92] Daha sonra bazı İslam uzmanları tarafından günümüz Kur'an'ı ile karşılaştırılan o bölümlerin, günümüz yazılarıyla neredeyse aynı olduğu ortaya çıktı. Bu da, Kur'an'ın değiştirilmediği iddiasını güçlendirdi.[93]

Batı akademisinde varyant arayışı büyük bir fark yaratmadığından, Kur'an metni genellikle üniversite bilginleri tarafından Muhammed tarafından söylenen kelimeleri kayda değer olarak kabul edilir.[94] Bununla birlikte Kur'an, esas olarak Muhammed'in fikirsel ve manevi düşüncelerini ve Muhammed'in Mekke'deki yaşamının ayrıntılarına yalnızca parçalı atıfları kaydeder, bu da takipçilerinin yaşamlarındaki olayların kronolojik sırasını yeniden oluşturmayı zorlaştırır.[95] Günümüz siyer yazarları, Mekke'nin ekonomik, politik ve sosyal yönlerini yeniden inşa etmeye ve bu bağlamda Kuran'ın fikirsel yönlerini okumaya çalışırlar.

Daha sonraki Müslüman yazarların tarihi eserleri, klasik siyer eserleri, ona atfedilen alıntıları içerir ve hayatı hakkında daha fazla bilgi sağlar.[96] Günümüze ulaşan en eski siyer eseri, İbn İshak'ın (761 veya 767'de[97] öldü) Siretül Resulallah'tır (Allah'ın Resulünün Hayatı). Orijinal eser kaybolsa da, bazı kısımları İbn Hişam (833'te öldü) ve Taberi'nin (923'te öldü) şerhleriyle günümüze ulaştı.[98] Hepsi olmasa da çoğu bilim insanı bu biyografilerin doğruluğunu kabul ediyor, ancak doğrulukları kesin değil.[99]Henri Lammens, Muhammed'in Mekke'deki hayatıyla ilgili tüm açıklamaları reddetti, ancak daha sonraki alimler, genellikle Lammens'in çok ileri gittiğini kabul etti.[95]

J. Schacht ve Goldziher tarafından yapılan araştırmalar, akademisyenlerin hukuki konulara değinen gelenekler ile tamamen tarihsel olanlar arasında ayrım yapmalarına yol açmıştır. William Montgomery Watt'a göre, hukuk alanında saf icatların çok iyi gerçekleşmiş olabileceği görülüyordu. Bununla birlikte, tarihsel alanda, istisnai durumların yanı sıra, malzeme bütün kumaştan yapılmak yerine "eğilimsel şekillendirmeye" maruz kalmış olabilir.

Hadis rivayetleri, Muhammed'in söz ve davranışlarının kayıtlarıdır. Muhammed'in, ashabının örnek vermeleri ve itaatleri için uzun hatıraları tarafından sürdürülen biyografisi olarak tanımlanabilir. Hadislerin gelişimi, İslam tarihinin ilk üç yüzyılı boyunca hayati bir unsurdur. Daha sonraki dönemlerde toplanan bu rivayetlere karşı önceki batılı bilim adamları arasında ortak bir eğilim vardı, bu tür bilim adamları bunları daha sonra uydurma olarak değerlendirdiler. Leone Caetani, İbn İshak gibi tarihin ilk derleyicileri tarafından isnat olmadan bildirilen anlatılar sunarken, tarihsel raporların İbn Abbas ve Aişe'ye atfedilmesini çoğunlukla uydurma olarak değerlendirdi. Wilferd Madelung, "erken kaynaklarda" yer almayan her şeyi ayrım gözetmeksizin reddetme tutumunu reddetmiştir. Madelung ve daha sonraki bazı tarihçiler, daha sonraki dönemlerde derlenen anlatıları reddetmezler ve bunları tarih bağlamında ve olay-figürlerle uyumu temelinde değerlendirmeye çalışırlar.[100]

Geleneksel Müslüman bakış açısı[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.