Bu titiz çalışmada,
Yaradılıştan bugüne, insanlık tarihinin en mükemmel ve en üstünleri olan, insanlığı sonsuz mutluluğa ve yaradılış gayesine çağıran, tarihin en şerefli sayfalarına isimlerini yazdırmış peygamberleri tanıyacağız.
Ferdî ve sosyal hayatta Allah Teâlâ'nın iradesi istikametinde hayat sürmenin mukaddes mücadelesini veren peygamberlerden her biri, küfür ehlinin düşmanlığıyla karşılaşmışlardı. İnkârcılar, her peygamberin karşısına dikilmişler, içine dalmış oldukları sapık inançlar ve ahlâksızlık adına onlara düşman kesilmişlerdi. Ancak peygamberler, kendilerine yapılan her türlü kötülüklere rağmen, Allah'ın kendilerine vermiş olduğu bu önemli görevi yerine getirmek için insanüstü gayret sarf etmişler, iman eden mü'minleriyle birlikte inançları uğrunda her türlü sıkıntıya katlanabileceklerini, gerektiğinde canları dâhil her şeylerini feda edebileceklerini göstermişlerdi.
İmam-ı Rabbani (k.s.) bir mektubunda şöyle der:
"Peygamberlik makamı aklın ve düşüncenin üstündedir. Aklın eremeyeceği, anlayamayacağı çok şeyler vardır ki, bunlar peygamberlik makamında anlaşılır. Her şey akılla anlaşılabilseydi, peygamberler gönderilmezdi
"Bu eserde, peygamberler tanıtılırken, Kur'ân-ı Kerim'de ve hadis kaynaklarında verilen bilgiler esas alınmıştır. Diğer kaynaklarda yer alan bilgiler ise, daha ziyade tenkid veya mukayese için ya da tamamlayıcı bilgi olarak kullanılmıştır.
Kısacası, bu eserde peygamberler hakkındaki uydurma hikâyelerden özellikle kaçınılmıştır
Ayrıca bu eser, içindeki harita ve krokilerle, dinlerin çıkış yerlerini de ana hatlarıyla göstermekte
yılında Burdur’un Kılavuzlar köyünde doğdu. İlkokulu köyünde bitirdi. yılında Burdur İmam Hatip Okulu’ndan, yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldu. öğretim yılında Erzurum-Narman Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. Aynı öğretim yılında açılan asistanlık imtihanını kazanarak İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ne Siyer ve İslâm Tarihi asistanı olarak atandı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ne dönüştürülen bu kurumda, “Emevîler Döneminde İlmî Hareket” adlı çalışmasıyla yılında doktorasını tamamladı. yılında doçent, ’de profesör oldu. yılı Mart ayında bu kurumdan emekliye ayrıldıktan bir süre sonra Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atandı. Halen görevini aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi bölümünde devam ettirmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Peygamberimiz, son gazvesi olan Tebük seferini Bizanslılara karşı düzenlemiştir. Tebük, Medine'nin kuzeyinde, Medine-Şam arasında, her iki şehre eşit uzaklıkta yer alan bir mevkidir.
Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâki duygulara sahipti. Gerek çocukluk, gerekse gençlik yılları akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son peygamber olarak görevlendireceği Hz. Muhammed'i çocukluğundan itibaren Cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu
Peygamberimiz, ordusunu dört kola ayırmış ve şehre ayrı istikametlerden girecek dört komutanına, bir saldırı ile karşılaşmadıkları takdirde kesinlikle kan dökmemelerini, umumi affın dışında bırakılan birkaç kişi hariç hiçbir Mekkeliyi öldürmemelerini emretmişti.
Peygamberimizin ilk ve son haccı, hicretin yılında yaptığı "Veda Haccı"dır. Bu isim, haccı esnasında ashâbına veda ettiği ve bundan sonraki hac mevsimine ulaşamadığı için verilmiştir.
Hayber Yahudilerinin, bir savaş hazırlığı başlatarak, Fedek Yahudileri ile Gatafanoğulları'nı yanlarına almaya çalıştıkları duyulmuştu. Yapılan tahkikat neticesinde, alınan haberlerin doğru olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla düşman hazırlığını tamamlamadan harekete geçmek gerekiyordu.
Bu gazve Medine Yahudilerinden Nadiroğulları ile yapılmıştır. Sebebi, bu kabilenin, Müslümanlarla olan antlaşmayı bozup, Rasûlullah'ı öldürmek için tuzak kurmasıdır.
Bu antlaşma, Müslümanlarla Mekke müşrikleri arasında, Mekke yakınındaki Hudeybiye kuyusu civarında yapılmıştır. İslâm devletinin gelişmesi açısından son derece önemli bir zafer ve dönüm noktası olmuş, İslâmiyetin yayılışını çok hızlandırmıştır.
Adal ve Kâra kabilelerine mensup bir heyet Uhud savaşından bir kaç ay sonra Medine'ye gelmişti. Peygamber Efendimizle görüşen bu şahıslar, kavimlerinde İslam dinine girenlerin bulunduğunu söyleyerek, ondan kendilerine İslam'ın esaslarını öğretecek muallimler istediler. Onların samimi olduklarına inanan Peygamberimiz, beraberlerinde altı kişilik bir irşad heyeti gönderdi.
Bu gazve, 6. yılın Şaban ayında[1], Müstalikoğulları’na karşı yapılmıştır. Sebebi, Uhud gazvesinde Kureyşliler’e yardımcı olan bu kabilenin Medine'ye saldırı için asker toplamasıdır.
Hz. Ebû Bekir, doğruca Mescid-i Nebevi'ye geldi. Telaş içindeki kalabalığa bakmaksızın Peygamberimizin bulunduğu odaya girdi. Yüzünü açıp gözyaşları içinde, "Babam ve anam, yolunda feda olsun ya Rasûlullah! Sağlında güzeldin; ölümünde de ayrı şekil de güzelsin.” dedi. Sonra eğilip yüzünü öperek üzerini örttü.