simbiyotik ilişki örnekleri / Komünitede Simbiyotik İlişkiler - Bilgi Al

Simbiyotik Ilişki Örnekleri

simbiyotik ilişki örnekleri

Biyologlar - Biyolojiye Gerçekçi Yaklaşım

Mutualizm: Simbiyotik İlişkiler

Mutualizm: Simbiyotik İlişkiler


Photograph by Mikael Kvist/ Moment/Getty Images

MUTUALİZM NEDİR?

Mutualizm, farklı türdeki organizmaların aralarında karşılıklı olarak yarar sağlanan ilişki olarak tanımlanmaktadır. İki farklı türün birbirleriyle etkileşime girdiği bazı durumlarda hayatta kalabilmeleri için birbirlerine tamamen güvendikleri bir simbiyonik ilişki türüdür. Parazitizm (bir taraf yarar sağlarken diğer taraf zarar görür) ve kommensalizm(bir tür ne fayda ne de zarar görür.) de diğer simbiyonik ilişki türlerindendir. Organizmalar birçok önemli nedenden dolayı mutualist ilişki içinde yaşarlar. Bu nedenlerden bazıları barınma,korunma,beslenme ve üremedir.

MUTUALİZM TÜRLERİ

Mutualist ilişki zorunlu veya fakültatif olarak kategorize edilebilir. Zorunlu mutualizmde organizmalardan birinin ya da her ikisininde hayatta kalması birbirlerine bağımlıdır. Fakültatif mutualizmde de organizmalar hayatta kalmak için birbirlerinden yararlanırlar ancak bunun için bağımlı olmazlar. Çeşitli iklim ve bitki örtülerindeki çeşitli organizmalar(bakteriler, fungiler, algler, bitkiler ve hayvanlar) arasında mutualizm ile ilgili birçok örnek görebiliriz. Genellikle mutualist işbirliği, bir tür diğer organizmalardan besin sağlarken bir diğeride başka bir hizmet alırken oluşur. Diğer mutualistik ilişkiler çok yönlüdür ve her iki türe de birkaç yararın kombinasyonlarını içerir. Yine diğer mutualistik ilişkiler başka türler içinde yaşayan bir tür içerir. Aşağıda mutualistik ilişkilerin birkaç örneği vardır.

MUTUALİSTİK İLİŞKİ ÖRNEKLERİ

Tobias Raddau/EyeEm/Getty Images

Bitki Polinatörleri ve Bitkiler: Böcekler ve hayvanlar, çiçekli bitkilerin tozlaşmasında hayati bir rol oynamaktadır. Bitki polinatörleri, bitkiden nektar veya meyve alırken busüreçte polenleri toplayıp aktarırlar.

Karıncalar ve Yaprak Bitleri: Bazı karınca türleri yaprak bitlerini sabit bir kaynak olan tatlı özsuya( yaprak bitlerinin ürettiği özsu) sahip olmak için güder. Karşılığında da yaprak bitleri karıncaları yırtıcı böceklerden korur.

Sığırkuşları ve Otlanan Hayvanlar: Sığırkuşları, büyükbaş ve diğer otlayan memelilerden kene,sinek ve di,ğer böcekleri yiyen kuşlardır. Bu kuşlar besinleri alır ve haşerelere karşı mücadele edebilmesi için hayvanları hazırlar.

Palyaço Balığı ve Denizşakayığı: Palyaçpo balıkları onları koruyan denizşakayık kollarıyla yaşar. Buna karşılık denizşakayıkları palyaço balığından temizlik ve koruma alır.

Likenler: Likenler, mantarlar ve yosunlar veya mantarlar ve siyanobakteriler arasındaki simbiyotik birleşmeden kaynaklanan karmaşık organizmalardır. Mantarlar fotosentetik algler ya da bakterilerden besin alırken algler ya da bakteriler mantarlardan besin,koruma ve stabilite alır.

Azot Ayırıcı Bakteriler ve Bakliyatlar: Azot ayırıcı bakteriler, bakliyatların emici tüylerinde yaşar ve azotu amonyağa çevirirler. Bitkide amonyağı büyüyüp gelişmek için kullanır bu sırada da bakteriye de besin ve uygun büyüme koşulları sağlar.

İnsanlar ve Bakteriler : Bakteriler besinleri sindirmeye yardım etmek için insanların ve diğer memelilerin bağırsaklarında yaşarlar. Bakteriler konaklar ve besin alırken konak hücreleri de diğer mikroplara karşı sindirim ve koruma sağlar.

MUTUALİZM: KARINCALAR VE YAPRAK BİTLERİ

George D. Lepp/Corbis Documentary/Getty Images

Bazı karınca türü tarla bitkileri ve diğer zararlıları bitki özüyle besleyen böceklerdir. Karıncalar bitki boyunca yaprak bitleri güderek onları potansiyel yırtıcılardan korur ve onları özsavunma için başlıca yerlere götürürler. Karıncalar sonra yaprak bitlerini, antenleriyle okşayarak yaprak özsuyu damlacıkları üretmek üzere uyarırlar. Bu simbiyotik ilişki içinde, karıncalar sabit bir besin kaynağı ile beslenirken yaprak bitleri koruma ve sığınma evi alırlar.

MUTUALİZM: SIĞIRKUŞLARI VE OTLANAN HAYVANLAR

Ben Cranke/The Image Bank/Getty Images

Sığırkuşları genellikle Sahraaltı Afrika savan ikliminin olduğu yerlerde bulunur. Genellikle bufalo, zürafalar, impalalar ve diğer büyük memelilerin üzerlerinde otururken görülebilirler. Otlanan hayvanların üstlerindeki böceklerle beslenirler. Enfeksiyona ve hastalıklara sebep olabileceği için keneleri, pireleri,bitleri ve diğer böcekleri ortadan kaldırır. Parazit ve zararlı böceklerin giderilmesine ek olarak, bu kuşlar yüksek sesle uyarı çağrısı yaparak yırtıcıların varlığına karşı otlanan hayvanları uyaracaktır.

MUTUALİZM: PALYAÇO BALIĞI VE DENİZŞAKAYIĞI

 tunart/E+/Getty Images

Denizşakayıkları, sualtındaki kayalıklara bağlanır ve zehirli dokunuşlarıyla avlarını çarparak avlanır. Kabuklu deniz hayvanları denizşakayıklarının zehirlerine karşı bağışıktırlar ve hatta onun kolları içinde yaşarlar. Deniz canlılarıda denizşakayıklarının dokunaçlarını temizleyerek onları parazitlerden arındırır. Aynı zamanda, balık ve diğer avları, denizşakayığı çarpıcı mesafede sokarak yem gibi davranırlar. Deniz şakayığından, potansiyel yırtıcılar uzak durduğu için palyaço balıkları için de koruma sağlar.

MUTUALİZM: LİKENLER

Reschke /Oxford Scientific/Getty Images

Likenler, mantarlar ve yosunlar arasındaki veya mantarlarla siyanobakteriler arasındaki simbiyotik işbirliğinden kaynaklanan kompleks organizmalardır. Mantar, bu ikili ilişkide, likenlerin bir takım farklı biyomlarda hayatta kalmalarına izin veren ana ortaktır . Likenler çöl veya tundra gibi aşırı ortamlarda bulunabilir ve kayalar, ağaçlar bulunan topraklarda büyürler. Mantar,algler ve / veya siyanobakterilerin büyümesi için likenler güvenli bir koruyucu ortam sağlar. Algler veya siyanobakteriler fotosentez yapabilir ve mantar için besin maddeleri üretirler.

MUTUALİZM: AZOT AYIRICI BAKTERI VE BAKLAGILLER

Photolibrary/Getty Images

Bazı mutualist simbiyotik ilişkiler bir başka tür içinde yaşayan bir tür içerir. Baklagiller (fasulye, mercimek, bezelye, vb.) ve bazı azot ayırıcı bakteri türleri söz konusudur . Atmosferik azot, bitkiler ve hayvanlar tarafından kullanılabilmesi için kullanılabilecek bir form haline getirilmesi gereken önemli bir gazdır. Azotu amonyağa dönüştürme işlemi, azot ayırma olarak adlandırılır ve çevredeki azot döngüsü için hayati önem taşır . Rhizobiyum bakterileri azot ayırımı yapabilirler ve bakliyatların emici kökelerinin (küçük büyümeler) içinde yaşarlar. Bakteriler, bitki tarafından amonyağın emilmesi ve amino asitlerin üretilmesi için kullanılır. Bitki, bakterilerin büyümesi için güvenli bir ortam ve yeterli besin maddeleri sağlar.

MUTUALİZM: İNSANLAR VE BAKTERİLER

Credit: Janice Haney Carr/ CDC

Mutualizm, insanlarla bakteriler arasında da görülür. Milyarlarca bakteri ya komensalistik olarak cildinizde yaşar ( bakterilere faydalıdır, ancak ev sahibine zarar vermez ) ya da mutualistik ilişkiler içinde olurlar. İnsanlarla mutualist simbiyoz oluşturan bakteriler , zararlı bakterilerin deride kolonize olmasını önleyerek diğer patojen bakterilere karşı koruma sağlarlar . Buna karşılık insan vücüdunda bakterilere besin maddeleri ve yaşayacakları bir yer oluşturulur.

İnsanın sindirim sisteminde bulunan bazı bakteriler de insanlarla mutualist simbiyoz yaşarlar. Bu bakteriler, sindirilemeyen organik bileşiklerin sindirimine yardımcı olurlar. Ayrıca vitamin ve hormon benzeri bileşikler üretirler. Sindirimine ilaveten, bu bakterler sağlıklı bir bağışıklık sisteminin gelişimi için önemlidir. İnsan vücüdu da bakterilerin besin öğelerine erişimi ve büyümeleri için güvenli bir yer sağlar.

Kaynak:https://www.thoughtco.com/mutualism-symbiotic-relationships-4109634

Çeviren ve Derleyen: Merve DARTAR


Bir komünite içinde farklı beslenme şekillerine sahip canlılar bulunur. Fotosentez ve kemosentez, gibi reaksiyonlar ile inorganik maddelerden organik madde sentezi yaparak komünitenin besin ihtiyacını üretici canlılar karşılar.

Tüketici canlılar ise besinleri dışardan almak zorunda olan canlılardır. Tüketici canlılardan holozoik beslenen canlılar, besinlerini büyük parçalar hâlinde alan ve sindirim sistemlerinde parçalayan canlılardır. Kullandıkları besin kaynaklarına göre otçul (herbivor), etçil (karnivor) ve karışık (omnivor) beslenenler şeklinde sınıflandırılır. Bazı tüketici canlılar ise ölü atıkları parçaladıkları için saprofit (çürükçül, ayrıştırıcı) olarak beslenir. Komüniteyi oluşturan canlılar, beslenme ihtiyaçlarını karşılarken birbirleriyle etkileşim hâlindedirler. Aynı komünitede bulunan farklı iki türün bir arada yaşamasına simbiyoz yaşam adı verilir. Simbiyoz yaşam şekilleri; mutualizm, kommensalizm, parazitizm ve amensalizm olarak sınıflandırılır.

1. Mutualizm: İki ya da daha fazla türün karşılıklı yarar sağladıkları bir yaşam şeklidir. Bu birliktelikten her iki canlı da yarar görür. Ayrıldıklarında ise her ikisi de zarar görür. Mutualizm; hayvan-hayvan, bitki-bitki, hayvan-bitki, mantar-hayvan, mantarbitki, mikroorganizma-hayvan, mikroorganizma-bitki gibi farklı canlılar arasında görülebilir. Baklagiller ile köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakteriler, geviş getiren memeliler ile sindirim sistemlerinde yaşayan selüloz sindirici bakteriler, mercanlar ile dokuları arasındaki tek hücreli fotosentetik algler, mantar ve alg birlikteliğinden oluşan likenler ( mantar kök ile suyu alır, alg ise fotosentez yaparak besin sağlar) mutualist yaşam örnekleridir.

Birbirlerinin eksikliklerini tamamlayan bu canlılar ayrıldıklarında zarar görürler ve yaşayamazlar. Dostluk gibi her iki tarafın birbirine faydası vardır. Bu mutualizm şekline zorunlu mutualizm denir. Bazı canlılar arasında da gevşek (zorunlu olmayan) mutualizm görülür. Örneğin; timsah ile timsah avlandıktan sonra dişleri arasındaki besin parçalarını yiyen kuşlar arasında gevşek mutualizm vardır. Burada kuş timsahtan besin temin ederken, timsah da dişlerini temizletmiş olur.

2. Kommensalizm: Bu birliktelikte beraber yaşayan canlılardan biri, beraberlikten fayda sağlarken diğeri yarar veya zarar görmeden yaşar. Örneğin; avcı hayvanların avladıkları hayvanlardan kalan atıklar leşçi hayvanlar tarafından tüketilir. Kommensalizmin en önemli örneklerinden biri de köpek balıkları ile onların etrafında gezen Echeneis naucrates (Ekenays nokrates) balık türü arasında gözlemlenir. Köpek balığı avından kalan parçalar, bu ufak balıklar için besin kaynağı olur. Köpek balıkları ise ne yarar ne de zarar görür.

3. Parazitizm: Bu yaşam birliğinde, organizmalardan biri bu birlikten fayda sağlarken diğeri zarar görür. Başka bir canlının üzerinde yaşayarak ona zarar veren canlıya konakçı (parazit), zarar gören canlıya ise konak adı verilir. Parazitlerin birçoğu, konağın hastalanmasına neden olur hatta konağın ölmesine de neden olabilir. Konağa yerleştiklerinde parazitler, konağın savunma sisteminden etkilenmeden yaşayabilmektedir. Parazitler; genellikle bakteri, virüs, protista veya mantar gibi tek hücreli mikroorganizmalardır. Çok hücreli hayvansal ve bitkisel parazitler de bulunmaktadır. Hayvansal parazitler, konak canlının vücudu içinde yaşayan iç parazit (endoparazit) ve konak canlının vücut yüzeyine tutunarak yaşayan dış parazit (ektoparazit) olmak üzere ikiye ayrılır.

İç parazitler, genellikle basit yapılı canlılardır. Sindirim sistemleri gelişmediğinden üzerinde yaşadıkları konağın sindirilmiş besinlerini kullanırlar. Konağın bağırsak yüzeyine tutunurlar. İç parazitlerin sindirim, sinir, hareket ve duyu gibi sistemleri gelişmemiş olmasına rağmen üreme sistemleri gelişmiştir. Tenyalar, karaciğer kelebekleri, bağırsak solucanı ve kıl kurdu örnek verilebilir. Dış parazitler hayvanların derilerine veya derileri üzerindeki tüy, kıl gibi yapılara tutunarak yaşarlar. Dış parazitler iç parazitlere göre daha gelişmiş olduklarından, konağın dokularını delmeye ve parçalamaya yarayan ağız ve üyeleri ile sindirim sistemlerine sahiptir. Duyu ve hareket organları da iyi gelişmiştir. Bit, pire, kene gibi eklembacaklılar başlıca dış parazit örnekleridir.

Çiçekli bitkilerin bazıları su, mineral, organik besin ihtiyaçlarını başka bitkilerden karşılayabilir. Parazit bitkiler, üzerinde yaşadığı bitkiden aldığı besin çeşitlerine göre yarı parazit ve tam parazit olmak üzere ikiye ayrılır. Yarı parazit bitkilerden ökse otunda emeçler (sömürge kök) gelişmiştir. Başka bitkiler üzerinde yaşar ve üzerinde yaşadığı bitkinin odun borularından su ve mineral alırlar. Kloroplastları olan ve fotosentez yapabilen yeşil renkli bitkilerdir.

Tam parazit bitkiler kloroplast bulundurmazlar. Fotosentez yapamadıkları için üzerinde yaşadıkları bitkinin hem odun hem de soymuk borularına uzattıkları emeçleriyle organik besin, su ve mineral alırlar. Küsküt otu ve canavar otu tam parazitlere örnektir.

4. Amensalizm: Genellikle bitkilerde yaygın olan amensalizm; birlikte yaşayan türlerden birinin, bu birliktelikten zarar görürken diğerinin etkilenmediği simbiyotik yaşam şeklidir. Örneğin; ceviz ağacının yaprak ve meyvelerinden salgılanan juglon denilen madde ceviz ağacının altında başka bitkilerin büyümesini engeller, bazen de onları yok eder. Ceviz ağacı bu durumdan etkilenmezken diğer bitkiler zarar görmüş olur.

 

Post Views:361

Simbiyotik İlişkiler Nedir? Simbiyotik İlişki Örnekleri Nelerdir?

Simbiyotik ilişki ortak yaşam şeklinde ifade edilmektedir. Dünyanın pek çok değişik yerinde simbiyotik yaşam yaygın olarak sürmektedir. Simbiyotik ilişki genel olarak simbiyoz yaşam üzerinden gerçekleşir. Bu hayat yapısında pek çok canlı ortak yaşam şeklinde belirtilir. Ortaklaşa organize olma, çoğalma ve hayatın sürekliliği noktasında oldukça önemli bir yere sahiptirler. Fen bilimleri içinde en önemli konular arasında yer almaktadır.

Simbiyotik İlişkiler nedir; iki canlının bir organizma şeklinde hareket etmesi, yardımlaşarak hayatlarını sürdürmesi durumudur. 
Simbiyotik ilişki özetle ortak yaşam olarak ifade edilir. İki canlı organizmanın tek bir yapı gibi hareket etmek üzere, birbirinden destek alarak hayatlarını sürdürmeleri simbiyotik ilişki olarak belirtilir. Bu alanda iki değişik canlı yaşam, bir tek organizma gibi hareket edip çoğalma ve gıda kaynaklarıyla pek çok düzenleme kapsamında çalışma sürdürür.
Bilhassa iki değişik çeşidin birbiri ile ilişki içinde olması üzerinden, etkili biçimde beraber yaşam sürdürmesi simbiyoz yaşam şeklinde öne çıkmaktadır. Bu yaşam biçimi olumlu ve olumsuz ile birlikte nötr biçimde bir ilişki içinde olabilmektedirler. Birbirleri üzerinde yararlı ya da zararlı herhangi bir etki oluşturmadan hayatını sürdürebilirler.

Simbiyotik İlişki Çeşitleri Nelerdir?

Bu ilişkiye örnek olarak bitkilerin kökleriyle mycorrhizal mantar arasında oluşan ve ömür boyu devam eden ilişkiyi verebiliriz. Mantar bitki kökünün üst alanını çoğaltıp bitkinin almış olduğu mineral oranını arttırır ve solunum esnasında üretmiş olduğu karbondioksit yardımı ile bitkinin fotosentezine ürün sağlamaktadır. Buna karşın da mantar gereksinimi olan karbonhidratlara ani ve etkin bir biçimde ulaşabilir. Fakat bu karşılıklı ilişki, minerallerin düşük olduğu alanlarda daha fazla "karşılıklı yarar" çerçevesinde, ifade edile bir ilişki türüdür. 
Mineraller bakımından zengin olan toprakta bitkilerin köklerine yeniden simiyotik ilişki oluşturmak üzere bağlanan mantar, bitkinin gelişmesini olağana normale göre yavaşlatabilir. Belki ona zararı dokunmaz; fakat yarı-patojen bir etki gösterebilir. Bundan dolayı bazı zamanlarda simbiyotik ilişkileri açıklamak güç olabilir.
Simbiyotik yaşam üzerinden simbiyotik ilişki göstermekte olan pek çok değişik canlı çeşidi vardır. Bu canlı çeşitleri hayat içindeki tüm değişik düzenlemeleri tek bir yapı gibi sürdürerek devam ettirirler.

  • Amensalizm
  • Mutualizm
  • Kommensalizm 
  • Parazitizm

Böylece pek çok değişik simbiyoz yaşamla birlikte simbiyotik ilişki çeşitleri ön planda olmaktadır. Bunun ile birlikte ortak yaşam şeklinde de kendini gösterecek olan bu işleyiş, bir tek organizma biçiminde canlıların çeşitliliğinin sürdürülmesine olanak sağlar. Karşılıklı birbirlerine sağlamış oldukları fayda ve zararın yanı sıra belirli bir etki sağlamadan da simbiyotik ilişki sürebilmektedir.

Simbiyotik Yaşam Nasıl ve Ne Amaçla Evrimleşmiştir?

Yapılan araştırmalara göre simbiyotik ilişkilerin zıt kişiliklerin bir arada bulunması sebebiyle evrimleştiği ifade edilmektedir. Yani birbiri ile bağlantısı, ilgisi bulunmayan ve hatta birbirlerine zararı olan türlerin birlikte bulunmaları sonucu böyle bir evrimleşme sağlanmıştır. İlk olarak bu türler birbirlerine zarar vermiş, daha sonra birbirlerine "adapte olup" beraber yaşamı sürdürmüşlerdir.
Bu durumun canlılara doğal alanda avantaj sağladığından dolayı evrimleştiği düşünülmektedir. Çünkü simbiyotik ilişki neticesinde, türler, karşı tarafın bazı şartları karşılamasından dolayı, kendilerinin yapmış olduğu bazı işleri yapmaktan vazgeçerler. Bu da onlara enerji bakımından katkı sağlar. Örneğin bazı bitki türleri karıncaları üzerlerine çekerek otçullara karşı kendilerini karıncaların varlığı ile korumaya alırlar. Böylelikle, bazı diğer bitki türlerinin salgılamış olduğu koruyucu salgıları üretmek durumunda kalmazlar. Güney Amerika bölgesindeki Akasya ağaçları, alelokimyasal denilen ve otçulları dışlayan kimyasalları salgılamaktadırlar. Fakat bu çeşidin bazı varlıkları, bir çeşit karıncanın yoğun bulunduğu bölgelerde yaşamını sürdürürler ve bu karıncalar onları otçullardan korurlar. Bu varlıklarda, bu kimyasalların artık salgılanmadığı gözlemlenmektedir.

İnsan İlişkilerinde Simbiyotik Yaşam

İki değişik kişi ya da iki farklı canlı türünün birbirlerinden faydalanma biçiminde yürütmüş olduğu birlikte yaşam şeklidir. Bu kapsamda kişiler, diğer kişiler ile türlü sebepler ile değişik şekillerde ilişkiler kurarlar. Nedeni şu şekilde açıklanabilir; faaliyetleri devam ettirmek, değişen koşullar ile mücadele etmek ve birbirlerinin eksik yönlerini tamamlamak için beraber iş birliği yapmak iletişim ve ilişki kurmaları gerekir. Karşılıklı fayda sağlamak amacı ile hareket eden bu ilişkilerin varlığında kişiler, becerilerini arttırır ve devamlılığını sağlarlar.
İnsan ilişkilerinde genel olarak karşılıklı fayda sağlamak amacı güden simbiyotik ilişkiler, iki veya daha fazla bireyin ortak veya belirli bir amaç yönünde bir eylemde bulunmalarıdır. Kişiler simbiyoz ilişkiler bağlamında değişken çevre şartlarına uyum sağlamak, rekabet etmek, avantaj sağlamak, maliyetleri düşürmek, becerilerini geliştirmek ve eksiklerini tamamlamak gibi amaçlar ile kuvvet birliği yapmaktadırlar.
Simbiyoz kavramı değişik disiplinlerin ele alınması ile ortaya çıkan kavramlardandır. Bu davranışların nedenlerinin bilinmesine, bu tür davranışların daha evvel fark edilmesine ve kontrol edilmesine olanak sunacaktır. 

Aileler Arasındaki Simbiyotik Yaşam

İki farklı tür ya da canlının birbirlerinden faydalanma şeklinde yürütmüş olduğu beraber yaşam şekli olarak ifade edilebilir.  Anne-baba çocuk arasında gelişen simbiyotik yaşamı şu şekilde örneklendirebiliriz; kendinizi bir an; eşi ile sorunu olan, ayrılma noktasına gelen çocukları olan bir anne ya da babanın yerine koyarak empati yapmayı sağlayın. Burada tarafların duruşu oldukça önemlidir. Bu duruş yıkıcı, zarar verici mi olur? Yoksa yapıcı bir duruş mu olur? Sağlıklı hiçbir ebeveyn çocuğunun mutsuz olmasını istemez ve ona göre adımlarını atar.
Anne ya da baba; çocuğundan evvel onun eşinden ayrılmasını isteyip bu duruma özendiriyorsa sağlıklı bir ilişkiden söz edilemez. Bu noktada karşılıklı birbirlerinden faydalanma biçiminden doğan simbiyotik, hastalıklı bir anne- baba ve çocuk ilişkisinden bahsetmek daha uygun bir terim olacaktır.
Bir alanda kendi gelecek kaygılarıyla, beklentileriyle ilgili bencil bir şekilde bireysel hayat biçimlerini çocuklarının mutluluğunun önünde tutan anne-baba, öteki tarafta da ayrılık gerçekleştiğinde gidecek yerinin hazır olduğunu düşünen ve yaşamda hiçbir noktada başarı elde edememiş, hep konfor alanında kalmış anne babasına muhtaç bir çocuk bulunmaktadır. Canlılar arasında gerçekleşen simbiyotik yaşamın, sosyal yansımasına bu şekilde örnek verilebilmektedir.

Mutualist İlişki Ne Demek?

Mutualizm, değişik çeşitlerden iki canlının karşılıklı yardımlaşıp her iki kısma da fayda sağlamasına yönelik bir ortak yaşam şekliidr. Kendi kendilerine de yaşamlarını sürdürme yeteneğine sahip olan iki canlı birlikte hareket ederek daha basit gıda bulmasına dayalı bir simbiyotik hayat şekli olarak ifade edilir.

Simbiyotik İlişki Nasıl Olur?

Simbiyoz fiziksel şekilde birbiri ile bağlantılı veya biri diğerinin içerisinde yaşayan organizmaların durumu olarak ifade edilir. Simbiyoz, iki veya daha fazla canlı arasında gelişen ilişkiyle ilgilendiğinden dolayı bu canlılar arasında gelişen ilişki, “Simbiyotik ilişkiler” olarak tanımlanmaktadır.

Güncelleme Tarihi: 19 Ocak 2023

Yayınlama Tarihi: 10 Ocak 2023

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır