sanayi toplumu ve bilgi toplumu / Ulusal Tez Merkezi | Anasayfa

Sanayi Toplumu Ve Bilgi Toplumu

sanayi toplumu ve bilgi toplumu

Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş ve Toplumsal Değer Karşılaştırması

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte dünyamızda politik, sosyal, ekonomik ve askeri arenada pek çok değişim yaşanmış; paradigmalar, düşünce tarzları ve stratejiler derinden sarsılmış; lineer mantığın egemenliği, yerini belirsizliklerle dolu bir ortama bırakmıştır. Sanayi toplumunun sonunun bir yerde geldiğini anladığımız bu büyük değişim-dönüşüm dalgası bize yeni bir dönemin başlangıcını müjdeler mahiyetteydi. 

Bu değişim sürecini hala anlamaya, tanımlamaya, kontrol ve yönlendirmeye çalışan otoriteler (devletler-siyaset kurumları-üniversiteler, sanatçılar) yeni toplumsal eğilimlere uygun kavram ve kurumların oluşturulmasına yönelik çabalarda bilgi toplumu ifadesini kullanmaktadır çünkü bilginin daha çok hammaddenin, emeğin ve diğer kaynakların yerini almaya başladığı görülmektedir. (Yoneji, 1990)

Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş

Bu günkü teknolojik gelişmelerin büyük kısmının bilgi teknolojisi temelli olması bilgi toplumuna geçişi hızlandırmakta, bu durumun insanlığa getireceği değişim ve dönüşümün, sanayi toplumundan daha derin ve köklü olacağı bir döneme, yeni çağa doğru bir gidişi gündeme getirmektedir.
Bilgi çağı toplumumun genel esaslarını belirleyen en özet bilgi 10-12 Aralık 2003’de Cenevre’de toplanan Dünya Bilgi Toplumu Doruk Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanmıştır. Bu bildirgede; Birleşmiş Milletler Şartı ilke ve amaçlarına dayanan ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine tamamen saygılı, insan odaklı, kapsayıcı ve kalkınma yönelimli Bilgi Toplumu kurma ortak arzu ve adanmışlıkları dile getirilmiştir. Bu amaç ve ideal içinde,  herkesin bilgi yaratabildiği, bilgiye erişebildiği, bilgiden yararlanabildiği ve bilgiyi paylaşabildiği; bireylerin, toplulukların ve toplumların tam potansiyellerini kullanarak sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesini yükseltmeleri benimsenmiştir.

Bilgi Toplumunun ana ilkeleri yani insan odaklı “bir bilgi toplumu kurma” vizyonları içinde:

  • Amaçları gerçekleştirmek için bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) kullanılması,
  • Yerel,  ulusal ve evrensel düzeyde bilgi politikalarının (bilginin kullanımı, dağıtımı, düzenlenmesi, vd.) geliştirilmesi,
  • Akıl ve bilimin rehberliğine güvenmek, insanları daha iyi eğitmek ve bilim ve teknolojiye daha fazla yatırım yapılması öngörüldü.   

Bilgi toplumu, en temel meta konumundaki bilginin, yaşamın her alanında her geçen gün artan bir hızla ve küresel ölçekte, sürekli akıp arttığı, esneklik, çeşitlilik, yaratıcılık, yenilik gibi kavramların belirleyici olduğu, eğitimli bireyin ön plana çıktığı, etkileşimi son derece yüksek, şebeke yapısında bir toplumdur. (Gültan, 2003) 

Bilgi toplumunu sanayi toplumundan ayıran en temel yapısal farklılıklar teknolojik, sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve sosyo-kültürel alanlarda ve değerler sisteminde ortaya çıkmaktadır.  (Çoban, 1997; Gültan, 2003)

Sanayi toplumu ile bilgi toplumu arasında karşılaştırma yapıldığında  aşağıdaki önemli noktalar görülmektedir:  (Crawford, 1991), (Masuda 1990)

  • Sanayi toplumundaki gelişmenin özünü buhar makinası temsil ederken, bilgi toplumunda bilgisayar teknolojisi temsil edecektir.
  • Sanayi toplumunda fiziksel emeğin ikamesi ile maddi üretim ön planda iken, bilgi toplumunda zihinsel emeğin ikamesi ile bilgi üretme gücünde artış olacaktır.
  • Sanayi  toplumunda  pazarlar  yeni  yerlerin  keşfi  ve koloniler edinilmesi ile genişlerken, bilgi toplumunda yenilikçi bilgi, potansiyel bilgi pazarı olacaktır. sanayi toplumunda öncü endüstriler makina, kimya ve inşaat olmasına karşılık, bilgi toplumunda bilgi tabanlı endüstriler esas endüstriler olacaktır.
  • Sanayi toplumunda iş bölümü, üretim ve tüketim birbirinden ayrılarak ferdiyetçilik ön plana çıkmışken, bilgi toplumunda bilginin birlikte üretimi ve kullanımında paylaşım (sinerjik ekonomi) sağlanacaktır.
  • Sanayi toplumunda fiziksel değerlerle fiziksel tatmin sağlanırken, bilgi toplumunda amaçların gerçeklemesi ile başarı ihtiyacının tatmini sağlanacaktır.
  • Sanayi toplumunun özü bireyin özgürleşmesi, ferdiyetçilik, insan hakları olmuşken, bilgi toplumunda öz disiplin, toplumsal paylaşım ve tabiatın ortak yaşayışı olacaktır.

Söz konusu yapısal ögeler küreselleşme,  bölgeselleşme ve “globalleşme” (küresel düşün, yerel hareket et) gibi genel yönelimlerden etkilenmektedir. Bilgi toplumunun farklılık arz eden temel özellikleri içinde:

  • Globalleşme,
  • Bilginin önem kazanması,
  • Bilgi sektörünün doğuşu,
  • Gönüllü kuruluşların etkinleşmesi,
  • Kişinin merkezi konuma gelmesi,
  • Bilgisayarlaşma,
  • Örgütlü toplumun güçlenmesi bulunmaktadır.

Özetle her iki toplum döneminin değer yargıları açısından karşılaştırma yaptığımızda aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır.


TARIM,  SANAYİ  ve BİLGİ  TOPLUMUNDA ÜRETİM  ve TÜKETİM  İLİŞKİLERİNİN İŞLETME ve YÖNETİMLERİ  ÜZERİNDEKİ  ETKİLERİ

GİRİŞ

İnsanoğlu, ileriye doğru bir sıçrama hamlesinin içinde olmuştur varolduğu veya dünyaya teşrif buyurduğu günden beri. Yeryüzünde Allah'ın halifesi olan insanlar çoğunlukla çatışma içinde olmuşlar, azgınlık dönemi geçirmişler ve bu azgınlık dönemlerinde kendilerine elçiler gönderilmiş, kendileriyle çatışmışlar, karşısındakilerle çatışmışlar, kendi örgütü topluluğu dışındaki dünya ile çatışmışlar, tabiatla sürekli mücadele içinde olmuşlardır.

Bütün bunların yanında bütün bu çatışma ve savaşlara rağmen Yüce yaratıcının da kendilerine verdiği üstün akıl, düşünme ve temel bilgi sayesinde sürekli ama sürekli ilerlemişlerdir. Bütün bu çatışmalar çoğunlukla daha iyi bir yönetim vaad etme kaygısından ve azımsanamayacak kısmı da iktidar hırsından, gücün izhar edilme kaygısından kaynaklanmak tadır.

Bütün batılı kaynaklarda belirtilenin aksine, insanlık yaradılışında temel bilgilerle donatılmış olarak dünyaya gönderilmiştir. Yüce yaratıcı ilk olarak -ve peygamber olarak- dünyaya gönderilen Adem As'a temel bilgileri öğretmiş, dünyadaki varlıkların adlarını birer birer öğretmiştir. Tarihin batılı kaynaklarda avcılık toplayıcılık devirlerine paralel olan bir zamanda, Nuh As kendi zamanında yaşayan inananları, hayvanları ve bütün canlıları tufandan kurtaran bir gemi yapmıştır. Bu geminin avcılık ve toplayıcılık bilgileriyle yapıldığı elbette izah edilemez. Bu bilginin kaynağı her ne kadar ilahi/vahiy kaynaklı olsa da tarih öncesi devirlerde yapılan abideler, tapınaklar, anıtlar, sanat eserleri vb. kalıntılar bu fikrimizi  ispatlamaktadır.

Yerleşmede, topluluk oluşturmada üretimde egemenliğin açıklanmasında temel belirleyici madden birisi olan din unsuru ve soyluluk zamanla sanayi devrimi ile birlikte yerini ekonomik güce bırakmış artık servetin, (para/mal) ağırlık kazandığı bir dönem başlamıştır. Bu dönemde dünya ciddi tahribata uğramış, üçüncü dünya toplulukları acımasızca sömürülmüş ve daha sonra da kendi kaderlerine terkedilmiştir. Kapitalist, sömürgeci, hegemonyacı mantıkla nefes alan dünyayı hoyratça kullanarak yaşanmaz hale getirmişlerdir.

Bu süreç tarihi akış içinde katlanarak artmasına rağmen bütün çevreci akımlar bu tahribatın karşısında cılız kalmıştır. Üretimin pazar için yapılması aşamasından itibaren tüketim körüklenmiş tüketim için üretim temel kanun haline gelmiştir. Bunları yaşayan aşan, sanayi toplumu bilgi toplumu diye adlandırılan yeni bir zaman diliminin iskeletini hazırlamaya başlamışlardır. Bu iskeletin temel dinamiği olarak ta bilgiyi yerleştirmişlerdir. Ancak ne yazık ki tüketim için üretim mantığı değişmediği için dünyadaki acımasız tahribat devam ede gelmektedir.

İlahi kaynaklardan beslenen düşünce sistemleri ise bütün bunların karşısında ciddi bir alternatif modeli dünyaya kabul ettirebildiklerini söyleyemeyiz.

İki binli yılların dünyasının endüstri toplumundan bilgi toplumuna, işgücü ağırlıklı ekonomiden yüksek teknoloji ağırlıklı ekonomiye, ulusal ağırlıklı ekonomiden dünya ekonomisine, merkezi ağırlıklı yönetimden yerel yönetime, temsili demokrasiden daha katılımcı demokrasiye, planlı (merkezden) ekonomiden sosyal piyasa ekonomisine, devlet karşısında bireyin haklarının daha önemli hale gelmesine doğru bir yönelim yaşayacağı tahmin edilmektedir.

 

 

I - Tarım, Sanayi ve Bilgi Toplumu

Tarım, sanayi ve bilgi toplumunu sanayi öncesi ve sanayi sonrası toplumu olarak ta adlandırabiliriz. Her ne kadar sanayi öncesi (prekapitalist dönem) var olsa bile genel manada tarım toplumundan sanayi toplumuna kadar bir evreyi sanayi öncesi toplumu olarak adlandırılması yanlış olmasa gerektir.

 

1 - Tarım Toplumu

Tarım toplumunun nasıl olduğundan öte (zaten bu birçok kaynaklarda ayrıntılı olarak belirtilmektedir.) günümüze olan etkilerini öncelikle vurgulamak istiyorum. Tarih boyunca tarımın başlıca üç önemli etki yaptığı söylenebilir.

Tarım, öncelikle şehirleşme hareketini kolaylaştırmıştır, üretimin ekimin dikimin belli mevsimlerde yapılması gibi sebeplerle daha düzenli bir faaliyeti gerekli kılmıştır. Tarım toplumu daha fazla nüfusu beslediği için nüfus artışını kolaylaştırmıştır. (1)

Tarım toplumunda, üretim ve tüketim ilişkilerine bakacak olursak, henüz bir işbölümünün yapılmadığını görürüz. Üretimde verim çok düşüktür. Üretim faktörleri sınırlıdır. Ekonomide hemen hemen tarım kesimi hakimdir. Tüketim için üretim yapıldığından, mal değişimi çok sınırlıdır. Doğum oranlarının çok yüksek olmasına rağmen genel nüfus artış oranları düşüktür. Sanayi ile uğraşan küçük bir zanaatkar grubu vardır.  Toplumun ekonomik gücü toprak sahiplerine yani feodaliteye dayanır, siyasal güç te bu kesimin elindedir.

Sanayi devrimi öncesi dönemde pazar ekonomisi kavramı henüz yer etmemişti ve toplumlar daha ziyade kendi kendine yetebilecek seviyede üretim yapıyorlardı. Ekonomik faaliyetler, esas itibariyle, bir araç niteliğinde olup, daha çok dini inançların ve geleneklerin belirlediği kurallar çerçevesinde yürütülüyordu. Ana hedefi Allah'a kulluk etmek olan isan, hayatını devam ettirebilmek için zorunlu olan gıda ve diğer ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla ekonomik faaliyette bulunuyordu.

Sanayi devrimi öncesinde devletler merkezi değildi. Her ne kadar krallar tarafından yönetilse ve monarşik bir yapı arz etse de, devlet daha çok dış düşmanlarla uğraşan, halkın dirlik-düzenini koruyan ve bunların karşılığın da da haktan vergi toplayan bir nitelik taşıyordu. (2)

 

2 - Sanayi Toplumu

Sanayi devrimi ile birlikte, bu anlayışta bir değişiklik oldu. Artık iktisadi faaliyet, bir araç olmaktan çıktı ve amaç haline geldi. İnsanlar Allah'a kulluk etmek amacıyla yaşamak yerine daha müreffeh yaşamayı daha rahat olmayı ve isteklerini daha çok yapabilir hale gelmeyi tercih etmeye başladılar. Kar etmek temel motive edici faktör olarak, ön plana çıktı. Böyle olunca bu değişimin gereklerini yerine getirmek üzere yeni araçlar geliştirme ihtiyacı doğdu. Bilim ve teknoloji bu noktada devreye girerek, temel çalışma kurallarını, davranış tarzlarını ve bunlarla ilgili ilkeleri ortaya koydu. Artık geçmiş dönemdeki geleneklerin ve dini inançların yerine, sanayi toplumunda bilim ve teknoloji alıyordu. Böylece insanlar daha çok üretmenin, daha çok para kazanmanın yollarını tespit etmeye başladılar.

Öncelikle dağınık ve küçük ölçekli olan üretim arttı. Büyük işçi kitleleri oluştu ve büyük işletmeler kurulmaya başlandı. İşte bu dönemde bir yönüyle işletmecilikte devrime başlanmış oldu. Devrim bir anlamda pazar ekonomisine geçiş ve üretimin merkezileşmesi demektir.

Sanayi toplumunu hazırlayan sanayi devrimi bazı kaynaklarda otomasyon ve mekanizasyon olarak safhalandırılsa bile, (3) bazı kaynaklarda da emekle çalışan makina, buharla çalışan makina ve elektrikle çalışan makina olmak üzere üç safhaya ayırmışlardır. (4)

Kısaca sanayi toplumunu tanımlamamız gerekirse, genel olarak, kendi kendilerine yeten insanların ve toplulukların yerine, tarihte ilk kez yiyeceklerin malların ve hizmetlerin çok büyük bir bölümünün satışa ya da değiş tokuşa sunulduğu bir durum ortaya çıkmıştır. Hemen hemen, kimsenin, hatta bir çiftçinin bile, kendi kendisi için yeterli olmadığı bir uygarlık ortaya  çıkmıştır.

Genel olarak, sanayi toplumu, şu özellikler taşımaktadır:

Teşebbüs aileden ayrılmıştır. İşbölümü profesyonel hale gelmiştir. Sermaye birikiminin varlığı söz konusudur. İşte üretimde rasyonallik temel öğe olmuştur. Yani daha önceki geleneksel ve dinsel davranışlar yerini rasyonal davranışlara bırakmıştır. (5)

Sanayi toplumunda, üretimde mekanizasyon ve otomasyon, örgütler, merkezileşme, fabrika, pazara yönelik üretim, standartlaşma, uzmanlaşma, eşgüdüm, çekirdek aile tipi, ve işçi sınıfı karakteristik özellik taşır.

 

3 - Bilgi Toplumu

Bilgi toplumu, bilginin kullanımının yaygınlaştığı, ya da insanların bilgiye ulaşmasının kolaylaştığı bir toplumdur. Sanayi toplumunun amacı maddi değerlerin üretilmesi olarak tesbit edildiğine göre bilgi toplumunun amacı da bilginin üretilmesidir.

Bilgi toplumunun bir başka tanımı da şu şekilde yapılmaktadır: Bilgi ve enformasyon teknolojisini öne çıkaran özelliği ile bilgi toplumu entelektüel kaynakların fiziksel kaynaklardan, temel teorik araştırmaların uygulamalı araştırmalardan öğrenimin işyerinde tecrübeden daha önemli hale geldiği, değişimin ise bilimin mevcut temellerini çok kısa bir zamanda tamamen geçersiz hale getirebilecek kadar hızlı bir şekilde yaşandığı ekonomilerdir.

Toffler'e göre bilginin fonksiyonu ve temel amacı, bilginin üretilmesi; itici gücü de bilgisayar teknolojisidir. Buna göre bilgi toplumunda (6) bilgisayar teknolojisi sayesinde enformatik değerlerin üretildiği, bilgi kaynaklı beşeri faktörlerin kullanıldığı, üretim birimleri veya toplumsal örgütlenmenin hat -kurmay ilişkileri ve hiyerarşik bir şekilde değil, yaygın ve yatay ilişkilerle birbirini tamamlayan ünitelerden oluşan teknolojik altyapının belirleyici olduğu geleneksel üretim metodlarının terk edilerek yerini elektronik tabanlı faktörlere bıraktığı, herkesin bilgi üretimine katkıda bulunduğu, bireylerin hem üretimci hem de üretici olduğu, üretim, dağıtım ve tüketim kanallarının farklılık arz ettiği, bunlara bağlı olarak yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve günümüz insanını her yönüyle etkilediği bir süreçtir.

 Bilgi toplumunda sanayi toplumuna göre bazı farklılıklar vardır.(7)

Ekonomi, daha çok sanayi sektörü yerine hizmet sektörü çevresinde örgütlenmiştir. İstihdam piyasalarında vasat vasıflı kol gücü yerine üstün vasıflı işgücü (beyin gücü) önemli  hale gelmiştir. İhtiyaçların tatmininde bilgi toplumunda karmaşıklaşmalar ortaya çıkmıştır. Ürün esaslı stratejiler yerine, global pazarlarda rekabeti esas alan üretimde artış çeşitlilik ve esnekliği öngören  pazar esaslı stratejiler benimsenmiştir.

Bir başka bilim adamına göre sanayi toplumu ile bilgi toplumu arasında temel farkları şöyle belirtilmiştir: (8)

Sanayi toplumunda mekanik teknolojileri ile gerçekleştirilen maddi üretim yerine, bilgi toplumunda bilgisayarlara dayalı bilgi üretimi yapılmaktadır. Fiziksel emek yerine zihinsel emek ikame edilmiştir.

Sanayi toplumunda maddi mallar fabrikalarda üretilirken, bilgi toplumunda bilgi kullanımı bilgi bankaları ve bilgi ağlarına bağlı olarak üretilmektedir.

Sanayi toplumunda yeni pazarlar için kolonilere yönelinirken, bilgi toplumunda bilgi endüstrileri doğmuş ve dördüncü sektör olarak devreye girmiştir.

Sanayi toplumunda işletmeler sosyo-ekonomik sürecin en önemli öznesi iken, bilgi toplumunda gönüllü topluluklar sosyo-ekomomik sürecin öznesi haline gelmektedir.

Sanayi toplumunun politik sistemi olan  parlementer demokrasi değişime uğramakta, parlamenter demokrasinin katılımcı demokrasiye dönüşümü gerçekleşmektedir.

Sanayi toplumunda, sanayilerin kuruluş yerlerinin yoğunlaştığı yerler, arkasından işgücü ve nüfusu da çekerek büyük sanayi şehirlerinin doğmasına yol açmıştır. Oysa bilgi toplumunda üretimin, evlerde gerçekleştirilebilir olması ve çevreyi daha az kirletmesi bir yandan, iletişim teknolojisinin ortaya çıkardığı fırsatlar diğer yandan, ekonomik faaliyetin belli kuruluş yerlerinde, sanayi toplumundaki gibi bir mekanda sağlamak iletişimle uğraşabilen bilgi bankalarından sağlamaya dayalı olmaktadır.

 

II-Tarım, Sanayi ve Bilgi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkileri

Tarım toplumundan daha çok, sanayi ve bilgi toplumuna geçerken üretim - tüketim ilişkilerinde köklü değişiklikler yaşanmıştır. Temel felsefe olarak üretim ve tüketim hacminde  değişme görülmüştür. Burada daha çok sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişteki ilişkiler üzerinde durulacaktır. Çünkü tarım toplumunda üretim ve tüketim ilişkilerinde ciddi manada kayda değer bir işiki yoktur.

Ancak Toffler'in de kitabında belirttiği gibi tarım, sanayi ve bilgi toplumunda yani birinci, ikinci ve üçüncü dalgada üretim ve tüketim ilişkilerindeki yapılar birbiriyle belli bir tarihi kronoloji içerisinde geçişme veya örtüşmede bulunmaktadır.

Sanayi toplumunda üretim merkezileşirken şehirleşme veya kentleşmeyi de beraberinde getirmişti. Milyonlarca insanın yaşadığı büyük şehirler ve  gecekondu v.b. sorunlar hep merkezileşmenin bir sonucuydu. Eğer küçük işletmeler bilgi toplumunda veya "parmak ucu toplumu"nda belirleyici olmaya başlarsa  şehirleşme yavaş yavaş yerini küçük birimlere bırakacağı söyleyebilir. Bu yapıda devletin yapmak durumunda kaldığı pek çok hizmet halk tarafından yapılabilir, merkezi yönetimler düzenleyici, yerel yönetimler ise koordine edici özelliğiyle karşımıza çakacaklardır.

Artık bloklaşmış katı devlet örgütleri değil, herkesin kendi menfaatini ön plana aldığı biraz daha yumuşak işbirliği anlaşmalarının yoğunlaştığı koordinasyon sağlayıcı ticari bloklaşmalar gündeme gelecektir.

Aslında liberal pazar ekonomileri karşısında sosyalist ekonominin iflas ettiğinin resmi ilanı 22 Haziran 1989'da Stockholm'de dünyanın dört bir yanından glen sosyal demokrat ve sosyalist parti temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonel toplantısıdır. Toplantının başkanı Willy Brant'ın da altını çizerek ifade ettiği gibi devletin ekonomik gelişmede merkezi rol üstlenmesine olan inançlarının sosyalist partilerin en büyük hatası olduğu fikri kabul edilmiş ve piyasa ekonomisinin benimsenerek sanayinin kamulaştırılması anlayışı terk edilmiştir. (9)

 

1 - Tarım ve Sanayi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkileri

Şüphesiz ki bütün bilim adamları ve yazılı kayıtlarda tarım nerede yapılırsa uygarlık orada başlar şeklinde bir düşünceyi derhal dile getirmektedirler.

Tarım toplumunda yaşamın merkezi köy olmasından dolayı hayat köye göre düzenlenmiştir. Ekonominin, üretim ve tüketim ilişkilerinin, aile yapısının temeline toprak vardı.Her birinde basit bir işbölümü ve sınırları iyi belirlenmiş kastlar ve sınıflar vardı.

Tarım toplumundaki dağınık ve küçük ölçekli olan üretim sanayi toplumunda arttı. Büyük işçi kitleleri oluştu ve büyük işletmeler kurulmaya başlandı. İşte bu döneme bir yönüyle işletmecilikte devrim başlamıştır. Devrim bir anlamda pazar ekonomisine geçiş ve üretimin merkezileşmesi demektir.

Sanayi devrimi gelişip sanayileşme belirli bir aşama gösterince, tarımdaki eski ilişkiler gevşeyerek, feodalite ve toprağa bağlılık zayıflamıştır. Toprakta çalışmak durumunda olanlar özgürlüklerini kazanmaya başlamışlardır. Özellikle 19. yy'ın son çeyreğinden başlayarak büyük bir toplanma, birleşme (temerküz) ve tekelleşme eğilimi belirmiştir.Karteller ve tröstler bunun  en belirgin özelliğidir.(10)

İkinci dalga yani sanayi toplumu yeryüzünü sarınca, tarım teknosferinin yerini endüstri teknosferi aldı. Artık yerine yenisi konulamayacak bir enerji doğrudan doğruya kitle üretim sistemine veriliyor, kitle üretim sistemi de ürettiklerini oldukça gelişmiş bir dağıtım sistemine püskürtüyordu.(11)

Sanayi toplumundaki sınırsız ekonomik büyüme amacıyla üretim ve tüketim hacminin sürekli artırılmaya çalışılması, sunni ihtiyaçlarla birlikte kirlenme sorunlarını da bir dağın zirvesinden yuvarlanan kar topu etkisiyle büyütüyor. Sınırsız ekonomik büyümeye ayarlı sanayi toplumunun üretim ve tüketim faaliyetlerini gerçek ihtiyaçlara göre, yeni baştan düzenlenmedikçe, ne sunni ihtiyaçların çoğalmasının ne de değişik alanlarda ortaya çıkan yoğun kirlenmenin önüne geçilebilir. (12)

1950'lerin sonlarıyla 1960'ların başlarında otomasyonun gücü yeni  yeni ortaya çıktığı sıralarda birçok ülkede iktisatçılar ve sendikacılar bunun büyük bir işsizliğe yol açacağını tahmin etmişlerdi. Ama tersine, ileri teknolojili ülkelerde iş sayısı arttı. Sanayi üretim sektörü daraldıkça, büro ve hizmet sektörü genişledi ve aradaki farkı üstlendi.(13)

 

2 - Bilgi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkileri

Yeni değişme ve gelişme  sonucu otomasyon uygulamalarının yaygınlaşması ile üretim ve istihdam ilişkisini bozmuştur. Sınıflar arası çatışmalara veya sınıf çıkarlarına dayalı ideolojiyle düşünceler zayıflamıştır. Ayrıca otomasyon, standartlaşma ve üstün kaliteyi beraberinde getirmektedir. Üretim hacmi artmakla, maliyet düşmektedir. (14)

—Üretilen mal ve/veya hizmetlerde globalleşme söz konusu olmaktadır. Günümüzde bir işletmenin ürettiği mamulü hiç değiştirmeden, dünyanın her yerinde  satma imkanı doğmuştur. Çünkü hem mallar, hem de pazarlar homojenleşmektedir. Sosyo-kültürel açıdan tehlikeli olarak kabul edilebilecek bu gelişmelere göre tüm dünya toplamındaki  tüketicilerin ihtiyaçları, birbirine benzemeye başlamıştır. Bu globalleşme bir toplumun tamamı için söz konusu olmasa da % 5 veya % 10 gibi bir oran bile ihmal edilemeyecek bir olgudur.

—Ar-Ge harcamaları artık devletin kontrolünden çıkarak işletmelerin laboratuarlarına girmiştir. Bu bir taraftan yeni buluşları rekabet gücü kazanmanın odağına yerleşirken, diğer taraftan bu buluşların ekonomik hayata girmesini süratlendirmektedir.

—Talepteki hızlı değişmeler sonucu mamullerin ömrü kısalmıştır. İletişim araçlarının gelişmesi ve kullanımdaki yaygınlık, ülkeler ve kültürler arasındaki mesafeyi azaltmıştır. Bu açıdan bir mamulü piyasaya sunmak kadar piyasada tutmak ta önemlidir.

Genelde teknolojik değişmeden bahsederken teknoloji şu dört elemanı içerir.  Bunlar:

¯ Alet ve ekipman

¯ Teknik bilgi

¯ Üretim ve yönetim yöntem ve teknikleri, ile

¯ Sosyal örgütlenmelerdir.

Mega teknolojilerin öncülük ettiği değişim sürecinde yukarıda ifade edilen dört anlamda da teknolojinin büyük değişiklikler geçirdiği izlenmektedir. Aslında teknolojinin özellikle son yıllardaki çok hızlı değişimi işin ve işyerinin niteliklerini değiştirerek mikro açıdan işletmeler düzeyinde çok önemli değişimleri gerekli kılmaktadır.

 Bilgi toplumunun enformasyon ve bilişim atmosferinde, merkezlerine arada sırada uğrayan, onun dışında telefonla ya da ziyaret etmek suretiyle satış yapan satıcılar, mimarlar ve desinatörler, birçok sanayi kolunda çalışan danışmanlar, terapist ve psikologlar, müzik ve yabancı dil öğretmenleri, sigortacılar, avukatlar, üniversite için çalısan araştırmacılar ve daha bir sürü beyaz gömlekli teknisyen ve profesyonel tarafından, miktarı kesinlikle bilinmemekle birlikte, bir çok iş evde yapılabilmektedir. (15)

Bu yapıda, pek çok insan kısmen evde çalışacak, kısmen de dışarıda. Bazı insanlar aylarca, yıllarca evde çalışacak, sonra dışarda bir işe girecek ve belki daha sonra yine eve dönecektir. Bilgi toplumunda bazı iş kollarında gerileme olur, bazılarıysa gelişir, zenginleşir. Kuşkusuz, elektronik, bilgisayar ve haberleşme sanayileri gelişir. Buna karşılık petrol şirketleri, otomobil sanayii ve ticari amaçla kullanılacak taşınmaz malların satışıyla uğraşanlar, bu değişikliğin zararını görürler. Küçük boy bilgisayar mağazaları ve enformasyon servisleri iyi iş yapar, buna karşılık posta servisinde gerileme olur.

Eğer vatandaşlar kendi elektronik terminal ve aygıtlarını alıp onların sahibi olurlarsa artık memur olmaktan çıkar, kendileri de girişimci durumuna gelirler, yani işçiler "üretim araçlarının" sahibi olurlar. Sonra evlerde çalışan bu kişiler, taahhüt işlerine girmek için küçük ortaklıklar, makinelere sahip olmak için kooperatifler kurabilirler. Bu yolla türlü ilişki ve örgütlenme şekillerini gerçekleştirmek mümkün olur.

Bu alandaki gelişmeler  literatürde "işin ve işyerinin yeniden örgütlenmesi" süreci olarak adlandırılmaktadır. Örnek olarak, özellikle 1980 'li yılların ikinci yarısından itibaren mikroprosesörlerin ve robotların yaygın kullanımı ile nitelik bakımından otomasyondan çok daha farklı bir dönem olan sanayi ötesi dönem başlamıştır. Ayrıca, mikro elektronikte, gen mühendisliğinde, robot yapımında, telekomünikasyonda kısaca yüksek teknolojilerdeki devrimler teknik bilgi açısından da önemli gelişmeleri gündeme getirmiş, bunun da ötesinde 'bilgi' ekonomik faaliyetlerin ağırlıklı unsuru olarak öne çıkmıştır.

Üretim ve yönetimde esneklik ile kurum kültürü oluşturarak yönetimle çalışanlar arasında işbirliğine yönelik yeni arayışlar (micro corporatizm) yönetimde iki yeni gelişme alanını oluşturmaktadır. Ayrıca, dikey örgütsel şemalar yerine yatay yapılanmaların, bürokratik yönetim anlayışlarının yerine ise, katılımcı yönetim anlayışlarının gelişmekte olduğu görülmektedir. Birbirleri ile yatay ilişkili grupların üzerinde yükselen yeni işyeri örgütlenmeleri endüstriyel bölgeler ve network sistemleri ile birlikte mega teknolojilerin neden olduğu yönetim alanında en ileri değişimleri temsil etmektedir.

Üçüncü dalganın becerikli iş adamları bir malı standartlaştırmayı düşünmez, siparişe göre en ucuza nasıl üretebileceğini bilir; mal ve hizmetlerin bireylerin isteklerine göre ayarlanmasında yeni teknolojiden yararlanmak için akıllıca yollar bulur. (16)

Şurası artık devrimci bir gerçektir ki;  kitlevi üretim ve kitlevi dağıtım artık "ileri yöntemler" değil geri kalmış yöntemlerdir. Aynı şekilde pazarlama ve tüketimde de yığınsallıktan uzaklaşılmaktadır. Bu köklü bir değişim aynı zamanda tarihi bir değişimdir.

Bilgi toplumunda işsizlik konusu da ayrı bir tanımlamaya ihtiyaç göstermektedir. İşsiz kalmış bir otomobil işçisi, damını aktarıyor ya da arabasını elden geçiriyorsa, evde tembel tembel oturup televizyondan maç izleyen adam gibi mi işsiz sayılmalıdır? İnsanların kendileri tarafından tüketilmek üzere üretimde bulunmaya  başlamalarıyla birlikte, işsizlik ve bürokratik sosyal yardım mefhumları yeniden tetkik edilmeye ihtiyaç göstermektedir.

Geleceğin sektörleri; elektronik, lazer, optik, iletişim, enformasyon okyanus bilimi, uzay, genetik ve ekoloji mühendisliği, ekosistem tasarımı gibi sektörlerdir. (17)

 

III - Tarım, Sanayi ve Bilgi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkilerinin İşletme ve Yönetimleri Üzerindeki Etkileri

İşletmeler birer sosyal sistemdir. Bunun tabii bir sonucu olarak, dış çevreyle sürekli bir alışveriş içindedirler. Bu alışveriş, teknik ve mali kaynaklarda olduğu kadar beşeri kaynaklarda da söz konusudur. (18)

Günümüzde büyük ve etkin şirketlerin yönetimleri çok kozmopolit bir görünüm arzediyor. Dünyanın dört bir tarafından gelmiş yöneticiler aynı şirket çatısı altında toplantılara katılıyorlar. (19)

Gelişme veya değişme sürecine modernite açısından bakıldığında; süreç daha çok bir zihniyet sorunuyla anlayış açmazı olarak görülür. Bu konuda Ömer Dinçer bir konferansında modernleşmeye şöyle bakıyor:

"Moderniteyi sadece teknolojiyi, üretim ve tüketim  sistemlerini ele alan bir yaklaşım olarak düşünmüyorum. Modernite öncelikle bir zihniyet sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Aslında bu zihniyet sorununun bir uygula masıdır bu teknolojik gelişmeler, üretim sisteminin oluşumu, ulusal devlet yapısının ortaya çıkması, merkezileşme ademi merkezileşme vb  Bunların hepsinin bir sonuç oduğunu ve uygulamaya yansıdığını görüyorum.". (20)

Tarım ve sanayi toplumlarıyla bilgi toplumlarında keşfedilen teknolojilerin kullanım ve yaygınlaşmaları için gerekli tahmini süreler:

  BULUŞLAR

  YAYILMA SÜRESİ

  Buhar Makinesi

  150-200

  Televizyon

  55

  Otomobil

  40-55

  Vakum Tüpleri

  25-30

  Transistör

  15

  Fotokopi

  15

 

Sanayi sonrası toplumla bilgi toplumunda post endüstriyel değişim sürecini ortaya çıkaran faktörlerin etkisi sadece endüstri ilişkilerinde değil yönetim türlerinde ve hatta yönetim kavramında da köklü farklılaşmaların gözlenmesi, yeni örgütlenmelerin geleneksel örgütlerden hem yapı hem de prensipler itibarı ile ayrılmaları sonucunu doğurmuştur. Bu da ekonomik çevredeki köklü değişmelerin organizasyonların strateji, kültür, yapı ve çalışma  şartlarında da önemli değişmelere neden olmasının kaçınılmaz oluşundan kaynaklanmaktadır. (21)

Bu bağlamda "Bilgisayar endüstrisinin son otuz yılda yaptığı hamleyi otomobil sanayi yapmış olsaydı, Ralls-Royce marka bir otomobilin şimdi 2.5 dolara satılması ve bir galon benzinle iki milyon mil yapılması gerekirdi" (*1 ) (*1 )Toffler, Alvin; Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? , İz yayınları, İstanbul, 199, sh. 200

 

1 - Tarım, Sanayi ve Bilgi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkilerinin İşletmeler Üzerindeki Etkileri

Sanayi sonrası toplumda ve ya bilgi toplumunda işletme yapıları esnekleşmiştir. Sanayi sonrası toplumun veya bilgi toplumunun diğer boyutlarındaki değişikliliklerine paralel olarak işletmeler daha esnek halde bir yapı kurmak zorunda kalmaktadırlar.

Bu açıdan, daha önceki merkezi devlet yapısı ve/veya örgüt yapısı hatta toplumsal yapı, merkeziyetten kaçışı, küçük işletmelere yönelişi, hem siyasi yapıları, hem toplum yapısını etkilemektedir. Bu tür küçük örgütlerin koordinasyonuyla ve etkili bir şekilde yönetilmesiyle ortaya çıkmaya başlayan iktisadi değişme gelecek dönemde toplumda daha belirleyici olmaya başlayacaktır.

Bilgi toplumunda yeni değişme ve gelişme  sonucu otomasyon uygulamalarının yaygınlaşması ile üretim ve istihdam ilişkisi bozulmuştur. Sınıflar arası çatışmalara veya sınıf çıkarlarına dayalı ideolojilerle düşünceler zayıflamıştır. Ayrıca otomasyon standartlaşma ve üstün kaliteyi beraberinde getirmektedir. Üretimin hacmi artmakla, maliyeti düşmektedir. (22)

İletişim devriminin etkileri ile üretim zinciri kavramı önemini kaybetmiş, yerine iletişim ağlarıyla birbirine bağlı alt durum endüstriyel dokuyu değiştirmiş, bağlı ve destek endüstriler arasında dayanışma ön plana çıkmıştır. Yine bilgi toplumunda içte örgüt amacı, dışta ise işletme imajının yeterli tanıtımı daha önemli olmuştur. Yönetimlerin özerk ve ademi merkeziyetçi olmasını zorunlu kılmaktadır. Örgütte hiyerarşi zayıflamakta dır. Üretim sürecinin tüm aşamalarında bilgisayarlar ve bilişimciler devreye girmiştir.

Örgüt yapısındaki yenilenme, örgüt içi yönetim ve ilişkileri yeniden yapılandırdığı gibi, dış çevre ile ilişkilerin de yeniden yapılanmasına yol açmaktadır. İşletmenin hızlı değişen yeniliklerle sürekli değişen çevresel değişkenlere uyumu, stratejik yönetimle, geleneksel yönetimin birleştirilme sini zorunlu duruma getirmiştir. Bilişim devriminin etkileri ile üretim zinciri kavramı önemini kaybetmiş, yerine iletişim ağlarıyla birbirine bağlı alt birimlere dayalı üretim şebekesinin benimsenmesi gündeme gelmiştir.

Oyunun kurallarının sürekli değişmesi işletmede çok hızlı davranmayı ve faaliyetlerin ince hesaplara dayanmasını gerekli kılmaktadır. (23)

 

2 - Tarım ve Sanayi ve Bilgi Toplumunda Üretim ve Tüketim İlişkilerinin Yönetimler Üzerindeki Etkileri

Tarım toplumunda üretim ve tüketim ilişkilerinin de şekillendirdiği, Yönetim daha çok din adamları ve soyluların eli altındaydı. Bütün tarım toplumlarında otoriter bir yönetim bulunuyordu.

Yönetim, belirli bir takım amaçlara ulaşmak için başta insanlar olmak üzere parasal kaynakları, donanımı, demirbaşları, hammaddeleri, yardımcı malzemeleri ve zamanı birbiriyle uyumlu verimli ve etkin kullanabilecek kararlar alma ve uygulama süreçlerinin toplamıdır. Yönetim kavramının içinde başta insanlar olmak üzere üretim faktörlerinin amaçlar doğrultusunda etkin ve verimli kullanımı söz konusudur. (24)

Bilgi toplumunda yönetim alanında ortaya çıkan yenilenmeyi Drucker şöyle belirtmiştir. Drucker'e göre bugün yönetici "bilginin uygulanmasından ve performansından sorumlu kişidir. Bilgi toplumunda liderlik fırsatı herkese açık olacaktır. Aynı şekilde daha önce bilinen toplum modellerinden çok daha rekabetçi niteliktedir. Ve önemli bir diğer değerlerden birisi de bundan böyle fakir ülkelerden değil de bilgisiz ülkelerden bahsedilecektir.

Avustralya'da bir otomobil şirketinin başkanından geleceğin otomobil fabrikasının nasıl olacağı sorulduğunda, başkan, "bir daha aynı çatı altında yedi bin işçi çalıştıran bir fabrikayı kesinlikle kurmam" şeklinde cevap vermiştir.

İşletme içinde kaynakların yönetimi, yöntem geliştirme, öneri grupları oluşturma, beyin fırtınası toplantıları düzenlemek, toplam kalite yönetimi, zaman yönetimi gibi yeni yöntem ve uygulamalar önem kazanmıştır. Personele sorumluluk verme ve bireysel ödüllendirme ile başarı motivasyonu motivasyonunun  daha yoğun teşviki gündeme gelmiştir. Kısacası yeni işletme yönetiminde motivasyon, başarı yerelleşme, esneklik, dayanışma, sorumluluk ve katımım yeni gelişmeleri tanımlayan kavramlardır. (25)

Baştan beri vurguladığımız hızlı değişme ve gelişme kısmen küçülme yerinden yönetimi, yetki devrini, inisiyatif kullanmayı gerektirmiştir.

Kuruluş içindeki liderlik, rütbeden koparak, her defasında göreve bağlı olarak bir kişiden diğerine kayabilecektir.

 

 

TARIM  TOPLUMU

SANAYİ  TOPLUMU

BİLGİ  TOPLUMU

ENERJİ

 İnsan enerjisi, tabi enerji

Fosil yakıtlar (petrol-kömür)

Güneş, rüzgar, nükleer enerji

ARAÇLAR

 İnsan kasının kullanımı

Makina kullanımı

Bilgisayar ve elektronik araçlar

ULAŞIM SİST.

 At, vagon, yelkenli gemi

Vapur, demiryolu, oto ve uçak

Uçak, uzay gemisi

HABERLEŞME

 Konuşma ve yazma

Basın, TV.

Elektronik araçlar, bilgisayar

ÖRGÜTLER

 Merkezci Küçük gruplar

Merkezi büyük örgütler

Ademimerkezi katılımcı örgütl.

ÜRETİM

 Tüketim  için üretim

Pazar için üretim

Tüketim için ve pazar  için üret.

SEKTÖR

 Tarım sektörü

Sanayi Sektörü

Hizmetler sektörü

TEMEL BİLİM

 Dinsel bilgi, cebir, geometri

Fizik, kimya

Kuantum fiziği, moleküler biy.

YÖNETİM

 Defakto hiyerarşik yönetim

Merkezi yapı ve hiyerarşi

Katılımcı, motivasyonel, ademimerk

 

 

SONUÇ

Son 15 20 yılda dünya ekonomisinde gözlenen ana yapısal değişim, dünya ekonomisindeki güç dengesinin Atlantik'ten yani ABD'nin liderliğini yaptğı batılı gelişmiş ülkelerden, öncelikle Japonya'dan  başlayarak Pasifiğe doğru kaymakta olduğudur.(26 )

Teknolojik değişme ve farklılaşma anlamında gelişme akılları durdururcasına hızla yayılırken akademik sahada ve pratik hayatta uzmanlaşmanın hızla arttığı bir dönemde 'bilgi toplumu'nun gereği ister istemez bir değişim anaforunun içine çekiyor insanı.(27)

Yeni dünya düzenini  kutsal bir postüla (yani ispata lüzum görülmeyen kaziye) gibi kabul etmeleri de böyle bir mesleki zaruretin sonucu olabilir. (28) Oysa ki daha 2000 li yıllar gelmeden tarih Fukuyama'yı yalanlamıştır. İnsanlar 2000 yılının yakın arefesinde yeni ve farklı farklı arayışlar içine girmeye başlamışlardır.

Sınırsız ekonomik büyüme amacıyla üretim ve tüketim hacminin sürekli artırılmaya çalışılması, sunni ihtiyaçlarla birlikte kirlenme sorunlarını da bir dağın zirvesinden yuvarlanan kar topu etkisiyle büyütüyor. Sınırsız ekonomik büyümeye ayarlı sanayi toplumunun üretim ve tüketim faaliyetlerini gerçek ihtiyaçlara göre, yeni baştan düzenlenmedikçe, ne sunni ihtiyaçların çoğalmasının ne de değişik alanlarda ortaya çıkan yoğun kirlenmenin önüne geçilebilir. (29)

Toffler, üçüncü dalgada ortaya konmuş olan potanın kapitalizm ya da sosyalizm değil, enerji, yiyecek sorunu, nüfus sorunu, hammadde, sermaye ya da iş sorunu değil Pota, piyasanın hayatımızda oynadığı rol ve de uygarlığın geleceğidir der. Oysa ki küçük ve sorunlar anaforunda kavrulan dünyamıza global olarak bir baktığımızda sorunun hala bunlar olduğu görülmektedir. Ancak Toffler'in belirttiklerini gelecekte bizi bekleyen mülevven bir tahayyül olarak algılamak bilgi toplumunun insancıklarını hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

İnsanın denetiminden bütünüyle çıkmış olan üretim ve tüketim faaliyetlerini, yeniden denetim altına alabilmek için, maddi üretimden daha çok, kültürel ve zihinsel üretime ağırlık verilmesi gerekir. Kültürel üretimin artırılmasında, elimizde sevgisiyle silahlanmış insandan başka güç ve kaynak yoktur.

Tarım, sanayi ve bilgi toplumunda üretim ve tüketim ilişkileri daha çok sektörel bazda önemli bir değişikliğe uğramıştır. Öncelikle üretimin kim için ve ne amaçla yapıldığı tartışılmıştır. Tarım toplumunda üretimi yapan kişilerle tüketenler aşağı yukarı aynı kişiler olmasına rağmen bu yapı sanayi toplumuna doğru, gerek prekapitalist dönemde gerekse sanayi devrinde üretenlerle tüketenler birbirinden ayrılmışlardır. Ancak bu dönem bilgi toplumuna kadar devam edebilmiş, bilgi toplumunda, tekrar A sektörüne yani tüketim için üretime dönülme eğilimine girilmiştir. Daha on yıl önce Amerika'da elektrikle çalışan testere vb. aletlerin yalnız yüzde 30'u kendi işini kendin yap meraklılarına, geri kalan yüzde yetmişiyse marangozlara vb. zanaatçılara satılırdı. On yıl gibi kısa bir süre içinde bu sayılar yer değiştirdi. Bu gün yalnız yüzde otuzu profesyollere satılmaktadır. Geri kalan yüzde yetmişi tüketen üreticilere satılmaktadır.

Bunun yanında tüketiciler de pasif tüketiciden aktif tüketiciye doğru bir evrim sürecine girmeye başlamışlardır. Bunlara da tüketen üreticiler denilmektedir. Bu her ne kadar 21. yy'ın strüktürünü tam olarak temsil etmese de genel manada bir eğilimi vermesi tartışmasızdır.

Bu gün dünyada gittikçe daha çok insan kabul ediyor ki, ilerleme ya da  hayat standardındaki maddi ögelerle ölçülemez ve moral, estetik, siyasal ve çevre bakımından kötü duruma itilmiş, yozlaştırılmış toplumlar, ne kadar zengin ve teknoloji açısından ne kadar gelişmiş olursa olsunlar, ileri bir toplum sayılmazlar.

Geleceğin kalkınma stratejileri Washigton'dan Moskova'dan Paris'ten, ya da Cenevre'den değil, Afrika'dan Asya'dan ve Güney Amerika'dan gelecektir. Bunlar da yerel ihtiyaçlara uygun olacaktır.

Tarım ve sanayi toplumlarındaki yığınsal ve çizgisel yapı, bilgi toplumunda tekdüzelikten, veya yığınsallıktan arınmış olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

(1) Dinçer Ömer-Fidan, Yahya; İşletme Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul, 1996, ss. 43-46

(2) Özel, Mustafa; Stratejik Yönetim ve Liderlik, İz Yayıncılık, II. Baskı, İstanbul, 1995, sh. 19-20

(3) Kuyucuklu, Nazif, İktisadi Olaylar Tarihi, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No: 18, İstanbul, 1985, sh. 47

(4) Dinçer Ömer-Fidan, Yahya; İşletme Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul, 1996, ss. 49-58

(5) Dinçer Ömer-Fidan, Yahya; İşletme Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul, 1996, ss. 52

(6) Tuna, Yusuf; "Bilgi Toplumu ve Gelişmekte Olan Ülkeler" İlim ve Sanat, S. 41, İstanbul, 1996, sh. 43.

(7) Kurtulmuş, Numan; Sanayi Ötesi Dönüşüm,  İz Yayıncılık, İstanbul, 1996, sh. 100.

(8) Erkan, Hüsnü; Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, 2. Baskı, İş Bankası Yayınları, Ankara, 1994, sh. 101.

(9) Kurtulmuş, Numan; Sanayi Ötesi Dönüşüm,  İz Yayıncılık, İstanbul, 1996, sh. 121(2)            Toffler, Alvin; Üçüncü Dalga, Altın Kitaplar Yayınları İstanbul, 1996, sh. 42

(10) Kuyucuklu, Nazif, İktisadi Olaylar Tarihi, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No: 18, İstanbul, 1985, sh. 53-54

(11) Toffler,; Üçüncü Dalga, sh. 49-50

(12) Gürdoğan, E. Nazif; Kültür ve Sanayileşme, (II. Baskı), İz Yayıncılık, İstanbul, 1991, sh. 7.

(13) Toffler,; Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? , İz yayınları, İstanbul, 199, sh. 260

(14) Özel, Mustafa; A.g.e. sh. 19-20

(15) Toffler,; Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? , sh. 265

(16) Toffler,; Üçüncü Dalga, sh.310

(17) Toffler,; Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? , sh. 29

(18) Dinçer; Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, (II. Baskı), İstanbul 1992.

(19) B. Reich, Robert; "Kültürel Yöneticiler" Harvard Business Reviw, March-April, 1991 (Çeviren: Atilla Öztürk)

(20) Doğudan Batıdan, İstanbul, Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı yayınları,E İstanbul, kim -Mayıs, 1996, sh. 64

(21) Angules, S.B - Parker, S.R; Wrork, Orga nization and Change, Sydney, Allen & Unwin, 1988, sh. 23

(22) Özel, Mustafa; Stratejik Yönetim ve Liderlik, İz Yayıncılık, II. Baskı, İstanbul, 1995, sh. 23

(23)Dinçer - Yahya; İşletme Yönetimi, sh. 65-66.

(24) Eren, Erol; Yönetim ve Organizasyon, Beta  Yayınları, İstanbul, 1993, sh. 3.

(25) Dinçer, Yahya; İşletme Yönetimi, sh. 66.

(26) Toffler; Power Shift, Knowledge, Vealth and Violence at the Edge of  21 st. Century, Bantham Books, New York, 1990.

(27) Fidan, Ahmet; "Tamtamlardan Parmakucu Toplumuna Değişim ve Kültür Anaforu" Eyüpsultan 1. Kitap ve Kültür Fuarı Bülteni, İstanbul, 1995. Sh.5.

(28) Avcı, Nabi; Francis Fukuyama'nın Tarihin Sonu adlı kitabı hakkında yazılan eleştiri kitabına yazılan bir önsöz., Rey yayınları, Kayseri, sh.11

(29) Gürdoğan, N.; Kültür ve Sanayileşme, (II. Baskı), İz Yayıncılık, İstanbul, 1991, sh. 7.

 

            YARARLANILAN KAYNAKLAR

Angules, S.B - Parker, S.R; Wrork, Organization and Change, Sydney, Allen & Unwin, 1988.

B. Reich, Robert; "Kültürel Yöneticiler" Harvard Business Reviw, March-April, 1991 (Çeviren: Atilla Öztürk)

Dinçer Ömer-Fidan, Yahya; İşletme Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul, 1996

Dinçer Ömer; Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, (II. Baskı), İstanbul 1992.

Doğudan Batıdan; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, Ekim 1995- Mayıs 1996.

Eren, Erol; Yönetim ve Organizasyon, Beta  Yayınları, İstanbul, 1993.

Erkan, Hüsnü; Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, 2. Baskı, İş Bankası Yayınları, Ankara, 1994.

Fidan, Ahmet; "Tamtamlardan Parmakucu Toplumuna Değişim ve Kültür Anaforu" Eyüpsultan 1. Kitap ve Kültür Fuarı Bülteni, İstanbul, 1995.

Fukuyama, Francis; Tarihin Sonu mu? Rey yayınları, Kayseri

Gürdoğan, E. Nazif; Kültür ve Sanayileşme, (II. Baskı), İz Yayıncılık, İstanbul, 1991, sh. 7.

Hanan, Mack; Yarının Rekabeti, Çeviren: Ziya-Eshar KÜTEVİN, İnkılap Kitabevi Yayınları, İstanbul, 1993

Kuyucuklu, Nazif, İktisadi Olaylar Tarihi, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No: 18, İstanbul, 1985, sh. 53-54

Kurtulmuş, Numan; Sanayi Ötesi Dönüşüm,  İz Yayıncılık, İstanbul, 1996

Özel, Mustafa; Stratejik Yönetim ve Liderlik, İz Yayıncılık, II. Baskı, İstanbul, 1995

Toffler, Alvin; Üçüncü Dalga, Altın Kitaplar Yayınları İstanbul, 1996

Toffler, Alvin; Power Shift, Knowledge, Vealth and Violence at the Edge of  21 st. Century, Bantham Books, New York, 1990.

Toffler, Alvin; Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? , İz yayınları, İstanbul.

Tuna, Yusuf; "Bilgi Toplumu ve Gelişmekte Olan Ülkeler" İlim ve Sanat, S: 41, İstanbul, 1996.

Ünlü, Halil; Yönetimler Arası İlişkiler, (II. baskı) (Yerel Yönetimlerin Geliştirilmesi Programı El Kitabı) Toplu Konut, IULA-EMME Yayınları, 1994, İstanbul

Yazıcıoğlu, Recep; "Yönetim Sistemimizin Yeniden Düzenlenmesi" Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, TODAİE Yayınları, C: 1 S: 3 Mayıs, 1992 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır