söz sanatları nida / Nida Sanatı örnekleri nedir

Söz Sanatları Nida

söz sanatları nida

Nida Sanatı

NİDA (SESLENME)
♦ Yoğun duygu ve heyecanların sonucu, türlü ünlemler kullanılarak kişilere ya da kişileştirilen olaylara, varlıklara, kavramlara seslenmeye “nida” denir.
♦ Nida, kimi zaman, teşhis, tekrir sanatlarıyla birlikte görülebilir.

Selâm sonsuzluğun aydınlık bahçesinden
Selâm, senelerce, senelerce evvel,
Hatırası kalbe ışıklarla dökülen
En sevgiliye, en iyiye, en güzele
Ahmet Muhip Dıranas

Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, gelmiş olsa bile ümitsiz kış
Ahmet Muhip Dıranas

Ey şimdi köyünden pek çok uzakta,
Ey şimdi bir yığın kara toprakta
Uyanmaz uykuya dalan yiğitler!
Şehitlik şanını alan yiğitler!
Enis Behiç Koryürek

Hey bayrak, al bayrak, bizim şanımız
Gerekirse kurban sana canımız
Tuğun saçlarımız, rengin kanımız
Hilâlin resmolunmuş kaşımızda hey
Behçet Kemal Çağlar

Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım
Şu yaralı bağrıma kara taşlar salayım!
Haydi oğlum, haydi git
Ya gazi ol, ya şehit!…
Mehmet Emin Yurdakul

(Yukarıdaki parçalarda “selam”, “ey”, “hey”, “haydi” ünlemleriyle çeşitli varlıklara seslenilerek nida sanatı yapılmıştır.)

Edebi Söz Sanatları Konu Anlatımı

Edebi Söz Sanatları Konu Anlatımı,Edebi Söz Sanatları Nedir, Edebi Söz Sanatları tyt, Edebi Söz Sanatları ayt, Edebi Söz Sanatları ile ilgili örnek, Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Edebi Söz Sanatları hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz.

Türk edebiyatında kullanılan söz sanatları; mecaza dayalı, anlama dayalı ve söze dayalı olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.

 

1. Mecaza Dayalı Söz Sanatları

Mecaza dayalı yapılan söz sanatlarında sözcük gerçek anlamının dışında kullanılmaktadır. Teşbih, istiare, mecazı mürsel, kinaye ve teşhis en sık kullanılan mecaza dayalı söz sanatlarıdır. Bunların yanı sıra; intak, tariz ve mecaz da bu gruba dahil edilmektedir.

Teşbih (Benzetme)

Anlama güç katmak için, aralarında gerçek ya da mecaz, çeşitli yönlerden ilgi, benzerlik bulunan en az iki varlıktan zayıf olanı nitelik bakımından güçlü olana benzetme sanatıdır.

Bir benzetmede dört öğe bulunur:
Benzetilen: Başka bir şeye benzetilen varlıktır.
Kendisine benzetilen: Nitelikçe daha güçlü olan varlıktır.
Benzetme Yönü: Benzetmenin hangi yönden yapıldığını anlatır.
Benzetme Edatı: Benzetmede benzerlik, eşitlik, karşılaştırma… ilişkisi kuran edatlardır.
Bunlar, gibi, sanki, kadar, tıpkı… vb sözcüklerdir. Bu öğelerden ilk ikisi “temel”, son ikiside “yardımcı” öğelerdir.

Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
Bir eski çıban gibi işliyor içerime.
                        (Ayak Sesleri/ Necip Fazıl Kısakürek)

Benzeyen: Sesler
Kendisine benzetilen unsur:Eski çıban
Benzetme yönü: Batmak,işlemek
Benzetme edatı: Gibi

İstiare

Benzetmenin temel ögelerinden birinin (benzetilen ya da kendisine benzetilen) söylenmesiyle yapılan benzetmedir. Bir başka deyişle, bir sözün gerçek anlamını kaldırarak, benzerliği olan başka bir anlamı eğreti olarak verme, ödünç verme demektir

Açık istiare ve kapalı istiare olmak üzere ikiye ayrılır.

Açık istiare: Benzetme ögelerinden sadece kendisine benzetilenin bulunduğu benzeyenin bulunmadığı istiaredir.

Yüce dağ başında siyah tül vardır.

Benzeyen: bulut(söylenmemiş)
Benzetilen:siyah tül (söylenmiş)

Kapalı istiare: Benzetme ögelerinden sadece benzeyenle yapılan istiaredir. Kapalı istiare de kendisine benzetilen yer almaz.

Bir arslan miyav dedi
Minik fare kükredi
Fareden korktu kedi
Kedi pır uçuverdi

Dörtlükte ‘’aslan’’ , ‘’miyav’’ sözcüğüyle kediye; fare, kükredi sözcüğüyle aslana; ‘’kedi’’ ‘’uçuverdi’’ sözcüğüyle kuşa benzetilmiştir. Ancak dörtlükte benzetilene yer verilmemiştir.

Mecaz-ı Mürsel

Bir sözcüğün, arasında herhangi bir benzer yön olmaksızın, başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.

Halit Ziya’yı okudun mu? (Halit Ziya’nın eserlerini okudun mu?) Sanatçı- yapıt ilişkisi.
Vapur, Beşiktaş’a yanaştı. (Beşiktaş iskelesine yanaştı) Parça-bütün ilişkisi kurulmuş.

Kinaye

Bir sözcüğün ya da sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde birlikte kullanılmasıdır. Asıl geçerli olan mecaz anlamdır.

O adamın, her zaman kapısı açıktır.
Burada, “kapısı açıktır” hem gerçek (hem gerçekten açıktır) hem mecaz (adamın konuksever olması) anlamda kullanıldığı için kinaye sanatı yapılmıştır.

Teşhis(Kişileştirme)

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insana özgü bir özellik verme sanatına teşhis denir.

Ağlama karanfil beni de ağlatma
Sil göz yaşlarını

İntak(Konuşturma)

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır. Konuşturma kişileştirmeden sonra gelir.Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur.Her intakta bir kişileştirme vardır ama her kişileştirme de bir intak yoktur. Fabllar bu sanata örnektir.

Mor menekşe:’’Bana dokunma;’’diye bağırdı.

Tariz

Sözcük anlamıyla dokundurma”, “taşlama”, “taş atma” demektir. Terim olarak; bir sözün görünürdeki anlamının tam tersi amaçlanarak kullanılmasıyla gerçekleştirilen mecazlı anlatımdır. Kinayedekinden daha keskin alay ve eleştiri içerir. Yazıda tariz, bazen parantez içerisinde ünlem ( ! ) işaretiyle belli edilir.

“Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden”  (Eşref)

 

2. Anlamla İlgili Söz Sanatları

Anlamla ilgili söz sanatlarında, mecaza dayalı yapılan anlatımın tersi kullanılmaktadır. Bu gruptaki söz sanatlarında sözcükler kendi anlamlarında ve birbirleriyle bağlantılı olarak kullanılmaktadır. Anlama dayalı söz sanatlarına çok sayıda alt başlık açılabilmektedir. Tevriye, tenasüp, hüsni talil, mübalağa, nida ve tecahül arif; bu grupta en yaygın kullanılan söz sanatlarıdır.

Tevriye

Bir sözcüğün bir beyitte, bir cümlede, birden çok gerçek anlamı sezdirecek biçimde ve yakın anlamdan çok uzak anlamı kastedilerek kullanılmasıdır.Cümle içerisinde sesteş bir sözcüğün uzak manası ile kullanılması sanatıdır.

Havada yaprağa döndürdü rüzgar beni
Bu dizede “rüzgar” sözcüğü “yel” ve “zaman” anlamında kullanarak “zaman” kavramı kasdedilmiştir.

Tenasüp

Anlamca birbirine uygun, birbiriyle ilişkili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Divan edebiyatında sıkça, Halk edebiyatında da seyrek başvurulan bir söz sanatıdır.

Aramazdık gece mehtâbı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken
(F. Nafiz Çamlıbel)

Hüsn-i Talil

Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,gerçek sebebinin dışında başka,güzel bir nedene bağlamadır.

Senin o gül yüzünü görmek için
Sana güneş bakmak için doğuyor.

Mübalağa

Bir özelliğin ya da durumun olduğundan daha çok gösterilmesidir. Abartmanın oluşması için, söz konusu özelliğin, mantığın sınırlarını zorlayacak biçimde büyütülmesi gerekir. Böylece mecaz da oluşur.

Sekizimiz odun çeker
Dokuzumuz ateş yakar
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz.

Nida

Söze söyleyişle (nazım ve nesirde) coşku katmak için ünlem görevli sözcükleri sıkça kullanmaktır. İlk bakışta tekrir sanatına benziyor. İşlevsel olarak tamamen farklıdır. Nida ya yalnız ünlem ve seslenme sözcükleri kullanır. Tekrir de ise her sözcük kullanılabilir.

Sen ey Kars’lar, Antep’ler, Erzurum’lar, Maraş’lar
Dördünden bir ikisi şehit düşen kardaşlar
Ey zeybekler, seymenler, dadaşlar diyarı hey!

Tecahül-i Arif

Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma sanatıdır.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
 Cahit Sıtkı Tarancı

 

3. Söze Dayalı Söz Sanatları

Söze dayalı yapılan edebi sanatlarda ise; sözcük yapısı, söyleniş ve yazılış tarzı ön plana çıkarılmaktadır. Cinas ve aliterasyon, söze dayalı yapılan söz sanatları arasında kabul edilmektedir.

Cinas

Seslen aynı, anlamları farklı sözleri bir arada kullanma sanatıdır. Yani sesteş sözcüklerin ayrı ayrı anlamlarda kullanılmasıdır. Cinaslı sözcükler daha çok manilerde kullanılır.

“Her nefeste işledim ben bir günâh
Bir günâh için demedim bir gün âh

Aliterasyon

Düzyazıda ya da manzumede, bazı ses ya da hecelerin tekrarıyla ses güzelliği yaratmadır.

Dest busi arzusuyla ölürsem dostlar
Kuze eylen toprağım sunun anınla yare su
(Fuzuli)

Bu beyitte, “s” sesinin yinelenmesiyle aliterasyon sanatı yapılmaktadır.

Edebi Söz Sanatları, Edebi Söz Sanatları Konu Anlatımı

Ünlem ya da ünlem değerindeki sözcüklerle şairin sevinç, korku, acı, öfke vb. duyguları okuyucuya hissettirebilecek şekilde işlemesine nida (seslenme) denir. Nida (seslenme) sanatının başlıca özellikleri şunlardır:

  • Nida (seslenme) sanatında coşkun bir söyleyiş söz konusudur.
  • Nida sanatında duygu yoğunluğu ön plandadır.
  • "Ah, ey, ay, ya, vah, hey" gibi ünlemlerle nida sanatı yapılır.
  • Bu sanatın olduğu yerlerde dil, coşku ve heyecanı dile getirme işlevinde kullanılır.


Nida (seslenme) Sanatına Örnekler

Örnek 1 

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!

(Yahya Kemal Beyatlı)

Açıklama: Seslenmenin sevinç ve üzüntünün, seslenme sözcüklerinin olduğu yerde nida sanatı var, demektir. Bu dizede de bir seslenme söz konusudur. "Ey" ünlemi dizede nida sanatının olduğunun işaretidir.

Örnek 2

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü! 

(Arif Nihat Asya)

Açıklama: "Bayrak" şiirinden alınan bu dizede şair bayrağa seslenmiştir. "Ey" sözcüğü ile de seslenme yani nida sanatı yapılmıştır.

Örnek 3

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak bir devrin battığı yerdir

(Necmettin Halil Onan)

Açıklama: Bu dizelerde şair, tarihe dikkatleri çekmek istemektedir. Bir duyarlılık oluşturmaya çalışmaktadır. "Dur" sözcüğü ile de nida (seslenme) sanatına başvurmaktadır.

Örnek 4

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı, değer…

(Mehmet Akif Ersoy)

Açıklama: Akif, bu dizelerle seslenme yoluyla bir yakıştırmada bulunmuştur. Askerleri ve onların yerine getirdiği görevi kutsamıştır. "Ey" sözcüğüyle de nida sanatına başvurmuştur.

Örnek 5

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

(…)

(Mehmet Akif Ersoy)

Açıklama: Şiirde coşkun bir söyleyiş söz konusudur. Şair, burada bayrağa seslenmektedir. Biraz da yakınmaktadır. Şair, "ey" sözcüğüyle de nida sanatının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Örnek 6

Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,

Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..     

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

Açıklama: Nida sanatının olduğu yerlerde dil, coşku ve heyecanı dile getirme işlevinde kullanılır.

Faruk Nafiz Çamlıbel, bu şiirde bir duygu yoğunluğunu öne çıkarmıştır. "Ey" seslenme sözcüğüyle de nida (seslenme) sanatına başvurmuştur.

Örnek 7

(…)

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

(Mehmet Akif Ersoy)

Açıklama: Akif, dizelerde şehitlik mertebesine övgüler yağdırmıştır. Şehitlere seslenerek şehitliğin öneminden bahsetmiştir. "Ey" sözcüğü de bu seslenmedeki anahtar sözcüktür. Böylece nida sanatı ortaya çıkmıştır.

Örnek 8

Ey sürdüğü toprakta yatan babam, elveda

Ey alnımın teriyle gül bitiren çoraktan.

Ey beyaz mintanımı her sabah yıkamaktan

Parmağının derisi kopan anam, elveda!

(Behçet Kemal Çağlar)

Açıklama: Behçet Kemal Çağlar, anne ve babasına seslenerek onlara bir şekilde veda etmiştir. Şiirde adeta bir duygu seli söz konusudur. "Ey" seslenme sözcüğüyle de duygulanmayı etkili kılmaya çalışmıştır. Böylece nida (seslenme) sanatı ortaya çıkmıştır.

Örnek 9

Eyvâh !.. Beş on kâfirin îmânına kandık

Bir uykuya daldık ki cehennemde uyandık!

(Mehmet Akif Ersoy)

Açıklama: Ünlem ya da ünlem değerindeki sözcüklerle şairin sevinç, korku, acı, öfke vb. duyguları okuyucuya hissettirebilecek şekilde işlemesine nida (seslenme) denir. Burada "eyvah" sözcüğü çerçevesinde bir nida sanatı ortaya çıkmıştır.

Örnek 10

Ey şimdi köyünden pek çok uzakta,

Ey şimdi bir yığın kara toprakta

Uyanmaz uykuya dalan yiğitler!

Şehitlik şanını alan yiğitler!

(Enis Behiç Koryürek)

Açıklama: Nida (seslenme) sanatında duygu yoğunluğu ön plandadır. "Ah, ey, ay, ya, vah, hey" gibi ünlemlerle nida sanatı yapılır. Bu sanatın olduğu yerlerde dil coşku ve heyecanı dile getirme işlevinde kullanılır. Bu şiirde de "ey" sözcüğü çerçevesinde bir nida (seslenme) sanatı ortaya çıkmıştır. 

Örnek 11

Ey şehitler tepesi andımız olsun,

Bu gömülen şehitler üstüne.

Seni elden bırakmayacağız, haşre dek,

Düşmedikçe birer birer üstüne…

(Fazıl Hüsnü Dağlarca)

Açıklama: Yukarıdaki şiirde bir seslenme söz konusudur. "Ey şehitler tepesi andımız olsun!" dizesi seslenmenin dolayısıyla nida sanatının olduğu yerdir.

Örnek 12

Hey hey efeler hey
Benden selam olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden gargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir

(…)

(İhsan Ozanoğlu)

Açıklama: Bu şiirde; dilin coşku ve heyecanı dile getirme işlevinde kullanılması ve "hey" ünlemi şiirde nida (seslenme) sanatının olduğunun ipuçlarıdır.

Ayrıca bakınız

Teşbih (Benzetme)

İstiare (Eğretileme)

Teşhis (Kişileştirme)

İntak (Konuşturma)

Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)

Kinaye

Tevriye

Cinas

Tariz 

Tenasüp (Uygunluk)

Tezat 

Mübalağa (Abartma)

Hüsnütalil (Güzel Nedene Bağlama)

Tecahül-i Arif

İstifham (Soru Sorma)

Telmih (Anımsatma)

Tekrir

Aliterasyon

Asonans

Leffüneşr

Tedric (Dereceleme)

Terdit (Şaşırtma)

İrsalimesel

Akis (Yansıma)

Rücu (Geri Dönüş)

Kat' (Kesme)

İştikak

Lebdeğmez (Dudak Değmez) 

Akrostiş

Ayrıca bakınız

Edebi Sanatlar Test 1

Edebi Sanatlar Test 2

Edebi Sanatlar Test 3

Edebi Sanatlar Test 4

Edebi Sanatlar Test 5

Ana Sayfa

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır