serik fetö / Serik Haberleri - Antalya Haberleri

Serik Fetö

serik fetö

AKP'nin kalesinden “hayır” çıktı parti birbirine girdi

16 Nisan referandumunda Antalya'nın 15 ilçesinde “Hayır” çıkmasının ardından gözler ilçelere çevrilmişti. En fazla “Hayır” oyu çıkan ilçelerden birisi olan Serik ilçesinde AKP'li Belediye Başkanı Ramazan Çalık ile ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıldı.

www.turkmenhaber.com'un haberine göre; AKP Serik kurucu İlçe Başkanı Yaşar Topal, AKP’li Başkan Ramazan Çalık’ı FETÖ üzerinden suçladı.

Habere göre; AKP’li Yaşar Topal, AKP’li Başkan Çalık’a “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmada MASAK raporu ile ortaya çıktığına göre ABD’ye para transfer ettiği tespit edilen ve FETÖ terör örgütü şüphelisi olarak tutuklu, ceza evindeyken bile iletişimde olduğunun ortaya çıktığı M A.’yı Ak Parti Serik İlçe teşkilatı ve parti yetkilileri ile istişare etmeden, Serik’i ayağa kaldıracak birisini başkan yardımcısı yapıyorum sloganı ile neden başkan yardımcın yaptın?” sorusunu yöneltti.

“BUNLARDAN UZAK DUR! BU İŞİ YAPMA!’ DEDİĞİ HALDE…”

“30 Mart Seçimlerinde 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi ile terör örgütü olduğu açıkça ortaya çıkan FETÖ ’nün kapatılan kaynak kolejine neden sık sık gittin?” diye soran Yaşar Topal, şöyle devam etti:

“FETÖ terör örgütü şüphelisi olarak yöneticileri tutuklanan Öpçin Mobilya’nın Abdurrahmanlar beldesinde bulunan işletme binasına ne zaman neden ruhsat verdin? Belediye makam odandaki mobilyaları Ak Parti milletvekilimiz ‘bunlardan uzak dur! Bu işi yapma!’ dediği halde neden ve ne karşılığında Öpçin Mobilya’ya yaptırdın? Yerel gazetecileri 2015 Yılında Almanya’ya götürdüğünde, Serik’li yerel gazeteci olmadığı halde FETÖ yayın organı olduğu gerekçesi ile ilgili KHK ile kapatılan Antalya Gazetesi’nin yazı işleri müdürü H. Y.’ı neden Almanya’ya götürdün?”

Odatv.com

Memleket Partisi Serik İlçe yönetimi istifa etti

Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da Memleket Partisi Serik İlçe Başkanı Ali Kurt ve yönetimi istifa etti.

Memleket Partisi Serik İlçe Başkanı Ali Kurt, sosyal medya hesabından ilçe yönetimiyle birlikte istifa ettiklerini duyurdu. 2 yıldır ilçe başkanlığı görevinde olduğunu aktaran Kurt, kendi isteği üzerine istifa ettiğini, Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce'nin kendilerine demokrasiyi gösteremediğini ifade etti.

'DEMOKRASİ OLMAYAN YERDE DURMAMIZ SAKINCALI'

Kurt paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

“Sayın Muharrem İnce bize demokrasiyi gösterememiştir. Antalya İl Başkanlığı'nda fırıldağın olduğu yerde biz yokuz. 2 yıldır yorduğum ilçe örgütünden ve Serik halkından özür dilerim. Kandırılmış olduğumuz anlaşılmıştır. Eski il başkanım Ramazan Deniz ve ben olmak üzere bütün Atatürkçüler diskalifiye edilmiştir, demişti ya Kılıçdaroğlu'na hep Atatürkçüleri bir kenara attılar. O da bizi bir kenara attı. Memleket Partisi ile örgüt olarak yollarımız ayrılmıştır. Saygılar ve sevgiler. Teşekkürler Serik demokrasi olmayan yerde durmamız sakıncalı."

FOTOĞRAFLI

Türkiye genelinde benim takip edebildiğim kadarıyla FETÖ operasyonları siyasi ayağa, yani AKP’ye hiç bulaştırılmamıştı. Serik’te bu anlamda bir ilk yaşandı. FETÖ kapsamında yapılan Serik Genç İşadamları Derneği operasyonunda tutuklanan 21 kişiden ikisi AKP Serik İlçe Teşkilatı yöneticisi. Kim bunlar? Halkla ilişkilerden sorumlu ilçe başkan yardımcısı Halil Deligöz ve ARGE Başkanı Ömer Erdem. Daha da ilginci bu kişilerin tutuklanmasına yol açan şikayet ve ifadenin sahibi de ilçe teşkilatı yöneticilerinden Musa Arıcı. Tutuklama tutanaklarında Arıcı’nın avukatı olduğu ileri sürülen Yaşar Topal ve avukat Rasim Demirkan da müşteki, yani şikayetçi olarak geçiyor. O hurmalar şimdi tırmalıyor Mahkemedeki ifadesinde 2001’de AKP’nin Serik’teki kurucularından olduğunu söyleyen Halil Deligöz, kendisinden 3 bin lira himmet isteyenleri kovduğunu belirttikten sonra diyor ki: “Musa Arıcı’yı (yani hakkında ifade veren kişiyi) tanıyorum, partide yönetimden arkadaşımdır. 2012 yılında çocuğumu Toros Kaynak Koleji’ne ekonomik olması nedeniyle verdim. 17-25 Aralık’tan sonra Akdeniz Yükseliş Koleji’ne daha çok ödeyerek aldım. Bosna Hersek gezisine eşimle birlikte gittik. 2011 yılında 5-6 kez toplantılarına katıldım. Dini sohbet oluyordu. Mithat Tayar, Fetullah Gülen’i övücü şeyler anlatıyordu; biz de hükümetin yaptığı politikaları konuşuyorduk. Dershane olaylarından sonra bir daha gitmedim”. Yani cemaatle sarmaş dolaş olunan dönemde her tür nimetinden faydalanılmış, o dönem yenilen hurmalar şimdi tırmalamaya başlayınca da, ‘yandım anam’. Umreden gel, İspanya’ya git 2006 yılında AKP Serik İlçe Teşkilatı’nda yönetici olduğunu beyan eden Ömer Erdem de, kendisi aleyhinde ifade veren avukat Rasim Demirkan’ın 2005 yılında genel merkez tarafından ilçe yönetiminden alındığını söylemiş. Şöyle devam etmiş: “2010 yılından sonra Gülen Cemaati’ne ait Toros Kaynak Koleji’nin Urfa, Hindistan, Bosna Hersek ve Kırgızistan gezilerine katıldım. Umre ve İspanya gezisine de ailece gittim. Umreye 3 kez gittim. Bu veli gezilerini turistik amaçlı yaptım. Gizli tanıkların hayali olduklarını düşünüyorum. AKP’nin içini boşaltmak için böyle davranıyorlar. Ben AKP’nin neferiyim”. Falan filan işte… Gelsin umreler, gitsin İspanya’lar. Üstelik bir de gri pasaport iddiası var ki, partili bir esnafa hangi sıfatla verilmiştir, merak konusu. Her ne kadar Ömer Erdem bu pasaportu reddediyor olsa da, tanıklar yemin billah ediyorlar. Tutuklu listesi AKP kaynıyor İfadesinde, “SEGİAD Başkanı maalesef benim” diyen Salih Kul’un da içinde yer aldığı 22 kişiden 21’i tutuklandı. Avukat Selma Topçu ise küçük çocukları olduğu gerekçesiyle adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklanan liste AKP’li kaynıyor. Şöyle sıralayalım: Serik Sağlık Tesisleri ve Hizmetleri Derneği Başkanı Şaban Enis Hordacı; 2004 ve 2009 seçimlerinde AKP Serik Belediye Başkan Adayı ve eski il örgütü yöneticisi Ahmet Dolu; Antalya Barosu Disiplin Kurulu eski üyelerinden Baki Topçu; Emin Bozkurt; İnşaat Mühendisi Erdinç Işık; Hacı Kerim Topcu; AKP kurucularından ve Serik İlçe Yöneticisi Halil Deligöz; Hasan Sarı; Hilmi Tok; Hüseyin Alkan; Hüseyin Demir; SEGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Arıcı; Mehmet Barut; Mehmet Emin Civan; Murat Durmaz; Mustafa Akıl; Osman Ünal; AKP Serik İlçe ARGE Başkanı Ömer Erdem; Ömer Duyar ve Ramazan Güner… İfadelerde ilginç ayrıntılar var. Tanıklarıyla, sanıklarıyla tam bir cümbüş. Fakat bu operasyonu ilginç kılan, başta da söylediğim gibi, AKP’nin faal durumdaki yöneticilerine yönelik yapılmış ilk operasyon olmasıdır. Yani, “AKP’de FETÖ’cü yok” diyen bakanlar yalancı çıkmış durumda. Bunun da altını kalın çizgilerle çizmiş olalım.

Antalya’da AKP’liler birbirine girdi: “Sensin FETÖcü rüşvetçi!”

Antalya’nın Serik ilçesinde AKP’liler birbirlerini “FETÖcü, rüşvetçi, itirafçı” gibi sıfatlarla suçlamaya başladı. Serik’in AKP’li Belediye Başkanı Ramazan Çalık, kendisini rüşvet alıp ‘FETÖ’ye aktarmakla suçlayan diğer AKP’lileri tek tek isim vererek açıklayan bir basın bildirisini belediyenin resmi sitesinden yayınladı!

Daha önce de hakkında ‘FETÖ’ operasyonu nedeniyle görevden alındığı yönünde haberler çıkan Ramazan Çalık, içinde Fethullah Gülen’in berberiyle bile ilgili açıklamalar bulunan basın bildirisi kaleme alarak, muarızlarını isimleriyle açıkladı. İşte ağzınız açık okuyacağınız o basın bildirisi (imla hataları yazarına aittir):

“Bugün kamuoyuna böyle bir duyuru yapmaktan, ülkem adına insanlarım adına gerçekten çok üzgünüm. Bizler işimiz gücümüz Serik diye halkımıza hizmet yolunda gece gündüz koşarken, kifayetsiz muhterislerin, gözünü para ve makam bürümüşlerin beyinsizliklerini, cür’etlerini, açgözlülüklerini, tamahkarlıklarını, kem yüreklerini, ve şerlerini hesap edememişiz. Bu alçakları, haramzadeleri ihmal etmiş, gereğini yapmamış, yapamamışız. Bugün eksik bıraktığımız görevi tamamlamak, seviyesizlikte sınır tanımayan bu sülükleri ifşa etmek ve gerçek konumlarının kamuoyunca da bilinmesini sağlamak amacıyla harekete geçtim.

(Daha önce de hakkında ‘FETÖcü’ iddiaları çıkan Ramazan Çalık, bir video çektirmiş, “Yenge için de FETÖcü diyorlar abi” ‘soru’sundan Ermenilerle savaş muhabbetine atlayacak kadar kıvrak bir kimse olduğunu göstermişti:)

Uzun süredir Fetö ve olağanüstü hal istismarcısı bir çetenin ilçemizde etkin faaliyet gösterdiğini biliyor, hissediyor, ancak aldırmıyordum. Zira bunlarla uğraşacak vaktimiz yoktu. Son zamanlarda Ömer GÜRLER, Yaşar TOPAL ve Musa ARICI gibi partimizden görünen şahısların bazı insanlara para ve menfaat sağlayıp, aleyhimde iftira ettirmeye ikna ettikleri, bu kişileri, Antalya’da KOM’a veya Cumhuriyet Savcılığına, yanlarında bir avukat eşliğinde götürerek ifade aldırdıkları duyumlarını alıyordum. Yine bu çete ve bu çeteyi azmettirenler tarafından BİMER’e ve CİMER’e, Fetöye para sağlamak için yapıldığı iddia edilen yolsuzluk konulu ihbarlar yaptırıldığını da çokça işitiyordum. Yine aynı şahısların ve ismi bende mahfuz, bu tiplerle bağlantısı olan bir KOM polisinin ismini kullanarak kara propaganda yaptıklarını biliyorum. Biz canımızı dişimize takımı gece gündüz Refarandum çalışması yaparken, bu hainler, benim eşimin ve mesai arkadaşlarımın fetöden, alınacağını söylemekte, bugün, yarın, en sonunda 16 Nisandan sonra fetöteden içeri gireceğimiz propagandayla uğraşmaktalar.

Önceleri ne olduğunu anlamadığımı itiraf edeyim. Yaşananlara yakın zamanlara kadar bir anlam veremedim. Taa ki, Ömer GÜRLER ve Yaşar TOPAL’ın 15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilerek, 15 Temmuz sonrasında alçakça ihbarlara giriştiklerini gösteren belgelere ulaşana kadar! Av. Yaşar TOPAL Ak Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı’na sunduğu 30/09/2016 tarihli 2.5 sayfalık dilekçesinde, hangi iftiraların bulunduğunu kamuoyunun da bilmeye hakkı vardır.

Yaşar TOPAL bu dilekçesinde 15 Temmuzdan birbuçuk ay önce darbeden haberdar olduğumu, bunu Yavuz CANSIZ’a söylediğimi, 15 Temmuz gecesi darbe girişiminden önce 21-21.

Bu onursuz ve şerefsiz adamın (adamların), bu kadar çok yalanı uydurmak ve dahası bunu üstlere göndermek cür’etleri , akıl ve ruh sağlıklarıyla ilgili şüpheye açıktır! Bu kişilerin ciddi hasta olduğuna inanıyorum. Bu iddialarını ispat etmezlerse, müfteri ve alçaktırlar ki, öyledirler! Zira yalanın iftiranın ispatı mümkün değildir.

Yaşar TOPAL ihbar dilekçesinde “Serik Belediye Meclis Üyesi Ömer GÜRLER tarafından Serik Belediyesi’nde yaşanan hukuka aykırı eylem ve işlemlere dair uzun bir bilgi notu bulunmaktadır”, diyor ve bu 11 sayfalık notu yazısına ekliyor.

Çift imzalı bu ihbar da, baştan aşağı iftiralarla dolu, Serik Belediyesi’ni FETÖ’ye para sağlayan bir kurum gibi gösteren, Ömer GÜRLER ve Yaşar TOPAL imzalı ibretlik dilekçedeki iddialar bize FETÖ usulü tasarlanmış bir kumpasın ipuçlarını vermektedir. Okuyunca nesepleri ve cibilliyetleri konusunda derin şüphelere düştüğüm müfteriler, bir kurumu, kişiyi veya kişileri değil de, adeta bir çeteyi ihbar etmişler!

İki sayfa örgüt sunumuna sahip bir albüm ve dokuz sayfa yazıdan müteşekkil ihbarda, şeytanın bile aklına gelmeyecek senaryolarla iftiralarda bulunmuşlardır. Buradaki iddialara göre Serik Belediyesi Ak Partili bir belediye değil, FETÖ üyesi suçlulardan oluşan bir çetedir. Ticari kurumları soymakta, devamlı suç niteliğinde imar belgeleri tanzim etmekte ve buralardan sağlanan paralar FETÖ’ye aktarılmaktadır. Ama yine de başkan (yani ben) yasadışı belgelere imza atmamakta, yasa dışı belgeleri başkalarına imzalatmaktadır! Yine bu ihbarlara göre yakın çalışma arkadaşlarımın hepsi fetöcüdür, Başkan yardımcılarım Yusuf KAYA, Erhan YILMAZ, Bünyamin OKUDAN, Mustafa TAŞKAYA fetöcüdür, Eşim fetöcüdür. Kardeşim Necmettin ÇALIK fetöcüdür, özel kalemim Emel DEMİR, fetöcüdür. Oğlum Yasin ÇALIK örgütçülüğün şahikasına varmıştır bu nedenle hem FETÖcü hem İŞİDcidir!!! Antalya Şubesi Başkanlığını yaptığım Yeni Dünya Vakfı’nın, mütevelli heyeti başkanı Mahmut GÖKSU fetöcüdür. Danışmanım Zekai DURSUN dahil çevremdeki herkes ama herkes fetöcüdür ve belediyeden fetöye para aktarılmaktadır. İhbara göre; çalışma arkadaşlarımdan çevremden geri kalan fetöcülerin isimleri şunlardır. Yavuz GÜNEY, Haluk DÖKMEZ, Efgan ATMACA, Şenay KARAYILDIRIM, Rıza KARAYILDIRIM, ENVER APUTKAN, İbrahim ALTINAY, Emine ALKAN, Turan İNCE, Abdullah AKGÜN, Hüseyin BEDEL, Fatih KABADAYI. vs.

Bu deli saçmalarını devletin her türlü makamına, hatta güvenlik kurumlarına bizzat şikâyet etmekte, bu konuda güvenlik güçlerini harekete geçirmeye çalışarak, insanların lekelenmeme hakkını alenen ihlal etmektedirler. İstedikleri istikamette fetöcü algısı yaratarak Devlete operasyon yaptırma derdine düşenler, gerçekte Ak Partili değildir ve olamaz! Başkan olarak şahsıma yönelen düşmanlıklarıyla, şahsımı siyaseten yok ettiklerinde, Serik’te başarılı olacaklarını, Serik’te Belediyeyi ele geçireceklerini düşünecek kadar akıl fikir yoksunu ve zeka fukarası oldukları açıktır. Belediyemizde yolsuzluk var, fetö var düşüncesini ve iftirasını yayarak, Partimizce Serik’te ilk defa yakalanmış hizmet fırsatını heba edeceklerini, hatta büyükşehir belediye seçimlerini dahi tehlikeye sokacaklarını göremeyecek kadar hırsları akıllarının önüne geçmiştir. Bunlar ve benzeri tipler ülkemizde, Fetö soruşturmalarını sulandırmakta, masum insanların sorguya alınmasını sağlamaya çalışmakta, Ak Partiye ve Devlete zarar vermekte, gerçekte ise FETÖ’ye hizmet etmektedirler.

Ömer GÜRLER ve Yaşar TOPAL, imzasını taşıyan iftiranameden, iki örnek vererek düştükleri çukuru ve utanmazlıklarındaki vahameti gözler önüne sermek istiyorum.

Diyorlar ki; BOĞAZKENT MAH. 273 ADA 01 PARSEL NATURE LUX otel 200 bin dolar karşılığında ruhsatlanmış, para fetöye aktarılmıştır.

Gerçek ise şudur. Bu otel 20.11.2012 tarihinde ruhsat almış. 27.03.2014 tarihinde iskan almıştır. Bizim dönemimizde otel hakkında hiç bir işlem yapılmamıştır.

Diyorlar ki, BOĞAZKENT MAH. 231 ADA 02 PARSEL BOĞAZKENT MAH. 81 ADA 11 PARSEL ALVA DONNA otelden yapı ve iskan ruhsatları verilirken “hain çete tarafından” (tabir aynen böyle) 1.000.000 TL alınmış ve bu para eski belediye başkan yardımcısı Mustafa AYDIN vasıtasıyla fetöye aktarılmış.

Gerçek ise şudur. Bu otel, 09.04.2013 tarihinde ruhsat almış. 16.09.2013 tarihinde ise iskân almıştır. Bizim dönemimizde hiçbir işlem yapılmamıştır.

Sonuç olarak bu hain ve şerefsiz insan müsveddelerinin tamamen yalan dolan ve iftiralardan oluşan hakkımızdaki tüm iddiaları, gerçekleri, ifade eden belgeleri ile beraber başta Cumhuriyet Savcılıkları olmak üzere devletimizin ilgili tüm kurumlarına gönderilecek, partimiz nezdinde de haklarında işlemler başlatılacaktır.

Bu hain kumpas ve olaylar bir başka boyutta şöyle geliştirilmektedir:

Bilindiği üzere, İçişleri Bakanlığı bünyesinde Mahalli İdareler kadrosunda Baş Kontrolör olarak görev yaparken, belediyemizde mesleki bilgilerinden faydalanmak amacıyla görevlendirilen Mustafa AYDIN, 15 Temmuz’dan altı ay öce 15.02.2016 da istifaen başkan yardımcılığından ayrılmış ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’ndeki kadrosuna dönmüştür. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu kişinin FETÖ ile irtibatı tespit edildiğinden yargı makamlarınca tutuklanmıştır. Halen fetö şüphelisi olarak Antalya cezaevinde yatmaktadır.

Cezaevindeki bu şahsa gidilerek benim fetöcü olduğumu söylemesi karşılığında, cezaevinden kurtarılacağı vaat edildiği dedikodusunu çok önceleri duymuş, ancak gerçek olduğuna ihtimal vermemiştim. Zira insanlar bu kadar alçalamaz diye düşünmüştüm. Geçenlerde ilçemizde yapılan fetö operasyonundan sonra fetö şüphelisi olarak tutuklanan avukat Baki Topçu’nun, KOM’daki veya mahkemedeki ifadesinde ilçemiz avukatlarından Rasim DEMİRKAN’ın, cezaevinde yatan Mustafa AYDIN’a birçok kez giderek benim ismimi FETÖCÜ olarak vermesi karşılığından cezaevinden çıkmasını sağlayacaklarını zikrettiği duyumlarını aldım. Bu duyumlar ciddi kanallardan bana ulaştırıldı.

Gelinen noktada durumu gözden geçirdiğimde, darbe sonrası ülkemizdeki puslu havadan yararlanan, siyasi muhaliflerini, rakiplerini fetöyle mücadele kisvesinde bertaraf etmeye çalışan bir çeteyle karşı karşıya olduğumu farkettim. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle at izini it izine karıştıran bu şerefsizleri, gerçekte fetöye hizmet eden ama fetö mücahidi geçinen bu sahte kahramanları, bu kansız, cibilliyetsiz, onursuz, sahtekarları afişe etmenin ve siyaset arenasından temizlemenin çok önemli bir memleket meselesi olduğunu gördüm.

Ben de yasal hazırlık yapıyorum ama şimdi öncelikle Sayın Cumhuriyet Savcılarını göreve davet ediyorum. İlçemiz avukatlarından Rasim DEMİRKAN fetö tutuklusu eski belediye başkanı yardımcısı Mustafa AYDIN’la görüşmüş müdür? Fetö tutuklusu, Baki TOPÇU’nun ifadelerinde böyle bir olay geçmekte midir? Görüşmüşse kaç kez görüşmüştür? Rasim DEMİRKAN şüphelinin avukatı mıdır? Değilse, bu fetö şüphelisiyle hangi sıfatla görüşme ihtiyacı duymuştur? Cezaevindeki şüpheliye “başkanın fetöcü olduğunu söyle seni etkin pişmanlıktan yararlandırıp çıkartalım” demiş midir? Avukat Rasim DEMİRKAN şüpheliyi iftira içerikli ifade almaya zorlamış ve sıkıştırmış mıdır? Olay doğruysa kim veya kimler adına sıkıştırmıştır? Bu işin içinde Belek grubu denilen kişi veya kişiler var mıdır? Şu an BİMER’e CİMER’e birilerinin tetikçiliğini yapan kişiler tarafından şahsım ve yakınlarımın gayrı meşru paralar edindiği ve bu parayı ABD’ye FETÖ’ gönderdiğim ihbarları yapılıyor, hesaplarımıza el koyulması talep edilerek adli makamlara yol gösteriliyor! İhbarlarında kimliklerini gizleyen bu gerçek kişiler kimlerdir? Bu kişilerin kimlerle yakınlıkları vardır? Bu kişilerin Eski Belek belediye başkanıyla, organik veya dolaylı bir bağları var mıdır? Bu kişilerin Ömer GÜRLER, Yaşar TOPAL, Musa ARICI gibi kişilerle herhangi bir bağlantıları var mıdır?

Bu melun çeteyi ve suç örgütünü bu saatten sonra devletimiz ve milletimiz adına Türkiye Cumhuriyeti Savcılarına emanet diyorum.

Ceza ve Hukuk mahkemelerinde bu ihbarları yapanlarla hesaplaşacağız. Sadece benim değil, bu müfterilerin gazabına uğrayan, ismi lekelenmeye çalışılan herkesin buna hakkı vardır. Bu nedenle asılsız ihbarlarda ismi fetöcü olarak geçen herkes ceza ve hukuk mahkemelerinde hakkını arayabilir. Burada ismi geçen vatandaşlar talep ederlerse, Ömer GÜRLER ve Yaşar TOPAL imzalı ihbar örneklerini kendilerine vereceğim.

Değerli kamuoyu, sevgili Serikli hemşerilerim,

Otuz küsur yıl akademisyenlik hayatından sonra Ak Parti saflarında siyasete atıldım. 30 Mart 2014 mahalli idareler seçimleri sonucunda çok sevdiğim memleketime ve insanlarıma hizmet fırsatına kavuştum. Bu hizmetlerim sırasında bana en garip gelen hususlardan biri tescilli hırsızların muhataplarını ve muhaliflerini hırsız diye yaftalaması olmuştu. Biz bunlara takılmadık. İşimize gücümüze baktık. Ancak geldiğimiz noktada Serik’te siyaset yaptığını zanneden siyaset kalpazanlarının boylarından büyük işlere giriştiklerini gördüm. Bu tiplerin, Serik’te siyasete kazandırmaya çalıştığım nezaket, zarafet ve seviyeyi, maalesef zayıflık olarak algıladığını müşahede ettim Bizler gece gündüz milletimiz için çalışan, devletimizi ve milletimizi yüceltme davasının erleriyiz. Çalışıyoruz, bu nedenle hatamız, kusurumuz eksiğimiz olabilir, ama hırsızlığımız arsızlığımız yolsuzluğumuz ve hainliğimiz olmaz. Çalışmayan adamlar hata da yapmazlar. Biz de hata yapıyoruz. Örneğin bugün itibariyle, Ömer GÜRLER ahlakında birinin partimiz içinde bulunması, bizim ve partimizin bir eksiği ve hatası olarak görünüyor. Hatamızı telafi edeceğiz. Bu şahıs, geçen yıl grup kararına uymayarak MHP ve CHP ile anlaşarak belediye meclisinde aday olmuş, kendini İmar Komisyonuna seçtirmişti. Aslında o gün ihraç edilmesi gerekirdi. İhmal edildi. Hakkımda bu iftiraları ve ihbarları yapan Ömer GÜRLER, önümüzdeki hafta yapılacak İmar komisyonu seçimleri için, “bu yıl da beni imar komisyonuna seçin susayım” gibi ahlaksız teklifleri dolaylı yollarla ulaştırmaktadır. Ömer GÜRLER’e tavsiyem susmayıp bol bol konuşması, kendisini tetikçi olarak kullananlara hizmete devam etmesidir! Böylelikle önümüzdeki süreçte Hakka şahitlik etmekle, iftira etmek arasındaki farkı öğrenmesi mümkün olabilir! Serik’teki teşkilatımız ve Ak Parti grubu Emlakçılık işi yapan birinin imar komisyonunda olmasını etik bulmaz ve kendisini aday göstermez! Geçen yıl biz seçmemiştik, bu yıl da seçmeyeceğiz. Ömer GÜRLER, kendi ahlakına uygun mahallelerde kendisine müşteri aramalıdır!

Üç yıllık görevim sırasında ne encümenden ne imar komisyonundan özel veya kişisel bir tek dahi istekte bulunmadığımı, komisyonların işine karışmadığımı, başta bu kurullarda görev yapan arkadaşlarım olmak üzere herkes bilir.

Şu anda yaşadığım süreçte, devlet gücünü arkalarına almak ve kullanmak isteyen bir haydut sürüsüyle karşı karşıya kaldığımızı görüyorum. Fetöye kaynak sağlamak için belediyede yolsuzluk yapıldığı algısını, iftira belgeleri ile oluşturarak, bize karşı bir fetö operasyonuna zemin hazırlamak isteyenlere bir nasihatim var. Konfüçyus diyor ki; “Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.” Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, yüzlerine tükürseler yarabbi şükür diyecek tıynetteki, haya duygusundan mahrum haydutlara Serik’te geçit vermeyeceğim. Bu haydutlarda bilmelidir ki, Dünya Tarihi’nde hiçbir mücadeleyi haydutların kazandığı görülmemiştir.

Durumu kamuoyuna ve Serikli hemşerilerimin dikkatlerine sunuyorum.”

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır