ISBN: 978-9944-237-87-1
Ali Kuşçu’nun ünlü astronomi eseri Fethiyye’nin Seydî Ali Reis tarafından hazırlanan ilaveli çevirisi. 955/1549’da Ocak ayının sonlarında Halep’te tamamlanan eser (Orhonlu 1970: 54), Kanûnî Sultan Süleyman’a sunulmuştur (Bursalı Mehmed Tahir 2016: 1262). Eser, hamdele ve salvele ile başlar, ardından Kanûnî Sultan Süleyman’a övgü ve sebeb-i telif bölümü gelir. Yazar, eğitim aldığı Mevlânâ Hamdullah bin Şeyh Cemaleddin’in astronomi ile ilgili yazılmış Türkçe kaynakların az olduğunu söylemesi üzerine bu eserin çevirisini yapmaya karar verdiğini belirtir (Cengiz 2010: 9). Eser, bir mukaddime ve iki makaleden oluşmaktadır. Astronomi ilmine başlamadan önce bilinmesi gerekenlerin anlatıldığı mukaddime kısmı, geometriyle ilgili durumların açıklandığı ve kavramların tanımlandığı birinci bölüm ile doğayla ilgili durumların açıklandığı ikinci bölümden oluşmaktadır (Uymaz 2009: 27; Cengiz 2010: 10; Adaklı 2020: 18). Gök cisimlerinin durumlarının açıklandığı birinci makale; küre, burç, yıldız ve gezegen gibi konuların anlatıldığı altı bölümden oluşmaktadır. Altıncı bölüm de kendi içerisinde dört kısma ayrılmaktadır (Uymaz 2009: 28-43; Cengiz 2010: 11-17; Adaklı 2020: 18). Yer’in şekli, iklimlere ayrılışı ve “Gök”ün durumlarının farklılıkları ile “Yer”de gerekli olan durumların açıklandığı ikinci makale; dünyanın yapısı, ekvatorun özellikleri, yer şekilleri, iklim özellikleri, dünyanın güneşe göre konumu ve buna bağlı olarak tespit edilen zaman kavramları, burçların doğuşu, meridyen çizgisi gibi konuların anlatıldığı on iki bölümden oluşmaktadır (Uymaz 2009: 43-58; Cengiz 2010: 19-26). Ayrıca eserde anlatılan astronomik olaylarla ilgili hem eser içerisinde hem de eser sonunda çizimler bulunmaktadır (Adaklı 2020: 18). Seydî Ali Reis, sadece çeviri yapmakla yetinmemiş, esere astronomi ve coğrafya ile ilgili eklemeler de yapmıştır. Bu eklemeleri yaparken daha çok Kutbeddin el-Şirâzi’nin Nihâyetü’l-İdrâk Fî Dirâyeti’l-Eflâk’ı ile Kadızâde-i Rûmî’nin Şerhu’l-Mülahhas Fî ʿİlmi’l-Heyʾe’sinden faydalanmıştır (Cengiz 2010: 9). Bu eserlerin yanı sıra faydalandığı kaynaklar ise; İbnü’ş-Şâtır’ın Nihâyetü’s-Sûl Fî Tashîhi’l-Usûl’u, Seyyid Şerif’in Şerhu’l-Mülahhas Fi’l-Heyʾe’si, Fahreddîn er-Râzî’nin el-Muhassal’ı, Mîrim Çelebi’nin Şerhu’l-Fethiyye Fî ʿİlmi’l-Heyʾe’si, Nasîrüddin Tȗsî’nin et-Tezkire Fi’l-Hey’e’si, İbn-i Sina’nın Kitâbu’ş-Şifâ’sı ile Giyâsüddin Cemşîd’in Süllemü’s-Semâʾ Fî Halli İşkâlin Vakaʿa Fi’l-Mukaddimîn Fi’l-Ebʿâd Ve’l-Ecrâm’ıdır (Uymaz 2009: 69; Cengiz 2010: 7).
Eserin, yurt içi ve yurt dışında bulunan kütüphanelerde 27 nüshası vardır (İhsanoğlu vd. 1997: 141-142). Muammer Dizer, bu nüshalardan farklı bir nüshanın da kendi koleksiyonunda yer aldığını ifade etmiştir (Dizer 1990: 21). Bu nüshaların en eskisi Kandilli Rasathanesi nu. 124’te kayıtlı olan nüshadır. Galata’da istinsah edilmiştir (İzgi 2019: 349). Eserin Nuruosmaniye Kütüphanesi nu. 2911 nüshası üzerine Tuba Uymaz (2009), Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Ayasofya nu. 2591 nüshası üzerine Mikail Cengiz (2010) ve Aslı Adaklı (2020) tarafından yüksek lisans tezi yapılmıştır.
Yazarın biyografisi için bk. "Kâtibî, Seydi Ali Çelebi". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/katibi-seydi-ali-celebi
mukaddime bu ‘ilme şürâ’dan bilinmesi lâzım olanları beyân eder ve ol iki kısmdur (Cengiz 2010: 48). kısm-ı evvel hendesiyyâta müte’allik olanları beyân ider (Cengiz 2010: 48). kısm-ı sânî tabi’iyyâta müte’allik olanları beyân ider (Cengiz 2010: 50). makâle-i ȗlâ ecrâm-ı ‘ulviyyenün ahvâlin beyân ider ve ol altı bâbdur (Cengiz 2010: 51). bâb-ı evvel eflâk-i külliyyenün ‘ve keyfiyyet-i tertîblerin beyân ider (Cengiz 2010: 51). bâb-ı sânî meşhȗr olan devâyir-i ‘ızâm u sıgârı ve kavsleri beyân ider (Cengiz 2010: 59). bâb-ı sâlis tokuzıncı ve sekizinci felekün ya‘ni felekü’l-eflûkun ve felekü’l-burȗcun hey’et ve hareketin ve felekün burâca taksiminün keyfiyyetin ve ahvâl-i s̠evâbitden dahı bir şemmesin beyân ider (Cengiz 2010: 63). bâb-ı râbi‘ eflâk-i kevâkib-i seb‘a-i seyyârenün hey’etin beyân ider (Cengiz 2010: 75). bâb-ı hâmis eflâk-i kevâkib-i seyyârenün harekâtın beyân ider (Cengiz 2010: 77). bâb-ı sâdis seyyârâta ‘ârız olan ahvâli beyân ider ve ol dört fasldur (Cengiz 2010: 78).
Adaklı, Aslı (2020). Hülâsatü’l-hey’et (Astronomi İlminin Esası), Seydî Ali Reis (Giriş-İncelem-Metin-Dizin). Yüksek Lisans Tezi. Sakarya: Sakarya Üniversitesi.
Bursalı Mehmed Tahir. (2016). Osmanlı Müellifleri. C. III. hzl. Yekta Saraç. Ankara: TÜBA Yay.
Cengiz, Mikail (2010). Hülâsatü’l-hey’e -Giriş, Notlar, Metin, Dizin-. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
İhsanoğlu, Ekmeleddin vd. (hzl.) (1997). Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi C. 1. İstanbul: IRCICA.
İzgi, Cevat. (2019). Osmanlı Medreselerinde İlim-Riyâzî ve Tabiî İlimler. İstanbul: Küre Yay.
Orhonlu, Cengiz. (1970). “Seydî Ali Reis”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi 1: 39-56.
Uymaz, Tuba. (2009). Seydî Ali Reis’in Hülâsa el-hey’e (Astronominin Özeti) Adlı Eseri Üzerine Bir İnceleme. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem |
---|---|---|---|---|
1 | MİR’ÂTÜ’L-MEMÂLİK (KÂTİBÎ) | Kâtibî, Seydi Ali Çelebi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ | Görüntüle |
2 | MİR'ÂT-I KÂİNÂT/RİSÂLE-İ MİR'ÂT-I KÂİNÂT MİN ÂLÂT-I İRTİF‘ ( KÂTİBÎ) | Kâtibî, Seydi Ali Çelebi | Dr. Ayfer AYTAÇ | Görüntüle |
3 | KİTÂBU'L-MUHÎT FÎ 'İLMÎ'L-EFLÂK VE'L-EBHÛR (KÂTİBÎ) | Kâtibî, Seydi Ali Çelebi | Dr. Ayfer AYTAÇ | Görüntüle |
4 | RİSÂLE-İ ZÂTÜ'L-KÜRSÎ (KÂTİBÎ) | Kâtibî, Seydi Ali Çelebi | Dr. Ayfer AYTAÇ | Görüntüle |
5 | DÎVÂN (KÂTİBÎ) | Kâtibî, Seydi Ali Çelebi | Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan UZUN | Görüntüle |
6 | DÎVÂN (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen | Görüntüle |
7 | MÜNŞE’ÂT (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen | Görüntüle |
8 | TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş | Görüntüle |
9 | KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Doç. Dr. Himmet BÜKE | Görüntüle |
10 | HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY | Görüntüle |
11 | ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlisî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY | Görüntüle |
12 | ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) | Mesîhî, Îsâ | Prof. Dr. Yunus KAPLAN | Görüntüle |
13 | DÎVÂN (ŞÂMÎ) | Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey | Prof. Dr. Yunus KAPLAN | Görüntüle |
14 | HEFT PEYKER (ABDÎ) | Abdî | Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ | Görüntüle |
15 | CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) | Abdî | Prof. Dr. Adnan Ince | Görüntüle |
Kadızâde-i Rûmî (yak. 1364, Bursa, Osmanlı Devleti – 1436, Semerkant, Timur İmparatorluğu) asıl adı Selahaddin Musa, Orta Çağ'ın ünlü Türkmatematik ve astronomi bilgini.
Osmanlı Devleti'nde yetişmiş bir bilim insanı olan Kadızade, eğitimini tamamlamak için gittiği Timur İmparatorluğu'nda Uluğ Bey'e hocalık ve yol göstericilik yapmış; Uluğ Bey'in Astronomi Cetvellerinin hazırlanmasında büyük hizmeti geçmiştir. Uluğ Bey Medresesi'nde Ali Kuşçu ve Fethullah Şirvani'yi yetiştirmiştir.
Torunu Mirim Çelebi 15. yüzyılın önemli matematikçileri arasındadır.[1]
Bursa'da ulema sınıfından bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası, Bursa Kadısı Mehmed Efendi idi. Dedesi Mahmut Çelebi de uzun süre Bursa kadılığı yapmıştı ve bu nedenle "Koca Kadı" olarak tanınmaktaydı. Babasının ölümü üzerine dedesi Kadı Mahmud Çelebi tarafından yetiştirildi.[2]
Medrese öğrenimine Bursa'da başladı. I. Murad döneminin ünlü bilgini Molla Fenari'nin öğrencisi oldu; ondan fıkıh, astronomi, matematik dersleri aldı. Astronomi bilgisini ilerletmek için Konya'ya giderek Müneccim Feyzullah'tan astronomi dersleri aldı. 1383’te Bursa’da iken aritmetik ve cebir üzerine bir eser yazdı.
Dönemin önde gelen bilim adamlarından Seyid Şerif Curcânî’nin derslerine devam edebilmek için Molla Fenari'nin teşvikiyle Horasan'a gitti. Onun "Mevakif (Duraklar)" adlı eserini inceleyip, eserde birtakım eksiklik ve yanlışlıklar tespit etmesi üzerine, hocası Seyid Şerif Curcânî ile arası açıldı. Bu sebeple Curcan'dan ayrılarak Bursa'dayken hocası Molla Fenari'nin ziyaret etmesini önerdiği Buhara ve Semerkant şehirlerini görmek için 1407'de yola çıktı.
1410 yılında Semerkant'a vardı. Burası o sırada Timur İmparatoru olan Şahruh'un bilim ve kültüre meraklı oğlu Uluğ Bey tarafından yönetilmekteydi. Uluğ Bey ile tanışması hayatında dönüm noktası oldu. Hayatının geri kalanında Semerkant'ta yaşadı. Uluğ Bey'in 1417'de inşa ettirmeye başladığı medresede müderrislik yaptı. Medrese ile birlikte inşa edilen Semerkant Rasathanesi'nde Gıyaseddin Cemşid’in ölümünden sonra müdürlük yaptı. Yine bu şehirde evlendi; Şemseddin Mehmet adında bir oğlu oldu.
En önemli astronomi faaliyeti, müşterek bir eser olan "Zic-i Uluğ Bey" adlı esere katkılarıdır. Eser ölümünün ertesi yılında yayımlanmıştır.
Matematik alanındaki en orijinal çalışması ise Gıyaseddin Cemşid'in bir derecelik yayın sinüsünün hesaplanması için geliştirdiği cebir yöntemini genişletip basitleştirmesidir. Geliştirdiği yöntem, birkaç adımda öngörülen doğruluğa ulaştığından çağının ötesinde modern bir yaklaşımı sergiler.[3]
Kadızade Rumi, yetiştirdiği öğrencilere Osmanlı ülkesine gitmeleri için telkinde bulunmuş; onun yönlendirmesiyle Anadolu'ya giden Ali Kuşçu ve Fethullah eş-Şirvani Semerkant matematik-astronomi okulunun birikimlerini Anadolu'ya getirmiştir.[2]
1436'da Semerkant'ta öldü. Timur ailesinin Şah Zinde türbesine defnedildi.