sevda gazozu / Balat’ta bir gün | Haber Üsküdar

Sevda Gazozu

sevda gazozu

Gazoz sevdası…

Yazlık sinemanın, seyyar arabanın, köşedeki bakkalın gözdesi... Uzaktaki hatıraya sevdalı bir neslin "Bana bir çay, çocuğa da gazoz" cümlesinden hatırladığı, serinlemenin gazozlu tadını sunan Sevda Gazozcusu'ndayız. Unutulmuş birçok gazozu yeniden İstanbullularla buluşturan Mahmut Saklı "Gazoz 70’li 80’li yılların vazgeçilmez içeceğiydi" diyor. Bu mekanda farklı damak zevklerine hitap eden tadlar var. Beyoğlu, Elvan, Bade, Neşe, Niğde, Dört Mevsim... 120 Çeşit gazozu bir araya getiren Mahmut Saklı, Balat’taki tarihi dükkanı ‘Sevda Gazozcusu’nu anlattı.

Elvan AVCI

Yayınlanma: 11:05 - 01 Aralık 2018 Güncellenme:

Piyasada marka ürünlerin hakim olduğu şu günlerde yerli ve geleneksel ürünlerimizi araştırmaya başlayan Mahmut Saklı; gittiği kafelerde, gezdiği yerlerde yerel meşrubatların olduğunu dile getirdi.
Saklı, 5 yıl önce başladığı gazozculuk serüvenini “İlk gazozculuk serüvenine başladığımda insanlar bana global ürünleri söylemeye başladı. Ben de onlara bizim yerli ürünlerimiz olduğunu göstermek istedim. Yaklaşık 10 çeşit gazozla satışa başladım. O dönemde İstanbul Üniversitesi’nde okuduğum için orada ki esnaflardan biri şuan bizim Vefa’da bulunan dükkanı devretmek istiyordu. Ben de ‘acaba buraya gazozcu mu açsak’ diye düşündüm. Onun da fikrime sıcak yaklaşmasıyla bu projeyi geliştirerek Vefa’da ilk şubemizi açtık. 3 yıl sonra da Balat ikinci şubemiz oldu” dedi.

gazoz-yanGAZOZLARA İLGİ BÜYÜK

“Bu tür yerler turistik yerler olduğu için Türkiye’nin hatta Dünya’nın her yerinden insanlar geliyor ve ürünleri görünce büyük bir şaşkınlıkla karşılıyorlar. Biz de bu şaşkınlığı hem ticarete çevirmiş hem de onlara yerli ürünlerimizin olduğunu göstermiş oluyoruz. Ki insanlar hala yerli ürünlerimizin farkında değiller.” diyen Saklı, dükkanında 120 çeşit gazozun olduğunu söyledi.

DÖNEMİN MEŞHUR GAZOZU ‘ELVAN’

Elvan’ın dönemin meşhur gazozu olduğunu birçok insanın da kız çocuklarına ‘Elvan’ ismini koyduklarını söyleyen Mahmut Saklı şunları söyledi; “Gazozlar genellikle isme göre tercih ediliyor, memleket gazozları olduğu için şehre göre tercih ediliyor ya da bizde yaklaşık 20 tane farklı aroma olduğu için aromalara göre tercih ediliyor. Herkesin damak tadı farklı olduğu için damağına uygun tadı Sevda Gazozcusu’nda tercih etmek isteyebiliyolar.”

gazoz-yan3ÇEŞİT BOL…

50 çeşit farklı marka bulunduran Sevda Gazozcusu’nda bulunan gazozlardan bazıları şunlar; Elvan, Beyoğlu, Bade, Cüce, Datça, Adana, Zaman, Safranbolu, Bağlar, Niğde Bor, Akhisar, Dört Mevsim, İzmir, Çincibir, Giresun, Tekirdağ, Sakarya, Ankara, Zafer, Mercan, Huzur, Neşe, Salvi, Ordu, Özkaynak.

“YERLİ GAZOZLARIN YURT DIŞINDA TANITICISI OLMAK İSTİYORUZ”

Mahmut Saklı, “Gazozlarımız bizim yerel değerlerimiz yerli sermayemiz. Bunlara sahip çıkmamız gerektiğini söylüyoruz. Zamanla global ürünler piyasaya girince yerli ürünlerimiz yok oldu. Amacımız yerli gazozların Türkiye’de ve yurt dışında her zaman tanıtıcısı olmak istiyoruz.” dedi. Kendi gazozlarını üretme projesi olan genç girişimci, “Nostaljik bir isim olduğu için ismimizi çok sevdiler. İlerleyen süreçte de yerli kola çıkartma projemiz var onun adı da ‘Kara Sevda’ olacak.” ifadelerini kullandı.

AdanaAnkaraÇayDünyaGiresunistanbulİstanbul ÜniversitesiizmirKara SevdaNiğdeOrduSakaryaTekirdağTürkiye

Balat'ın nostaljik gazozcusu

İSTANBUL - Ayşe Büşra Erkeç

Üniversite öğrencisi, girişimci Mahmut Saklı, Fatih ilçesindeki Balat semtinde ortağıyla açtığı tarihi dükkanında, farklı illerden temin ettiği 130 çeşit gazozu müşterilerinin beğenisine sunuyor.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü ile İstanbul Üniversitesi Açıktan ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Kültürel Miras ve Turizm Açık Öğretim Ön Lisans Programında okuyan 26 yaşındaki Mahmut Saklı'nın ortağıyla açtığı gazoz dükkanında, kahveli, Hindistan cevizli, damla sakızlı ve çikolatalı gibi farklı damak zevklerine hitap eden gazoz çeşitlerini bulmak mümkün.

Türkiye'nin farklı şehirlerinden temin edilen gazozlara daha çok, nostalji yaşamak isteyenler ilgi gösteriyor.

Saklı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversiteyi kazandığında hem okuyup hem çalışmaya başladığını belirterek, Türkiye'nin sahip olduğu yerli ve milli gazozları Avrupa'ya tanıtmak istediğini söyledi.

Yaklaşık 3 sene önce Vefa semtinde başladıkları gazoz yolculuğuna, ismini değiştirerek Balat'ta devam etme kararı aldıklarını dile getiren Saklı, "Yaklaşık bir buçuk senedir Sevda Gazozcusu olarak devam ediyoruz. İki aydır da tarihi Balat semtinde hizmet vermekteyiz. İlk dükkan açtığımızda 30-40 çeşitle başladık, şimdi 120-130 arasında gazoz çeşidimiz var. İlk başlarda 15-16 çeşit aromamız varken şu anda 22-25 çeşit farklı aromayla hizmet veriyoruz ve çeşitler, aromalar sürekli artıyor." dedi.

Saklı, öğrencilik yıllarında, global gazlı ürünleri yerlere dökerek tepki verildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Bu tepkilerin yanlış olduğunu düşündüm. Bizim yerli ve milli ürünlerimizin olduğu bir yerde böyle abes bir durumun yanlış olduğunu ve ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Gezmeyi ve dolaşmayı seven biri olduğum için gezdiğim, dolaştığım yerde Çengelköy'de bir kafede çeşit çeşit gazozların olduğunu gördüm. Yaklaşık 15 çeşit gazoz vardı orada ve o işletmeciden destek istediğim zaman bana yardımcı oldu. Gazozların tarihçesini araştırdığım zaman 1970-1980'li yıllarda binden fazla gazoz üreticisinin olduğunu öğrendim. Devam eden süreçte ilk açtığımız gazozcu dükkanımızla 50 çeşitle başladık ve orada 80-90 çeşide kadar yükselttik. Bugün de Balat'taki dükkanımızda 120-130 çeşit gazozla devam ediyoruz."

Vefa'dan, Balat'a taşınmasında tarihi dokunun etkin olduğunu sözlerine ekleyen Saklı, "Balat'ta tarihi dokuların olması, farklı kültürlerin bir arada olması beni etkileyen özellikler arasında yer alıyor. İnsanlar olarak, AVM'lere yayıldığımızı düşünüyorum. AVM'lerden ziyade tarihi dokusu olan Balat'ta, gazoz ve şerbet kültürümüzün bulunmasını istiyorum." diye konuştu.

"Yerli ve milli gazozlarımızı yurt dışında tanıtmak istiyoruz"

Saklı, Türkiye'nin farklı illerinde üretilen ve çok fazla çeşide ulaşan gazozların, tanıtılması yönünde çalışmalarının devam ettiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerçekleştirmek istediğimiz birkaç daha hedefimiz var. Bu hedeflerimizi de yine tarihi lokasyonlar da devam ettirmek istiyoruz. Bugün iki şubemiz var ve İstanbul'da tarihi dokusu olan 3-4 yerde daha dükkan açtıktan sonra Ankara ve İzmir gibi büyük merkez şehirlerde de birer nokta açıp, daha sonra yerli ve milli gazozlarımızı yurt dışında tanıtmak istiyoruz."

Anadolu'ya şube açmaktan, yurt dışında gazoz, şerbet ve içecek sınıfında bulunan yerli ve milli değerleri yurt dışına taşımanın önemine dikkati çeken Saklı, gazoz haricinde bir öğretmen arkadaşının gazoz kapaklarını boyayarak, magnet haline getirdiğini ve gelirini sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını gidermek için sattığını anlattı.

Saklı, aynı zamanda Anadolu'nun farklı ilçelerinde gençlerin çıkardığı amatör edebiyat dergilerine destek verdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Dükkanda yaklaşık 20 çeşit edebiyat dergimiz var. Bu dergileri de üniversitede okuyan genç arkadaşlarımızın talebiyle, hazırladığım stantlara koydum. Gençler, Türkiye genelinde fanzin dergi çıkarttıklarını söyleyip, 'Bize nasıl yardımcı olabilirsiniz?' diye sorduklarında, onlara açtığımız dükkanda, kapıları sökerek dergilik yaptırdım. Böylece gazoz almaya gelen müşterilerimizin merakını uyandırdık. Gençlerin çok önemli çalışmaları var, böylece bunları da sergilemiş olduk."

Yakın zamanda kendi ürettiği gazozu satacağını söyleyen Saklı, "Türkler için bilinen bir söz vardır, 'Türk işini düzgün yapar' diye... Bizim gazozlarımız, yerli ürünlerimizin hepsi çok güzel ve ben de onlara yetişebilecek, onlarla aynı seviyede olabilecek düzeyde bir gazoz çıkartmak istiyorum. Onlarla aynı kaliteyi sunabilmeyi istiyorum ve o yüzden acele etmiyorum ama kendi gazozumuzu çıkartmak farklı lezzete sahip gazozu çıkartmak adına da çalışmalarımız var." bilgisini paylaştı.

"Genç arkadaşlarımız, hayal kursun"

Saklı, gazozların ve yolculuğunun etrafında ilgi çektiğini, film ve belgesel yapmak isteyen yönetmenlerin teklif sunduğunu aktararak, "Belgesel yapılması için şimdi görüşmeler ve birkaç gazoz markasıyla toplantı yapıyoruz. Sonrasında yeterli desteği bulabilirsek, belgesel çalışmamızı Türkiye geneline taşıyacağız ve 1970-80'li yıllardan günümüze kadar gelen gazoz kültürünü çekmek istiyoruz." dedi.

Genç girişimcilerin pek çok şeyden şikayet ettiğini dile getiren Saklı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz gençler ne yazık ki her şeyden şikayet ediyoruz. Çünkü insanoğluyuz, nankörüz, oraya-buraya, devlete şikayet ediyoruz ama bizlerin daha çok çalışması gerekiyor. Sakıp Sabancı'nın o meşhur, 'Çalışmak, çalışmak, çalışmak...' dediği konuşmasını sıklıkla açıp, izlerim. Çok değerli iş adamlarımız, bilim adamlarımız ve dünya çapında insanlarımız var. Onları dinlemek, sözlerine kulak asmak lazım. Öğretmenlerimizin, üniversitelerdeki akademisyenlerimizin görüşü ne olursa olsun, zihniyeti ne olursa olsun iyi olduğunu düşündüğümüz tavsiyelerini dinlememiz lazım yani her zaman şikayet ederek bir şeyler olmuyor. Biz çabalayıp, çırpınacağız olmuyorsa daha sonra şikayet edelim. Maalesef yaşıtlarımda, hatta bazen bizde de gevşeme var ama acizane tavsiyem genç arkadaşlarımız, hayal kursunlar. Ben şu an, gençler olarak idealizm eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum. Gençlik idealizm çağıdır diyoruz ama bir şey yapmıyoruz, bir şeyler yapmalıyız çünkü biz, çok eski bir medeniyetiz. Bu medeniyetin bilincinde olarak hareket etmemiz gerekir."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Balat’ta bir gün

Balat’ta bir gün

Haber Üsküdar - Hazal Göksun

Fotoğraf çekmeyi, gezip görerek öğrenmeyi sevenlerin İstanbul’daki ilk duraklarından birisidir Balat. Semtin tarih kokan o renkli sokakları misafirlerini büyüler. Balat'a bir giden mutlaka tekrar gitmek ister. Ben de bu yazımda ikinci gidişimi anlatacağım. Bu yılın Ağustos sonuydu, tam gezmelik havaların olduğu zaman. Ve tabii ki Balat’ın da en güzel zamanları..

Gezime Balat’ın tarihine göz gezdirdikten sonra başlıyorum. Balat adını, Rumca saray anlamına gelen ‘Palation’ kelimesinden almış. Blaherna Sarayı’na yakınlığından dolayı semte ‘Balat’ ismini vermişler. 15. yüzyılda İspanya’dan gelen Yahudiler buraya yerleştirilmişler ve yakın zamanlara kadar başlıca Yahudi mahallesi olarak olarak varlığını sürdürmüş. Ayrıca Yahudilerin Balat çevresine yerleşmeleri Gürcistan Yahudilerini de bu bölgeye çekmiş. İspanya'da Engizisyon'dan kaçan Sefardim kolundan Yahudiler II. Bayezid 'in davetiyle İstanbul'a gelmişler. 15. yüzyıldan itibaren İstanbul'un Musevi toplumu Balat'ta ve Haliç'in karşısındaki Hasköy'de oturmuşlar. Balat’ın içerisinde Yahudilerden kalma örnek evler mevcut. Özellikle bu tarz evler Balat’ta gezerken kendimizi geçmişte bulmamıza yardımcı oluyor.

İlk durağımız "Sevda Gazozcusu"

Balat’a ilk adımımı attığımda ‘Sevda Gazozcusu’na gidiyorum. Dükkanın önü renkli renkli gazoz kapaklarıyla süslenmiş. Burada sırf evler iç açıcı değil, kendinizi kaybedebileceğiniz değişik dükkânlar da mevcut. Sevda Gazozcusu’nda çeşit çeşit gazozlar hem değişik lezzet denemeleri yaşatıyor hem de bizleri annelerimizin zamanına götürüyor. Tabii siz istediğinizi seçebilirsiniz ama sizlere Reyhan ve Gül aromalı gazozu öneririm, gittiğinizde tadına bakabilirsiniz.

Tarih kokan evler…

Balat’ta girdiğiniz her sokak eski evlerden oluşmakta, camdan cama uzanan çamaşırlar, evlerin önünde misket oynayan, bisiklet süren çocuklar… İnsanın kendini şehirden uzaklaşmış gibi hissetmemesi mümkün değil. Bizler belki o evlerde yaşamadık, misket oynamadık ama dışarıda arkadaşlarımızla vakit geçirdiğimiz, başka oyunlar oynağımız o günleri gözümüzün önüne getiriyor. Geze geze hiç bitmesini istemiyorsunuz, Balat'ın bir parçası olmak istiyorsunuz.

Tarihi mekânlar…

Evlerin dışında tarihi yapılar da göze çarpıyor. İki farklı sinagog var, biri "Yanbol Sinagogu" diğeri ise "Ahrida Sinagogu". Ben biraz geç gittiğim için vaktimin çoğunu sokaklarda gezerek ve fotoğraf çekerek geçirdim. Bu yüzden sinagogları gezmeye vaktim kalmadı. Ama herkesin ilgi odağı olduğu, önünde fotoğraf çektirmeden gitmediği "Fener Rum Erkek Lisesi" diğer adıyla "Kırmızı Mektep"i bilmelisiniz. Dışından bakıldığında şato ya da kale diyebileceğimiz bir yapıya benziyor. Kırmızı rengiyle de dikkatleri üzerine topluyor. Ne zaman gitseniz önünde sürekli fotoğraf çekilen insanlarla karşılaşırsınız. Bu tarihi yapının özelliğine bakacak olursak, Rumların İstanbul’da açtıkları en eski eğitim kurumu, Bizans döneminde Patrikhane işlevi görüyormuş, İstanbul’un Fethi’nin ardından II. Mehmet ile görüşen Patrik II. Gennadios, okulun 1454 yılında "Fener Rum Mektebi Kebir" adı altında eğitim verebilmesi için gerekli izni almış. 19. yüzyıla kadar eğitim teolojik ağırlıklı gitmiş ama 1861’de klasik lise eğitimine geçirilmiş. Dini eğitim Heybeli’de veriliyormuş. Bugün halen daha eğitim vermeye devam ediyorlar ama 2013 kayıtlarına göre sadece 59 öğrencisi varmış. Rum Lisesi'nden sonra yine tarih kokan "Çıfıt Çarşısı"na gitmelisiniz. Şimdiki kullanımı ile Çıfıt Çarşısı deyimini dağınık anlamında kullanıyor olsak da aslında Çıfıt, Osmanlı’da halk ağzıyla "Yahudi" demek. Çıfıt Çarşısı da Yahudi esnafın bir arada bulunduğu çarşı demek. Burada şimdi antikacılar, eskiciler, aynacılar, meşhur tarihi Agora Meyhanesi ve Yanbol Sinagogu sıralanıyor.

Renkli evlerin ve merdivenlerin bulunduğu ‘Merdivenli Yokuş’

Balat sokaklarının belki de en sevilenlerinden, en çok fotoğraflananlarından, magnetlerin üzerlerinde, internette arattığımızda çıkan ilk fotoğrafın ait olduğu sokak, UNESCO Kültür Mirası kapsamında restore edilmiş, pastel tonlarında sıra sıra dizilmiş, tarihi, cumbalı ahşap evleriyle insanın Balat’tan ayrılmadan görmek isteyeceği tek yer. O gün kafaya takmış bir vaziyette dönüp dolaşıp bulduğum ve nihayetinde asıl sokaklara çıkan bir yerde olduğunu gördüğüm sokak. Hafta içleri sakinlikte geldiğinizde istediğiniz her açıdan fotoğraflayabilirsiniz. Az kişi olmasına rağmen günün sonlarına doğru bulabildiğim sokaktan az da olsa fotoğraf çekmeden, çekilmeden ayrılmadım. Balat’a gittiğinizde mutlaka Sevda Gazozcusu’ndan sonra direkt buraya uğrayın. Daha sonra diğer yerleri gezersiniz ama dikkatli olun, kendinizi kaptırıp günün sonunda daha hiçbir yeri gezemedim demeyin.

Kafelerle dolu sokaklar

Kafelerde oturup, sıcacık çay ya da kahve keyfiyle arkadaşlarınızla muhabbet yapmayı sevenlere göre birçok cadde var. Caddelerin her tarafı kafe ve kahvaltı mekânlarıyla dolu. Tabii fotoğraf tutkunları için sadece görüntüsü önemli olan kafeler. Hem fotoğrafçıların hem de çikolata tutkunlarının seveceği bir mekâna geçiyorum: "Çikolata Değirmeni". Küçük dükkânın karşısında duvarları özel çizimlerle süslenmiş, kahvenizi içebileceğiniz, nefis çikolatalı tatlılarını deneyimleyebileceğiniz bir bahçesi bulunmakta. Balat'a gittiğinizde mutlaka uğramanız gereken yerlerden birisi. Dediğim gibi fotoğraf çeken ve çikolata tutkunu olan beni bambaşka yerlere götürdü. Balat'ı ikinci gezişimde ancak görebildim buaraları. Dediğim gibi, kendinizi kaptırırsanız az yer görüp ayrılmak zorunda kalabilirsiniz. Bir dahaki gidişimde daha fazla gezip, daha çok yer görmeyi ve fotoğraflamayı planlıyorum.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır