Giresun merkezde atölyeye çevirdiği küçücük dükkanın da 50 yıldır saz yapan Rüştü Ünlü de bu ustalardan biri. İlerleyen yaşına rağmen mesleğini sürdürüyor. Giresun'un en yaşlı saz ustası olan Rüştü Ünlü mesleğe henüz 10 yaşlarındayken meraklandığını ifade ederken, ilk sazını ise tornavida ile yaptığını söylüyor.
Yarım asırdır saz yapıyor
Bugüne kadar bini aşkın saz yaptığını kaydeden Rüştü Ünlü, "Henüz çocuk yaşlarındayken komşumun evinde bir bağlama gördüm. Bu bağlamadan ben de yapabilir miyim diye merak ettim. Daha sonra bulduğum bir ağacı uygun hale getirdikten sonra tekne içerisini ise tornavida ile aylarca uğraşarak boşalta bildim. Sonunda ise sazı kendime göre yapmayı başardım. O günden sonra ise bu mesleği yapmaktayım" dedi.
"İyi bir saz oyma olmalı"
İyi bir sazın özelliklerini de anlatan Ünlü, "Bir çok ağaçtan saz yapılıyor olsa da bana göre en iyi saz dut ağacından olmaktadır. Dut ağacının tınısı daha iyidir. Sesi daha tok çıkmaktadır. Ayrıca sazın teknesinin oyma olması da yine en iyi özelliklerinden biridir. Son yıllarda endüstrileşen saz yapımında tekneleri yapraklama dediğimiz şekilde yapıştırmayla yapılmaktadır. Belki bu yapıştırma yapraklama saz daha ucuz olabilir fakat bu sazlar asla oyma sazın yerini tutmaz. İyi bir saz alınacaksa bu oyma saz olmalıdır" ifadelerini kullandı. "Giresun'dan doğuya doğru gittikçe özellikle Görele taraflarında kemençe ve kemençe yapım ustaları ön plana çıkmaktadır. Ancak Giresun merkez ve diğer ilçelerde saz daha çok tercih edilir. Son yıllarda Dereli ilçesinde kemençecilerin yetiştiğini görmekteyiz. Ama yine de Giresun'un doğu tarafında düğün ve eğlencelerde kemençe, merkez ve batı taraflarında ise saz daha çok etkili enstrümanlardandır" dedi.
Yurdumuzda üretilmekte olan Halk Çalgılarımızda ülkemiz için çok büyük değer taşıyan kıymetli ağaçlar, bilinçsizce kullanılarak ekonomimiz trilyonları aşan zararlara uğratılmaktadır.
Her yıl yurdumuzda yüz binlerce oyma saz teknesi yapılmakta ve bir o kadarı da yapılırken ziyan edilmektedir.
Sadece yaprağı her yıl yurdumuza milyarlarca lira döviz kazandıran "dut ağaçlarımız", saz yapıyoruz diye yok edilmekte, ayrıca kestane, Meşe ve Kayın (Gürgen) gibi kıymetli ağaçlarımız da ziyan olmaktadır.
Saz teknesi yapımcıları, ülkemiz ekonomisine korkunç zararlar vererek, katliamlarına olanca hızlarıyla devam etmektedirler.
Zararın neresinden dönülürse kardır. Bu bilinçsizce çalışmanın bir an evvel önüne geçilmeli, saz ve tekne yapımcılarına verilecek özel kurslarla, konunun önemi belirtilmeli, yapımcılar bilinçli hale getirilmelidir.
Aksi halde, köylere kadar giren saz teknesi yapımcılığı, ekonomimizi büyük zararlara uğrattığı gibi, kısa zamanda ormanlarımızın yok olmasına, Türk sanatının değer kaybına ve Folklorumuzun da büyük zarar görmesine sebep olacaktır.
Bu bilinçsizce çalışmaya dur demenin zamanı gelmiştir. Bu konuya halkımızın hafızalarına yanlış yer etmiş olan bazı hususları düzelterek başlanılmasında fayda vardır. Bunlardan birincisi, saz oyma ağaçtan yapılır, ikincisi ise en iyi saz dut ağacından oyularak yapılır, düşüncesidir.
Birincisinde sazın (bağlama ve ailesi sazları) sanki oymanın haricinde bir başka şekilde yapılamayacağı ve ikincisinde ise dut ağacının haricinde bir başka ağaçtan yapılırsa güzel olmayacağı kanısı hakimdir. Artık bu düşünceler iflas etmiştir.
Günümüzde en güzel sazlar, tekne kısımları dilimler halinde yapılanları olmaktadır. Hem estetik yönden, hem sıhhatlilik yönünden, hem de
ses yönünden oyma sazları geride bırakmıştır. Sanat yönüyle de daha ağır basmakta ve daha da ekonomik olmaktadır.
Güzel bir sazın sadece dut ağacından değil, bir başka ağaçtan da yapılabileceği otuz dört yıl evvel tarafımdan kanıtlanmıştır. Bugün de kanıtlanmaktadır. 34 yıl evvel pek çok kimsenin makbul ağaç olarak dahi saymadığı kavak ağacından yapmış olduğum sazın, olağanüstü güzellikte bir sesi vardı ve o dönemin önde gelen saz sanatçıları satılık olmayan o sazı, benden alabilmek için birbirleriyle yarışa girdiler.
Bu tür konularda tutucu olmak çok yanlıştır. Her ağaçtan güzel saz olabilir. Yeter ki teknesiyle ses tablosu iyi uyum sağlasın. Bilhassa kavak, ıhlamur ve kızılağaç gibi yumuşak olan ağaçlardan elverişli sazlar yapılabilir. İlk kemanlar kavak ağacından yapılmıştır. Eski kanunların alt tabloları ıhlamur ağacındandı. Son derece güzel yumuşak ve yuvarlak sesleri vardı. Bugünkü kanunlarımızda o güzel sesleri duyamıyoruz. Nedeni ise ıhlamur ağacının yerine, kontrplak tablolar kullanılmakta, kontrplağın kabalığını kapatabilmek için de üzerine kaplama çekilmekte ve yansıtıcılık görevi yapan alt tablo oldukça sertleştirilmektedir. Yansıtıcı sert olunca, yansıyan sesler de sert olmaktadır. Dikkat edilecek olursa, bugün yapılan kanunların ekseriyetinin sesi sert ve metaliktir. Gerçek ortadadır. Yansıtıcı görevi yapar. kısım sert olursa, yansıyan ses dalgalan da sert olmaktadır.
Bağlama ailesi sazlarının telleri metaldir. Yansıtıcı gövdeye (tekneye) dut ağacı gibi sert ağaçlar kullanıldığında, yansıyan sesler sert ve metalik olmaktadır .Bu da yapımcıyı ve icracıyı üzen önemli hususlardır .İcracılar devamlı olarak sazlarının sesinden şikayet ederler ve bundan dolayı da gelip gidip yapımcılarını rahatsız ederler. Dut ağacından olmasını da kendileri istemişlerdir. Yapımcılar da şikayetlerden kurtulabilmek için ses tablosu (göğsünü) çok yumuşak köknar (göknar) ağacından yapıp seslerin biraz yumuşamasını sağlama yoluna giderler. çok yumuşak olan ses tablosu zamanla üzerindeki gerilim ve basınca tahammül edemez, direncini kaybeder ve çöker, tablo çökünce sazın dengesi de bozulur.
Ses tablosu çöken sazı ise çalmak oldukça zordur. Tezene derine batar ve icracının bileğini yorar. Bu duruma gelmiş bir saza mutlaka yeni bir ses tablosu (göğsü) takmak gerekir. Halbuki iyi bir saz istikbal vadeden saz olmalıdır. Üç gün sonra tablosu çöktü diye kaldırılıp bir kenara atılmamalıdır. İyi bir sazın sesi, eskidikçe açılır ve güzelleşir. Teknesi mutlaka dut ağacından olsun diye yapımcıyı zor durumda bırakmamalıdır. Her sanatçı yapmış olduğu sazın herkes tarafından, beğenilmesini, güzel sesli ve uzun ömürle olmasını ister. İcracılarımız iyi bir saza sahip olmak istiyorlar ise, yapımcılarımızın görüş ve düşüncelerine saygı göstermeleri gerekir. İcracılar ağaç seçimini yapımcıya bıraktıkları takdirde, yapımcılar kendilerine göre en uygun malzemeden yapıp, herkesin beğenisini kazanacak, güzel sesli ve istikbal vadeden bir saz yapmaya gayret edeceklerdir.
Tekne kısmına yumuşak ağaçlar kullanıldığında, yansıtacağı sesler de yumuşak olacağından, ayrıca ses tablosuna yumuşak ağaç kullanma zorunluluğu da ortadan kalkacaktır. Hangi ses tablosu takılırsa takılsın, normal ses alınacak ve uzun ömürlülük sağlanmış olacaktır.
Oyma ve dilimli sazların birbirleriyle mukayesesi yapıldığında, dilimli sazların her bakımdan daha üstün ve avantajlı olduğu meydana çıkar. Dilimli saz veya bir başka deyimle yaprak saz denildiğinde, eskiden kalma bazı kimselerde bir soğukluk hissedilir. Bunun nedeni de vaktiyle Konya yöresinde yapılan dilimli sazlardan gelmektedir. O dönemlerde Konya'da yapılan dilimli sazlar çok ince yapılmış ve sazdan ziyade uda yakın ses vermesi bazı icracılarımızı dilimli sazdan soğutmuştur. Günümüzde yapılan dilimli sazlarda böyle bir şey söz konusu değildir.
Teknede kullanılan dilimlerin et kalınlıkları en az 4-5 mm olmakta ve sesi daha kolay yansıtmakta ve de sazdan alınması gereken sesi vermektedir. Dilimli saz yaparken katiyen dilimlerin et kalınlıkları ince tutulmamalıdır. Aksi halde sazdan istenilen sesi elde etmek zorlaşır. Sazların ses tabloları için de aynı şey söz konusudur. Onları da 4-5 mm. nin altına düşürmemelidir .
Sazların ses tablosunda genel olarak ladin ağacı kullanılmalı, ladin ağacının bulunmadığı hallerde yerine köknar ağacı kullanılmalıdır. Her zaman ön sırayı ladin ağacı almalı, ikinci tercihi köknar ağacına bırakmalıdır. Nedeni ise ladin ağacı köknar ağacına göre daha uzun ömürlü olmasındandır. Köknar ağacı ilk anlarda ladin ağacından da daha açık ses verir. Fakat uzun ömürlü olmaz, belirli bir zaman sonra sazın dengesi bozulur. Ladin ağacında ise durum tamamen olumlu yöndedir, bu nedenle birinci tercih ladin ağacına verilir.
Neden dilimli saz tercih edilmelidir.
1. Ekonomik açıdan
2. Zaman açısından
3. Ülkemiz ormanlarının korunması açısından
4. Sanat açısından
5. Folklorumuz açısından
1. Oyma saza göre dilimli saz daha az malzeme ile yapılır. Bir oyma saz teknesine harcanan ağaçla en az on dilimli saz yapılabilir. Bu da malzemeden on misli tasarruf sağlanması demektir. Yüz binlerce oyma sazın yapıldığı düşünülecek olursa milyonlarca sazın malzemesi tasarruf edilecektir. Bu tasarruf edilecek malzeme, bir başka şekilde karşılaştırılması yapılacak olursa, bir kasabanın kurulmasında kullanılan keresteye yakın malzeme demektir ki bu da küçümsenecek yekun olmasa gerek.
2. Oyma saza göre dilimli saz teknesi daha kısa zamanda meydana gelir. Eli alışmış, işin kolaylığını kazanmış bir yapımcı, bir oyma teknesi yapılıncaya kadar 2-3 dilimli tekne yapması mümkündür.
3. Bilinçsizce yapılan oyma tekne yapımcılığı ormanlarımızı büyük zararlara uğratmaktadır. 80-100 yıllık bir ağaçtan ancak 5-10 tekne yapabilen yapımcılar kullanmış oldukları ağaçlan odun olarak satsalar daha çok gelir sağlarlar. Yaptıkları tekneleri 1.500 ila 3000 lira arasında satan yapımcılar bir ağaçtan yapmış oldukları tekneler ile ancak 20-30 bin lira gelir sağlamaktadırlar. Halbuki bu kadar ağaçla dilimli tekne yapılmış olunsa en küçük da11arma kadar değerlendirilir ve 100-150 tekne çıkarılır. Her biri 3-5 bin liraya satılsa, 400-500 bin lira gelir bağlanır. Ayrıca bir yılda dilimli tekne yapımından sağlanan ağaç tasarrufu da, bir şehrin bir yı1lık odun ihtiyacını karşılar. Böylelikle fuzuli israftan kaçınılmış ve de ormanlarımız korunmuş olur. Konu buraya gelmişken dut ağaçlarımızın önemini bir kere daha belirtmeden geçemeyeceğim.
Delerli yapımcılarımız ve icracılarımız, sadece dut ağacından güzel saz olmaz, her ağaçtan güzel saz olur. Yeter ki bilinçli yapılsın ve teknesine uygun ses tablosu seçilsin, iyi olmaması için hiç bir neden yoktur.
Saz yapıyoruz veya yaptırıyoruz diye, ülkemize altın akıtan kıymetli dut ağaçlarımızı ziyan etmeyelim. Sadece yaprağından yurdumuz milyarlarca lira döviz sağlıyor .Saz yapacağız diye altın yumurtlayan tavuklarımızı kesmeyelim. Milli gelir kaynaklarımızı kurutmayalım. Bunları korumak her Türk vatandaşının görevidir. Sizlerin de bu konuya hassasiyetle eğileceğinize bütün kalbimizle inanıyoruz.
4. Oyma tekne ile dilimli tekne arasında sanat açısından da çok büyük farklar vardır. Dilimli tekneler, simetrik, yapısı ve albenisiyle daha fazla ilgi çekiyor Sanat yönünden daha fazla değer taşıyor .Dilimli tekneler Türk sanatını dışarı tanıtma açısından da büyük önem taşımaktadır .
5. Dilimli tekneler ile yapılan sazlarımız estetik yönüyle pek çok kimsenin ilgisini çekiyor .Sazımıza duyulan ilgi, folklorumuza da yansıyor ve bizlere dünyanın en zengin, en güzel folkloruna sahip olmanın kıvancını yaşatıyor.