Servet-i Fünun Edebiyatının Oluşumu:
Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) Edebiyatı Genel Özellikleri:
Servetifünun Edebiyatı Şairleri:
Servetifünun Edebiyatı Yazarları:
SERVET-İ FUNUN EDEBİYATININ SANATÇILARI
TEVFİK FİKRET ()
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL ()
CENAP ŞAHABETTİN ()
MEHMET RAUF ()
Serveti Fünun Edebiyatı Diğer Yazar ve Şairleri:
SERVET-İ FUNUN DÖNEMİNİN BAĞIMSIZ İSİMLERİ
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ()
AHMET RASİM ()
MEHMET AKİF ERSOY ()
Ayrıca bakınız ⇓
Serveti Fünun Edebiyatı
Serveti Fünun sanatçıları ile aynı dönemde yaşamasına karşın Serveti Fünun anlayışı dışında eserler veren sanatçılar da vardır.
Bu sanatçılar: Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasimdir.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ()
Servetifünun sanatçıları romanda Namık Kemalin edebi roman anlayışını devam ettirirken Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat Efendinin başlattığı halk için roman yazma geleneğini sürdürmüştür.
• Natüralizm akımının Türk edebiyatındaki başarılı temsilcilerinden olan sanatçının eserlerinde realizmin de etkisi görülmektedir.
• Romanlarında çevre betimlemelerine ve gözlemlere sıkça yer veren sanatçıya, İstanbulun iç mahallelerini kişi, mekan ve dil yönünden bütün canlılığıyla, başarılı bir biçimde yansıttığı için sokağı edebiyata taşıyan yazar denmiştir.
• Okurlarını eğlendiren bir üslubu vardır. Toplum için sanat anlayışını benimser.
• Toplumsal eleştirilerini mizah yoluyla dile getirir. Bu yüzden eserlerinde anormal tiplere de yer verir. Romanlarında, hırslı, aptal, sapık, batıl inançlara kapılmış, cahil, züppe, Batı özentisi kişilere yer verir.
• Yanlış Batılılaşma, ruh hastalıkları, eski-yeni çatışması, aile içi geçimsizlikler, ahlak bozuklukları gibi konuları işlemiştir.
• Günlük konuşma dilini sade, akıcı bir üslupla kullanan Hüseyin Rahmi Gürpınarın eserleri yazıldığı dönemin sosyal yaşantısı ile ilgili önemli ipuçları barındırır.
• Romanları teknik bakımdan başarılı değildir. Ahmet Mithat Efendi gibi olayın akışını kesip konuyla alakasız, gereksiz bilgilere yer verir.
• Çok sayıda eser veren sanatçının eserlerinin çoğu popüler roman özelliği gösterir. Yazıldığı zamanda büyük ilgi gören Hüseyin Rahmi Gürpınarın romanları, edebi yönden pek başarılı değildir. Bu romanlar arasında en tanınmışları Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye ve Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçtır.
Şık ()
Şık romanında, Batının sadece giyim kuşamını ve hayat tarzını taklit etmekle Batılı olunacağını zanneden, alafranga yaşantıya hayranlık duyarken kendi toplumuna yabancılaşan, aptallık derecesinde saf bir genç olan Şatırzade Şöhret Beyin Batılı görünmek hevesi yüzünden düştüğü gülünç durumlar anlatılmıştır.
Şıpsevdi ()
Şıpsevdi romanında Paristen döndükten sonra hayata bakış açısı değişmiş, Batının hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun Bey ve ailesinde meydana gelen değişimler ele alınmıştır.
Mürebbiye ()
Mürebbiyede ahlak bozuklukları ele alınmıştır. Yaşlı ve emekli bir yüksek memur olan Dehri Efendinin, Fransada başarısız olup İstanbula gelen bir kadın olan Angeli, torunlarının eğitimi için konağa getirmesi ile konaktaki erkeklerde yaşanan ahlaki bozukluklar anlatılmıştır.
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç ()
Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç, kültürlü ve zengin biri olan İrfan Galipin Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı söylentileri üzerine mahallesinin kadınlarına bununla ilgili bir konferans vermesi ile başlar. Kendisine uygun Türk kızı olmadığını düşünen İrfan Galipin amacı, seviyesini çok düşük bulduğu kadınlarla eğlenmektir. Ancak konferansı takip eden kadınlardan birinden aldığı bir mektup, bu uçarı gencin fikirlerini tamamen değiştirir. İrfan Galip, mektubun sahibi, yüzünü hiç görmediği Feriha Davuda aşık olur. Evlilik teklifine aldığı yanıt ise alışılmışın dışındadır. Feriha Davud, İrfan Galipin teklifini kabul eder ancak düğünün kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağı gece olmasını ister. Roman, yeni evlenen bu iki gencin saadetiyle sona erer.
Sanatçının hikaye ve roman dışında tiyatro türünde de eserleri vardır. Kadın Erkekleşince adlı tiyatrosu yayımlandığı dönemlerde, konusundan dolayı çok eleştirilmiştir. Hazan Bülbülü adlı tiyatrosu uzun tiratları ve sahne tekniğine aykırı biçimi ile oynanmaya elverişli değildir.
Eserleri:
AHMET RASİM ( )
• Sanat yaşamını bağımsız bir biçimde sürdüren sanatçı, roman, öykü, tarih, gezi yazısı, sohbet, anı, fıkra, dil bilgisi gibi pek çok türde eser vermiştir.
• Türk edebiyatında fıkra türünün önemli temsilcisi olan Ahmet Rasim, II. Meşrutiyetten sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar ile birlikte Boşboğaz isimli bir mizah dergisi çıkarmıştır.
• Roman ve öykülerinde Ahmet Mithat Efendi ekolünü sürdürmüştür. Romanları teknik bakımdan başarılı değildir.
• Sohbet ve fıkralarında yaşadığı dönemin bütün ayrıntılarını yansıtmıştır.
• Kısa, canlı cümlelere, yaygın ve güncel deyimlere dayanan arı bir İstanbul Türkçesi kullanmış, okuyucuları saran bir üslup oluşturmuştur.
• Servetifünun sanatçılarını gereğinden fazla Batıcı bulmuş ve eleştirmiştir.
• Öğrencilik yıllarında Zekai Dededen müzik dersleri alan sanatçının, birçoğu günümüze ulaşan altmış civarında bestesi vardır.
Eserleri:
Serveti Fünun Edebiyatı
AHMET RASİM ()
Edebiyata Tanzimat’ın ikinci kuşağına mensup edebiyatçılarla Servetifünuncuların etkin olduğu dönemde adım atan yazar; edebî ve siyasî tartışmaların dışında kalmış, herhangi bir edebî topluluğa katılmamış, sanat yaşamını bağımsız olarak sürdürmüş, edebiyattaki Batılılaşmaya karşı çıkmıştır.
Ahmet Mithat Efendi çizgisinde okuyucuya bir şeyler öğretmeyi amaç edinen sanat anlayışını sürdürmüştür.
Ahmet Mithat gibi sürekli bir şeyler öğretmek isteyen ansiklopedik bir tavır sergiler.
Roman, hikâye, tarih, coğrafya, gezi, fıkra, hatıra (anı), musahabe (sohbet), makale, dil bilgisi gibi pek çok alanda eserler vermiştir.
Fıkra türünün edebiyatımızdaki ilk önemli ustası olan yazar; hatıra, sohbet ve fıkra türündeki yazılarında şehir yaşamını, kendi döneminin yaşantısını bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır.
Hüseyin Rahminin romanlarında yaptığı yaşamı anlatma işini o, fıkra ve hatıralarıyla başarmıştır.
Edebiyatımızdaki “İstanbul yazarları” arasındadır. Fıkra ve hatıralarda İstanbul’u çok canlı bir biçimde anlatmıştır.
Şehir Mektuplarında içinde doğup büyüdüğü II. Abdülhamit döneminin İstanbulunu bütün yönleriyle; Eşkal-i Zamanda kendi çocukluk günlerinden başlayarak şehrin gündelik hayatına ait gerçek sahneler canlandırır.
Gecelerimde bütün canlı renkleri ile eski İstanbul Ramazanlarıyla Şehzadebaşı eğlencelerini; Falakada çocukluk günlerine ait mahalle mektebi anılarını; Muharrir-Şair—Edip ve Gülüp Ağladıklarımda edebiyat ve basın dünyasına ait anılarını anlatır.
Hüseyin Rahmi ile birlikte Boşboğaz ile Gülabi adlı mizah dergisini çıkarmıştır.
Eserleri
Fıkra-Makale-Sohbet: EşkâI—i Zaman, Muharrir Bu Ya, Tarih ve Muharrir, Külliyat-ı Say ü Tarih, Şehir Mektupları, Gülüp Ağladıklarım, Cidd ü Mizah, Ramazan Sohbetleri
Hatıra: Falaka, Gecelerim, Fuhş—ı Atik-Fuhş-ı Cedid, Muharrir—Şair—Edip
Gezi: Romanya Mektupları
Monografi: İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi
Mensure: O Çehre, Kitabe—i Gam
Tarih: Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi
Roman ve Hikâye: İlk Sevgi, Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi, Endişe-i Hayat, Güzel Eleni, Askeroğlu, Leyal-ı lzdırab, Mehalik-i Hayat, Tecarib—i Hayat, Meyl-i Dil, Afife, Mektep Arkadaşım, Nümune-i Hayal, Biçare Genç, Gam-ı Hicran, Sevda—yı Sermedi, Nâkâm, Ülfet, İki Güzel Günahkâr, İki Günahsız Sevda, Tecrübesiz Aşk