pire şiiri / Seçilmiş Şiirler - YKY - Yapı Kredi Yayınları

Pire Şiiri

pire şiiri

Bak şimdi şu pireye; bak da gör işte,
Benden esirgediğin ne denli küçük bir şey.
Benim kanımı emmiş, sıra gelmiş seninkine;
İki kan karışmış bile şu anda bu pirede.
Sence de, ne günah sayılır bu, ne ayıp, değil mi;
Ne de kızlığın elden gitti yani şimdi?
Oysa şu pire, kur falan yapmadan alıyor alacağını,
Şişiyor işte zevkten, birleştirirken iki kanı.
Yazık ki, biz beceremedik bir türlü şu kadarını.

Ah yapma, kıyma üç cana birden bir pirede;
Evlenme bir yana, daha da öte geçtik biz o pirenin bedeninde.
Bu gördüğün pire hem sensin şimdi, hem benim,
Hem de zifaf yatağımız, nikâh mabedimiz bizim.
Ailelerimiz, ve sen, karşı çıksanız da, buluşmuşuz,
Bu kapkara canlı duvarlar arasına kapanmışız.
Âdettendir diye beni öldürmek isteyebilirsin ama,
Hiç değilse kendinin katili olma,
Üç cinayetle üç günahın vebalini alma.

Yaptın yapacağını zalim, lafı ağzıma tıkadın;
Zavallının kanıyla tırnağını kızıla boyadın.
Senden bir damla kan emmiş olmaktan öte,
Suçu var mı şu pirenin şimdi, söyle?
Ama, haklı çıkmanın gururu okunuyor yüzünde;
Diyorsun ki, ne sende halsizlik var, ne bende.
Çok doğru; korkuların ne kadar boşmuş anlamışsındır herhalde!
İşte, şu pirenin ölümü senin canından ne götürdüyse,
Kaybedeceğin onur da o kadar, bana "Evet," demekle.

John Donne

Seni Gidi “John Donne” Seni

Merhaba sevgili arkadaşlar, edebiyat düşkünleri. Edebiyatın içinde yer etmiş, ihtiyar delikanlı, ölümüne kadar pek çizgisini bozmamış Bukowski üstadımızdan sonra; sizleri çok ama çok daha geriye götürüp, edebiyatın bel kemiğinin tam ortasında yerini alan birinden bahsedeceğim. Çok eğlenceli bir yazı olacak mı ya da ilginizi çekecek mi bilemem ama edebiyata ilgisi olan arkadaşların mutlaka bir kere de olsa incelemesinde fayda var. Sizleri Rönesans döneminin bir şairi ile yalnız bırakmak ve “The Flea” yani “Pire” şiirini okumakla baş başa bırakacağım ama ondan önce biraz daha çene çalıp, bu şairimizi sizlere tanıtacağım. John Donne şüphesiz Rönesans döneminin önde gelen bir şairi idi, kendisi 1572’de dünyaya gözlerini açtı ve bizlere 1631 yılına kadar harika şiirler bıraktı. Şiir dünyasına metafizik şiirini tanıtan Donne ayrıca bu akımın en kayda değer temsilcilerinden biri idi. Haydi gelin bu komik ama etkileyici şiire küçük bir inceleme girişiminde bulunalım. Sizce şiirin adı neden Pire?

“Bak şimdi şu pireye; bak da gör işte,
Benden esirgediğin ne denli küçük bir şey.
Benim kanımı emmiş, sıra gelmiş seninkine;
İki kan karışmış bile şu anda bu pirede.
Sence de, ne günah sayılır bu, ne ayıp, değil mi;
Ne de kızlığın elden gitti yani şimdi?
Oysa şu pire, kur falan yapmadan alıyor alacağını,
Şişiyor işte zevkten, birleştirirken iki kanı.
Yazık ki biz beceremedik bir türlü şu kadarını.”

Donne’ın ilk kıtasına baktığımız zaman değişik ama bir o kadar da etkileyici bir şiir tarzı ile karşılaşıyoruz. Donne’ın pireyi kullanarak kendi aşkını ve romantikliğini gerçekten değişik bir şekilde ifade ettiğini görüyoruz. Şairimiz şiirin bu kıtasında bir türlü cinsel ilişki yaşayamadığı sevgilisini değişik bir yöntemle ikna etmeye çalışıyor ve pireyi öne sürüyor. Şiirde pire cinselliği temsil ediyor çünkü pire içinde iki sevgilinin kanını taşıyor. Donne’a göre artık partnerinin onla beraber olmamasına bir engel olmadığını, kanlarının artık bir pirenin içinde karıştığını dile getiriyor. Dönem’in şartlarını ve John Donne’ın din üzerine yazılarını da ele alacak olursak; ilişkinin içerinde bahsettiği günah kavramını da kaçırmak mümkün değil. Şairimiz burada İncil’e ve kitabın sekse karşı bakış açısına değişik bir şekilde gönderme yapıyor ve cinsel ilişkinin günah olmadığının altını çiziyor. “Sence de, günah sayılır bu, ne ayıp değil mi; kızlığın elden mi gitti şimdi?” İlk kıtanın sonlarına doğru perdelerini aralayan Donne, sevgilisinin aklını çelmek için pireyi kullanarak güzel bir kelime oyunu yapıyor ve pireyi bir seks objesi, kendi arzuladığı ilişkinin esas amacına ulaşmış ve bunun için de pek çaba sarf etmemiş biri olarak sevgilisinin karşısına sunuyor. Bir pirenin içinde karışan kan ne kadar günahsa, iki sevgilinin cinsel manada beraber olmasının da o kadar günah olduğuna inandırmaya gayret ediyor. “Oysa şu pire, kur falan yapmadan alıyor alacağını, / Şişiyor işte zevkten, birleştirirken iki kanı. / Yazık ki biz beceremedik şu kadarını.”

“Ah yapma, kıyma üç cana birden bir pirede;
Evlenme bir yana, daha da öte geçtik biz o pirenin bedeninde.
Bu gördüğün pire hem sensin şimdi, hem benim,
Hem de zifaf yatağımız, nikâh mabedimiz bizim.
Ailelerimiz, ve sen, karşı çıksanız da, buluşmuşuz,
Bu kapkara canlı duvarlar arasına kapanmışız.
Âdettendir diye beni öldürmek isteyebilirsin ama,
Hiç değilse kendinin katili olma,
Üç cinayetle üç günahın vebalini alma.”

Donne ikinci kıtada yine vurucu ve daha akıllıca sözlerle sevgilisini ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmiyor ve ara ara göndermelerine devam ediyor. Donne ikinci kıtada sevgilisinin pireyi öldüreceğinden korkarak “Ah yapma, kıyma üç cana birden bir pirede” diyerek, pirenin içinde bulunan kendi canını, sevgilisinin canını ve pirenin kendi canından bahsederek sevgilisini cinayete giden bu yoldan alıkoymaya çalışıyor. Yine burada, İncil’e iki çeşit göndermede bulunmayı unutmayan John Donne hem cinayetin kötü bir şey olmasından hem de İncil’de yer alan Kutsal Üçlemeden bahsediyor (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh). John Donne, yine ve yeniden zekice kelime oyunları ile kelime dansını zirve noktaya taşıyarak, ilişkilerinin boyutunun artık çok daha ileri bir seviyeye eriştiğini söylüyor. Pireyi, seksi simgeleyen objeden daha ileri boyuta taşıyan Donne, pireyi somutlaştırarak, ikisinin içinde yaşadığı kutsal bir ev konumuna getiriyor. Ve ayrıca şairimiz bu kıtada küçük bir ipucu ile de olsa bize sevgilisini neredeyse ikna ettiği izlenimini veriyor. “Bu kapkara canlı duvarlar arasına kapanmışız.” Kapkara duvarlar iki sevgilinin özel odasını ve yatağını sembolize ettiğinden dolayı buradan böyle küçük de olsa Donne’ın içten zafere yaklaşma çığlıklarını duyabiliyoruz.

“Yaptın yapacağını zalim, lafı ağzıma tıkadın;
Zavallının kanıyla tırnağını kızıla boyadın.
Senden bir damla kan emmiş olmaktan öte,
Suçu var mı şu pirenin şimdi, söyle?
Ama, haklı çıkmanın gururu okunuyor yüzünde;
Diyorsun ki: Ne sende halsizlik var ne bende.
Çok doğru; korkuların ne kadar boşmuş anlamışsındır herhalde!
İşte, şu pirenin ölümü senin canından ne götürdüyse,
Kaybedeceğin onur da o kadar, bana ‘Evet’ demekle.”

Donne’ın son kıtasında resmen güvendiği dağlara kar yağmışçasına bir hüzne boğuluyor. Sevgilisinin cinayeti bir nevi cinsel birleşmeyi öldüren, John Donne’ın yollarına taş koyan cinsten bir hareket olduğu; zafer çığlıklarının ise yavaş yavaş hayıflanmaya döndüğü bu bölümde okuyucuya “Acaba Donne vazgeçti mi?” sorusunu sordururken, John Donne yapıyor yine yapacağını ve kartları yine kendisine çeviriyor. “İşte, şu pirenin ölümü senin canından ne götürdüyse, / Kaybedeceğin onur da o kadar, bana ‘Evet’ demekle.” John Donne yenilgiyi kabul etmeyerek ve ilk kıtadaki argümanına hızlıca geri dönüş yaparak, son iki cümlesinde şunu dile getirmek istiyor. “Nasıl o pire sana veremediyse zarar, benden de gelmez sana zarar, kaybedeceğin onur, pirenin senden aldığı kadar.” Yani, John Donne açık açık cinsel birleşmenin sevgilisine zarar vermeyeceğini, pirenin ölümü kadar önemsiz olduğunu dile getiriyor. Mağlubiyeti son anda galibiyete çevirdi mi bilmiyoruz ama “Seni gidi John Donne seni.” diyoruz.

©2016 - 2023 Gece Dergi, Mert Feyzioğlu. Tüm hakları saklıdır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır