sallama çay sağlıklı mı / POŞET ÇAYLARDAKİ TEHLİKE

Sallama Çay Sağlıklı Mı

sallama çay sağlıklı mı

Poşet &#;aylar zararlı mı?

Günümüz yoğun çalışma temposu içinde, zaman kısıtlı olduğunda bizim toplumumuzda da pratikliği sebebiyle sıkça tercih edilen poşet çaylar, sağlıklı mı? Yapımında Kullanılan malzemeler kanserojen olabilir mi? Poşet bitki çayları, aktardan alınıp demlenerek hazırlanan bitki çayları İle aynı etkiyi gösterir mi? Gibi sorular çoğumuzun aklına gelmiştir.

Bu konuda yapılan araştırma sonuçlarından bazılarını paylaşmak gerekirse;

Öncelikle Poşet bitki çayları, Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olarak hazırlanıp üretildiğinde içinde sadece o bitkinin yaprak, çiçek ve tohumunu barındırabilir. Gıda Kodeksi Yönetmeliğine göre poşet çaylara boyar madde katılamaz. Kaynar suya çıkan çay rengi, bitkinin kendi öz rengi olmaktadır. Bu durumda demlenen bitki çayı ile poşet bitki çay arasında etkinlik ve sağlık anlamında bir fark bulunmayacaktır.
Sadece ıhlamurda olduğu gibi, demlenirken çiçek, sap karışık olmasına karşın poşet ıhlamurda sadece çiçek kısmı bulunduğundan içeriği nedeniyle daha kıvamlı ve salya benzeri bir dokuda olması normaldir.

Poşet çaylarla ilgili asıl bizi tedirgin eden sorun ise, yapımında kullanılan poşetlerin sağlığa uygunluğu konusudur; Zira kaynar suya girdiğinde erimeyen bir yapının, sağlığa zararlı maddeler de içerebilme olasılığı olabilir mi? Evet maalesef olabilir…

Kanada’da McGill Ünüversitesi’nde yapılan ve “Environmental Science & Technology” sitesinde yayınlanan araştırmanın sonucuna göre poşet çaylar kaynar suda demini alırken, suya milyonlarca mikro ve nanoplastik parçacığın sızmasına neden olmaktadır.

Demlenmeden sonra, yapılan Elektron Mikroskobik çalışmalar, tek bir poşet çaydan, milyar mikro partikül ve milyar nanopartikül plastiğin suya sızdığını göstermiştir. Araştırmadan ortaya çıkan bu rakamlar, plastik şişelerde satılan sular da dâhil olmak üzere diğer yiyecek ve içeceklerde bulunan plastik partiküllerinden çok daha fazladır.

Yapılan çalışmanın ilginç bir sonucu da şu ki, inceleme sonucunda söz konusu nanopartiküllerin poşet çayların poşetinde hâlihazırda bulunmadığı, demlenme esnasında, kaynar suyla temasla ortaya çıktığı görülmüştür.

Uzmanlar söz konusu plastik partiküllerin insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda henüz hemfikir olmasa da hiçbirimiz böyle bir riskle karşı karşıya kalmak elbette istemeyiz.
Bunun önüne geçmek için sadece kaliteli ve güvenli firmaların ürünlerini tüketmek bizi bu riskten bir bakıma koruyacaktır.

Peki Türk Gıda Kodeksine uygun ürünler imal eden bu firmalarda poşet çay hangi materyalle ve nasıl hazırlanıyor?

Poşet çay üretiminde herkesin bildiğinin aksine normal selüloz kâğıt kullanılmaz. Tam da bu sayede, pilastik vb kimyasal kullanılmamasına rağmen poşet çaylar kaynar suda erimez. Bitkilerdeki sklerenkima lifleri adını verdiğimiz yapı, sandığımızdan çok daha kuvvetlidir. Gemi halatları, bez çuvallar, keten ve pamuklu kumaşlar da bitkinin bu lifli yapısından elde edilir ve haliyle hiçbiri suya girdiğinde erimez.
Poşet çay torbaları da , bir muz türünün (Musa textilis) yapraklarının kalın saplarından çıkan ve yaprak taşıyan sürgünden elde edilen liflerden hazırlanıyor.

Hazırlanan kâğıt hamuru hidrojen peroksit ile beyazlatılıyor. Hidrojen peroksit bizim yaralarımızı temizlemede kullandığımız “oksijenli su” dur. Geçmişte sağlığa zararlı başka kimyasallar kullanılmış ancak günümüzde kullanılmamaktadır.

Bazı çay üreticileri, anlatılan çay poşetleri yerine plastik çay poşetleri kullanıp, Türk Gıda Kodeksi’ne uymayan, gıdaya uygunluk sertifikası bulunmayan alüminyum tel kullanıp maliyeti düşürerek insan sağlığını tehlikeye düşürebilirler. Veya çaya boyar madde eklenmesi sonucunda tüketicilerin sağlığı olumsuz yönde etkilenir.

Poşet Çayları Güvenle İçebilmek için:

1-Tüketiciler olarak dikkatli olalım, sadece Tarım Bakanlığından izinli ve Türk Gıda Kodeksine Uygun Hazırlanmış, Kaliteli Ürün ve Markaları Tercih edelim.
2-Alüminyum zımba içermeyen bitki çaylarını seçelim.
3-Çayı plastik bardak yerine kaliteli porselen veya cam bardakta demleyip içelim çünkü çayın sıcaklığı, bardaktaki kimyasallar gibi zararlı maddeleri açığa çıkarabilmektedir.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Sakarya Üniversitesi'nde poşet çaylar üzerinde yapılan bir araştırma, plastiğin burnumuzun dibine kadar geldiğini ispatladı. Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Meral Yurtsever'in başkanlık ettiği poşet çaylarda bulunan plastik miktarı konulu araştırma, vahim sonuçları ortaya koydu. 11 farklı markanın 4 bardak poşet çayında plastik maddeye rastlanırken demlik poşetlerin ise tamamında mikroplasti olduğu öğrenildi.

İNSANDA İLK KEZ RASTLANDI

Doğada çözünmesi yüzyıllar süren plastikler bu süreçte boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasındaki parçacıklara, yani mikroplastiklere dönüşebiliyor.  Hollanda'da yapılan ve sonuçları bu yılın Mart ayında açıklanan bir araştırmada, ilk kez insan kanında mikroplastiğe rastlanmıştı. Çalışmada, kan örneklerinde, içecek şişeler, gıda ambalajları ve giysi üretiminde yaygın kullanılan PET plastik, gıda ve ev ürünlerinin paketlenmesinde kullanılan polistiren ve plastik poşet yapımında kullanılan polietilen tespit edilmişti.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK (Y) projesi kapsamında poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten mikroplastik geçip geçmediğini araştırdı.

MİLİMETRE ARASI 13 BİN MİKROPLASTİK

Çalışmasında bazı poşet çaylarda mikroplastiğe rastlayan Yurtsever, "Ortalama olarak bir demlik poşetinden 13 bin mikroplastik parçacığın içeceğimize, yani çaya geçtiğini gördüm. Burada benim incelemede kullandığım teknikle 3 mikrometre boyutuna kadar olan mikroplastik parçalarını tespit edebiliyoruz. Yani çaya 3 mikrometreyle 5 milimetre arasında 13 bin kadar mikroplastiğin geçtiğini söyleyebiliriz." dedi.

"11 DEMLİK POŞET ÇAYIN TAMAMI PLASTİK KATKILI"

Araştırmada selüloz olarak bilinen, farklı markalarda 11 bardak poşetini ve 11 demlik poşetini incelediğini anlatan Yurtsever, demlik poşetlerinin tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerinin 4'ünün yüzde selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin ise plastik içerdiğini saptadığını söyledi. Yurtsever, "Benim incelediğim 11 demlik poşetinin tamamının plastik katkılı olduğunu ve bu plastiklerin de polyester, polipropilen, polietilen olduğunu gördüm." diye konuştu.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

STİCK ÇAYLARDA DA VAR

Yurtsever, son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında da şu uyarılarda bulundu:

"Bir de yeni nesil poşette stick çaylar ya da kalem çay olarak bilinenler var. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var, içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor."

Küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğunu aktardı.

“PRATİKLİĞİ İNKAR EDİLEMEZ AMA…”

Poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Yurtsever, "Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru olur. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çaylar, tamam, pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevreye ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz ama dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz." dedi.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

"PLASTİK KULLANIMI AŞIRI MİKTARDA"

Plastiklerin ilk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı mucizevi maddeler olarak değerlendirildiğini anlatan Yurtsever, tüm bu sebeplerden plastik kullanımında aşırıya kaçıldığına, bunun da çevre kirliliğini tetiklemiş olduğuna değindi.

Yurtsever, şöyle devam etti:

"Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 'lerden 'lere doğru geldiğimizde, kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 'lere gelindiğinde, bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda."

“FATURASI GELECEK NESİLLERE KESİLDİ”

Yurtsever, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının bırakılması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

"Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette, o yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız."

PLASTİK ŞİŞELERDEN BİLE DAHA FAZLA MİKTARDA

Kanada’da McGill Ünüversitesi’nde yapılan ve “Environmental Science & Technology” sitesinde yayımlanan bir araştırmanın sonucuna göre poşet çaylar kaynar suda demini alırken suya milyonlarca mikro ve nanoplastik parçacığın sızmasına neden olmaktadır. Demlenmeden sonra yapılan Elektron Mikroskobik çalışmalar, tek bir poşet çaydan, milyar mikro partikül ve milyar nanopartikül plastiğin suya sızdığını göstermiştir. Araştırmadan ortaya çıkan bu rakamlar, plastik şişelerde satılan sular da dâhil olmak üzere diğer yiyecek ve içeceklerde bulunan plastik partiküllerinden çok daha fazladır.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Yapılan çalışmanın sonucunda söz konusu nanopartiküllerin poşet çayların poşetinde hâlihazırda bulunmadığı, demlenme esnasında, kaynar suyla temasla ortaya çıktığı görülmüştür. 

POŞET ÇAYLAR HANGİ MADDEDEN YAPILIYOR?

Poşet çay üretiminde herkesin bildiğinin aksine normal selüloz kâğıt kullanılmaz. Tam da bu sayede, pilastik vb kimyasal kullanılmamasına rağmen poşet çaylar kaynar suda erimez. Bitkilerdeki sklerenkima lifleri adını verdiğimiz yapı, sandığımızdan çok daha kuvvetlidir. Gemi halatları, bez çuvallar, keten ve pamuklu kumaşlar da bitkinin bu lifli yapısından elde edilir ve haliyle hiçbiri suya girdiğinde erimez.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Poşet çay torbaları da, bir muz türünün (Musa textilis) yapraklarının kalın saplarından çıkan ve yaprak taşıyan sürgünden elde edilen liflerden hazırlanıyor. Hazırlanan kâğıt hamuru hidrojen peroksit ile beyazlatılıyor. Hidrojen peroksit bizim yaralarımızı temizlemede kullandığımız “oksijenli su” dur. Geçmişte sağlığa zararlı başka kimyasallar kullanılmış ancak günümüzde kullanılmamaktadır.

Bazı çay üreticileri, anlatılan çay poşetleri yerine plastik çay poşetleri kullanıp, Türk Gıda Kodeksi’ne uymayan, gıdaya uygunluk sertifikası bulunmayan alüminyum tel kullanıp maliyeti düşürerek insan sağlığını tehlikeye düşürebilirler. Veya çaya boyar madde eklenmesi sonucunda tüketicilerin sağlığı olumsuz yönde etkilenir.

GIDADAKİ MİKROPLASTİKLER

Mikroplastik terimi ilk olarak yılında, Britanya İmparatorluk Nişanı sahibi profesör Richard Thompson (Plymouth Üniversitesi) tarafından kullanılmıştır. Bu sebeple Thompson, “mikroplastiğin babası” olarak anılmaktadır. Oluşumlarına göre mikroplastikler, birincil ve ikincil mikroplastikler olmak üzere iki gruba ayrılır.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Bazı ürünlerin üretim süreçleri aşamasında, bazılarında ise paketlemede kullanılan ambalajlardan dolayı ve ürünün tüketimi esnasında (ortamdan), bazılarında ise elde edildiği kaynaktan gıdalara mikroplastik kirliliğinin ve başka birçok katkı maddesinin geçmesi söz konusudur. Bilimsel araştırmalar sonucunda, içme sularında (şişe su, çeşme suları), midye, karides, balık, tuz, şeker, bal gibi yiyeceklerde, soda ve bira gibi ürünlerde mikroplastik tespit edilmiştir.

SOKAK LEZZETLERİNE DİKKAT

Mikroplastikler ayrıca sokak lezzetleri olarak adlandırılan gıdalara da hem gıdanın kaynağından hem de üretim ve tüketim aşamalarından bulaşabilmektedir. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi 8 Kasım tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlenen ve Greenpeace Akdeniz tarafından gerçekleştirilen ortak bir çalışmada, Türkiye'nin çeşitli illerinde satılan midye dolamalarda midye dolma başına adet mikroplastik olduğu bulunmuştur.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Yapılan bir araştırma, bir Amerikalının yılda - adet mikroplastiğe maruz kalabileceğini belirtmektedir. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan tarihli bir raporda, içme sularındaki MP’lerin sağlığa zararlı olduğuna dair henüz kesin bir kanıt bulunmadığı ve MP parçacıklarının oranları hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunu bildirilmiştir.

MİKROPLASTİKLERİN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI

Plastikler sadece fiziksel olarak zarar vermezler. Çoğu plastikler, örneğin polietilenler (PE) ve polipropilenler (PP) genellikle biyolojik olarak ilgisiz (inert) kabul edilir. Fakat bunların üretiminde kullanılan bazı monomerlerin ve oligomerlerin, kullanım sırasında sızarak daha sonra da insanlara ve diğer canlılara bulaşabildiği tespit edilmiştir. Bunun en yaygın bilinen örnekleri, polikarbonatın (PC) bir monomerik yapım bileşiği olan bisfenol A (BPA) ‘dır. Aynı zamanda strafor yapıdaki ambalajlarda yaygın olarak kullanılan polistirenin (PS) içeriğindeki stiren de bir katkı maddesi olarak sızıntı yapma potansiyeline sahiptir. Bu monomerlerin her ikisinin de endokrin bozucu kimyasal maddeler olduğundan şüphelenilmektedir (EDC’ler). BPA’nın idrar, kan, anne sütü ve doku örneklerinde bulunabildiği defalarca bildirilmiştir. Ana maruz kalma yollarının inhalasyon, deri teması ve yutma olduğu düşünülmektedir ve plastiklerin bünyesindeki monomer, oligomer ve diğer kimyasallara maruz kalındığında, örneğin üreme anormallikleri gibi olumsuz etkileri olabileceğine dair kanıtlar da bulunmaktadır.

İçtiğimiz çay değil plastikmiş! Uzmanlar 11 markayı inceledi, sonuçlar çok vahim

Plastik ürünlerinde yaygın katkı maddesi olarak kullanılan kimyasallardan bazıları, di-oktil ftalat (DnOP) ve di (2-etilheksil) ftalat (DEHP) gibi ftalatlardır. Fitalatlar, hayvanlarda ve insanlarda oldukça geniş yelpazedeki sağlık sorunlarına neden olabilmektedir ve kullanım alanlarındaki genişlikten kaynaklı olarak insanlarda idrar ve kan örneklerinde yaygın olarak bulunabilmektedir.

Yapılan araştırmalara göre mikroplastikler;

  • Bilişsel gelişim bozukluklarının ortaya çıkmasında etkili olabilir.
  • Obezite ve kanser gibi önemli hastalıkların oluşmasına yol açabilir.
  • Doğumlarda kusurların ve üreme sorunlarının oluşmasında etkisi olabilir.

Mikroplastiklerin insan vücudunda ortaya çıkaracağı zararlar henüz kesin olarak bilinemese de plastiklerin çevreye ve deniz yaşamına verdiği zararı zaten biliyoruz. 



Poşet çaylarda büyük sağlık riski var.

Türk kültüründe çayın yeri oldukça önemli. Siyah çayın yanı sıra özellikle son zamanlarda sıklıkla tüketilen bitki çaylarıyla birlikte ‘poşet çaylar’ da hayatımızda önemli bir yer edindi. Kanada'da yapılan bir araştırma ise çoğu çay poşetinin yaklaşık yüzde 25 oranında plastik içerdiğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, kaynar suda beş dakika boyunca demlenmiş dört farklı tipte çay poşetini test etti. Plastikleri görmeyi imkânsız kıldığı için poşetlerin içindeki çay yaprakları çıkarıldı. Çay poşetlerini sıcak suda bir süre "demledikten" sonra elektron mikroskobu ile analiz eden araştırmacılar gördükleri karşısında şaşkına döndü.

Sıcak bir bardak suya bırakılan bir adet çay poşetinin yaklaşık 11,6 milyar mikroplastik ve 3,1 milyar daha küçük nanoplastik parçacık saldığı ortaya çıktı. Bu miktar bir kişinin bir yıl boyunca tükettiği tahmini mikroplastik parçacık miktarından çok daha yüksek. Ortalama bir insan yılda en az 50 bin mikroplastik parçacığı yutuyor.

Mikroplastikler dünyanın dört bir yanında, havada, toprakta, nehirlerde, en derin okyanuslarda, şişe sularda ve deniz ürünlerinde de bulunuyor.

İÇİNDEKİ ÇAYI GÖREBİLİYORSANIZ…

Çoğu çay poşeti doğal liflerden yapılıyor. Ancak birçok marka poşetleri kapatabilmek için halen plastik kullanıyor. Hernandez, çayın ambalaj türüne çok dikkat edilmesi konusunda uyardı.

Özellikle piramit şeklindeki çay poşetlerinin plastik ağırlıklı olduğunu ifade eden Hernandez“Çay poşetlerinin plastik veya kağıt olup olmadığını tüm şirketler etikette listelemez. Poşetin içindeki çayı görebiliyorsanız, büyük olasılıkla plastiktir” diye konuştu.

Plastik içeren poşet çaylar yerine tamamen biyolojik olarak parçalanabilen, plastik içermeyen, organik veya bitki bazlı malzemelerden yapılmış poşet çayları tercih edebilirsiniz.

ASIL KAYNAK SALLAMA İPİ VE POŞETİN KENDİSİ

Mikroplastikler çaydan kaynaklanıyor gibi düşünülse de, asıl kaynak sallama ipi ve poşetin kendisi.
“Bugün hemen hemen hiçbir poşet çay markası sallama için kullanılan ipliğin ve kullanılan dem poşetinin malzemesini üzerine açıklayıcı ve anlaşılır şekilde yazmıyor. Dolayısıyla tüm çay markaları için mikroplastik riski söz konusu

“Kanada'da yapılan çalışma, üst kalite olarak nitelendirilen markaların bile poşetlerinin plastikten oluştuğunu ve ciddi miktarda mikroplastik saldığını ortaya koyuyor. Bu nedenle geleneksel olan demleme çay yöntemini gerek lezzet gerekse de çöp üretimi açısından her anlamda doğa ve Sağlık dostu.

Araştırmanın yürütücüsü doktora öğrencisi Laura M. Hernandez, Healthline'a yaptığı açıklamada, “Birkaç plastik parçacık bulmayı bekliyorduk, yüzlerce veya binlerce de olabileceğini düşünüyorduk. Ama milyarlarca parçacık bulmak bizi çok şaşırttı” dedi.

Poşet çayları söz konusu olduğunda aklımıza gelen ilk şey çoğu zaman plastik olmuyor. Ne var ki her plastik çay poşetinin yaklaşık dörtte biri plastikten oluşuyor. Her gün bardak bardak Poşet Çay tüketen biri için bu oldukça fazla plastik anlamına geliyor.

Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden araştırmacılar, poşet çaylarla ilgili önemli bir sonuca ulaştı. 'da gerçekleştirilen çalışma, tek bir çay poşetinin milyarlarca mikroplastik parçacığı içerdiğini ortaya çıkardı. Araştırmanın sonuçları çay sevenleri korkuttu.
Demleme çay en iyi çaydır’ şeklindeki geleneksel yaklaşımı benimseyenler için de önemli bir noktanın altını çizen Doç. Dr. Gündoğdu, “Bunu yaparken de dikkatli olmak gerek. Çünkü demlik poşet çay ile yapılan demleme çayın da mikroplastik açısından bir farkı yok. Hatta belki de daha fazla maruz kalınıyor olabilir. Çünkü demliğin içine tek bardaklık poşet çaydan daha büyük ve daha fazla sayıda poşet konuyor” ifadelerini kullandı.

ZARARLI ETKİLERİ MİDE, BAĞIRSAK VE AKCİĞERDE GÖRÜLÜYOR

İnsanların mikroplastiklere maruziyetinin genelde cilt, yutma ve soluma yoluyla olduğunu belirten uzmanlar “Mikroplastiklerin potansiyel zararlı etkileri çoğunlukla mide, bağırsak sistemi ve akciğerde meydana gelir. Mikroplastik parçacıkların meydana getirdiği hava kirliliğinin solunum ve kalp hastalıkları ile yakından ilişkili olduğunu gösteren pek çok araştırma var. İnsanlar tarafından sürekli solunması veya yutulması durumunda da bağışıklık sistemini zayıflattığı biliniyor” diye konuştu.

POŞET ÇAYLAR EN TEHLİKELİSİ

Poşet çaylardaki mikroplastikler
KANSERE SEBEP OLUYOR, ÜREME SAĞLIĞINI ETKİLİYOR

Mikroplastiklerin yapısında birçok kimyasal mevcut. Plastik yapımında sıklıkla kullanılan bazı maddeler insan sağlığını olumsuz etkiliyor.
Bunlar;

• Polietilen-tereftalat (PET): Giysiler için elyaflarda, sıvılar ve gıdalar için kullanılan kaplarda ve kaplama sanayiinde kullanılır. Bu madde insanlar için kanserojen olarak kabul edilir.

• Bisfenol A (BPA): Su şişeleri, spor ekipmanları, su boruları, yiyecek-içecek kaplarının yüzeyinde ve birçok alanda sıklıkla kullanılır. Bu madde endokrin bozucu etkileriyle kısırlığa yol açarken aynı zamanda çeşitli davranışsal sağlık sorunlarına neden olur.

• Ftalat: Plastik malzemelerin esnekliğini ve dayanıklılığını artırmak için kullanılır. Hormon bozucu etkileri ile üreme sağlığını tehdit ederken, cinsel organlarda çeşitli gelişim bozukluklarına yol açabilir.

TEK RİSK VÜCUDUMUZ DEĞİL

Plastik içeren çay poşetleri, vücudumuzun yanı sıra doğa için de tehlike oluşturuyor. Plastik içeriği nedeniyle çay poşetleri tamamen ayrışamıyor, bu da onları çevre için kötü bir seçenek haline getiriyor.

Özellikle, ofislerde sallama çay alışkanlığı yaygın olduğundan, plastik çöp miktarında ciddi oranda artış olduğunu belirten uzmanlar “Buna tek kullanımlık kağıt görünümlü plastik bardak tüketimini de eklemekte fayda var. Çünkü insanlar çay tüketimini özellikle pandemi döneminde karton görünümlü plastik bardaklarda gerçekleştirmeye başladılar” diyor.

Demleme çay ile hem doğayı hem de kendinizi korur; ne sallama çaydan gelen mikroplastiğe, ne de o çöp olduktan sonra oluşacak mikroplastiğe maruz kalmış oluruz.
Sallama çayın poşet malzemesinde ciddi kimyasal riski de söz konusu. Bu kimyasalların özellikle hormon bozucu ve kanserojen olduğu da bilinen bir gerçek. Nitekim bu kimyasallar içerisinde en yaygın olan PFAS olarak bilinen kimyasalın bu tarz ambalaj uygulamalarında sıcağa dayanım açısından kullanıldığı biliniyor”

Bu kimyasal doğada sonsuza kadar kalma özelliğiyle bilinir ve ciddi oranda kanserojendir. Sonuçta bu kimyasalların olduğu bir ambalajın tek bir parçasının bile tüketilmesi sağlık açısından oldukça risklidir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır