قَالَا رَبَّنَا ظَلَمْنَآ أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ
Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).
Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”
A'râf Suresi - 22-23 . Ayet Tefsiri
﴿٢٢﴾
﴿٢٣﴾
﴾22﴿
Böylece ikisini de ayartmış oldu. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylemedim mi?” diye seslendi.﴾23﴿
Dediler ki: “Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!”Âdem ve Havvâ yasak meyveyi yemeden önce, bir bakıma çocuk gibi saf ve günahtan habersizlerdi; birbirinin cinsel özelliklerine ilgi duymuyorlardı. Fakat şeytanın kışkırtmasına kapılarak yasağı çiğneyince birbirinin mahrem yerlerini gördüler ve hemen yapraklarla kapatmaya gayret ettiler. Şeytanın Âdem ve Havvâ’yı vesveseyle kandırması onun insanlığa ilk kötülüğü, onların yasak meyveyi yemeleri de insanlığın ilk günahı oldu. Âdem ve eşinin, mahrem yerleri açılınca herhangi bir telkin altında kalmadan hemen örtmeye girişmeleri insanda hayâ duygusunun fıtrattan geldiğini, çıplaklığın ve vücudun belli yerlerini teşhir etmenin insandaki doğal ahlâk duygusuna aykırı olduğunu kanıtlar. 12. âyette işaret edildiği gibi İblîs bir günah işlemiş; tövbe edeceği yerde kibre kapılıp günahında ısrar etmiş ve sonuçta alçaltılmıştır. Âdem ve eşi de bir günah işlemişler; fakat tövbe edip pişman olmuşlar ve sonuçta affa mazhar kılınıp yüceltilmişlerdir. Ayrıca bu olaydan sonra İblîs ile melekler, yeryüzünün halifesi olarak nitelenen insanın bir faziletine de şahit olma fırsatı bulmuşlardır. İblîs gibi kötülükte ısrar etmek kulun değerini düşürür, Âdem ve Havvâ gibi kötülükten dönüp pişman olmak, tövbe etmek ise kulun değerini yükseltir. Hz. Peygamber bu ilâhî yasaya işaret ederken “Kim Allah için alçak gönüllü olursa Allah onu yüceltir; kim büyüklük taslarsa onu da alçaltır” (Müsned, III, 76; İbn Mâce, “Zühd”, 16) buyurmuşlardır (Râzî, XIV, 25).
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz
Hz. Adem (aleyhisselam) ile insanlık alemin zuhur etmiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’dir. Eşi ise Hz. Havva’dır ve ikisinden birçok erkek ve kadın var olmuştur. Adem aleyhisselam ve eşi Havva validemiz cennette kendilerine yasaklanan ağacın meyvesinden yedikten sonra cennetten yeryüzüne indirilince “Rabbena zalemna enfüsena…” diye başlayan ve Kur’an’da da geçen duayı etmişlerdir. Bu ayet hangi surede, okunuşu ve anlamı nedir?
A’raf suresinde anlatıldığı gibi Adem’i ve Havva’yı şeytan aldatmıştı. Şeytanın Adem ve Havvâ’yı vesveseyle kandırması onun insanlığa ilk kötülüğü, onların yasak meyveyi yemeleri de insanlığın ilk günahı oldu. Adem ve eşi de bir günah işlemişler; fakat tövbe edip pişman olmuşlar ve sonuçta affa mazhar kılınıp yüceltilmişlerdir. Bu olayları peşi peşi anlatan ayetlerden 23. ayet bu duayı anlatır ve şöyledir;
“Kâlâ rabbena zalemna enfusena ve-in lem tagfir lenâ veterhamnâ lenekûnenne mine-l hâsirîn” (A’raf Suresi, 23. ayet)
(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. (A’raf Suresi, 23. ayet)
Bu ayette geçen dua Hz. Adem’in ve Hz. Havva’nın tövbe duası olarak ta bilinir. Hz. Adem ve Hz. Havvâ şeytana uymakta ısrar etmeyip günahlarının farkına vararak pişmanlıkları için bu duayı etmişlerdir. Allah da onların tövbelerini kabul etmiş ve onları imtihan yurdu olan dünyaya göndermiş; insan soyunun yeryüzüne dağılıp orada karar kılmaları ve barınmaları, orada yaşayıp orada ölmeleri, yeniden orada dirilmeleri takdir edilmiştir.
“Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu.” (A’raf Suresi, 24. ayet)
“Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız” dedi.” (A’raf Suresi, 25. ayet)
Rabbena zalemna enfusena… olarak başlayan ayet bir dua olarak ta okunabilmektedir ve mealine de baktığımız zaman ne kadar manalı olduğunu görebilmekteyiz. Hz. Adem bir Peygamber olarak yol gösterici şekilde insanlara nasıl dua edilmesi gerektiğini bu ayetler ile öğretmiştir. Hz. Adem, diğer Peygamperler ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sav) günahsız kullar olmalarına rağmen tövbe etmeyi hiç bir zaman ihmal etmemişlerdir. Her zaman Allah’a tövbe ve istiğfar etmişlerdir.
Diğer tövbe duaları için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz: Tövbe ve İstiğfar duaları
Bu ayet ile insanın hata yapabileceği, küçük veya büyük günahlar işleyebileceği, ancak kul bunun farkına varınca pişman olup tövbe etmesi gerektiğini bildirmektedir. Yaptığımız tövbelerinde kabul edileceğini Allah bizlere bildirmektedir.
“De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer suresi, 53. ayet)