Gerek normal vajinal, gerekse sezaryenle doğum sonrası annede ağrı kontrolü büyük önem taşır. Ağrı, annenin erken dönemde bebeğiyle yeterince ilgilenememesinin en önemli nedenlerinden biridir ve doktorun en önemli görevlerinden biri olan ağrı kontrolü, çağdaş tıp biliminin sunduğu olanaklar sayesinde etkili bir şekilde uygulanabilmektedir.
"Ağrı eşiği", aynı ağrılı uyarana maruz kalan bireylerin algıladıkları ağrının şiddetinin oldukça farklı olabileceğini belirtmek için kullanılan bir terimdir.
"Ağrı eşiği yüksek" bir anne, doğum kesisi (epizyotomi) bölgesinde oldukça fazla sayıda dikiş olmasına rağmen, "kendini rahatsız eden bir ağrı olmadığını" belirtebilirken, başka bir anne doğum kesisi olmamasına rağmen yalnızca rahim kasılmalarını bile "dayanamayacak kadar ağrılı" olarak tarif edebilir.
Yapısal bir özellik olan ağrı eşiği, annelerin ağrıyı algılama açısından her birinin kendine özgü olmasına ve böylece her annede kullanılacak ağrı kesici yöntemlerin ve dozlarının farklı olmasına neden olur.
Tümüyle doğal olarak seyretmiş normal vajinal bir doğum sonrası ağrının başlıca iki kaynağı vardır:
Bunun yanında vajinada zor doğumda oluşmuş çeşitli yırtıklar nedeniyle uygulanan dikiş sayısı arttıkça doğum sonrası ağrı oluşma olasılığı ve ağrının şiddeti de artar.
Sezaryende karın cildine yapılan kesiden bebeğe ulaşmak için çok çeşitli anatomik katlar teker teker kesilir ve bebek doğduktan sonra tekrar dikilir.
Bu katlar arasından özellikle karın kaslarınının üzerini örten kas kılıfı çok sayıda ağrı lifi içermektedir ve bu nedenle bu tabakanın kesilmesi ve yeniden dikilmesi bu ağrı liflerinin uyarılmasını sağlar.
Epidural/spinal (kombine) veya spinal ile sezaryen olmuş annelerde doğum sonrası ağrılar daha az olur. Bunun nedeni ameliyatta dikişlerin atılması bittikten sonra anestezinin etkisinin 4-8 saat daha devam etmesi ve bu süreden sonra zaten dikiş ağrılarının vücudun doğal ağrı kesicileri olan endorfinler sayesinde nispeten azalmış olmasıdır.
Sorunsuz seyreden normal vajinal doğumda günümüzde ağrı kesici olarak yalnızca ağızdan tablet şeklinde alınan ilaçlar ve bunlar arasından da özellikle parasetamol içerikli olanlar tercih edilir.
Ağrının şiddetli olduğu durumlarda parasetamolden farklı daha güçlü ağrı kesiciler tablet, fitil veya nadiren enjeksiyon şeklinde uygulanabilir.
Doğum kesisi uygulanarak gerçekleşmiş normal doğum sonrası parasetamol içerikli ağrı kesicilere cevap alınamaması durumunda doktor öncelikle dikiş yerinde bir sorun olup olmadığını muayene ile kontrol etmeyi tercih eder, zira doğum kesisi bölgesinde açık kalan, veya sonradan açılan bir kan damarından sürekli boşalan kanın bölgede hematom adı verilen şişliğe yol açması çok ağrı yaratan bir durumdur ve tedavisinde bu bölgenin açılarak kanın boşaltılması ve kanayan damarın bulunarak bağlanması gerekir.
Sezaryen sonrası ağrı kontrolü için ise günümüzde farklı seçenekler bulunmaktadır:
Bunlar arasında kas içi uygulanan ağrı kesiciler, PCA kateteri ile hasta kontrollü ağrı dindirme ve epidural kateter yoluyla verilen ağrı kesici ilaçlar en önemlileridir.
Bu tür yöntemler özellikle sezaryen sonrası ağrı açısından "kritik" olan ilk 24 saatte uygulanırlar ve takiben ağızdan alınan tablet tedavisine geçilmesi tercih edilir.
Sezaryen ameliyatı sonrası ağrı kontrolü birkaç noktada diğer ameliyatlardan sonra kullanılan yöntemlerden ayrılır:
"Narkotik" ağrı kesiciler adı verilen grup ve "nonsteroid antiinflamatuar" adı verilen ikinci grup.
Birinci grupta oldukça etkili ağrı kesiciler bulunur ancak bunlar annede bulantı yapabilmeleri ve sütle bebeğe geçtiğinde bebekte "uyuşukluğa" yolaçabilmeleri nedeniyle sezaryen sonrası ağrı kontrolünde birinci tercih değildirler.
"Nonsteroid antiinflamatuar" ağrı kesiciler ise hem emziren annelerde de kullanılabilmeleri, hem de rahim kasılmalarına bağlı sancıyı giderebilmeleri nedeniyle sezaryen sonrası ilk 24 saatlik dönemde sıklıkla tercih edilirler.
Sezaryen dışındaki diğer ameliyatlarda da yaygın olarak uygulanan bu yöntemde annenin damaryoluna uygulanan bir pompa yardımıyla anne ağrı hissettiği zamanlarda kendisi düğmeye basarak ağrı kesici maddenin kana geçmesini sağlar.
Pompanın özelliği belli bir zaman birimi içerisinde belli miktarda ilacı kana vermesi ve önceden doktor tarafından belirlenmiş en yüksek doza ulaşıldığında daha fazlasının kana geçişine müsade etmemesidir.
En yüksek doza ulaşıldığında yine doktor tarafından belirlenen süre geçene kadar pompa ilaç vermeyi durdurur.
PCA yönteminde genellikle narkotik ağrı kesiciler kullanılır. Dozlar seyrek ve bölünmüş halde verildiğinden bulantı ve diğer yan etkileri nispeten daha az ortaya çıkar.
Yine ağrı kesici damardan direkt kana geçtiğinden çok daha kısa zamanda etki eder.
Sezaryen, epidural-spinal (kombine) veya spinal ile uygulandığında kateter sıklıkla 24 saat boyunca "yerinde" bırakılır ve bu kateterden ağrı kesici ilaçlar uygulanmaya devam edilir.
Sezaryen operasyonu ve özellikle de genel anestezi altında uygulanmış olması bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olur ve bu yavaşlama ameliyat sonrasında da devam eder. Özellikle uzun süren ameliyatlar sonrasında veya daha önceden bir veya birkaç kez sezaryen geçirmiş olanlarda "gaz sancıları" daha sık görülür.
Doğum sonrası lohusalıkta hangi belirtilerde doktora baş vurulmalıdır? >>
İLGİLİ KONULAR:
Doğum Çantası (Valizi)
Normal Doğum
Sezaryen ile Doğum
Doğumda Anestezi
Lohusalık Dönemi
Emzirme Dönemi
Normal doğuma hazırlık egzersizleri
Normal doğumda nefes alma verme teknikleri
Yenidoğan, Bebek ve Çocuk Bakımı
Doğum ve Sonrası İle İlgili En Sık Sorulanlar
Hamilelikte vücutta çok sayıda değişiklik meydana gelir. Bu değişikliklerin neden olduğu sorunlardan bir tanesi sırt ağrısıdır. Doğumdan sonra sırt ağrınızın geçeceğini düşünmüş olabilirsiniz, ancak doğumdan sırt ağrıları doğumdan sonra da çeşitli nedenlere bağlı olarak görülmeye devam edebilir.
Doğumdan Sonra Sırt Ağrısına Ne İyi Gelir?
Doğumdan sonra yaşanan sırt ağrılarını rahatlatmak için yapabileceğiniz bazı şeyler bulunmaktadır:
Yukarıdaki önerilere uyduğunuz halde sırt ağrınız geçmiyorsa doktorunuza danışın. Bu sayede vücudunuzun detaylı muayenesi yapılabilir ve tedavi gerekip gerekmediğini öğrenebilirsiniz.
Sezaryen Doğum Sonrası Sırt Ağrısı
Sezaryen doğum sonrası sırt ağrısı, özellikle de ameliyat sonrası iyileşme sürecinde karşınıza çıktığından sinir bozucu olabilir. Ameliyat sonrası kesi yerinden kaynaklı rahatsızlık hissedeceğinizi bekliyor olmanıza rağmen vücudunuzda daha fazla yerde ağrı hissediyor olabilirsiniz.
Sezaryen doğum sonrası hissedilen sırt ağrısını açıklayabilecek tek bir neden olmamakla birlikte bu ağrılar, aşağıda yer alan çeşitli nedenlerden kaynaklanıyor olabilir.
Hormonal değişimler: Hamilelik sırasında yalnızca karnınız büyümez. Vücudunuzda meydana gelen diğer değişimler, doğum sonrası sırt ağrısı yaşamanıza neden olabilir.
Hamilelik sırasında vücudunuz doğuma hazırlanmak için hamilelik hormonu olan relaksin salgılar. Bu hormon, doğum sırasında bebeğin daha kolay geçmesi için ligamentlerin ve eklemlerin yumuşamasını sağlar. İster sezaryen ister normal doğum yapacak olun, hamilelik sırasında vücudunuz bu hormonu salgılamaya devam eder.
Relaksin hormonu nedeniyle gevşeyen ligamentler ve eklemler, ufak bir hareketin bile sırtınızın ortasında ve bel kısmında ağrıya yol açmasına neden olabilir. Bununla birlikte doğumdan sonra eklemleriniz, kaslarınız ve ligamentlerinizin yavaş yavaş güçlenmeye başlayacaktır.
Kilo artışı:Hamilelikte alınan kilolar da sırt ağrısına neden olabilir. Hamilelikte kilo almanız gayet normaldir ve gereklidir. Ancak alınan kilolar, vücudunuzun denge merkezinin kaymasına yol açabilir. Vücudunuzun ön kısmında ağırlık olması, sırtınıza ve omurganıza yük bindirerek sırt ağrılarına yol açabilir.
Bebeği taşımak: Bebeğiniz yalnızca 3-4 kg olsa dahi her gün kollarınızda taşıyacağınız için sırt ağrıları yaşamanıza yol açabilir. Ayrıca bebeğinizi beşiğine koyarken ya da arabadan alırken öne doğru eğilir ve sonrasında kaldırırsınız. Bu hareketler, duruşunuzu etkileyebilir ve boyunuzda ve sırtınızda ağrılara yol açabilir.
Bebeğinizi tutarken vücut duruşunuza dikkat etmeniz, ağrılarınızın rahatlamasına yardımcı olabilir. Bebeğinizi alırken öne doğru sırtınızı bükmek yerine olabildiğince dik durun ve bacaklarınızdan güç alın.
Emzirme: Emzirme, bebeğinizle bağ kurmanın mükemmel bir yolu olsa da emzirme sırasındaki pozisyonunuz, boynunuzdan sırtınıza yayılan ağrılara neden olabilir. Özellikle emzirme sırasında omuzlarınızı öne doğru eğiyorsanız, sırtınızda ağrılar yaşayabilirsiniz.
Emzirme nedeniyle sırt ağrısı yaşıyorsanız, bebeğinizi emzirirken omuzlarınızı gevşek bırakın ve kolunuzu desteklemesi için dirseğinizin altına bir yastık yerleştirin. Emzirme sırasında bebeğinize bakıyorsanız, boynunuzun ağrımasını önlemek için ara sıra başka yönlere bakın.
Anestezi: Sezaryenden önce aldığınız anestezi de doğumdan sonraki haftalarda sırt ağrısı yaşamanıza neden olabilir. Ameliyat öncesi epidural ya da spinal anestezi yapılmış olabilir.
Epidural anestezinde omuriliğin etrafına anestezi yapılırken spinal anestezi de ise anestezi, omuriliğe daha yakın şekilde yapılır. Spinal anestezi, bölgenin daha hızlı uyuşmasını sağlarken epidural anestezide bu süre uzayabilir. Anestezi türü, doğumun nasıl gerçekleşeceğine göre değişiklik gösterecektir.
Epidural ya da spinal anestezi, doğum sonrası omuriliğe yakın yerlerdeki kaslarda spazma neden olabilir. Bu spazmlar, doğumdan sonra haftalarca ya da aylarca devam edebilir. Yani doğumda yapılan anestezi de sırt ağrılarına yol açabilir.
Doğum Sonrası Şiddetli Sırt Ağrısı
Doğum sonrası görülen ağrı genelde birkaç ay içinde geçse de bazı kadınlarda daha uzun sürebilmektedir.
Hamilelikten önce ya da hamilelik sırasında sırt ağrılarınız olduysa hamilelik sırasında da ağrı yaşayabilirsiniz. Aşırı kilolu olmak da kronik sırt ağrıları yaşanmasına katkıda bulunabilmektedir.
Doğum sonrası sırt ağrısı için evde yapılabilecek şeyler genellikle işe yarasa da ağrınızın şiddetli olması durumunda dikkatli olmalısınız. Aşağıdaki belirtileri görmeniz halinde bir an önce hastaneye gitmelisiniz:
Category: Gebelik ve Doğum
Doğum Sonrası Gelişen Bel ve Sırt Ağrısı
Epidural Anestezi Bel ve Sırt Ağrısına Neden Olur mu?
Epidural anestezi ile gerçekleştirilen doğum sonrası, ilacın enjekte edildiği kateter bölgesinde kısa süreli sırt ağrısı olabilir. Bu nedenle, çoğu kadın epidural anesteziyi kronik veya uzun süreli bel ağrısı ile ilişkilendirme eğilimindedir. Gerçekten epidural ile kronik bel ve sırt ağrısı arasında bir bağlantı var mı?
Yapılan bazı retrospektif çalışmalarda doğum sırasında yapılan epidural analjezi ile sonrasında gelişen bel ağrısı arasında hafif bir ilişki olduğunu göstermiştir. Howell ve arkadaşlarının yakın tarihli bir çalışması, epidural analjezi kullanımının kronik sırt ağrısı gelişimi ile ilişkili olmadığı sonucuna varmıştır. Diğer yapılan çalışmalar ise epidural analjezi alan anneler sırt gerginliklerine karşı daha az hassas olduklarından bel ve sırt ağrısı ağrısı geliştiğini öne sürmüştür. Ayrıca kötü sırt pozisyonlarının uzun süre kalmasına izin vererek doğum sonrası bel ağrısı gelişmesine neden olmuşlardır.
Doğum sonrası yaşanan sırt ağrısının olası bir diğer nedeni, epidural iğnenin kateter bölgesine yerleştirilmesi sırasında sırt kaslarında ve ligamentlerde travma oluşturmasıdır. Bununla birlikte bu ağrı kısa sürelidir ya da fizik tedavi vb. yöntemlerle kısa sürede ağrı giderilebilir.
Amerikan Anestezi Uzmanları Derneği’nin söylediğine göre, “Bazı kadınlar epiduraldan birkaç saat veya gün sonra (kateterin yerleştirildiği yer) rahatsızlık duyuyor, ancak uzun sürmüyor” diyor. Daha geniş alanı kaplayan sırt ve bel ağrısı da gelişebilir. Bu ağrılar kısa sürelidir. Ancak uzun süre devam ediyorsa doktorunuz ile görüşmelisiniz.
Bu durum haricinde de bel ve sırt ağrısı gelişebilir. Örneğin, hamilelik sırasında genişleyen rahminiz karın kaslarınızı gerer ve zayıflatır ayrıca sırtınızı gererek duruşunuzu değiştirir. Hamilelik sırasında (ve sonrasında) fazla kilo almak, yalnızca kaslarınız için daha fazla iş yapmak değil, aynı zamanda eklemleriniz üzerinde artan stres anlamına da gelir. Ayrıca hormonal değişiklikler eklemlerinizi ve bağlarınızı gevşetebilir. Ne yazık ki, tüm bu değişiklikler doğum yapar yapmaz ortadan kaybolmaz. Doğum sonrası dönemde başka faktörler de ortaya çıkmaktadır. Birçok yeni anne, yanlışlıkla emzirme döneminde iyi bir duruş kullanmayarak sırt problemlerini daha da kötüleştirir.
Öneriler
1. Duruşunuzun tüm çalışma ve dinlenme konumlarında doğru olduğundan emin olun.
2. Çalışma yüzeylerinin doğru yükseklikte olduğundan emin olun (özellikle bebeğinizin bezlerini değiştirirken)
3. Pozisyonları değiştirmeden veya aktiviteler gerçekleştirmeden önce karın ve pelvik taban kaslarınızı sıkın (Fizyoterapiste danışın)
4. Mümkünse ağır kaldırmaktan kaçının ancak kaçınılması mümkün değilse doğru kaldırma / taşıma teknikleri kullanın.
5. Görevler arasında sık sık dinlenme molaları verin. Topuklu ayakkabı giymekten kaçının.
6. Doğru ve etkili egzersiz programı için bir fizyoterapiste danışınız.
7. Ağrı uzun süredir devam ediyorsa ve şiddeti fazla ise doktorunuza başvurunuz. Uygun fizik tedavi ve diğer uygulamalar ile (ör. Manuel terapi) bu durum kontrol altına alınabilir.
Doğum sonrası bel ve sırt ağrıları, annelerin en çok yaşadığı sıkıntılardan biri. Eğer doğumdan önce bel kasları yeterince güçlü değilse tüm ağırlığı taşıyan bu bölge doğum sonrası ciddi kasılmalar ve ağrılara neden olabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burcu Aykan, doğum sonrası bel ve sırt ağrılarınızı dindirmenin yollarını anlattı.
Hamilelik sırasında kaslarda genel bir gevşeme olur
Hamileliğin başından itibaren salgılanan östrojen, progesteron ve relaxin hormonları, vücuttaki tüm bağlarda ve kaslarda genel bir gevşemeye neden olur. Bu nedenle de omurganın iç dengesinde bozulma meydana gelir. Buna karın kaslarındaki zayıflama da eklenince denge daha da bozulur. Sonuç olarak boyunda düzleşme, vücudun denge merkezinin değişmesi, belin çukurluğunda artış, diz ekleminin geriye doğru esnemesi ve kambur duruş meydana gelir.
Karın kasları zayıflar
Hamilelik boyunca büyüyen rahim, karın kaslarınızı gerer ve zayıflatır. Hamilelik, duruşunuzu değiştirir ve sonuç olarak belinize yük bindirir. Ağırlığın artması ile kaslarınız üzerindeki iş yükü artar ve eklemler üzerinde ek bir stres meydana gelmiş olur.
Hamilelikteki hormonal değişiklikler, eklemlerin ve leğen kemiği ile omurga arasındaki bağların gevşemesine neden olur. Bu da yürüdüğünüzde, ayakta durduğunuzda, uzun süre oturduğunuzda, yatakta döndüğünüzde veya bir şey kaldırdığınızda ağrı hissetmenize neden olur. Doğumun uzun sürmesi ve kasların aşırı kullanılması da bel ve sırt ağrısına neden olabilir.
Bel ve sırt ağrısını azaltmak için dikkat edilmesi gereken 9 temel kural:
1. Yoğunluğu giderek artan bir egzersiz programına başlayın. Yürüyüş yapmak, başlangıç olarak en uygun egzersizdir. İlk haftalarda kısa yürüyüşler yapın, sonra yüzme ile devam edebilir ya da ikisini birden yapabilirsiniz. Yüzme, eklemlere herhangi bir yük bindirmediği için çok uygun bir egzersizdir.
2. Hafif esneme egzersizleri veya yoga yapmayı ihmal etmeyin.
3. Duruşunuza her zaman dikkat edin ve ayaktayken hep dik durun.
4. Otururken de dik oturun. Bebeğinizi emzirirken ya da mama verirken kolları olan rahat bir sandalyede oturun ve mümkünse ayaklarınızın altına ayaklarınızı hafif yükseltecek kadar bir destek koyun. Belinizi ve kolunuzu desteklemek için yastık kullanın.
5. Emzirirken doğru pozisyon alın. Değişik emzirme pozisyonları deneyin. Eğer omuzlarınızda gerginlik ya da sırtınızda ağrı oluyorsa yan yatarak emzirmek en uygun pozisyon olabilir.
6. Çocuğunuzu ya da herhangi bir şeyi kaldırırken önce dizlerinizi kıvırarak harekete başlayın, direkt belinize yük bindirerek değil.
7. Uyuma pozisyonu da önemlidir. Hamilelikte kullanılan özel hamile yastıkları doğumdan sonra emzirirken de kullanılabilir.
8. Rahat ayakkabılar tercih edin.
9. Yakınlarınızdan destek isteyin; her şeyi aynı anda yapamazsınız ya da her şeyi birden taşıyamazsınız.
Vücudun güçsüz bölgelerine binen aşırı yük ağrılara sebep oluyor
Doğum sonrası anneler özellikle, iç karın, rahim, bel, sırt, kol, omuz, boyun ve bacak kaslarının güçlenmesine ihtiyaç duyuyor. Vücudun güçsüz bölgelerine binen aşırı yük bu bölgelerde ağrılara sebep oluyor. Anneler doğum sonrası çocuklarını kucaklarında yanlış bir şekilde taşıdıkları için boyun, omuz, sırt ve bel ağrısı çekiyorlar.Hazırlayan: Aytülike KESKİN