reglden sonra ne zaman hamile kalınır / Adetten 2 gün sonra ilişkiye girildiğinde hamilelik olasılığı nedir? - İstanbul Kadın Doğum Doktoru

Reglden Sonra Ne Zaman Hamile Kalınır

reglden sonra ne zaman hamile kalınır

Üreme dönemindeki sağlıklı bir kadının hamile kalabilmesi için yumurtlama dönemi içinde korumasız cinsel ilişkiye girilmesi gerekmektedir. Kadınların yumurtlama dönemleri de; bir adet kanamasının başladığı ilk günden itibaren sayıldığında ortalama 14-16. günde başlamaktadır. Cinsel ilişki ile kadın rahmine giren sperm ortalama 3 gün canlılığını koruyabildiğinden bu süreçten 2-3 gün öncesinden başlayarak bir hafta, 10 gün boyunca 2 günde bir ilişkiye girildiğinde gebelik meydana gelme ihtimali çok yüksektir. Bir sonraki adet kanamasının başlaması da bu süreçte gebe kalınmadığını göstermektedir. Zira adet kanaması hormonların etkisiyle rahim duvarının kalınlaşıp kendini gebeliğe hazırlaması ve gebelik oluşmayınca kanayarak dökülmesi durumudur. Başka bir deyişle gebelik olmadığı için rahim duvarı dökülür, kanar ve vücuttan dışarı çıkar. Adet kanamasının başlaması yumurtlama döneminin bittiği, bir sonraki yumurtlama dönemi için de bir süre beklenmesi gerektiğinin göstergesidir. Ancak tüm bu teorik bilgilerin yanında, adet döneminde girilen korumasız cinsel ilişkinin kişileri gebelikten tamamen koruduğu gibi de bir tıbbi bilgi bulunmamaktadır. Çok nadir karşılaşılan bir durum da olsa, bu dönemde girilen cinsel ilişki ile gebe kalınabilmektedir.

Adet döneminde hangi koşullarda hamile kalmak mümkündür?

Adet döneminde hamile kalınır mı sorusu çoğumuzun merak ettiği konuların başında gelir.Bu soruya net olarak cevap vermek mümkün değildir. Tüm kadınlar aynı fonksiyonlara sahip organlara sahiptirler. Ancak her kadının hormonsal dengesi ve dolayısıyla metabolizmasının çalışma düzeni farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda yumurtlama dönemleri değişebilir, vücutta salgılanan hormonlardaki bazı farklılıklar genelin, rutinin dışında durumlar gelişmesine sebep olabilmektedir. Genel olarak 72 saate kadar canlı kalabilen spermler bazı kadınların vajinalarında daha uzun süre yaşayabilmekte ve işlevlerini koruyabilmektedir. Ayrıca bazı kadınlarda bazı aylar adet kanamaları daha kısa sürer, kanama biter ancak lekelenmeler devam eder. İşte bu lekelerin olduğu dönemde korumasız cinsel ilişkiye girilirse hamile kalmak mümkün olabilir. Bunlara ek olarak bazı çiftler adet döneminden hemen sonrasında daha yumurtlama dönemine çok var diye düşünüp korumasız cinsel ilişkiye girmekteler ve istenmeyen gebelik vakaları ile karşılaşılmaktadır. Bu paralel de düşünüldüğünde gebelik istemeyen çiftlerin her hangi bir dönemde ya da koşulda korumasız cinsel ilişkiye girmemeleri gerekliliği esastır.

Adet döneminde gebelikten korunmak şartıyla cinsel ilişkiye girilebilir

Adet döneminde cinsel ilişkiye girilip girilemeyeceği tamamen kişilerin dini inançları, toplumsal inanış ve yaşamları, cinsel isteklilik durumları ile ilgilidir. Ancak korunmak şartıyla adet döneminde cinsel ilişkiye girmekte tıbbi her hangi bir sakınca görülmemektedir. Kadının genital organı kanlı olduğundan ve adet dönemindeki kadınlar karın, kasık ağrıları çektiklerinden bu dönemde cinsel ilişki pek istenmemektedir. Çift istiyorsa prezervatifle korunarak ilişkiye girilmesinde bir sorun yoktur.

Adet döneminde korumasız ilişkinin riskleri nelerdir?

Üreme çağı içindeki bütün kadınlarda olduğu gibi adet dönemindeki kadınlarda da bebek isteği yoksa korumasız cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Teorik olarak sadece yumurtlama dönemi içinde gebe kalındığı bilinmekle birlikte, kadınların her birinin tam olarak ne zaman yumurtlama yaşadığı bilinememekte, kimi zaman hesaplanamamaktadır. Bu sebeple korumasız girilen her cinsel ilişki olduğu gibi adet dönemi ilişkisi de gebelik riski taşımaktadır. Bununla birlikte normal dönemlerde kadının vajinasında doğal olarak bulunan koruyucu laktik asitin üretimi adet döneminde durur. İşte bu sebeple vajina ve rahim zararlı pek çok mikroorganizmaya, bakteriye karşı çok hassas ve savunmasızdır. Ayrıca adet kanını vücuttan atabilmek için rahim ağzı da daha fazla açılmıştır. Bu sebeple erkeğin cinsel organıyla birlikte kadına geçebilecek bulaşabilecek mikroplar için uygun ortam hazırdır. Adet dönemindeki bir kadının enfeksiyon kapması ve bunun çok geniş bir alana yayılması normal dönemden çok daha kolay olur. Bununla birlikte mikropların üremesi için uygun şartlara sahip olan kan dokusu erkeğin cinsel organının da mikrop, enfeksiyon kapmasına sebep olabilmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda adet döneminde cinsel ilişkiye girilmesi çiftlerin özel tercihleridir. Ancak ilişki esnasında en güvenli korunma yönteminin kullanılması sağlık için şarttır. Burada kast edilen korunma yöntemi kesinlikle prezervatiftir. Erkeğin ya da kadının kullanacağı diğer korunma yöntemleri belki gebelikten korur, ancak enfeksiyon ve mikroplardan yeterince koruyamaz. Unutulmamalıdır ki; erkek, kadın tüm insanların enfeksiyonlara karşı belki de en hassas ve korumasız organları cinsel organlardır.

What's Your Reaction?

Doğum Kontrol Yöntemleri

Doğum Kontrol Yöntemleri

Takvim yöntemi

Yumurtlama günlerini takip ederek o günlerde cinsel ilişkiden imtina edilmesi davranışı olan bu yöntemin başarısı çok düşüktür. Bu yöntem hamile kalmak isteyenler için uygun bir yöntemdir, korunma için uygun bir yöntem değildir.

Geri çekme & Dışarı boşalma

Düzenli cinsel hayatı olan, boşalma kontrolünde deneyimli erkeklerin kullanabileceği bir yöntemdir. Cinsel ilişkinin sonunda boşalmanın vajina dışında gerçekleşmesidir.

Kondom (prezervatif)

Kondom, cinsel ilişkide erekte olmuş penise takılan elastik kılıftır. Hamilelikten korunmada en etkili yöntemlerden biridir. Her cinsel ilişkide ilişkinin başında takılması önerilir. İlişkinin sonunda kondomun sağlam veya yırtık olduğu kontrol edilmesi gerekir. Kondom cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da korunma sağlar. Hastalık taşıyabilecek kişilerle cinsel ilişkide bulunulduğunda hem hastalıktan hem gebelikten korunma sağlayan en etkili yöntemdir.  Hastalık taşıyabilecek kişilerle cinsel ilişkide bulunmamak daha iyi bir davranıştır.

Doğum Kontrol Hapları (oral kontraseptifler)

Doğum kontrol hapları 2 türlüdür. Kombine doğum kontrol hapları (KOK) (estrojen ve progesteron hormonun birlikte içeren )  veya minipil adı verilen sadece progesteron  içeren haplardır. Her çeşit doğum kontrol hapları, bir jinekolojik muayene sonrasında, doktorun önerisine göre başlanır. Doktor kontrolünde hapların ne şekilde kullanılacağı ve bir yan etki oluşması durumunda nasıl bir yol izleneceği, olası yan etkileri ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Ülkemizde yaklaşık 20 civarında farklı doğum kontrol hapı markası bulunmaktadır. Hangisinin o kişi için daha uygun olduğuna doktor muayene sonrası karar verir.

Doğum kontrol haplarının kullanım şekli, ilk kutunun ilk hapı adet kanaması başlangıcının tercihen birinci günü, en geç beşinci günü alınmalıdır. Koruyuculuk o ay hapların düzenli olarak kullanılacağı varsayılırsa hemen başlar. Kutunun içindeki ilaçlar 21 gün sonunda biter. Bir haftalık ara sonunda 8. günde diğer kutuya geçilir. Ara verilen süre içerisinde genellikle kutunun bitiminden iki gün sonra adet kanaması gerçekleşir. Adet kanamasının ne zaman gerçekleştiği önemli değildir ve 28 günlük düzenli bir adet döngüsünü oluşturmak açısından her zaman iki kutu arasında bir hafta ara verilir. Haplar her günün belli bir zaman diliminde (sabah, öğlen, akşam veya gece yatarken) tok karnına alınır. Hapların aynı saatte alınması koşul olmamakla beraber hap alma alışkanlığını korumak açısından kadının belli bir saati belirlemesi ve günlük hapını bu saatte alması önerilir.

Hap kullanan kadınların bebek sahibi olmaya karar verdikleri zamana kadar kullanıma devam edebililer.

Ertesi Gün Hapları (post koital kontrasepsiyon)

Korunmasız yaşanan cinsel ilişki sonrasında ya da diğer korunma yöntemlerinin yetersiz olduğu durumlarda, gebeliği önlemek amacıyla kullanılan yöntemlerden biri ertesi gün hapları, diğeri ise acil spiral uygulanmasıdır. En etkili ve güvenilir olan acil spiral ( bakırlı RİA )takılması olmasına rağmen, pratik olması nedeniyle en sık başvurulan yöntem ertesi gün haplarıdır.

Ertesi gün hapları, cinsel ilişkiden sonra 72 saat içerisinde alınmalıdır. Haplar, ilişkiden sonra ne kadar kısa sürede alınırsa, koruma olasılığı o kadar artar. Yalnızca progesteron hormonu içeren ertesi gün hapları, progesteron ve östrojen hormonunu içeren ürünlere kıyasla daha etkili ve güvenilir olmaktadır. Estrojen içerenler mide bulantısı, kusma, meme hassasiyeti, baş ağrısı, karın ağrısı, damla tarzında kanamalar yapabilir. Yalnızca progesteron hormonu içeren ertesi gün hapları bulantı ve kusmaya yol açmaz.

Ertesi gün hapları ne kadar etkilidir?

Ertesi gün haplarının koruyuculuğu % 50-70 arasında değişmektedir. Haplar, cinsel ilişkinin ardından ne kadar erken alınırsa, koruyuculuk özelliği o kadar artar. Ertesi gün haplarının kullanılması halinde gebeliğin oluşma ihtimali vardır. Eğer adet gecikmesi meydana gelirse mutlaka gebelik testi yaptırmanız gerekir. Bu durum hamile olduğunuza işaret olmaya bilir ama yine de kontrol edilmesi gerekli bir durumdur.

Ertesi gün hapları, istenmeyen hamileliklerin yaşanmaması için yalnızca acil ve gerekli durumlarda kullanılması gereken yöntemlerdir. Düşünüldüğü gibi devamlı kullanılabilecek bir doğum kontrol yöntemi değildir. Bu nedenle de devamlı ve sık sık kullanılması uzun vadede ciddi sorunlara yol açabilir.

Ertesi gün hapı hangi durumlarda kullanılır?

  • Cinsel ilişki sırasında korunma yöntemlerinde sorun çıkması,
  • Cinsel ilişki sırasında prezervatifle ilgili sorunların yaşanması,
  • Cinsel ilişki sırasında spiralin (rahim içi aracın) yerinden oynaması,
  • Doğum kontrol hapını almayı unutmak,
  • Korunmasız yaşanan cinsel ilişkiler sonucunda, istenmeyen gebeliğin oluşumunu engellemek için çok gerekli ise kullanılması gereken yöntemdir.

Ertesi gün hapını ilişkiden sonra ne zaman kullanmam gerekiyor?

Ertesi gün hapı, doğum kontrol yöntemi kullanılmadan yaşanan cinsel ilişki ardından ne kadar erken alınırsa, hamileliği önleyici etkisi de o kadar artacağı için aynı gün içinde alınmasında fayda var. Ertesi gün hapı korunmadan bulunulan cinsel ilişkiden sonraki en geç 72 saat içinde alınmalıdır.

Ertesi gün hapı 72 saat sonra alınırsa, hamile kalınır mı?

Bu sorunun kesin bir cevabı bulunmamaktadır. Ertesi günü hapının etkisi cinsel ilişkiden ne kadar sonra alınırsa, o kadar azalır.

Ertesi gün hapı hamileliği kesin engeller mi?

Yapılan araştırmalara göre ertesi gün hapları %70 oranında gebelikten korumaktadır. Fakat bu korunmanın sağlanması için hapların doğru kullanılması gerekir.

Ertesi gün hapları nasıl kullanılır?

Ertesi gün hapları korunmasız cinsel ilişkinin ardından, olabildiğince kısa sürede en geç 72 saat içerisinde alınmalıdır. İlaç kutusunda iki adet tablet aynı anda içilmelidir. Eğer ilaçları kullanıldıktan 3 saat sonra kusma ya da ishal söz konusu olur ise hapların yeniden alınması gerekir.

Ertesi gün hapının gebelikten koruduğu nasıl anlaşılır?

Eğer ertesi gün hapları doğru bir şekilde alınır ise ve adet tarihi beklenen günde gerçekleşir ise, kanama miktarı ve yoğunluğu her zamanki gibi ise ertesi gün haplarının gebelikten koruduğunu anlayabilirsiniz. Kimi zaman stresten ve çoğunlukla ‘’gebe miyim?’’ düşüncesinden adetler gecikebilir. Ama adet kanaması beklenen tarihte meydana gelmez ise, gebelik söz konusu olabilir. Bu nedenle gebelik testi yaptırmanız size doğru bilgiyi verecektir.

Ertesi gün haplarının yan etkileri nelerdir?

Ertesi gün hapları çoğu kadın için uygun olamamaktadır. İçeriğindeki maddeler, alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Bunun dışında ertesi gün hapının kullanılacağı dönemlerde farklı bir ilaç kullanılıyor ise, ertesi gün hapı ve ilaç etkileşime girerek problem yaratabilir. İçerdiği hormonların etkisiyle yaygın olarak şu belirtiler görülebilir: Mide bulantısı, Karın ağrısı, Baş dönmesi, Halsizlik, Baş ağrısı, Ara kanamalar, Memelerde hassasiyet. Bu belirtiler ertesi gün haplarının kullanımından itibaren 3 gün boyunca görülebilir.

Ara kanamalar kimi zaman damla tarzında ya da düzensiz lekelenmeler şekilde görülebilir. Bu kanamalar gelecek adet dönemine kadar devam edebilir. Kimi zaman adet tarihinde değişimler görülebilir. İlacın bir diğer yan etkisi de âdetin beklenen tarihten birkaç gün önce ya da sonra yaşanmasıdır.

Ertesi gün hapı kullandıktan sonra kanama olmaması, gebelik belirtisi midir?

Ertesi gün hapı kullanımı ardından meydana gelen kanama ilacın bir başka yan etkilerinden biridir. Bu yan etkiler her kadında görülmezken, ertesi gün hapı kullandıktan sonra kanama meydana gelmez ise bu gebe olduğunuz anlamına da gelmemektedir. Kanama gebelikten bağımsız olarak görülen, yan etkisidir.

Ertesi gün hapı ayda kaç kere kullanılabilir?

Ertesi gün hapları sıkı sık kullanılmaması gereken haplardır. Bu hapların aşırı kullanımı bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Acil olmadığı sürece ve yılda 3’ten fazla alınmaması önerilir. Doğum kontrol yöntemleri arasında anlık değil, size uygun uzun süreli kontrol yöntemi tercih etmeniz gerekir.

Doğum Kontrolünde Aylık İğneler

Hem estrojen hem progesteron hormonu içerdikleri için yan etkileri ağızdan alınan kombine doğum kontrol haplarına benzer. Ayda bir kez kas içine enjeksiyon yapılır. Koruyuculuk haplara göre biraz daha azdır. Bir ay geçince iğnenin koruyuculuk etkisi biter.

Doğum Kontrolünde 3 Aylık İğneler:

Üç aylık iğnelerin içinde progesteron hormonu olan medroksiprogesteron asetat adlı sentetik depo progesteron türevi bulunur. Üç ay aralıklarla kas içine enjekte edilir. Hem üç aylık hem de aylık iğnelerde ilk uygulama doktor kontrolleri yapıldıktan ve iğne uygulanmasına bir sakınca olmadığı belirlendikten sonra adetin ilk 5 gününde gerçekleşir. Düşük veya kürtaj sonrasında ise ilk bir hafta içinde uygulanabilirler.

Üç aylık iğne bir kez yapıldığında kadınların %50'sinde amenore (adetin tümüyle kesilmesi) görülür. Ancak bu durum menopoz değildir ve geçicidir. "Adetten kesilme" görülmeyen kadınlarda üç aylık iğneler sıklıkla lekelenme tarzında ara kanamalara neden olurlar. Bu durum da geçicidir ve şikayetlerin belirgin olduğu durumlarda doktor tarafından ek östrojen takviyesi verilmesiyle ara kanamalar düzeltilebilir.

Spiral Takılması

Rahim içi araç (RİA),veya halk arasında bilinen adıyla spiral plastik yapıya sahip, rahim içine sığacak büyüklükte tasarlanmış T şeklinde bir alettir. Plastik (poliüretan) gövdenin etrafına bakır tel sarılıdır. Bazı RİA'larda bakır yerine progesteron hormonu eklenmiştir. Türkiye’de bulunan bakırlı spiral çeşitleri T Cu 380A, Multiload (MLCu250 ve 375) ve Nova T (TCu 200Ag ve 380Ag)’dir.

RİA rahim içine yerleştirildiği andan itibaren burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede iltihabi bir reaksiyon oluşturur. Bu iltihabi reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hale gelmesini sağlar ve gebelik önlenir. Spiral ile yumurtlama süreci devam eder. RİA'nın koruyuculuğu takıldığı anda başlar ve çıkarıldığında kısa sürede biter. Ülkemizdeki markaların çoğunun en az 5 yıl koruyuculuğu vardır. RİA'ların koruyuculuk oranı %97’dir. %3 oranında hamilelik gelişir. Kadınların yaklaşık %15'i bir yıllık süre içerisinde herhangi bir nedenle RİA'nın çıkarılmasını ihtiyaç duyarlar. Çıkarılma sebebi en sık RİA'ların adet kanaması esnasında ağrı yapmasıdır.           

RİA, adet kanaması esnasında rahim ağzı hafifçe açılmış durumda olduğundan kanamanın ilk günlerinde takılır. RİA takılması genellikle ağrı vermeyen bir işlemdir. RİA takıldıktan hemen sonra genellikle bir ultrasonografi incelemesiyle rahim içine doğru bir şekilde yerleştirildiği teyit edilir.

Bakırlı RİA'lar hemen tüm kadınlarda kanama miktarını ve gününü artırırlar. Adet döneminin daha ağrılı geçmesine neden olabilirler. Bu her iki durum da RİA kullanımın ilk aylarında nispeten sık görülür ve ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçlarla giderilebilir. Bu ilaçların kullanılmasına rağmen şikayetlerde azalma olmazsa doktor kontrolü gerekir.

RİA uygulanmasının sakıncalı olduğu durumlar şunlardır;

  • RİA, takıldıktan sonraki ilk aylarda genital enfeksiyon görülme olasılığını yükseltir. Bu durum özellikle genital enfeksiyon geçirme açısından yüksek risk altında olan kadınlarda (çok eşli cinsel yaşam veya eşin çok eşli bir cinsel yaşam sürmesi, yakın zamanda geçirilmiş veya geçirilmekte olan genital enfeksiyon) klinik anlam kazandığından bu sayılan durumlarda RİA uygulanmaz. Enfeksiyon tedavi edildikten sonra yeniden enfeksiyon geçirme açısından yüksek risk altında olmayan kadınlara dikkatli bir şekilde RİA uygulanabilir.
  • Gebelik şüphesi RİA uygulanmasına kesin bir engel teşkil eder. Gerekli durumlarda uygulanan hassas testlerle gebelik olmadığı belirlendiğinde RİA takılabilir.
  • AIDS, uyuşturucu kullanımı ve kortizon tedavisi gibi vücut direncini düşüren durumlarda RİA uygulanmaz.
  • Normal dışı kanaması olan kadınlarda neden belirlenip tedavi edildikten sonra RİA uygulanabilir.
  • Herhangi bir nedenle antikoagulan (kan pıhtılaşmasını azaltıcı) ilaç kullanan kadınlar bakırlı RİA kullanamazlar. Bu durumlarda adet kanaması miktarını azaltan hormonlu RİA'lar kullanılabilir.
  • Rahim miyomları olan kadınlar arasından miyomları rahim iç tabakasının şeklini bozacak nitelikte olan kadınlara RİA uygulanması önerilmez.
  • Bakıra allerjik olduğu bilinen veya çok ender görülen bakır metabolizması bozukluğu (Wilson Hastalığı) olan kadınlar RİA kullanamazlar.
  • Muayenede rahimin çok ufak veya çok büyük olduğunun belirlenmesi RİA kullanımına engel teşkil edebilir.

Bazı durumlarda RİA takılmasından sonraki ilk haftalarda lekelenme tarzında ara kanamalar olabilir. Bu durum özellikle enfeksiyon gelişmesi durumunda sıklıkla ortaya çıkar ve antibiyotiklere cevap alınamadığında RİA'nın çıkarılması gerekebilir.

RİA ipi doktor tarafından çok kısa kesildiğinde cinsel ilişki esnasında kadının eşinin penisinde batma hissi yaratabilir. Bu durumda RİA'nın ipinin daha da kısaltılması veya değiştirilmesi gerekebilir.

RİA kullanırken gebelik oluşması nadir rastlanan bir durum değildir. RİA gebelikten korumada oldukça etkili bir yöntem olmasına rağmen gebelik oluşabilir. Bu nedenle RİA kullanan kadınların adet gecikmesi olduğunda bu olasılığı düşünmeleri ve doktora başvurmaları önemlidir.

RİA kullanımı esnasında gebelik oluştuğunda öncelikle jinekolojik muayeneyle dış gebelik olasılığı ekarte edilir. Normal rahim içi bir gebelik saptandığında yaklaşım gebeliğin devam etmesinin arzu edilip edilmediğine göre değişir.İstenmeyen bir gebelik söz konusu olduğunda aynı seansta RİA çıkarılır ve tahliye uygulanır. Yeniden RİA uygulanıp uygulanmayacağına daha sonraki bir görüşmede karar verilir. Gebelik devam ettirilmek istendiğinde rahim içinde kalmaya devam eden RİA gebelik seyrinde enfeksiyon gelişimine neden olabileceğinden, düşük ve erken doğum riskini artırdığından çıkarılması önerilir.

RİA herhangi bir nedenle çıkarılmak istendiğinde jinekolojik muayene esnasında rahim ağzından dışarı sarkan iplerinden tutulup çekilerek çıkarılır. Ağrısız bir işlemdir. Gebe kalabilirlik RİA çıkarıldıktan hemen sonra başlar.

Hormonlu Rahim İçi Sistem; MİRENA

Mirena etkin ve güvenli bir doğum kontrolü yöntemidir. Geleneksel bakırlı rahim içi araçlara benzeyen ‘T ‘şeklindeki  yapısıyla mirena, gövdesinde 52mg levonorgestrel adında progesteron hormonu içeren özel bir rahim içi araçtır. Bu özel yapısı sayesinde 5 yıl boyunca rahmin içine yavaş olarak günde 20µg hormon salınımı gerçekleşmektedir. Hormon salınımı yapabilen bu sistemin, rahim içine takılmasından 15 dakika sonra levonorgestrel hormonu kan dolaşımına geçmektedir. Halk arasında ‘hormonlu spiral ‘ olarak bilinen ve geleneksel rahim içi araçların çok ötesinde olumlu etkilere sahip olan mirena ‘levonorgestrelli rahim içi sistem’ olarak adlandırılmaktadır. Annelik hormonu olarak bilinen progesteron hormonunun eşdeğeri olan levonorgestrel uzun yıllardır ağız yolundan rahim hastalıklarının tedavisinde kullanılagelen, etkileri iyi bilinen bir hormondur. Mirena içinden yavaşça rahmin içine serbestleşen bu hormonun dokular tarafından emilimi hızlı ama tüm vücuda olan sistemik yan etkileri oldukça az olmaktadır.

Hormonlu spiraldeki hormon zararlı olmaz mı?

Kadın yumurtalıklarından yapılan iki temel hormon vardır; bunlardan biri yumurtanın büyütülmesi sırasında adet döngüsünün ilk 14 gününde üretilen kadınlık hormonu estrojen ve diğeri yumurta çatladıktan sonra üretilen rahmi gebeliğe hazırlayan annelik hormonu progesterondur. Progesteron hormonu erken doğumun engellenmesi, düşüklerin tedavisi, kısırlık tedavilerinde, aşırı adet kanamaları, ağrılı adetler, endometriozis ve miyomlar, rahim yatağının hiperplazi ve poliplerinin tedavisinde ve önlenmesinde neredeyse her derde deva olarak yıllardır kadın doğum hekimliğinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Annelik hormonu olarak bilinen progesteron hormonunun bir benzeri olan levonorgestrel rahmin iç yüzünü kaplayan dokunun yani endometriumun ince kalmasını sağlamaktadır.  Bilindiği gibi embriyonun rahim yatağına yerleşmesi için rahim içindeki özel dokunun önce estrojen sonra progesteron hormonlarına ardışık maruziyet yoluyla yeterli kalınlığa ulaşması gerekmektedir. Mirena takılan rahimde kesintisiz progesteron etkisiyle iç tabakanın incelmesi sonucu embriyonun rahme yerleşmesi engellenmiş olur. Progesteron hormonu ayrıca rahim ağzı salgılarının koyu kıvamda olmasını sağlayarak spermin rahmin içine geçişini engellemektedir. Böylece çifte mekanizma ile hem embriyo yerleşmesi engellenerek hem de sperm geçişi engellenerek gebelikten korunma mirena ile başarılı bir şekilde sağlanmaktadır.

Annelik hormonu olarak bilinen progesteron hormonu yıllardır ağız yoluyla veya kas içine uygulanarak rahimde göstereceği etkilerden yararlanılmaktadır. Sadece rahim yatağına yani endometrium dokusuna etki etmesini istediğimiz progesteronu ağız yolundan veya kas içine enjeksiyon ile kullandığımızda tüm vücutta genel yan etkileri görülüyor ve asıl istenilen rahim yatağı etkileri daha az elde edilebiliyordu. Gelişen teknolojinin tıbbın hizmetine sunduğu imkanlar sayesinde progesteron hormonunun direkt olarak rahim yatağına uygulanabilme şansı günümüzde elde edilmiştir. Progesteron hormonu ile rahim yatağının incelmesi sayesinde, rahmin kanamalı olan hemen tüm hastalıklarının tedavisi ve önlenmesinde progesteron içeren Mirena kullanılmaya başlanmıştır.

Gerektiği hız ve miktarda hormon salınımı yapabilen rahim içi sistemler sayesinde hormon tüm vücuda çok az geçerek rahim iç yüzeyinin hormona duyarlı endometrium dokusuna maksimum etki gösterebilmektedir. Tüm dünyada uzun yıllardır kullanımı devam etmekte olan ve olası yan etkileri konusunda çok detaylı bilgilerin oluştuğu progesteronlu rahim içi sistemler son derece güvenilir bulunmakta ve yaygın olarak kullanılmaktadır.  Yumurtalıkların normal çalışmasına izin veren mirenanın kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Dahası az ve ağrısız adet dönemleri yaşamayı tercih eden kadınlar tarafından mirena, doğum kontrolünde hormon içermeyen rahim içi araçlardan daha fazla talep edilmektedir.

Her 10 kadından ikisi adet dönemlerindeki kanama bozuklukları için hekime başvurmaktadır. Bu kadınların yaklaşık yarısı cerrahi operasyon geçirmektedir. Kanama bozuklukları yaşayan kadınların üçte ikisi demir eksikliği anemisi yaşamaktadır.  Kadınların adet ağrısı ve aşırı adet kanamaları gibi toplumda çok sık görülen rahim yatağı (endometrium) sorunlarının tedavisinde mirena takılması, çağın en yararlı icadı olarak ifade edilmektedir. Mirena, kadınları rahim alınması veya rahim yatağının yakılması vb. pek çok zorlu cerrahi girişimden( invaziv) kurtaran, kolay uygulanan etkin tedavi yöntemi olarak kullanım alanı bulmuştur.

Hormonlu rahim içi sistem (hormonlı spiral) doğum kontrolü dışında hangi durumlarda kullanılır?

  1. Pıhtılaşma bozukluğu, myom ve adenomiyozis gibi durumlar nedeniyle kansızlığa (anemi) yol açan aşırı miktarda ve sık adet kanamalarının olması,
  2. Endometriozis gibi adet dönemleri, cinsel ilşiki ve diğer zamanlarda alt karın ve kasıklarda sürekli ağrıların olması,
  3. Endometrium adı verilen rahim iç dokusunun kalınlaşması (hiperplazi ve kanser başlangıçları)
  4. Rahim yatağında polip olması, durumlarında hormonlu spiral tedavi amacıyla kullanılır.

Anormal rahim kanamaları olan kadınlarda, kanamalı gün sayısını ve kullanılan ped miktarını azaltmada mirena oldukça etkindir ve dahası, diğer ağız yoluyla alınan hormon ve hormon olmayan ilaç tedavilerine göre kullanıcı memnuniyeti oldukça yüksektir.

Aşırı adet kanamaları, rahmin kendisine ait bir sorun olmadığı ancak kanın pıhtılaşma mekanizmalarında bozukluk olduğu (Von Willebrand, Trombosit bozuklukları, Koagülasyon faktör eksiklikleri, fazla antikoagülan alan kadınlar vb) durumların tedavisinde kanama miktarını azaltmada ilk seçenek olarak mirena yani hormonlu rahim içi sistem kullanılmaktadır.

Miyomu olan kadınlara mirena takıldığında miyom boyutunda belirgin bir değişiklik olmamakla birlikte kanama miktarında azalma sağlandığı tesbit edilmiştir.  Miyomlarla rahim boyutunun çok büyük olduğu durumlarda mirenanın dışarı atılması ihtimali hafifçe artabilmekte, ancak bunu denemekten vazgeçilmemesi gerektiği belirtilmektedir. 

Mirena yani levonorgestrelli rahim içi sistemi, adet kanamalarının azaltılması ve kansızlığın (anemi) giderilmesinde uygulaması kolay, yan etkileri en az,  kullanıcı memnuniyeti en yüksek, en etkili tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir.

Rahim iç yüzeyini örten endometrium dokusu estojen hormonu ile çoğalıp büyümekte, progesteron hormonu ile küçülüp gerilemektedir. Endometrium dokusunun karın boşluğunda yerleştiği endometriozis ve rahim duvarı içinde yerleştiği adenomiyozis  hastalıkları kadınların ağrılı adet ve cinsel ilişki dönemlerine yol açan hayat konforunu düşüren sık görülen üreme çağı hastalıklarıdır. Endometriozis ve adenomiyozis hastalıklarındaki ağrı şikayetini azaltmakta mirena oldukça başarılı bulunmuştur. Mirena hastalığı ortadan kaldırmamakta fakat ilerlemesini ve ağrıları durdurabilmektedir.  Mirena çıkarıldıktan sonra belirtiler tekrar eski haline gelmektedir. Gebelik düşünmeyen, ailesinde planladığı çocuk sayısına ulaşmış kadınların endometriozis ve adenomiyozis hastalıklarında ağrı ve kanama gibi semptomları hafifletmede etkin bir tedavi seçeneği olarak mirena kullanılmaktadır. 

Artık günümüzde ağrılı ve çok kanamalı adet dönemleri olan kadınların bu sorunlarının giderilmesinde ameliyat yapılmamakta, çok daha kolay, daha risksiz, birinci basamak tedavi yöntemi olarak hormonlu rahim içi sistem yani mirena kullanılmaktadır.

Ayrıca menopoz öncesi dönem olan 40'lı yaşlarda adet düzensizlikleri yaşayan, daha genç yaşlarında yumurtlama bozukluğu, polikistik over, insülin direnci, şişmanlık sorunu olan kadınlarda daha sık görülen endometrium hiperplazisinin hem önlenmesinde hem de tedavisinde mirenanın etkinliği kanıtlanmıştır. Yine bu yaşlardaki kadınlarda sık görülen endometrial polip oluşumunu mirena azaltabilmektedir. Polip olan kadınların kanamalı durumlarının tedavisinde de mirena başarı ile kullanılmaktadır. Erken dönem endometrium kanserine yakalanmış olan ve üreme organlarını kaybetmek istemeyen genç kadınlar için de mirena etkili bir tedavi seçeneğidir.

Hormonlu spiral ile hamilelik riski nedir?

Mirena tüp bağlamaya eşdeğer yüksek doğum kontrolü etkiye sahiptir. Tüp bağlanması ile 200bin de bir hamilelik olasılığı vardır. Hormonlu spiral bu aynı derecede güçlü bir doğum kontrolü etkisi sağlar. Bunun yanında çeşitli rahim hastalıklarının tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.  Geleneksel olarak kullanılan bakırlı rahim içi araçlardan daha yüksek oranlarda doğum kontrolü sağlaması, doğum kontrolü sağlayan haplardan ve hormonlu iğnelerden  hem daha etkin hem daha az yan etkiye sahip olması nedeniyle mirena  giderek daha çok kullanılmaktadır. Mirenanın hormon etkisi çoğunlukla rahim içine bölgesel (lokal)  olduğu için tüm vücuda dair (sistemik) yan etkileri azdır. Ayrıca adet ağrılarını azaltması ve adet öncesi dönemde bir hafta önce başlayan ruhsal ve fiziksel bir takım sıkıntıları ve gerginlikleri ortadan kaldırmadaki olumlu etkisi nedeniyle mirena hasta memnuniyetini artırmaktadır. Özellikle üreme organlarının korunmasını isteyen kadınlar için anormal rahim kanamalarının tedavisinde faydalı, kolay uygulanan, uzun süreli etki sağlayan, istendiğinde kolayca geri çekilebilen, çıkarıldığında etkisi kaybolan birinci derecede tercih edilen bir doğum kontrolü metodudur. 

Mirena şekil ve boyut bakımından bakırlı rahim içi araçlara benzerdir, rahim içine uygulanması bakımından aynı kolaylıktadır.  Mirena diğer rahim içi araçlar gibi vajinal yoldan rahmin içine ister bölgesel anestezi ile ister genel anestezi ile kolayca uygulanabilmektedir.

Mirena kullanımı ile annelik hormonu olan progesteronun rahim yatağını inceltici etkisine bağlı olarak ilk aylarda hiç kanama olmaması veya az miktarda leke şeklinde kanamaların olması gebelik veya menopoz belirtisi değildir. Bu belirtiler konusunda detaylı bilgilendirilen kadınlar mirenayı daha iyi kabullenmektedirler.  Ağızdan verilen progesteron hormonlarına kıyasla çok daha az yan etki, iyi tolerans ve uzun dönem kullanımdaki yüksek etkinliği nedeniyle cerrahi yöntemlere iyi bir alternatif olduğu kabul edilmektedir.

Mirena, ağızdan hap almak istemeyen, adet kanamalarının az ve ağrısız olmasını isteyen genç yaştaki kadınların doğum kontrolü için, 40'lı yaşlardaki çoğu kadın için ise hem gebelikten hem de rahim hastalıklarından korunma için tercih edilen bir yöntemdir. 50 yaşından sonra doğum kontrolüne ihtiyaç kalmayacağı için, progesteron hormonunun memeler üzerine olumsuz etkisi olabileceği için mirenanın takılmaması veya rahimde kalmaya devam etmemesi önerilmektedir.

Hamilelik şüphesi içeren durumlar hakkında sıkça sorulan sorular;
Kıyafetten sperm geçer mi?

Evlilik dışı cinsel ilişkinin tabu olarak kabul edildiği toplumumuzda, kadınların partneri ile kıyafetleri üzerinden sevişmesi sonrası erkeğin menisinin kadının vajinasına bulaşarak hamile kalabileceği şüphesi sık sorulan sorular arasındadır.

Sperm hücresi kuru ortamda 30 dakika içinde canlılığını kaybeder. Normalde sperm hücreleri kıyafetten geçmez. Fakat pratikte bazen beklenmeyen sonuçlar görülebiliyor. Kadının yumurtlama dönemindeki salgıları ile  spermin temas etmesi hamileliğe yol açabilir.  Bulaşma olasılığından şüphelenildiğinde adet döneminin normal olup olmadığı takip edilmelidir. Ertesi gün hapı kullanılması da tercih edilebilir.

Zevk suyunda sperm var mıdır? Korunmaya gerek var mıdır?

Yasaklı ve bilgi eksikliği içinde cinselliklerini tedirgin yaşayan gençlerin, cevabını en çok merak ettikleri soruların başında şu soru vardır;  Zevk  suyundan hamile kalınır mı? Zevk suyunda sperm var mıdır? 

Zevk suyu, boşalma yani meni fışkırması gerçekleşmeden önce penis ucuna gelen bir iki damla şeffaf bir sıvıdır. Zevk suyu sperm içermez. Spermler meni içinde bulunur. Meni çıkışını kontrol edemeyen tecrübesiz erkekler meni az ve çok erken geldiğinde bunu zevk suyu sanabilirler. Art arda cinsel ilişkide bulunan genç erkekler iki ilişki arasında idrar yapmadan ikinci ilişkiye devam ettilerse nadiren ikinci ilişkide çok az sayıda sperm zevk suyu sıvısı ile penis ucuna gelebilir. Hamilelik gelişmesi için, çoğu zaman bu olasılıkta belirtilenden çok daha fazla sayıda spermin varlığı gerekmektedir. Üstelik bu olasılığın yumurtlama gününde gerçekleşmesi gerekir. Böyle çok nadir olasılıklara saplanmamak daha mantıklı olsa gerek.

Sonuç olarak; çiftler zevk suyundan korkmasınlar, cinselliklerinde rahat olsunlar. Ancak, çiftler ortak sorumluluk alsınlar, ve kondom gibi güvenilir korunma yöntemi uygulasınlar. Dışa boşalma yöntemi tecrübe gerektirir ve kadının dış dudaklarına da meni bulaşmamalıdır. Şüphe duyulan cinsel eylemden sonraki 20 gün içinde yeteri miktarda adet kanaması oluştuysa, 15 gün sonra kanda BHCG testi negatif ise, 20 gün sonra idrarda hamilelik testi negatif yani tek çizgi ise hamile olmadıkları kesin olarak söylenir.

Gebelik testi ilişkiden en erken kaç gün sonra yapılmalı? 

Yasaklı ve bilgi eksikliği içinde cinselliklerini tedirgin yaşayan gençlerin, en çok merak ettikleri sorulardan biri şudur: Cinsel ilişkiden en erken kaç gün sonra testlerde gebelik  belli olur?

Üreme sistemine dair şu temel nokta hatırda tutulmalıdır. Esasen kadın 1 aylık süre içinde, sadece yumurtlamanın olduğu 1 günlük süre içinde hamile kalabilme potansiyeline sahiptir. Yumurtlama gününde sperm yumurtaya ulaşırsa, döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesi ve hamileliğin testlerle ortaya çıkması en erken 15 gün sonra kanda BHCG testi ile veya en geç 20 gün sonra idrarda hamilelik testi ile belli olur.

Diyelim ki kadının adet düzensizliği var ve ne zaman yumurtladığı hakkında bir bilgisi yok, ve korunma yapmadığı, şüphelendiği bir ilişkisi  oldu. Bu ilişkiden hamilelik gelişti mi bundan emin olmak istiyor. Kadının ya 20 gün içinde yeteri kadar adet kanaması görmesi veya 20nci günde idrar testinin tek çizgi çıkması gerekir. Burada 'yeteri kadar kanama'dan kast edilen, en az 5-7 gün süren ve bir gün içinde en az 2-3 pedi dolduran miktardaki adet kanamasıdır.

Kadın eğer her zaman iyi korunmadan ilişkide bulunuyorsa son bulunduğu cinsel eyleminden sonra, ya 20 gün içinde yeteri kadar kanamalı bir adet geçirmeli veya 20.günde idrar testi negatif olmalıdır.

Regl Döneminde Hamile Kalmak Mümkün Mü?

REGL DÖNEMİNDE HAMİLE KALMAK MÜMKÜN MÜ?

Genel Bakış

Hamilelik konusunda; yaş, zamanlama, biyolojik özellikler ve korunma yöntemleri gibi birçok faktör rol oynayabilir. Bazı dönemler hamile kalma ihtimali daha yüksekken, bazı dönemlerde ise bu ihtimal düşebilir. 

Hamilelik hakkında ise yaygın olan varsayımların başında; “Regl döneminde hamile kalamazsın” gelir. Varsayılanın aksine, bu bilgi bilimsel olarak doğru değildir. Kanamanın ilk başlarında bu ihtimalin düşük olduğunu söylenebilse de “regl kanaması boyunca hamile kalınamaz”, doğru bir söylem değildir.

Nasıl Hamile Kalınır?

Hamileliğin gerçekleşme sürecini uzun ve zorlu bir yolculuk olarak tanımlayabiliriz. Cinsel birleşme sonrasında; canlı kalabilen spermler rahim ağzına (serviks) girerler. Rahim ağzında, normalde birbirine girmiş halde bulunan lif yapılar, yumurtlama döneminde uzunlamasına şekil alır, incelir ve sperm geçişini kolaylaştırır. Serviksten geçen spermler rahime ulaştıklarında, kadının bağışıklık hücreleri spermlere saldırır. Hayatta kalan spermler, sonrasında fallop tüplerine doğru ilerler. Buraya ulaşan spermler, 5 güne kadar bekleyebilirler. 

Nasıl Hamile Kalınır?

Yumurta oluştuktan sonra ovulasyon ile salınan yumurta, yumurtalıklardan rahme doğru, fallop tüpüne çekilir. Tüpün en geniş kısmında yumurta ile spermler karşılaştığında, spermlerden bir tanesi yumurtanın hücre zarını delerek, içeri girmeyi başarırsa; döllenme gerçekleşir.

Özetle, yumurtlamadan en geç 12-24 saat sonrasına kadar, partnerinin meni sıvısında bulunan 250 milyon spermden bir tanesi vajina ve rahmi geçip tüplere ulaştığında, yumurta ile karşılaşıp yumurtanın kabuğunu geçmeyi başarırsa, döllenme gerçekleşmiş olur. Döllenmenin gerçekleşmesiyle oluşan yeni hücre, 7-12 gün içinde rahme yerleşip tutunabilirse, gebelik testinin pozitif sonuçlandığını görebilirsin. 

Regl Dönemi

Sağlıklı bir döngüde; her ay kişinin hamile kalmasına olanak sağlanması için rahim astarı, döllenmiş yumurtaya hazırlanmak için kalınlaşır. Eğer döllenme gerçekleşmezse, bu astar vajina yoluyla kan olarak salınır. 

Çocuk sahibi olmayı düşünen ya da böyle bir planı olmayan bireyler için menstrüasyon döngüsünü takip etmek bu sebeple çok önemlidir. Her ay aynı gün regl kanaması başlamasa da genel olarak kişisel döngü hakkında bir fikre sahip olmak, bu süreci daha kolay yönetmeyi sağlayabilir.

Regl Döneminde Hamilelik

Regl döneminde hamile kalmak mümkündür denilebilse de hamile kalma ihtimali her kadında farklı olabilir. Bu ihtimal; salgılanan hormonlar, yumurtaların büyüme ve olgunlaşma zamanı gibi birçok faktöre göre değişkenlik gösterebilir.

Aşağıdaki Durumlar Regl Döneminde Hamilelik İhtimalini Mümkün Kılabilir: 

  • Vajinal kanamalar, regl kanamalarıyla kolayca karıştırılabilir. Kanama; kişinin en doğurgan dönemi olan ovülasyon evresinde de görülebilir. Böyle bir durumda korunmasız cinsel birliktelik yaşamak, hamile kalma olasılığını büyük ölçüde artırabilir. 

  • Ovülasyon, regl kanamasından önce gerçekleşebilir. Bu durum; gebeliğe olanak sağlayabilir.

  • Son olarak; ovülasyon, regl kanamasının bitiminden birkaç gün sonra da gerçekleşebilir. Sperm, uygun koşullarda 3 gün yaşayabilir ve 3 gün içinde yumurtayı dölleyebilir. Böylece reglin son günü korunmasız cinsel birliktelik yaşayan kişi, regl döneminden hemen sonra ovülasyon dönemine girerse; hamile kalınabilir.

Hamile Kalma Planı Olmayan Bireyler İçin;

Hamile kalma planı olmayan bireylerin korunma yöntemi olarak; iğne, hap, prezervatif, tüp ligasyonu gibi aralarından seçebilecekleri birçok opsiyonları vardır. Kişilerin partneriyle birlikte bir uzmana danışarak korunma yöntemlerine karar vermeleri, hamilelik ihtimalini büyük ölçüde azaltabilir.

Korunma yöntemlerine ek olarak menstrüel döngünün takip edilmesi, hem olası bir sağlık sorununu erken teşhis etmek, hem de istenmeyen/planlanmayan durumların önlenmesi açısından büyük önem taşır. Döngüde olağan dışı bir durumla karşılaşıldığı durumda doktora danışmak, bu sürecin daha iyi yönetilmesini mümkün kılabilir. 

Adet döneminde hamile kalınır mı? Regliyken hamile kalma olasılığı

det döngüsü, kadınların hamile kalma süreçlerini olumlu bir şekilde etkiler. Bu yüzden çiftler bu döngüyü yakından takip ederek hamile kalma sürecini hızlandırır. Kimi kişiler adet dönemlerinin son bir ya da ikinci gününde cinsel ilişkiye girmeyi tercih ederler. Bu ilişki sonrasında adet kanamasının meydana gelmesi ise adetliyken hamile kalınır mı? sorusunun sorulmasına sebebiyet verir. İşte, konuyla ilgili merak edilen tüm detaylar.

Adet Döneminde Hamile Kalınır Mı?

Regliyken hamile kalma olasılığı kadınlar tarafından merak edilen konular arasında yer almaktadır. Ancak burada vajinal kanama ile adet kanaması karıştırılabilir. Buna ek olarak doğurganlığın en yüksek olduğu yumurtlama döneminde de kanamalar meydana gelebilir. Bu yüzden eğer adet döngüsü içerisindeyken cinsel bir ilişki yaşarsanız kısa sürede yumurtlama döneminin başlayacağını bilmeniz gerekmektedir. Bu yüzden yumurtalama dönemi adet döngüsü içinde başladıysa adet döneminde de hamile kalma olasılığınız yüksektir.

Adet Döneminde Hamilelik Nasıl Anlaşılır?

Adetliyken hamile kalınıp kalınmadığı kadınlar tarafından merak edilen konular arasında yer almaya devam etmektedir. Adetliyken hamile kalınmaz ancak bazı durumlar da hamilelik meydana gelmesi imkansız da görülmez. Bu durum adet döngüsü ile bağlantılıdır. Eğer kişide yumurtalama adet öncesindeki döngüde başlamışsa adetli iken kişiler hamile kalabilir. Bu noktada hamileliğin nasıl anlaşılacağı da merak edilir. Bu süreçte gebelik yaklaşık 4. Haftasında olacağı için mide bulantısı, kasık ağrısı ve iştah artışı belirtiler arasında yer almaktadır.

Regliyken Hamile Kalınırsa Regl Kesilir Mi?

Regl iken cinsel ilişkiye girmek sağlık açısından enfeksiyon riski oluşturabilir. Regl döneminde rahimde laktik asit üretimi meydana gelir ve bu asit cinsel ilişki aracılığı ile enfeksiyon bulaşmasına sebebiyet verebilir. Çünkü adetli iken genital bölgeler enfeksiyon oluşumuna daha açıktır. Bunun yanı sıra kadınlar regliyken hamile kalırsa reglinin kesilip kesilmediğini de araştırmaktadır. Eğer hamilelik dönemi regl sürecinde başlarsa regl kesilmez.

Ancak hamileliğin 3. Haftasından itibaren regl akıntısında kanamalar meydana gelir. Bu süreçte kadınlarda vajinal kanama denilen durum meydana gelir. Kadınlar bu kanamayı genel olarak adet kanaması olarak adlandırsa da bu aslında adet kanaması değildir.

Adetin 3. Gününde Kamile Kalınır Mı?

Kadınlar tarafından en çok sorulan sorulardan biri de adetin 3. Gününde hamile kalınıp kalınmayacağıdır. Burada eğer kişi regl olmadan 2 ya da 3 gün öncesinde başlayıp yaklaşık 10 güne kadar korunmasız bir şekilde partneri ile cinsel ilişkiye girerse hamile kalma ihtimali yüksek olacaktır.

Adetin 4. Günü İlişkinde Hamile Kalınır Mı?

Adet döneminde merak edilen noktalardan biri de adet döneminin 4. Gününde hamile kalma olasılığıdır. Ancak uzmanlar tarafından yapılan açıklamalara göre adetin 4. Gününde cinsel ilişkiye girildiğinde hamile kalma olasılığı düşük olacaktır. Bunun nedeni ise spermlerin rahimde uygun koşulu bulduğunda sadece 72 saat boyunca canlı kalmasıdır. Eğer çiftler adet dönemi başlamadan önce korunmasız bir şekilde cinsel birliktelik yaşar ise henüz döllenmeye yumurta rahimde tutunamayabilir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır