seferi oruç tutabilir mi / Yolculuk yapan kişi oruç tutabilir mi? - Son Dakika Haberleri

Seferi Oruç Tutabilir Mi

seferi oruç tutabilir mi

Diyabet hastasısınız, bir taraftan uzun süreli açlığa nasıl dayanacağınızı düşünüyor bir taraftan da oruç tutmak istiyorsunuz. Bu ikilemi nasıl aşacağınızı merak ediyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var.

Diyabet hastalarının 3 ana 2-3 ara öğün şeklinde beslenmesi gerekir. Oruç tutan bir diyabet hastası gün içerisinde çok uzun süreli yaşadığı açlığın ardından iftar ve sahurda yediği yemeklerle vücuduna fazla miktarda şeker kaynağı girer. Bu da beraberinde kandaki şeker düzeyinin normalin çok üstüne çıkmasına neden olur. Tokluk kan şekerinin bu kadar yüksek olması kalp hastalıkları riskini de artırır. Diyabet hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması kalbe giden kan miktarını da azaltır. Bu da beraberinde göğüs ağrısı ve kalp krizine neden olabilir. Diyabet hastası olmayan kişilerde yemekten sonra pankreasta üretilen insülin hormonu yeterince hızlı bir şekilde salgılanırken, diyabet hastalarında hızlı insülin salgılaması olmaz. Diyabet hastalığının tedavisinde vücuda çok fazla şeker sokmamak ve pankreası zor durumda bırakmamak gerekir.

Kimlerin oruç tutmaları riskli olabilir?

Kan şekeri sık sık normalin altına (<60-70 mg/dl) düşenler,
Hipoglisemilerini fark etmeyen hastalar,
Kan şekeri düzeyleri iyi ayarlanmamış hastalar,
Ramazan ayından hemen önceki dönemlerde diyabet koması atlatmış olan hastalar,
Tip 1 diyabet hastaları,
Mide veya onikiparmak bağırsağında ülseri olanlar,
Kronik böbrek yetersizliği olan ve/veya diyaliz tedavisi gören hastalar,
Gebe diyabetliler,
Yalnız yaşayan diyabet hastaları,
Yaşlı diyabet hastaları oruç tutmaları yüksek risk taşıyan hastalar grubuna girer.

Yüksek riskli diyabet hastaları oruç tuttukları takdirde, özellikle ciddi kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi), diyabetik koma (ketoasidoz), vücutta ciddi susuzluk (dehidratasyon) ve damarlarda pıhtılaşmaya meyil (tromboz) risklerine maruz kalabilirler. Diyabetik koma riski, özellikle Ramazan ayı öncesinde kan şekeri kontrollerinin sonuçları iyi olmayan Tip 1 diyabet hastalarında belirgin düzeyde daha fazla görülür. Uzun süre susuz kalmak, hem tansiyon düşmesi, bayılma, düşme ve kırık oluşma riskinin artmasına hem de pıhtılaşma bozukluklarına yol açabilir.

Ramazan’ı Rahat Geçirmek İstiyorsanız…

*Doktor ve diyetisyen yardımıyla günlük kalori miktarı ayarlanmış ve Ramazan ayına göre güncellenmiş bir beslenme programı uygulayın.

*İlaçlarınızın programını iftar ve sahurda alınacak şekilde hekiminizle birlikte yapın.

*İftar ve sahur arasında ‘az’ ama ‘sık’ yeme ilkesini uygulayın. Yani, sahur ve iftarda iki ‘ana’ öğün, iftardan sonra 1-1,5 saat arayla bir veya iki kez ‘ara’ öğünler yiyin.

*Sahur ve iftarın yanı sıra, gece saat 10-11 arasında alınacak bir ara öğün ile gün içerisindeki öğün sayısını en az üçe çıkarın.

*Yiyecek seçiminde; ekmek, pide, hamur işi yiyecekler, pirinç pilavı, makarna, patates ile şekerli yiyecekler gibi kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratları kısıtlayın.

*Süt, peynir, yoğurt, yumurta, zeytin, sebze, kepekli ekmek veya ızgara tavuk gibi ‘proteinden zengin’ besinleri ve domates, salatalık ve meyve çeşitlerinin bulunduğu ‘kahvaltı tarzı’ beslenmeyi tercih edin.

*Mutlaka çorba, sebze ve zeytinyağlı yemekleri tüketin.

*Gün içerisinde aşırı acıkma sorununuz varsa kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi protein ağırlıklı besinleri tüketin. Protein içeren besinler, midede daha uzun süre kaldığından, uzun süreli tokluk sağlar.

*Tek seferde büyük porsiyonlar şeklinde beslenmek yerine, daha küçük ölçülü porsiyonları tercih edin.

*Uzun süre susuz kalınca, böbrek fonksiyonları bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Diyabet hastalığının en çok hasar verdiği organlardan birisi olan böbrekleri korumak için iftar ile sahur arasında en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su için.

*Suyu birden ve hızlı şekilde içmeyin. Bu şekilde su tüketimi mide-barsak sistemindeki ani genişlemeye bağlı olarak, kan basıncında ani düşüklük ve buna bağlı baş dönmesi ve bayılmaya neden olabilir. Suyu, tercihen oturarak ve yudumlayarak yavaş bir şekilde için.

*Yemek sırasında çok su tüketmeyin. Çünkü midede bulunan fazla su, mide asidini sulandırarak hazmı zorlaştırabilir. Yemeğin hemen üzerine de çok su içmeyin. Bu durum da hazımsızlık ve şişkinliğe neden olabilir.

*Birden fazla yemeği çok hızlı yemeyin. Çünkü gıda miktarının fazlalığına ve fazla hava yutulmasına bağlı olarak, mide ve onikiparmak barsağı fazla genişler ve kan şekeri hızla yükselir. Kan şekerini düşürmek için insülin hormonu seviyesi hızlı bir şekilde yükselir ve kan şekerini hızlı bir şekilde düşürür. Bu duruma bağlı olarak, yemeği takiben halsizlik, uyuma isteği, baş dönmesi, terleme gibi şikâyetler oluşabilir.

*İftarda aşırı şerbetli, yağlı, hamur işi tatlılar yerine, ölçüyü kaçırmadan, sütlü tatlılar (dondurma, sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlılarını tercih edin.

Seferde iken oruç tutmak


Sual: Seferde olana da Ramazan orucu farz mı?
CEVAP
Evet. Ama kazaya bırakması caizdir.

Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği halde, Ramazan orucunu tutan nafile sevabı mı alır?
CEVAP
Seferi olan, Ramazan orucunu tutarsa, farz sevabı alır.

Özürsüz oruç yememeli
Sual:
Devamlı şehirlerarasında şoförlük yapanın, oruç tutmaması günah olur mu?
CEVAP
İşi aksatacak zorluk yoksa Ramazan-ı şerifte oruç tutmak çok sevabdır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]

Şu halde, bir özür olmadan oruç yememeli. Dini bir özrü olanın, orucunu kazaya bırakması caiz olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak bir durum olursa, kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Yolculukta [sıkıntı içinde] oruç tutmak, takva değildir) buyuruldu. (Buhari) [Yolculuk veya sefer demek, 104 km'den uzak yere gitmek üzere yola çıkmaktır. Bunlardan daha kısa yola giden seferi olmaz. Burada takva daha çok sevap kazanmak manasındadır.]

Sual: Yolculukta oruç tutmamaya izin var diye oruca niyetlenmedim. Saat 11’de uçağa bineceğim için sabah kahvaltımı yapıp yola çıktım. Seferde oruç tutmamak caiz değil mi?
CEVAP
İmsak vaktinden önce sefere çıksaydınız, oruca niyet etmeyip sefere çıkınca yiyip içebilirdiniz. Hâlbuki kahvaltı yaptığınız zaman, mukimsiniz ve niyet etmiyorsunuz, yiyip içiyorsunuz, bu yüzden günah oluyor. Niyet edip oruçlu yola çıkacaktınız ve o gün o orucu bozmayacaktınız, yani o gün orucu tutmanız gerekirdi. Niyet etmeden yiyip içtiğiniz için sadece kaza gerekir.

Seferi iken oruç
Sual:
İmsak vaktinden sonra sefere çıktığımız için oruca niyet etmiş oluyoruz. Yani o gün seferde de olsak oruç tutmamız lazım. Ancak, mesela sabah 11’de ABD’ye gitmek üzere uçağa biniyoruz. Devamlı Batı’ya gittiğimiz için gün, New York’a giderken 7 saat, Los Angeles’ a giderken de 10 saat uzuyor. Bu durumda ne yapmak lazım?
CEVAP
Oruç tutabilirse sevab kazanır, açlık ve susuzluğa dayanamayıp bozarsa günah olmaz. Seferdeyken, orucu özürsüz bozana kefaret gerekmez.

Sual: Bir kimse, Ramazan orucunu sefere çıkınca sebepsiz bozsa, kaza mı kefaret mi gerekir? Mukim iken orucunu bozup sonra sefere çıksa, kaza mı, kefaret mi gerekir?
CEVAP
Niyetli orucu sefere çıkınca bozmak günahtır. Ama günah işlese de, seferde bozduğu için kefaret gerekmez. Eğer mukim iken bozup sefere çıksa, kefaret de gerekir.

Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı şehre göre mi, yoksa Güneş’in battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu biri; Kardavî, Hamidullah gibi günümüzde ne kadar mezhepsiz varsa, onların görüşlerini toplamış. Sonra da, (Benim görüşüm de budur) diyerek Hamidullah’ın görüşünü tercih etmiş. İslam âlimlerinin bu konuda bildirdikleri hükümler yok mu? Niye mezhepsizlerden nakil yapılıyor?
CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.

İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim. Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.

Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkânî, Mevdûdî, Kardâvî, Elbânî gibi mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler. Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.

Necip Fazıl’ın Baidullah dediği Mösyö Hamidullah, İslam’a Giriş isimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim akıl sahipleri, bu durumda Güneş’in batmasını esas almaz, çıktığı şehrin saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh kitaplarında açıklanıyor.

Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bunu, muteber bir eserden alıp söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, kafadan söylediği için dinde muteber olmaz.

Mezhepsiz Kardâvî de, (Nasslara göre, Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, nakli esas almadığı için bununki de dinde senet olmaz.

Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12 saat sonra, Güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da, Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.

Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, Dörtİmam’ın da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.

Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferî olanın oruç tutması farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferî ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve Gurer)

Seferde iftar saati
Sual:
Oruca niyet edip de sonra başka bir memlekete giden kimse, iftarını hangi yere göre açar? Yani sahurda niyet ettiği yerin iftar vaktini mi, yoksa gittiği yerin vaktini mi esas alır?
CEVAP
Bulunduğu yerin vakti esas alınır. Nereye giderse gitsin, bulunduğu yerde güneş batınca, yani akşam vakti olunca orucunu açar. Otobüste, arabada veya gemide gidiyorsa, yine bulunduğu yerde iftar vakti olunca orucunu açar. Ama uçaktaysa üstünden geçtiği şehri esas alamaz, çünkü bir yerin iftar ve namaz vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik de hesaba katılır. Uçakta Güneş’in batması çok daha geç olacağı için, iftar vakti de üstünde bulunduğu şehirden daha sonra olur. Bunun için uçakta olan kimse, güneşin battığını, ufukta kaybolduğunu görmeden orucunu açamaz.

Görüldüğü gibi, iftar vaktinde, oruç açılan yerin zamanı, yani Güneş’in batması esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun, oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)

Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24 saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa, Güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i İslam, Dürer)

 
 
 

Ağır işte çalışanlar için oruç farz mıdır?

Haberin Devamı

Fidye vermek

Ağır şartlar altında çalıştığından orucunu kazaya bırakan kişi yine aynı şartlar sebebiyle kaza orucunu da yerine geyiremiyorsa fidye vermelidir. Fidye fakir bir kimseye topluca verilebilecği gibi ayrı ayrı fakirlere de dağıtılabilir. Diyanet İşleri Bakanlığı tarafından açıklanan rakamlara göre önümüzde ki Ramazan ayı için kişilerin tutmadıkları gün başına 19 TL fidye vermeleri gerekmektedir.

Oruç tutmamayı mübah kılan haller nelerdir?

Yolculuk: Ramazan Ayı boyunca herhangi bir gün 104 km uzaklığa yolculuk etmek orucu kaza etmek gerektiği anlamına gelir. Bu kişiler seferi sayılmaktadır. Çeşitli mezheplere göre geceden niyetli olan kişinin sabahında yola çıkması orucunu bozması gerektiğini anlamına gelmezken, diğer mezhepler için bu gereklidir.

Hastalık: Herhangi bir nedenden dolayı sağlığının bozulacağını düşünen kimse orucunu kazaya bırakabilir.

Şiddetli Açlık ve Susuzluk: Herhangi bir sebeple kişi oruç tuttuğu zaman açlık ve susuzluktan dolayı sağlığına ve akli dengesine zarar gelebileceğini düşünüyorsa orucunu kazaya bırakabilir.

Gebelik ve Çocuk Emzirme: Gebe veya emziren, yeni doğum yapmış anneler hasta hükmünde sayıldıklarından oruçlarını kaza edebilme ruhsatına sahiplerdir.

İhtiyarlık: Orucunu tutamayacak kadar yaşlı ve hastalık sahibi olan kimselerin oruçlarını kazaya bırakmaları ve kaza yerine de fidye vermeleri öngörülür.

Haberin Devamı

İkrah ve Tehdit Altında Kalmak: Kişi, başka kimseler tarafından orucunu bozması adına ölümle tehdit ediliyorsa orucunu bozması caizdir.

Hayız ve Nifas Hali: Ramazan ayı boyunca bir kadın adet görürse veya çocuk doğurursa o kadının orucunu kazaya bırakması gereklidir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır