servetifünun dönemi nedir / Serveti Fünun Edebiyatı (Özellikleri, Oluşumu, Sanatçıları, Şiiri, Romanı) |

Servetifünun Dönemi Nedir

servetifünun dönemi nedir

Servet-i Fünûn Dergisi‘nin Kısa Tarihi

BİR EDEBİ DÖNEMİN KAYNAĞI

"); })(jQuery);

S

ervet-i Fünûn 1891-1944 arasında aralıklarla 2461 sayı yayımlanan ve özellikle Türkçe edebiyatın modernleşmesindeki rolüyle ünlenen haftalık “musavver” yani resimli bir dergidir. D. Nikolaidi’nin sahibi olduğu Servet gazetesinin fen eki olarak Ahmet İhsan tarafından yayımlanmaya başlayan Servet-i Fünûn’un ilk sayısı 27 Mart 1891’de çıkar. Başlangıçta günlük olarak çıkmaya başlayan dergi kısa süre sonra haftalık olarak yayımlanmaya başlanır.

Teknoloji ve popüler bilim dergisi niteliğine sahip derginin 1892’de imtiyazını alan Ahmet İhsan’ın gayretleriyle derginin içerisinde edebiyat ürünleri de giderek yer bulmaya başlar. Musavver Malumat’ın sahibi ve başmuharriri Mehmet Tahir ile Recaizade Mahmut Ekrem arasında 1895 yılı sonlarında başlayan ve “abes-muktebes tartışması” olarak bilinen, şiirde kafiyenin göz için mi yoksa kulak için mi olduğu tartışmasında Recaizade Mahmut Ekrem fikirlerini Galatasaray Sultanisi’nden öğrencisi olan Ahmet İhsan’ın idaresindeki Servet-i Fünûn’da yayımlar.

Recaizade Mahmut Ekrem’in önerisi ile derginin edebiyat kısmının başına 7 Şubat 1896 tarihli 256. sayıdan itibaren Tevfik Fikret’in getirilişi bir dönüm noktasıdır. Bu vesileyle dergi, Recaizade Mahmut Ekrem’in etrafındaki Tevfik Fikret, Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Ali Ekrem, Süleyman Nazif, İsmail Safa, Ahmet Şuayp, Hüseyin Siret, Mehmet Rauf gibi genç ediplerin ürünlerinin yayımlanmaya başladığı bir mecra haline gelir. Tevfik Fikret esasen edebiyat kısmının yönetimi ile başlayan görevini, 1901 başlarında Ahmet İhsan’la derginin idaresi ile ilgili yaşadıkları fikir ayrılığına kadar sürdürür. Bundan henüz birkaç ay önce vuku bulan Ali Ekrem’in, Cenap Şehabettin ile Halit Ziya’nın eserlerinde Fransızcayı taklit eden suni bir dil kullandıkları yönünde eleştirilerini içeren “Şiirimiz” başlıklı makalesi (505-508. sayılar, 22 Kasım 1900-6 Aralık 1900) ile başlayan dergi içi tartışmalar da dergi kadrosunda bir çözülme başlatmıştır. Tevfik Fikret’in ardından yazı işlerinin başına Hüseyin Cahit getirilir. Hüseyin Cahit’in 16 Ekim 1901 tarihli Servet-i Fünûn’un 553. sayısında Fransızcadan tercüme ederek yayımladığı “Edebiyat ve Hukuk” adlı makale yüzünden derginin yayımı hükümet tarafından durdurulur.

İşte, Türkçe edebiyatta Servet-i Fünûn Dönemi veya Edebiyat-ı Cedide Dönemi olarak bilinen dönem, Tevfik Fikret’in derginin edebiyat kısmının başına geçtiği 256. sayı ile derginin basımının durdurulduğu 553. sayı arasında Servet-i Fünûn’da yayımlanan edebiyat ürünlerini kapsar. Büyük bir kısmı bu 297 sayıda olmak üzere 1901’deki kapanışına kadar dergide 12’si tercüme, 15’i telif olmak üzere toplam 27 roman tefrika edilir. Yine 254’ü telif, 33’ü tercüme olmak üzere toplam 287 hikâye, 651 şiir, 111 mensur şiir yayımlanır. Bütün bunlara rağmen Servet-i Fünûn edebiyat ürünleri açısından en verimli döneminde bile sadece bir edebiyat dergisi değildir. Dergide teknolojik gelişmeleri, okurun ilgisini çekeceği düşünülen yerel ve uluslararası haberleri konu edinen çok sayıda popüler makale ile resim ve fotoğraflar; çok sayıda gezi yazısı, seyahatname; geç 19. yüzyıl dergiciliğinin ruhuna uygun şehir mektupları ve şehir haberleri geniş bir yer tutar.

 

Servet-i Fünûn kapatılışından bir buçuk ay sonra 5 Aralık 1901’de tekrar çıkmaya başlar. Fakat Hüseyin Cahit’in yazı işlerini bıraktığı bu yeni dönemle birlikte daha önce başlayan tartışmaların da etkisiyle kadroyu teşkil eden önemli isimler birer birer dağılmıştır. Bu yeni dönemde dergi Ahmet İhsan idaresinde başlangıçtaki fen-teknoloji merkezli yayın çizgisine döner. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte dönemin genç edipleri dergiyi tekrar edebi bir mecra haline getirmeye gayret ederler. 24 Şubat 1910 tarihli 977. sayısında Müfit Ratip’in “Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi” yayımlanır. 1914 yılından itibaren üç yıl süreyle günlük gazete olarak yayımlanan Servet-i Fünûn (914 sayı) Ahmet İhsan’ın yurt dışında bulunduğu dört yıllık aradan sonra 1924’te tekrar yayımlanmaya başlar ve bir magazin dergisi niteliğine bürünür. Latin harflerinin kabulü ile adını Servet-i Fünûn-Uyanış olarak değiştiren derginin yazı işleri müdürlüğüne Halit Fahri getirilir. Dönemin farklı edebiyat anlayışlarına sahip ediplerinin eserlerine yer veren dergi 29 Aralık 1942’de Ahmet İhsan’ın ölümüne rağmen aralıksız çıkmaya devam eder ve yayım hayatına 25 Mayıs 1944’te çıkarılan 2461. sayısı ile veda eder.

Ahmet İhsan tarafından kurulan ve kullandığı çağdaş teknikler ve yetiştirdiği baskı ustaları ile Türk matbaacılığında önemli bir yere sahip Servet-i Fünûn Matbaası’nda basılan dergi 23×33 cm ebatta, parlak sarı kağıda basılmıştır. İlk altı ayda kapakla birlikte 12 sayfa, bir süre 14 sayfa, daha sonra ise 16 sayfa olarak çıkarılan dergi 14 Haziran 1895’ten itibaren dergiye ilave edilen siyasi kısımla birlikte (Supplément Politique) toplam 24 sayfadır. Musavver derginin çıkmaya başladığı sıralarda İstanbul’da teknik donanımın yeterli olmayışı yüzünden Avrupa’ya giderek matbaacılık alanındaki teknik gelişmeleri araştıran Ahmet İhsan beraberinde Avrupa’da kullanılan son teknolojik baskı yöntemlerini ve gereçlerini getirir. Bu sayede dergi 27. sayısından itibaren “çinkografî” adı verilen “çinko üzerine kimya ile hakk” tekniğini kullanmaya başlar.

Bir musavver dergi olarak Servet-i Fünûn’un kapağında, derginin haftalık içeriğiyle ilintili çoğu kez bir görsel, kimi zaman da sultanın tahta çıkışı veya bayram gibi özel günlerle ilgili bir şiir yer alır.  Derginin kimlik bilgilerini içeren kapak zaman zaman biçimsel sunumda küçük değişimler gösterir. Üst ortada Arap harfleri ve büyük puntolarla derginin ismi yazar. İsminin altında, “Perşembe günleri çıkar, menafi-i mülk ü devlete hadim musavver Osmanlı gazetesi” ibaresi yer alır. Bu ibarenin altında Fransızca “SERVET-I FUNOUN, JOURNAL ILLUSTRÉ TURC PARAISSANT LE JEUDI – CONSTANTINOPLE” vardır. Sol üst köşede yıllar içerisinde dergi ücretindeki değişikliğe göre farklılık arz etmekle birlikte örneğin “Dersaadet’te nüshası 100 paradır. Şerait-i iştira, vilayatta seneliği 150, altı aylığı 80 kuruş olup üç aylığı yoktur. Kırılmadan mukavva boru ile almak için senevi 20 kuruş fazla alınır.” ibaresi yer alır. Sağ üst köşede “Sermuharriri ve müdürü: Ahmet İhsan. Şerait-i iştira, Dersaadet’te seneliği 130, altı aylığı 75, üç aylığı 45 kuruştur. Posta ile gönderilirse vilayat bedeli ahz olunur” yazar. Sol köşedeki ibarenin altında derginin sayı numarası ve “Redacteur en chef – Ahmet IHSAN”, sağ köşedeki ibarenin altında yine Fransızca olarak derginin yılı ve “BUREAUX: 78, Grand rue de la Sublime Port” biçiminde adresi yer alır. Bu ibarelerin altında stilize ince süsleme içerisinde Osmanlıca olarak sırasıyla derginin sayı numarası, yayın tarihi, yılı ve cildi verilir. Bu standart kapak üstünün altında haftalık görsel ya da şiir yer alır.

Serveti Fünun Döneminde Roman Konu Anlatımı

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Serveti Fünun Döneminde Roman nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…

Serveti Fünun Döneminde Roman

Servet-i Fünun romancıları, daha çok Namık Kemal’in etkisinde kalarak romantizmin özelliklerine uygun olarak roman ve hikâye yazdılar; bu dönemde, bilhassa Sergüzeşt gibi realizme giriş yapan örneklerden hareketle, realist akım etkili olmuşsa da, tam olarak romantizmden bir vazgeçme davranışı görülmez.

Servet-i Fünun romancıları, devrin özelliklerine uygun olarak ve işlemeye çalıştıkları realist çizgiye paralel bir şekilde, tasviri genellikle dış çevre için, tahlili de şahısların iç dünyalarını anlatmak için kullanırlar.

Serveti Fünun Döneminde Roman Özellikleri

» Bu dönemde yazılan romanlar, şiirde olduğu gibi karamsar bir bakış açısıyla oluşmuştur.
» Eserler genellikle kötü sonla biter. Bu durum sanatçılarının etkilendiği Fransız edebiyatından ve dönemin siyasal durumundan kaynaklanmaktadır.
» Servetifünun Dönemi romancılar, Tanzimatçılardan farklı olarak sosyal konuları işlememişler, eserlerini bireysel konularda yazmışlardır.
» Tanzimat romanında teknik kusur olarak sayılan, “olay akışını kesip okuyucuya bilgi verme yazarın kişiliğini yansıtması ve iyi-kötü ayrımı” Servetifünun romanında görülmez.
» Romanlarda mekan olarak genellikle İstanbul kullanılmış ve kahramanlar halktan değil de genellikle aydın kesimden seçilmiştir.
» Bu dönem romancıları yaşadıkları çağı yansıtırken okuyucularına nasihat vermeye veya onları yönlendirme çalışmazlar. Tarafsız bir şekilde olay örgüsünü ve kahramanları anlatarak kararı okuyucuya bırakmışlardır.
» Romanlarda Türkçenin kurallarına ve söz dizinine uymayıp yeni anlatım olanakları aramışlardır. Bunun sonucu olarak da şiirde olduğu gibi konuşma dilinden uzak ağır bir dil ortaya çıkmıştır.
» Servetifünun yazarları, yakından takip ettikleri Fransız yazarların etkisiyle realist ve natüralist roman anlayışını benimsemişlerdir. Realist romanlar olayları kişi ve çeviri gerçekçi bir şekilde anlatır.
» Bu dönem romancıları esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmaz, kişiliğini gizler. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalır.
» Realist romanlarda eserin üslubu yapmacıksızdır.
» “Sanat sanat içindir” anlayışından hareketle sanatçılar dil ve anlatıma önem vermişlerdir.
» Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemeleri ortaya koyduğu sonuçlar önemlidir.
» Yazarlar gerçeğe uygun çevre betimlemeleri yapmıştır. Böylelikle yazarlar olayları, kişileri iç ve dış özellikleri ile psikolojik yönleri ile objektif bir şekilde anlatır.
» Dil ve üslup olaya ve olayın kahramanının kişiliğine uygun olarak kullanılır.
» Natüralist romanlarda bilime ve araştırmaya daha çok önem verilir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal olayları araştırmada realistlerden çok daha fazla bilimsel metotlara bağlıdır. Toplumu adeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde bilimsel verilere bağlı kalarak yazarlar.

Servet-i Fünûn Dönemi’nde yazılan bazı romanlar:

Halit Ziya Uşaklıgil: Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Nemide.
Mehmet Rauf: Eylül, Bir Aşkın Tarihi, Ferdâ-yı Gâram.
Hüseyin Cahit Yalçın:Nadide, Hayal İçinde.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu:Gönül Hanım.
Safveti Ziya:Salon Köşelerinde.

10. Sınıf  Roman Konu Anlatımı için Tıklayınız…

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız…

10. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız…

Serveti Fünun Döneminde Roman, Serveti Fünun Döneminde Roman hakkında

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır