Sillas de
Paseo
Descubre los nuevos modelos de
sillas de bebés que tenemos para ti.
Ver los productos
Descubre los diferentes modelos.
Ver ahora
Tenemos las tronas que mejor se adaptan a ti.
Ver ahora
Ver más productos
DESCUBRE TODOS LOS PRODUCTOS QUE TENEMOS EN NUESTRA SECCIÓN OUTLET. HASTA UN 50% DE DESCUENTO, ¡DATE PRISA!
Ayaklardaki yanma ve ağrı sorunlarının kaynaklarından biri nöromalardır. Ayaktaki sinirlerin etrafındaki bağ dokusunun genişlemesi ve iltihaplanması sonucunda ortaya çıkan, yanma, ağrı, karıncalanma, huzursuzluk hissi, kramp ve duyuda bozulma gibi şikayetlerle kendini gösteren bir durumdur. Morton nöroma ayakta en sık görülen nöromadır. Özellikle 30 yaş üstünde ve kadınlarda sıklıkla görülmektedir. Genelde uygunsuz ve topuklu ayakkabı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Ayaktaki 3. ve 4. parmakların metatarsal kemiklerinin arasındaki siniri sıkıştırmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Belirtileri; problemin olduğu bölgede yanıcı ağrı, hissizlik, buruşuk çorap duyusu, keskin ve/veya yayılan ağrı ve ayakkabı giyildiğinde artan, çıkarıldığında azalan ağrı olarak sıralanabilir.
Nöroma ağrısı ayakkabının çıkarılması ve bölgeye masaj yapılması sonucunda genellikle azalmaktadır. Tedavi için geniş ayakkabılar, çeşitli ayak veya parmak pedleri ve ağrılı bölgeye kortizon enjeksiyonları uygulanabilmektedir. Bu tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi tedaviye başvurula bilmektedir.
Ayak tabanında metatars kemikleri olarak da bilinen tarak kemiklerinin bulunduğu bölgedeki ağrıya “metatarsalji” denilmektedir. Travma, uzunluk farklılıkları, düztabanlık, halluks valgus, halluks rigitus gibi yapısal deformitelere, bazı bozukluklara, kemik ve yumuşak doku bozukluklarına bağlı oluşabilmektedir. Hastalarda tarak kemiğine ve eklemine dokunulduğunda ağrı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca ayak tabanında tarak kemikleri altında taş varmış hissine neden olmaktadır. Özellikle eklem hareketi sırasında ağrı oluşmaktadır. Detaylı muayene ve ayak röntgen filmi sonucuna göre tanı konulmaktadır.
Tedavide ilk tercih doğru ayakkabı seçiminin belirlenmesi ve tabanlık desteklerinin kullanılmasıdır. Nadiren cerrahiye ihtiyaç duyulmaktadır.
Tarsal Tünel Sendromu, topuğun iç kısmında dar bir kanaldan geçen sinirin basıya maruz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Ayak bileğinde burkulma, ayak bilek çevresi kırıkları, uygunsuz ayakkabı kullanımı sonucunda veya siniri basıya uğratan bir kitle nedeniyle tetiklenmektedir. Genelde tek taraflıdır. İki tarafta da olması durumunda sistemik bir hastalığa bağlı sinirlerde tutulum olabileceği düşünülmeli ve dikkatli olunmalıdır.
Hastalarda topukta ve ayak tabanında duyu bozukluğu, yanıcı tarzda bir ağrı, hatta bazen renk değişiklikleri, baldıra vuran ağrı gibi şikayetler görülebilmektedir. Ağrı genelde geceleri uyandırır tarzdadır. Detaylı bir fizik muayene ve EMG (sinir testi) sonucunda tanı konulmaktadır.
Tedavi için ortotikler ve özel tasarlanmış ayakkabılar kullanılabilmektedir. Ayrıca enjeksiyon tedavisi gerekebilmektedir. Bu yöntemlerin yetersiz kaldığı ileri vakalarda cerrahiye ihtiyaç duyabilmektedir.
Kaşıntı yaşam kalitesini bozan önemli bir semptomdur. Kaşıntı akut olabileceği gibi kronik seyirli olabilir. Hastalarda uyku bozukluğu ve depresif psikiyatrik hastalıklara neden olabilir. Kaşıntı deride sinirleri uyararak kaşıntıya neden olabilen histamin ve diğer maddelerin salınımı ile gelişir. Deride başlayan uyarı sinir yolu ile beyinde ilgili merkezlere iletilerek kaşınma hissinin oluşmasına neden olur. Asetilkolin kaşıntıya neden olabilen bir nörotransmitterdir.
Bazen vücutta kaşıntı sorunun nedeni basit bir böcek ya da sinek ısırığı bazen de bir deterjan olabilir. Bu tip kaşıntılar genellikle kısa bir süre sonra azalarak yok olur. Bazı kaşıntılar ise uzun sürerek kişinin yaşam kalitesini etkiler. Bu tip kaşıntılarda doktora gitmek gerekir çünkü vücutta kaşıntı önemli bir hastalığın habercisi olabilir. Her yaşta görülebilir ancak yaş ilerledikçe sıklığı artar. 80 yaş üstü hastaların yüzde 20’sini etkiler.
Vücutta kaşıntı nedenleri genellikle şunlardır:
“Kaşıntı neden olur?” diye düşünüldüğünde yukarıda sayılan nedenler yaygın olarak kabul edilir. Kaşıntı önemsenmese de ciddi hastalıkların nedeni olabilir. Kişisel bakıma rağmen 2 haftadan uzun süren kaşıntı varsa, bu kaşıntı sizi günlük rutinlerinizi yapmayacak hale getirip uyutmuyorsa, aniden geliyorsa ve yok oluyorsa, kilo kaybı, ateş gibi sorunlar da eşlik ediyorsa mutlaka dermatoloji uzmanına gitmek gerekir. Vücutta kaşıntıya neden olan hastalıklar şöyle sıralanabilir:
Derinin kuruması kaşıntı gelişiminde önemli bir nedendir. Kuru hava, aşırı banyo yapma alışkanlığı deride kurumaya neden olabilir. Çocukluk döneminde başlayan ve yıllarca devam edebilen atopik egzama kaşıntılı, tekrarlayan bir deri hastalığı. Bu nedenle küçükken ‘geçti’ diye bakılan atopik egzama, yetişkinlik ve yaşlılık döneminde de sık sık kişinin karşısına çıkabilir. Çocukluk çağında sık görülen atopik egzamada deri kuru, kalınlaşmış ve asetilkoline duyarlılığı artmıştır. Hücre içerisinde üretilen prostaglandinler, histamin ve diğer sitokinler kaşıntının şiddetini artırırlar. Sinir uçlarındaki P maddesi terbezleri ve kan damarlarında daha yoğun bir şekilde bulunur, nörojenik inflamasyona neden olabilir. Histamin ile birlikte mast hücrelerinden salgılanan kimaz, triptaz, lökotrien ve interlökinler kaşıntıya neden olabilir.
Deriye temas eden alerjenler, deterjanlar ve viral deri hastalıkları kaşıntıya neden olabilir.
Uyuz hastalığı uyuz parazitinin neden olduğu kaşıntılı bir deri hastalığıdır. Hastalığa neden olan parazit genellikle deri temasıyla (sarcoptes scabiei hominis akarı) bulaşır.
Pandemi dönemimde uyuz hastalığı tüm dünyada artış göstermiştir. Ülkemizde aynı dönemlere ait çok merkezli çalışmalarda pandemi öncesi uyuz olgularının arttığı rapor edilmiştir. Uyuz artış nedenleri arasında sosyal yaşam koşullarının olumsuzluğu, göçler, kalabalık yaşam alanları önemli etkenlerdir.
Vücut yüzeyinde derinin yüzeyel tabakasında yaşamaya başlayan parazit kendisi ve salgılarına karşı gelişen immün reaksiyon, bulaştan genellikle günler-haftalar sonra, kaşıntı ve kabarcıklar oluşturarak özellikle gece uyumayı engelleyen düzeyde kaşıntı oluşturur.
Tedavi edilmeyen olgular yakın temasın olduğu eş ve çocuklara rahatlıkla bulaşabilir.
Uyuz genellikle temel olarak yakın deri teması ile bulaşır; aynı yatağı paylaşma veya uyuz olan birinin yatağında uyumak, daha az sıklıkta ortak kullanılan giysi ve havlularla bulaşabilir. Cinsel temas ile uyuzun bulaşması sıktır. Uyuz paraziti taşıyan biriyle kısa süreli kol teması sonucu uyuz bulaşması olası değildir. Uyuz parazitinin bulaşması için daha uzun süreli temas gereklidir.
Düzenli günlük yıkanma alışkanlığı olan hastalarda deride parazit sayısı az olduğundan hastanın kaşıntısına rağmen tanısını koymakta zor alabilir. Bu tür hastaların bulaştırıcılıkları çok daha az olur.
Mantar hastalıkları yerleştikleri deri bölgelerinde lokal kaşıntıya neden olur. Mantar hastalığının neden olduğu kaşıntı kasık (kasık mantarı), ayakta (ayak mantarı) veya diğer vücut bölgelerinde lokal kaşıntıya neden olur.
Karaciğer hastalıkları, safra kesesi tıkanıklığı, siroz, hepatit ve pankreas hastalıkları kaşıntıya neden olabilir. Kronik karaciğer hastalıklarında inatçı kaşıntı yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Karaciğer hastalıklarına bağlı gelişen kaşıntıda sırt, en sık kaşınan bölgedir. Ancak daha az sıklıkta diğer tüm vücut bölgelerinde kaşıntı gelişebilir. Karaciğer kaynaklı kaşıntının şiddeti gündüz, geceye göre daha fazla olurken, kış aylarında artar. Kaşıntı en çok sırasıyla primer biliyer siroz, hepatit C virüsü ve hepatit B virüsü enfeksiyonlarında görülür.
Karaciğer hastalıklarına bağlı gelişen kaşıntı;
Kaşınan hastalarda hipertansiyon yaygınlığı düşüktür. Kolestatik karaciğer hastalığında kaşıntı şiddetli bir semptomdur. Akşam saatlerinde pik yapar. El içi ayak tabanında kaşıntı temel bulgu olup bazen tüm vücutta yaygın görülebilir.
Diyabet hastalarının önemli bir kısmında kaşıntı gelişir. Bazı olgularda kaşıntı diyabet tanısı konulmadan önce başlayabilir. Diyabet deriyi kuruturken kaşıntıya neden olur. Kan şeker düzeylerinin normal sınırlara gelmesi ile kaşıntı azalır ya da kaybolur. Deri mantar ve bakteriyel enfeksiyonları diyabete eşlik edebilir. Tekrarlayan ve tedaviye dirençli mantar enfeksiyonlarında mutlaka diyabetin araştırılması gerekir.
Kaşıntı tiroit hastalıklarına eşlik edebilir. Tiroit antikorları kaşıntının önemli nedenidir. Hiper ve hipotroidi kaşıntıya neden olabilir. Tiroit hastalıklarının tedavi edilmesi ile olguların çoğunda belirgin iyileşme gelişir.
Kronik böbrek hastalığı ve diyaliz olgularının yüzde 90’ında kaşıntı gelişir. Diyaliz hastalarında en önemli neden; deri kuruluğu ile birlikte kalsiyum, magnezyum ve fosfor dengesinin bozulması. Kan üre düzeyindeki artış kaşıntının önemli nedenlerinden birini oluşturur.
Sinir lifleri ve beyin hücrelerinde meydana gelen hasar deride kızarıklık olmadan kaşıntıya neden olur. Kaşıntı birden fazla sinirsel hasara neden olan hastalıklarla ilişkili olabilir. Bazen MS (multiple skleroz) ve beyin tümörü de kaşıntı oluşturabilir. Felç veya inme denilen beyin kanamalarından sonra nörojenik (nöropatik) kaşıntı gelişebilir. Herpes enfeksiyonuna bağlı gelişen herpes zoster enfeksiyonu sonrası kaşıntı gelişebilir.
Nöropatik kaşıntı normal kaşıntıdan farklı hissedilebilir. Sinirsel kaşıntı, kaşıntı hissi ya da iğne batma hissi yaratabilir ve bu his çok şiddetli olabilir. Kaşımak tabloyu kötüleştirebilir. Sinirsel kaşıntı belirtileri şunlardır:
Kaşıntı birden fazla psikiyatrik hastalıkla birlikte görülür. Kronik kaşıntılı hastaların yüzde 70’inde demans (bunama), şizofreni, kişisel bozukluklar, primer depresif hastalık ve davranış bozuklukları gibi en az bir hastalık ile birliktelik gözlenir. Ancak kaşıntının bu hastalıkların nedeni ya da sonucu olup olmadığı hala tartışılıyor.
Bazı kan hastalıklarının ilk bulgularından biri kaşıntı olabilirken, deri lenfomasının en önemli belirtilerinden birini oluşturur. Hodgkin lenfoması şiddetli kaşıntı ile başlayabilir. Kanser hastalıkları ile ilişkili kaşıntı tedaviye dirençli olur veya yeterli yanıt vermez. Polistemi vera olgularının yüzde ’inde kaşıntı gelişebilir. Erişkin dönemde başlayan egzamalar löseminin başlangıç bulguları olabilir.
İlaca bağlı gelişen kaşıntı etken maddeye ve/veya ilaç yapımında kullanılan yardımcı maddelere karşı gelişebilir. Kullanılan bazı ilaçlar karaciğer, böbrek fonksiyonlarını bozarak dolaylı olarak kaşıntıya neden olurlar. Hiperyertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar; ARBs (anjiotensin reseptör blokerleri), ACE (anjiyotensin konverting enzim) inhibitörleri vekalsiyum kanal blokerleri kaşıntı oluşturabilirler.
Kaşıntı; amiodaron (kalp ritim bozukluğu tedavisi), tiklopidin (pıhtılaşma önleyici ilaç), bazı antibiyotikler (makrolidler, karbapenemler vb.) ve psikotrop ilaçların (antidepresan ve nöroleptikler) kullanımına bağlı gelişebilir. Statinler, anti mikrobiyal ilaçlar, kemoterapötik ajanlar, fenitoin gibi ilaçların kullanımına bağlı olarak deride kaşıntı ve kızarıklık gelişebilir.
“Vücutta kaşıntı neden olur?” sorusu çocukluk çağında yaşanan hastalıklara da bağlıdır. Suçiçeği, kızamık ve kızamıkçık gibi çocukluk çağı hastalıkları vücutta kaşıntı, kızarıklık, kabarcık veya döküntü yaratır.
Uzun süren kaşıntının nedenlerinden biri de HIV (Human Immunodeficiency Virüs). AIDS hastalığının sebebi olan bu virüste kaşıntı, döküntülerle birlikte gelebilir ve ağrılı olabilir.
Kaşıntılar geceleri şiddetini artırabilir. Ancak bazı tür kaşıntılar geceleri ortaya çıkar. Gece artan kaşıntı; deri ve parazit enfeksiyonları, yatak ve örtülerin tahriş edici etkisine bağlı gelişebilir.
Vücutta kaşıntı ve kızarıklık için öncelikle vücutta kaşıntı sebeplerinin araştırılması gerekir. Deri hastalığına bağlı gelişen kaşıntılarda deri lezyonları ile neden olan hastalığı tanımak mümkündür. Deride kaşıntıya neden olabilecek hastalık lezyonu olmayan hastalar sistemik hastalıklar açısından hasta ayrıntılı araştırılmalıdır. Kaşıntının ne zaman başladığı oldukça önemlidir. Çevresel faktörlerdeki değişim, kullanılan ilaçlar, gıdalar, deterjanlar ve alerjenlerle ilişkili olup olmadığı araştırılmalıdır. Teşhis konduktan sonra tedavi uygulanır. Ancak tüm vücutta kaşıntı hissedildiği zaman şunlar uygulanabilir:
Vücutta kaşıntının nedenleri belirlendikten sonra tedavi başlar. Dermatoloji uzmanı ile başlayan tedavi süresince hastalık kaynaklı kaşıntılarda uzmanlarla birlikte konsültasyonlar yapılabilir. Örneğin diyabet hastalarının doktorlarının da bu sürece dahil olması sağlıklı bir izlem açısından önemlidir. Tedavi sürecinde kortikosteroid ve anti-histamin kremler ve merhemler verilebilir. Bazı bağışıklık baskılayıcı ilaçlar da verilebilir. Topikal bazı kremler de rahatlama sağlayabilir. Ağızdan alınan bazı ilaçlar da tedavinin bir parçası olabilir.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.