Şeker Portakalı (Portekizce orijinal adı: Meu Pé de Laranja Lima), Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos'un tüm dünyayı etkisi altına almayı başaran 1968 tarihli dram ve çocukluk romanıdır.
Roman, Brezilya'nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan ve hayal gücü çok gelişmiş olan Zeze adlı bir çocuğun başından geçenleri konu edinir. Orijinal dili Portekizce olan eser, 16 dile çevrilmiştir.[1] Yazar, kendi çocukluğundan izler taşıyan bu kitabını tam 12 günde yazdığını belirtmiştir.[2] Roman, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı kitapları takip ederek bir seri oluşturmaktadır.
Roman, 2012 yılında Brezilyalı yönetmen Marcos Bernstein tarafından sinemaya uyarlanmıştır.[3]
Şeker Portakalı, Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden bir tanesi olarak kabul edilir.
Yazar:Çetin Öner
Yayın Evi: Can Çocuk Yayınları
İSBN: 9789755102795
Sayfa Sayısı: 59
Doğu Anadolu'da bir dağ köyü: "Anitos". Ve bu köyde yaşayan iki arkadaş: "Aşir ile İzbat". Bu iki arkadaşın düşleri, özlemleri... Daha doğrusu düşle gerçeğin iç içe, uc uca yaşandığı, kar altında geçen günler, geceler... İki çocuğun sımsıcak bir "portakal" öyküsü bu. Hani, "Orda bir köy var uzakta, hani Gitmesek de, gelmesek de" bizim olan o köyde, öyle uzak, öyle yoksul, öyle soğuk bir köyde yaşayan bizim insanlarımız, bizim arkadaşlarımız, bizim yaşıtlarımızın değişik bir öyküsü bu. Çetin Öner'i daha önce yayımladığımız "Gülibik" ve "Mavi Kuşu Gören Var mı" adlı çocuk kitaplarından da tanıyorsunuz. "Portakal"ı da çok beğeneceğinize inanıyoruz.
portakal: Yoksul ve soğuk bir dağ köyünde doğup büyüyen iki dost. Aşir ile İzbat… Bu iki dost yaramazlık yaparken, oyun oynarken, sevinirken hep yan yanadır. Tabii, hastalıklarını da aynı anda yaşarlar. İzbat’ın dedesine göre iyileşmenin tek çaresi “portakal”dır. İzbat’ın yeni doğan kardeşinin dinmeyen ağlamalarının tek çaresi de “portakal”dır. Öyle bir yoksulluk düşünün ki çocuklar portakalın tadını bilmiyor, yine öyle bir yoksulluk düşünün ki dostluklar sütkardeş olmakla başlıyor. Peki, bu yoksul Anadolu köyüne portakal geldi mi? Tüm dertlere çare oldu mu? Kitabı okurken Ferid Edgü’nün Hakkâri’de Bir Mevsim adlı romanını/filmini yer yer hatırladım. Özellikle portakal sahnesini… Biraz araştırınca Çetin Öner’in Hakkâri’de Bir Mevsim adlı filmin yapım sorumlusu olduğunu öğrendim. Bu da beni eski bir dostla karşılaşmış kadar mutlu etti. NOT: Her yaştan okuyucu için duygu yüklü bir eser fakat 8-9 yaşlarındaki çocuklarımızda bırakacağı etki daha fazla olacaktır. Okutmadan önce mutlaka okuyalım. (Mızıka Kitaplık)
Çetin Öner - Portakal kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Portakal PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Çetin Öner (d. 1943), Türk yazar.
Çetin Öner 1943 yılında doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademesi Banka İşletmesi Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1963 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu'na girdi. Burada, 40'tan fazla oyunda görev aldı. 3 yıl boyunca Tiyatro İşçileri Sendikası (TİSEN) Ankara Şube Başkanlığı görevinde bulundu. 1972-1973 yılları arasında Milliyet Gazetesi'nin Sanat Dergisi Ankara Temsilciliği'ni yürüttü. Olay ve Barış gazetelerinde tiyatro eleştirileri yazdı.
1973 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST) sanat yönetmenliği görevinden ayrılarak, TRT'de prodüktör olarak göreve başladı. TRT'nin ilk yerli televizyon dizisi olan, Aziz Nesin'in yazdığı "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz"ı yönetti. Birçok televizyon oyununda oynadı.
1972 yılında Yeni A dergisinde ilk öyküsü olan "Keklik"i yayınladı. 1975 yılında ise "Gülibik" adlı ilk çocuk kitabı yayınlandı. "Gülibik", 1978 yılında Almanca'ya çevrilerek Almanya'da değişik yayınevlerince 5 kez basıldı ve Almanca konuşulan tüm ülkelerde okuma kitabı olarak okullara tavsiye edildi. Ayrıca, Alman Devlet Televizyonu (ZDF) ve TRT ortak yapımı olarak filme çekildi. "Gülibik", T. C. Kültür Bakanlığı ve "Verlag An Der Ruhr" Yayınevi'nce prestij kitabı olarak yeniden basılmıştır.
Ulusal ve uluslararası birçok ödül kazanan Çetin Öner'in "Gülibik" dışında 3 çocuk kitabı daha ve bir romanı ile bir incelemesi vardır.
© 2004-2023 Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. MARDiNLiFE.COM ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
Genel Kültür
Şeker Portakalı'nın Konusu Nedir? Şeker Portakalı Özeti ve Sözleri
Şeker Portakalı, Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Orijinal dili Portekizce olan bu kitap tam 16 dile çevrilmiştir. Türkçe'ye ise Aydın Emeç ve Emrah İmre tarafından kazandırılmıştır. Peki dünyada bu denli üne kavuşan bu eserin konusu nedir? Şeker Portakalı'nın diğer kitapları nelerdir?
Gelin birlikte inceleyelim.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
15 yaşında bir genç olan Alex'in çetesi, sahip oldukları şiddet eğilimiyle hırsızlık yapar dükkan soyar, insanların mallarını gasp eder, çaresizlik içinde kıvranan insanlara vurur ve yaralar, kadınlara tecavüz eder. Çete, kendi arasında Rus diline ait kelimelerden oluşan bir jargon kullanır. Onların kullandığı bu jargona “Nadsat” denir. Çetenin lideri Alex kötü olmayı, bilinçli olarak seçmiş bir kahramandır. Bu durumu şu sözlerle belirtir:
“Neden iyiliğin kökenini incelemezler, araştırmazlar? Eğer serseriler kötülük yapıyorsa bu onların tercihidir. Ben kötülüğü yeğleyenler arasındayım.”
Bir gece vakti Alex ve çetesi “Otomatik Portakal” isimli bir roman yazan bir yazarın evine de girerek evi darmadağın eder. Her yeri kırıp dökerler ve yazarın karısına da tecavüz ederler. Diğer bir gün de yaşlı bir kadının kedilerle dolu evine girip kadını da öldürürler. En sonunda polis onları yakalayarak hapse atar. Çetein üyeleri “Suçluları Yeniden Topluma Kazandırma ” projesinden dolayı “Ludavico” isimli bir laboratuvar çalışmasına tabi tutulup şahsiyetlerindeki noksanlıklar düzeltilmek istenir. Alex ile çete üyeleri söz konusu çalışmanın kobayıdır.
Çalışmanın seanslarında Alex'e, şiddet dolu filmleri izlettirilerek fiziksel işkenceye maruz bırakılarak acılar çektirilir. Sonuçta Alex zihninden kötülük geçtiğinde kusacaktır ve acılar çekecektir. Bu yöntem ile tedavisi yapılan Alex artık kötülük düşünmeyecek biri olmuştur.
Alex Beethoven'dan parçalar işittiğinde kendisine izlettirilen Nazi soykırımına ait filmlerin dehşet dolu sahnelerini yaşar. Bu sayede şahsiyeti değişen Alex, bir kukla olur. Tedavisi yapıldığı gerekçesiyle bırakılır.
Evine döndüğü zaman, babasının odasına bir kiracı aldığını görür ve evsiz kalır. Arkadaşları polislerdir ve onların şiddet yaptığını izler.
Polislerin elinden kurtulan Alex daha önce kötülük yaptığı “Otomatik Portakal” kitabının yazarının evine gider. Sosyalist olan yazar onu evine alır. Alex’in öyküsünü işittiğinde “Ludevico” metodunun insanlık dışı bir uygulama olduğunu ispatlamak üzere girişimlerde bulunur.
“Senin gibi bir delikanlıyı OTOMATİK PORTAKAL’a dönüştürenlere yaşam hakkı tanımamalıyız.” diyen yazar “seni bir makinaya dönüştürmüşler." diyerek ona yardımcı olur fakat Alex, bu defa da başka bir kesim tarafından başka bir amaçla kullanılır.
Paylaş: