sozcu
Diş Apsesi Tedavisinde Doğru Zamanın ve Doğru Müdahalenin Önemi Büyük!
Diş apsesi nedir sorusunun cevabı olarak, dişlerde ya da diş etlerinde oluşan bakteriyel bir
enfeksiyonun yarattığı irin birikintisidir denebilir. Diş apsesi sonucunda diş eti ağrısı meydana
gelmektedir. Yetersiz ağız bakımına bağlı olarak gelişen diş eti ağrıları, hastalıkların habercisi olabilir.
Diş apsesi ile ortaya çıkan diş iltihabı ise, diş eti neden şişer sorusunun cevabıdır. Diş eti şişmesi
kırmızı, kanamalı, ödemli görünümdedir. Başlangıçta düzenli fırçalamayla iyileşir ancak ilerlemişse diş
eti tedavisi gerekmektedir.
Diş apsesi belirtilerinde, sıcak ve soğuğa karşı hassasiyet, çiğneme ve ısırma sırasında ağrı, yüzde
veya yanakta şişlik görülmektedir. Diş apsesi ateş, boyunda şişlik, dişlerde sızlama belirtilerini de
göstermektedir. Bazı durumlarda diş apsesi boyun ağrısı, kulak ağrısı ve çene kemiği ağrısı ile ortaya
çıkabilir. Diş apsesi patlayabilir. Zamanla bölgede biriken iltihap direne olur, boşalır. Patlaması halinde
de kronik bir durum olması nedeniyle bir diş hekimine gidilmelidir.
Peki Diş Apsesi Nasıl Geçer?
Dişte apse oluşmuşsa öncelikle tedaviye 1 haftalık antibiyotik kullanımı ile başlanır. Böylece diş apsesi
için ilaç kullanımı sonucunda oluşan iltihabın azalması amaçlanır. Diş apsesi antibiyotik ile geçmezse
ve şişkinlikle birlikte iltihapta azalma görülmemiş ise iltihaplı bölge delinerek iltihap akıtılır. Ancak
iltihabın boşaltılması zor olduğu durumlarda cerrahi yöntem uygulanarak iltihap boşaltılır. Daha sonra
apse yeniden nüksetmeyecek şekilde diş etleri ve dişin kök yüzeyleri arındırılarak temizlenir. Yapılan
tedavi aşamalarında diş eti bölgesi uyuşturulmakta ve hasta herhangi bir ağrı ya da sızlama
hissetmemektedir. Diş kökünde oluşan apseler içinse genellikle kanal tedavisi uygulanır. Her diş
hekimi diş kanal tedavisi yapabilmektedir. Fakat bu işin uzmanı olan endodontistler diş kanal
tedavisini yapmaktadırlar. Bazı durumlarda yalnızca kanal tedavileri de yeterli olmamaktadır.
Enfeksiyon devam ederse, ek tedaviler gereklidir ve diş hekimi sizi hastalıklı dokunun ortadan
kaldırılması için, diş apsesi ameliyatı edecek olan bir uzmana gönderebilir.
Diş apsesi tedavi edilmediği takdirde dişinizi kaybetmenizin yanı sıra iltihap beyin ve kalbe giderek
ciddi sorunlara sebebiyet vermektedir. Diş apselerinin oluşmaması için günlük diş bakımı ve belirli
aralıklarla diş hekimi kontrolleri ihmal edilmemelidir. Diş hekiminin vereceği talimatları birebir
uygulamaya özen gösterilmelidir.
Tüm ilaçlar gibi SEFAZOL IM’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.
etkiler olabilir.
Yaygın yan etkiler (her 100 kişiden 1 ila 10 kişinin yaşama olasılığı bulunan yan etkiler):
Seyrek yan etkiler (her 10.000 kişiden 1 ila 10 kişinin yaşama olasılığı bulunan yan etkiler):
Bilinmiyor (Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda hekiminiz, eczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri www.titck.gov.tr sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi“ ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 00 08 numaralı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)‘ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edilnilmesine katkı sağlamış olacaksınız.
"Antibiyotiklerin soğuk algınlığı ve grip tedavisinde hiçbir yararı yok"
İnfluenza virüslerine bağlı gelişen gripte ise hastalığın boğaz ağrısı ile başladığını, buna karşın 38,5 ve üzeri derecelerde ateş, şiddetli kas ağrısı, baş ağrısı ve hatta eklem ağrısıyla seyrettiğini söyledi.
Antibiyotiklerin soğuk algınlığı ve grip tedavisinde hiçbir yararı olmadığının altını çizerek, gereksiz kullanıldıklarında vücutta bulunan yararlı flora bakterilerinde direnç gelişmesine yol açacağına dikkati çeken uzmanımız şunları kaydetti:
"Sonbahar ve kış aylarında solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanan ortalama her 100 hastadan 80'inde antibiyotik tedavisine ihtiyaç duyulmuyor. Çünkü gelişen solunum yolları enfeksiyonlarının yüzde 80'i virüslerden, geriye kalan bölümü ise bakterilerden kaynaklanıyor. Antibiyotikler ise sadece bakterilerin oluşturduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor. Soğuk algınlığı ve risk grubu dışındaki kişilerde gelişen grip 5-7 günde kendiliğinden iyileşir. Belki de doğal tedavi yöntemlerinin yakınmaları hafiflettiği ve daha hızlı iyileşme sağladığı hastalıkların en başında soğuk algınlığı ve risk grubu dışındaki kişilerde gelişen grip gelmektedir. Hekim tarafından soğuk algınlığı ya da grip tanısı alan kişilerde destek amacıyla yeterli istirahat, beslenme ve yeterli sıvı alınması yanı sıra bazı doğal ürünler de kullanılabilir. Ayrıca doğal ürünlerin çeşitli ilaçlarla etkileşimlerinin olabileceği unutulmamalı ve özellikle kronik hastalıkları nedeniyle çeşitli ilaçlar kullanan bireylerin bu konuda mutlaka hekime başvurmaları gerekiyor."
"Sarımsak soğuk algınlığında da etkinliği kabul edilmiş doğal bir ürün"
Sarımsağın da soğuk algınlığında etkinliği kabul edilmiş doğal bir ürün olduğunu, düzenli kullanıldığında hastalık sıklığını ve sayısını azaltabildiğini aktararak, bu tür durumlarda iyileşmeyi hızlandırabildiğini ifade etti.
Ekinezyanın da viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında etkili doğal bir bitki olduğunu vurgulayan Büke, bu amaçla çeşitli şekillerde kullanılabildiğini belirtti.
Ayrıca C vitamininin de kış aylarından önceki süreçte kullanılmasının nezle ve soğuk algınlığı gelişme riskini azaltabildiğini vurgulayarak, vücutta eser miktarda ancak bütün hücrelerde bulunan çinkonun da hücre çoğalmasında, bağışık yanıtta, nörolojik fonksiyonlarda önemli rol oynadığını, bu nedenle soğuk algınlığı yakınmaları başlar başlamaz kullanılması durumunda hastalığın süresini ve şiddetini azaltabildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Büke, çinkoyu besinlerle de almanın mümkün olduğuna dikkati çekerek, kabuklu deniz ürünleri, sakatat, baklagiller ve buğday tohumunda yoğun şekilde bulunduğunu söyledi.
"Boğaz ağrısı yakınmalarını hafifletmek için limonlu ballı su"
Boğaz ağrısının, soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonların seyri sırasında görülebileceği gibi, bakterilerin, özellikle de A grubu beta hemolitik streptokokların oluşturduğu anjin durumunda da ortaya çıkabildiğini dile getiren Büke, bu bakterinin özellikle 5-15 yaş grubundaki çocuklarda kalp kapaklarında kardit ve böbrekte nefrite neden olabileceğini belirtti.
Büke, boğaz ağrısı, soğuk algınlığı gibi durumlarda tanı ve tedavi için mutlaka hekime başvurulması gerektiğini vurgulayarak, boğaz ağrısı yakınmasını hafifletmek için uygulanabilecek şu önerilerde bulundu:
"250 mililitre sıcak su içine 1 kahve kaşığı bal ve bir yarım limon suyunun karıştırılarak içilmesiyle boğaz ağrısı yakınması hafifletilebilmektedir. Bu karışımın antioksidan etkisi sayesinde boğazda enflamasyon da hafiflemektedir. Tuzlu ya da bikarbonatlı su ile yapılan gargara da bu süreçte uygulanabilir. Ayrıca ballı soğan şurubu ve okaliptus suyu da yakınmaları hafifletmeye yardımcı olabilir."
Basın Yansımaları: sabah
nest...