romanda anlatım teknikleri örnekleri / Romanda ve Hikayede Anlatım Teknikleri

Romanda Anlatım Teknikleri Örnekleri

romanda anlatım teknikleri örnekleri

Romanda Anlatım Teknikleri Nelerdir? Roman Anlatım Teknikleri &#;rnekleri İle Konu Anlatımı

Güncelleme Tarihi:

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Oluşturulma Tarihi: Nisan 14,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Bir dakikanızı ayırın, gözlerinizi kapatın ve bir okuyucu olarak sizi gerçekten meşgul eden, dünyası ve karakterleri sizin için tamamen gerçek olan bir hikayeyi hatırlayın. Şimdi, bu kadar büyüleyici yapan şeyin ne olduğunu düşünmek için analitik yazar şapkanızı takın. Yazar hikayeyi hayata geçirmek için hangi yazma tekniklerini kullanmalı detayları ile derledik.

Haberin Devamı

 Anlatı teknikleri, yazarların hikayelerini anlatmak için kullandıkları yöntemlerdir. Bir romanı incelerken, hikayede nasıl işlediklerine ışık tutmak için bu teknikleri belirlemek önemlidir. 

 Romanda anlatım teknikleri nelerdir? 

 Tek bir makalede ele alınacak çok fazla anlatı tekniği türü olmasına rağmen, birçok romanda zerinde düşünülmesi gereken birkaç teknik türü vardır. Yetenekli yazarların eserlerini okumak, zanaatınızı geliştirmenin ve kendi büyüleyici hikayenizi yaratmanıza yardımcı olacak yazma taktiklerini nasıl etkili bir şekilde kullanacağınızı öğrenmenin harika bir yoludur. Roman yazma tekniklerinde dört ana unsur vardır. Bunlar; 

Bakış Açısı

Bakış açısı, bir yazarın hikayeyi anlatmak için seçtiği perspektiftir. Hangi karakterlerin duygu ve düşüncelerinin okuyucu tarafından erişilebilir olduğunu belirler. Örneğin, her şeyi bilen üçüncü tekil kişi bakış açısında, hikayenin anlatıcısı, hikaye içindeki bir karakter değil, tüm karakterlerin duygu ve düşüncelerine erişebilen otoriter bir yazar varlığıdır. Üçüncü kişi sınırlı bakış açısında, anlatıcı tek bir karaktere odaklanır ve yalnızca bu kişinin düşünce ve duygularına erişebilir. Birinci tekil şahıs bakış açısına göre anlatıcı, hikayede kendi deneyimlerini doğrudan aktaran bir karakterdir. İkinci tekil şahıs bakış açısında, anlatıcı doğrudan okuyucuya hitap eder, yaptıklarını, hissettiklerini ve düşündüklerini paylaşır. 

Diyalog

Haberin Devamı

Diyalog, yazarların hikayelerini anlatmak için kullandıkları başka bir tekniktir. Diyalog, iki karakter arasındaki doğrudan konuşmadır. Yazarlar genellikle diyaloğu tırnak işaretleri ve "dedi" veya "fısıldadı" gibi bir diyalog etiketi ile belirtirler. Diyalog yoluyla yazarlar, karakterlerin birbirleriyle konuştuğu ve düşüncelerini ve duygularını dile getirdikleri sahneler yaratabilirler. 

Zaman Değişimleri

Yazarlar ayrıca romanlarda zaman kaymalarını bir anlatı tekniği olarak kullanırlar. Geri dönüş, hikayenin, romanın ana olaylarından önce olmuş ve mevcut hikayeyle ilgisi olan bir şeyi göstermek için geriye atlamasıdır. Öngörme, anlatının olacak ama henüz olmamış şeyleri ima etmesidir. Yazarlar ayrıca, romanın ana hikayesi olmayan ancak ana hikayenin anlatıldığı ikincil bir hikaye olan bir çerçeve hikaye kullanabilirler. Bir çerçeve hikaye, Joseph Conrad'ın "Karanlığın Yüreği"nde olduğu gibi, gelecekte geçmişte olanları hatırlayan bir karakter olabilir. Çerçeve hikaye, Emily Bronte'nin "Uğultulu Tepeler"inde olduğu gibi, ana hikayeyi okuyucunun yaptığı gibi öğrenen bir karakter de olabilir. 

Sembolizm

Haberin Devamı

Bir diğer önemli anlatı tekniği ise sembolizmdir. Sembol, başka bir şeyi ifade eden bir şeydir. Romanlardaki semboller genellikle belirsizdir. Örneğin, "Muhteşem Gatsby"de aksiyonun çoğu bir reklamın gözlerinin altında gerçekleşir. Bu gözlerin pek çok şeyi simgelediğini iddia edebilirsiniz: Bunlar Tanrı'nın gözleri, okuyucunun gözleri ya da hikayenin anlatıcısı Nick'in gözleri olabilir. Hatta bazı okuyucular gözleri tüketim kültürünün bir sembolü olarak yorumladılar. 

Roman Yazımında İpuçları;

 Okuyucular, sempati duyabilecekleri ya da nefret edebilecekleri ya da her ikisini birden yapabilecekleri karakterler isterler. Karakterleri tanımak ve hikayedeki deneyimleri hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorlar. 

Haberin Devamı

 Yazarın seçtiği ses, okuyucuların hikayeyi nasıl yorumladığı ve karakterleri nasıl gördüğü üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Nancy ve Belle Holder'ın "The Adventures of Lightning Merriemouse-Jones" adlı kitabından, ses ve cümle uzunluğu, bu komik korku hikayesinin zaman dilimini ve daha hafif tonunu çabucak aktarıyor. 

 İlginç karakterler ve ilgi çekici diyaloglar önemlidir, ancak sürükleyici aksiyon sahneleri yazmak başlı başına bir beceridir. Jim Butcher, "Even Hand"den bu alıntıda gösterildiği gibi bu beceride ustalaştı; 

 Fomorun yaratıkları, çılgın bir kükreme fırtınasıyla koridorda patladı. Birçok detayı çözemedim. Bir gorilin şasisi üzerinde bir araya getirilmiş gibiydiler. Başları ezilmiş, çirkin görünüşlü şeylerdi ve köpekbalığına benzer dişlerle dolu geniş ağızları vardı. Çıkardıkları sesler derindi, çılgın bir delilik sınırıyla ve devasa bir kas dalgasıyla koridora yığıldılar. "Sabit," diye mırıldandım. 

Haberin Devamı

 İyi yazılmış bir aksiyon sahnesi, okuyucuyu hikayenin ortasına iter. Karakterler için duygu ve empati uyandırmanın başka bir yoludur. Okurlar değer verdikleri ve arkadaşlıklarından keyif aldıkları karakterlerle başka bir yere ve zamana yolculuğa çıkmak isterler. Karakterlerinizi ve ayarlarınızı hayata geçirmek için bu yazma tekniklerini kullanarak okuyucularınızın hikayenizin sonucunda bir payları varmış gibi hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz.

Romanda Anlatım Teknikleri

Romanda Anlatma Tekniği (Anlatma Tekniği, Gösterme Tekniği, Özetleme Tekniği) ve Örnekleri

İçindekiler

Romanda Anlatım Teknikleri

Anlatma Tekniği

Bu tekniğin temel özelliği, anlatılan her şeyi okuyucu anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Bu nedenle okuyucunun dikkati, anlatan üzerinde yoğunlaşır. Anlatma tekniğinde yazar, sürekli okuyucu ile eser arasına girer. Anlatıcı her şeyi kendi bakış açısı ve yorumuyla sunar, okur da olayları, kişileri ve çevreleri anlatıcının gözüyle görür ve yorumlar.

Örnek 1

“Doktor Salman Sami’nin soyu Kafkas sürgünlerindendi. Üç kuşaktır Kafkasya daha dillerinden düşmüyordu. Kafkasya’nın suyu toprağı, karlı dağları üstüne çok şey biliniyor, evde herkes, şimdiye kadar Çerkezce konuşuyordu. Evin içinde bir tek sözcüğü bile yanlış konuşanla alay ediliyor, o kişi aşağılanıyor ve Kafkas destanları Anadolu’nun birçok yerine iskan edilmiş Çerkez oymaklarında İstanbul’da söyleniyordu. Şimdilerde destanlar, türküler birçok oymakta bitmişti. Belki Anadolu’nun kalabalıkça Çerkez yerleştirilmiş yörelerinde o destanlar, o türküler daha söyleniyordur. İstanbul’da doğmuş, büyümüş, doktor çıkmış, uzmanlığını Fransa’da yapmış ama hiçbir zaman Kafkasya’yı, anayurtlarını ona kimse unutturamamıştı. Musevilere hiç şaşmıyordu. Mevud (vaat edilmiş) toprak özlemi binlerce yıl süren bir özlemdi. Kafkas dağlarının pınarlarından da daha süt ve bal akıyordu. Son soluğunda, aaah!

Dağıstan demeden ölen hiçbir Çerkez görmemişti. Burada, bu kilisede ölen yaralı Çerkez delikanlıları, Dağıstan, aaah! Dağıstan, diye can vermişlerdi. Dağıstan o kadar iliklerine işlemişti ki son solukta o da aaah Dağıstan diye ölecekti.

(Yaşar Kemal- Karıncanın Su İçtiği)

Örnek 2

“Muhittin tramvaydan indi. Helaların önünden geçerken yavaş yavaş meydana dönmesi gerekiyordu. Yavaş yavaş meydana döneceğini ve keyifli adımlarla insanlara bakarak meydanı dönerken şimdi yaptığı gibi, sigara içeceğini, ağzında sigaranın zehriyle birlikte keyif verici bir acı bulacağını, bütün gün inşaat mühendisliği yaptığı yazıhanede akşam Beyoğlu’na gideceğini, Beyoğlu’nda yürüyeceğini, ayaküstü bir şeyler içeceğini, sonra da sinemaya gideceğini düşünmüştü.

(Orhan Pamuk-Cevdet Bey ve Oğulları)

Gösterme Tekniği

Bu teknik çoğu kez anlatma tekniği ile bir arada kullanılır. Diyaloglar ve tasvirler yoluyla olaylar, kişiler ve çevreler sahnelenerek okuyucunun bunları doğrudan görmesi ve yaşaması sağlanır. Gösterme tekniği, romanda anlatılanların görünür ve somut hale getirilmesinde sık sık kullanılır. Gösterme tekniğinde olay tamamen okuyucuya aktarılır, araya anlatıcı girmez.

Anlatma tekniğinde okuyucunun dikkati “anlatan” üzerinde, gösterme tekniğinde ise eser üzerinde yoğunlaşır.

Örnek 1

Kendimden iğreniyorum. Niçin böyleyim? Böyle olmamak elimde mi? Samim&#; Samim&#; Gelmeyecek. Bir daha buluşmak istemez benimle. İstemez mi? Benim nem o? Niçin vardı hayatımda o? Şimdi bir dağ gözümün önüne geliyor. Samim&#; Şimdi çok iyi hisseder gibi oluyorum. O benim yükselişim&#;”

“&#; Nasıl? Ben bu mahlûku anlamakta nasıl bu kadar geciktim? Nasıl, evvelâ onu nasıl en seçme hislerimin mevzuu olmaya lâyık görebildim? Nasıl ve ne biçim bir körlükle, nasıl nasıl, hangi zaaflar tarafından itilerek, nasıl, hangi idraklerin felci içinde, nasıl, derece derece ve birçok uyandırıcı işaretlere rağmen nasıl, zaman zaman içimi alt üst eden keder fırtınalarının manasına karşı tasasız kalabildim? Ve nasıl haykırmak istiyorum, nasıl, fakat nasıl&#; Canım benim, Samim, Samim’ciğim, benim bir tanem çıldıracağım, nasıl, nasıl ona kadar yuvarlandım? Bu kız, Yarabbi, bu kadın, nasıl, bu karı, of, bu mahlûk nasıl beni hislerimin tarihine ve içimin en mahrem galerisine, sonunda kovulmak için bile olsa, nasıl, nasıl girebildi?(&#;) Ve nasıl hayvan! Nasıl Affet beni, ey aziz içim, affet nasıl fakat, ruh radarlarının ve sayısız his intikallerinin ince delaletlerine ve hele nasıl bazen en haykıran işaretlerin şakağımdan itercesine ihtarına rağmen, şüphesiz derinden derine anlamadığım, anlar gibi olduğum halde, nasıl ve niçin ona düştüm?”

(Peyami Safa-Yalnızız)

Örnek 2

(Aşağıdaki metinde koyu bölümler anlatma tekniği, açık bölümler de gösterme tekniğiyle yazılmıştır.)

Ferhat babasına en yakın sandalyeye oturdu. Bacaklarını açtı, iki elini kalçasına koyarak öne doğru eğildi:

-Meral dün gece kaçta geldi, biliyor musun?

-Kaçta?

Ferhat iki elini birden havaya kaldırdı:

-Bir buçuğu geçiyordu.

Nail Bey ağır aile ve ahlak münakaşalarına hiç tahammül edemeyeceği bir an içinde olduğunu gösteren bir gevşeklikle başını sallayarak yorgun bir nefes bıraktı:

-Ben müsaade ettim.

-Park Otel’e, Feriha’ya gitti, değil mi?

-Evet.

Ferhat ayağa kalktı; elleri arkasında, ayrık bacaklarla iki tarafa sallanarak birkaç adım yürüdü, sonra babasına döndü:

-İyi yapmadın ekselans, dedi, bu kız bir felakete doğru gidiyor, Paris’e değil&#;”

“Samim kaşlarını çattı. Masumiyet ihtimali kalmamıştı. Şimdi cumartesi için sıkı bir soruşturmanın şaşkınlıklarında mutlak bir delil aramak lazımdı. Birdenbire dedi ki:

-Şimdi Meral, sana tekrar soruyorum, iyi düşün ve cevap ver. Cumartesi evden çıkmadın mı? Hiç, hiç çıkmadın mı?

Meral şaşırdı. Evvelâ önüne, sonra etrafına baktı. Sonra küçük hareketlerden sızabilecek hakikatleri ele vermemek için hareketsiz durdu ve mırıldandı:

-Cumartesi&#; Cumartesi&#; Ne zamana düşüyor o?

-Gayet basit. Dün pazardı. Evvelki gün cumartesi. Daha evvelki gün biz seninle beraberdik. Benden ayrıldın ve Feriha’ya gittin. Geceyi otelde geçirdin. Onun ertesi günü.

Meral kaşlarını kaldırdı ve bir hatırlama zorluğunun taklidini yaparak cevap verdi.

&#; Çıkmadım galiba.

Yataktan indi, terliklerini ve kimonosunu giydi. Aynaya baktı. Saçları dağılmış ve kabarmıştı. Tarağını aldı, fakat hemen bıraktı. Oda kapısına doğru yürüdü, durdu. Başı kazan gibiydi.

(Peyami Safa-Yalnızız)

Özetleme Tekniği

Özetleme tekniğinde anlatıcı kendisini tam olarak hissettirir. Anlatıcı bir olayı, kişiyi ya da çevreyi veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi okura özetleyerek aktarır. Daha çok eski romanlarda görülen bu teknik günümüzde pek kullanılmamaktadır. Çağdaş romancılar bu yöntemi “biliç akımı”, “tahlil”, ve “iç monolog”lardan yararlanılarak kullanırlar.

Örnek 1

Sonra, günlerce hayatın akışına kapıldı. Önemsiz gördüğü olayları tekrar yaşadı. Selim’i düşünmeden günler geçti. Yatakta karısının sıcaklığıyla, gecelerce uyudu. Yıkandı&#; tıraş oldu&#; tekrar kirlendi. Yeni bir paket jilet aldı. Evde birkaç kere ‘umumi temizlik’ yapıldı. Dostlarıyla geceler yaşadı: Selim’in tanımadığı dostlarla, aile ve iş çevresinin arkadaşlarıyla. Birbirlerine benzeyen günler, yaşarken nasıl geçtiği anlaşılmayan günler, tarih düşürülmesi imkânsız günler… Günler birbirini kovaladı. Pazartesi oldu, sonra pazar, sonra gene pazartesi. Sonra gene pazar oldu. Geç kalkıldı. Kahvaltı, büyük kahvaltı, geç yapıldı. Pazar gazeteleri okundu, bilmeceler çözüldü: geçen hafla çözülen aynı bilmeceler. Evde yemek verildi, başka evlere yemeğe gidildi.

(Oğuz Atay-Tutunamayanlar)

Örnek 2

Canının yemek istemediği günler oluyordu. Böyle günler, şehrin lokantalarını dolaşır, bir çeşit yemek arardı. Çoğu zaman bunun ya mevsimi geçmiş ya gelecek bir yemek oluşu tuhaftı. Yorgun, umutsuz girdiği bir lokantada onu bulunca oturur; önüne koydukları tabaktan bir iki lokma alır; sanki aradığı o değilmiş, ondan daha başka bir tat bekliyormuş gibi bezgin tabağı iter, şarap isterdi. Çok içiyordu. Bazı geceler bardağını doldururken şişeyi elinden bırakıp kalkar, şaşıran garsona borcunu öder, gideceği bir yere geç kalmış gibi sokağa çıkardı. Yürüyen, oturan kalabalığın arasında onu arardı.

(Yusuf Atılgan &#; Aylak Adam)

Necla Engin

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır