Sinüs boşluklarını, mukoza iltihabıyla kaplanmasına sinüzit denir. Buna neden olan, sinüs mukozasının ürettiği salgının burun tarafından boşaltılamaması sonucu sinüsler içinde birikmesidir.
Sinüzitin Görülme Nedenleri
Bu nedenlerden ötürü sinüslerin birikmesiyle oluşan salgıda mikroplar çoğalabilir ve bu da sinüzite neden olabilir. Sinüzitler, kendi içinde de dörde ayrılır.
Sinüzite Tanı Koyma
Tanı koymadan önce, dikkat edilmesi gereken nokta; şikayetlerin hangi sınıfa dahil olduğudur. Bu noktada şikayetler iki başlık altında değerlendirilebilir. Bunlar:
Şikayetler; gece ya da sabah saatlerinde ve de vücudun aldığı şekle göre, sinüs ve burun mukozasının kan miktarlarında ve ödemde artma ve salgılanmada olumsuzluklarla kendini gösterir.
İltihaplar, kronikleşebilir ve uzun sürebilir. Bu tipteki rahatsızlıklarda şikayetler daha az görülür ve de teşhis koyma zorlaşabilir. Bu tip rahatsızlıklarda belirtilen şikayetler; burundan ya da genizden boğaza doğru hem kıvamlı hem de kokulu bir akıntı oluşması ve yanaklardaki sinüs bölgelerinde hassaslaşma durumudur. Basit bir muayne sonrasında, patolojik olarak da bulgu saptanmadığı takdirde endoskopi yapılmalıdır. Endoskopi sonucunda sinüzit tanısına, iltihap bulunup bulunmadığına daha net bir şekilde karar verilebilir.
Tanı koymak için uygulanacak tetkikler;
Tanısı konulan sinüzitte tedavi yöntemine mutlaka bir doktor karar vermelidir. Tanıyı koyacak olan doktorun önereceği, antibiyotik, burun spreyi ya da burun damlası kullanılarak tedavi edilebilir. İlaç kullanımı ve dozlarını da mutlaka tanıyı koyan doktor vermelidir. Kronik hale gelmiş sinüzit tedavisinde ise, yukarıda sayılan tedavi şeklinden başka, buhar makinesi, buhar presi gibi yöntemler kullanılır. Her sinüzit görülme biçimi kişiden kişiye göre değişir. Bu yüzden uygulanacak tedavi şekli de kişiye özel olmalıdır.
Sinüzit Ağrısını Geçirme ve Sinüzitten Korunma Yolları
Sinüs boşluklarını kaplayan mukozanın viral, bakteriyel ve mantar gibi etkenlerle iltihaplanmasına sinüzit deniyor. Sinüzitler 2 haftadan kısa sürerse akut sinüzit, 2 ile 12 hafta arası sürerse subakut sinüzit, 12 haftadan uzun sürerse kronik sinüzit olarak adlandırılıyor.
SİNÜZİT NEDEN OLUR?
Sinüzit oluşumunu etkileyen en önemli faktörler; bağışıklık sistemi ile buna bağlı sık üst solunum yolu enfeksiyonları, burun ve sinüs anatomisi (burun kemiği veya kıkırdağının eğri olması burun eti büyüklüğü veya sinüs kanallarının kapalı olması, burun ve sinüs tümörleri), özellikle çocuklarda geniz eti büyüklüğü, alerjik rinit ve kirli hava (sigara) sayılabilir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sinüzitin en önemli belirtileri geçirilen bir nezle veya grip sonrasında;
- Göz ve yüz çevresinde zonklayıcı bir baş ağrısı
- Burun tıkanıklığı
- Burun ve genizden sarı yeşil renkli akıntı
- Boğaz ağrısı
- Ağız kokusu koku ve tat bozukluğu
- Hafif ateş
- Halsizlik ve adaptasyon güçlüğü
- Çocuklarda bunların yanında iştahsızlık, öksürük, bulantı ile kusma şikayetleri olabiliyor.
Unutulmaması gereken en önemli nokta, her baş ağrısının sinüzit olmaması. Baş ağrılarının en fazla yüzde 10’u sinüzite bağlı oluyor. Sinüzit çok sinsi bir hastalık, yukarda yer alan şikayet ve belirtilerin bazen birkaçı olabiliyor, fakat muayenede her şey normal gözükebiliyor.
SİNÜZİT NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Sinüzit medikal veya cerrahi tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık.
Akut sinüzitler genellikle ilaç tedavisi ile iyileştiriliyor. Burada en önemli ilaç antibiyotiklerdir ve hastalığın şiddetine göre kullanım süreleri 10 ile 21 gün arasında değişiyor. Süreyi belirlemede en önemli kriter ise sarı yeşil burun akıntısının geçmesinden sonra en az 7 gün daha antibiyotik kullanılması.
Uzun süreli ilaç kullanılması hastalara zor gelebiliyor, fakat kullanılmadığında sinüzit tekrar edebiliyor ve kronikleşebiliyor. Tedavide burun açıcı spreyler ve soğuk algınlığı hapları, alerji hapları ve spreyleri, burun ile sinüs yıkama sıvıları ve spreylerinden faydalanılıyor.
Kronik sinüzitler ise öncelikle ilaç tedavisi ile tedavi edilmeli, fakat dirençli vakalarda ve tekrarlayan durumlarda cerrahi tedavi düşünülmeli. Cerrahi tedavide başarı şansı yüzde 90 civarında oluyor. Hastaların en çok sordukları şey, sinüzitin ameliyat sonrasında tekrar edip etmediği oluyor. Bu durum burun içi ve sinüs polipli olgularda olabiliyor ve yüzde 30 oranında nüks edebilme ihtimali mevcut.
Sinüzit ameliyatları çocukluk yaşlarında yapılabiliyor. Ameliyat genellikle sinüslerin hepsinin oluştuğu yaşlarından sonra olmalı.
SİNÜZİTTEN KORUNMA YOLLARI
Bütün enfeksiyon hastalıklarında esas olan korunmak.Üst solunum yolu enfeksiyonları hava ve damlacık yoluyla yayıldığı için insanların yoğun olduğu alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, asansör ve kapalı ortamlarda dikkatli olmak, yaşam alanlarımızı havalandırmak önemli.
Şüpheli durumlarda da hemen önlem almalı ,bağışıklık sistemimizi destekleyecek tarzda beslenmeliyiz. Kısa vadeli önlemlerin yanında eğer anatomik olarak burun kemiği eğriliği, burun eti büyüklüğü, geniz eti büyüklüğü veya alerji tedavisini yaptırmalıyız.
Bütün solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarında olduğu gibi sinüzitte de esas olan korunmaktır. Sinüzit, üst solunum yolu enfeksiyonlarındandır. Bu tip enfeksiyonlar hava ve damlacık yoluyla yayılır. Dolayısıyla insanların yoğun olduğu alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, asansör ve kapalı alanlarda dikkatli olmak ve bulunduğunuz ortamları havalandırmak önemlidir.
Klimanın nem oranına dikkat
Klimalı alanlar burunda kuruluk hissi yaratır ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Bu sebepten dolayı klimanın nem seviyesini optimum seviyesinde tutmak oldukça önemlidir.
Sıcak ortamlarda da tıpkı klimalı ortamlardaki gibi hava kurudur ve bu da bağışıklığınızı zayıflatarak burnunuzu üst solunum yolu enfeksiyonlarına açık hâle getirebilir. Eğer ortamda kalorifer peteği varsa en pratik çözüm peteğin üzerine ıslak havlu koymak olacaktır.
Kuru ve soğuk havalarda burnu nemlendirmek
Çevresel faktörler ve tıkanıklık, burunda kuruluğa eklenince önce üst solunum yolu enfeksiyonu, devam eden günlerde ise sinüzit gelişebilir. Burnu sık sık nemlendirmek, çok kuruysa da nemlendirici sıvılar ya da jeller kullanmak bu rahatsızlığın önüne geçebilir.
Su ve mevsim meyveleri tüketmek oldukça önemli
Günlük sıvı ihtiyacınızı su ve mevsim meyvelerinden karşılayabilirsiniz. Taze meyvelerdeki vitamin ve su, bağışıklığınızın yanında metabolizmanız için de önemlidir.
Sigara kullanımına dikkat
Sigaranın içinde bulunan maddelerin kanserojen nitelikli olduğu su götürmez bir gerçektir. Ayrıca bakteri ve virüsler için bariyer görevi gören burun mukozasında yıkıcı bir etkiye sahip olabileceği de belirtilmektedir. Burun mukozası iyi bir nemlendiricidir, kaygandır ve partikülleri tutucu fonksiyona sahiptir. Sigara ise burun mukozasını tahrip ederek bu fonksiyonları durdurabilir. Bu sebepten, sinüzitten korunmak için sigara içmemek ve sigara içilen ortamlardan uzak durmak gerekiyor.
Kapalı ortamları sık sık havalandırmak gerekli
Sinüzit en çok kış aylarında artmaktadır. Bunun en önemli sebebi kapalı ve havasız ortamlarda çok sık vakit geçirmektir. Havasız ortamlarda enfeksiyona yakalanma riski daha fazla olacaktır. Bu yüzden bulunulan ortamları sık sık havalandırmak, sinüzitten korunma yolları arasında büyük önem taşır.
Rüzgâra maruz kalmamaya çalışılmalı
Kuru havayı solumak sinüzit riskini arttıran bir sebeptir. Rüzgârlı havalarda ağız ve burnu kapalı tutmak, burun kurumasını önler ve soğuğa maruz kalmayı engeller. Sinüzitten korunmak ya da tekrarlamasını önlemek için bu havalarda korunmaya daha fazla özen göstermelisiniz.
Nezle ya da gribin ardından baş ağrısı, burun tıkanıklığı, burun ve genizden sarı-yeşil renkli akıntı, halsizlik ve adaptasyon güçlüğü gibi belirtiler veren sinüzit; tüm mevsimlerde görülse de, en çok kış aylarında etkisini gösteriyor. Kişilerin yaşam kalitesini düşüren sinüzit medikal veya cerrahi tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık.
Sinüsler, kafa kemiklerinin içine yerleşen ve ağızları (yani kanalları) burun içine açılan, içi hava dolu kemik boşluklarıdır. Doğumdan sonra bir kısmı (ethmoid ve maksiler sinüsler) oluşur, diğerleri sonradan oluşur ( sfenoid ve frontal sinüsler ) ve ergenlikte tamamlanır. Sesin tınısını, karakterini sağlamasının yanı sıra burundan geçen havanın nemlenmesine ve vücut ısısına yaklaşmasına, içi hava dolu olduğu için kafanın ağırlığını azaltıp (sinüzit hastalarının başında bir ağırlık hissetmeleri) ve başın dik durmasına yardımcı olurlar.
Sinüs boşluklarını kaplayan mukozanın viral, bakteriyel ve mantar gibi etkenlerle iltihaplanmasına sinüzit denir. Sinüzitler; 2 haftadan kısa sürerse akut sinüzit, 2 ile 12 hafta arası sürerse subakut sinüzit, 12 haftadan uzun sürerse kronik sinüzit olarak adlandırılır.
Sinüzit oluşumunu etkileyen en önemli faktörler; bağışıklık sistemi ve buna bağlı sık üst solunum yolu enfeksiyonları, burun ve sinüs anatomisi (burun kemiği veya kıkırdağının eğri olması burun eti büyüklüğü veya sinüs kanallarının kapalı olması, burun ve sinüs tümörleri), özellikle çocuklarda geniz eti büyüklüğü, alerjik rinit ve kirli hava (sigara) sayılabilir.
Sinüzitin en önemli belirtileri geçirilen bir nezle veya grip sonrasında;
Unutulmaması gereken en önemli nokta, her baş ağrısının sinüzit olmaması. Baş ağrılarının en fazla yüzde 10’u sinüzite bağlıdır. Sinüzit çok sinsi bir hastalık, yukarda yer alan şikayet ve belirtilerin bazen birkaçı olabilir, fakat muayenede her şey normal gözükebilir.
Sinüzitler tüm mevsimlerde görülse de, en sık kış aylarında görülür. Bu nedenle kış aylarında başlayan bir soğuk algınlığından gün sonra, ortaya koyu renkli burun akıntısı ya da burun akıntısının aniden durması ve başlayan baş ağrısı sinüziti düşündürmeli.
Sinüzit yaşam kalitemizi çok etkilir; hastalar “başım zonkluyor, kafamı hissetmiyorum”, “işime konsantre olamıyorum”, “ağzımın tadı bozuldu, kokuları az alıyorum”, “burnum çok akıyor veya akmıyor”, “ağzımda kötü kokular var”, “öksürüyorum” şeklinde şikayetlerde bulunurlar ve hastayı muayene etmeden bile ön tanının konulmasına yardımcı olurlar.
Bütün enfeksiyon hastalıklarında esas olan korunmak. Üst solunum yolu enfeksiyonları hava ve damlacık yoluyla yayıldığı için insanların yoğun olduğu alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, asansör ve kapalı ortamlarda dikkatli olmaları, yaşam alanlarını havalandırmaları önemli. Enfeksiyonlardan korunmak için mutlaka ellerinizi düzenli yıkayın. Özellikle yemek öncesinde ve sonrasında yıkamaya özen gösterin. Şüpheli durumlarda da hemen önlem almalı, bağışıklık sisteminizi destekleyecek tarzda beslenmelisiniz. Kısa vadeli önlemlerin yanında anatomik olarak burun kemiği eğriliği, burun eti büyüklüğü, geniz eti büyüklüğü veya alerji tedavisini yaptırmalısınız. Alerjik bir bünyeniz varsa sinüzit riskiniz yüksektir. Bu nedenle alerji tedavinizi aksatmayın ve alerjinizi kontrol altına alın. Sigara dumanı ve kirli hava sinüzit için tetikleyici olabileceği için böyle ortamlardan uzak durun. Çünkü sigara dumanı ve kirli hava partikülleri hava yollarında enflamasyona neden olarak hastalığı alevlendirebilir. Solunan havanın nem düzeyinin uygun seviyelerde bulunmasını sağlamak da sinüzitin önüne geçirebilir.
Sinüzit medikal veya cerrahi tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık. Akut sinüzitler genellikle ilaç tedavisi ile iyileştirilir. Burada en önemli ilaç antibiyotiklerdir ve hastalığın şiddetine göre kullanım süreleri 10 ile 21 gün arasında değişir. Süreyi belirlemede en önemli kriter ise sarı yeşil burun akıntısının geçmesinden sonra en az 7 gün daha antibiyotik kullanılması. Uzun süreli ilaç kullanılması hastalara zor gelebilir, fakat kullanılmadığında sinüzit tekrar edebilir ve kronikleşebilir. Tedavide burun açıcı spreyler ve soğuk algınlığı hapları, alerji hapları ve spreyleri, burun ile sinüs yıkama sıvıları ve spreylerinden faydalanılır.
Kronik sinüzitler ise öncelikle ilaç tedavisi ile tedavi edilmeli, fakat dirençli vakalarda ve tekrarlayan durumlarda cerrahi tedavi düşünülmeli. Radyolojik olarak sinüs içinde mukozal kalınlaşmalar, iltihap, mukosel ve sinüs kanalları kapanmış ise mutlaka "fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi" (FESS ameliyatı) yapılmalı. Cerrahi tedavide başarı şansı yüzde 90 civarındadır. Hastaların en çok sordukları şey, sinüzitin ameliyat sonrasında tekrar edip etmediği. Bu durum burun içi ve sinüs polipli olgularda olabilir ve yüzde 30 oranında nüks edebilme ihtimali mevcut. Sinüzit ameliyatları çocukluk yaşlarında yapılabilir. Ameliyat genellikle sinüslerin hepsinin oluştuğu yaşlarından sonra olmalı. Çocuklarda burnun, küçük dar ve önemli yapıların yakın olması ameliyatlarının dikkatli ve sınırlı yapılmasını gerektirir. Nüks ve anatominin zor olduğu vakalarda navigasyon BT eşliğinde daha güvenli yöntemler kullanılabilir.
Sinüzitin tıbbi ve cerrahi tedavisinin yanı sıra size sinüzitte rahatlama sağlayacak basit uygulamalarda bulunabilirsiniz. Sinüziti viral enfeksiyonlar ve solunan havadaki bazı uygunsuz maddeler tetikleyebilir. Sinüzit ile baş edebilmeniz için iyileşmenizi hızlandıracak şeylerden biri bol su içmektir. Dehidrasyon (sıvı kaybı) hastalıkla savaşmayı zorlaştırır. Yeterli sıvı alımı ile sinüsleri rahatlatıp mukusu inceltir ve enfeksiyonu önlemeye yardım eder.
Akut sinüzit sıklıkla hafta süren bir hastalıktır. Bu süre zarfında fazla enerji harcamaktan kaçınıp vücudu dinlendirmek önemlidir.
Sinüzitken sizi en çok rahatlatacak uygulamalardan biri burnu açmaktır. Bunun için buharı burnunuzu yakmayacak sıcaklıkta sıcak suyu bir kaba doldurun, başınızı bu kaba doğru eğip kafanızı havlu ile kapatın. Su buharını çekip burnunuzu temizleyin. Bu uygulamayı yaparken temiz su kullanın. Okaliptüs gibi yağlar da ferahlatıcı olabilir.
Burun tıkanıklığının önüne geçmek için gece uyuduğunuz yere hava nemlendirici koyabilirsiniz. Yine gece yatmadan önce burun spreyleri kullanmak daha rahat bir uyku geçirmenizi sağlayabilir; ancak ilaç içerikli spreyleri kullanmadan önce mutlaka hekiminize danışın. Tıkanıklığa karşı sıcak duş almanız rahatlama sağlayabilir.
İnflamatuar sürecinde sinüsleri rahatlatacak besinleri tüketmeye çalışın. Koyu yeşil yapraklı sebzeler ve yağlı balıklar bu besinlerden bazılarıdır. Ancak bu besinleri yiyip bir mucize beklemeyin. Zira bu besinler sağlıklı beslenmede yeri olan ve iyileşme sürecini hızlandıran yiyeceklerdir.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.