Prolaktin hormonu beynin arka kısmındaki hipofiz denilen hormon merkezinden salgılanan bir hormondur. Kandaki normal değerleri 10 - 25 ng/ml dir. Bu hormonun vücuttaki görevi süt üretilmesidir. Prolaktin hormon salgılanması Hipotalamus’tan salgılanan dopamin denilen başka bir hormonun kontrolü altındadır. Dopamin eksikliğinde prolaktin salgısı artmaktadır.
Prolaktin yüksekliği olduğunda göğüslerden süt salgılanmasına ve adet düzensizliğine neden olur. Ayrıca prolaktin yüksekliği adet görmede rol alan GnRH adı verilen hormonların salgısını bozduğu için adet gecikmelerine ve kısırlığa neden olabilir. Bu yüzden kısırlık yakınması ile gelen hastalarda mutlaka prolaktin hormon incelemesi ve memelerden süt gelip gelmediğine bakılmalıdır.
Gebelik ve Lohusalık döneminde doğal bir artış olmaktadır.
Hipofiz bezinden prolaktin hormon salgısı yapan hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalma yapabilmekte ve bazen de nodül denilen ufak kitlelere dönüşebilmektedirler. Adenom yada mikroadenom denilen bu kitleler bazen büyüme yaparak görme sinirine baskı yaparak görme ile ilgili sorunlara neden olabilirler. Bu oluşan adenom kanser değildir ,beynin diğer bölümlerine herhangi bir zarar vermez. Hipofiz MR çekerek tanı konulabilir. 10 mm den daha küçük yapılara mikroadenom,büyük olanlara makroadenom denilmektedir. Mikroadenomlarda medikal tedavi yapılırken makroadenomlarda bazen beyin cerrahisi tarafından uygulanan çeşitli operasyonlar gerekebilir.
Göğüs bölgesine rastlayan darbeler, travmalar,bu bölgeye uygulanan operasyon sonralarında galaktore görülebilmektedir.
Antidepresan ve antipsikotik ilaçlar, Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar prolaktin değerlerinde artışa yada göğüslerden galaktoreye neden olmaktadır.
Diğer hormon dengesizlikleri, tiroid bezi hormonlarında yetersizlikler olması prolaktin hormon salgısını bozabilmektedir.
Hipofizin ve Hipotalamusun tüm hastalıklarında prolaktin yükselmesi görülebilmektedir.
Bu hormon hipofiz bezinden salgılanarak doğum sonrası ve emzirme dönemi boyunca süt yapımından sorumludur. Süt veren annelerde adetlerin kesilmesine ve yumurtlamanın durmasına neden olmaktadır. Kısmen de olsa gebeliğin oluşmasına da engel olmaktadır, halk arasında ‘’Süt koruyor’’ denilen durumu oluşturmaktadır.
Prolaktin hormonu gebeliğin 8. Haftasından itibaren kanda artmaya başlar ve doğum yaklaşana kadar seviyesi giderek artar. Yine bu hormon sayesinde doğumdan sonra süt salgısının başlaması ve kolostrum adı verilen ilk sütün yapımı ve meme dokusunun emzirmeye uygun bir şekilde gelişimi sağlanmaktadır. Bazı gebelerde gebelik boyunca göğüslerden sıvı gelebilir bu da normal kabul edilen bir durumdur.
Bu tür hastalar doktora şu şikayetlerle başvurabilmektedir; Özellikle adet düzensizliği, gebe kalamama, göğüslerde dolgunluk, hassasiyet ve ağrı, göğüslerden emzirme dönemi dışında sıvı gelmesi. Bu şikayetlerle başvuran hastalarda sabah aç karnına prolaktin seviyesine bakılmalıdır. Prolaktin değeri 75 ng/ml üzerinde ise bu durumlarda mutlaka bir Hipofiz MR yöntemine başvurulmalıdır.
Hiperprolaktinemi vakaları medikal tedavi sonrasında prolaktin seviyeleri düşse bile aralıklı olarak hormon takipleri uygulanmalıdır. Adenomu olan hastalar da tedavi süresince takip amaçlı MR görüntülemesi ile takipleri yapılmalıdır.
Prolaktin vücutta süt üretimini sağlayan hormondur. Kadın gebe kaldığında yükselen hormonlar prolaktini uyararak memelerden süt üretimini gerçekleştirirler. Prolaktin hormonu, gebelik olmadan da belirli düzeylerde kadın üreme organlarının gelişimi ve fonksiyonu için gereklidir. Bu hormon beynimizin alt bölgesindeki hipofiz denilen bezdeki hücrelerce üretilir. Yine beynimizin hipotalamus denilen kısmından salgılanan Dopamin adı verilen bir başka maddenin salınımıyla da kontrol altında tutulur.
Prolaktin hormonunun yükselmesine Hiperprolaktinemi adı verilir.
-Adet düzensizlikleri (az adet olma, seyrek adet olma, adet olamama)
-Meme ucu akıntısı (gebelik dışında süt gelmesi = galaktore).
-Yumurtlamanın bozulmasına bağlı olarak gebe kalamama (kısırlık) görülebilir
Prolaktin yüksekliğinin tanısı kandaki prolaktin düzeyinin ölçülmesi ile konur.
Adet düzensizliği, gebe kalamama, göğüslerden emzirme dönemi dışında süt gelmesi şikayetlerinden herhangi biri veya birkaçı ile başvuran bayanlardan kanda prolaktin hormon düzeyi ölçülmesi istenir. Hiperprolaktinemi tanısı alan bir kadında hormon düzeyi belli bir seviyenin üzerinde (genellikle normali ngr/ml'dir) bulunduğunda genellikle hipotalamus ve hipofizi görüntüleyen bir yöntemle bu bölgeler incelenir. Bu incelemenin amacı kadında hipofiz adenomu denilen ve hiperprolaktineminin en sık sebebi olan iyi huylu hipofiz tümörü bulunup bulunmadığının ortaya konması ve bölgede hiperprolaktinemi sorununa neden olabilecek diğer ender durumların araştırılmasıdır.
Kısırlık sebeplerinden birisi de prolaktin hormonun aşırı yüksekliğidir. Ancak her prolaktin yüksekliği olanda kısırlık görülmeyebilir. Prolaktin hormonu yükseldikçe kadının yumurtlama fonksiyonunda bozulmalar gözlenmektedir. Bu bozulma prolaktin hormonunun yüksekliğiyle doğru orantılıdır. Yani prolaktin hormonu ne kadar yüksekse yumurtlama fonksiyonları da o kadar bozulacaktır ve sonunda hiç adet görememe, adetten kesilme tablosu dahi oluşabilir. Kan prolaktini yüksek olan kadınlarda adet düzensizliği sıklıkla saptanırken, beraberinde göğüslerden süt gelmesi yakınması olabilir veya olmayabilir. Buna karşılık göğüslerinden süt gelme şikâyeti olan kadınlarda bazen prolaktin hormonu ölçümleri normal de bulunabilmektedir. Bunun muhtemel nedeni günümüz klasik laboratuar yöntemleriyle ölçülmeyen ancak güçlü süt yapıcı özellikleri olan bazı prolaktin hormonu alt çeşitlerinin varlığıdır. Bu duruma ise makroprolaktinemi adı verilmektedir.
Hiperprolaktinemi ilaç tedavisine iyi yanıt verebilmektedir ve hastaların çoğunda tedavi ile sorun ortadan kalkar.
Ancak ilaç tedavisi yan etkilerden dolayı kolay bir tedavi değildir.
Bazı hastalarda baş dönmesi, bulantı ve halsizlik, tansiyon düşüklüğü gibi problemler yaratabilir, bunlar zaman içerisinde azalır ve tedavi bittiğinde de kaybolurlar.
Öncelikle Prolaktin düzeyini yükselten neden bulunmaya çalışılmalı ve bu neden tedavi edilmelidir.
Şikayet gebe kalamama olduğunda ve kişide prolaktin yüksekliği saptanmışsa genelde prolaktin seviyesini düşüren ilaçlar ve bazen beraberinde yumurtlamayı sağlayıcı ilaçlar kullanılır.
Sorun göğüslerden süt gelmesi olduğunda ise prolaktin seviyesini düşüren ilaçlardan faydalanılır.
Şikayet adet düzensizliği olduğunda yine prolaktin seviyesini düşüren ilaçlardan faydalanılabilir ancak çocuk isteği olmayan bir kadında sadece belirtiyi ortadan kaldıran, yani adet kanamalarını düzene sokan doğum kontrol hapı gibi ilaçlardan da faydalanılabilir.
Görüntüleme yöntemleriyle kişide hipofiz adenomu adı verilen iyi huylu tümörler saptandığında öncelikle bunun bası belirtileri yaratıp yaratmadığı araştırılır.
Adenomlar iyi huylu tümörlerdir ve oldukça da sık gözlenirler, kanserleşme eğilimi göstermezler ve genellikle yavaş büyürler. Yapılan otopsilerde 70 yaşında olup şikayeti olmadığı bilinen kadınlarda bile % 5 oranında hipofiz adenomuna rastlanabilmektedir.
Hipofiz adenomlarının çapları bir santimetreden daha küçük olanlara mikroadenom, daha büyük olanlara ise makroadenom adı verilmektedir. Ancak önemli olan çevre dokulara baskı yapıp yapmadığı, büyüme ve hormon salgılama hızıdır.
Hipofiz adenomunun çevreye yaptığı baskının derecesi genellikle görüntüleme yönteminde net olarak izlenmekle beraber görme sinirine bası varlığını araştırmak amacıyla görme alanı muayenesine de başvurulabilir.
Adenomların büyük kısmı prolaktini düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilir. Böylelikle operasyonlara oldukça az başvurulmaktadır. Özellikle şiddetli belirtilere neden olan (şiddetli baş ağrısı, görme alanının çok daralmış olması) veya hızlı büyüme eğilimi gösteren adenomlarda beyin cerrahları tarafından ameliyat da gerekebilir.
Günümüzdeki görüş; eğer kadının hiçbir şikayeti yok ve tesadüfen hiperprolaktinemi saptanmışsa bunun çok da önemli olmadığıdır. Bugün artık bilinmektedir ki prolaktinin değişik molekül çeşitleri vardır ve klinik olarak şikayete yol açmayan prolaktin yükseklikleri çok büyük oranda aktif olmayan moleküllere bağlıdır ve tedavi edilmesi gerekli değildir. Ancak adet düzensizliği, göğüslerden süt gelmesi ve prolaktin hormonunda belirgin yükseklik saptanması durumunda ve özellikle de gebe kalma isteği varsa bunun tedavi edilmesi gerekir.
Vücuttaki temel görevi, kadınlarda doğumdan sonra süt üretimini sağlamak olan prolaktin, adet kanamalarını düzenlemede ve üreme fonksiyonlarını artırmada etkili rol oynuyor. Erkeklerde de görülen prolaktin hormonu yüksekliği kadınlarda; adet düzensizliği, gebelik ya da doğum olmadığı halde memeden süt gelmesi ve gebe kalamama gibi sorunlara neden olabiliyor. Medstar Antalya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Uğur Alp Göksu, prolaktin yüksekliği hakkında bilgi verdi.
Prolaktin, beynin altında bulunan ve bezelye büyüklüğünde olan hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Prolaktin hormonu halk arasında “süt hormonu” olarak da bilinir. İşlevi, meme dokusunun gelişimine katkıda bulunmak ve doğum sonrası süt üretimini teşvik etmektir. Kanda normalden daha yüksek miktarda saptanması hiperprolaktinemi olarak adlandırılır. Prolaktin yüksekliği; herhangi bir hastalık olmadan da gelişebilir. Hiperprolaktinemi, hipofiz bezinden kaynaklanan, prolaktinoma adı verilen ve prolaktin salgılayan iyi huylu tümörlere bağlı olarak da gelişebilir. Genellikle erkek hastalar şikayetleri önemsemez ve bundan dolayı tanı, tümörün çapı büyüdükten sonra konulabilir.
Prolaktin yüksekliği;
Hastalıklar dışında gebelik, stres, meme başının uyarılması, cinsel ilişki, egzersiz ve bazı bitkisel ürünlerin tüketilmesi prolaktini yükseltebilir. Ayrıca psikiyatri bölümünde kullanılan bazı antidepresan, antipsikotik ve trankilizan ilaçlar prolaktin yüksekliğine sebep olmaktadır. Östrojen içeren ilaçlar, doğum kontrol hapları, bazı tansiyon ilaçları ile metoklopramid ve domperidon içeren gastrointestinal ilaçlar da yine hormonun yükselmesinde etkili olabilmektedir.
Ploraktin yüksekliğinde kadınlarda aşağıdaki şikayetler görülebilir;
Erkeklerdeki prolaktin yüksekliğinde; cinsel istekte azalma, sertleşme sorunu, zamanla vücut kıllarında azalma, memelerde büyüme ve sperm sayısında azalma görülebilir. Uzun süre tedavi edilmediği takdirde kemik erimesine neden olabilir. Prolaktinoma nedeniyle hastaların bir kısmında baş ağrısı, eğer kitle büyükse ve görme sinirlerine baskı yapıyorsa çift görme gibi görme bozukluklara yol açabilmektedir.
Prolaktin yüksekliğinde ilaç tedavisi dışında hastanın özelliklerine göre nadiren özel durumlarda cerrahi veya radyoterapi gerekebilir. İlaç tedavisinde amaç prolaktin hormon yüksekliğini kabul edilebilir seviyeye indirmektir. Ayrıca hipofizdeki kitlenin de zamanla küçülmesi veya tamamen kaybolması hedeflenir. Hekimin belirleyeceği aralıklarla kanda prolaktin düzeyi ve hipofiz MR ile ön beyinde bulunan kitledeki çap değişikliği kontrol edilir. Bu bilgilere göre tedavi planlanır.