risale i fil heye / Ali Kuşçu'nun Türk Kültüründeki Yeri ve Önemi

Risale I Fil Heye

risale i fil heye

Ali Kuşçu'nun Türk Kültüründeki Yeri ve Önemi

yüzyıl başlarında Semerkand'da doğan Ali Kuşçu, Türk-İslam dünyasının büyük astronomi ve kelam alimidir. 

Ünlü Türk Sultanı ve astronomu Uluğ Bey&#;in kuşçusu olduğu için, ailesi &#;Kuşçu&#; lakabıyla meşhur oldu.

Türk Kültüründeki Yeri ve Önemi Nedir?

Ali Kuşçu, Türk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleriarasında, ortaya koyduğu eserleriyle büyük bir üne sahip astronominin önde gelen bilginlerinden olarak kabul edilir. Özellikle bu iki alanda çağının sınırlarını aşacak kadar önemli eğitim ve öğretim çalışmalarında bulunmuştur.

Fatih Külliyesi&#;nde bir Güneş saati yapan Ali Kuşçu, İstanbul&#;un enlem ve boylam derecesini belirlemiştir. Ay&#;ın ilk haritasını çıkaran Kuşçu&#;nun adı bugün Ay&#;ın bir bölgesine verilmiştir.

Ali Kuşçu astronomi ve matematik alanındaki eserlerin günümüze kadar etkisi olmuş,  bu bilim dallarına önemli katkılar sağlamıştır. 

Astronomi ile ilgili en büyük eserlerinden biri Risale-i fil Heye (Astronomi Risalesi)&#;dir.  Matematik ve astronomi alanında büyük bir çığır açan bu eserde gök cisimlerinin dünyadan uzaklıklarına kadar tüm bilimsel detaylar bulunmaktadımonash.pwtik alanındaki büyük eseri Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi)&#;dir.

monash.pw


OSMANLI'DA İLİM VE FİKİR DÜNYASI İstanbul’un Fethinden Süleymaniye Medreselerinin Kuruluşuna Kadar Editörler Ömer Mahir Alper Mustakim Arıcı KLASİK Kitap Osmanlı Araştırmaları 3 Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası İstanbul'un Fethinden Süleymaniye Medreselerinin Kuruluşuna Kadar Editörler Ömer Mahir Alper Mustakim Arıcı © Ömer Mahir Alper, Mustakim Arıcı, © Klasik, Birinci Basım Aralık ISBN TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika no: Minyatür: Leylâ vü Mecnûn, Ayasofya /2, 32b, Leylâ ve Mecnun'un okulda ders görmeleri Kapak Erol Polat Tasarım Uygulama Sibel Yalçın - Zeyd Karaaslan Baskı/Cilt Elma Basım Sertifika No: Halkalı Cad. No: B-4 Blok Sefaköy-Küçükçekmece / İstanbul Tel: 30 30 Vefa Cad. No: 48 Vefa Fatih İstanbul Tel 66 Faks 74 00 [email protected] monash.pw monash.pw monash.pw ÖNSÖZ Osmanlı dönemine dair son yıllarda yapılan çalışmalar, neredeyse kalıplaşmış hale gelen siyasi tarih odaklı araştırmaların sınırlarını zorlaması ve hatta aşması bakımından önemli bir merhaleyi işaret etmektedir. Bununla birlikte Osmanlı’nın özellikle ilim ve fikir tari­ hi ile bu tarihin sosyo-politik kurumlarla çok yönlü ilişkisi dikkate alındığında gerek ülkemizde gerekse farklı coğrafyalarda gerçekleş­ tirilen akademik ve bilimsel faaliyetlerin henüz başlangıç aşama­ sında olduğu pekâlâ söylenebilir. VIII/XIV. yüzyıldaki ilk kurumsal­ laşma teşebbüslerinin ardından özellikle İstanbul’un fethiyle bir­ likte yeni gelişmelere kapı aralayan ve asırlarca devam eden farklı gelenekleri bünyesinde barındıran Osmanlı ilim ve fikir hayatı hakkında temel düzeyde bir birikim elde edebilmek için dahi çok sayıda çalışmaya ihtiyacın olduğu aşikârdır. Böyle bir ihtiyaca bina­ en İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, yılında, “Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler” üst başlığı ile uluslararası bir dizi sem­ pozyum düzenleme kararı almış ve bunların ilkini, “İstanbul’un Fethinden Süleymaniye Medreselerinin Kuruluşuna Kadar” alt başlığıyla Aralık tarihlerinde, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirmiştir. Açılış konuşmalarını, Harvard Üniversitesi profesörü Cemal Kafadar ile McGill Üniversitesi profesörü F. Jamil Ragep’in yaptığı sempozyuma, yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda değerli aka­ demisyen katılmıştır. Elinizdeki eser, bu sempozyuma iştirak eden­ ler tarafından sunulan ve her biri alanına önemli katkılarda bulu­ nan tebliğlerin yeniden gözden geçirilmiş metinlerinden oluşmak­ tadır. Osmanlı ilim ve fikir hayatının yaklaşık fetih sonrası ilk yüzyı­ lını daha ziyade İstanbul merkezli olarak ele alan bu tebliğler, muhteva bakımından, Osmanlı eğitim anlayışından hukuk düşün­ cesine, Osmanlı’daki astronomi çalışmalarından ulema-siyaset 6 ilişkisine ve şerh-hâşiye geleneğine kadar geniş bir yayılım göster­ mektedir. İlgili dönemin kurum, kişi, metin ve teorik sorunlarına ışık tutacak pek kıymetli yorum, bulgu ve tespitler içeren bu tebliğ­ ler, bir bütünlük teşkil etmesi amacıyla burada yeniden düzenlene­ rek “Medrese ve Dil İlimleri”, “Aklî ve Naklî İlimler” ve “Ulema, Siyaset ve Toplum” olmak üzere üç bölüm halinde sunulmuştur. Ayrıca kitabın sonunda, tebliğlerin İngilizce özetlerine de yer veril­ miştir. Elinizdeki kitabın ortaya çıkışı, hiç şüphesiz başarılı bir şekilde ger­ çekleşen bu sempozyumun neticesi olup bunda pek çok kişi ve kurumun yardımı söz konusudur. Bu bağlamda öncelikle böyle bir sempozyum fikrinin ortaya atılmasından gerçekleşmesine kadar pek çok hususta katkı ve destek sağlayan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murteza Bedir’e; sempozyumun içeriğinin gelişti­ rilmesinden başarılı bir şekilde icrasına kadar her aşamasında emekleri bulunan Düzenleme Kurulu üyelerine; büyük bir özveri gösteren sempozyum sekretaryasına ve sempozyumun icrası sıra­ sında bizzat sorumluluk üstlenen fedakar pek çok araştırma görev­ lisine; her şeyden öte sempozyum çağrısına icabet ederek böyle bir ilmî şenliğin vücut bulmasını sağlayan konuşmacılara ve tebliğcile­ re; özellikle bilim tarihi ile ilgili oturumların başarılı ve verimli bir şekilde gerçekleşmesi noktasındaki yardım ve katkıları dolayısıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’na; destekleri sebebiyle İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne, İstanbul Daru’l-Fünun İlahiyat Vakfı ve İslami İlimler Araştırma Vakfı’na, Türk Hava Yolları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, Beyoğlu Belediye Başkanlığı ile Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na; tebliğlerin titiz bir şekilde kitap halinde basımını üstlenen Klasik Yayınları’nın yönetici ve çalışanlarına ne kadar teşekkür etsek azdır. Ömer Mahir Alper-Mustakim Arıcı Ağustos , Üsküdar İ ÇİN­D E­K İ­L ER­ ­ BİRİNCİ BÖLÜM MEDRESE VE DİL İLİMLERİ 9 Ayşe Zişan Furat Fetih­Sonrası­Osmanlı­Eğitim­Anlayışının­Şekillenişi:­Klasik­Dönem­ Müderrislik­İmtihanları­­11 Mehdin Çiftçi Sofu­Mehmed­Paşa­Dârülhadisi­ve­Müderrisleri­­33 Ali Benli Fâtih­Dönemi­Âlimlerinden­Musannifek­(ö.­/)­ve­Nahiv­ Usulüne­Dair­Görüşleri­Üzerine­Bir­Değerlendirme­­55 Sultan Şimşek Sahn-ı­Semân­Tetimme­Medreseleri’nde­Arap­Belâgatının­ Öğretimi­ve­Sekkâkî’nin­Miftâhu’l-ulûm Adlı­Eseri­­79 İKİNCİ BÖLÜM AKLÎ VE NAKLÎ İLİMLER 99 Mehmet Çiçek Teftâzânî’nin­Keşşâf Hâşiyesi’ne­Hâşiye’si­Bağlamında­­ Ali­Kuşçu’nun­Şerhçiliği­­ Abdullah Taha İmamoğlu Taşköprîzâde’ye­Göre­Hadis­İlmi­ve­Letâifü’n-nebî Adlı­Kırk­Hadis­ Risâlesinin­Tahlili­­ Mustafa Celil Altuntaş Osmanlı­Hadis­Eğitiminde­Meşâriku’l-envâr Ahmet Hamdi Furat Abdullah Tırabzon Şeyhülislâm­Sa‘di­Çelebi’nin­Fetvalarının­Toplandığı­­ Mecmûalar­­ 8 Veysel Kaya Molla­Hüsrev’in­(/)­İlm-i­Kelâm’a­Yaklaşımı:­­ O­Bir­Kelâm­Karşıtı­mıydı?­­ Hasan Umut Risâle der ‘İlm el- Hey’e’den­el-Fethiyye’ye:­Bir­Metnin­Osmanlı­ Dünyasında­Dönüşümü­­ Ahmet Tunç Şen Rasattan­Takvime:­XV/XVI.­Yüzyıl­Osmanlı­Dünyasında­ Astrolojinin­Yeri­Üzerine­Bazı­Gözlemler­­ Taha Yasin Arslan Osmanlıların­Mîkât­İlmine­Katkıları:­ Mîzânü’l-kevâkib­Örneği­­ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ULEMÂ, SİYASET VE TOPLUM Abdurrahman Atçıl “Osmanlı­Devleti’nin­Ulemâsı”­/­Osmanlı­Âlim-Bürokratlar­Sınıfı­­ ()­­ Hasan Karataş Onbeşinci­Yüzyılda­Karamânî­Ulemâ­ve­­ Meşayıh­İlişki­Ağları­Üzerine­Tesbitler­ Hüseyin Yılmaz İran’dan­Sünnî­Kaçışı­ve­Osmanlı­Devleti’nde­Safevî­Karşıtı­ Propagandanın­Yaygınlaşması:­Hüseyin­b.­Abdullah­el-Şirvânî’nin­ Mesiyanik­Çağrısı­­ Yunus Kaplan Sosyal­Adalet­Açısından­İhtisâb­Teşkilatı­ve­II.­Bayezid­ Kanunnâmelerindeki­Görünümü­­ ABSTRACTS İNGİLİZCE ÖZETLER Risâle der İlm-i Hey’e’den­el-Fethiyye’ye:­ Bir­Metnin­Osmanlı­Dünyasında­ Dönüşümü Hasan Umut Doktora Öğrencisi, İslam Araştırmaları Enstitüsü, McGill Üniversitesi Başta matematik ve astronomi olmak üzere muhtelif alanlarda eserler vermiş olan Ali Kuşçu, Osmanlı coğrafyasında kısa bir süre bulunmuş olmasına rağmen Osmanlı ilim dünyasındaki etkisi, kendisinden sonra da uzun yıllar devam etmiş âlimlerin başında gelmektedir. Fatih Sultan Mehmet’in daveti üzerine İstanbul’a gelen ve Ayasofya ile Sahn-ı Semân Medreseleri’nde tedris faaliyetlerinde bulunan Ali Kuşçu, Osmanlı Devleti’nin yeni başkentinde sadece 2 sene yaşamış; / yılında vefat ederek Eyüp’e defnolunmuştur.1 Ali Kuşçu’nun, Bursa’dan Semerkant’a riyazi ilimler öğrenmek için giden Kadızâde-i Rûmî’ye talebelik yapmasını saymazsak Osmanlı ilim dünyası ile gerçek anlamda karşılaşması ahir ömründe gerçekleşmişti. Fakat bu öyle bir karşılaşmaydı ki, Semerkant Matematik-Astronomi Okulunun birikimini Osmanlı dünyasına taşıyan kanallardan biri olacak;2 yeni eserlerini bu yeni başkentte yazacak ve dahi az da olsa burada yetiştirdiği öğrencilerle ve onun çalışmalarını XIX. yüzyılda bile okuyan okuyucuları ile Osmanlı ilim kültürünün vazgeçilmez parçalarından biri hâline gelecekti.3 1 Ali Kuşçu’nun biyografisi ve eserleri ile ilgili bilgi için bkz. Taşköprüzade, eş-Şekâ’ik, ; [Adıvar], “Ali Kuşçu”, ; Ünver, Türk Pozitif İlimler Tarihinden Bir Bahis; Fazlıoğlu, “Ali Kuşçu”, s. 36; İhsanoğlu vd., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, I, 38; İhsanoğlu vd., Osmanlı Matematik Li­ teratürü Tarihi, I, 2 Fazlıoğlu, “Osmanlı Felsefe-biliminin Arkaplanı”, 3 Örneğin Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun başhocalarından Seyyid Ali Paşa (ö. ), Ali Kuşçu’nun el-Fethiyye’sini Türkçeye tercüme etmiştir. Seyyid Ali Paşa, Mir’âtü’l-’âlem = Evrenin aynası. Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası Hayatı Semerkant’ta başlayan Ali Kuşçu, Timur İmparatorluğu döne­ minde Uluğ Bey’in himayesinde, Kadızâde-i Rûmî, Giyâsüddin Cemşîd el-Kâşî ve yine Uluğ Bey gibi bilhassa matematik ve astronomi alanlarında dönemlerinin en önemli isimlerinin rahle-i tedrisinde yetişmiştir. Kuşçu, dünya bilim tarihçiliği açısından son derece önemli olan Semerkant Rasathanesi’nde faaliyetlerde bulunup bir dönem idareciliğini de yap­ mıştır.4 Teorik astronomide telif ettikleri ile Hindistan’dan Anadolu’ya geniş bir coğrafyada okuyucu bulmuş,5 Uluğ Bey Zîci’nin hazırlanmasın­ daki payı ve ona yazdığı şerh ile gözlem astronomisine katkı sağlamıştır.6 Ayrıca XIII. yüzyılın en önemli figürlerinden Nasîrüddin et-Tûsî’nin kelâm eseri Tecrîdü’l-i‘tikâd üzerine yazdığı şerhte, “astronomiyi felse­ feden bağımsız kılmanın”7 gerekliliğini savunarak bilim-felsefe ilişkisi açısından oldukça önemli bir perspektifi gündeme taşımıştır. Ali Kuşçu’nun eser telif ettiği alanlar matematik ve astronomi ile sınırlı olmamıştır. Kelâm, tefsir, dil ilimleri ve mekanik, eser kaleme aldığı alanların bazılarıdır.8 Bununla birlikte bu makalenin temel konusu, hey’et (teorik astronomi) alanında telif ettiği iki eser olacaktır: İlki, yılında Farsça kaleme aldığı Risâle der İlm-i Hey’et, diğeri ise yılında Arapça telif ettiği Risâletü’l- Fethiyye fi ilmi’l- hey’et başlıklı eserleridir. Bu çalış­ mada, mezkur eserlerin içerik mukayesesi genel bir biçimde yapılacak ve 15 yıl arayla yazılan bu iki eser arasındaki farkın; Semerkant’ta başlayan, Kirman, Herat ve Tebriz’de devam eden ve nihayetinde İstanbul’da son durağını bulan ilim yolculuğunda Ali Kuşçu’nun entelektüel dönüşümü­ ne tekabül ettiği vurgulanacaktır. Ali Kuşçu’nun İstanbul’a gelmesi ile bu şehirde ilim ve tedris orta­ mının oluşturulmasına yönelik çabalar arasında dikkate değer bir ilişki bulunmaktadır. Sekiz yüksek dereceli medrese olan Sahn-ı Semân’ın / yılında inşa edilmesi,9 Ali Kuşçu’nun yeni başkente gelme­ 4 Fazlıoğlu, “Qûshjî”, 5 Örneğin Risâle der İlm-i Hey’et Sanskritçeye Hayatagrantha ismiyle çevril­ miştir. Pingree, “Indian Reception of Muslim Versions of Ptolemaic Astro­ nomy”, 6 Ali Kuşçu’nun Uluğ Bey Zîci’ine yazdığı şerh olan Şerh-i Zîc-i Uluğ Bey bu bağlamda önemlidir. İhsanoğlu vd., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, I, 7 Ragep, “Freeing Astronomy from Philosophy”, 8 Ali Kuşçu bibliyografyası için Cunbur, Ali Kuşçu Bibliyografyası. 9 Unan, “Sahn-ı Semân”, Risâle der İlm-i Hey’e’den el-Fethiyye’ye: Bir Metnin Osmanlı Dünyasında Dönüşümü sinden sadece iki sene öncesine tekabül etmektedir. yılları arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın himayesinde bulunan ve onun elçisi olarak İstanbul’a gönderilen Ali Kuşçu’nun Fâtih tara­ fından İstanbul’da kalmasına yönelik hususi davet almış olmasında, henüz tamamlanmış Sahn-ı Semân’ın ve ona Fâtih’in atfettiği değerin önemli bir yeri olsa gerek. Nitekim Ali Kuşçu’nun meşhur aritmetik eseri er-Risâletü’l-Muhammediye fi’l-hisâb ile teorik astronomi alanında yaz­ dığı el- Risâletü’l-Fethiyye fi’l- hey’et isimli kitapları medreselerde okutul­ maya başlanmıştır Bir diğer deyişle Kuşçu, İstanbul’un entelektüel inşa sürecine eserleri ile katkıda bulunmuştur. Çalışmamızın ana konularından birisi olan el-Fethiyye’nin, Fâtih’in Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a karşı Otlukbeli Savaşı’nı kazanması vesilesi ile ’te tamamlanması ve kendisine sunulmasının, dönemin Osmanlı’sındaki ilmî inşa süreci ile ilgili olduğunu ifade etmiştik. Bu nok­ tada Ali Kuşçu’nun el-Fethiyye’den yaklaşık 15 yıl önce Semerkant’ta telif ettiği heyet eseri Risâle der İlm-i hey’et’in dikkat çekici olduğunu söyle­ meliyiz. Farsça eserin de muteber olduğunu ve dünya kütüphanelerinde 80’den fazla nüshasının bulunduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, eserin yaygın bir biçimde okutulduğunu düşünmemiz mümkün O hâlde şu iki soru karşımıza çıkmaktadır: İlki, Ali Kuşçu neden yeni bir heyet eseri yazdı? İkincisi, Arapça olan eser, Farsça olanın sadece basit bir tercümesi midir? İlk sorunun muhtemel cevaplarından birisinin, yukarı­ da zikrettiğimiz üzere, el-Fethiyye’nin medresede okutulmaya başlaması ile ilişkisi bulunmaktadır. Nitekim Sahn-ı Semân da dâhil olmak üzere Osmanlı coğrafyasındaki medreselerin eğitim dili, önceki dönemlerde olduğu gibi, Arapça idi. Bu nedenle medreselerde okutulacak heyet eğitimi için kullanılacak metnin Arapça kaleme alınmış olması pek tabii­ dir Nitekim aritmetik alanında Risâle der İlm-i hisâb isimli Farsça eseri olmasına rağmen Ali Kuşçu’nun er- Risâletü’l-Muhammediye fi’l-hisâb’ı da Arapça kaleme almasını bu bağlamda değerlendirmek mümkün. 10 İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, I, Aslında on üçüncü yüzyıldan sonra Doğu İslâm dünyasında medrese geleneğinde matematik ilimlerinin öğretimi daha sistematik bir hâl alacaktır. Mülahhas fi’l-hey’et örneği için bkz. Sally P. Ragep, “Mahmud ibn Muhammad ibn ‘Umar al-Jaghmînî’s al- Mulakhkhas fî al-hay’a al-basîta”. 11 İhsanoğlu vd., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, I, 12 Osmanlı medreselerinde teorik astronomi alanında okutulmuş olan eserler ile ilgili ayrıntılı malumat için bkz. İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, I, Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası İkinci sorunun, yani Arapça eserin Farsça olanın sadece basit bir tercümesi olup olmadığının, Osmanlı bilim tarihçiliği açısından önemli olduğunu, son dönem Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin saygın bilim tarihçilerinden Salih Zeki, Adnan Adıvar ve Süheyl Ünver’in üzerinde fikir beyan etmelerinden anlamaktayız. Salih Zeki ve Süheyl Ünver, sonradan yazılan Arapça eseri Farsça olanından farklı bir çalışma olarak telakki ederlerken, Adıvar bu görüşe şiddetle karşı çıkmaktadır. İslâm Ansiklopedisi’ndeki Ali Kuşçu maddesinin yazarı Adıvar’ın, el-Fethiyye’yi anlatırken ifade ettiği şu sözler oldukça ilginçtir: Bunun bir de Arapça nüshası vardır ki, Uzun Hasan seferi esnasında yazarak, zafer günü bitirmiş olduğundan, Risâletü’l-Fethiyye adını vermiş ve Fâtih’e takdim etmiştir. Gerek Şakâiku’n-nu‘mâniyye ve gerek ondan naklen Tâcü’t- tevârih ve hatta Salih Zeki (Âsâr-ı Bâkiye, I, ) bu eseri Risâle fi’l-hey’et tercümesi olmaktan ziyade, ayrı bir eser gibi telakki ediyorlarsa da, Fârisî nüshanın Arapçaya aynen tercümesinden ibaret olduğu ve ancak semavî ecrâmın arzdan uzaklılarını gösteren üçüncü bir makale ilave edilmiş bulun­ duğu, iki eser tatbik edilince zahir olur ki, efendi değiştirmekte pek tâlili olan Ali Kuşçu’nun eserlerinin dilini değiştirerek, adedlerini çoğaltmakta da mahir olduğu anlaşılır Adıvar, aynı düşüncelerini Osmanlı Türklerinde İlim başlıklı kitabında da zikrederek iki eser arasındaki tek farkın Arapça olanına eklenen ve gökcisimlerinin dünyaya uzaklıkları ile ilgili olan bölüm olduğunu belir­ tir Aslında Adıvar’ın Ali Kuşçu ile ilgili genel kanaati oldukça müspet­ tir. Öyle ki, “matematik ve astronomi bakımından, Osmanlı Türklerinin oldukça parlak bir çağı, Fatih zamanında Türkistan’dan İstanbul’a gelen Alâeddin Ali bin Muhammed Kuşçu ile başlar” ifadesini de kullanan Adıvar’dan başkası değildir Adnan Adıvar’ın İslâm Ansiklopedisi’ndeki ifadeleri eleştirel bir gözle ele almayı gerektiren iki önemli hususun bulunduğunu ifade etmemiz gerekmektedir: İlk olarak Adıvar’ın ifadeleri, Ali Kuşçu’nun kendi ilmi sürecinde bir yenilenme olmadığı ve de Semerkant’tan İstanbul’a uzanan serüvenindeki entelektüel dönüşümünün göz ardı edildiği algısına yol 13 [Adıvar], “Ali Kuşçu”, Geçen eser isimleri, makalenin formatına uygun olarak tarafımızca düzenlenmiştir. 14 [Adıvar], Osmanlı Türklerinde İlim, 15 [Adıvar], Osmanlı Türklerinde İlim, Risâle der İlm-i Hey’e’den el-Fethiyye’ye: Bir Metnin Osmanlı Dünyasında Dönüşümü açmaktadır. Bunun yanında Adıvar, Ali Kuşçu’nun patronaj ilişkilerine hassaten vurgu yapmakta ve hepsi olmasa da kimi eserlerini telif etme­ sindeki temel faktörü patronaj ilişkileri olarak görmektedir ki, bu, Ali Kuşçu’nun entelektüel faaliyetlerini ve eserlerinin önemini tam olarak yansıtan bir yaklaşım değildir İkincisi, Farsça metnin Arapçaya aynen çevrildiğini varsaysak bile Adıvar’ın sözleri, tercüme faaliyetini sıradan bir faaliyet olarak telakki eden bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Bu nedenle de özelde Osmanlı, genel­ de İslâm ve dahi modern öncesi dönemdeki bütün medeniyetlerde bir kitabın orijinal olmasının kıstasları nelerdir, sorusunun daha fazla ele alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Soruyu şu şekilde de sorabiliriz: Varsayalım ki, Risâle der İlm-i hey’et’in işlediği konular ile el-Fethiyye’nin içerdikleri tamamen aynı olsun. Aynı konulardan bahsediyor olmaları bu iki metin arasında hiçbir fark olmadığını ve dolayısıyla farklı bir kitap şeklinde telakki edemeyeceğimizi mi gösterir? Eğer konu benzerliği bir kıstas ise, şerh- haşiye geleneği içerisindeki pek çok metni farklı bir eser olarak anlamamız zorlaşacaktır. Öte yandan entelektüel tarih açısından bir eserin bir başka dile çev­ rilmesinin oldukça mühim olduğundan hareketle, Farsçadan Arapçaya uyarlanan metnin, sadece İslâm astronomi tarihi açısından değil, İslâm ilimler tarihini de içine alacak şekilde entelektüel tarih cihetinden de oldukça ilginç hususları barındırıyor İki eserin içerdiği konuları muka­ yeseli bir şekilde ele aldığımızda, Ali Kuşçu’nun hem astronomi hem de kelâm ilmini de ilgilendirecek şekilde ortaya koyduğu oldukça önemli olan yaklaşımı öne çıkmaktadır. Bu amaçla eserin içindeki başlıklara göz atalım: 16 Ali Kuşçu’nun patronaj ilişkilerinin oldukça önemli olduğu, modern öncesi İslâm tarihinde âlim-hâmi ilişkisini anlamlandırmaya dair oldukça ilginç bilgi ve yaklaşım sunacağı kanaatindeyim. 17 Heiderzadeh, bu iki metnin mukayesesini ve Tûsî’nin astronomi eserleri ile benzerliklerini ele almaktadır. Heiderzadeh, “Ali Kuşçu’nun Astronomi Eser­ leri”, Risâle der İlm-i hey’et bir mukaddime ve iki makaleden; el-Fethiyye ise bir mukaddime ve üç makaleden müteşekkildir. Adıvar’ın da ifade ettiği gibi, ikisi arasındaki fark Arapça metinde bulunan üçüncü makalede ortaya çıkmaktadır. İki metin arasındaki benzerlik ve farklılık­ ların daha detaylı bir şekilde ortaya konması için eserlerin içerikleri ile ve karşılaştırmalı bir biçimde incelenmesi lazımsa da, eserler arasında, bu çalışmanın dikkatini çekmeyi hedeflediği bir başka önemli ayrıntı kolaylıkla fark edilmektedir ki, bunun için eserlerin girişlerine bakmamız gerekmektedir. Farsça eserin mukaddimesi, hey’et ilmiyle ilişkili olan ve bu ilmin temel aldığı disiplinleri iki kısımda özetler: Birisi hendese 18 Ali Kuşçu. Risâle der İlm-i hey’et. Süheyl Ünver, Ali Kuşçu ile ilgili çalışmasında mezkur eserin içeriğini başka bir yazma esere (Ayasofya, ) dayanarak yan­ lış vermiştir. Zira içeriğini verdiği eser Nasîrüddin et-Tûsî’nin Risâle-i Mu‘niyye der ilm-i hey’et’idir. Bu nedenle Ünver, Ali Kuşçu’nun ele aldığımız iki eserinin birbirinden farklı olduğunu bu yanlış atıfa dayandırmaktadır. Ünver, Türk Po­ zitif İlimler Tarihinden Bir Bahis, 37, 19 Ali Kuşçu. Risâletü’l-Fethiyye fi ilmi’l-hey’et. Süheyl Ünver ve Yavuz Unat da eserin içeriğini vermişlerdir. Ünver, Türk Pozitif İlimler Tarihinden Bir Bahis, 44; Unat, “Ali Kuşçu’nun ‘Fethiye’ Adlı Astronomi Eseri”, s. Risâle der İlm-i Hey’e’den el-Fethiyye’ye: Bir Metnin Osmanlı Dünyasında Dönüşümü (geometri), diğeri de tabiyyat, yani doğa felsefesidir. Bir başka deyişle, Ali Kuşçu Farsça eserindeki mukaddimesinde, geometri ve doğa felsefesini hey’et ilminin, üzerine dayandığı iki disiplin olarak belirtmiştir. Buna kar­ şılık el-Fethiyye’nin girişi sadece geometriye taalluk eden bilgileri ihtiva etmekte ve fakat doğa felsefesini bahis konusu yapmamaktadır. Risâle der İlm-i hey’et’in girişinde hem geometriye hem de doğa fel­ sefesine taalluk eden bilgilerin işlenmiş olması, İslâm astronomi tarihi açısından düşündüğümüzde, İbnü’l- Heysem ile ön plana çıkan ve post- klasik dönemde bilhassa Nasîrüddin et-Tûsî tarafından savunulan yakla­ şıma göre hey’et ilmi, hem geometri ile hem de doğa felsefesi ile ilişkilidir. Nitekim Tûsî’ye ait olan ve alanın inşa edici eserlerinden et-Tezkire fi ilmi’l-hey’et başlıklı çalışmada, astronominin ilkelerinin (mebde’) dayan­ dığı üç disiplinin metafizik, geometri ve doğa felsefesi olduğunu belir­ terek, son iki sahadan astronomi için gerekli bilgileri özetlemektedir O hâlde karşımıza çıkan en önemli soru şu olmaktadır: el-Fethiyye’nin girişinde neden doğa felsefesi işlenmemiştir? Ali Kuşçu, Tûsî’nin Tecrîdü’l-itikâd’ına şerh yazmıştır Bu şerhin İslâm astronomi tarihi açısından oldukça önemli bir metin olduğunu, F. Jamil Ragep’in yılında yayımlanan makalesi ile anlamaktayız “Astronominin felsefeden bağımsızlaştırılması” sürecini inceleyen Ragep, Kuşçu’nun bu şerhte ortaya koyduğu astronomi anlayışının, Tûsî’nin Tezkire’sinde belirttiğinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Bir diğer deyişle, astronominin felsefî disiplinlere yaslanmasının gerekli olmadığı­ nı söyleyen Ali Kuşçu “geometri, akli varsayımlar, mutabık hükümler ve mümkün âleme yönelik (provisional) hipotezler” ile bu disiplinin yürü­ tülebileceğini iddia eder Böylece, Jamil Ragep’in ifadesini kullanırsak, “astronominin felsefeden bağımsızlaştığı” bir anlayışı savunur Risâle der İlm-i hey’et ve el-Fethiyye örneği açısından söylersek, Farsça olan ilk metinde tabiyyat kısmına yer veren Ali Kuşçu, Arapça olan eserde tabiyyat bölümünü dışarıda bırakmıştır. Yani, Tecrîd şerhinde ortaya koy­ duğu astronomi anlayışını, Osmanlı medreselerinde okutulacak Arapça 20 Ragep, Nasîr al-Dîn al-Tûsî’s Memoir on Astronomy, 21 Eserin varlık ve mahiyet açısından değerlendirmesi için, Tekin, “Tûsî’nin Tecridü’l-İtikâd’ı ve Şerhlerinde Varlık ve Mahiyet.” 22 Ragep, “Freeing Astronomy from Philosophy”, 23 Ragep, “Freeing Astronomy from Philosophy”, 24 Ali Kuşçu’nun Şerhu’t-Tecrîd’de bu konuyu işlediği bölümün Arapçası ve İngi­ lizce tercümesi için bkz. Ragep, “Freeing Astronomy from Philosophy”, Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası eserinde uyguladığını düşünebiliriz Bu noktada Tecrîd şerhinin ne zaman yazıldığı sorusu, bu üç eser arasında etkileşim olup olmadığını anlamamız açısından büyük önem arz etmektedir. Ali Kuşçu Şerhu’t-Tecrîd’ini Ebû Said Mirza Han isimli Timur sul­ tanına ithaf etmiştir Bununla birlikte hangi dönemde telif edilmiş olabileceğine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bunların başında Taşköprüzade’den gelen bilgileri zikredebiliriz. Ona göre, ilim mak­ sadıyla Uluğ Bey’den habersiz gizlice Kirman’a gittiğinde orada telif etmiştir Fakat Ebû Said Mirza’nın doğum tarihini , Timur Sultanı Şâhruh Han’ın yılında ölümü ile taht mücadelesine girdiğini ve dahi o vakte kadar Uluğ Bey’in himayesinde olduğunu düşündüğümüzde Kirman’dayken şerhin telif edilip kendisine ithaf edilme olasılığı oldukça düşük gözükmektedir. Ayrıca Ebû Said Mirza, kontrolü Semerkant’ta yılında eline almış ve devleti yılına kadar oradan yönetmiştir. O, Herat’ı ilk kez Haziran yılında ele geçirmiş fakat Ağustos ’de ayrılmak zorunda kalmıştır. İkinci kez Herat’ta kontrolü sağlayacağı tarih 22 Aralık olacaktır. yılları arasında Herat’ta bulunan Ebû Said Mirza, yılları arasında Semerkant’ta bulunmuş; bu tarihten yılında Akkoyunlularca ele geçirilmesine kadar ise tekrar Herat’tan devleti yönetmiştir Risâle der İlm-i hey’et’in yılında Semerkant’ta yazıldığını dikkate aldığımızda, Ali Kuşçu’nun Ebû Said Mirza’nın himayesinde o dönemde Semerkant’ta bulunduğunu düşünebiliriz. Dahası, Ebû Said Mirza’nın ’dan sonra, iki seneyi saymazsak, sultanlığının sonuna kadar Herat’ta bulunması ve Ali Kuşçu’nun Tecrîd şerhini ona ithaf etmesi, Ali Kuşçu’nun da bu tarihten sonra Herat’ta bulunduğu ihtimalini önümü­ ze koymaktadır Bu durumdan hareketle söylersek tecrîd şerhi, Risâle 25 Farsça eserde bulunan tabiyyat kısmının Arapça olanda bulunmadığına ve bu­ nun Şerhu’t-Tecrîd ile ilişkili bilinçli bir tercih olduğuna Ragep de işaret etmek­ tedir. Ragep, “Freeing Astronomy from Philosophy”, 26 Ali Kuşçu, Şerhu Tecrîdi’l-kelâm, 3. 27 Taşköprüzade, eş-Şeka’ik, 28 Ebu Said Mirza’nin hayatı ve döneminin kronolojisi için Hayrunnisa Alan, “Sultan Ebu Said devri Timurlu tarihi (),” ss. 29 İhsan Fazlıoğlu, “Qushji: Abu al-Qasim ‘Ala’ al-Din ‘Ali ibn Muhammad Qushči-zade,” s. Tecrit Şerhi’nin Herat entelektüel çevresinde ilgi gördü­ ğüne dair Ertuğrul İ. Ökten, “Jami (/ ): His Biography and Intellectual Influence in Herat.” ss. Risâle der İlm-i Hey’e’den el-Fethiyye’ye: Bir Metnin Osmanlı Dünyasında Dönüşümü der İlm-i hey’et’ten sonra, el-Fethiyye’den önce yazılmış gözükmektedir. Bir başka deyişle, Ali Kuşçu’nun Farsça eseri yazdığı sırada astronomiyi felsefeden bağımsızlaştırmadığını, belki de bu anlamdaki fikrinin yeterli olgunluğa gelmediğini; Tecrîd şerhinden sonra netleşen yeni astronomi anlayışının sonucu olarak el-Fethiyye’nin mukaddimesinde tabiyyat kıs­ mını çıkardığını kabul etmemiz mümkündür. Bu çalışmada, Ali Kuşçu’nun teorik astronomi alanında yılında Semerkant’ta Farsça kaleme aldığı Risâle der İlm-i hey’et ile Otlukbeli Savaşı’nın kazanıldığı gün Fatih Sultan Mehmet’e ithafen yılında Arapça telif ettiği Risâletü’l-Fethiyye fi ilmi’l-hey’et adlı eserlerini ince­ ledik. Adnan Adıvar gibi saygın bilim tarihçilerinin iddia ettiği üzere Arapça eserin, Farsça olanın tercümesi olduğu yaklaşımı ele alınmış; bu perspektifin Ali Kuşçu’nun entelektüel dönüşümünü yansıtmadığı fikri ortaya konmuştur. İki eserin mukaddimeleri mukayese edildiğinde, Farsça eserde tabiyyat ilmi, geometri ile birlikte astronominin, ilkelerini aldığı disiplinler olarak yer almasına karşın, el-Fethiyye’de tabiyyat kısmı çıkarılmış ve sadece geometriye yer verilmiştir. Bu dönüşümün başlıca nedeninin, Ali Kuşçu’nun Tecrîd şerhinde bulunduğundan hareketle, onun “astronomiyi felsefeden bağımsızlaştırmak” gerektiğini savunan yaklaşımının, el-Fethiyye eserinde tezahür ettiği belirtilmiştir. Tecrîd şerhinin, Farsça astronomi eserinden sonra, Arapça olanından ise önce yazıldığı vurgulanarak, Şerh’teki astronomi yaklaşımın, Ali Kuşçu’nun astronomi metni telif sürecine etki ettiği ifade edilmiştir. Son olarak, Ali Kuşçu’nun entelektüel biyografisinin henüz detaylı bir biçimde yazılmamış olması, onun ilmi dönüşümlerinin hangi bağlam ve hangi entelektüel çerçevede gerçekleştiğine dair sorularımızı cevap­ lamamızı zorlaştırdığını ifade etmemiz gerekmektedir. Bu nedenle Ali Kuşçu’nun hem eserleri hem dönemi hem de ilmî ve siyasal ilişkileri dikkate alınarak kapsamlı bir biyografisinin yazılmasının elzem olduğunu söylemeliyiz. Kaynakça [Adıvar], Abdülhak Adnan, “Ali Kuşçu”, İslâm Ansiklopedisi, I/ –––––––––, Osmanlı Türklerinde İlim. 4. Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi, Alan, Hayrunnisa. “Sultan Ebû Said Devri Timurlu Tarihi ()”, dokto­ ra Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi, Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası Ali Kuşcu, Risâle der İlm-i hey’et, Ayasofya –––––––––, Risâletü’l- Fethiyye fi ilmi’l-hey’et, Ayasofya –––––––––, Şerhu Tecrîdi’l-kelâm, Tahran: McGill University Rare Books & Special Collections, Cunbur, Müjgân. Ali Kuşçu Bibliyografyası: Ölümünün Yıldönümü Dolayısıyla, Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Genel Müdürlüğü, Fazlıoğlu, İhsan. “Osmanlı Felsefe-biliminin Arkaplanı: Semerkand Matematik- Astronomi Okulu”, Dîvân İlmî Araştırmalar Dergisi 14/1 (): –––––––––, “Qûshjî: Abû al-Qâsim Alâ’ al-Dîn Alî ibn Muhammad Qushci- zâde”, The Biographical Encyclopedia of Astronomers, ed. Thomas Hockey vd., New York: Springer, , –––––––––, “Ali Kuşçu”, Encyclopedia of the Ottoman Empire, ed. Gábor Ágoston ve Bruce Masters, New York: Facts on File, , Heiderzadeh, Tofigh. “Ali Kuşçu’nun Astronomi Eserleri”, yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi, İzgi, Cevad. Osmanlı Medreselerinde İlim, cilt 1, İstanbul: İz Yayıncılık, İhsanoğlu, Ekmeleddin vd., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, cilt 1, İstanbul: IRCICA, –––––––––, Osmanlı Matematik Literatürü Tarihi, cilt 1, İstanbul: IRCICA, Ökten, Ertuğrul İ. “Jâmî (/): His Biography and Intellectual Influence in Herat”, doktora tezi, University of Chicago, Pingree, David E.. “Indian Reception of Muslim Versions of Ptolemaic Astronomy”, Pathways into the Study of Ancient Sciences: Selected Essays by David Pingree, ed. Isabelle Pingree & John M. Steele, Philadelphia: The American Philosophical Society Press, , Ragep, F. Jamil. Nasîr al-Dîn al-Tûsî’s Memoir on Astronomy (al-Tadhkira fî İlm al-hay’a), 2 cilt, New York: Springer-Verlag, –––––––––, “Freeing Astronomy from Philosophy: An Aspect of Islamic Influence on Science”, Osiris 16 (): Ragep, Sally P. “Mahmûd ibn Muhammad ibn Umar al-Jaghmînî’s al-Mulakhkhas fî al-hay’a al-basîta: An Edition, Translation, and Study” doktora tezi, McGill University, Seyyid Ali Paşa, Mir’âtü’l-âlem = Evrenin aynası: Ali Kuşçu’nun Fethiyye Adlı Eserinin Çevirisi, haz. Yavuz Unat, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı, Taşköprüzade, eş- Şekâ’iku’n-Nu‘mâniyye fi ulemâi’d- devleti’l-Osmâniyye, Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-Arabi, Risâle der İlm-i Hey’e’den el-Fethiyye’ye: Bir Metnin Osmanlı Dünyasında Dönüşümü Tekin, Ayşe Betül, “Tûsî’nin Tecridü’l-İtikâd’ı ve Şerhlerinde Varlık ve Mahiyet”, doktora tezi, Marmara Üniversitesi, Unan, Fahri. “Sahn-ı Semân”, DİA, 35/ Unat, Yavuz. “Ali Kuşçu’nun ‘Fethiye’ Adlı Astronomi Eseri”, Felsefe Dünyası 12 (): Ünver, Süheyl, Türk Pozitif İlimler Tarihinden Bir Bahis: Ali Kuşci, Hayatı ve Eserleri, İstanbul: Kenan Matbaası,

Ali Kuşçu Nedir? Hakkında Kısaca Bilgi

Ali Kuşçu Nedir? Ali Kuşçu Hakkında Kısaca Bilgi (TDK), Ali Kuşçu nedir, Ali Kuşçu nasıl yazılır tdk, Ali Kuşçu anlamı tdk, Ali Kuşçu Hakkında Kısaca Bilgi,Terimleri Sözlüğü

Sizlere bu yazımızda &#;Ali Kuşçu &#; kelimesi hakkında bilgi vereceğiz. 

Ali Kuşçu  kelimesinin anlamı:

Ali Kuşçu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Ali Kuşçu:
Türk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleri arasında, ortaya koyduğu eserleriyle büyük bir üne sahip Ali Kuşçu, astronominin önde gelen bilginlerinden olarak kabul edilir. Özellikle bu iki alanda çağının sınırlarını aşacak kadar önemli eğitim ve öğretim çalışmalarında bulunmuştur.

Fatih Külliyesinde bir güneş saati yapan Ali Kuşçu, İstanbul un enlem ve boylam derecesini belirlemiştir. Ayın ilk haritasını çıkaran Ali Kuşçunun adı bugün Ayın bir bölgesine verilmiştir.

Ali Kuşçunun astronomi ile ilgili en büyük eserlerinden biri Risale-i fil Heye (Astronomi Risalesi)dir. Matematik alanındaki büyük eseri Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi)dir. Risaletül-Fethiye adlı eseri ise yüzyılda, İstanbul Mühendishanesinde (İstanbul Teknik Üniversitesi) ders kitabı olarak okutulmuştur. Bu eserde, gök cisimlerinin yere olan uzaklığına yer vermiş; ayrıca dünya haritasını da kitabının sonuna eklemiştir. Burada yerkürenin eksenindeki eğikliği 23o olarak belirlemiştir. Bu, günümüz modern astronomi verilerine (23o27) oldukça yakın bir değerdir.

Zıt Anlamlı Kelimeler İçin Tıklayınız

Terimler Sözlüğü İçin Tıklayınız

Nasıl Yazılır Kelimeleri İçin Tıklayınız

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız

Deyimlerin Anlamı ve Cümle İçinde Kullanımları İçin Tıklayınız

Ali Kuşçu Hakkında Bilgi, Ali Kuşçu nasıl yazılır tdk, Ali Kuşçu nedir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır