Polikistik over (PKO)'da tipik ultrason bulguları vardır.
Bununla birlikte bazı kadınlarda ultrason bulguları var olsa bile hiç bir belirti olmayabilir.
Ultrasonografi yumurtalıkların iç yapısı hakkında oldukça değerli bulgular verir.
Özellikle vajinal ultrasonografi yumurtalıkların boyutlarının net olarak ölçülebilmesine ve iç yapılarının detaylı bir şekilde görülebilmesine olanak tanır.
Bakire olunması durumunda ise idrar torbasının yeterince dolu olmasından sonra yapılan ultrasonografi (abdominal, yani karından yapılan ultrasonografi şekli) vajinal ultrasonografi kadar olmasa da yumurtalıklar hakkında önemli bilgiler verir.
abdominal (karından bakılan)ultrason görüntüsü (sol resim), vajinal ultrason görüntüsü (sağ resim)
PKO tanısı konması açısından dikkatli bir ultrasonografi incelemesi son derece önemlidir ve PKO düşünülen her durumda yapılır.
PKO’da en sık görülen ultrasonografi bulgusu her iki yumurtalıkta birden var olan milimetre çapında olan ve yumurtalığın çevresi boyunca dizilmiş kistik yapılardır (resimler). Yumurtalığın merkezi kısmında görülen dokunun yoğunluğu da artmış izlenimi vermektedir. İleri derece PKO olgularında yumurtalıklar irileşmiş ve hacimleri artmış bulunabilir.
Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe'den mesai günlerinde arası randevu almak için:
+90 13 13
+90 45 02
Telefonla sorularınıza yanıt verilememektedir.
Adres: Nispetiye Cd. 36/3
Levent II Apt. - Kat 2 Daire
Etiler - 1. Levent / İstanbul
Pazartesi:
Salı:
Perşembe:
Cuma:
monash.pw:
Daha fazla bilgi
PKO tanısı tek başına ultrasonografi bulguları dikkate alınarak konamaz. PKO görüntüsü tümüyle sağlıklı olan %20 kadında vardır ve PKO belirtileri olmadığı sürece birinci derece öneme sahip değildir.
Yine tersine şiddetli PKO belirtileri ve laboratuvar bulguları olan bir kadında ultrasonografide PKO görülememesi tanıdan uzaklaştırmaz.
PKO tanısında ultrasonografi yalnızca bir yardımcıdır.
Bir kız bebek doğduğunda yumurtalıklarındaki yumurta sayısı yaklaşık 1 buçuk-2 milyon civarındadır. Bu sayı ergenliğe kadar azalma gösterir ve bine düşer. Kadınlar adet görmeleriyle birlikte her ay yumurtlarlar. Doğurgan oldukları dönemde ise yumurta sayısı bin civarındadır. Her ay bu yumurtalardan kullanılır, yumurtalar tükendiğinde de menopoz süreci devreye girer.
Her ayki dönemde yaklaşık civarında yumurta yola çıkmak için ayaklanıyor ve hepsi büyümeye çalışıyor ama hepsi öne çıkamadığı için genellikle her ay kadın vücudunda 1 veya 2 yumurta önderlik kazanıyor. O yumurtalar yumurtlamaya hazırlanıyor. Kadınlar 1 buçuk-2 milyon yumurtayla doğuyor ama her ay civarında yumurta kaybediliyor. Ancak her kadın aynı yumurta sayısıyla dünyaya gelmiyor, aynı sayıda yumurtayla ergenliğe girmiyor. Dolayısıyla da kadınların doğurganlık sürelerinde farklılıklar görülebiliyor.
Azalmayı etkileyen pek çok faktör var. Birincisi, ne kadar çok yumurtayla dünyaya geldiğimiz. Bunu biraz genetik şans olarak da düşünebiliriz. Aslında genetik şansla hayata daha fazla yumurtayla gelindiğinde, yumurtaları zamanla kaybedilse bile doğurgan olunan süre uzayabiliyor. Ama bu doğurganlık süresi içerisinde yumurta rezervini sigara, stres de elbette azaltabilir. Ayrıca yaşla birlikte de kesinlikle bu rezervin azaldığını biliyoruz. Yumurtalıklara yönelik herhangi bir operasyon, yani yumurtalıkların dokusunu etkileyebilecek herhangi bir ameliyat, herhangi bir ilaç kullanımı söz konusu olduğunda mutlaka yumurtalık rezervinin azaldığını biliyoruz. Kanser gibi bazı sistemik hastalıklarda kullanılan kemoterapotik ve radyoterapotik ajanların vücudumuzdaki en hassas hücreleri azaltarak doğurganlık süresini oldukça kısalttığını da biliyoruz.
Eskiden 40 yaşı riskli yaş kabul ederdik ve 40 yaşından sonra yumurta sayısının çok belirgin bir hızla azaldığını söylerdik. Zamanla 37 yaşın daha riskli bir yaş olduğunu kabul ettik. Şimdi de dünyadaki verilere baktığımızda 35 yaşından sonra bu azalmanın hızlandığını söyleyebiliriz. Artık kadınlardaki yumurta rezervi, yani yumurta sayısının azalması, hatta daha önemlisi yumurta kalitesindeki problemler daha erken yaşlara doğru gelmekte. O yüzden bebek sahibi olmak için 35 yaşından sonra daha hızlı hareket etmek gerektiğini söyleyebiliriz.
Bundan 10 yıl öncesine göre, ciddi yumurta rezerv azlığını ya da erken menopoz riskini çok daha fazla görmeye başladık. Toplumda bunun yüzdesi çok artmaya başladı. Bu arttığı için bebek sahibi olmak için 35 yaşını geçmemeyi öneriyoruz.
Ailede erken menopoz varsa, özellikle anne, teyze, kız kardeş gibi kadından gelen genetik faktörler konusunda uyarıcı olmak çok önemli. Çünkü bu bize, o ailede genetik olarak bir rezerv azlığına yatkınlık olduğunu gösteren bir bulgu olabilir. Ayrıca kemoterapi gerektiren, kanser gibi sistemik bir hastalığı olan kadınların da öncesinde yumurtalık rezervinin değerlendirilip, gerekirse dondurulup saklanması gündeme gelebilir. Bu tarz tedaviler yumurta rezervini ciddi şekilde azaltan faktörler.
Sigara ve beslenme koşulları da çok önemli. Sağlıklı beslenmeyi ve sigaradan uzak durmayı çok önemsiyoruz. Yumurtalık kistleri ya da yumurtalıkta olabilecek başka herhangi bir problemden dolayı geçirilecek ameliyatlar da kadınların en büyük problemlerinden.
Çocuk sahibi olmak için “yumurta rezervinde” ne kadar yumurta olması lazım? Bir sayı verilebilir mi? Soruna cevap arıyoruz. Aslında, Çocuk sahibi olabilmek için bir tane yumurta bile yeterli. Bu tamamen o yumurtanın kalitesi, kadının doğurganlığı ve o yumurtadan güzel bir embriyonun oluşmasıyla ilgili. Aslında çocuk sahibi olmak için bir yumurta ve bir sperm yeterli. Dolayısıyla yumurta rezervi çok azalmış kadınlar da kendiliğinden gebe kalabilir. Ancak burada tabii ki beklemek biraz riskli. Çünkü beklerken yumurtaların tamamen tükenmesi söz konusu. O yüzden bu kadınlarda hızlıca etkin tedavilere geçiyoruz. Etkin tedavide de tabii ne kadar çok yumurta alırsak o kadar çok faydasının olacağını düşünüyoruz.
“Şu kadar yumurta gebelik için gerekli” diye bir ifade doğru olmaz, Ancak elimizde ne kadar çok yumurta olursa gebelik için o kadar iyi. Ne kadar çok iyi kalitede yumurta, spermle birleştirilmiş ne kadar çok embriyo olursa aralarından en iyiyi seçme şansı, en iyilerini seçtikten sonra dondurup bir sonraki gebelik için saklama şansı da yüksek oluyor.
Yumurta rezervi az olan bir hastayı bir bütün olarak değerlendirmek önemli. Yani kaç yıllık evli, ne kadar zamandır çocuk sahibi olmak istiyor, eşinin spermi nasıl gibi mevcut durumların değerlendirilmesi lazım. 20 yaşında rezervi az olan bir hastaya olan yaklaşımla 40 yaşında rezervi az olan hastaya yaklaşım aynı değil. Siz 20 yaşında yeni evli ve rezervi az olan bir hastayı birkaç ay yumurta takibiyle değerlendirebilirsiniz ama 40 yaşında daha radikal tedavi kararları almanız gerekebilir. Hastaların doğurganlık süresini çok iyi değerlendirilmek gerekiyor. Geç kalmamak, zamanı iyi kullanmak lazım.
Ultrasonda hastanın yumurtalıklarındaki yumurta sayısını sayarak, yumurta rezervinin hastanın yaşına uygun olup olmadığını söyleyebiliriz. Tabii ki bizi destekleyen bazı hormon testlerimiz de var. Bunların içerisinde en önemlisi Anti-Mullerian Hormonu (AMH). Anti- Mullerian Hormon doğru bir şekilde bakılmışsa, bize yumurta rezervi ile ilgili güvenilir sonuçlar verebiliyor. Yine adetin ikinci ya da üçüncü günü hastanın FSH ve E2 değerlerini birlikte değerlendirmek gerekir. Tüm bu test ve kontroller bize hastanın yumurta rezervi ile ilgili bilgiler verir.
Kontrol edemediğimiz pek çok durum var. Hastaya “Stresten uzak dur” diyoruz ancak bu günümüz yaşam koşullarında, özellikle çalışan bir kadın için çok kolay bir şey değil. Ancak egzersiz yapmak yumurta sayısını arttırmasa bile kaliteyi arttırır. Yani dokudaki oksijen miktarını artırır, stresi azaltır. Bunun da yumurta kalitesine mutlaka bir katkısı var. Yaşamımızda değiştirebileceğimiz faktörler ve değiştiremeyeceğimiz faktörler var. Sağlıklı beslenme, düzenli spor, protein ağırlıklı beslenmek, sigara içmemek, özellikle 40 yaşından sonra hekim önerisiyle bazı antioksidan ilaçların kullanılması yumurta rezervinde elde edeceğimiz yumurta kalitesine mutlaka olumlu etkisi olacaktır.
Kesinlikle. En önemli şey yumurta kalitesidir. Yumurta rezervi yani yumurta sayısının en önemli anlamı bizim ne kadar çok sürecimizin olduğu, ne kadar rahat hareket edip edemeyeceğimizdir. Gebelik anlamında 10 tane kalitesiz yumurtadansa 2 tane kaliteli yumurtanın olması her zaman her hekimin tercih ettiği bir durumdur.
Yumurta sayısının azalması sizi ikaz eder, sadece sayı değil, ayrıca yaş da önemli. Hatta en önemli faktör yaş. Bunların hepsi gebelik şansını azaltan ya da arttıran faktörler. Mesela 40 yaşına geldiniz ve yumurtalık rezerviniz çok iyi. Bu sizin gebeliği erteleyebileceğiniz anlamına gelmiyor. Çünkü yaş yumurta kalitesini olumsuz etkileyen bir faktör. Dolayısıyla değerlendirme yaparken birçok faktörü birlikte düşünmek gerekiyor. Yumurta rezervi, yaş, hastanın evlilik süresi, ne kadar zamandır çocuk istediği, herhangi bir hastalığının olup olmadığı, ameliyatları, daha önceki gebelikleri ve sperm çok dikkate alınması gereken faktörler. Yani her hastayı bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Sadece yumurta rezervi değil, her faktör tedavi yaklaşımını değiştirebiliyor.
yaş arasının, doğum için en iyi yaş olduğunu söyleyebiliriz. Bazen kabul etmesek de yaşlanmaya başlıyoruz. Metabolizmamız yavaşlamaya başlıyor. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin özellikle yaş faktörünü hesaba katmalarında yarar var.
Rahim filmi, Histerosalpingografi kadın infertilitesinde yılından beri kullanılan tanısal görüntüleme yöntemidir. Rahim filmi sayesinde rahim ile ilgili tüplerin konjenital veya sonradan kapalı olması, uterin anomaliler, endometrial polip, submüköz miyom, adenomiyozis gibi birçok sorunun tanısını koymada yardımcı olur.
Rahim filmi ile tüplerde tanı konulan sorunlar tüplerin kapalı olması, salpinjita istmika nodozum (tuplerde skar dokusu geliştiren inflamatuar bir hastalık), polip, hidrosalpenks (tüplerin sıvı ile şişmesi), tüplerin etrafa yapışık olması.
Rahim filmi infertilite sorunu yaşayan çiftlerde öncelikle başvuracağımız tetkiklerden biridir.
Rahim filmi çekmekteki en önemli amacımız tüplerin açık kapalı olup olmadığını anlamak ve yumurtalıklar ile ilişkisini değerlendirmektir. Tüple ilgili tespit edebileceğimiz durumlar tubal polip, hidrosalpenks, spazma bağlı tüp tıkanıklığı, tüp ligasyonu, tüp ile ilgili inflamatuar hastalığı (salpingo istmika nodozum). Bu sorunlar tek tüpte veya iki tüpte de olabilir. Normal şartlarda uterus (rahim) ve yumurtalıklar ultrason ile görülebilir ancak tüpler görülemez.
Rahim filmi ile uterus ile ilgili olarak tespit edebileceklerimiz uterusun kalıtsal anomalileri, submukozal miyom, uterin kanserleri, adenomiyozis. Ayrıca bize kürtaj sonrası rahim içinde yapışıklığının olup olmadığı ve aşılama ya da tüp bebek tedavisi öncesi rahim içinin (endometrium) değerlendirilmesinde yardımcı olur.
Hsg tüpler bağlandıktan birkaç ay sonra tüplerin tıkalı olup olmadığından emin olmak için de çekilebilir.
Rahim filmi (Hsg) çekme adet sonrası ilk hafta içinde endometrium büyümeden yapılır. İşlemden önce enfeksiyon olmaması için antibiyotik yapılır. Sonrasında da eğer ihtiyaç olursa ağrı kesici kullanılır.
Hsg rahim ağzından kontrastlı ilacın verilerek rahim içi ve tüplerin x-ışını ile filmi çekilerek görüntülenmesi ile elde edilir. Kontrastlı ilaç yağda veya suda çözünen olabilir. İlaç önce rahim içine sonra tüplere ve oradan da karın boşluğuna geçer. Bu geçiş sırasında ve sonrasında film çekilir. Rahim ağzına verilen kanül rahim ağzına çık iyi yerleştirilmelidir. Yoksa işlem sırasında ilaç vajene akacağı için yanlış değerlendirme yapmamıza neden olur.
Film çekimi lokal ya da genel anestezi ile yapılabilir. Lokal yapılmasına rağmen bazı hastalarda çok ağrılı olduğu için genel yapılması daha uygun olur. İşlem süresi dakika kadardır.
Şu durumlarda rahim filmi çekmeyi ertelemek gerekir:
Rahim filmi çekimi sonrası karın ağrısı, koyu kıvamlı vajinal akıntı ve genel anestezi ile çekim yapıldıysa anesteziye bağlı baş dönmesi olabilir. Akıntı bazen kanlı da olabilir. Akıntı için tampon kullanılmaz.
Rahim filmine alternatif olarak laparaskopi, histereskopi veya sonohisterografi yapılabilir. Histereskopi ve sonohistereskopi uterus içi, laparaskopi ise tüpler hakkında bilgi verebilir.
Rahim filmi (Hsg) avantajlarını sıralarsak:
Rahim filmi (Hsg) sonrası ciddi problemler nadir görülür. Kötü kokulu akıntı, bulantı, kusma, şiddetli karın ağrısı ve kramp, aşırı kanama ve ateş olursa mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Hsg sonrası tüpler açık ve başka sorun yoksa ilk iki ay gebelik ihtimali yüksek olduğu için haftada 2 ya da folikül takibi yaparak ilişkiye girilmeli.
Rahim filmi (Hsg) sonrası görülen komplikasyonlar:
Etiketler:hsgmiyomrahim filmirahim filmi fiyatıuterus