Sergüzeşt, Tanzimat dönemi yazarlarından Samipaşazade Sezainin da yayınlanan romanıdır.
Sergüzeştin kelime anlamı:
Ser = baş, guzeşt =(-den geçmek): baştan geçen hâl/ler anlamlarına gelmekte. Türkçeye Macera diye çevirebiliriz.
Sergüzeşt, Tanzimat yazarları tarafından çok işlenen beyaz kadın ticaretini konu edinir.
Yazar, yaşadığı dönemdeki Türk toplumunda cariye, odalık, halayık gibi çeşitli adlar verilen esir kadınları kendi babasının konağında yakından görüp inceleme fırsatı bulmuş ve eserini buna dayanarak yazmıştır.
Bu roman Türk edebiyatında ilk realist eserler arasında yer alır.
Kafkasyadan kaçırılan dokuz yaşındaki Dilber, İstanbula getirilerek, önce, Harput Malmüdürlüğünden azledilmiş Mustafa Efendinin evine kırk liraya satılır. Orada evin taşyürekli hanımı ile Arap halayık Taravetin elinde çok eziyet çeker.
Mustafa Efendi bir ilçe kaymakamlığına tayin edilerek İstanbuldan ayrılırken kızı bir esirciye altmış liraya satar. Esir tüccarı bir süre sonra Dilberi Asaf Paşa adlı birinin konağına satar. Orada rahat bir hayata kavuşur, hatta Fransızca öğrenir.
Paşanın Avrupada resim öğrenimi görmüş olan oğlu Celal Bey, kızın türlü kılıklarda resmini yapar. Günün birinde iki genç birbirlerini severler. Bu evliliği uygun görmeyen ana baba, Dilberi bir esirciye gizlice satarak evden uzaklaştırırlar.
Kız, Mısıra götürülerek zengin bir tüccara satılır. Yeni efendisine odalık olmayı reddettiği için dövülür, hapsedilir. Merhametli bir haremağası kendisini tekrar istanbula götürmek ister; ancak olaylar farklı gelişir ve haremağası ölür.
Dilber yakalanıp tekrar işkenceli hayatına döneceği korkusuyla kendisini Nilin karanlık sularına bırakarak intihar eder.
Sergüzeşt Kitap Özeti ve Kahramanları
Kafkasya’nın buhranlı günlerinde insan tacirleri tarafından dokuz yaşında kaçırılıp İstanbul’a getirilen Dilber, Harput Mal Müdürlüğü’nden azledilmiş Mustafa Efendi’nin konağına satılır. Dilber, bu konakta çok zor günler geçirir. Evin taş yürekli hanımı Dilber’e eziyetler eder. Dilber bu eziyetlere dayanamaz. Mustafa Efendi işi gereği tekrar tayin edilince de Dilber’i satar. O evden başka bir eve sürüklenip giden Dilber için iyi günler de vardır.
Dilber, esir olduğu tüccarın kendisini Asaf Paşa’ya satmasıyla kaliteli bir hayata kavuşur. Asaf Paşa Konağı’nda iyi bir eğitim alır ve hatta Fransızca da öğrenir. Paşanın oğlu Dilber’in türlü resimlerini çizer. Zamanla ressam Celal Bey ile aralarında bir sevgi doğar. Birbirlerine aşık olurlar. Asaf Paşa ve hanımı buna razı olmazlar. Rıza göstermedikleri için Dilber’i gizlice satarlar.
Tekrar bir tüccara esir düşen Dilber, Mısır’da bir aşiret ailesine satılır. Zor günlerin yeniden başladığı zamanlarda Dilber, aşiret ağasının hareminde olmak istemez. Bu nedenle dövülür ve hapsedilir. İşkenceler gören Dilber, Mısır’da zor günler geçirmekteyken bunalımlar yaşar.
Bir gün Nil Nehri kıyısında intihar etmeye daha önceden karar verdiği hal üzere kendini serin sulara bırakır ve hayatına son verir. Dilber, aşkına kavuşamamanın acısı ve yaşadığı hayatın keşmekeşliği içinde bir maceranın sonunu intihar ederek getirir.
Kahramanlar:
Dilber: Kafkasya asıllı kimsesiz bir genç kızdır.
Celal: Asaf Paşa’nın ressamlık dersleri alan yakışıklı oğludur.
Mustafa Efendi: Bir devlet adamı olarak hayatına devam eder.
Asaf Paşa: Bir paşa olarak hayatına devam eder.